Avrupa futbolunda sezona damga vuracak genç yetenekler

Avrupa futbolunda 2022-2023 sezonunda performanslarıyla yeşil sahalara damga vurması beklenen birçok genç yetenek bulunuyor.

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Avrupa futbolunda sezona damga vuracak genç yetenekler

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Yeni tip koronavirüs salgını ve enerji sorunu nedeniyle dünya genelinde yaşanan ekonomik kriz, futbolda transfer piyasasını da etkiliyor. Avrupa'nın başat kulüpleri, ekonomik yapıyı da göz önüne alarak altyapılarına önceki sezonlardan çok daha fazla bütçe ayırıyor.
Bu transfer politikası kapsamında büyük kulüpler, altyapının yanı sıra küçük yaşlarda keşfettiği yetenekleri düşük bonservis veya yetiştirme bedelleri karşılığında kadrosuna katarken, gelişmeleri için maçlarda çok daha fazla süre almalarına öncelik veriyor.
Gelecek sezon Avrupa futbolunda performanslarıyla futbolseverleri etkilemesi beklenen oyunculardan bazıları şöyle:

Leverkusen yeni 'Havertz'ini çabuk buldu
Bundesliga'nın köklü kulüplerinden Bayer Leverkusen, altyapısından yetiştirerek 2020'de İngiltere'nin Chelsea takımına 80 milyon avro karşılığında sattığı Kai Havertz'in boşluğunu, aynı yıl yine genç bir yetenek ile doldurdu.
O dönem Liverpool ile girdiği transfer yarışında çabuk davranan Almanya temsilcisi, sadece 200 bin avro yetiştirme bedeli karşılığında Köln'ün altyapısında yer alan Florian Wirtz'i renklerine bağladı ve profesyonel sözleşme imzalayarak A takımın kadrosuna kattı.
İleriye dönük orta saha ve kanatlarda forma giyen Alman oyuncu, ilk sezonundan itibaren ilk 11'in vazgeçilmez isimlerinden birisi haline geldi. Leverkusen formasıyla geçen sezon tüm kulvarlarda 31 maçta 10 gol atan ve takım arkadaşlarına 14 gol pası veren Wirtz, şimdiden ligin yıldız adayları arasında gösteriliyor.
Futbolcuların performans bilgilerini paylaşan ve transfer piyasası değerini ölçen Alman internet sitesi "Transfermakt"ın verilerine göre, 19 yaşındaki oyuncunun tahmini 70 milyon avro bonservis bedeli bulunuyor.
Bundesliga'da son yıllarda gösterdiği performansla Almanya Milli Takımı'na da seçilen ve 4 karşılaşmada görev alan Wirtz'in, başta Bayern Münih olmak üzere birçok takımın transfer listesinde yer aldığı yönündeki iddiaların artmasının ardından Bayer Leverkusen, genç yeteneğiyle 5 yıllık sözleşme yenileme konusunda geçen hafta anlaşmaya vardı.

"La Masia"nın son büyük yetenekleri Gavi ve Pedri
Lionel Messi, Xavi Hernandez, Andres Iniesta, Carles Puyol gibi önemli isimleri yetiştiren Barcelona'nın dünyaca ünlü altyapı okulu "La Masia"dan son dönemlerde büyük bir oyuncu çıkmadığı yönünde yapılan eleştiriler, Gavi ve Pedri'nin performanslarıyla son buldu.
Kulübün yaşadığı ekonomik kriz nedeniyle Messi'nin takımdan geçen sezon ayrılmasının ardından yeniden altyapısına ağırlık veren Katalan temsilcisinde henüz 17 yaşındaki Gavi, ilk kez geçen sezon ilk 11'de kadroya girme şansı buldu.
Bu şansı iyi değerlendiren ve 2021-2022'deki tüm kulvarlarda 46 maçta görev alarak 2 kez ağları sarsan orta saha oyuncusu Gavi, takımın vazgeçilmez isimleri arasına adını şimdiden yazdırdı.
İspanya Milli Takımı'nı çalıştıran teknik direktör Luis Enrique'nin de gözüne giren Gavi, 6 Ekim 2021'de giymeye başladığı milli formayla 10 maçta 1 gole imza attı.
Gavi'ye oranla Barcelona'nın daha tecrübeli isimleri arasında yer alan 19 yaşındaki Pedri ise kulübün genç yaşta keşfettiği önemli bir değer olarak öne çıkıyor.
Barcelona'nın 2019'da Las Palmas'tan 17,5 milyon bonservis bedeli karşılığında kadrosuna kattığı Pedri, 2020-2021 sezonundan itibaren A takım kadrosunda şans bulmaya başladı.
Katalan temsilcisinde ilk sezonunda 52 maçta 4 gole imza atan Pedri, geçen sezon yaşadığı sakatlıklar nedeniyle istediği süreyi alamadı. Sakatlığı nedeniyle formasını Gavi'ye kaptıran Pedri, 21 maçta görev alıp fileleri 4 kez havalandırdı.
İspanya Milli Takımı'nda da forma giyen (12 maç) ve gelişimini sürdüren Pedri'nin, Barcelona'da gelecek sezondan itibaren Gavi ile ilk 11'in değişilmez oyuncuları arasına girmesi bekleniyor.
İspanyol basınında, 60 milyon tahmini bonservis bedeli değeri biçilen Gabi ve 80 milyon avro piyasa değeri bulunan Pedri için geleceğin Xavi ve Iniesta'sı olacağı yönünde değerlendirmeler yapılıyor.

Sakatlığını atlatan Elliott, kariyerindeki çıkışı bu sezon gerçekleştirmek hedefinde
Liverpool orta sahasının genç yeteneği Harvey Elliott'un, bu sezon Alman teknik adam Jürgen Klopp'un kadrosunda çok daha önemli görevler üstlenmesi bekleniyor.
İngiltere temsilcisine 2019 yılında 1,7 milyon avro bonservis bedeli karşılığında Fulham'dan transfer olan Elliott, 2020-2021 sezonunu eski kulübünde kiralık olarak geçirmiş ve Championship'te 41 maçta 7 gole imza atarak büyük gelişme kaydetmişti.
Antrenmanlardaki performansıyla Klopp'u da etkileyen ve 2021-2022 sezonunda Premier Lig'in ilk 4 haftasının 3'ünde Liverpool'da ilk 11'de sahaya çıkan Elliott, Leeds United maçında yaşadığı ciddi sakatlık nedeniyle formasından uzak kalmak zorunda kaldı.
Sakatlığının etkilerini tamamen atlatan 19 yaşındaki sağ kanat oyuncusunun, kariyerindeki büyük çıkışı bu sezon gerçekleştirmesi bekleniyor. Futbola başladığı Fulham'da 16 yaş 30 günlükken Wolverhampton'a karşı forma giyen Elliott, Premier Lig tarihinde sahaya çıkan en genç futbolcu unvana sahip oldu.

Olimpik Lyon, Cherki'ye güveniyor
Fransa temsilcisi Olimpik Lyon'un altyapısında yetişen 18 yaşındaki Rayan Cherki de Avrupa piyasasında beklentileri artıran oyuncular arasında yer alıyor.
Fransız temsilcisinin altyapısında son yıllarda yetişen en teknik oyuncu olarak lanse edilen Cezayir asıllı Fransız orta saha, ilk profesyonel sözleşmesini 2019 yılında imzaladı.
2019-2020 sezonu UEFA Şampiyonlar Ligi'nde Olimpik Lyon ile Bayern Münih arasında oynanan yarı final maçında forma giyerek turnuvada görev alan en genç oyuncular arasına katılan Cherki, sonraki sezon ise Fransa temsilcisinde tüm kulvarlarda 30 maçta 4 gole imza attı.
Olimpik Lyon'un teknik direktörü Peter Bosz, defansif yönden zaafları bulunduğu gerekçesiyle Cherki'ye geçen sezon 16 lig maçında görev vermeyi tercih etti. Takımının UEFA Avrupa Ligi'nde forma giydiği 4 karşılaşmada 2 kez ağları sarsan Cherki, taktik eksiklerini tamamlaması halinde bu sezon Fransa temsilcisinin en önemli oyuncuları arasına adını yazdırabilir.

 



Cristiano Ronaldo'dan emeklilik açıklaması

Al Nassr oyuncusu Cristiano Ronaldo, Al Okhdood'a karşı oynadıkları maçta (Reuters)
Al Nassr oyuncusu Cristiano Ronaldo, Al Okhdood'a karşı oynadıkları maçta (Reuters)
TT

Cristiano Ronaldo'dan emeklilik açıklaması

Al Nassr oyuncusu Cristiano Ronaldo, Al Okhdood'a karşı oynadıkları maçta (Reuters)
Al Nassr oyuncusu Cristiano Ronaldo, Al Okhdood'a karşı oynadıkları maçta (Reuters)

Portekiz milli takımı kaptanı Cristiano Ronaldo, Al-Nassr formasıyla iki gol attıktan sonra kariyerinde bin gole ulaşana kadar emekli olmama sözü verdi.

40 yaşındaki oyuncu, cumartesi günü Al Akhdoud'a karşı 3-0'lık galibiyette rol oynadı. Takımı Suudi Arabistan Pro Ligi'ndeki liderliğini korurken kendisi de kulüp ve milli takım kariyerindeki toplam gol sayısını 956'ya çıkardı.

2022'de Al-Nassr'a katılan ve mevcut sözleşmesi 2027'de, 42 yaşında sona erecek olan Ronaldo, bu ikonik kilometre taşına ulaşma motivasyonunun yüksek olduğunu belirtti.

Dubai'deki Globe Soccer Ödülleri'nde Ortadoğu'nun En İyi Oyuncusu seçildikten sonra Ronaldo, "Oynamaya devam etmek zor ama motiveyim" dedi.

Tutkum yüksek ve devam etmek istiyorum. Ortadoğu'da veya Avrupa'da, nerede oynadığımın önemi yok. Futbol oynamaktan her zaman zevk alıyorum ve devam etmek istiyorum. Hedefimin ne olduğunu biliyorsunuz. Kupalar kazanmak ve hepinizin bildiği o sayıya [bin gol] ulaşmak istiyorum. Sakatlık olmazsa bu sayıya kesinlikle ulaşacağım.

Ronaldo'nun kariyerinde bin gole ulaşma ısrarı, Piers Morgan'a verdiği röportajda futbolu "yakında" bırakacağını iddia etmesiyle çelişiyor.

Eski Manchester United ve Real Madrid süperstarı şunları söylemişti:

Hazırlıklı olacağımı düşünüyorum. Elbette zor olacak. Muhtemelen ağlayacağım.

Al-Nassr, 4 puan farkla lider durumda. Bu sezon 14 maçta 13 gol atan Ronaldo, Krallık'taki kariyerinde ilk lig şampiyonluğunu hedefliyor.

Kulüpte toplamda 125 maçta 112 gol atan Ronaldo, kupa koleksiyonuna sadece 2023'te Arap Kulüpler Şampiyonlar Kupası'nı ekledi.

Bin gol barajı, Ronaldo'nun Portekiz (143) ve Real Madrid'de (450) kırdığı gol rekorları da dahil birçok etkileyici rekoruna eklenecek. Ayrıca, 4 farklı kulüp için 100'den fazla gol atan tek oyuncu: Manchester United, Real Madrid, Juventus ve Al-Nassr.

Geçen ay Portekiz milli takımında uluslararası geleceğini doğrulamasıyla 2026 Dünya Kupası, Ronaldo'nun son uluslararası turnuvası olacak.

Independent Türkçe


Kanatsız uçuş: Kayakla atlama hakkında her şey

Kayakla atlamada sporcular saatte 100 kilometre hızı aşabiliyor (Reuters)
Kayakla atlamada sporcular saatte 100 kilometre hızı aşabiliyor (Reuters)
TT

Kanatsız uçuş: Kayakla atlama hakkında her şey

Kayakla atlamada sporcular saatte 100 kilometre hızı aşabiliyor (Reuters)
Kayakla atlamada sporcular saatte 100 kilometre hızı aşabiliyor (Reuters)

Adrenalin'den herkese merhaba. Bu hafta motor sporları ve dövüş etkinliklerinden değil, adrenalinin doruk noktasına ulaştığı bir başka spor dalı olan kayakla atlamadan bahsedeceğiz. 

Kayakla atlama, kış sporları içinde hem tarihi hem de görsel etkisiyle en çarpıcı dallardan biri. Bir sporcunun onlarca metre yükseklikten kendini boşluğa bırakıp rüzgarla mücadele ederek süzülmesi, bu branşı yalnızca bir yarış değil, aynı zamanda bir cesaret gösterisine dönüştürüyor.

  
Kayakla Atlama Dünya Kupası da bu sporun geldiği noktayı görmek için en doğru adreslerden biri. Ancak bu noktaya gelene kadar kayakla atlama uzun bir yolculuktan geçti.

Kayakla atlamanın kökleri 19. yüzyıl Norveç'ine uzanıyor. İlk dönemlerde bu spor, bugünkü anlamda bir yarıştan çok, kimin daha uzağa atlayabildiğini görmek için yapılan yerel denemelerden ibaretti.

Ahşap kayaklar, basit rampalar ve neredeyse hiçbir güvenlik önlemi olmadan yapılan atlayışlar, sporun ne kadar riskli başladığını açıkça gösteriyor. Zamanla bu denemeler organize yarışlara dönüştü ve kayakla atlama, İskandinav ülkelerinin sınırlarını aşarak Avrupa'nın geri kalanına yayıldı.

Bu gelişimin en önemli dönüm noktalarından biri, 1925'te düzenlenen ilk Kayakla Atlama Dünya Kupası oldu. O dönemde yalnızca erkek sporcuların katıldığı bu organizasyon, kayakla atlamayı uluslararası bir spor haline getirdi.

İlk şampiyonalarda atlayış mesafeleri bugüne kıyasla oldukça kısa olsa da sporcuların cesareti ve rekabet duygusu bugünküyle yarışır düzeydeydi. Dünya Kupası, yıllar içinde hem sporcular hem de organizatörler için bir referans noktası haline geldi.

Erkekler Kayakla Atlama Dünya Kupası tarihine bakıldığında, bazı ülkelerin bu spora damga vurduğu hemen fark ediliyor. Norveç, Finlandiya, Avusturya ve Almanya, uzun yıllar boyunca hem teknik hem de sportif açıdan öne çıktı.

Özellikle Finlandiyalı Matti Nykanen, kayakla atlama dendiğinde akla gelen ilk isimlerden biri oldu. Nykanen'in Dünya Kupaları ve Olimpiyatlar boyunca sergilediği performans, bu sporun küresel popülaritesini ciddi şekilde artırdı. Onun ardından gelen nesiller, kayakla atlamanın sınırlarını biraz daha ileri taşımaya başladı.

Zaman içinde pistler büyüdü, tepe boyutları arttı ve sporcular daha uzun mesafelere ulaşmaya başladı. Bununla birlikte ekipman teknolojisi de ciddi bir değişim geçirdi.

Eski dönemlerde ağır ve kontrolü zor kayaklar kullanılırken, günümüzde daha hafif ve aerodinamik malzemeler öne çıkıyor.

Sporcuların giydiği tulumlar bile rüzgarla etkileşim göz önünde bulundurularak tasarlanıyor. Bu gelişmeler, performansı artırırken aynı zamanda kuralların da sıkılaşmasına neden oldu.

Kayakla atlamada kadınların Dünya Kupası sahnesine çıkması ise çok daha geç bir tarihte gerçekleşti.

Kadınlar, ilk kez 2009'da Kayakla Atlama Dünya Kupası'nda resmi olarak yarışma fırsatı buldu. Bu geç başlangıç, sporda uzun süre tartışma konusu oldu.

Ancak kadın kayakla atlamanın kısa sürede gösterdiği gelişim, bu tartışmaları büyük ölçüde geride bıraktı. Japonya, Almanya, Avusturya ve Norveçli sporcular, kadınlar kategorisinde üst düzey rekabetin oluşmasında başrol oynadı.

Kadın kayakla atlamanın simge isimlerinden biri olan Sara Takanashi, bu alandaki dönüşümün en net örneklerinden biri.

Dünya Kupası yarışlarında kırdığı rekorlar ve performansları, kadın sporcuların teknik ve fiziksel olarak bu branşta ne kadar ileri gidebileceğini gösterdi. Kadınlar yarışlarının şampiyona programına eklenmesi, yalnızca bir sportif gelişme değil, aynı zamanda kayakla atlamanın geleceği açısından da önemli bir adım oldu.

Kayakla Atlama Dünya Kupası, hem erkekler hem de kadınlar için benzer bir yarış yapısıyla ilerliyor. Normal tepe ve büyük tepe yarışları, sporcuların farklı koşullara ne kadar hızlı uyum sağlayabildiğini ortaya koyuyor.

Takım yarışlarıysa bireysel yeteneklerin yanı sıra ülkelerin sistemli çalışmasının da ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Rüzgarın yönü, hızındaki küçük değişimler ve pistin durumu, yarışın kaderini saniyeler içinde değiştirebiliyor.

Bu yüzden kayakla atlama, yalnızca fiziksel güçle açıklanabilecek bir spor değil. Sporcular, atlayış sırasında vücut pozisyonlarını milimetrik hesaplarla ayarlamak zorunda kalıyor.

En ufak bir hata, metrelerce mesafe kaybı anlamına gelebiliyor. Dünya Kupası da tam olarak bu noktada devreye giriyor ve en istikrarlı, en soğukkanlı sporcuları öne çıkarıyor.

Kayakla atlamanın bugünkü haline ulaşmasında organizasyonların ve uluslararası federasyonların da payı büyük.

Güvenlik önlemleri yıllar içinde ciddi şekilde artırıldı. Pist tasarımları, sporcuların iniş sırasında daha kontrollü bir şekilde yere basmasını sağlayacak biçimde geliştirildi.

Aynı zamanda ekipman kontrolleri sıkılaştırıldı ve herkes için eşit koşullar yaratılmaya çalışıldı. Bu sayede spor, geçmişe kıyasla çok daha güvenli bir yapıya kavuştu.

Kayakla atlama dışarıdan bakıldığında kısa bir koşu, bir sıçrayış ve ardından süzülmeden ibaret gibi görünebilir. Oysa işin teknik tarafı, atlayışın her saniyesine yayılan karmaşık bir denge ve kontrol sürecine dayanıyor. Bir sporcunun havadayken ne kadar ileri gideceğini belirleyen şey yalnızca gücü değil; hız, vücut pozisyonu, kayak açısı ve rüzgarla kurduğu ilişki oluyor.

Her şey pistin başında, iniş rampasına girmeden önce başlıyor. Sporcu, mümkün olan en dengeli ve ritmik kaymayla maksimum hıza ulaşmaya çalışıyor. Bu noktada amaç, hızlanırken vücudu gereksiz yere hareket ettirmemek. En ufak bir dengesizlik, rampa sonunda yapılacak sıçramayı doğrudan etkiliyor.

Sporcular, rampaya yaklaşırken dizlerini hafif kırık tutuyor ve gövdeyi öne doğru sabit bir açıyla konumlandırıyor. Bu duruş, sıçrama anında gücün doğrudan kayaklara aktarılmasını sağlıyor.

Sıçrama, yani "take-off" anı, uçuşun kaderini belirleyen en kritik nokta. Sporcu, rampanın ucunda kayakları pistten ayırırken ne çok erken ne de geç davranabiliyor.

Erken sıçrama, hız kaybına yol açarken; geç sıçrama, açıyı bozarak havalanmayı zorlaştırıyor. Bu nedenle sporcular, rampanın ucundaki milimetrik noktayı defalarca antrenman yaparak ezberliyor. Bacaklardan gelen itiş, gövde ve kalça pozisyonuyla birleştiğinde sporcu havaya düzgün bir şekilde yükseliyor.

Havalanma sonrası başlayan uçuş evresi, kayakla atlamanın görsel açıdan en tatmin edici ama aynı zamanda en teknik bölümü. Günümüzde neredeyse tüm sporcular "V stili" adı verilen tekniği kullanıyor.

Bu teknikte kayaklar önde açılarak V harfi şeklini alıyor. Kayakların bu şekilde açılması, havayla temas yüzeyini artırıyor ve sporcuya daha fazla kaldırma kuvveti sağlıyor.

Ancak V stilinin etkili olabilmesi için kayakların açısı, sporcunun vücut pozisyonuyla uyum içinde olmalı. Aksi halde bu avantaj hızla dezavantaja dönüşebiliyor.

Uçuş sırasında gövde neredeyse kayaklarla paralel hale geliyor. Sporcu, göğsünü kayaklara yaklaştırarak havayı "yakalamaya" çalışıyor. Kollar genellikle vücuda yakın tutuluyor, çünkü açılan kollar hava direncini artırarak dengeyi bozabiliyor.

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Viessmann FIS Ski Jumping World Cup (@fisskijumping)'in paylaştığı bir gönderi

Başın pozisyonu da büyük önem taşıyor. Sporcu genellikle bakışlarını ileriye sabitliyor ve boynu mümkün olduğunca sabit tutuyor. Bu duruş, hem aerodinamik yapıyı koruyor hem de havadayken ani hareketlerin önüne geçiyor.

Rüzgar, uçuş kontrolünde en büyük dış etkenlerden biri. Karşıdan gelen hafif bir rüzgar, sporcunun daha uzun süre havada kalmasına yardımcı oluyor. Yandan esen rüzgarlarsa dengeyi ciddi şekilde zorlayabiliyor.

Bu nedenle sporcular, havadayken küçük vücut hareketleriyle dengeyi sürekli ayarlıyor. Dizlerin ve ayak bileklerinin çok küçük hareketleri, kayakların açısını ve yönünü kontrol etmeye yardımcı oluyor. Bu ayarlamalar dışarıdan fark edilmese de uçuşun birkaç metre daha uzamasını sağlayabiliyor.

İnişe yaklaşırken uçuş tekniği yeniden değişiyor. Sporcu, yavaş yavaş V stilini daraltıyor ve kayakları birbirine yaklaştırıyor. Amaç, yere en stabil şekilde temas etmek. İniş sırasında ağırlık genellikle öne veriliyor ve dizler darbe emici bir görev üstleniyor. Denge kaybı yaşanmaması için gövde hafif öne eğik tutuluyor. Hakemler, inişin temizliğine ve sporcunun dengesini koruyup korumadığına özellikle dikkat ediyor.

Kayakla atlamada kullanılan ekipman da uçuş kontrolünün önemli bir parçası. Kayakların uzunluğu, sporcunun boyu ve kilosuna göre belirleniyor. Çok uzun kayaklar daha fazla kaldırma sağlarken, kontrolü zorlaştırabiliyor. Tulumlarsa rüzgarı belirli bir şekilde yönlendirecek biçimde tasarlanıyor ancak kurallar bu konuda son derece katı. Tulumun vücuda tam oturması gerekiyor; fazla bol kıyafetler avantaj sağladığı için kabul edilmiyor.

Tüm bu teknik detaylar, kayakla atlamayı reflekslerden çok bilgi ve tekrar üzerine kurulu bir spor haline getiriyor. Uçuş sırasında yapılan her küçük ayar, yıllar süren antrenmanların ve sayısız denemenin sonucu. Dünya Kupası gibi üst düzey organizasyonlarda fark yaratan da tam olarak bu oluyor: Havadayken sakin kalabilen, vücudunu rüzgarla uyum içinde yönlendirebilen ve inişi temiz yapabilen sporcular, birkaç metrelik farklarla zirveye çıkıyor.

Kayakla atlamada uçuş, boşluğa bırakılan bir an değil, başından sonuna kadar kontrol edilen, hesaplanan ve hissedilen bir süreç. Sporcu pistten ayrıldığı anda işi bitmiyor, asıl mücadele tam da o anda başlıyor.

Kış sporları Eurosport kanallarından takip edilebiliyor.

Kaynaklar: Red Bull, TKF, FIS


Basketbolu bırakan NBA yıldızı, balıkçı oldu

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

Basketbolu bırakan NBA yıldızı, balıkçı oldu

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

NBA yıldızı Ben Simmons, üst düzey basketbola olası dönüşünü erteleyip profesyonel balıkçılık kariyerine yönelmeyi tercih etti.

Sport Fishing Championship'te (SFC) takım satın alan 29 yaşındaki oyuncu, South Florida Sails'ı yönetecek.

2021'de kurulan SFC'de 16 elit balıkçılık kulübü, profesyonel açık deniz tuzlu su balıkçılığı yapıyor.

Üç kez NBA All-Star'a (2019–2021) seçilen Simmons, ligdeki son maçını 13 Nisan'da LA Clippers formasıyla Golden State Warriors'a karşı oynamış ve Kaliforniya'daki kısa süreli macerasını yılda 1,1 milyon dolarlık minimum sözleşmeyle tamamlamıştı.

NBA'de 9 yıl geçiren Simmons, bu sürede 203 milyon dolar kazandı. 2016'da draft edilen oyuncu, yıldızını Sixers'ta parlatmıştı.

2022'de Nets'e geçtikten sonra, 2024'te yıl Clippers'a katılmıştı.

Simmons, bu sezon geri dönüşüyle ​​ilgili sorulan soruya "Sadece orada bulunmak için yer doldurmanın anlamı olduğunu düşünmüyorum" dedi.

Bunun biraz bencilce olduğunu düşünüyorum... Ama rekabet edebilmek için en yetenekli halime ve fiziksel zirveme ulaşmak istiyorum. Aksi takdirde bana hiçbir faydası olmaz. Belki bu yılın ortasını, hatta belki de gelecek sezonu düşünüyorum.

Balıkçılık sporuna yönelik tutkusunu sosyal medyada sergileyen Simmons, bunun "sıkıcı ve zorlu" olabileceğini kabul etse de sonuçta "çok eğlenceli" olduğunu vurguladı.

Simmons, Andscape'e, "Çok niş bir spor" diye konuştu.

Ve bilmeyince bilinmiyor. Ama bir kez deneyimlenince ve oraya gidip neyle ilgili olduğu görülünce, sporun doğasına hayran kalınıyor. Ve bu, balıkçılık sporunda her zaman ilgimi çeken bir şey. Teknik. Ve bunun içinde insanların anlamadığı çok şey var. Milyon dolarlık gemilerde balık tutan bu adamlar günlerce denizde kalıyor. Yani yorucu ve zorlu ama çok eğlenceli. Bu, deneyimlenmesi, içine girilmesi ve neyle ilgili olduğunun görülmesi gereken dünyalardan biri.

Independent Türkçe