Gökyüzü pilotlardan yoksun mu kalacak? Pilot sayılarındaki düşüş emeklilik yaşı tartışmasını canlandırıyor

Pilotlar için zorunlu emeklilik yaşının 67’ye çıkarılması, eğitim saatlerinin azaltılması ve gençlerin mesleği seçmeleri için mali teşvikler sağlanması önerisi

Bir uçuş eğitmeni, Pan Am Uçuş Akademisi'nde 737 simülatör uçağında eğitim kursu veriyor (AFP)
Bir uçuş eğitmeni, Pan Am Uçuş Akademisi'nde 737 simülatör uçağında eğitim kursu veriyor (AFP)
TT

Gökyüzü pilotlardan yoksun mu kalacak? Pilot sayılarındaki düşüş emeklilik yaşı tartışmasını canlandırıyor

Bir uçuş eğitmeni, Pan Am Uçuş Akademisi'nde 737 simülatör uçağında eğitim kursu veriyor (AFP)
Bir uçuş eğitmeni, Pan Am Uçuş Akademisi'nde 737 simülatör uçağında eğitim kursu veriyor (AFP)

Özellikle pilotlar olmak üzere havacılık sektöründe ciddi bir personel sıkıntısı fırtınasının ortasında önümüzdeki dönemde dünyanın dört bir yanındaki havalimanları, binlerce uçuşun iptal edildiği, uçuşların günlerce askıya alındığı ve bazı havalimanlarının tamamen hizmet dışı bırakıldığı şiddetli bir kriz manzarasına tanık olacak gibi görünüyor.
Şarku’l Avsat’ın ABD merkezli NBC News’ten habere göre, University of Miami Farmers School of Business Liderlik ve Yönetim Bölümü’nden Prof. Dr. Megan Gerhardt şunu söylüyor: “Pandemi sırasında binlerce pilota erken emeklilik teklif edildi ve bir kısmı seyahat talebinin olmaması nedeniyle işten çıkarıldı veya ücretsiz izne yollandı. Ancak hava trafiği de dahil olmak üzere her şey normale döndüğünde pilot sıkıntısı "korkunç" bir şekilde baş gösterdi.”
Pilot sayısı düşmeye devam ediyor, çünkü yılda yaklaşık 5 bin 773 pilot 65 yaşına geldiklerinde emekli oluyor. ABD'de havayolları bu yıl 12 bin pilotu işe almanın yanı sıra, ticari pilotlar için gereken eğitim saatlerinin azaltılması ve gençlere mesleği seçmeleri için daha fazla mali yardım ve başka teşvikler sunulması da dahil olmak üzere krizi önlemek için bir dizi çözüm üzerinde çalışıyor.
Önerilen çözümler arasında, Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham'ın dile getirdiği emeklilik yaşını iki yıl, yani 67'ye yükseltmek yer alıyor. Ancak soru şu: Neden ilk etapta zorunlu bir emeklilik yaşı var?
Habere göre, teorik olarak genç yaşın başarı için önemli bir kriter olduğu küçük bir meslek grubu var. Bu işler aşırı düzeyde fiziksel veya zihinsel beceriler gerektirdiğinden, bu becerilerin biz yaşlandıkça azalma eğiliminde olduğu göz önüne alındığında hipotez mantıklı: Yaşlandıkça, fiziksel ve zihinsel yeteneklerimizde bir düşüş görme olasılığımız artıyor.
Uçağı uçuran kişinin zihinsel ve fiziksel olarak göreve hazır olması gerekir, Ancak, yaştan bağımsız olarak bunu sağlamak için zaten bir süreç var, bu da keyfi bir emeklilik yaşı sınırının gerekli olduğu fikrini yalanlıyor.
65’inci doğum gününe sadece dört ay kala emekli olan yaklaşık 30 yıllık Continental Airlines pilotu Hank Schwartz, şunları kaydetti: “Performans değerlendirmesi, bir pilotun hayatının sonsuz bir parçasıdır. Pilot yıllık fizik muayenelerin yanı sıra yıl boyunca sürekli uçuş eğitimi ve rehabilitasyondan geçmek zorunda. Yeterince kötü yaparsanız, havayolundaki kariyeriniz sona erer. Aynı zamanda 65 yaş ve üzerindeki bir kişinin de tıpkı bir genç gibi psikolojik ve fiziksel görevleri yerine getirdiğini herkes biliyor. Güvenliği sağlamak için pilotlarda zorunlu bir emeklilik yaşı uygulamasına ve 65 yaşından sonra pilotların çalışmasının güvenli olmadığı fikrine şaşırıyorum. Beyin cerrahlarının bile emeklilik yaşı yok, o halde neden pilotlara bunu dayatsınlar?”

Yaşın etkisi az!
2007 yılında zorunlu emeklilik yaşı 60'tan 65'e çıkarıldığında, Senato Komitesi'ne sunulan tıbbi raporlar şu sonuca vardı: “Yaşın kokpitteki performansı düşürmede çok az etkisi var. Herhangi bir aksilik durumunda kazaları önlemek için güvenlik önlemleri alınır.”
Yaşın veya diğer koşulların ne zaman bozulmaya neden olduğunu belirlemek için katı protokoller var. Ticari pilotların, sağlıklarının iyi olduğundan ve uçakları güvenli bir şekilde uçurabildiklerinden emin olmak için altı ayda bir tıbbi muayeneden geçmeleri gerekmektedir. Bunun yanı sıra tedbirde bir artış ve tüm ticari uçuşlar için iki pilotlu bir kokpit gereklidir.
Gerontoloji uzmanı ve Miami Üniversitesi Scripps Araştırma Görevlisi Prof. Dr. Robert Applebaum şöyle diyor: “Yaşlanma, her bireyin sağlığını ve yeteneklerini farklı şekilde etkiler ve bireyin yeteneklerini tam olarak değerlendirmek zordur. Bunu en iyi nasıl yapacağımızdan emin olmadığımızda, varsayılan olarak hemen yaşa meylediyoruz. Pilotlar için zorunlu emeklilik yaşı 60 iken, güvenlik konusunu tartışıyorlardı ancak yine de başarılı bir şekilde 65'e yükseldi. Ama bu yaşta ama diğerinde büyülü hiçbir şey yok.”
Hem Müttefik Pilotlar Derneği (APA) hem de Havayolu Pilotları Derneği (ALPA), Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham'ın dile getirdiği zorunlu emeklilik yaşının iki yıl artması önerisine karşı çıkıyor.
ALPA, bilişsel yeteneklerin yaşla birlikte azaldığını ortaya koyan çalışmalara atıfta bulunarak, “Yaşla birlikte kardiyovasküler hastalık ve diyabet riski artar. Çalışmalar zorunlu emeklilik yaşının artırılmasının havacılık risklerini artırdığı sonucuna vardılar.” açıklamasında bulundu.
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre Emeklilik yaşının yükseltilmesinin başka sonuçları olacağını da belirten ALPA ve APA, 65 yaş üstü pilotların yurt içinde uçabilmelerinin (uluslararası zorunlu emeklilik yaşının da 65 olduğu göz önüne alındığında), genç pilotların yerli havacılıktan uzaklaşmasına yol açabileceğini kaydetti.



Gazze Şeridi'nde ateşkesin ardından geçici uluslararası bir yönetimin kurulması

Görsel: Axel Rangel Garcia
Görsel: Axel Rangel Garcia
TT

Gazze Şeridi'nde ateşkesin ardından geçici uluslararası bir yönetimin kurulması

Görsel: Axel Rangel Garcia
Görsel: Axel Rangel Garcia

James Jeffrey

ABD Başkanı Joe Biden'ın 31 Mayıs'ta İsrail'in yeni ateşkes planını onaylaması, Gazze'deki savaşın tüm dinamiğini değiştirdi. O tarihten bu yana yapılan yorumların çoğu, İsrail'in Gazze Şeridi’ne yönelik stratejisinde algılanan değişimden ziyade Hamas Hareketi’nin kısa süre önce açıkladığı yanıta ve önerinin ayrıntılarına yönelikti. Biden tarafından açıklanan ve İsrail'in Gazze Şeridi’nden tamamen çekilmesini ve kalıcı ateşkes yapılmasını öngören teklif, 'ertesi gün' için kapsamlı bir planlama yapılması ihtiyacını daha da belirgin hale getirdi. Ancak ertesi gün ile ilgili ne İsrail'de ne de Washington'da henüz detaylı bir planlama yapılmış değil.

Birkaç aydır, düşünce kuruluşları ve medyadan meslektaşlarla birlikte Gazze'de savaş sonrası uluslararası bir yapının oluşturulmasına ilişkin bir plan üzerinde çalışıyorum. Bu plan, yerel yetkililer belirli düzenlemeler altında yeni bir hükümet ve hem Gazzelilere hem de İsraillilere barış getirecek umut verici bir güvenlik yapısı kurmadan önce, Gazze'nin yeniden ayağa kalkmasına yardımcı olunması gerektiğine dikkati çekmeyi amaçlıyor. Geçtiğimiz mayıs ayında Wilson Centre Forumu'nda tartışılan ve resmi internet sitesinde yer alan plan, İsrailli ve Amerikalı hükümet yetkilileri ve çeşitli Arap taraflarla görüşülerek hazırlandı. Planın göze çarpan unsurlarına geçmeden önce İsrail'in ateşkes önerisinde nelerin yeni olduğuna ve bu planın buna nasıl uyduğuna bir göz atalım.

İsrail, ateşkesle ilgili düşüncesinin detaylarını şimdiye kadar kamuoyuna açıklamadı. Bu yüzden (dört buçuk sayfa olduğu söylenen) teklifin yapısal çerçevesini anlamamız için Başkan Biden'ın açıklamalarını ve İsrail'in farklı ve bazen de çelişkili tepkilerini masaya yatırmalıyız. İsrail'in öncelikle, müzakerelerin başarılı olması halinde, teklifin ikinci aşamasının sonunda İsrail Savunma Kuvvetlerinin Gazze'den tamamen çekilmesini kabul ettiği açıkça görülüyor.

Plan, ilk etapta Gazze'yi yönetecek çok uluslu bir idarenin kurulmasını ve bu idarenin Uluslararası Temas Grubu’na rapor vermesine odaklanıyor.

İkinci olarak, İsrail, Gazze Şeridi için daha sonra gelecek üçüncü aşamada kapsamlı bir yeniden inşa planını kabul etmeye hazır görünüyor. Bu önemli bir gelişme, zira Başkan Biden'ın da kabul ettiği üzere İsrail'de bazıları halen Gazze Şeridi'nin İsrail’in yarı kalıcı işgali altında olmasını bekliyor. Üstelik, herhangi bir büyük yeniden inşa planı, güvenlik kaygıları, birçok kilit öneme sahip sınır kapısını kontrol etmesi ve su, elektrik, iletişim gibi temel hizmetleri sağlaması göz önünde bulundurulduğunda İsrail'in desteğinin alınması gerekiyor. Senatör Lindsey Graham da İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile görüşmesinin hemen ardından 9 Haziran'da Face the Nation adlı televizyon programında, İsrail'in ateşkes önerisi doğrultusunda Gazze'nin yeniden inşasına ve yönetimine ilişkin bir planı olduğunu ifade etmişti. Bu, edindiğim başka bilgilerle de tutarlı.

Geliştirdiğimiz plan, 11 Haziran'da ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan tarafından açıklanan ve Arap devletlerinin ‘Gazze'nin istikrara kavuşturulması ve yeniden inşasında rol oynayacağı geçici bir güvenlik oluşumu ile idari yapı oluşturmasını’ öneren ABD yönetiminin görüşüyle de oldukça uyumlu.

Çok uluslu bir idari yapı

Planımız ilk etapta Gazze'yi yönetecek ve belirli bir ülke veya bölgedeki barış ve güvenlik krizini yönetmek amacıyla uluslararası aktörlerin çabalarını koordine etmek için özel amaçlarla kurulmuş gayri resmi ve daimî olmayan uluslararası bir organ olan Uluslararası Temas Grubu'na (ICG) rapor verecek, çok uluslu bir idari yapı kurulmasını öngörüyor. Bu iki oluşum ABD, İsrail, Mısır, önde gelen diğer Arap ülkeleri ve G7 üyesi ülkeler tarafından ortaklaşa hazırlanan uluslararası bir tüzük çerçevesinde kurulacaktır. Filistin Yönetimi ile istişare için bir mekanizmaya sahip olacak ve mümkünse, 10 Mayıs’taki ateşkes kararını takiben BMGK’da alınacak bir kararla desteklenecektir. İsrail'in önerisinin ikinci aşaması için ateşkes müzakerelerinde başka hukuki temeller de atılabilir.

Bosna deneyiminden çıkarılan bir ders olarak geçici idari yapının resmi yetkiye sahip olması gerekiyor.

Çok uluslu yönetim, üst düzey bir temsilci tarafından yönetilecek ve ICG’ye katılan ülkelerin yanı sıra, diğer ülkelerden gelen bağışlarla finanse edilecek. Finans, güvenlik, ulaşım, bakanlıklarla koordinasyon, kamuoyu yoklaması ve halkla ilişkiler için özel ekipleri olacak ve İsrail, Mısır ve diğer ülkelerden lojistik destek alacak. Kapsamlı yönetim ve güvenlik gözetiminden başlayarak işleyişinde merkezi yetkilere sahip olacak.

ABD ve ICG üyesi ülkeler, Hamas sonrası güvenlikle ilgili sorumlulukları üstlenecek sivil polis ve jandarma güçleri (sivil halk arasında konuşlu hafif silah kolluk kuvveti) eğitilene kadar güvenlik devriyeleri gerçekleştirmek için çok uluslu yönetime bağlı çok uluslu bir polis gücü oluşturacaklar. Aralarında az sayıda da olsa ABD'li sivil ve askeri yetkili de yer alacak. Ateşkesin ikinci aşaması için yapılacak müzakerelerde, özel güvenlik düzenlemeleri üzerinde yeniden çalışılması gerekiyor.

Bu yapı aynı zamanda Gazze'ye insani yardımların ulaştırılması, istikrarın sağlanması, kalkınma, yeniden inşa ve diğer her türlü yardımın erişiminde yer alan uluslararası, hükümet ve hükümet dışı kurum ve kuruluşların faaliyetlerini harekete geçirme, koordine etme ve birleştirme yeteneğine de sahip olacak.

Merkezi kontrol

Güvenlik, yeniden yapılanma ve diğer uluslararası destek türlerinin ateşkese uyulmasıyla bağlantılı olmasını sağlamak için merkezi kontrol gerekiyor. Bosna deneyiminden çıkarılan bir ders olarak geçici idari yapının, halk ya da yerel yetkililer güvenliği engellerse yahut radikalleşmenin önlenmesi ve uzun vadeli istikrar için gerekenlerin yapılmasına engel olursa diye, yeniden yapılanma ve diğer hizmetlerin sağlanması için (Dayton Anlaşmalarında öngörüldüğü üzere) resmi yetkiye sahip olması gerekiyor.

Hiçbir uluslararası polis teşkilatı ABD'nin desteği ya da en azından ABD’nin sahada kısmen varlığı olmadan güvenliği etkin bir şekilde sağlayamaz.

Son olarak plan, bunların her biri ve yukarıda belirtilen diğer çeşitli gündemler için ayrıntılı eylemler içeriyor. Bunlar modüler bir temelde düzenlenmiştir ve Gazze için planlamaya dahil olan hükümetler unsurları seçmekte özgürdür.

Bu planla (ya da Gazze'ye yönelik neredeyse tüm diğer planlarla) ilgili akla birtakım sorunlar gelebilir. Bunların başında, Biden yönetiminin ‘sahada Amerikan askeri bulunmayacağı’ açıklaması açısından başta askeri personel olmak üzere ABD’li personelin Gazze’deki varlığı yer alıyor. Ancak bazen Başkan tarafından yapılan açıklamaların yerine getirilmesi gerekir. ABD'nin halihazırda Gazze kıyısında inşa ettiği yüzer iskelede konuşlanmış askerleri var. Washington'ın yaklaşık 25 ülkede konuşlandırılmış askeri birlikleri bulunuyor. Bu birliklerden bazıları son zamanlarda sahillerde ya da suda saldırıya uğradı. Hiçbir uluslararası polis teşkilatı, ABD'nin desteği ya da en azından ABD’nin sahada kısmen varlığı olmadan güvenliği etkin bir şekilde sağlayamaz.

Yönetim ve Hamas

İkinci konu ise Filistin Yönetimi'nin rolü. Plan, yukarıda belirtilen ICG ve Filistin Yönetimi arasındaki koordinasyonun ötesinde, maaşların ödenmesi, yerel hizmetlerin finanse edilmesi ve seyahat belgelerinin verilmesi de dahil olmak üzere Filistin Yönetimi'nin dahil olacağı alanları ortaya koyuyor. Özellikle çok uluslu yönetimin çekilmesinin ardından Filistin Yönetimi'nin Gazze Şeridi’nin yönetimindeki rolüyle ilgili olarak tüm taraflar arasında daha fazla müzakere yapılması gerekecektir.

Siyasi bir çözüm, Hamas'ın geleceğini ve yükümlülüklerini de içerebilir.

Üçüncü konu, Hamas'ın geleceğidir. Planın kendisi Gazze'de kalan Hamas üyelerinin rolünü tartışmıyor. Ancak ne bu planın ne de Gazze'de yönetim, güvenlik ve yeniden yapılanmaya yönelik başka herhangi bir planın, İsrail karşıtı gündemiyle Hamas'ın etkin bir şekilde kontrolü elinde tutması halinde başarılı olamayacağını söyleyebiliriz. İsrail Başbakanı Netanyahu, Başkan Biden’ın İsrail'in önerisini tartışmasına cevaben, bu öneri altında bile Hamas'ın yenilgiye uğratılması gerektiğini vurguladı. Aynı şekilde Başkan Biden da ‘Gazze'nin Hamas'ın iktidarda olmadığı daha güzel günler göreceğinin’ altını çizdi. Siyasi bir çözüm,- Başkan Biden'ın atıfta bulunduğu ateşkes çerçevesinde - Hamas'ın geleceğini ve yükümlülüklerini de içerebilir. Tüm bunlar İsrail'in teklifinin ikinci aşamasının müzakerelerinde ele alınacaktır.

Bu aşamada yukarıda belirtilen hususlar, Gazze Şeridi’nde savaşın ertesi günü için geçici çözüm kapsamında en ciddi olan konulardır. Gazze’deki savaşın, bölgenin güvenliğine yönelik oluşturduğu olağanüstü tehdit, sadece Gazze ve İsrail vatandaşları için değil tüm bölge halkları için daha iyi bir gelecek arayışındaki tüm tarafların olağanüstü çaba sarf etmesini ve büyük riskler almasını gerektiriyor.

*Bu yazı Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden çevrilmiştir.