Sadr rakiplerini sıkıştırmaya devam ederken taleplerinin yerine getirilmesi için topu öfkeli halkın sahasına attı

Sadr, Irak'ı yolsuzluk yapanlara değil, halkın iradesine ve kararına teslim edeceğini vurguladı

Sadr hareketinin lideri Mukteda es-Sadr, siyasi kartları yeniden kardı (AP)
Sadr hareketinin lideri Mukteda es-Sadr, siyasi kartları yeniden kardı (AP)
TT

Sadr rakiplerini sıkıştırmaya devam ederken taleplerinin yerine getirilmesi için topu öfkeli halkın sahasına attı

Sadr hareketinin lideri Mukteda es-Sadr, siyasi kartları yeniden kardı (AP)
Sadr hareketinin lideri Mukteda es-Sadr, siyasi kartları yeniden kardı (AP)

Sadr Bloğu’nun, Sadr hareketi lideri Mukteda es-Sadr'ın doğrudan talimatıyla Meclisten istifa etmesinin üzerinden geçen iki haftayı aşkın bir sürenin ardından (Şii) Koordinasyon Çerçevesi çatısı altındaki muhaliflerini ve eski müttefikleri Egemenlik (Siyade) İttifakı ve Kürdistan Demokrat Partisi’ni (KDP) Kurban Bayramı tatilinden sonra yeni bir hükümet kurma niyetleri konusunda sıkıştırmaya devam ediyor.
Sadr, birkaç gün önce Cumhurbaşkanı Berhem Salih'i İsrail ile normalleşmeyi suç sayan yasayı bizzat onaylamaması nedeniyle hedef alan açıklamalarda bulunmuştu. Daha önce yolsuzluk yapanların yeni hükümette yer almasını istemediğini söyleyen Sadr, Cuma akşamı yaptığı başka bir açıklamada, Irak’ın siyaset sahnesinden çekilmesinin diğer nedenlerine değindi.
Topu öfkeli halkın sahasına atan Sadr, bir ulusal çoğunluk hükümeti kurma planlarının iptal olmasının sorumluluğunu Şii evindeki rakipleri Koordinasyon Çerçeve güçlerine yükledi. Rakiplerini kuzeni Cafer es-Sadr'ın başbakanlık görevine aday gösterilmesini onaylamadıkları için suçlayan Sadr, Cafer es-Sadr'ın ‘dini mercilerinin ve şehitlerinin oğlu olduğu için reddettiklerini’ söyledi. Onlardan Sadr ailesine mensup olma çizgisinde kalmamalarını isteyen Sadr, “Ancak hepsini söylemesem de Sadr ailesine mensup olma çizgisine bağlılar” dedi.  Sadr, isim veremeden bazı politikacıları ve blokları ‘haklarında iyi fikirlere sahip olduğu, ancak kendisine ihanet edip başkalarına yönelen’ diyerek eleştirdi. Sadr, kendisinin de bir tweet ile belirttiği ve bazı çevrelerin, yolsuzluk yapanlarla birlikte bir hükümet kurmak istemediği için siyaset sahnesinden çekildiği şeklindeki değerlendirmeleriyle ilgili Twitter hesabından yaptığı açıklamada, “Belki bazıları çekilme kararının Irak'ı yolsuzluk yapanlara teslim etmek olduğu yanılsaması içindedir” yazdı. Böyle bir düşüncenin yanlış olduğunu söyleyen Sadr, kararının amacının, (Irak'ı) halkın iradesine ve kararına teslim etmek olduğunu vurguladı.
Sadr'ın çekilmesine dair nedenlerini açıkladığı tweeti, Bağdat caddelerinde ve ülkenin orta kesimleri ve güneyindeki bazı şehirlerde ‘hazır olun’ ifadesinin yer aldığı afişlerin asıldığı ve sloganların atıldığı bir döneme denk geldi.
Öte yandan Sadr’ın Şii evindeki rakipleri halen bölünmüş haldeler. Hadi el-Amiri liderliğindeki Fetih Koalisyonu, Nuri el-Maliki liderliğindeki Kanun Devleti Koalisyonu, Kays el-Hazeli liderliğindeki Asayib Ehlil Hak, Ammar el-Hakim liderliğindeki Devlet Güçleri Koalisyonu, Haydar el-İbadi liderliğindeki Nasr Koalisyonu ve Falih el-Feyyad liderliğindeki Ata Hareketi’nin yer aldığı Koordinasyon Çerçevesi güçleri, bakanlıkları ve egemen pozisyonları nasıl paylaşacakları konusunda aralarında devam eden anlaşmazlıkları henüz çözemediler.
Sadr, çekilmesinin nedenleri çerçevesinde 10 Ekim 2021'de yapılan seçimlere dönüşünü ise şöyle gerekçelendirdi:
“Çekilmenin ardından seçimlere dönmemiz iki önemli nedenden kaynaklandı. Bunlardan birincisi normalleşmeydi. Normalleşme çok şükür ki bir suç olarak kabul edildi. İkincisi ise Müstehcenliğin (eşcinselliğin) suç olarak görülmesiydi. Bakalım şimdi ne yapacaklar. Batılı sömürgecilerin baskılarının artmasıyla birlikte yeni ve ayrıntılı bir yasa çıkaracaklar mı?”
Sadr’ın çekilmesiyle ilgili öne sürdüğü yeni nedenlerden biri de hileli olduğu gerekçesiyle seçimleri protesto eden muhaliflerin duyduğu utanç olduğunu söyledi. Sadr, “Hileli olduğunu öne sürdükleri seçimlerle hükümet kurmaya devam mı edecekler?” diye sordu. Geri çekilmesinin bir diğer nedeninin Ekim Devrimi'ne bağlı olduklarını iddia edenleri ifşa etmek için olduğunu belirten Sadr, “Koordinasyon Çerçevesi güçlerinin, engelleyici üçte bire sahip olmaları nedeniyle memnuniyetsiz bir şekilde bir çoğunluk hükümeti kurmakta ısrar etmesi, böyle bir hükümeti kuramamak demektir” dedi.
Siyasi gözlemciler, Sadr’ın rakiplerinin aralarındaki sert çıkar çatışmaları nedeniyle Kurban Bayramı tatilinin bitiminden sonra da yeni bir hükümet kuramamaları halinde hükümetin kurulmasının daha da gecikmesinden ve özellikle Sadr hareketinin önde gelen bazı isimlerin Sadr'ın adımlarını desteklediklerini açıklamasıyla birlikte Sadr hareketi yanlılarının siyasi sürece karşı düzenleyebilecekleri gösterilere ve bu gösterilerle ilgili bazı senaryolardaki gibi Yeşil Bölge'de fırtınalar estirmelerine bir bahane oluşturmasından çekiniyorlar.
Sadr’ın siyaset sahnesinden çekilmesi ve Sadr Bloğu’nun istifasıyla Koordinasyon Çerçevesi güçlerinin Meclis’te birinci sırayı alması sonrası Koordinasyon Çerçevesi güçleri arasında Başbakanlık ve Meclis Başkanı Birinci Yardımcılığı ile ilgili yaşanan anlaşmazlık nedeniyle hükümet kurma konusunda herhangi bir olumlu değişiklik olmadı. Koordinasyon Çerçevesi güçleri arasındaki söz konusu anlaşmazlığa KDP ve Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYP) arasında her iki tarafında kendi adayında ısrar etmesinden ötürü cumhurbaşkanlığına aday isim ile ilgili başka bir anlaşmazlık eşlik ediyor. Sadrcıların protesto gösterilerine başlaması durumunda Ekim Devrimi güçlerinin de onlara katılması bekleniyor. Tüm göstergeler Meclis’in feshedilmesi ve erken seçime gidilmesi seçeneğine işaret ediyor.



Hamas yanlısı bir araştırmacının özür tweeti, destekçileri arasında öfkeye yol açtı

Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye Mülteci Kampı’nda İsrailli rehinelerin cesetlerini arayan İzzeddin el-Kassam Tugayları savaşçılarının yanında duran Filistinli bir çocuk, 1 Aralık 2025 (EPA)
Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye Mülteci Kampı’nda İsrailli rehinelerin cesetlerini arayan İzzeddin el-Kassam Tugayları savaşçılarının yanında duran Filistinli bir çocuk, 1 Aralık 2025 (EPA)
TT

Hamas yanlısı bir araştırmacının özür tweeti, destekçileri arasında öfkeye yol açtı

Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye Mülteci Kampı’nda İsrailli rehinelerin cesetlerini arayan İzzeddin el-Kassam Tugayları savaşçılarının yanında duran Filistinli bir çocuk, 1 Aralık 2025 (EPA)
Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye Mülteci Kampı’nda İsrailli rehinelerin cesetlerini arayan İzzeddin el-Kassam Tugayları savaşçılarının yanında duran Filistinli bir çocuk, 1 Aralık 2025 (EPA)

Hamas yanlısı Filistinli bir araştırmacının, hareketin siyasi büro üyelerinden birinden kamuoyu önünde özür dilemesi, özellikle bu özrün söz konusu üyenin siyasi bir açıklamasına yöneltilen eleştirinin ardından gelmesi nedeniyle Hamas destekçileri arasında tepkiye yol açtı.

Katar’da yaşayan ve Hamas’a desteğiyle bilinen Filistinli siyasi araştırmacı Mahmud Hamid el-İle, salı akşamı X platformunda, hareketin yine Katar’da bulunan siyasi büro üyesi Muhammed Nazzal’dan özür diledi. El-İle, özrünü bir ay önce aynı platformda Nazzal’ın Hamas’ın silahları ve Gazze Şeridi’ndeki geleceğine ilişkin açıklamalarının ardından paylaştığı bir mesajda yer verdiği ifade nedeniyle yaptı.

Krizin kökeni, geçen yıl ekim ayında Reuters’ın yayımladığı bir habere dayanıyor. Haberde, Nazzal’a Hamas’ın Gazze Şeridi’nde silah bırakıp bırakmayacağı sorulduğunda verdiği yanıt aktarılmıştı. Nazzal, “Evet ya da hayır diyemem” ifadesini kullanmış, ardından “Silah meselesi genel bir ulusal konudur ve yalnızca Hamas’la ilgili değildir. Sahada silahlı gücü olan başka gruplar da var” demişti.

Bu açıklamalar Hamas içinde geniş çapta tepki çekti. Tepki gösterenler arasında, sözlerin muğlaklığı nedeniyle eleştiriler yönelten araştırmacı Mahmud el-İle de vardı. El-İle, açıklamaların hem siyasi büro üyesi tarafından yapılmış olmasına hem de hareketin farklı kademelerindeki, özellikle Gazze’de yaşayan veya aslen Gazze kökenli olan diğer yöneticilerin tutumlarıyla çelişmesine dikkat çekmişti.

Nazzal’ın sözlerine yönelik itirazların büyümesi üzerine Hamas bir açıklama yayımlayarak beyanların ‘bağlamından koparıldığını’ bildirdi.

Paylaşımına gelen tepkilerin ardından birkaç gün sonra eleştirisini silmek zorunda kalan el-İle, krizin bu noktada sona erdiğini düşünüyordu.

Özrün sebebi neydi?

Ancak özrün yayımlanması, bunun nedenine ilişkin yeni soru işaretleri doğurdu. Daha sonra X platformundaki bazı Hamas yanlısı kullanıcıların paylaşımlarına ve Katar’daki hareket kaynaklarının Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamalara göre, olayın arka planında Muhammed Nazzal’ın attığı adım bulunuyor. Buna göre Nazzal, uzun yıllardır ikamet ettiği Doha’da Katar resmi makamlarına Mahmud el-İle hakkında şikâyette bulunarak, kendisine hakarette bulunduğu ve manevi zarar verdiği iddiasını gündeme getirdi.

ghy
Katar'ın başkenti Doha'da İsrail’in hava saldırısı düzenlediği bina (Reuters)

Kaynaklardan birine göre, pek çok kişi, aralarında bazı üst düzey yöneticiler de olmak üzere, arabuluculuk yaparak anlaşmazlığı çözmeye çalıştı, ancak Nazzal, kendisine yönelik ifadeler nedeniyle X platformu üzerinden kamuoyuna açık bir özür yayınlanmasında ısrar etti. Bu şart yerine getirilince, Nazzal’ın başka bir talepte bulunmaması ve anlaşmazlığın kapanması üzerinde uzlaşıldı. Buna rağmen Nazzal’ın ‘maddi tazminat talebinde ısrar ettiği’ ifade edildi.

Hareketle ilişkili başka kaynaklar ise ‘Mahmud el-İle’nin özrünün krizi çözmek için yalnızca ilk adım olduğunu, sürece müdahil olan bazı kişilerin Nazzal’ın öfkesini yatıştırmak ve onu şikâyeti geri çekmeye ikna etmek amacıyla el-İle’yi bu yöne yönlendirdiğini’ aktardı.

Aktivistler arasında öfke

Hamas’ın içinden ve dışından birçok isim özür meselesine tepki gösterdi. Tepki verenler arasında Filistinli gazeteci Muna Havva da vardı. Havva, sosyal medya hesabında, “Filistin’deki özgürlük hareketlerinin tarihinde, ne yaşanırsa yaşansın, bir liderin kendi mensuplarından birini üçüncü bir tarafa ya da başka bir otoriteye şikâyet ettiği tek bir örnek dahi yoktur. Bu davranış ne ulusal örgütlerin ahlakıyla ne de kabile geleneklerinde kabul gören en basit sığınma kurallarıyla bağdaşır. Utanç verici, acı verici, üzücü” diye yazdı.

Havva bir başka paylaşımında ise şu ifadeleri kullandı: “İsrail’in bugünkü genişlemesi kadar tehlikeli bir dönem görülmedi; tarih de Gazze’de halkımızın yaşadığı kadar vahim bir katliama tanıklık etmedi. Bu felaketin ortasında, halkımızın önde gelen isimlerinden biri, bir gencin attığı bir tweet yüzünden onu başka bir devlete şikâyet ediyor; geçimini ve güvenliğini riske atıyor. ‘Direniş’in liderleri halkımızdan ateş altında direnmelerini isterken, tek bir eleştiri cümlesine dahi tahammül edemiyor.”

Ayrıca Hamas gibi gruplara verdiği destekle bilinen aktivist Cemil Mikdad da konuya ilişkin paylaşım yaptı. Mikdad, “Hamas’tan bir yönetici, Katar’da yaşayan bir Filistinliyi, hakkında Katar mahkemelerinde dava açtıktan sonra uzun bir özür metni yayımlamaya zorladı; üstelik yalnızca kendisini eleştirdiği bir önceki paylaşım yüzünden!” ifadesini kullandı. Mikdad sözlerini şöyle sürdürdü: “Harika gerçekten… Nereye geldik? Halk olarak eleştirme hakkına sahip olduğumuz ve bizi dinlemekle yükümlü olan liderlerimiz, şimdi Arap mahkemelerini bize karşı bir güç olarak kullanıyor. Bu da ne demek oluyor? Siz ne hale geldiniz böyle, cahiller?!”

Hamas’ın silahlı yapısının geleceği, hareketin üst düzey isimlerinin açıklamalarında uzun süredir farklılık gösteren bir başlık olarak öne çıkıyor. Hamas’ın yurt dışı sorumlusu Halid Meşal, geçtiğimiz cumartesi günü İstanbul’da düzenlenen bir panelde, “Hamas’ın ancak bir Filistin devleti kurulması hâlinde silah bırakabileceğini” söyledi.

Buna karşın, Meşal’in açıklamasından yalnızca bir gün sonra, Hamas yetkilisi Basim Naim AP’ye yaptığı değerlendirmede, hareketin kapsamlı bir güvenlik ve siyasi düzenlemenin parçası olmak kaydıyla ‘silahların depolanması ya da dondurulması gibi seçeneklerin görüşülmesine açık olduğunu’ belirtti.

Hamas’ın siyasi büro üyelerinden Husam Bedran ise salı günü yaptığı açıklamada, sürecin ikinci aşamaya geçmesinin ‘İsrail’in ihlalleri durdurmasına’ bağlı olduğunu ifade etti. Öte yandan Hamas’ın birçok lideri ve sözcüsü, aralarında Halil el-Hayye ve Hazım Kasım’ın da bulunduğu isimler, hareketin ikinci aşamaya geçmeye ‘hazır olduğunu’ vurgulayan açıklamalarını sürdürdü.


Amerika Birleşik Devletleri'nin Gazze'de yakın zamanda ikinci aşamanın yaşanacağına dair beklentileri

Filistinliler, dün Gazze şehrinde fırtınanın ardından sular altında kalan caddeden geçmek için bir aracın çektiği el arabasına biniyorlar (AP)
Filistinliler, dün Gazze şehrinde fırtınanın ardından sular altında kalan caddeden geçmek için bir aracın çektiği el arabasına biniyorlar (AP)
TT

Amerika Birleşik Devletleri'nin Gazze'de yakın zamanda ikinci aşamanın yaşanacağına dair beklentileri

Filistinliler, dün Gazze şehrinde fırtınanın ardından sular altında kalan caddeden geçmek için bir aracın çektiği el arabasına biniyorlar (AP)
Filistinliler, dün Gazze şehrinde fırtınanın ardından sular altında kalan caddeden geçmek için bir aracın çektiği el arabasına biniyorlar (AP)

ABD'nin Birleşmiş Milletler Büyükelçisi Mike Waltz dün Kudüs'te yaptığı açıklamada, Başkan Donald Trump'ın Gazze barış planının ikinci aşamasına ilişkin gelişmeler hakkında "yakında" duyurular beklediğini belirterek, Washington'un Hamas'ın yeniden yapılanmasına izin vermeyeceğini vurguladı.

Waltz, planın ana bileşenlerinin, hizmetleri yönetecek teknokrat bir Filistin yönetimi, ilgili tarafların maliyetleri karşılamasını sağlayacak bir finansman mekanizması ve son olarak uluslararası bir istikrar gücü olduğunu açıkladı.


İsrail, Gazze'ye gönderilecek yardımlar için Ürdün ile olan sınır kapısını yeniden açtı

Kral Hüseyin Köprüsü ile Ürdün arasındaki sınır geçişi (AFP)
Kral Hüseyin Köprüsü ile Ürdün arasındaki sınır geçişi (AFP)
TT

İsrail, Gazze'ye gönderilecek yardımlar için Ürdün ile olan sınır kapısını yeniden açtı

Kral Hüseyin Köprüsü ile Ürdün arasındaki sınır geçişi (AFP)
Kral Hüseyin Köprüsü ile Ürdün arasındaki sınır geçişi (AFP)

İsrail ve Filistinli yetkililer AFP'ye verdikleri demeçte, İsrail'in, Gazze'ye yardım taşıyan kamyonlar için Ürdün ile işgal altındaki Batı Şeria arasındaki Kral Hüseyin Köprüsü (Allenby Köprüsü) sınır kapısını, kapanmasından yaklaşık üç ay sonra dün yeniden açtığını söyledi.

İsrail, eylül ayında Ürdünlü bir sürücünün sınırda ateş açarak iki İsrail askerini öldürmesinin ardından sınır kapısını kapatmıştı. Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre birkaç gün sonra, sınır kapısı bireysel geçişlere yeniden açıldı, ancak savaşın harap ettiği Gazze Şeridi'ne yönelik insani yardımlara kapalı kaldı.

İsrail hükümetinin Topraklardaki Hükümet Faaliyetleri Koordinatörlüğü (COGAT) sözcüsü, "Allenby Köprüsü sınır kapısı bugün açıldı ve kamyonlar Allenby Köprüsü'nden Gazze'ye geçiyor" dedi. Adının açıklanmasını istemeyen bir Filistinli yetkili de sınır kapısının yeniden açıldığını doğruladı.

Yetkilinin açıklamasına göre, salı günü çimento ve yapım malzemesi taşıyan 96 kamyonun geçişine izin verildi. Dün ise insani yardım taşıyan 20 kamyon bu sınır kapısından giriş yaparken, inşaat sektörü için kumun da bugün girişine izin verilmesi bekleniyor.

Sınır kapısının kapatılmasından bu yana Ürdünlü yetkililer, Batı Şeria'nın kuzeyindeki Şeyh Hüseyin sınır kapısından Gazze'ye yardım ulaştırabildiklerini söylüyor. Salı günü bir İsrailli yetkili, Ürdün'den Allenby Köprüsü sınır kapısından mal ve yardım transferinin yakında yeniden başlayacağını söyledi.

Yetkili şöyle devam etti: “Gazze Şeridi'ne giden tüm yardım kamyonları, kapsamlı bir güvenlik kontrolünden geçtikten sonra, refakat ve güvenlik eşliğinde seyahat edecek… Ürdünlü sürücüler ve kargolar için güvenlik kontrolü ve kimlik doğrulama prosedürleri sıkılaştırıldı. Geçişi güvence altına almak için özel güvenlik güçleri görevlendirildi.”

Ürdün Vadisi'ndeki sınır geçişi, Batı Şeria'dan Filistinlilerin İsrail topraklarına geçmeden ayrılmalarına olanak tanıyan tek geçiş noktasıdır.

İsrail, özel izinleri olmadığı sürece Filistinlilerin havaalanlarından geçmesine izin vermiyor.