Ev hayvanınıza açılacak, davetsiz misafirleri dışarıda bırakacak kapı tasarlandı

Yüz tanıma teknolojisi köpek ve kedilere geldi

Firma, evcil hayvanın tanınması için kameraya doğrudan bakması gerekmediğini söylüyor (Petvention)
Firma, evcil hayvanın tanınması için kameraya doğrudan bakması gerekmediğini söylüyor (Petvention)
TT

Ev hayvanınıza açılacak, davetsiz misafirleri dışarıda bırakacak kapı tasarlandı

Firma, evcil hayvanın tanınması için kameraya doğrudan bakması gerekmediğini söylüyor (Petvention)
Firma, evcil hayvanın tanınması için kameraya doğrudan bakması gerekmediğini söylüyor (Petvention)

Çin merkezli bir teknoloji girişimi, insanlar arasında mahremiyet tartışmalarına neden olan yüz tanıma teknolojisini hayvanlara uyarladı.
Petvation adlı firma, yapay zeka ve mobil uygulama desteğiyle kedi ve köpek kapılarını "akıllı" hale getirdi.
Akıllı kapı sistemi, sahiplerinin yalnızca evcil köpek ve kedileri içeri almasına, istenmeyen ziyaretçileri dışarıda bırakmasına olanak tanıyor.
Bu istenmeyen ziyaretçiler, fareler, diğer köpek ve kediler ya da Avrupa veya Amerika ülkelerinde yaşayanlar için sincap, rakun veya tilkiler olabilir.
Firmanın geliştirdiği donanım kızılötesi kamera dizileri, kapının önündeki tüm aktiviteyi gözlemlemeye olanak tanıyan 120 derecelik lensler ve dahili gece görüş ışıklarını içeriyor.
Akıllı kapı ayrıca, tanımlanan hayvanın içeri girmesini, diğerlerinin dışarıda kalmasını sağlamak için küçük bir motor yardımıyla otomatik açılacak şekilde tasarlandı.
Böylelikle Petvation sistemi evcil kedi veya köpeği tanımlıyor ve kapıya açılması üzere komut veriyor.


Kapı, içeri veya dışarı hareket eden geleneksel kapıların aksine dikey olarak açılıp kapanıyor (Petvention)
Diğer yandan kullanıcıların bu sistemi manuel olarak kontrol etmesi de mümkün. Mobil uygulama sayesinde kullanıcılar, evcil hayvanlarına içeri giriş iznini kendileri de verebiliyor.
Firma, "evcil hayvanınızı tepeden tırnağa güvende tutmak" için çeşitli güvenlik mekanizmalarının kurulduğunu da ifade ediyor. Örneğin kapı üzerine kurulu sensörler hayvanları yaklaşırken veya kapıdan geçerken algılıyor ve takip ediyor.
Pençelerin veya kuyrukların kapıya sıkışmamasını sağlamak için de sıkışma önleyici bir mekanizma mevcut.
Öte yandan geliştiriciler, hayvan yüzlerini tanımlamanın insanları tanımlamaktan daha zor olduğunu kabul ediyor. Bu nedenle yapay zeka, hayvanın sadece yüzünü değil, tüm vücudunu tanımlayacak şekilde geliştirildi.
Sistem içeri bir kedinin mi yoksa bir köpeğin mi girmeye çalıştığını şimdiye kadar rahatça belirlemeyi başardı. Ancak aynı türden hayvanları kolayca ayırt edebilmesi için mühendisler ince ayar yapmayı sürdürüyor.
Sistemin yapay zeka modeli ve algoritmalarının daha doğru tanımlamalar yapabilmesi için zaman içinde sürekli iyileştirilmesi bekleniyor.
Independent Türkçe, Gizmodo, New Atlas



"Asya tek boynuzlu atı"nın genom haritası ilk kez çıkarıldı: Yok olmalarını engelleyebilir mi?

Laos'ta 1999'da kameralara yakalanan saolanın en iyi tahminlere göre 100'den az üyesi kaldı (Ban Vangban Village/Wildlife Conservation Society)
Laos'ta 1999'da kameralara yakalanan saolanın en iyi tahminlere göre 100'den az üyesi kaldı (Ban Vangban Village/Wildlife Conservation Society)
TT

"Asya tek boynuzlu atı"nın genom haritası ilk kez çıkarıldı: Yok olmalarını engelleyebilir mi?

Laos'ta 1999'da kameralara yakalanan saolanın en iyi tahminlere göre 100'den az üyesi kaldı (Ban Vangban Village/Wildlife Conservation Society)
Laos'ta 1999'da kameralara yakalanan saolanın en iyi tahminlere göre 100'den az üyesi kaldı (Ban Vangban Village/Wildlife Conservation Society)

Son derece nadir rastlanan "Asya tek boynuzlu atı" saolanın ilk defa genom haritası çıkarıldı. Yeni çalışma nesli kritik tehlike altındaki türün yaşamasını sağlayabilir. 

İlk kez 1992'de tanımlanan saola (Pseudoryx nghetinhensis), en yakın zamanda keşfedilen büyük memeli türü. Vietnam ve Laos'un dağlık ormanlarında yaşayan bu sığır türü, boynuzlarının yanı sıra çok nadir görülmesi nedeniyle "Asya tek boynuzlu atı" diye biliniyor.

Dünya Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği'ne (IUCN) göre nesli kritik tehlike altındaki bu türün 100'den daha az üyesi kaldığı tahmin ediliyor. Üstelik en son 2013'te görülmesi, soyunun çoktan tükenmiş olabileceği ihtimalini de gündeme getiriyor. 

Uluslararası bir araştırma ekibi, avcıların evlerinden toplanan saola kalıntılarından alınan parçaları analiz ederek 26 saolanın tam genomunu çıkardı. Türünün ilk örneği olan bu çalışma, saolanın geçmişini anlama ve geleceğini güvence altına alma yolunda kritik bilgiler sundu. 

Bulguları hakemli dergi Cell'de 5 Mayıs Pazartesi günü yayımlanan çalışmaya göre saolalar 5 bin ila 20 bin yıl önce iki ayrı popülasyona ayrılmış. 

Makalenin başyazarı Genís Garcia Erill "Saolanın önemli genetik farklılıklara sahip iki popülasyona ayrıldığını görmek bizi epey şaşırttı" diyerek ekliyor: 

Bu daha önce hiç bilinmiyordu ve genetik veriler olmadan bilmemizin yolu yoktu. Bu önemli bir sonuç çünkü türün genetik varyasyonunun nasıl dağıldığını etkiliyor.

Bilim insanları ayrıca iki popülasyonun da Son Buzul Çağı'ndan itibaren azaldığını saptadı. Ekip, toplam saola nüfusunun 10 bin yıldır hiçbir zaman 5 binin üstüne çıkmadığını tahmin ediyor.

Bu durum, iki grubun da genetik çeşitliliğini kaybettiği anlamına geliyor. Ancak her biri genetik kodlarının farklı kısımlarını kaybetmiş. Araştırmacılara göre bu, nesillerinin tükenmesini önlemede kritik bir rol oynayabilir. 

Garcia Erill "Bir popülasyonda kaybolan genetik varyasyon diğerini tamamlıyor. Yani eğer bunları karıştırırsak, diğerindeki eksiklik giderilebilir" diye açıklıyor.

Bilim insanları saolaların hayatta kalması için esaret altında çiftleşmelerini sağlayacak bir program geliştirmeye çalışıyor. Yeni çalışmayı yürüten ekibin hesaplamalarına göre böyle bir program, tükenme riski karşısında en etkili çözümü sunuyor. 

Çalışmanın bir diğer yazarı Rasmus Heller şöyle diyor:

Gelecekteki bir popülasyonun temelini oluşturmak için en az bir düzine saolayı (ideal olarak her iki popülasyonun karışımı) bir araya getirebilirsek, modellerimiz türlerin uzun vadede hayatta kalma şansının yüksek olacağını gösteriyor.

En son 2013'te görülen bir türün 12 üyesini bulmak zorlu bir iş. Ancak araştırmacılar, yeni çalışmanın bu sorunu çözebileceğine inanıyor. Saolanın genetik haritasının çıkarılması, daha kapsamlı arama çalışmalarının önünü açabilir. 

Makalenin yazarlarından Minh Duc Le, "Birçok araştırmacı, suda ve hatta aynı habitatta yaşayan kan emiciler olan sülüklerde, saola DNA'sının izlerini bulmayı deneyip başaramadı" diyerek ekliyor:

Bu tekniklerin hepsi küçük DNA parçalarını tespit etmeye dayanıyor ama artık saola genomunun tamamını bildiğimize göre, bu parçaları bulmak için çok daha geniş bir el kitabımız var.

Independent Türkçe, Science Alert, Phys.org, Cell