Trump ve Pence arasında çatışma belirtileri

6 Ocak 2021'deki Kongre baskınına ilişkin Temsilciler Meclisi özel komitesi, eski Başkan ve ekibinin olaylar sırasındaki rolünü araştırıyor.

Eski ABD Başkanı Donald Trump ve Yardımcısı Mike Pence (Arşiv - Reuters)
Eski ABD Başkanı Donald Trump ve Yardımcısı Mike Pence (Arşiv - Reuters)
TT

Trump ve Pence arasında çatışma belirtileri

Eski ABD Başkanı Donald Trump ve Yardımcısı Mike Pence (Arşiv - Reuters)
Eski ABD Başkanı Donald Trump ve Yardımcısı Mike Pence (Arşiv - Reuters)

Eski ABD Başkanı Donald Trump ve Başkan Yardımcısı Mike Pence arasında bir seçim çatışmasının erken belirtileri ortaya çıkarken Kongre baskını olaylarıyla ilgili soruşturma komisyonu, Donald Trump ve ekibinin söz konusu olaylardaki rolüne ilişkin yeni ayrıntıları açıklamaya devam ediyor. ABD Adalet Bakanlığı konuyla ilgili davayı yeniden başlatmak istiyor.
Parlamento Komitesi, sekizinci oturumunda, eski Başkan'a, oyların sayımını durdurmak ve iktidar değişimini engellemek amacıyla saldırgan bir grubun saldırısına maruz kalan Kongre Binası’nı savunmaktan kaçınması konusunu tekrar gündeme getirdi.
Komisyon sözcüsü “Konunun odak noktalarından biri; Başkan Trump'ın olayları durdurabilecek tek kişi olmasına rağmen harekete geçmemeyi seçmesidir” dedi.
Komite, Trump dönemindeki yetkililerin açıklamalarına yönelik kamu soruşturması kapsamında, bu kez, Kongre olayları nedeniyle istifa eden eski Ulusal Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Matthew Pottinger ve eski Beyaz Saray Sözcü Yardımcısı Sarah Matthews'un ifadesini dinledi.
Pottinger, komite üyelerine istifa kararını, Trump’ın Başkan Yardımcısı Mike Pence'i olaylar esnasındaki yaklaşımı nedeniyle eleştiren tweeti sonrasında verdiğini ayrıca Kongre onaylarına başkanlık ederken seçim sonucuna itiraz etme cesaretine sahip olmadığını söyledi. Pottinger “Söz konusu tweeti okudum ve o anda bırakmaya karar verdim” dedi.
Trump’ın olaylar sırasında Mike Pence için attığı tweet, Beyaz Saray sözcü yardımcısı Sarah Matthews'ı da istifaya sevk etti. Matthews Kongre’ye “Olaylar açık bir şekilde tırmanmaya başladı. Trump’un Mike Pence ile ilgili tweetini gördüğümde bunun olmaması gerektiğini söylediğimi hatırlıyorum. Durum yeterince kötüydü, o tweet ise yangına benzin dökmek gibiydi” dedi.

Pence Trump’ın karşısında
Mike Pence'in seçim günündeki duruşunun Cumhuriyetçi Parti'nin muhafazakar kanadındaki konumunu güçlendirdiğine şüphe yok. Eski başkan yardımcısı, büyük olasılıkla, Trump'a karşı cumhurbaşkanlığı adaylığına hazırlanmayı bu konumun üzerine inşa ediyor. Trump ve Pence, Cuma günü Arizona'daki seçim faaliyetlerine eyalet valiliği için farklı adayları desteklemek üzere ayrı ayrı katılacak. Pence, Trump'ın ayın 26'sında yapacağı başkentteki konuşmasından bir gün önce Washington'da bir konuşma yapacak.
Pence, kendisine desteği artırmaya yönelik yaptığı hamleler kapsamında, Çarşamba günü Temsilciler Meclisi'nde büyük bir muhafazakar parlementer grup ile bir araya geldi. Milletvekilleri, seçim sonuçlarının onaylandığı gündeki duruşundan ve cesaretinden dolayı kendisine övgüde bulundular.

Steve Bannon davası
Seçim meydanları kızışırken, Kongre çalışmalarını engellemekten yargılanan Trump’ın eski danışmanı Steve Bannon hakkında yargının karar vermesi bekleniyor.
Komitenin Kongre baskınına yönelik soruşturma kapsamında ifade verme çağrısını reddeden Bannon, hapis veya tazminat cezası ile karşı karşıya. İfade vermeyi reddetmesi ve belgeleri teslim etmeye yanaşmaması olmak üzere iki ayrı suç ile suçlanıyor. Suçlu bulunursa, her bir suçlama için 30 gün ile bir yıl arasında hapis cezasına ve 100 bin dolara kadar para cezasına çarptırılabilir.
Yargı hamleleriyle birlikte seçim sistemi reformu ve Capitol olaylarını soruşturma komitesinin çabaları Adalet Bakanlığı'nı Trump'ın seçim sürecini engellemedeki rolünü soruşturmaya sevk etti. Senatörler, gelecekte benzer olayların yaşanmasını önlemek için seçim yasalarında değişiklik yapmak konusunda yeni bir yol benimsediler.
Her iki partiden bir grup milletvekili, seçim yasasında değişiklik yapmak için anlaşmaya vardıklarını duyurdular. Bu değişiklikle, eyaletlerin seçim kurulunun talimatlarını değiştirmeye zorlayan herhangi bir dış müdaheleden korunması hedefleniyor. Söz konusu öneri aynı zamanda seçim sonuçlarının onaylanması sürecinde başkan yardımcısının rolünü de yeniden tanımlıyor.
Öneride, başkan yardımcısının seçim kurulunda herhangi bir anlaşmazlığı çözme, itiraz etme veya onaylama yetkisinin bulunmadığı, bu konudaki yetkilerinin simgesel olduğu açıkça  ortaya koyuluyor.



BM, İsrail'in Golan Tepeleri'nden çekilmesini talep eden kararı kabul etti

Golan Tepeleri'nde bulunan Kuneytra geçiş noktası yakınlarındaki Birleşmiş Milletler Ateşkes Gözlem Gücü (UNDOF) karakolunda bir tabelanın yanında duran iki İsrail askeri. (EPA)
Golan Tepeleri'nde bulunan Kuneytra geçiş noktası yakınlarındaki Birleşmiş Milletler Ateşkes Gözlem Gücü (UNDOF) karakolunda bir tabelanın yanında duran iki İsrail askeri. (EPA)
TT

BM, İsrail'in Golan Tepeleri'nden çekilmesini talep eden kararı kabul etti

Golan Tepeleri'nde bulunan Kuneytra geçiş noktası yakınlarındaki Birleşmiş Milletler Ateşkes Gözlem Gücü (UNDOF) karakolunda bir tabelanın yanında duran iki İsrail askeri. (EPA)
Golan Tepeleri'nde bulunan Kuneytra geçiş noktası yakınlarındaki Birleşmiş Milletler Ateşkes Gözlem Gücü (UNDOF) karakolunda bir tabelanın yanında duran iki İsrail askeri. (EPA)

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu dün akşam, İsrail'in 1967'de işgal ettiği ve 1981'de ilhak ettiği Golan Tepeleri'nden çekilmesini talep eden bir karar aldı.

Karar, 123 lehte, İsrail ve ABD dahil 7 aleyhte ve 41 çekimser oyla kabul edildi.

Golan Tepeleri, yaklaşık 60 kilometre uzunluğunda ve 25 kilometre genişliğinde stratejik bir kayalık platodur. İsrail, 1967'de burayı ele geçirdi ve 1981'de ilhak etti; ancak bu adım uluslararası alanda tanınmadı.

Genel Kurul kararı, İsrail'in 1981 yılında ‘işgal altındaki Suriye Golan'ına kendi kanunlarını, otoritesini ve yönetimini dayatma’ kararının ‘geçersiz ve hükümsüz’ olduğunu belirtti ve bu kararın iptalini talep etti.

rg
Golan Tepeleri'ndeki Kuneytra geçiş noktasında bir İsrail askeri (Arşiv – Reuters)

Kararda, BM Genel Kurulu'nun İsrail'e Suriye ve Lübnan ile müzakereleri yeniden başlatması ve önceki taahhüt ve vaatlerine uyması çağrısında bulunduğu da belirtildi. Ayrıca İsrail'in işgal altındaki Suriye Golanı'ndan 4 Haziran 1967 sınırlarına çekilmesi talep edildi.

193 üyeli BM Genel Kurulu tarafından çıkarılan kararlar yasal olarak bağlayıcı olmasa da, sembolik bir ağırlığa sahip ve küresel kamuoyunu yansıtıyor.

X platformunda oylama hakkında yorum yapan İsrail'in BM Daimî Temsilcisi Danny Danon şunları söyledi: “Genel Kurul, gerçeklikten ne kadar kopuk olduğunu bir kez daha kanıtladı. İran ekseninin suçları ve Suriye'deki milislerin tehlikeli faaliyetleriyle ilgilenmek yerine, İsrail'in vatandaşlarını koruyan hayati savunma hattı olan Golan Tepeleri'nden çekilmesini talep ediyor. İsrail 1967 sınırlarına geri dönmeyecek ve Golan'ı asla terk etmeyecek.”


Rubio: Amerika ile Rusya arasında Ukrayna konusunda yapılan görüşmelerde bazı ilerlemeler kaydedildi

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio (AFP)
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio (AFP)
TT

Rubio: Amerika ile Rusya arasında Ukrayna konusunda yapılan görüşmelerde bazı ilerlemeler kaydedildi

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio (AFP)
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio (AFP)

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, dün yayınlanan bir röportajında, Ukrayna ile savaşı sona erdirmek için Rusya ile yapılan görüşmelerde "bazı ilerlemeler" sağlandığını söyledi.

Rubio, Fox News’te yaptığı açıklamada, "Yapmaya çalıştığımız şey, bu konuda bir miktar ilerleme kaydettiğimizi düşünüyorum, Ukraynalıların gelecekte güvenlik garantisi sağlayacak şekilde yaşayabilecekleri şeyleri bulmaktır" dedi. ABD'nin, anlaşmanın onlara "sadece ekonomilerini yeniden inşa etmelerine değil, aynı zamanda bir ulus olarak refaha kavuşmalarına da olanak sağlayacağını" umduğunu belirtti.


Sudan, Rusya'ya silah karşılığında deniz üssü ve altın teklif ediyor

TT

Sudan, Rusya'ya silah karşılığında deniz üssü ve altın teklif ediyor

Sudan, Rusya'ya silah karşılığında deniz üssü ve altın teklif ediyor

Amerikan yönetimi Sudan’daki çatışmanın taraflarına ülkedeki savaşı durdurmaya yönelik bir yol haritasını kabul ettirmeye çalışırken, ABD ve Sudanlı kaynaklar, Port Sudan yönetiminin Rusya’dan silah desteği almak için Moskova ile temas kurduğunu bildirdi. Kaynaklara göre Port Sudan, gelişmiş silahlar karşılığında Rusya’ya Kızıldeniz kıyısında deniz üssü kurma imkânı ve maden ile altın yatırımları teklif etti. Bu durum, Sudan’daki savaşın, küresel ölçekte kritik öneme sahip deniz geçişlerinden birinde, ABD baskıları ile Rusya’nın cazip teklifleri arasında daha geniş bir güç mücadelesine dönüşmesi riskini artırıyor.

Bu gelişmelerle eş zamanlı olarak, ABD’nin Sudan’da ateşkes için hazırladığı yeni öneriye ilişkin daha fazla ayrıntı ortaya çıktı. Teklifin, İslamcı akım ve Müslüman Kardeşler’i dışarıda bırakan, askeri, insani ve siyasi alanları kapsayan üç paralel yol haritası içerdiği belirtildi.

Rusya için deniz üssü ve altın

ABD’nin yoğun diplomatik girişimleri sürerken, Wall Street Journal dün yayımladığı haberinde, geçici başkent olarak Port Sudan’ı kullanan hükümetin Rusya’ya Kızıldeniz kıyısında deniz üssü kurma ve maden ile altın alanlarında yatırım yapma teklifinde bulunduğunu aktardı. Habere göre bu teklif, Sudan ordusunun Rusya’dan gelişmiş silahlarla yeniden donatılması karşılığında yapıldı.

fvbg
Kızıldeniz'deki Port Sudan limanı (Getty Images)

Gazetenin adını vermediği Sudanlı yetkililere dayandırdığı habere göre, Sudan’ın Rusya’ya ilettiği teklif, 25 yıllık bir anlaşmayı kapsıyor. Buna göre Rusya, Port Sudan Limanı’nda veya Kızıldeniz kıyısındaki başka bir deniz tesisinde, aralarında nükleer güçle çalışan savaş gemilerinin de bulunduğu dört deniz unsurunu ve en fazla 300 askeri konuşlandırabilecek.

Amerikan gazetesi, böyle bir üssün Rusya’ya Süveyş Kanalı üzerinden geçen ve küresel ticaretin yaklaşık yüzde 12’sini oluşturan deniz hattını izleme imkânı vereceğine dikkat çekti.

ABD uyarısı

Gazete ayrıca, üst düzey bir ABD yetkilisinin, Port Sudan ya da Libya’da kurulacak bir Rus askeri üssünün Moskova’nın güç kullanma kapasitesini artırabileceği ve daha az kısıtlamayla hareket etmesine yol açabileceği uyarısında bulunduğunu aktardı. Emekli Tümgeneral Mark Hicks’in değerlendirmesine göre ise böyle bir deniz üssü, Rusya’nın uluslararası konumunu güçlendirecek ve bölgedeki nüfuz alanını genişletecek.

fv
Sudan Ordusu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan (AFP)

Bu gelişme, Port Sudan’daki askeri yönetimin yeni silah kaynakları arayışını sürdürdüğü bir dönemde ortaya çıktı. Gazetenin adını açıklamadığı bir Sudanlı yetkili, ülkenin gelişmiş silah sistemlerine ve hava savunma kapasitesine ihtiyaç duyduğunu, ancak bu tür bir anlaşmanın ABD ve Avrupa Birliği (AB) ile sorun yaratabileceğini belirtti.

Gazetenin değerlendirmesine göre Washington, savaşı durduracak ve sivil yönetime geçiş sürecini başlatacak bir yol haritasına odaklanırken, Port Sudan yönetimi ise Rusya ile yakınlaşmanın getireceği askeri ve ekonomik kazanımları önceliklendiriyor.

Ateşkes ve uluslararası mekanizma

Bu çerçevede, ABD’nin Sudan’da ateşkese yönelik yeni önerisine ilişkin ayrıntılar da ortaya çıkmaya devam ediyor. Al Arabiya’ya konuşan kaynaklar, teklifin askeri, insani ve siyasi başlıklardan oluşan üç paralel süreci kapsadığını ve İslamcı akım ile Müslüman Kardeşler’in bu süreç dışında tutulduğunu aktardı.

Mısır kaynaklarına dayandırılan habere göre, askeri başlık, ülke genelinde kapsamlı bir ateşkesi öngörüyor. Buna göre ateşkesten sonra geniş ölçekli bir insani operasyon başlatılacak, yardım kuruluşlarının erişimi sağlanacak ve temel hizmetler yeniden tesis edilecek. Ayrıca ateşkesi denetlemek üzere, sahada gözetim mekanizmalarına sahip bir uluslararası komite kurulması planlanıyor. Bu komite, insani koridorların güvenliğini sağlamak, sivilleri korumak ve olası ihlalleri takip etmekle görevlendirilecek.

cdfrgt
ABD Başkanı Donald Trump’ın Arap ve Afrika İşlerinden Sorumlu Başdanışmanı Massad Boulos (AFP)

İnsani sürecin başarısı, ateşkesin kalıcılığına ve yardımın ülke geneline etkin biçimde ulaşmasına bağlanıyor. Buna göre sağlam bir ateşkes, insani operasyonların başlaması için temel koşul olacak; bu da yardım ekiplerinin erişimini kolaylaştırarak yerinden edilmiş kişiler ile mültecilerin güvenli dönüşü için gerekli ortamın hazırlanmasına katkı sağlayacak.

Siyasi sürece ilişkin öneri ise eski rejim mensupları ve İslamcılar hariç, sivil güçlerin öncülüğünde bir geçiş süreci öngörüyor. Bu süreç, ordunun ve Hızlı Destek Kuvvetleri’nin (HDK) ateşkese onay vermesiyle eş zamanlı olarak başlayacak ve savaşın sonlandırılmasına giden yolun ilk adımını oluşturacak.

Askeri alanda kapsamlı reform

Yol haritası ayrıca kapsamlı bir askeri reform sürecini de içeriyor. Buna göre Sudan İslami Hareketi ve Müslüman Kardeşler çizgisine yakın isimlerin ordu ve güvenlik kurumlarından çıkarılması, silahlı grupların entegrasyonu ve iki tarafla birlikte savaşan milis yapılanmalarının tasfiyesi planlanıyor. Amaç, sivil otoriteye tabi, birleşik ve profesyonel bir ordu ile yeniden yapılandırılmış güvenlik kurumları oluşturmak. Bu süreçte karar merciinin ordu veya HDK olmayacağı özellikle vurgulanıyor.

Öte yandan, eylül ayında ABD’li arabulucu Massad Boulos tarafından sunulan planın, Sudan hükümeti ile HDK temsilcilerine ateşkes ve kapsamlı bir insani süreç önerdiği biliniyor. Ancak Boulos 25 Kasım’da her iki tarafın da plana henüz onay vermediğini açıklamıştı.

Boulos o dönemde yaptığı açıklamada, tarafların ateşkesi ‘ön koşul olmadan’ kabul etmesinin önemine dikkat çekmiş; bunun can kayıplarını azaltmak, siyasi sürecin yeniden başlamasını sağlamak ve ülkenin sivil yönetime geçişi için gerekli koşulları oluşturmak açısından kritik olduğunu ifade etmişti.