2015 Paris saldırıları davasında mahkemenin kararını bugün açıklaması bekleniyor

Ölümcül saldırının ertesi günü Paris'te Bataclan tiyatrosunun önünde toplanan kalabalık (AFP)
Ölümcül saldırının ertesi günü Paris'te Bataclan tiyatrosunun önünde toplanan kalabalık (AFP)
TT

2015 Paris saldırıları davasında mahkemenin kararını bugün açıklaması bekleniyor

Ölümcül saldırının ertesi günü Paris'te Bataclan tiyatrosunun önünde toplanan kalabalık (AFP)
Ölümcül saldırının ertesi günü Paris'te Bataclan tiyatrosunun önünde toplanan kalabalık (AFP)

Fransa'da 13 Kasım 2015 tarihinde meydana gelen saldırılarla ilgili davada 10 aylık bir yargılamanın ardından karara varıldı. Mahkemenin, Fransa'daki en kötü saldırılar nedeniyle Eylül ayından bu yana yargılanan Salah Abdusselam (Abdeslam) ve diğer sanıkların akıbetiyle ilgili uzun zamandır beklenen kararını bu akşam açıklaması planlanıyor.
Paris Özel Ağır Ceza Mahkemesi'nin Başkanı Jean-Louis Peries, geçtiğimiz Pazartesi günü yaptığı açıklamada Özel Ceza Mahkeme’nin, 148 gün süren oturumların ardından bugün karar açıklayacağını bildirdi.
Bunun öncesinde Paris Mahkemesi’ndeki kalabalık bir izleyici grubu önünde salonda hazır bulunan 14 sanığa son kez söz hakkı verdi. Öldüğü tahmin edilen beş üst düzey DEAŞ yetkilisi de dahil olmak üzere altı kişinin gıyaben yargılandığını kaydedildi.
13 Kasım 2015'te Paris ve Saint-Denis'te 130 kişinin öldüğü saldırıların hayatta kalan tek üyesi Salah Abdusselam, kurbanlardan özür dileyerek “Suçlu değilim, katil değilim. Kamuoyu, kalaşnikoflarla kafe balkonlarında insanları vurmakla meşgul olduğumu düşünüyor, kamuoyu Bataclan'da olduğumu söylüyor. Gerçeğin tam tersi olduğunu biliyorsunuz. Beni cinayetle suçlarsanız, haksızlık etmiş olursunuz” ifadelerini kullandı.

Abdusselam'ın mahkemede bir çizimi (Reuters)
Savcılık, Abdusselam'ın Fransız hukukunda öngörülen en ağır ceza olan ve şartlı tahliye imkanı olmaksızın müebbet hapis cezasına çarptırılmasını talep etti.
Ulusal Terörle Mücadele Savcılığı'nın üç temsilcisine göre, saldırıların olduğu gece ‘kemerini patlatmaya çalıştığını’ ve ‘tüm kurbanların kanının ellerine bulaştığını’ ifade ettikleri 32 yaşındaki Fransız, duruşma sırasında sistematik olarak gerçekleri önemsiz göstermeye çalıştı.
Saldırganın avukatlarından Olivia Ronan, duruşmada patlayıcı yeleğini 'insani bir nedenle' patlatmaktan vazgeçtiğini, akıl hastası veya sosyopat olmadığını vurguladığını söyledi.
Avukat Martin Fitts, sanığın ‘kaçak bir infazcı’ olduğunu söyledi. Ancak gereken cezanın ‘suçlular’ yerine ‘düşmanları’ yargılayan bir ‘askeri mahkeme’ tarafından verilmesinin uygun olduğuna dikkat çekti.

Avukat Olivia Ronan (AFP)
Paris ve Fransa'nın başkenti yakınlarındaki bir banliyö olan Saint-Denis'te 130 kişinin öldüğü ve yüzlerce kişinin yaralandığı ve ülkeyi şoke eden terör gecesinden altı yıldan fazla bir süre sonra, yaklaşık 2 bin 600'ü sivil olmak üzere hayatta kalan yaklaşık 400 kişinin veya kurbanların akrabalarının korkunç hikayelerinin damgasını vurduğu bir duruşmanın ardından, savunma avukatları mahkemeyi duyguların etkisi altında ‘olağanüstü adalet’ eğilimine karşı uyardı.
13 Kasım olaylarına katılmayı ‘planlayan’, ancak bundan vazgeçen Muhammed Abrini'nin avukatı Marie Fayolo, "Adalet öfke için bir silah değildir" dedi.
Savcılık ayrıca, hepsi aynı hücrenin üyeleri olan ve ‘birbirinin yerini alabilen’ saldırılardaki suç ortakları başta olmak üzere, 20 sanık hakkında beş yıldan müebbet hapis cezasına kadar değişen sürelerle hapis cezası istedi.
Savcılık ayrıca, saldırıların azmettiricisi olduğuna inanılan ve muhtemelen Suriye'de öldürülen DEAŞ’ın ‘üst düzey terörist yetkilisi’ Usame Attar için şartlı tahliye olasılığı olmaksızın ömür boyu hapis cezası istedi.



İran-İsrail çatışması ne gösterdi?

Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, Suudi Arabistan Ulusal Güvenlik Danışmanı Dr. Musaid el-Ayban ve dönemin İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Sekreteri Ali Şemhani ile birlikte, Mart 2023, Pekin (SPA)
Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, Suudi Arabistan Ulusal Güvenlik Danışmanı Dr. Musaid el-Ayban ve dönemin İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Sekreteri Ali Şemhani ile birlikte, Mart 2023, Pekin (SPA)
TT

İran-İsrail çatışması ne gösterdi?

Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, Suudi Arabistan Ulusal Güvenlik Danışmanı Dr. Musaid el-Ayban ve dönemin İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Sekreteri Ali Şemhani ile birlikte, Mart 2023, Pekin (SPA)
Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, Suudi Arabistan Ulusal Güvenlik Danışmanı Dr. Musaid el-Ayban ve dönemin İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Sekreteri Ali Şemhani ile birlikte, Mart 2023, Pekin (SPA)

Siyaset ve güvenlik uzmanları, Tahran'ın açıklamalarına bağlı kalması ve bölgedeki silahlı örgütlere müdahale ve destekten uzak durması halinde Körfez-İran ilişkilerinin daha güçlü hale gelebileceğini, büyüyebileceğini ve gelişebileceğini belirtti.

Uzmanlar, İran-İsrail çatışmasının, Körfez ülkelerinin bölgesel güvenlik üzerine düşünmeleri, bölgesel güvenlik vizyonlarını istikrar ve güvenliği koruyacak net mekanizmalara dönüştürmeleri ve İran ile Irak başta olmak üzere komşu ülkelerle ortak bir çerçeveye ulaşmaları gerektiğini gösterdiğini söyledi.

Körfez Araştırmaları Merkezi Başkanı Dr. Abdulaziz bin Sakr, İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan'ın Tahran'ın komşu ülkelerle iyi ilişkiler kurmak istediğine dair son açıklamalarına işaret ederek şöyle dedi: “Bugün İran'dan tek istediğimiz, Körfez'de müdahale ve saldırganlık istemediğine dair söylediklerine uymasıdır. Eğer davranışlarını değiştirir ve müdahaleci olmazlarsa, bu, bölgede daha fazla güvenlik ve istikrara, İran ve komşu ülkelerde büyüme ve refaha yol açacaktır.”

İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan, Tahran'ın Körfez bölgesindeki komşu ülkelerle ilişkilerde yeni bir sayfa açmaya hazır olduğunu ifade etti.

Şarku’l Avsat’ın İran Cumhurbaşkanlığı internet sitesinden aktardığına göre Pezeşkiyan kabine üyelerine hitaben yaptığı konuşmada, “İslam ülkeleri arasındaki dayanışma ihtiyacı ve kapsamlı iş birliğinin genişletilmesi hedefi göz önüne alındığında, komşuluk politikası ve bölge ülkeleriyle ilişkilerin geliştirilmesi, hükümetin temel stratejileri arasındadır” dedi.

Dr. Abdulaziz bin Sakr, Körfez Araştırmaları Merkezi tarafından düzenlenen ‘Gerilim ve Diplomasi: İsrail-İran Savaşı Üzerine Körfez Perspektifleri’ başlıklı seminerde şu ifadeleri kullandı: “İran'ı son yıllarda desteklediği Hizbullah gibi gruplardan uzak görmek ve bölgede saldırganlık içermeyen bir güvenlik standardı oluşturmak istiyoruz. İran'dan iyi sinyaller geldiği sürece Körfez'den de iyi sinyaller gelecek. İran'daki rejimi değiştirmeye yönelik her türlü saldırıya karşıyız, bu tamamen İran'ın meselesi.”

3 yol

Körfez Araştırmaları Merkezi Kıdemli Danışmanı Dr. Salih el-Haslan ise İran ile İsrail arasındaki son savaştan sonra Körfez ülkelerinin izlemesi gereken 3 yol belirledi:

Birincisi: İran ile daha fazla temas kurmak ve sivil amaçlı barışçıl bir programa sahip olma hakkına sahip olmakla birlikte herhangi bir askeri nükleer programı kabul etmediklerini açıkça belirtmek.

İkincisi: Körfez ülkeleri İran'a, davranışlarını değiştirmesi koşuluyla bölgesel ve uluslararası izolasyondan kurtulmasına yardımcı olacaklarına dair olumlu bir mesaj göndermeli.

Üçüncüsü: İran'daki ılımlı seslerin güçlendirilmesi.

El-Haslan, “Son savaş Körfez ülkelerinin bölgesel güvenlik üzerine düşünmeleri gerektiğini gösterdi. Bir yıl önce Körfez ülkeleri bölgesel güvenlik vizyonlarını ortaya koydular. Artık Körfez ülkelerinde istikrar ve güvenliği korumak ve komşuları İran ve Irak ile sürdürülebilir barış dediğimiz bir güvenlik çerçevesine ulaşmak için bu vizyonu gerçekleştirecek bir mekanizma hakkında konuşmanın zamanı geldi” ifadelerini kullandı.

dfvgyju

Körfez Araştırmaları Merkezi Güvenlik ve Savunma Programı Direktörü Mustafa el-Ani'ye göre ABD'nin İran'ın nükleer tesislerine yönelik saldırıları programın yaklaşık yüzde 90'ını yok etmiş olabilir.

ABD bu ayın başlarında sığınak delici bombalarla donatılmış bombardıman uçaklarıyla İran'ın kilit nükleer tesislerini hedef alan bir saldırı gerçekleştirmiş, İran da ertesi gün Katar'da ABD güçleri tarafından kullanılan el-Udeyd Üssü’ne füze saldırısıyla karşılık vererek Körfez ülkelerinin kınamalarına yol açmıştı.

El-Ani, İsrail ve ABD'nin harekâtının anlık bir olay olmadığını, en az 10 yıllık bir istihbarat toplama çalışmasının sonucu olduğunu belirtti. El-Ani, “İyi planlanmış bir operasyondan bahsediyoruz… Bu basit bir planlama değildi ve nükleer programın şu ana kadar yaklaşık yüzde 90 oranında yok edildiğinden hiç şüphem yok” şeklinde konuştu.

İran'ın maruz kaldığı saldırıdan sonra toparlanmasının pek mümkün olmadığını ifade eden el-Ani, İranlıların nükleer programa devam etmek istemeleri halinde, bugün konuşulanların ‘çatışmanın sonunun başlangıcı’ olduğunu belirtti. El-Ani, “Şimdi soru şu: İran toparlanabilir mi? Amerikalılar ve İsrailliler her an saldırabilecekleri bir bombanın yapımını engellemek için tekrar geri geleceklerinden ötürü toparlanamayacağından hiç şüphem yok” dedi.