İtalya'da Draghi hükümeti, Senato'daki oylamadan geçmesine rağmen sallantıda

İtalya Başbakanı Mario Draghi (AP)
İtalya Başbakanı Mario Draghi (AP)
TT

İtalya'da Draghi hükümeti, Senato'daki oylamadan geçmesine rağmen sallantıda

İtalya Başbakanı Mario Draghi (AP)
İtalya Başbakanı Mario Draghi (AP)

İtalya'da Başbakan Mario Draghi liderliğindeki geniş katılımlı hükümet, Senato'daki güven oylamasından geçmesine rağmen, hükümette yer alan üç partinin oylamaya katılmaması sebebiyle düşme riskiyle karşı karşıya kaldı.
Koalisyon ortaklarından 5 Yıldız Hareketinin (M5S), 14 Temmuz'da parlamentodaki bir oylamada, hükümetin sunduğu ekonomik yardım paketine destek vermemesiyle başlayan siyasi kriz, derinleşmeye devam ediyor.
M5S'nin geçen haftaki tavrı sonrasında istifasını veren ancak Cumhurbaşkanı Sergio Mattarella tarafından bu isteği kabul edilmeyen Draghi, bugün parlamentonun üst kanadı Senato'da hükümeti için güvenoyu aradı.
Başbakan Draghi, "Eğer halen bir arada kalmak istiyorsak, bunun tek yolu hükümet anlaşmasını cesaretle, fedakarlıkla ve güvenilirlikle sıfırdan yeniden inşa etmektir" açıklamasıyla ulusal birlik hükümetini devam ettirme isteğini belli etse de Senato Genel Kurulundaki görüşmelerde durum tersi yönde gelişti.
Draghi'nin konuşmasındaki gibi partileri uzlaşmaya çağıran bir senatörün sunduğu karar tasarısı üzerinden yapılan güven oylamasına, hükümetten daha önce desteğini çeken M5S'e ek olarak sağ partiler Lig ve Forza Italia da katılmadı.
Draghi hükümetini destekleyen karar tasarısı oy kullanan 133 kişiden 95'inin "evet" oyuyla kabul edildi ancak bu sonuç, hükümetinin Senato'daki çoğunluğunun kırılgan olduğunu ortaya koydu.
İtalyan basınında çıkan haber ve yorumlarda, koalisyon ortağı üç partinin Draghi hükümetinden desteğini çekmesi, ülkeyi erken seçime bir adım daha yaklaştırdı.
Basındaki haberlere göre, Başbakan Draghi, Senato'nun ardından yarın da parlamentonun alt kanadı Temsilciler Meclisi'nde hükümetinin geleceği üzerindeki görüşmelere katılacak.
ANSA ajansının haberinde, Draghi'nin yarın sabah meclisteki görüşmenin hemen başında istifa etme niyetini dile getirip, istifasını sunmak üzere Cumhurbaşkanı Mattarella'ya gideceği belirtildi.
Draghi'nin istifa etmesi halinde, Cumhurbaşkanı Mattarella'nın, istişareler yapıp 74 yaşındaki Eski Avrupa Merkez Bankası Başkanı'na seçimlere kadar olan süre için yeni bir hükümet kurma görevi verebileceği ya da parlamentoyu feshederek 2023'ün ilk aylarındaki genel seçimleri sonbahara çekebileceği dile getiriliyor.
İtalyan basınında seçimlerin öne alınmasının daha güçlü senaryo olduğu ifade ediliyor.

Siyasi partiler, hükümet kriziyle ilgili birbirlerini suçladı
Draghi hükümetine başından beri destek veren ve bugünkü güven oylaması öncesinde de desteğini açıklayan merkez solun çatı partisi Demokratik Parti (PD) lideri Enrico Letta, Twitter'den yaptığı paylaşımda, "Bu çılgın günde, parlamento İtalya’ya karşı çıkma kararı alıyor. Biz bunu önlemek ve Draghi hükümetini desteklemek için her türlü çabayı gösterdik. İtalyanlar, sandıklarda temsilcilerinden daha akıllı olduklarını göstereceklerdir." ifadelerini kullandı.
Draghi hükümetine yönelik güven oylamasına katılmayarak desteğini çeken sağcı Lig Partisi lideri Matteo Salvini ise "Draghi ve İtalya'nın günlerdir 5 Yıldız Hareketi’nin çılgınlıklarının ve PD’nin güç oyunlarının kurbanı olduğunu" savundu.
Salvini, M5S yerine merkez sağ olarak Draghi hükümetini desteklemeye hazır olduklarını ama PD’nin bunu mahvettiğini ileri sürdü.
Hükümet krizini başlatan M5S'nin lideri Giuseppe Conte ise bugün Draghi'den kendilerine yönelik küçük gören bir tutum sezdiklerini söyledi. Conte, sağ partilerin de kendilerini hükümetten atmak için kasıtlı bir irade ortaya koyduğunu savundu.
Hükümette Dışişleri Bakanı olarak görev yapan ve Draghi hükümetine sürmesinden yana olan “Gelecek için Birlikte” hareketinin lideri Luigi Di Maio ise "Bu trajik seçimin etkileri tarihte yerini alacak." değerlendirmesinde bulundu.
Mario Draghi liderliğindeki geniş katılımlı koalisyon hükümeti, Kovid-19 salgınının yol açtığı sağlık ve ekonomik kriz koşullarında ulusal birlik hükümeti olarak 13 Şubat 2021'de göreve gelmişti. Draghi hükümetine, İtalyan parlamentosunda temsil edilen 10 siyasi parti destek veriyordu.



İsrail Savunma Bakanı: Gazze Şeridi’nden asla çekilmeyeceğiz

Filistinliler, İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği hava saldırılarının ardından kalan yıkımın ortasında yürüyor (AP)
Filistinliler, İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği hava saldırılarının ardından kalan yıkımın ortasında yürüyor (AP)
TT

İsrail Savunma Bakanı: Gazze Şeridi’nden asla çekilmeyeceğiz

Filistinliler, İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği hava saldırılarının ardından kalan yıkımın ortasında yürüyor (AP)
Filistinliler, İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği hava saldırılarının ardından kalan yıkımın ortasında yürüyor (AP)

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, bugün salı günü yaptığı açıklamada, İsrail’in “Gazze Şeridi’nden asla çekilmeyeceğini” söyledi. Katz, 2005 yılında İsrail’in Gazze’den çekilmesi kapsamında boşaltılan yerleşimlerin yerine, Gazze’nin kuzeyinde yeni askerî-tarımsal noktalar kurulacağını belirtti.

İsrail basınının aktardığına göre Katz, Beyt El’de düzenlenen bir törende yaptığı konuşmada, “Bunu doğru şekilde ve doğru zamanda yapacağız. Bazıları itiraz edebilir, ancak ipleri elinde tutan biziz” ifadelerini kullandı.

sdcds
İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz (DPA)

Katz’ın açıklamaları, Hamas ile varılan ateşkesin ardından İsrail’in Gazze’ye yönelik uzun vadeli planları hakkında artan spekülasyonların ortasında geldi. Açıklamalar, ABD Başkanı Donald Trump’ın kısa süre önce bu konudaki bir soruya yanıt verirken İsrail’in Batı Şeria’yı ilhak etme ihtimalini dışlamasıyla da aynı döneme denk geldi.

Bu konuya atıfta bulunan Katz, “Bu hükümet bir yerleşim hükümetidir. Egemenliği uygulamak mümkün olursa, bunu uygularız. Şu anda fiili bir egemenlik aşamasındayız. 7 Ekim’deki korkunç felaketin ardından İsrail’in ortaya koyduğu tutum ve güç sayesinde, uzun zamandır görmediğimiz fırsatlar önümüzde duruyor” dedi.

Katz’ın ardından konuşan Maliye Bakanı Bezalel Smotrich ise, son yıllarda Batı Şeria’da yürütülen “geniş çaplı yerleşim kampanyasıyla” övündü.


ABD'nin uyuşturucu kaçakçılığı şüphesiyle bir tekneye düzenlediği saldırıda bir kişi öldü

Pasifik Okyanusu'nda bir tekneyi hedef alan ABD güçlerine ait bir videodan (Arşiv- Reuters)
Pasifik Okyanusu'nda bir tekneyi hedef alan ABD güçlerine ait bir videodan (Arşiv- Reuters)
TT

ABD'nin uyuşturucu kaçakçılığı şüphesiyle bir tekneye düzenlediği saldırıda bir kişi öldü

Pasifik Okyanusu'nda bir tekneyi hedef alan ABD güçlerine ait bir videodan (Arşiv- Reuters)
Pasifik Okyanusu'nda bir tekneyi hedef alan ABD güçlerine ait bir videodan (Arşiv- Reuters)

ABD ordusu dün, Doğu Pasifik'te uyuşturucu kaçakçılığı için kullanıldığı bilinen rotada seyreden bir teknede şüpheli bir uyuşturucu kaçakçısını öldürdüğünü açıkladı.

Latin Amerika'daki Washington askeri operasyonlarını denetleyen ABD Güney Komutanlığı, X'te yayınlanan açıklamada, "Birleşik Müşterek Görev Gücü Güney Mızrağı, uluslararası sularda belirlenmiş terör örgütleri tarafından işletilen gemiye karşı ölümcül bir saldırı düzenledi" dedi. Açıklamada, hiçbir ABD askeri personelinin yaralanmadığı da belirtildi. Güney Komutanlığı, teknenin gerçekten uyuşturucu kaçakçılığıyla ilgili olduğuna dair kanıt sunmadı.

Güney Komutanlığı tarafından yayınlanan videoda, teknenin bir tarafına su püskürtüldüğü görülüyor. İkinci bir püskürtmenin ardından, teknenin arka kısmı alev alıyor, etrafı daha fazla su püskürtmesiyle çevrili ve alevler şiddetleniyor. Videonun son saniyesinde, teknenin yanında büyük bir alev topuyla sürüklendiği görülüyor.

Daha önceki ABD saldırılarında teknelere yönelik patlamaları gösteren videolarda, gemilerde ani patlamalar görülmüş ve bu da füze kullanımına işaret etmişti. Bazı kayıtlarda ise füze benzeri cisimlerin teknelere doğru düştüğü açıkça görülmüştü.

Trump yönetimi, saldırıların ABD'ye uyuşturucu akışını durdurmayı ve Venezuela Devlet Başkanı Nicolás Maduro üzerindeki baskıyı artırmayı amaçladığını belirtmişti.


Pentagon: Çin, fırlatma rampalarında yaklaşık 100 kıtalararası balistik füze yüklemiş olabilir

ABD Savunma Bakanlığı (Reuters)
ABD Savunma Bakanlığı (Reuters)
TT

Pentagon: Çin, fırlatma rampalarında yaklaşık 100 kıtalararası balistik füze yüklemiş olabilir

ABD Savunma Bakanlığı (Reuters)
ABD Savunma Bakanlığı (Reuters)

Çin'in büyük askeri emellerini vurgulayan bir Pentagon rapor taslağında, Pekin'in muhtemelen en yeni üç fırlatma üssüne 100'den fazla kıtalararası balistik füze yüklediği ve silah kontrolü görüşmelerine girmeye yanaşmadığı belirtildi.

Çin, nükleer silahlarını modernize ediyor ve menzilini diğer tüm nükleer güçlerden daha hızlı bir şekilde genişletiyor. Şarku'l Avsat'ın Reuters'ten aktardığına göre Pekin, askeri yığılmasıyla ilgili haberleri "itibarını zedelemek ve uluslararası toplumu kasıtlı olarak yanıltmak" girişimleri olarak nitelendirerek reddetti.

Geçtiğimiz ay ABD Başkanı Donald Trump, Çin ve Rusya ile nükleer silahsızlanma planı üzerinde çalışıyor olabileceğini söylemişti. Ancak Reuters'in gördüğü bir Pentagon raporu taslağı, Pekin'in böyle bir planla ilgilenmediğini gösteriyor.

Raporda, "Pekin'in bu tür adımlar atmaya veya kapsamlı silah kontrolü görüşmelerine katılmaya yönelik bir istekliliğini hala göremiyoruz" ifadesi yer aldı.

Raporda ayrıca, Çin'in Moğolistan sınırına yakın füze depolama tesislerinde 100'den fazla DF-31 katı yakıtlı kıtalararası balistik füze konuşlandırmış olabileceği ve bunun da inşa ettiği bir dizi füze depolama tesisinin en yenisi olduğu belirtildi.

Pentagon daha önce bu bölgeleri belirlemişti, ancak oraya konuşlandırılan füze sayısını belirtmemişti. Pentagon taslak rapor hakkında yorum yapmayı reddetti ve Washington'daki Çin Büyükelçiliği henüz yorum talebine yanıt vermedi. Taslak Pentagon raporunda bu füzeler için potansiyel hedefler belirlenmedi. ABD yetkilileri, raporun yasa koyuculara sunulmadan önce revize edilebileceğini ifade etti.

Raporda, Çin'in nükleer savaş başlığı stokunun 2024 yılında yaklaşık 600 civarında kaldığı ve bunun "önceki yıllara kıyasla daha yavaş bir üretim oranını" yansıttığı belirtildi.

Ancak raporda Çin'in nükleer genişlemesinin devam ettiği ve 2030 yılına kadar 1000'den fazla nükleer savaş başlığına sahip olma yolunda ilerlediği belirtildi.

Çin, "kendini savunma amaçlı nükleer strateji" ve "ilk kullanan taraf olmama" politikasına bağlı olduğunu söylüyor.

Trump, Amerika Birleşik Devletleri'nin nükleer silah testlerine yeniden başlamasını istediğini dile getirdi, ancak bunun nasıl uygulanacağı belirsizliğini koruyor.

ABD eski Başkanı Joe Biden ve Trump, ilk dönemlerinde Çin ve Rusya'yı Yeni START anlaşmasının yerine üçlü stratejik nükleer silah azaltma anlaşması getirmek için müzakerelere dahil etmeye çalışmışlardı.

Pentagon raporunda Çin'in askeri yığılması detaylı bir şekilde ele alınarak, "Pekin'in 2027 yılının sonuna kadar Tayvan'da savaşabilecek ve kazanabilecek durumda olacağı" belirtildi.

Tayvan'ı, demokratik olarak yönetilen bir ada olarak kendi topraklarının bir parçası olarak gören Çin, adayı "yeniden birleştirmek" için güç kullanma fikrinden hiçbir zaman vazgeçmedi.

Pentagon raporu, ABD ve Rusya arasında kalan son nükleer silah kontrol anlaşması olan ve her iki tarafı da 700 fırlatma platformunda en fazla bin 550 konuşlandırılmış nükleer savaş başlığıyla sınırlayan 2010 Yeni START Antlaşması'nın sona ermesinden iki aydan kısa bir süre önce geldi.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve ABD Başkanı Joe Biden, Şubat 2021'de anlaşmayı beş yıl daha uzattı, ancak anlaşma, daha fazla resmi uzatmayı engelleyen çeşitli hükümler içeriyor. Birçok uzman, anlaşmanın sona ermesinin üç yönlü bir nükleer silahlanma yarışını tetikleyebileceğinden endişe ediyor.

Silah Kontrol Birliği'nin genel müdürü Darrell Kimball şunları söyledi: "Daha fazla nükleer silah ve diplomasi eksikliği hiçbir tarafı daha güvenli hale getirmeyecektir; ne Çin'i, ne Rusya'yı, ne de Amerika Birleşik Devletleri'ni."