ABD, insan ticareti sorunlarına ilişkin yayınladığı son raporunda, 2021-2022 yılları arasında dünya genelinde vaka ve mağdur sayısının 25 milyon kişiye ulaştığını açıkladı. Raporda 11 ülke, vatandaşlarını insan ticaretine maruz bırakmakla suçlandı.
Çin, İran, Suriye, Afganistan, Somali ve Yemen gibi ülkeler insan ticaretiyle mücadelede en kötü ülkeler listesinin başında geliyor.
ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken, dünya çapında artan vaka sayılarının küresel alarm verdiğini belirtti.
Blinken, Washington DC’de İnsan Ticareti Raporu'nun sunumu esnasında yaptığı konuşmada, vatandaşları insan ticaretine maruz kalan 11 ülkeyi, çocuk işçiliği, madencilik, kerestecilik, imalat ve tarım gibi kilit sektörlerde zorla çalıştırma veya etnik azınlık grupları sınır dışı etmek üzere kamplara gönderme gibi yollarla intikam almakla suçladı.
Blinken, iklim krizinin insan ticaretini yüzde otuza kadar artıracağı konusunda da uyardı.
Rapor, dünya ülkelerini insan ticareti ile mücadele konusunda dört kategoriye ayırıyor. İlk grupta insan ticaretini engellemek için katı yasalar çıkaran ülkeler yer alıyor. Gözetim altında olan ikinci grubu orta sınıf ülkeler olarak kabul edilen, insan ticaretiyle mücadele için yasa ve yönetmelikler çıkarmak için daha fazla çabaya ihtiyaç duyan ülkeler teşkil ediyor. Raporda yer alan üçüncü grup, yasa çıkarma ve insan kaçakçılığını izleme açısından kötü olarak kabul edilen ve insan hakları yasalarının asgari standartlarını karşılamayan ülkeleri kapsıyor. Dördüncü ve son grupta ise Yemen, Somali ve Libya gibi savaşlardan zarar gören ve yasa çıkarabilecek ve yasaları uygulayabilecek idari hükümetleri olmayan ülkeler yer alıyor.
İran
ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından hazırlanan rapor, İran hükümetinin insan kaçakçılığını ortadan kaldırmaya yönelik asgari standartları tam olarak karşılamadığını, bilakis çocukları askere alma, yetişkin insanları Suriye'de faaliyet gösteren İran liderliğindeki milislerle beraber savaşmaya zorlama, bazı Doğu Asya ülkelerinde İran Devrim Muhafızları Ordusu'nun (DMO) gözetimi altında çeteler oluşturma gibi bir hükümet politikası olduğunu ortaya koydu.
Raporda, İranlı yetkililer, yurt içinde ve dışında insan kaçakçılığı yapan suçluları cezasız bırakmakla ve bu kişilere göz yummakla suçlandı. Ayrıca yasa uygulayıcıların söz konusu suçlarla mücadelede yetersiz kaldıkları belirtildi.
Yayınlanan raporda, “İran, Suriye'de faaliyet gösteren milislerle savaşmaları için Afgan erkekleri İran'da ikamet ve para vaadiyle topluyor, ancak bu kişileri İran'a döndükten sonra sınır dışı ediyor. İranlı yetkililer, Afgan ve Pakistanlı göçmenleri ve İranlı çocukları bölgedeki Fatimiyyun Tugayı ve Zeynebiyyun Tugayı gibi silahlı gruplara katılmaya zorluyor” denildi.
Suriye
Rapor, Suriye hükümetinin insan kaçakçılığını ortadan kaldırmak için asgari standartları tam olarak karşılamadığını, hatta insan kaçakçılığı ve çocukların askere alınmasına yönelik bir hükümet politikası bulunduğunu ifade etti. Hükümetin vatandaşlarını süresiz veya keyfi sürelerle askerliğe zorladığı ve çoğu kişinin zorunlu hizmet süresini tamamlamalarına rağmen askerlikten muaf tutulmadığı belirtildi.
2021 itibariyle DEAŞ’ın bölgedeki kontrolünü kaybetmesine rağmen insan ticareti olaylarında bir artış olduğunu açıklandı. Yaklaşık 2 bin 700 Yezidî kadın ve kız çocuğu hala kayıp. Raporlar, bu kadın ve kızlardan bazılarının Suriye'nin doğusunda veya el-Hol Kampında DEAŞ’a bağlı olduğunu gösteriyor.
Suriye'deki çatışmalarda çocukların askeri faaliyetlerde kullanımı yaygınlığını koruyor.
Suriye'nin kuzeybatısında bulunan PYD, 12 yaşından küçük erkek ve kız çocuklarını askere almaya devam ediyor.
Yemen
ABD Dışişleri Bakanlığı’nın yayınladığı raporda, Başkan Joe Biden’ın Yemen hükümetinin çocuk asker sorununu çözmek için etkili ve sürekli adımlar attığına dair oluşan kanıdan dolayı barışı koruma çalışmalarına destek vermek için Yemen ile ilgili 404. Maddede yer alan yasağının uygulanmasından kısmen feragat etmenin ulusal çıkara olduğuna karar verdiğini ifade etti. Ayrıca “Yemen'deki çatışmayı sona erdirmenin önemli unsurlarından biri de terörle mücadele siyasetimiz ve İran'ın Husilere silah sağlamasına yönelik mücadele çabalarımızdır. Yemen Hükümetinin bu hedeflere ulaşmak için kapasitesini geliştirmesi, ABD’nin iç güvenliğinin arttırılması da dâhil önemli güvenlik çıkarlarını güçlendirir” denildi.
Washington, Yemen'de devam eden çatışmaların, kanunsuz askere alma ve çocukların askeri faaliyetlerde kullanılması konusunda başlıca itici güç olduğunu ifade ediyor. Bu amaçla, BM özel elçisinin çabalarını desteklemek için barışı koruma faaliyetlerine yönelik ayrılan fonun, Yemen’deki çatışmaları sona erdirmek için bir anlaşmaya varmak ve barışçıl, kapsayıcı bir siyasi atmosferi yeniden başlatmak için kullanılabileceğini belirtiyor.
Savunma Bakanlığı, terörle, şiddet yanlısı örgütlerle ve kaçakçılıkla mücadelede, ayrıca Babu’l Mendeb Boğazı'nda seyir özgürlüğünün sağlanmasında ABD'nin ulusal çıkarlarını desteklemek için, yetkisini Yemen silahlı kuvvetleriyle yeniden ilişki kurmak ve uluslararası alanda tanınan Yemen hükümetinin ordusunu geliştirmek için kullanmayı planlıyor. Bu önemli desteğin, silah kaçakçılığı da dâhil olmak üzere Yemen'de devam eden çatışmaların dozunu artıran İran'ın kötü niyetli faaliyetlerine karşı koyma gücünü artıracağı ifade ediliyor.