Irak’ta kan dökme fetvası veren ‘Mirza’ lakaplı dini merciin kimliğiyle ilgili belirsizlik ülke gündemini meşgul ediyor

Milisler eylemleriyle ilgili görüş almak için Mirza’ya başvuruyor.

Nuri el-Maliki (INA)
Nuri el-Maliki (INA)
TT

Irak’ta kan dökme fetvası veren ‘Mirza’ lakaplı dini merciin kimliğiyle ilgili belirsizlik ülke gündemini meşgul ediyor

Nuri el-Maliki (INA)
Nuri el-Maliki (INA)

Iraklı gazeteci Ali Fadıl’ın dün (salı) yayınladığı Nuri el-Maliki’ye ait beşinci ses kaydında silahlı grupların belli bir hedefe yönelik cinayet gibi eylemler gerçekleştirmek istediklerinde fetvasına başvurdukları ‘müftü’ veya kayıtta geçtiği şekliyle ‘Mirza’ lakaplı dini merciin kimliğiyle ilgili belirsizlik Iraklı gazeteci, aktivist ve çoğu sosyal medya kullanıcısının gündemini meşgul etti.
Mirza lakabı, Şii kültürün baskın olduğu dini çevrelerde genellikle Alevi imamların soyuna mensup bir anne ve Alevi olmayan bir babadan dünyaya gelen kişiler için kullanılır. 
Şii silahlı gruplar ve milisler askeri faaliyetlerinde bazen bilinen bazen de ismi duyulmayan din adamlarının fetvalarını referans alır. Silahlı grup ve milislerin bazıları İran dini lideri Ali Hamaney’in verdiği fetvalarını takip etmesiyle bilinir. Nitekim bunu kamuoyu önünde açıkça dillendirir ve gizlemezler. Diğer bazı gruplar ise İran’ın Kum kentinde ikamet eden din adamı Kazım el-Hairi’nin fetvalarını takip eder.
Tüm Şii silahlı gruplar 2003 ve öncesinden bu yana din adamlarının hasımlara yönelik cinayet, adam kaçırma ve işkence gibi fetvalarını, bu tür eylemleri gerçekleştirmek için ‘meşru bir çerçeve’ olarak kabul eder. Nitekim Şii gruplar 2006-2008 yılları arası iç savaş ile Irak ve Suriye’de DEAŞ ile mücadele sırasında bu tür fetvaları takip etti. 2003 öncesinde Saddam Hüseyin rejimi karşıtı partiler ve silahlı gruplar (bunların merkezi o dönem İran’da bulunuyordu) Baas Partisi yetkililerine yönelik cinayet ve suikastları gerçekleştirirken söz konusu fetvaları referans alıyordu.
Kanun Devleti Koalisyonu lideri Nuri el-Maliki’yle ilişkilendirilen ses kaydının beşinci bölümü sızdırıldı. Kayıtta Maliki ile konuşan ve ismi bilinmeyen bir kişi “Kan dökülmesi lazım. Bu meşru bir kandır. Mercilerimiz ve onların başında gelen Ayetullah Mirza yeni kanlar dökülmesini istiyor. Onun fetvası var. Kan olmadan yerine oturmayan (caymayan) insanlar olduğu için kan dökülmeli. Biz, fedakârlık için hazırız” ifadelerini kullanıyor.
Mirza’nın kimliğinin Iraklıların gündemini meşgul etmesinin sebebi, bahsi geçen şahsın diğer din adamları ve vaizler gibi tanınmış bir olmamasından kaynaklanıyor. Konuyla ilgili yürütülen tahminlerin çoğu, kayıtta Mirza lakabıyla anılan kişinin, 1963’te İran’ın kuzeybatısındaki Azerbaycan eyaletinde dünyaya gelen Mirza Abdullah Abdurresul el-İhkaki olduğu yönünde. Wikipedia’da yer alan bilgilere göre Abdurresul el-İhkaki, İsnâaşeriyye (12 İmam doktrini) Şiiliğinin fraksiyonlarından biri olan Şeyhiyye ekolünün dini mercilerinden biri olarak biliniyor. Söz konusu ekolün Irak’taki siyasi faaliyetler veya silahlı grupların eylemleriyle ilişkisine dair daha önceden bir veri olmaması, Mirza ile kastedilen kişinin kimliğiyle ilgili belirsizliği artırıyor.
Abdurresul el-İhkaki, söz konusu iddiaların gündeme gelmesinin ardından dün (Salı) yaptığı açıklamada, Mirza ile kastedilen kişinin kendisi olduğu iddialarını kesin bir dille yalanladı. İhkaki, açıklamasında, “Twitter’da benim hakkımda yalan haberler yayınlanıyor. Ben ve biricik cemaatimiz siyasi işlere müdahale etmekle ilgilenmiyoruz. Bu haberlerin tamamının yalan olduğunu ve benimle ilgisi olmadığını ilan ediyorum” dedi.
Mirza lakaplı kişinin kimliğiyle ilgili yürütülen tahminler kapsamında bazı kaynaklar, Ali Fadıl’ın yayınlaması beklenen ses kaydının altıncı bölümünde bu belirsizliğin ortadan kalkacağını ve ‘Müftü-Mirza’ ile bahsedilen kişinin kimliğinin açığa çıkacağını ileri sürüyor.



Sudan'da iki hükümet... Çözüm mü, bölünme mi?

Geçtiğimiz temmuz ayında Omdurman'daki bir çarşı (AFP)
Geçtiğimiz temmuz ayında Omdurman'daki bir çarşı (AFP)
TT

Sudan'da iki hükümet... Çözüm mü, bölünme mi?

Geçtiğimiz temmuz ayında Omdurman'daki bir çarşı (AFP)
Geçtiğimiz temmuz ayında Omdurman'daki bir çarşı (AFP)

Sudan'da iki hükümetin varlığı, iç ve dış çevrelerde akıllardan uzak bir ihtimal değildi. Bu senaryo, Sudan ordusu ile Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasında savaşın patlak vermesinden yaklaşık bir yıl sonra, barışçıl bir çözüm için herhangi bir vizyon veya işaretin ufukta görünmemesi nedeniyle, olası birkaç senaryodan biri olarak ortaya atıldı.

ABD Barış Enstitüsü (USIP) Nisan 2024'te, Kenya'nın başkenti Nairobi'de, savaşa karşı olan geniş bir yelpazedeki siyasi ve sivil güçlerin katılımıyla bir çalıştay düzenledi. Çalıştayda savaşın gidişatı ve nereye varacağı değerlendirildi ve olası senaryolar incelendi.

Çalıştayda 3 senaryo ortaya kondu; İlki, savaşın, çatışmanın iki tarafından biri olan Sudan ordusu veya HDK’nin askeri zaferiyle sona ermesi idi. Ancak bu seçenek, savaşın niteliği ve dış müdahalelerin açıkça ortaya çıkması nedeniyle dışlandı.

frgty6u7
Sudan ordusu ile Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasında Hartum'da yaşanan çatışmalarda ağır hasar gören bina (AFP)

İkinci senaryo, müzakere ve savaştı. Bu senaryoda, sahadaki güç dengesinde radikal bir değişiklik ya da ‘zayıf denge’ meydana gelir ve müzakere masasında savaşın durdurulması yönünde bir adım atılır. Her iki taraf da çatışmalardan yorgun düşmüş olsa da, ordu ve İslamcı müttefiklerinin, düşmanlıkları durdurmayı ve sivilleri koruyarak insani yardım ulaştırmayı amaçlayan Cidde Platformu’na defalarca ret cevabı vermeleri nedeniyle, bu seçenek o dönemde mümkün olmadı.

Çalıştayda yapılan uzun tartışmaların ardından odaklanılan üçüncü senaryo, Sudan'da iki hükümetin varlığıdır. Bu senaryo en olası olanıdır ve ülkedeki çatışmaların şiddetini azaltabilir ve taraflar arasında müzakere masasına oturmak için yollar açabilir.

Geçtiğimiz hafta, Sudan Kurucu İttifakı, HDK Komutanı Korgeneral Muhammed Hamdan Daklu (Hamideti) başkanlığında, ülkenin batısındaki Güney Darfur eyaletinin başkenti Nyala'yı merkez alan paralel bir hükümet kurduğunu duyurdu. Ancak, ülkeyi bölünmeye maruz bırakma korkusuyla, resmi devlet kurumları dışında herhangi bir otorite kurulmasına bölgede önceden karşı çıkılmıştı.

Siyasi analist Mahir Ebu’l Cuh, Port Sudan ve Nyala'da meşruiyet için çekişen iki hükümetin varlığının artık bir gerçek olduğunu ve her ikisinin de meşru olmadığını, bu nedenle herhangi bir yasal tanıma olmaksızın ele alınacağını söyledi.

dfrgty6
Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan, askerleriyle birlikte daha önceki bir Hartum ziyareti sırasında (Arşiv – Sudan ordusu sayfası)

Ebu’l Cuh, “Arap ve Afrika ülkeleri Sudan'ın bölünmesini istemiyor ve bölünmeye izin vermeyecek. Böylece bölgede parçalanmanın önü açılmayacak” ifadelerini kullandı.

Ebu’l Cuh, “Port Sudan'da ordunun liderliğindeki fiili hükümetin para birimi ve kimlik belgelerinin değiştirilmesi ve kontrol ettiği bölgelerde lise sınavlarının yapılmasıyla ilgili olarak attığı adımlar, HDK’yi bir ittifak kurmak ve paralel bir otorite oluşturmak için gerekçeler ve mazeretler bulmaya itti” dedi.

Siyasi analist Ebu’l Cuh, uluslararası toplumun ‘Sudan'da iki hükümetin varlığının çatışmanın sonucu olduğunu; nedeni olmadığını, çözümün her iki tarafın da varlığında yattığını ve bunun bölgesel ve uluslararası tarafların çıkarlarına uygun olduğunu anladığını, bu nedenle her iki hükümetle de muhatap olunmasının muhtemel olduğunu’ belirtti.

Ebu’l Cuh, ABD, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Mısır'dan oluşan dörtlünün ertelenen toplantısının amacının ‘bölge ülkelerinin endişelerini ve çıkarlarını uzlaşma formülüyle ele almak, bunları krizin çözümüne katkıları çerçevesinde değerlendirmek ve ateşkesle başlayıp Sudan'da demokratik federal sivil yönetimin yeniden tesis edilmesiyle devam etmek’ olduğunu bildirdi.

Ebu’l Cuh, HDK’nin ‘taktiksel’ bir çerçeve içinde ‘iki hükümetin varlığı’ senaryosunu hedeflediğini ve bunun amacının ‘müzakerelerin (eğer gerçekleşirse) fiili durum olarak iki otorite arasında veya her iki tarafın askeri liderleri arasında yapılması’ olduğunu söyledi.

Siyasi ve askeri analist Hüsameddin Bedevi ise Sudan'da iki hükümetin varlığının, uluslararası toplumun barışçıl çözüm şansını artıracağını düşündüğü bir senaryo olduğunu, ancak aynı zamanda düşmanlığın ileri aşamalarına ve çatışmanın uzamasına yol açabilecek olumsuz sonuçlar doğurabileceğini ifade etti.

Bedevi, “Silahlı çatışmanın devam etmesi ve uluslararası aktörlerin çekişmeleri, tarafları kontrol haritasını genişletmeye ve kendi sosyal çevrelerini temsil eden bölgelerde askeri varlık göstermeye itti” dedi.

Bedevi, “Her iki taraf da uluslararası meşruiyet arıyor ve kontrolündeki bölgelerde sivilleri koruduğu mesajını dünyaya iletmeye çalışıyor” diye konuştu.

Diğer yandan Darfur Bölgesi Valisi ve Sudan Kurtuluş Hareketi lideri Mini Arko Minawi, HDK tarafından ilan edilen paralel hükümetin bir veya iki yıl devam etmesi halinde fiili bir hükümet haline geleceğini ve uluslararası alanda tanınacağını, insani yardımların ulaştırılmasını kolaylaştırmak için ateşkesin dayatılacağını söylemişti.