Netflix'in CEO'su ücretsiz abonelikle ilgili ayrıntıları açıkladı

Netflix, neyi gösterip göstermeyeceğine ilişkin stüdyolarla "görüşme halinde" olduğunu söyledi

AFP
AFP
TT

Netflix'in CEO'su ücretsiz abonelikle ilgili ayrıntıları açıkladı

AFP
AFP

Netflix'in yeni ücretsiz aboneliğinde, şu anda dijital yayın platformunda bulunan tüm içeriklere erişilemeyecek.
Şirketin eş CEO'su Ted Sarandos, "kullanıcıların Netflix'te izlediklerinin büyük çoğunluğunun" reklam destekli aboneliğe dahil edilebileceğini söyledi ve "Dahil edilmeyecek bazı şeyler var; bunlar hakkında stüdyolarla görüşme halindeyiz" diye ekledi.
The Independent'ın haberine göre, Sarandos sözlerine şöyle devam etti:
"Paketi bugün piyasaya sürseydik, reklamlı abonelik üyeleri harika bir deneyim yaşardı. Bazı ek içerikleri kaldıracağız ancak kesinlikle hepsini değil. Fakat bunun iş için maddi bir engel olduğunu düşünmüyoruz."
Sarandos bu yorumları Netflix'in kazanç görüşmesinde yaptı.
Reklam destekli abonelikte tam olarak hangi içeriklerin bulunmayacağı, bunların üçüncü taraf içerikleri mi olacağı yoksa belirli "orijinal dizilerin" mi dahil edilmeyeceği belirsiz. Netflix, The Independent'ın yorum talebine haber yayına girene dek yanıt vermedi.
Netflix, abone sayısı ve geliri düştükçe platforma reklam destekli bir abonelik eklemek zorunda kaldı. Dijital yayın devi, daha sert rekabet ve hane halkı bütçeleri üzerinde baskı yaratan yüksek enflasyon ortamında yılın ilk üç ayında 200 bin abone kaybetti.
Netflix'in hisseleri yüzde 70 oranında düştü ve bu, piyasa değerinin 160,4 milyar sterlin (yaklaşık 3,3 trilyon TL) azalmasına yol açtı. Platform ABD'deki çalışanları arasında işten çıkarmalar yaptığını da duyurdu.
Dijital yayın platformu, bu yeni aboneliğin yanı sıra şifre paylaşımına da kısıtlamalar getiriyor. Kullanıcılardan hesaplarını birden fazla yerde kullanmaları halinde ekstra ücret talep edilecek.
Netflix, ne zaman giriş yaptıklarını öğrenmek için kullanıcıların cihazlarını ve hesap hareketlerini tarayacak. Her ekstra konum, kullanıcılara 2,99 dolara mal olacak.
Platform, kullanıcıları izlemek için "IP adresleri, cihaz kimlikleri ve hesap hareketleri gibi bilgilerin" kullanılacağını söylüyor.



Yanlış bilgileri çürüten gazetecilere güvenin azaldığı tespit edildi

Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)
Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)
TT

Yanlış bilgileri çürüten gazetecilere güvenin azaldığı tespit edildi

Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)
Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)

Yanlış bilgileri çürüten gazetecilere daha az güvenildiği ortaya kondu. Hatta okuyucu bilginin yanlış olduğundan şüphelense bile, gerçeği ortaya çıkaran gazeteciye pek güvenmiyor. 

Medyaya güven azalırken dezenformasyonun arttığı bir dönemde hatalı bilgileri düzeltmek de zorlaşıyor.

Yayın kuruluşları ve gazetecilerin taraflı olduğu düşüncesiyle insanlar okudukları haberlere temkinli yaklaşıyor. Daha önceki çalışmalarda veri doğrulamanın yarattığı etkiyle ilgili çelişkili sonuçlar çıkmıştı. 

Yanlış haberleri çürütmenin ne kadar işe yaradığı ve neden etki yaratmadığını öğrenmek isteyen araştırmacılar bir çalışma yürüttü.

Communication Research adlı hakemli dergide yayımlanan çalışmada 691 katılımcıya siyasi ve ekonomik haberler okutuldu. Bu haberlerde evsizlik oranlarından fentanilin aşırı doz ölümlerindeki etkisine kadar çeşitli iddialar yer alıyordu.

Bunların doğruluğuna ne kadar inandığını belirten katılımcılar daha sonra bu iddiaları onaylayan veya çürüten doğrulamayı okudu. Ardından bu doğrulamayı yapan gazeteciye ne kadar güvendikleri soruldu. 

Daha sonra bazı ürünlerle ilgili bilgiler içeren yazılarla aynı çalışma yürütüldü. Bu sefer verilen doğrulamalara "doğruluk kontrolü" işareti konmadı. Araştırmacılar bu sayede duyulan güvenin bu etiketten etkilenip etkilenmediğini anlamaya çalıştı.

İki çalışmanın sonucunda da yanlış bilgileri çürüten gazetecilere duyulan güven kayda değer derecede daha azdı. Katılımcılar inandıkları düşünceyi doğrulayanlara daha çok güvenirken, diğerlerinde daha fazla kanıt talep ediyordu. 

Çalışmanın yazarlarından Randy B. Stein, PsyPost'a yaptığı açıklamada "Halk genel olarak gazetecilere güveniyor ve doğrulayıcı makalelere duyulan güven epey yüksek" diyerek ekliyor: 

Yani klişe düşüncenin aksine, halkın doğruluk kontrollerine ve gazetecilere hiç güvenmediği doğru değil ancak düzelten/çürüten makalelere yönelik daha fazla şüphe var.

Araştırmacılar buradaki düzeltmenin, yayın kuruluşlarının haberlerindeki hataları düzeltmek için yayımladığı tekzip metinleri olmadığını ekliyor.   

Bilim insanları ilginç bir sonuçla da karşılaştı: Katılımcılar bir bilginin doğruluğundan şüphe etse bile bunu çürüten gazetecilere güvenmiyordu. 

Araştırmacılar bir haberin çürütülmesinin şaşkınlık yaratması, insanların onaylamaya kıyasla daha çok kanıt araması ve gazetecilerin taraflı davrandığından şüphelenmesinin buna yol açtığını düşünüyor. 

Şaşırtıcı bir diğer bulguysa, haberin çürütülmesi katılımcıların iddiayla ilgili düşüncesini değiştirmesine karşın gazeteciye güvenleri yine de sarsılıyordu. 

Stein, "Yanlış bilgileri düzeltmeye çalışan gazetecilerin (ya da herhangi birinin) aleyhine bir durum var" diyor. 

Araştırmacılar, halkın yanlış bilgileri çürüten haberlere nasıl ve neden güvenip güvenmediği üzerine daha fazla araştırma yapılması gerektiğini belirtiyor.

Makalenin yazarları, Conversation için kaleme aldıkları yazıda şu ifadeleri kullanıyor:

Gazetecilerin önündeki zorluk, bilgiyi çürüten biri gibi görünmeden bunu nasıl çürüteceklerini bulmak olabilir.

Independent Türkçe, PsyPost, Conversation, Communication Research