Kovid-19’un tedavisinde kullanılabilecek ilaçlar üzerinde araştırmalar sürüyor

Fotoğraf (Reuters)
Fotoğraf (Reuters)
TT

Kovid-19’un tedavisinde kullanılabilecek ilaçlar üzerinde araştırmalar sürüyor

Fotoğraf (Reuters)
Fotoğraf (Reuters)

Kovid-19 salgınının yayılmaya başlamasının üzerinden iki yıldan fazla bir süre geçmesinin ardından insanlar artık ‘yeni normal’in virüsle yaşamayı öğrenmeye dayalı olduğunu fark ettiler. Şu an hastalığa yönelik tedaviler bulunsa da yeni varyantların ortaya çıkması sebebiyle araştırmacılar farklı stratejiler üzerinde çalışıyorlar. Söz konusu stratejilerden biri, Apratoxin S4 adı verilen potansiyel bir kanser ilacına dayanıyor.
Apratoxin S4, kanser tedavisinde Sec61 adlı bir insan proteinini hedefliyor. ACS Infectious Diseases dergisinde birkaç gün önce yayımlanan yeni bir çalışmada araştırmacılar, aynı proteinin SARS-CoV-2 ve influenza dahil olmak üzere çeşitli virüslerin çoğalmasına karşı etkili olabileceğini tespit etti.
Mevcutta Kovid-19 aşıları olmasına rağmen aşı olan bazı kişiler halen hastalığa yakalanıyor. Aayrıca dünya nüfusunun yalnızca bir kısmı hastalığa karşı aşılanabildi ve bu durum halen tedavilere ihtiyaç duyulduğu anlamına geliyor. Şu an virüsün RNA polimerazını (insan hücrelerinin içinde kendi RNA’sını çoğaltmak için kullandığı enzim) hedefleyen az sayıda ilaç bulunuyor. Ancak Remdesivir gibi ilaçlardan bazıları, çok erken aşamada verilmedikçe işe yaramıyor ve enjeksiyon gerektirebiliyor.
Araştırmacılar, Kovid-19’u tedavi etmenin yeni yollarını ararken diğer hastalıklara karşı savaştığı bilinen ilaçları yeniden gözden geçirdi ve bu stratejiye ‘yeniden kullanım’ adı verildi. Bunlardan biri, klinik öncesi aşamadaki bir bileşikti. Söz konusu birleşik, kanser karşıtı aktiviteye sahip doğal bir ürüne dayalı olan Apratoxin S4 adıyla biliniyor.
Daha önce yapılan çalışmalar, Apratoxin S4’ün Sec61 adlı bir proteini hedefleyebileceğini gösterdi. Sec61, virüslerin insan hücrelerini işlevsel viral proteinler yapmaya zorlama işini yapmasına yardımcı oluyor. Söz konusu protein influenza A, HIV ve Dengue virüslerinin enfeksiyona neden olması için gerekli. Bu nedenle Florida Üniversitesi Tıbbi Kimya Bölümü'nden araştırmacı Hendrik Luesch ve meslektaşları, Apratoxin S4’ün SARS-CoV-2 ile de savaşabilecek geniş ölçüde etkili, pan-viral bir ilaç olup olmadığını merak ettiler. Araştırmacılar SARS-CoV-2’ye maruz kalan maymun ve insan hücreleri üzerinde yapılan testlerde, Apratoxin S4 kullanımının, Remdesivir tedavisine kıyasla enfekte hücre sayısını azalttığını tespit ettiler. Molekülün ayrıca influenza A, Zika virüsü, Dengue ve Batı Nil virüsü enfeksiyonlarına karşı da etkili olduğu görüldü.
Daha ileri testler, Apratoxin S4’ün SARS-CoV-2’nin hücrelere girmesini engellemediğini ancak hücrelerde üretilen ve taşınan viral protein miktarını, özellikle spike proteinini azalttığını gösterdi. Ayrıca viral RNA replikasyonunu azalttığını ortaya koydu.
Ekip, elektron mikroskobu kullanarak Apratoxin S4’ün yeni virüslerin oluşumunu da önemli ölçüde engellediğini de gözlemledi. Araştırmacılar daha fazla çalışmaya ihtiyaç olduğunu söylüyor ancak bu bulgular Apratoxin S4 ve diğer Sec61 proteininin inhibitörlerinin gelecekteki pandemilere karşı mücadelede yardımcı olabilecek geniş çapta etkili antiviraller olduğuna işaret ediyor.



Uzmanlar başka değişiklik yapmadan kalbe iyi gelen gıdayı açıkladı

Beslenme düzenine mantar eklemek kalp krizi ve felç riskinizi azaltabilir (Pexels)
Beslenme düzenine mantar eklemek kalp krizi ve felç riskinizi azaltabilir (Pexels)
TT

Uzmanlar başka değişiklik yapmadan kalbe iyi gelen gıdayı açıkladı

Beslenme düzenine mantar eklemek kalp krizi ve felç riskinizi azaltabilir (Pexels)
Beslenme düzenine mantar eklemek kalp krizi ve felç riskinizi azaltabilir (Pexels)

Mantarlar, hiç fark ettirmeden kalbinizi güçlendiriyor olabilir.

Purdue Üniversitesi Beslenme Bilimleri Bölümü'nden öğretim üyeleri, mantar tüketiminin sağlığa etkilerini ele alan 22 özgün çalışmayı değerlendiren bir inceleme önceki haftalarda Critical Reviews in Food Science and Nutrition'da yayımladı.

Araştırmacılar, ister kişinin kendi seçtiği bir diyetle ister sağlığı iyileştirmeye yönelik bir plan kapsamında olsun, mantar tüketiminin kalp hastalığı ve felç gibi bir grup rahatsızlığı içeren kardiyometabolik hastalık riskini nasıl etkilediğini analiz etti.

Cleveland Clinic'e göre inceleme, mantar tüketmenin vücutta yaygın görülen yağlardan trigliseritleri düzenli olarak azalttığını ortaya koydu. Yüksek trigliserit seviyeleri kalp krizi ve felç riskini artırabiliyor.

Hem sağlıklı bir diyet planı hem de kendi seçtikleri bir beslenme düzeni nedeniyle mantar tüketenlerin kardiyometabolik hastalık riski daha düşüktü. Ayrıca kişinin kendi seçtiği beslenme biçimi kapsamında mantar yemesinin, küçük tansiyonun düşmesiyle ilişkili olduğu saptandı.

İncelemede şu ifadeler yer alıyor: 

Yüksek seviyedeki trigliseritlerle tansiyon ve kardiyovasküler hastalık riski arasındaki ilişki göz önüne alındığında, bu sonuçlar mantarları düzenli beslenme planına dahil etmenin sağlığa yararlarını vurguluyor.

Çalışmaya göre ABD'de mantar tüketimi düşük seviyede. Yine de "kişinin kendi seçtiği diyet kapsamında mantarları düzenli ve artan miktarda tüketmesi", günlük beslenmedeki temel besin maddelerinin yetersizliğini azaltabilir ve kardiyometabolik hastalık risklerini düşürebilir.

İncelemede kalp hastalığı veya felç riskini azaltmak için günde ne kadar mantar yememiz gerektiği net bir şekilde belirtilmese de Mayo Clinic, her gün öğünlere en az iki orta boy mantar eklemenin kanser riskini yüzde 45 oranında azaltmaya yardımcı olabileceğini öne sürüyor.

Mantarlar ayrıca kalp ve beyin sağlığına katkı sağlayan B vitaminlerinin yanı sıra "vücudun kalsiyumu emerek kemik ve dişleri güçlendirmesine yardımcı olan" D vitamini açısından iyi bir kaynak.

ABD Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezleri'ne göre kalp hastalığı ABD'de erkek ve kadınlar için önde gelen ölüm nedeni ve "her 34 saniyede bir kişi kardiyovasküler hastalıktan ölüyor". Sadece 2023'te 919 bin 32 kişi kardiyovasküler hastalıktan hayatını kaybetti.

Elbette sağlık için tüketilmesi gereken tek gıda mantarlar değil. Molecular Nutrition & Food Research'te yayımlanan yakın tarihli bir araştırma, portakal suyu tüketiminin artırılmasının kalp sağlığını iyileştirebileceğini tespit etmişti.

60 gün boyunca günde iki bardak yüzde 100 portakal suyu içen 20 sağlıklı kişiyi inceleyen araştırmacılar, katılımcıların bağışıklık hücrelerindeki 1705 genin değişimlerini takip etmiş ve tansiyon, iltihaplanma ve metabolizmayla ilişkili gen ifadesinde değişiklikler bulmuştu. Bu nedenle çalışma, "portakal suyunun tedavi edici potansiyelini pekiştiriyor".

Çalışma portakal suyunun gen ifadesini düzenleyerek kan basıncı regülasyonu, lipit metabolizması, iltihaplanma ve diğer süreçleri iyileştirebileceğine ve böylece kardiyovasküler sağlık faydalarına katkı sunabileceğine işaret ediyor.

Sonuçlar, iki ay boyunca her gün portakal suyu içmenin, sağlıklı bireylerde öncelikle tansiyon seviyelerini düzenlemeye ve iltihaplanmayı azaltmaya fayda sağladığını göstermişti.

Independent Türkçe


Sağlam kafanın sağlam vücutta bulunduğunu uzmanlar da doğruladı

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

Sağlam kafanın sağlam vücutta bulunduğunu uzmanlar da doğruladı

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Formda kalmak iyi görünmeyi sağlamaktan fazlasını yapıp beyni de genç tutabilir.

Kuzey Amerika Radyoloji Derneği'nden doktorlar, pazartesi günü yeni bir araştırmanın bulgularını açıkladı. Bu bulgular, daha az gizli karın yağı ve daha fazla kasın beyni genç tutmayı sağlayabileceğini ortaya koydu. Bulgular, 7 milyondan fazla Amerikalıyı etkileyen ve en yaygın demans türü olan Alzheimer hastalığının tedavisinde kullanılabilir.

Missouri'nin St. Louis kentindeki Washington Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde radyoloji ve nöroloji doçenti olan Dr. Cyrus Raji yaptığı açıklamada, "Daha fazla kas kütlesi ve daha az gizli karın yağına sahip bedenlerin, daha sağlıklı ve daha genç beyinlere sahip olma ihtimali daha yüksek" dedi.

Daha iyi beyin sağlığı da Alzheimer gibi gelecekteki beyin hastalıkları riskini de azaltır.

Araştırmacılar daha önce viseral yağı, Alzheimer hastalığı gelişimi de dahil beyin sağlığıyla ilişkilendirmişti. Viseral yağ, karın ve çevresindeki organlarda depolanan yağa deniyor.

Vücut-Beyin Bağlantısı

Raji, analizlerinin vücut ve beyin sağlığının ne kadar yakından bağlantılı olduğunu gösterdiğini söyledi.

"Bu araştırma, vücut yapısının biyolojik göstergeleriyle beyin sağlığı arasındaki ilişki hakkında yaygın kabul gören hipotezleri doğruladı. Ayrıca bu biyolojik göstergelerin metabolizmaya yapılan çeşitli müdahaleler ve tedavilerin gelecekteki denemelerine dahil edilmesi için temel oluşturdu" dedi.

1164 sağlıklı erkek ve kadının tüm vücut MR taramalarını kullanarak sağlıklarını inceleyen araştırmacılar, vücudun en yağlı kısımlarını belirledi. Daha sonra, katılımcıların kas-yağ oranını ve buna bağlı beyin yaşlarını belirlemek için yapay zeka algoritması kullandılar.

Viseral yağ/kas oranı daha yüksek katılımcıların beyin yaşları da daha yüksekti; ancak aynı durum, daha fazla deri altı yağa (cildin hemen altındaki yağ tabakası) sahip olanlarda görülmedi.

Ancak viseral yağ, beyin yaşlanmasını etkileyen tek faktör değil.

Beyin doğal olarak insanla birlikte yaşlanırken (hafıza ve bilişsel yetenekleri etkiler), zararlı iltihaplanma, duygusal travma ve yüksek tansiyonun bu süreci hızlandırdığı ortaya konmuştu.

Daha fazla tekrar, daha az yıl

İnsanlar bundan sonra, viseral yağlarını eriterek ve kas inşa ederek beyinlerini genç tutmak için çalışabilir ve bu amaçla spor salonunu kullanabilir.

Illinois Urbana-Champaign Üniversitesi'ndeki araştırmacılara göre egzersiz yapıldığında kaslar, beyni olumlu yönde etkilediği düşünülen kimyasal sinyaller yayıyor.

GT
Doktorlar, hastaların beyin yaşlarını belirlemek için MR taramaları yapıp bunları yapay zeka algoritmasına aktardı (Cyrus Raji, Tıp Doktoru, Doktora ve RSNA).

Yeni bulgular ayrıca, daha az yağlı ve daha fazla kaslı olmanın insanları kalp yetmezliği ve diyabetten koruyabileceğini gösteren onlarca yıllık araştırmaların da üzerine koyuyor.

Birçok kişi kilo verme ilaçları kullanarak onlarca kilo yağ yakabilse de kas kütlesi kaybı, yaygın bir yan etki. Ancak son versiyonlarda durum böyle olmayabilir ve daha önceki çalışmalar, amilin zayıflama ilaçlarının Ozempic gibi popüler GLP-1 sınıfı ilaçlara kıyasla daha az yağsız kas kütlesi kaybına yol açabileceğini gösterdi.

Raji, bulgularının ilaçların geleceğini şekillendirebileceğini söyledi.

Araştırma, Kuzey Amerika Radyoloji Derneği'nin gelecek haftaki yıllık toplantısında sunulacak.

Independent Türkçe


Neandertallerde yamyamlık: Başka bir grubun kadın ve çocuklarını yemişler

Neandertal grupları arasındaki çatışmalar yamyamlıkla sonuçlanmış olabilir (Reuters)
Neandertal grupları arasındaki çatışmalar yamyamlıkla sonuçlanmış olabilir (Reuters)
TT

Neandertallerde yamyamlık: Başka bir grubun kadın ve çocuklarını yemişler

Neandertal grupları arasındaki çatışmalar yamyamlıkla sonuçlanmış olabilir (Reuters)
Neandertal grupları arasındaki çatışmalar yamyamlıkla sonuçlanmış olabilir (Reuters)

Bilim insanları bir grup Neandertalin, başka bir grubun kadın ve çocuklarını yediğini tespit etti.

Neandertallerin kaba saba, kültürel açıdan gelişmemiş olduğuna dair yanlış kanılar son yıllardaki çalışmalarla büyük ölçüde çürütüldü.

Modern insanların (Homo sapiens) en yakın akrabalarından olan bu türün, örneğin yardımsever bir toplum olduğu ve sanatsal faaliyetlerde bulunduğu artık biliniyor.

Ancak bulguları hakemli dergi Scientific Reports'ta yayımlanan yeni çalışma, aralarında her zaman barışçıl ilişkiler olmadığına işaret ediyor.

Bordeaux Üniversitesi'nden Quentin Cosnefroy ve ekibi, Belçika'nın güneyindeki Goyet Mağaraları'nda bulunan kemik kalıntılarını inceledi. 

19. yüzyılda keşfedilen bu mağara sistemi, binlerce yıl boyunca kullanıldığı için hem Neandertallere hem de ilk modern insanlara ait kalıntılar içeriyor.

Mağaradaki 101 adet Neandertal kemiğini inceleyen bilim insanları, bazılarının bölgedeki hayvan kemiklerine benzeyen kesme izleri taşıdığını söylüyor. Bu da sözkonusu kişilerin öldürülüp yendiğine işaret ediyor.

Ayrıca DNA analizleri, öldürülen kişilerin kadın ve çocuklar olduğunu ortaya koydu. 

T
Belçika'daki Goyet Mağaraları'nda bulunan kemikler, Neandertal kadın ve çocuklarının yendiğini gösteriyor. (Belçika Kraliyet Doğa Bilimleri Enstitüsü/Scientific Reports)

Araştırmacılar ilk olarak kemiklerin büyük bir kısmının 6 ayrı Neandertale ait olduğunu belirledi. Bunların 4'ü yetişkinlik veya ergenlik dönemindeki kadınlar ve ikisi de erkek çocuklardı. 

İzotop analizleriyse yamyamlığa maruz kalan kişilerin başka bölgelerden geldiğini gösterdi. Elementlerin farklı varyasyonları anlamına gelen izotoplar, kemik kalıntılarında saptandığı için bir kişinin nerede yaşadığı hakkında fikir verebiliyor.

Bulgular, Goyet Mağaraları'nda yaşayanların, başka yerlerdeki Neandertalleri bölgeye getirip öldürdüğü ve yediği düşüncesini destekliyor.

Cosnefroy şu ifadeleri kullanıyor: 

Bu bireylerin neden hedef alındığını tam olarak belirleyemiyoruz, ancak topluluğun bileşimi (4 yetişkin kadın ve iki çocuk) tesadüf olamayacak kadar spesifik.

Bu kişileri öldürüp yiyenlerin Neandertaller mi yoksa Homo sapiens mi olduğu henüz bilinmiyor. Ancak erken dönem modern insanlarda yamyamlık genellikle ritüel amaçlar taşıdığı ve Goyet Mağarası'ndaki örnekte buna işaret eden bir kanıt bulunmadığından muhtemelen işin arkasında Neandertaller var.

Buradaki Neandertaller, Homo sapiens'in bölgeye yayılmaya başladığı bir zamanda Avrupa'daki son Neandertallerdi. 

Araştırmacılar daha önce izole bir şekilde yaşayan bir grubun diğerleriyle karşılaşması sonucu aralarında düşmanlık yaşanmış olabileceğini düşünüyor.

Bilim insanları kadın ve çocukların yamyamlığa maruz kalmasının, yabancılara kötü muamelenin bir örneği olduğunu söylüyor.

Başka bölgede yaşayan Neandertallerin Goyet Mağaraları'na nasıl geldiği de araştırılmaya devam ediyor. 

Cosnefory, "Canlı insanları taşımak, cesetleri veya vücut parçalarını taşımaktan çok daha kolay" diyor. Bulunan kalıntıların çoğunlukla bacak kemikleri olduğunu belirten araştırmacı şöyle ekliyor: 

Muhtemelen bireyler canlı olarak getirildi, Goyet Mağarası yakınlarında öldürüldü ve yamyam grup sadece belirli vücut parçalarını mağaranın içine taşıdı.

Independent Türkçe, Live Science, Popular Science, Scientific Reports