Dünyanın en zararlı böceğinin ilk genomu üretildi

Çöl çekirgesinin ilk yüksek kaliteli genomu (Araştırma ekibi)
Çöl çekirgesinin ilk yüksek kaliteli genomu (Araştırma ekibi)
TT

Dünyanın en zararlı böceğinin ilk genomu üretildi

Çöl çekirgesinin ilk yüksek kaliteli genomu (Araştırma ekibi)
Çöl çekirgesinin ilk yüksek kaliteli genomu (Araştırma ekibi)

ABD Tarım Bakanlığı’na (USDA) bağlı Tarımsal Araştırma Ekibi, dünyanın en zararlı böceği çöl çekirgesinin ilk yüksek kaliteli genomunu üretti.
Genom, DNA’da depolanan genetik bilgilere deniyor. Genom üretilirken belirli özelliklere sahip numunelerin sağlanması gerekiyor.
Çekirgeler Kenya’nın başkenti Nairobi’de bulunan Uluslararası Böcek Fizyolojisi ve Ekolojisi Merkezi’nde (ICIPE) görevli Baldwyn Torto tarafından toplandı. Torto ve ekibi, ebeveyn çekirgelerin ve yavrularının örneklerini toplamak için çekirgelerin izlerini sürdü.
USDA ekibi, numuneler ile 5 aydan kısa bir sürede şimdiye kadar en büyük böcek genomunu üretti.
USDA’nın internet sitesinde yayınlanan raporda Hawaii’de bulunan Tropikal Mahsul ve Emtia Koruma Araştırma Birimi’nde entomolog Dr. Scott Geib, çöl çekirge genomunun insan genomundan neredeyse 3 kat daha büyük olduğunu açıkladı. Geib, “Bu devasa ve oldukça karmaşık çöl çekirgesi genomunu oluşturmadan önce uzun ve zorlu bir görevle karşı karşıya olduğumuzdan endişe ediyorduk. Ancak 5 aydan daha kısa bir sürede projeyi tamamlayabildik” dedi.
USDA Tarımsal Araştırma Ekibi, zararlı çöl çekirgesine karşı yapılan araştırmalarda yardımcı olmak için genomu Ulusal Biyoteknoloji Bilgi Merkezi aracılığı ile uluslararası arenaya sundu.
Milattan önce 3200 yılında, Mısır firavunları döneminde beri bilinen çöl çekirgesi 2020- 2022 yıllarında arasında Afrika’nın doğusunda, Ortadoğu’da ve Asya’nın güneybatısında büyük tahribata yol açtı. Çöl çekirgesi birçok ülkede gıda güvenliğini tehdit ediyor.
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), küçük bir çöl çekirgesi sürüsünün günde 35 bin kişinin beslenebileceği kadar büyük miktarda besin yiyebileceğini belirtti.
Tespit edilen sürüler ile pestisit kullanılarak mücadele ediliyor. Geib, genomdan elde edilecek bilgilerden sonra pestisit kullanımının azaltılabileceğini belirtti.



Dinozorlar Çağı'ndaki kuşların Arktika'da yuva yaptığı ortaya çıktı

Araştırmacılar 73 milyon yıl önceki Prince Creek ekosisteminin, yaz mevsiminde yaklaşık 6 ay boyunca kesintisiz gün ışığına maruz kaldığını düşünüyor (Gabriel Ugueto)
Araştırmacılar 73 milyon yıl önceki Prince Creek ekosisteminin, yaz mevsiminde yaklaşık 6 ay boyunca kesintisiz gün ışığına maruz kaldığını düşünüyor (Gabriel Ugueto)
TT

Dinozorlar Çağı'ndaki kuşların Arktika'da yuva yaptığı ortaya çıktı

Araştırmacılar 73 milyon yıl önceki Prince Creek ekosisteminin, yaz mevsiminde yaklaşık 6 ay boyunca kesintisiz gün ışığına maruz kaldığını düşünüyor (Gabriel Ugueto)
Araştırmacılar 73 milyon yıl önceki Prince Creek ekosisteminin, yaz mevsiminde yaklaşık 6 ay boyunca kesintisiz gün ışığına maruz kaldığını düşünüyor (Gabriel Ugueto)

Bilim insanları, kuşların kutup bölgelerine en azından 73 milyon yıldır yuva yaptığını keşfetti. 

Günümüzde Arktika'da yuva yapan 200'den fazla kuş türü var. Bilim insanları bu hayvanların ekosistemin önemli üyeleri olduğunu, polenleşme ve tohum dağılımı gibi temel görevlere katkı sağladığını söylüyor.

Daha önce yapılan araştırmalarda bu davranışın yeni olmadığı görülmüştü. Princeton Üniversitesi'nden Lauren Wilson "Kutup bölgelerinde yuva yapmaya dair en eski kanıt, Antarktika'nın Eosen dönemine ait yaklaşık 46,5 milyon yıl önce yaşamış bir penguen kolonisiydi" diyor.

Wilson liderliğindeki ekibin yeni araştırmasıysa bu tarihi yaklaşık 25 milyon yıl daha geriye çekti. 

Bilim insanları Alaska'nın kuzeyindeki Prince Creek formasyonunda yaptıkları kazılarda aralarında embriyo ve yavru kalıntıları da olan 50'den fazla kuş fosili ortaya çıkardı. Çoğunun boyu 2 milimetreden daha kısa olan bu fosiller, kuşların kutup bölgelerinde yuva yaptığına dair en eski kanıtı sunuyor. 

Bulguları hakemli dergi Science'ta yayımlanan çalışmanın ortak yazarı Patrick Druckenmiller, "Bu yeni fosiller, kuşların evrimi hakkındaki bilgilerimizde önemli bir boşluğu dolduruyor" diyerek ekliyor:

Bu çalışmadan önce, birkaç ayak izi dışında Alaska'da kuş fosilleri bulunmamıştı.

Araştırmacılar yaklaşık 73 milyon yıl önce Arktika'da yuva yapan bu kuşların en azından üç ayrı gruptan geldiğini saptadı. Fosillerin bir kısmı martıya benzeyen Ichthyornithes ve dalgıç kuşuna benzeyen Hesperornithes gruplarına aitti. Artık soyu tükenen bu gruplar dişli kuşları içeriyordu.

Ancak kalıntıların çoğu ördeklere benzeyen dişsiz kuşlara aitti. Araştırmacılar dişsizliğin, bugün yaşayan bütün kuşları içeren grubun belirleyici özelliği olduğunu ifade ediyor. Bu nedenle bulgular, milyonlarca yıl önce Arktika'da yuva yapan kuşların, modern kuşların yakın akrabaları olduğuna işaret ediyor.

Ekip, bölgenin o dönemde bugüne kıyasla daha sıcak olduğunu ve muhtemelen 6 ay boyunca kesintisiz gün ışığı aldığını söylüyor. Ancak bu durum kuşların dondurucu soğuklara maruz kalmadıkları anlamına gelmiyor.

Druckenmiller "Kışlar bugünkü kadar sert olmasa da yıl boyunca burada yaşayan hayvanlar dondurucu soğuklara, ara sıra yağan kara ve yaklaşık 4 ay süren kış karanlığına katlanmak zorundaydı" diye açıklıyor.

Ancak bölgede o zaman yuva yapan kuşların tek sorunu sıcaklıklar değildi. Araştırmacılar bazılarının uzunluğu 5 metreye ve ağırlığı 2 tona çıkan yaklaşık 12-13 dinozor türüyle beraber yaşadıklarını söylüyor. 

Druckenmiller, Troodon gibi etçil dinozorların, "bu sevimli küçük kuşları akşam yemeğinde seve seve yiyeceğini" söylüyor. 

Edinburgh Üniversitesi'nden paleontolog Steve Brusatte, yer almadığı çalışmanın bulgularını şöyle değerlendiriyor:

Bu fosiller, kuşların onlarca milyon yıl önce bu yüksek enlemlerdeki toplulukların ayrılmaz bir parçası olduğunu ve bu toplulukların modern zamanlardaki ekolojik bir yenilik değil, Dünya tarihinin uzun vadeli bir normu olduğunu gösteriyor.

Independent Türkçe, Guardian, Live Science, Science