Irak'ı sarsan 48 dakikalık ses kaydı

Maliki ses kaydında “Sadr ile savaş halindeyiz” diyor.

Eski Irak Başbakanı Nuri el-Maliki. (AFP)
Eski Irak Başbakanı Nuri el-Maliki. (AFP)
TT

Irak'ı sarsan 48 dakikalık ses kaydı

Eski Irak Başbakanı Nuri el-Maliki. (AFP)
Eski Irak Başbakanı Nuri el-Maliki. (AFP)

Sabah Nahi (Iraklı araştırmacı yazar) 
Irak kamuoyu, eski Başbakan ve Kanun Devleti Koalisyonu lideri Nuri el-Maliki'nin sızdırılan ses kayıtlarıyla sarsıldı. Maliki söz konusu ses kaydında ‘Baki’i İmamları’ adlı Haşdi Şabi içinde kayıtlı olmayan silahlı bir milis grubunun liderlerine hitap ediyor. Eski Başbakan Haydar el-İbadi daha önce yaptığı bir açıklamada, Haşdi Şabi’de kayıtlı olmayıp maaş alan ‘kayıt dışı’ milis gruplarını ‘uzaylılar’ olarak nitelendirmiş ve sayılarının 50 bin civarında olduğunu belirtmişti.  

Ses kaydını sızdıran gazetecinin kaynakları  
Maliki’ye ait ses kaydını sızdıran isim, ABD pasaportu sahibi aktivist blogger Ali Fadıl, söz konusu kayıtları özel kaynaklardan edindiğini söylüyor ve kaynaklarını açıklayamayacağını ısrarla vurguluyor. Ali Fadıl, ses kayıtlarının Maliki’ye ait olmadığını iddia edenleri ise uluslararası ses uzmanlarına havale ederek meydan okuyor. Maliki’nin taraftarları ve ‘elektronik ordusu’, ses kaydının kendisine ait olmadığını iddia ediyor. Iraklıların çoğu ses kaydının Maliki’ye ait olduğundan şüphe duymasa da Maliki ve partisi ‘böyle bir diyalog içine girilmediğini’ ısrarla savunuyor. Ses kaydının net olması, Maliki’nin muhatapları tarafından kaydedildiğini ve bir dış casusluk olmadığı kanaatini destekliyor. Ayrıca kayıtta Maliki’nin sesi uzaklaşırken, (muhtemel ses kaydını yapan kişi) ‘Baki İmamları’ milis gücündeki arkadaşı Saad Tais’e, söz konusu milis grubunun, Maliki’den talepleriyle ilgili görüşünü aktarıyor. Maliki ile 20 bin kişilik bir destek gücü oluşturulması karşılığında pazarlık yapıldığı tahmin ediliyor.  

Şii siyasetini sarsan ciddi suçlamalar  
Parlamentodaki en büyük bloğun ve Dava Partisi'nin lideri, yeni hükümeti kurmayı hedefleyen Kanun Devleti Koalisyonu’nun Başkanı Nuri el-Maliki'nin sızdırılan ses kaydı, Şii çevreleri sarsacak birçok konu içeriyor. Maliki’nin, Mukteda es-Sadr'ın rolünün sınırlandırılması için ‘Şii Otorite’nin’ merkezi olan Necef şehrine saldırmayı dahi göze aldığı görülüyor. Maliki bir sonraki aşamada Sadr Hareketi mensuplarıyla çatışmaya girmek için ‘Baki İmamları’ milis gücüyle koordinasyondan söz ediyor ve İran Cumhurbaşkanlığı’na yakın gruplar yerine, Devrim Muhafızları Ordusu’na yakın milislerle hareket edilmesi gerektiğini söylüyor. Ses kaydında, Mukteda es-Sadr ve destekçilerine hakaret içeren ifadeler de yer alıyor ve Sadr’ın destekçileri ‘korkak ve hırsız’ olarak nitelendiriliyor. Maliki, Mukteda es-Sadr grubunun yönetimi ele geçirmek istemesi durumunda bunun kendileri tarafından engelleneceğini de öne sürüyor.
Maliki’nin bu sözleri Mukteda es-Sadr ve destekçilerinin, kendisine karşı daha fazla öfke beslemesine neden oldu. Ses kayıtlarına göre, Maliki’nin Başbakanlık’ta ağırladığı silahlı milis grubun temsilcileri, Maliki ile Ayetullah Mirza arasında bir koordinasyon kurulmasında ısrarcıydı. Söz konusu milis grubunun temsilcileri, ‘Ayetullah Mirza’nın’ Maliki’yi desteklediğini ısrarla vurguluyor. Maliki ise gerekirse silahlı çatışma yoluyla Sadr destekçilerinin gücünün kırılmasına odaklanılması gerektiğini ifade ediyor. 
Maliki liderliğindeki Koordinasyon Çerçevesi’nin, ses kaydının Maliki’ye ait olmadığı ve bu kayıtların sızdırılmasının amacının Şii güçler arasında ‘fitneye sebebiyet vermek’ olduğunu açıklamasına rağmen Mukteda es-Sadr, sızdırılan ses kaydında kendisinin doğrudan hedef alındığını ve ‘Necef Otoritesi’nin’ aşağılanarak, mezhep içi savaşın körüklenmeye çalışıldığını vurguladı.
Sadr’a yakın isimlerden Salih Muhammed el-Iraki, ‘ses kaydının inkar edilmesinin, açık bir gerçeği inkar etmek anlamına geleceğini’ belirterek şunları söyledi:
“Bazıları sızdırılan son ses kayıtlarının gerçekliği hususunda şüphe oluşturmak istiyor. Ses uzmanlarına göre bu kayıtlar gerçek ve Maliki’ye ait. Eğer bir başka kişi bu sözleri sarf etmiş olsaydı, dünyayı ayağa kaldırırlardı. Çünkü sızdırılan ses kayıtlarında Haşdi Şabi’ye saldırılıyor, fitne çıkarmak isteniyor ve isyana kışkırtılıyor. Ulusal liderler kanıt olmaksızın dış güçlerle birlik olup komplo kurmakla suçlanıyor. Milis güçler oluşturmak amacıyla ağır silahların satın alındığı itiraf ediliyor, halkın duygularıyla oynayan, mezhepçi tonda kışkırtıcı ifadeler, hakaretler kullanılıyor. Hukuksuz eylemler sıradanlaştırılıyor, Necef’in güvenliğini sarsma girişiminde bulunulduğu itiraf ediliyor. İktidarın kişisel çıkarlar ve suç eylemleri için kullanıldığı görülüyor. Bir yanda nifak bir yanda onursuzluk var. Çirkin milis güçlerin güçlendirildiği, kimliği meçhul milis güçlerin desteklendiği görülüyor. Kanun namına Basra ve Kerbela’da Iraklıların soğukkanlılıkla öldürülmesinin emredildiği itiraf ediliyor. Burada kanun nerede?”  
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre Sadr’ın Bakanı Salih Muhammed de şu açıklamada bulundu: “Yargı nerede? Yargının başındaki kişiler niçin harekete geçmiyor? Bu pervasız açıklamalar mı daha önemli yoksa meclis oturumlarını bloke eden ‘üçte birlik’ kesim mi? Bu ses kayıtlarının kabul edilmesi mümkün mü? Yargının başındaki kişiler niçin sessiz kalıyor?”
Nuri el-Maliki ve temsilcilerinin varsayımına karşı Sadr hareketi tarafından gündeme getirilen bu sorular, Sadr Hareketi’nin, Maliki'nin üçüncü kez başbakan olmasına kati bir şekilde karşı olduğunu gösteriyor. Maliki 2006’dan 2014’e kadar iki dönem başbakan olarak görev yaptı. Şimdilerde ise kendisi dışında bir başbakan adayına karşı çıkıyor. Sadr Hareketi’nin parlamentodan çekilmesinin ardından Koordinasyon Çerçevesi, 123 milletvekili ile meclisteki çoğunluğu ele geçirdi. Maliki’nin liderliğindeki Kanun Devleti meclisteki en büyük blok haline geldi.  
 
Ses kaydı sızıntısının etkileri  
Irak’taki siyasilerin ve uzmanlarının çoğu, sızdırılan ses kayıtlarının Maliki’ye ait olduğundan şüphe etmiyor. Ancak ses kayıtlarının kimin tarafından sızdırıldığı ve nasıl bu kadar hızlı bir şekilde yayıldığı merak konusu. Maliki’ye ait olduğu iddia edilen ses kaydının önce kısım kısım, ardından 48 dakikalık tamamı yayınlandı. Sadr Hareketi yetkilileri, Maliki’nin ‘halkı iç savaşa kışkırtmaktan’ yargılanmasını talep ediyor. Maliki’nin sızdırılan kayıtlarda, Şiiler içinde bir çatışma komplosu kurguladığı anlaşılıyor.
Ülkede siyasi ağırlığı olan din adamı İyad Cemaleddin, sızdırılan ses kaydının Maliki’ye ait olduğuna inandığını, bu sızıntıların, İran istihbaratı ile Devrim Muhafızları Ordusu arasındaki çatışmadan kaynaklandığını düşündüğünü söyledi. Cemaleddin’e göre ses kaydının sızdırılmasının arkasında İran istihbaratı var. Bu ses kaydının, kimin sızdırdığından bağımsız olarak, özelde Şii siyasetçilere olan güveni sarstığı söylenebilir. Ayrıca başbakanın belirlenmesinde de önemli etkiler doğuracağı açık. İyad Cemaleddin, açıklamasında “Eğer Mukteda es-Sadr istediklerini gerçekleştirebilirse Şii siyasal İslam projesi ciddi şekilde zedelenebilir. Velayet-i Fakih projesi de Irak’ta zayıflar” ifadelerini kullandı.  
 
Yargının yaklaşımı  
Irak Yüksek Yargı Konseyi, eski Irak Başbakanı ve Kanun Devleti Koalisyonu lideri Nuri el-Maliki'ye ait olduğu iddia edilen ses kayıtlarıyla ilgili soruşturma başlatıldığını duyurdu. Yüksek Yargı Konseyi Medya Merkezi, Kereh Soruşturma Mahkemesi'nin Maliki'ye ait olduğu iddia edilen ses kayıtlarıyla ilişkin yasal önlem alınması için düğmeye bastığını ve kayıtlarla ilgili soruşturmanın yasalara uygun olarak yürütüleceğini bildirdi. 
Diğer yandan sızıntının arkasındaki isim olan ve 48 dakikalık ses kaydını bölümler halinde yayınlayan gazeteci Ali Fadıl hakkında ‘yakalanma emri’ çıkarıldı ve Uluslararası Kriminal Polis Teşkilatı-INTERPOL’e bilgi verildi. Ali Fadıl ise avukatları ile birlikte Washington’daki Irak Büyükelçiliği’nde konuyla ilgili ifade verebileceğini duyurdu.  



Türkiye ve Suriye arasında güvenlik iş birliğinin güçlendirilmesine ilişkin görüşmeler

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya Ankara'da Suriye İçişleri Bakanı Enes Hattab ile bir araya geldi (SANA)
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya Ankara'da Suriye İçişleri Bakanı Enes Hattab ile bir araya geldi (SANA)
TT

Türkiye ve Suriye arasında güvenlik iş birliğinin güçlendirilmesine ilişkin görüşmeler

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya Ankara'da Suriye İçişleri Bakanı Enes Hattab ile bir araya geldi (SANA)
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya Ankara'da Suriye İçişleri Bakanı Enes Hattab ile bir araya geldi (SANA)

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Suriye İçişleri Bakanı Enes Hattab ile iki bakanlık arasında, özellikle güvenlik alanında iş birliği fırsatlarını görüştü. Anadolu Ajansı'nın (AA) haberine göre görüşme dün Ankara'da gerçekleşti.

Bakan Yerlikaya, sosyal medya platformu X üzerinden yaptığı paylaşımda, iki bakanlık arasında, özellikle güvenlik alanında ve Suriye İçişleri Bakanlığı ve bağlı birimlerine gerekli desteğin sağlanması konusunda iş birliği olanaklarını ele alındığını belirtti.

İki bakan ayrıca tecrübe paylaşımı, Suriye İçişleri Bakanlığı güvenlik ve bağlı birimlerine gerekli desteğin sağlanması ve yoğunlaştırılmış eğitim programının verilmesi, Türkiye’de geçici koruma altında bulunan Suriyelilerin ülkelerine dönmeleri ile ilgili iş birliği yapılması gereken konularda değerlendirmelerde bulundular.

Suriye İçişleri Bakanı Hattab, X platformundaki hesabından yaptığı açıklamada İçişleri Bakanı Yerlikaya ile ‘Suriye ve Türkiye arasında güvenlik iş birliğini güçlendirmenin yollarını’ görüştüğünü açıkladı. Suriyeli Bakan, “Türk kurumlarının tecrübelerinden yararlanarak Suriye’deki güvenlik kurumlarının desteklenmesi ve geliştirilmesi için mekanizmaları araştırdık” ifadelerini kullandı.

Hattab, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Ayrıca Türkiye'de ikamet eden Suriyelilerin durumunu ele aldık. Onların güvenli ve onurlu bir şekilde ülkelerine geri dönmelerini sağlamak ve işlerini kolaylaştırmak için ortak taahhüdümüzü teyit ettik.”

Suriye İçişleri Bakanı, Ankara'da Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ile de görüştü. Yılmaz, Suriyeli bakanla Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde görüştükten sonra X platformundaki hesabından yaptığı paylaşımda, Suriye'de iç huzurun, ekonomik kalkınmanın ve sosyal refahın pekiştirilmesi için güvenliğin güçlendirilmesinin önemini vurguladı. Yılmaz, “Türkiye Cumhuriyeti olarak Suriye’nin istikrarına, kurumsal kapasitesinin geliştirilmesine ve her kesimi kapsayan yönetişimine destek vermeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Yılmaz, sözlerine şöyle devam etti:

“Temennimiz, kapsayıcı ve meşru yönetim altında Suriyeli kardeşlerimizin temel hak ve özgürlüklerden eşit şekilde yararlandıkları bir ortamın tesisidir.”

Cumhurbaşkanı Yardımcısı ayrıca Türkiye'nin Suriye'nin istikrarına, toprak bütünlüğüne ve egemenliğine güçlü desteğini sürdüreceğini vurguladı.

hh
Türkiye'den ülkelerine dönen Suriyeli bir aile (AP)

Suriye'deki yeni yönetim, Beşşar Esed rejiminin devrilmesinden bu yana ülkede güvenliği sağlamak için yoğun çaba sarf ediyor.

Türk kaynaklar, Ankara ile Şam arasında ağustos ayı sonlarına kadar Suriye'deki geçiş dönemi yönetimine yeni ordunun kurulması ve eğitilmesi konusunda yardım sağlamak amacıyla bir askeri anlaşma imzalanabileceğini açıklamıştı.

Vatan Partisi’ne yakınlığıyla bilinen Aydınlık gazetesi, Türkiye ve Suriye'nin ağustos ayı sonlarına kadar askeri iş birliği anlaşması imzalamayı planladığını ve anlaşmanın Türkiye'nin Suriye'deki yeni yetkililere ordu kurma ve asker yetiştirme konusunda yardım etmesini öngördüğünü yazdı.

Kaynaklardan biri, Türkiye'nin bu talebe dayanarak, Şam hükümetinin talebi üzerine Suriye'nin savunma kapasitesini güçlendirmek için eğitim, danışmanlık ve teknik destek sağlama çabalarını sürdürdüğünü söyledi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara ile geçtiğimiz mayıs ayında İstanbul'a yaptığı ziyaret sırasında Suriye ve Türkiye arasında askeri iş birliğini görüşmüştü. Şara ayrıca Türkiye'deki bir dizi savunma sanayi tesisini ziyaret etti.

Aydınlık gazetesi, söz konusu anlaşmanın Türkiye’nin Suriye'de üç askeri üs kurmasını öngördüğünü, bunlardan birincisinin Palmira'da (Tedmur), ikincisinin Humus’taki Tifor Askeri Hava Üssü’nde, üçüncüsünün ise Halep kırsalındaki Minniğ Hava Üssü’nde kurulacağını bildirdi. Şarku’l Avsat’ın Aydınlık gazetesinden aktardığına göre anlaşma çerçevesinde ayrıca Suriye ordusuna danışmanlık desteği sağlanacak ve kapasitesi güçlendirilecek.