IPSOS: Suudi Arabistanlılar ekonomisine en çok güvenen halk

Suudi Arabistan halkı, son 4 ayda ülkelerinin ekonomisine en fazla güvenen halklar arasında liderliğini korumaya devam ediyor.

IPSOS araştırma sonuçları, insanların Suudi Arabistan’ın 2030 Vizyonu’na ve projelere güvendiğini ortaya koydu (Şarku’l Avsat)
IPSOS araştırma sonuçları, insanların Suudi Arabistan’ın 2030 Vizyonu’na ve projelere güvendiğini ortaya koydu (Şarku’l Avsat)
TT

IPSOS: Suudi Arabistanlılar ekonomisine en çok güvenen halk

IPSOS araştırma sonuçları, insanların Suudi Arabistan’ın 2030 Vizyonu’na ve projelere güvendiğini ortaya koydu (Şarku’l Avsat)
IPSOS araştırma sonuçları, insanların Suudi Arabistan’ın 2030 Vizyonu’na ve projelere güvendiğini ortaya koydu (Şarku’l Avsat)

Suudi Arabistan halkı, son 4 ayda ülkelerinin ekonomisine en fazla güvenen halklar arasında liderliğini korumaya devam ediyor.  
Küresel araştırma şirketi IPSOS tarafından 24 Haziran - 8 Temmuz tarihleri arasında yapılan araştırmaya göre Suudi Arabistan, halkın ekonomik politikalara duyduğu güven karşısında büyük sanayi ülkelerinden daha iyi bir performans gösterdi.
27 ülkenin yer aldığı araştırmada Suudi Arabistan, halkın devlete duyduğu yüzde 93’lik oranlık bir güvenle ve 61 puanla dünya ortalamasında yüzde 32 bir artış göstererek birinci sırada yer aldı. ABD, İngiltere, Fransa, Japonya ve Kanada gibi ülkeler, değişen oranlarla yüzde 50’lik oranın altında yer aldı.
İnsanlar yaşadıkları ülkenin ekonomisine farklı sorunlar nedeniyle kaygı duyuyor. Örneğin enflasyon, yoksulluk, sosyal eşitsizlik, işsizlik, suç oranı, şiddet ve siyasi yolsuzluk gibi sorunlar insanların ülkelerine duyduğu güveni etkileyebiliyor. IPSOS’un araştırmasına göre Suudi Arabistan halkı, bu etkenlere rağmen ülkelerine en fazla güven duyan halk oldu.
Dünyanın en büyük üçüncü araştırma şirketinin sonuçları, Suudi Arabistanlıların Veliaht Prens Muhammed Bin Selmân’ın ilan ettiği 2030 Vizyonu’na, ekonomide ve çeşitli alanlarda yapılan reformlara duyduğu güveni ortaya koydu. Suudi Arabistan devleti, iş gücü piyasasında gerçekleştirdiği reformlar ve bu reformları destekleyen mevzuatın yürürlüğe girmesi ile yolsuzluğa karşı güçlü bir savaş veriyor. Hükümet, gelir kaynaklarının çeşitlendirilmesi ve yatırım fırsatlarının geliştirilmesi için çalışarak ülke sakinlerinin ve ziyaretçilerinin yaşam kalitesinin arttırılması ve tüm halk için iş fırsatları sağlanması için adımlar atıyor.
Şarku’l Avsat’ın IPSOS’un hazırladığı endeksten aktardığı verilere göre 27 ülkede birçok sosyal ve politik konuya odaklandı. Suudi Arabistan, ülke vatandaşlarının ülke ekonomisine duyduğu güvende birinci sırada olarak en yakın rakibi Hindistan’a göre 16 puan önde yer aldı. Hindistan, yüzde 77 ile ikinci sırada yer aldı. Büyük sanayi ülkeleri, yüzde 50’nin altına geriledi. Japonya, yüzde 10 oranında güven duyulması ile ülke ekonomisine en az güven duyulan ülke oldu. Birleşik Krallık yüzde 23 ile 26. sırada, Fransa yüzde 24 ile 25. sırada, ABD yüzde 28 ile 24. sırada ve Kanada yüzde 38 ile 23. sırada yer aldı. Son sıralarda ise Macaristan, Türkiye, Güney Afrika, Arjantin ve Peru yer alıyor.
Dünyadaki tüm ülkeler, enflasyon ile mücadele ederken Suudi Arabistan, yüzde 13 oranı ile halkın enflasyon konusunda en az endişe ettiği ülke oldu. Küresel seviyede, enflasyona duyulan endişenin oranı ise yüzde 38 olarak kaydedildi.
Suudi Arabistan’ın 2021 yılında dünya çapında 28 ülkeyi kapsayan Edelman Güven Barometresi’nde birinci sırada yer almasının ardından IPSOS’ta başarı göstermesi, halkın ekonomi politikalara duyduğu güvenin artmasını gösteriyor. Hükümetin performansına duyulan güven seviyesi, Ocak 2020’de yüzde 78 iken bu oran Ocak 2021’de yüzde 82’ye yükseldi. Yüzde 4’lük bir artışla Suudi Arabistan, hükümete en çok güven duyulan ülke oldu.



Lübnan Maliye Bakanı Şarku'l Avsat'a konuştu: Mevduat sahiplerinin paralarını 3 aşamada iade edeceğiz

TT

Lübnan Maliye Bakanı Şarku'l Avsat'a konuştu: Mevduat sahiplerinin paralarını 3 aşamada iade edeceğiz

Lübnan Maliye Bakanı Şarku'l Avsat'a konuştu: Mevduat sahiplerinin paralarını 3 aşamada iade edeceğiz

Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası'nın Washington'daki bahar toplantılarına katılan Lübnan heyetinin başkanı Maliye Bakanı Yasin Cabir, Şarku'l Avsat'a verdiği mülakatta bankalardaki mevduat sahiplerinin paralarının iadesinin birbirini takip eden üç aşamada gerçekleşeceğini doğruladı. Hizbullah'a bağlı Karzı Hasen derneğinin kapatılması yönündeki ABD baskısını kabul eden Cabir, milislerin silahsızlandırılmasını sağlayacak bir savunma politikasının gerçekleştirilmesi gerektiğini vurguladı. Lübnan'ın Arap bağrına doğal dönüşünden söz eden Cabir, Arap ülkeleriyle, özellikle de Suudi Arabistan ile ilişkileri “mükemmel” olarak nitelendirdi.

Washington'daki IMF ve Dünya Bankası toplantıları çerçevesinde yaptığı görüşmeleri genel olarak iyi olarak nitelendiren Cabir, bu ziyaretin yıllar içinde oluşan uçurumun kapatılması açısından önemli olduğunu belirtti.

Lübnan hükümeti tarafından onaylanan “gerekli reformları” sunmak üzere IMF temsilcileriyle yaptığı görüşmeleri anlatan Cabir, “Bunlar aslında birileri için yapmadığımız reformlar, bunları IMF için yapmıyoruz, bunlar ülkemiz için, bizim için ve halkımız için yaptığımız reformlar” dedi.

Cabir : “Elektrik sektöründe reform yapmak istiyorsak, Lübnanlılar jeneratörü açıp kapatmak ve mahalle jeneratörüne abonelik ödemek yerine daha düşük bir fatura ödesin ve 24 saat hizmet alsın, ben kime hizmet ediyorum? IMF'ye mi, yoksa halkıma mı? Pratikte, bu boşluğu doldurma konusunda uzun bir yol kat ettiğimizi düşünüyorum" dedi. Temsilciler Meclisi'nin bankacılık gizliliği değişiklik yasasını 87 oyla kabul etmesini değerlendiren Cabir “Lübnan hükümetinin gerçekleştirdiği reformlara bir güvenoyu” olarak nitelendirerek, bankacılık sektörünün yeniden düzenlenmesine ilişkin bir başka yasa tasarısı hazırladığını ve bu tasarının hızlı bir şekilde incelenerek Temsilciler Meclisi Genel Kurulu'na sunulmak üzere Maliye Komitesi'ne havale edildiğini söyledi.

Mevduat sahiplerinin fonlarının ülkelerine geri gönderilmesi

Cabir, "Lübnan'ın öncelikleri dikey değil yataydır. IMF ile bir anlaşma, Dünya Bankası ile anlaşmalar, temerrüde düşen dış borçlar konusunun ele alınması, Banka reformu meselesi, mevduat sahipleri meselesi gibi sorunlar önceliklidir. Bizim için her şey önceliklidir” dedi.

Lübnan merkez Başkanı Kerim Said'in bankaların nasıl yeniden yapılandırılacağı ve mevduat sahiplerinin paralarının nasıl iade edileceği konusunda bir çalışma hazırladığını açıklayan Cabir, "Dünyadaki hiçbir bankacılık sektörü tüm mevduat sahiplerine aynı anda tüm parayı iade edemez. Aşamalar olacak: İlk aşama orta gelirli insanlar için olacak, 100 bin dolar ve altında geliri olanlar. Onlara öncelik verilecek çünkü tüm mevduat sahiplerinin yüzde 84'ünü onlar oluşturuyor. Daha sonra ikinci aşama “daha yüksek miktarlar için, belki 500 bin dolara kadar ya da 1 milyon doara kadar ve daha sonra daha yüksek miktarlar için hızlı bir şekilde gelecek. Plan bir bütün olarak yayınlanacak, ancak geri ödeme aşamalı olacak. İşleyen bir bankacılık sektörüne çok ihtiyacımız var. Bu, yeterli sermayeye sahip ve tüm uluslararası standartlara uyan bir bankacılık sektörü olacak. Bu başarılamazsa ‘herhangi bir bankanın başka bir bankayla birleşebileceğini, hedefe ulaşmak için üç bankanın birbiriyle birleşebilecek" dedi.

Para ekonomisi nedeniyle gri listeye alındıklarını ifade eden Cabir, "Gri listeden çıkmak için para bankalara geri dönmeli ve normal bankacılık hayatına dönmeliyiz” şeklinde konuştu.

Amerikalıların Karzı Hasen derneğini kapatma talebiyle ilgili olarak da şunları söyledi: “Bu bizim değil Merkez Bankası Başkanı'nın meselesi. Tabii ki ne olacağını göreceğiz.”

Altının parasallaştırılması yok

Lübnan'ın altın stokları hakkında konuşan Cabir, “Bu stok, Lübnan Merkez Bankası'nın varlıkları olduğu ve doğru rolünü oynadığında gelecek için bir güven kaynağı olabileceği konusunda güven veriyor. Maalesef geçmiş yıllarda eski başkan Riyad Selame aracılığıyla bazı yanlış politikalar uygulandı ve şimdi bunların önüne geçilecek. Altının paraya çevrilmesi artık söz konusu değil. Neden mi? Çünkü ilk olarak, altını paraya çevirme kararı ne Merkez Bankası Başkanı'nın, ne Maliye Bakanı'nın ne de hükümetin elinde. Bunun Temsilciler Meclisi'ne gitmesi ve orada bir karar alınması gerekiyor. Bu konu tartışma konusu değildir" şeklinde konuştu.

Hizbullah ve silahları

ABD yönetiminin Lübnan'da odadaki fil (Oturma odasındaki fil) olarak gördüğü Hizbullah ve silahlarına ilişkin bir soruya Cabir şu yanıtı verdi: “Lübnan ordusunun güneyde konuşlandığını, rolünü yerine getirdiğini ve anlaşmayı ya da BM kararını (1701) doğru bir şekilde uyguladı. Ordunun konuşlanmasını ve ülkeyi elinde tutmasını istiyorsak, orduyu isteriz. Ama ona kabiliyetler vermek istemiyor muyuz, bunu organize bir şekilde yapmak istemiyor muyuz? Cumhurbaşkanı bu dosyadan sorumludur ve bu dosyayı akıllıca ele almaktadır. 8 yılını Genelkurmay Başkanı olarak geçirmiştir ve araziyi, koşulları ve olasılıkları bilmektedir.

Bazen baskı oluyor ve biz hala Bakanlar Kurulu'nun 4 bin 500 yeni asker alma kararını alıyoruz. Bugüne kadar güneye gitmesi için gereken 10 bin askeri tamamlayamadı; bu işler zaman alır ve bence Hizbullah da dahil olmak üzere tüm taraflar orduya saygı duyuyoruz ve onunla işbirliği yapmak istiyoruz diyorlar. Cumhurbaşkanı bir savunma politikası üzerinde çalışacağını, toplantılar düzenleyeceğini söylüyor ama ona zaman verelim.”

Suudi Arabistan ile ilişkiler

Suudi Arabistan ve diğer Arap ülkeleriyle ilişkilerin başlatılması hakkında konuşan Cabir, “Arapların bağrında olmak bizim için doğaldır çünkü Lübnan bu Arap dünyasına aittir” dedi. Lübnanlılar bugün yüzbinlerce Arap ülkesine dağıldığını ifade eden Cabir ,Suudi Arabistan, BAE, Kuveyt, Katar ve Irak gibi ülkelerle ilişkileri ‘çok mükemmel’ olarak nitelendirdi. Cabir, “Elimizi uzatmış durumdayız ve Arap kardeşlerimizle en iyi ilişkilere sahip olmak için çaba göstereceğiz” şeklinde konuştu.

Arap devletlerini “büyük kardeşler” olarak tanımlayan Cabir "Küçük bir ülke olan ve ne yazık ki sahip olduğu tüm imkânları kullanmayan Lübnan'a ilgi duyuyorlar. Arap kardeşlerimizin hem kendi aralarında hem de bizim onlarla yaptığımız konuşmalarda Lübnan'ı çok istediklerini ve Lübnan'ın daha iyi olmasını istediklerini düşünüyorum. Lübnan'a dönmeyi çok istiyorlar" dedi.

Yaşadıklarının hiçbir ülke kaldıramayacağını belirten Cabir, “Lübnan 2019‘da mali bir çöküş yaşadı, 2020’de yarı nükleer bir patlama oldu, Kovid, dünyanın geri kalanı gibi boş boş oturduk, sonra bir cumhurbaşkanlığı boşluğu, karar alamayan bir geçici hükümet, çalışmayan bir parlamento çünkü bir bölüm cumhurbaşkanı yoksa Temsilciler Meclisi'nin de çalışmayacağını söylüyor ve ardından 13 aylık bir savaş. Bunların hepsine birlikte kim dayanabilir.”

iki milyon Suriyeli Arap'ı kucakladıklarını da unutmaması gerektiğini ifade eden Cabir, "Acaba ABD iki yıl boyunca 120 milyon Meksikalıyı kabul etse ne olur? Lübnan çok şeye katlandı. Lübnan tüm sektörlerinde yapısal ve gerçek reformlar gerçekleştirmek için büyük bir çaba sarf ediyor ve Arap kardeşlerimiz ve dünya bunun yanında duruyor" dedi.