Astana Süreci’nin garantörleri Rusya, Türkiye ve İran arasında iki yılı aşkın bir sürenin ardından bugün Tahran'da yapılacak zirvenin çalışmaları başlıyor. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, son olarak iki yıl önce telekonferans aracılığıyla bir görüşme gerçekleştirmişlerdi. Bu son görüşmede taraflar, Kovid-19 salgınının yol açtığı şartlar izin verdiğinde İran'ın başkenti Tahran’da yüz yüze bir görüşme yapmayı kararlaştırdılar.
Zirvenin yapılacağı tarih, son iki yıl içinde birkaç kez ertelendi. Kremlin, iki ay önce üç liderlerin Suriye dosyasını ‘yaz bitmeden’ görüşmek üzere bir araya geleceğini duyurdu. Kremlin’den dün yapılan açıklamada ise Putin'in Suriye'deki uzlaşıyı ilerletmeye yardımcı olmak için Astana Süreci’nin garantör ülkelerinin liderleri arasında yapılacak zirveye katılmak üzere İran’a bir çalışma ziyareti gerçekleştireceğini duyurarak zirvenin önünü açtı.
Kremlin’den yapılan açıklamaya göre Tahran Zirvesi sırasında, Suriye'de nihai ve uzun vadeli bir çözüme ulaşmak için geleceğe yönelik ortak adımları belirlemek amacıyla sıkı iletişimin ana hatları hakkında görüş alışverişinde bulunulması planlanıyor. Açıklamada, zirvenin sonuçlarına göre Astana Süreci'nin garantörlerinin ortak bir bildiri yayınlamalarının beklendiği kaydedildi.
Toplantının ana hedeflerine değinilen açıklamada, ‘Suriye'deki mevcut duruma nihai bir çözüm bulmak için hala çalışan tek mekanizma olan’ Astana Süreci’nin güçlendirilmesinin önemi vurgulandı. Kremlin, büyük ölçüde Rusya, İran ve Türkiye arasındaki koordineli eylem sayesinde Suriye topraklarının büyük bir bölümünde yaşanan çatışmaların istikrarlı bir şekilde durdurulduğuna, durumun stabil olmasının sağlandığına, şiddetin azaldığına, DEAŞ’ın başlıca mevzilerinde yenilgiye uğratıldığına, diğer terörist grupların ellerindeki imkanlara büyük zarar verildiği ve Suriye hükümetinin ülkenin büyük bölümünde kontrolü yeniden kazandığına işaret edildi.
Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Tahran ziyareti sırasında Suriye'deki çözüm sürecinin masada olacağını vurguladı. Düzenlediği basın toplantısında, Rusya, İran ve Türkiye'nin katıldığı Suriye çözüm sürecinin çok önemli bir formül olduğunu ve uygulanabilirliğini gösterdiğini belirten Peskov, bu üçlü formülün ‘şu anda Suriye uzlaşısına fiilen katkıda bulunan tek uluslararası formül’ olduğunun altını çizdi.
Kremlin’den yapılan kısa açıklamada, zirvenin gündeminin ayrıntılarına ve Moskova'nın zirveden elde etmeyi beklediği sonuçlara değinilmedi. Ancak Kremlin’in zirvede Suriye uzlaşısı için atılacak ortak adımların ele alınacağına işaret etmesi, Rusya’nın Ukrayna savaşı ve bunun yansımaları nedeniyle Suriye meselesine olan ilgisinin azaldığına dair ortaya atılan son spekülasyonlar çerçevesinde dikkati çekti.
Biden’ın ziyareti
Öte yandan Ziyaretin gündeminin resmi bir sır olarak kalmasıyla birlikte Rusya Dışişleri Bakanlığı'na yakın çevreler, uzun süredir ertelenen ziyaretin zamanlamasının, ABD Başkanı Joe Biden'ın geçtiğimiz günlerde gerçekleştirdiği Ortadoğu ziyareti ile ilişkili olduğu iddialarını reddetmekteki ısrarcı tutumları dikkati çekti. Birkaç gün önce Şarku’l Avsat’a konuşan bir Rus diplomat, Putin'in Tahran ziyaretinin önceden hazırlanmış bir program dahilinde olduğunu söyledi. Ziyaretin, Moskova, Tahran ve Ankara'daki yetkililer arasında dur durak bilmeyen diplomatik çalışmalara dayandığını belirten Rus diplomat, “Bu ziyaret ne bir sürpriz ne de Biden'ın bölgeye yaptığı ziyaretle herhangi bir şekilde bağlantılı” dedi.
Putin ile Reisi arasındaki ikili görüşmede, İran’ın nükleer dosyasının ele alınacağını açıklayan kaynak, zirve sırasında tarafların son görüşmeden bu yana Suriye ve çevresinde yaşanan gelişmeleri ve Kazakistan’ın başkenti Nur-Sultan ile diğer başkentlerde gerçekleşen görüşmeler çerçevesinde Suriye'deki son durumu başlıca gündem maddesi olarak ele almalarının doğal olduğunu vurguladı.
Rus uzmanlar, ziyaretin tarihi ve gündem maddeleri ile ilgili seçimlerin, özellikle Suriye'de son zamanlardaki hararetli durum ve bu durumun Rusya ile ABD arasında bir çatışmaya dönüşmesi olasılığına ilişkin spekülasyonların yanı sıra Türkiye’nin güvenli bölge oluşturmanın önemine dair tartışmaların olduğu Suriye’nin kuzeyindeki bölgelere askeri operasyon başlatma olasılığı ve ülkenin güneyindeki gelişmeler göz önüne alındığında çok özel bir öneme sahip olduğuna işaret ettiler. Uzmanlara göre tüm bu gelişmeler, temposu artan gelişmelerle ilgili olarak ‘saatlerin yeniden ayarlanmasını’ ve tutumların koordine edilmesini gerektiriyor.
Şarku’l Avsat’a konuşan bir Rus kaynak, başlıca gündem maddelerinden birinin Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyine olası askeri operasyonu olduğuna, bir diğerinin ise Moskova'nın son zamanlarda doğrudan ve kararlı bir şekilde kınadığı İsrail'in Suriye’deki bazı bölgeleri hedef alan bombardımanlara ilişkin üç ülkenin tutumlarının birleştirilmesi olduğuna dikkati çekti. Putin’in çantasında ayrıca İsrail'den, Ürdün'den ve çeşitli taraflardan İran'ın Suriye'deki yayılmacı faaliyetleri ve buna bağlı gelişmelerin yol açtığı korkular nedeniyle sık sık Moskova'ya bildirilen şikayetler bulunuyor.
Kremlin kasıtlı olarak zirve sonunda ortak bildiri yayınlanmasını beklediğini belirtse de Rus kaynaklar, bariz bir gelişme olan belirli anlaşmalara varılmasını ve ortak açıklamaların yapılmasını beklemediklerini ifade ettiler. Bununla birlikte aynı kaynaklar, zirvenin özellikle Suriye’nin güneyindeki son durum, İran’ın Suriye’deki yayılmacı faaliyetleri ve bu faaliyetlerin neden olduğu endişeler ile Türkiye’nin Rusya tarafından hoş karşılanmasa da önleyemeyeceği açık olan Suriye’nin kuzeyine olası askeri operasyonu gibi başlıca unsurlar düzeyinde, etkileri sonraki dönemde ortaya çıkabilecek uzlaşıların önünü açtığına dikkati çektiler. Kaynaklar, bundan sonraki süreçte ABD’nin Suriye'deki varlığının ele alınmasının, Rusya’nın İran ve Türkiye ile daha güçlü bir koordinasyon içinde olmasını gerektiren politikasının öncelikleri arasında yer alacağını da vurguladılar.
Son dönemde güçlü bir şekilde ortaya çıkan, Moskova'nın Cenevre'deki toplantıların devam etmesini reddettiği ve söz konusu toplantıların Arap ülkelerinin başkentlerinden birine ya da Belarus'un başkenti Minsk'e taşınmasını önerdiği Suriye Anayasa Komitesi'nin çalışmaları dosyasının da zirvede masaya yatırılması bekleniyor. Dosya, Birleşmiş Milletler (BM) Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersen ile İran Dışişleri Özel Siyasi İşlerden Sorumlu Kıdemli Asistanı Ali Asgar Haci arasında Cumartesi günü üçlü zirve öncesinde yapılan telefon görüşmesinde ele alındı.
BM Suriye Özel Temsilcisi Pedersen, Suriye Anayasa Komitesi'nin planlandığı gibi Temmuz ayı sonlarında Cenevre’de dokuzuncu toplantısını yapabileceğine dair karamsar olduğunu ifade etmiş ve toplantıyı zamanında yapmanın ‘imkansız göründüğünü’ söylemişti. Pedersen ayrıca, Suriye uzlaşısına katılan tüm tarafların, bu süreci ‘dünyanın diğer bölgelerindeki hakim olan anlaşmazlıklardan’ uzak tutmalarının önemini vurguladı.