Cidde Zirvesi’nin Lübnan’a mesajları neler?

Başkan Biden ve Prens Muhammed bin Selman ile Cidde Zirvesine iştirak eden liderlerin hatıra fotoğrafı. (SPA)
Başkan Biden ve Prens Muhammed bin Selman ile Cidde Zirvesine iştirak eden liderlerin hatıra fotoğrafı. (SPA)
TT

Cidde Zirvesi’nin Lübnan’a mesajları neler?

Başkan Biden ve Prens Muhammed bin Selman ile Cidde Zirvesine iştirak eden liderlerin hatıra fotoğrafı. (SPA)
Başkan Biden ve Prens Muhammed bin Selman ile Cidde Zirvesine iştirak eden liderlerin hatıra fotoğrafı. (SPA)

Körfez Arap Ülkeleri İşbirliği Konseyi (KİK) üye ülkeleri, Mısır, Ürdün, Irak ve ABD arasında Suudi Arabistan’da düzenlenen Cidde Güvenlik ve Kalkınma Zirvesi’ne Lübnan’ın katılmamış olması, sonuç bildirisinde kendisine geniş bir yer bulmasına mani olmadı.
ABD-Suud Zirvesi’nde de Lübnan'ın siyasi ve ekonomik krizinin üstesinden gelmesini sağlamak için kapsamlı yapısal siyasi ve ekonomik reformların uygulanmasının gerekliliğine vurgu yapıldı.  
Cidde Zirvesi’nin sonuç bildirisinde, Lübnan'ın egemenliğine ve güvenliğine saygı duyulduğu, ayrıca istikrarını ve ekonomik toparlanmasını sağlamak için gereken tüm reformların desteklendiği kaydedildi.
Bahsi geçen iki zirvenin sonuç bildirilerinde, Lübnan’la ilgili bölümde yeni olan şey; mevcut Cumhurbaşkanı Mişel Avn’ın 31 Ekim’de görev süresi dolmadan, cumhurbaşkanlığı seçimlerinin anayasal süreç çerçevesinde zamanında yapılması yönündeki çağrıydı. Bu husus dışındaki diğer konular, Fransız Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un ziyareti esnasında düzenlenen Suudi Arabistan-Fransa Zirvesi ile Körfez İşbirliği Konseyi’nin (KİK) son toplantısının sonuç bildirisiyle adeta tıpa tıp benzerdi. Nitekim Kuveyt Dışişleri Bakanı Şeyh Ahmed Nasır Muhammed es-Sabah'ın, ‘Lübnan girişimi’ de KİK toplantısının sonuçlarıyla uyumluydu. Kuveyt’in söz konusu girişimi, Lübnan’ın Arap ülkeleriyle özellikle de Körfez ülkeleriyle olan ilişkilerindeki krizin çözümünü hedeflemekteydi.  
ABD Başkanı Joe Biden, yeniden Ortadoğu’da öncü oyuncu olarak ülkesinin rolünü pekiştirmek yönündeki niyetini açık etti. Nitekim Biden’ın ortak basın toplantısında itiraf ettiği gibi, ‘sahayı boş bırakmak’ Rusya, Çin ve İran’ın ‘boşlukları doldurmasına’ olanak sağlamaktaydı. Bu bağlamda, Lübnan’da yeni bir cumhurbaşkanının anayasal süre içinde seçilmesi, ABD ve Körfez ülkelerinin bu ülkeye yönelik pozisyonlarını netleştirmeleri açısından önem arz ediyor. 
Washington daha önce, kendisi de eşlik etmekle birlikte Lübnan krizi dosyasını takip etme görevini Paris’e tevdi etmişti. Şimdilerde ise ABD Ortadoğu’ya yeniden güçlü bir şekilde dönmenin işaretlerini verdi. Şarku’l Avsat’a konuşan gözlemciler, Lübnan cumhurbaşkanlığı seçiminin, sadece Lübnan iç siyasetinin değil, küresel güçlerin de odağında olacağını düşünüyor. Bir başka deyişle, İran liderliğindeki ‘Direniş Ekseni’ yeni cumhurbaşkanının seçilmesinde umduğu rolü oynayamayabilir. Suudi Arabistan’ın ev sahipliği yaptığı iki zirve, Tahran’a adeta ‘küresel düzene’ eklemlenmesi ve pozisyonlarını gözden geçirmesi için bir şans daha tanıyarak kapıyı aralık bıraktı. Lübnan cumhurbaşkanlığı seçiminin ise, İran'ın komşu ülkelerin içişlerine müdahale politikasından vazgeçme niyeti olup olmadığının test edilmesi olarak değerlendiriliyor. İran’ın askeri vekillerini bölgenin istikrarsızlığında kullanmaya devam etmesi ise, açık kapının kapanacağı anlamına geliyor.  
Lübnan’da yeni bir cumhurbaşkanının seçilmesi, bir son dakika sürprizi olmazsa, hükümet kurulmadan önce gerçekleşebilir. Cumhurbaşkanı Mişel Avn, hükümeti kurmakla görevli olan Necib Mikati’ye, ön şart olmaksızın ‘koalisyon görüşmelerini’ sürdürmesini tavsiye ederse, hükümetin kurulması uzun bir süre alabilir. Mevcut Cumhurbaşkanı Avn, Maruni Patriği Mar Beşara Butrus er-Rai'nin belirlediği kriterlere uygun bir adayın cumhurbaşkanı olması gerektiğini zayıf bir tonda dillendirdi. Lübnan Güçleri lideri Semir Caca ise eğer seçilme şansı varsa Genelkurmay Başkanı Joseph Avn’ı destekleyebileceklerini açıkladı. Ancak taraflar henüz pozisyonlarını netleştirmiş değil, sanki her biri diğerinin adayını yıpratmak için bir bekleyiş içinde.  
Nebih Berri'nin yedinci dönem Parlamento Başkanı olarak seçildiği, meclis oturumunda parlamento blokları arasında ciddi bölünmeler dikkati çekmişti. Bu bölünmelerin cumhurbaşkanlığı seçiminde de yaşanması düşük ihtimal olarak değerlendiriliyor.
Şimdilerde (Hristiyan) Marada Hareketi lideri Süleyman Franciye’nin en güçlü cumhurbaşkanı adayı olduğu konuşuluyor. Bu durum (Hristiyan)  Özgür Yurtsever Partisi Başkanı Cibran Basil’i öfkelendiriyor, ancak Basil cumhurbaşkanlığı dosyasında, (Şii) Hizbullah lideri Hasan Nasrallah ve (Şii) Emel Hareketi lideri Nebih Berri’nin büyük bir etkisi olduğunun farkında. Kulislerde, Cibran Basil’in, Süleyman Franciye’yi desteklemek için bazı koşullar öne sürdüğü ve bir anlaşma yapmak istediği, ancak Franciye’nin buna yanaşmadığı söyleniyor. Franciye Basil ile anlaşırsa, kendisini seçmek isteyen bazı parlamento üyelerinin desteğini yitirmekten çekiniyor, dolayısıyla Hizbullah ile uzlaşırsa, Cibran Basil’i yumuşatma görevini Hizbullah’a tevdi edebileceğini hesaplıyor. Cumhurbaşkanlığı seçiminde tek aday elbette Süleyman Franciye ya da ‘8 Mart Hareketi’nin’ önereceği bir başka aday olmayacak. Marada Hareketi lideri Franciye’nin, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed ile dostluğu var. Ayrıca Şii İkilisi (Hizbullah-Emel) ile de iyi ilişkileri var, buna rağmen Franciye kendisini ‘Direniş Ekseni’ne’ eklemlenmiş bir aday olarak göstermek istemiyor. Maruni Patriği Mar Beşara’nın belirlediği kriterler tam olarak 8 Mart ya da 14 Mart hareketlerine bağlı olan kişilere uymuyor, Maruni Patriği bir ‘orta yolcu’ adayı tarif ediyor, dolayısıyla Süleyman Franciye bazı muhalif çevrelerle yakınlık kurma girişimlerinde bulunuyor.  
Şimdilerde Meclis içinde cumhurbaşkanlığı adaylığı ile ilgili çift kutuplu bir görüntü yok, daha ziyade, Berri'nin temsilcileri ‘cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili’ eylül ayının ortalarında bir oturum düzenlemeye davet etmeye hazır olmasına rağmen Değişim Güçleri ve bağımsız milletvekilleri henüz pozisyonlarını netleştirmiş değil. Dolayısıyla ‘cumhurbaşkanlığı seçimiyle’ ilgili bazı temel sorular oluşmuş durumdadır:  
İster değişim odaklı ister geleneksel olsun, muhalefet güçlerine meydan okuyan bir cumhurbaşkanını seçmenin yolu açık mıdır? Meclis üyelerinin üçte iki çoğunluğunun ‘cumhurbaşkanı seçimi oturumuna’ katılması nasıl sağlanacaktır?  
Meclis’te ilk oturumda üçte ikilik çoğunluk sağlanamazsa, ikinci oturumda üyelerin yarı artı bir oranında katılımın sağlanması mümkün olabilecek midir? Bu çoğunluğu kimler garanti edebilir?
Aynı soru muhtemel bir ‘üçüncü oturum’ için de geçerlidir, zira çoğunlukta olan muhalefeti ikna etmeyen bir adayın seçilmesi uzak ihtimal olarak görülmektedir. Dolayısıyla rekabet halindeki Özgür Yurtsever Partisi ya da Lübnan Güçleri’ne mahsup olmayan bir ‘orta yolcu’ adayın belirlenmesi gerekebilir. Bu adayın iki cenahla da iletişimde olması ancak bir ölçüde tarafsız bir politika izlemesi öngörülür. Öte yandan, uluslararası güçlerin, ülkeyi krizden çıkarmaya olanak sağlayacak gerekli destekleri sunmaları için, Lübnan’ı ‘küresel düzene ve uluslararası sisteme’ yeniden dahil edecek bir ‘yol haritası’ olan bir adayın seçilmesi zorunludur. Yeni cumhurbaşkanının öncelikli görevi ise, ‘devleti, kaçıranların’ elinden kurtarmak olacaktır.  



Rapor: Washington, Gazze'de Hamas'ın bulunmadığı bir ‘yeşil bölge’ kurulmasını istiyor

Hamas mensupları, Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) çalışanlarını, ateşkes anlaşması kapsamında İsrail güçlerinin geri çekildiği ‘sarı hat’ içindeki bir bölgeye götürüyor. (Reuters)
Hamas mensupları, Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) çalışanlarını, ateşkes anlaşması kapsamında İsrail güçlerinin geri çekildiği ‘sarı hat’ içindeki bir bölgeye götürüyor. (Reuters)
TT

Rapor: Washington, Gazze'de Hamas'ın bulunmadığı bir ‘yeşil bölge’ kurulmasını istiyor

Hamas mensupları, Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) çalışanlarını, ateşkes anlaşması kapsamında İsrail güçlerinin geri çekildiği ‘sarı hat’ içindeki bir bölgeye götürüyor. (Reuters)
Hamas mensupları, Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) çalışanlarını, ateşkes anlaşması kapsamında İsrail güçlerinin geri çekildiği ‘sarı hat’ içindeki bir bölgeye götürüyor. (Reuters)

ABD, Gazze Şeridi ile İsrail arasındaki sınır hattının İsrail tarafında Filistinliler için konut inşa etme planlarını ilerletiyor. Şarku’l Avsat’ın Wall Street Journal’dan aktardığına göre, sahaya gönderilen ekipler alan temizliği çalışmalarına başladı. Söz konusu planla, Hamas’ın kontrolündeki bölgelerden sivillerin uzaklaştırılması hedefleniyor.

Bu girişim, ABD Başkanı Donald Trump’ın Gazze’ye ilişkin 20 maddelik barış planında öngörüldüğü gibi silahlı grubun etkisiz hale getirilmesi ve yetkilerden uzaklaştırılmasının yakın gelecekte gerçekleşmeyeceğine dair dolaylı bir kabul olarak değerlendiriliyor.

Alternatif güvenli alanlar

ABD, Gazze Şeridi’nin İsrail kontrolündeki bölgelerinde ‘alternatif güvenli alanlar’ oluşturmayı planlıyor. Bu bölgeler, Amerikalı yetkililer tarafından ‘yeşil bölge’ olarak adlandırılıyor.

İsrail’in güneyindeki Sivil-Askeri Koordinasyon Merkezi’nde, ABD ordusunun çok uluslu bir çaba ile savaş sonrası Gazze’de istikrar sağlamayı ve geleceğe yönelik planlar geliştirmeyi yürüttüğü bildirildi. Yetkililer, mühendis ekiplerinin yeni yerleşim yerlerinin planlarını hazırladığını, enkaz ve patlamamış mühimmatların temizlenmesi çalışmalarını yürüttüğünü belirtti. İnşaat süreci henüz başlamadı.

ABD’li yetkililere göre bu yerleşim alanları, savaş nedeniyle yerinden edilmiş Gazze sakinlerine geçici olarak konut, okul ve hastane imkânı sunmayı amaçlıyor. Yetkililer, bu toplulukların gelecekteki yeniden imar projeleri için bir model oluşturmasını ve Gazze halkını Hamas’ın kontrolündeki bölgelerden uzaklaştırmasını hedefliyor.

Hamas mensupları, Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) çalışanlarını, ateşkes anlaşması kapsamında İsrail güçlerinin geri çekildiği ‘sarı hat’ içindeki bir bölgeye götürüyor. (Reuters)Hamas mensupları, Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) çalışanlarını, ateşkes anlaşması kapsamında İsrail güçlerinin geri çekildiği ‘sarı hat’ içindeki bir bölgeye götürüyor. (Reuters)

Gazze'nin ikiye bölünmesi

İlk konutlar, İsrail saldırıları nedeniyle ağır hasar gören ve mayıs ayından bu yana İsrail'in tam kontrolü altında bulunan, Mısır sınırındaki Refah'ta inşa edilecek. İsrailli ve Amerikalı yetkililer, Refah planının henüz erken aşamalarda olduğunu söylediler.

Gazze Şeridi'nin kontrolü, Trump'ın arabuluculuğunda yapılan ateşkes anlaşması kapsamında ekim ayında kabaca ikiye bölündü. Filistinlilerin çoğu, Hamas'ın kontrolündeki batı yarısında yaşıyor. İsrail ise diğer yarısını kontrol ediyor.

Potansiyel bağışçılar, Hamas'ın kontrolünde bulunan bölgelerdeki yeniden inşa çalışmalarına fon sağlamayacağından, Hamas ortadan kaldırılana kadar yeniden inşa çalışmalarına başlamak için Amerikan önerisi muhtemelen tek yol. Bağışçılar, İsrail tarafındaki çalışmalara da fon sağlamayabilirler.

Ayrıca, yeni konut alanlarına sadece sivillerin girmesini ve Hamas'ın bu alanlara sızmamasını sağlamak için Gazze nüfusunun nasıl taranacağı sorusu da var.

İsrail ve Hamas, hareketin yaklaşık 100 mensubunun Refah'ın altındaki tünellerde saklandığını söylüyor. Bu güçler, ekim ayında ateşkesin başlamasından bu yana İsrail güçleriyle birkaç kez çatışmaya girdiler. Bölgede çatışma riski tamamen ortadan kalkmadan yeniden imar çalışmaları için güvenli bir ortam sağlanamayacak.

ABD ve Hamas, İsrail'e Hamas mensuplarının bölgeden ayrılmasına izin vermesi için baskı yaparken, İsrail onların teslim olmasını talep ediyor.

İsrail ordusu dün, 15 Hamas mensubunun Refah'ın doğusunda yeraltından çıktığını duyurdu. Altısını öldürdüğünü, beşini gözaltına aldığını ve diğer dördünü aradığını bildirdi. İsrail, ‘sarı hat’ olarak adlandırılan ve Gazze’yi bölen hattı asker, tank ve toprak setleriyle güçlendirdi; bu durum, bölgede bir süre kalmayı planladığını gösteriyor. Ordu ayrıca, hattın kendi tarafındaki gelişmeleri desteklemek için elektrik ve su altyapısı inşa ediyor.

Uluslararası güvenlik gücü

ABD ve müttefikleri, Gazze Şeridi’nde güvenliği sağlamak için uluslararası bir güç kurma çalışmalarını sürdürüyor. Bu hafta söz konusu plan, BM Güvenlik Konseyi’nden onay aldı. Ancak gücün görev tanımlarına ilişkin anlaşmazlıklar (silahsızlandırma ve uygulama yetkisi mi yoksa sadece barışı koruma rolü mü üstleneceği) oluşturulmasını zorlaştırıyor.

İsrailli yetkililere göre, gündeme gelen önerilerden biri, Hamas’a karşı olan ve İsrail tarafından desteklenen silahlı grupların yeni yerleşim alanlarının güvenliğini sağlaması. Bu grupların, Gazze’deki ‘yeşil bölge’ içinde yerleşim alanları kurmaya başladığı belirtiliyor. Farklı tahminlere göre, bu bölgede şimdiden yüzlerce, hatta birkaç bin sivil yaşamaya başlamış durumda.

Bu yerleşim yerlerinin ilki, Gazze savaşı sırasında İsrail kontrolündeki Refah'ta ortaya çıktı.

İsrail, Gazze savaşı sırasında Hamas karşıtı gruplarla güçlerini birleştirerek onlara silah ve mühimmat sağladı.Şarku'l Avsat'ın Wall Street Journal'den aktardığına göre, İsrail bu gruplara istihbarat da sağladı ve bazen Hamas saldırılarından korumak için müdahale etti.

Bir Amerikalı yetkiliye göre, ABD bu gruplarla Gazze’de çalışmayı planlamıyor. Yetkililer, Hamas’ın kontrol ettiği bölgelerin zamanla küçülmesini ve nihayetinde ortadan kalkmasını, güvenliğin ise uluslararası istikrar gücü ve Filistin polisi tarafından sağlanmasını umuyor. Trump’a bağlı Barış Konseyi ise sivil yönetim ve yeniden imar sürecini denetleyecek, nihayetinde yetki Filistin hükümetine devredilecek.

Ancak Hamas silah bırakmayı reddediyor ve ABD'nin Gazze vizyonuna karşı olduğunu, bunun Filistinlilerin siyasi haklarını zedelediğini savunuyor.


Hamas: Netanyahu'nun Gazze'de oldubitti dayatma girişimlerini reddediyoruz

Gazze Şeridi'nin merkezinden bakıldığında, İsrail ordusunun Nuseyrat'ın doğusunda gerçekleştirdiği bombardımanın ardından yükselen dumanlar görülüyor (AP)
Gazze Şeridi'nin merkezinden bakıldığında, İsrail ordusunun Nuseyrat'ın doğusunda gerçekleştirdiği bombardımanın ardından yükselen dumanlar görülüyor (AP)
TT

Hamas: Netanyahu'nun Gazze'de oldubitti dayatma girişimlerini reddediyoruz

Gazze Şeridi'nin merkezinden bakıldığında, İsrail ordusunun Nuseyrat'ın doğusunda gerçekleştirdiği bombardımanın ardından yükselen dumanlar görülüyor (AP)
Gazze Şeridi'nin merkezinden bakıldığında, İsrail ordusunun Nuseyrat'ın doğusunda gerçekleştirdiği bombardımanın ardından yükselen dumanlar görülüyor (AP)

Hamas, bugün yaptığı açıklamada, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu hükümetinin, Gazze Şeridi'ndeki ateşkeste varılan mutabakata aykırı yeni bir gerçeklik dayatma girişimlerini tamamen reddettiğini vurguladı.

Hamas açıklamasında, İsrail'in ihlallerinin artmasının, arabulucuları ve ABD yönetimini, ateşkes anlaşmasını baltalama girişimlerine karşı koyma sorumluluğuyla karşı karşıya bıraktığını belirtti.

Hamas, arabuluculara acilen müdahale etmeleri ve İsrail'in ateşkesi ihlallerini durdurması için baskı yapmaları çağrısında bulundu.


Irak, sınır şeridi boyunca "entegre savunma ağı"nın tamamlandığını duyurdu

7.Sınır Tugayı'na bağlı 3. Alay, sınır şeridi boyunca güvenlik ve istikrarı sağlamak amacıyla sorumluluk alanındaki engebeli vadilerde denetim operasyonu yürütüyor (Irak Sınır Kuvvetleri Komutanlığı Facebook hesabı)
7.Sınır Tugayı'na bağlı 3. Alay, sınır şeridi boyunca güvenlik ve istikrarı sağlamak amacıyla sorumluluk alanındaki engebeli vadilerde denetim operasyonu yürütüyor (Irak Sınır Kuvvetleri Komutanlığı Facebook hesabı)
TT

Irak, sınır şeridi boyunca "entegre savunma ağı"nın tamamlandığını duyurdu

7.Sınır Tugayı'na bağlı 3. Alay, sınır şeridi boyunca güvenlik ve istikrarı sağlamak amacıyla sorumluluk alanındaki engebeli vadilerde denetim operasyonu yürütüyor (Irak Sınır Kuvvetleri Komutanlığı Facebook hesabı)
7.Sınır Tugayı'na bağlı 3. Alay, sınır şeridi boyunca güvenlik ve istikrarı sağlamak amacıyla sorumluluk alanındaki engebeli vadilerde denetim operasyonu yürütüyor (Irak Sınır Kuvvetleri Komutanlığı Facebook hesabı)

Irak Haber Ajansı'nda bugün yer alan habere göre Sınır Kuvvetleri Komutanlığı, tüm komşu ülkeler dahil olmak üzere Irak'ın bütün sınır şeridinde "entegre savunma ağı"nın tamamlandığını duyurdu.

Şarku’l Avsat’ın Ajans’tan aktardığına göre Komutanlık, “Suriye sınırında 618 kilometreden uzun tahkimat çalışmalarına 2022'de başladığını ve "Şu ana kadar beton güvenlik duvarının 350 kilometresinde çalışmaların tamamlandığını, sızma ve kaçakçılığı önlemek için kalan tüm boşlukların kapatılması çalışmalarının devam ettiğini" ifade etti.

7. Sınır Tugayı'na bağlı 3. Alay, sınır şeridi boyunca güvenlik ve istikrarı sağlamak amacıyla sorumluluk alanındaki engebeli vadilerde denetleme operasyonu yürütüyor (Irak Sınır Kuvvetleri Komutanlığı Facebook hesabı)7. Sınır Tugayı'na bağlı 3. Alay, sınır şeridi boyunca güvenlik ve istikrarı sağlamak amacıyla sorumluluk alanındaki engebeli vadilerde denetleme operasyonu yürütüyor (Irak Sınır Kuvvetleri Komutanlığı Facebook hesabı)

Sınır Kuvvetleri Komutanlığı, tahkimatların sadece beton duvarla sınırlı olmadığını, hendekler, dikenli teller, erken uyarı sistemleri, gece ve gündüz gözetleme kameraları gibi çok sayıda engelin bulunduğunu belirtti.

Komutanlık, tüm komşu ülkelerle sınırlarda sınır tahkimatlarının uygulandığını, ancak "her bölgedeki güvenlik tehditlerine bağlı olarak farklı derecelerde" uygulandığını vurguladı.