Rusya, Ukrayna savaşının seyrinin değişmesi ile endişe verici planlara yönelebilir

Savunma alanından yetkililer, sahada Ukrayna lehine değişen askeri gelişmeleri Batı ülkelerinden sağlanan silahlara bağlıyor. (AP)
Savunma alanından yetkililer, sahada Ukrayna lehine değişen askeri gelişmeleri Batı ülkelerinden sağlanan silahlara bağlıyor. (AP)
TT

Rusya, Ukrayna savaşının seyrinin değişmesi ile endişe verici planlara yönelebilir

Savunma alanından yetkililer, sahada Ukrayna lehine değişen askeri gelişmeleri Batı ülkelerinden sağlanan silahlara bağlıyor. (AP)
Savunma alanından yetkililer, sahada Ukrayna lehine değişen askeri gelişmeleri Batı ülkelerinden sağlanan silahlara bağlıyor. (AP)

Ukrayna savaşının altıncı ayına girerken Ukrayna kuvvetleri, ‘özel askeri operasyonun’ başlangıcında Rusya'nın işgal ettiği toprakları geri almak için karşı saldırı başlattı. ABD ve Batılı ülkelerin askeri ve siyasi verileri, Rusya'nın savaşı sürdürmekte ciddi zorluklarla karşı karşıya olduğunu gösteriyor. Savunma yetkilileri, Ukrayna ordusunun nispi başarılarını, özellikle yüksek hareketli topçu roket sistemi (HIMARS) başta olmak üzere, Batılı ülkelerden sağlanan silahlarla ilişkilendiriyor.  
ABD'nin NATO Daimi Temsilcisi Büyükelçi Julianne Smith,  Radio Free Europe’a yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Ukraynalı askeri liderler, karşı saldırılarda bir sonraki adımları kendileri belirleyecek. NATO hangi sistemlerin en yararlı olacağını inceliyor. Ukrayna ordusunu sahada desteklemek için elimizden gelen her şeyi yapmaya devam edeceğiz. Çatışmayı kazanabilmeleri ve Rus saldırganlığını durdurabilmeleri için ihtiyaç duydukları şeylere sahip olduklarından emin olacağız.”  
İngiltere Savunma Bakanı Ben Wallace, Sky News televizyonuna verdiği demeçte, "Ruslar şu anda savaşın birçok alanında başarısız oluyor. Putin yeniden strateji değiştirebilir. A, B ve C planı başarısız oldu. D planına geçiş yapabilir” diye konuştu. Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu’nun ‘dinlenme ve yeniden hazırlanma’ sürecinin sona ermesinin ardından operasyonların ‘yeniden güçlü bir şekilde başlatılması’ talimatına rağmen, Rus ordusunun saldırıları son haftalarda gözle görülür bir şekilde yavaşladı. Rus ordusunun son dönemlerdeki en önemli başarısı temmuz ayının başlarında, Ukrayna’nın doğusundaki Lyschansk şehrini ele geçirmesiydi. ABD Savunma Bakanlığı yetkilileri, ABD ve Batılı ülkelerinin askeri yardımının, özellikle yüksek hareketli topçu roket sistemi HIMARS’ların Ukrayna'nın Donbass’ta savaşın seyrini değiştirmesine ve Herson’da karşı atak başlatmasına katkı sağladığını belirtiyor. Washington Post gazetesine konuşan bir askeri analist şu değerlendirmelerde bulundu:
"Rus bakan 16 Temmuz'da verilen aranın sona erdiğini açıkladı. Ancak bu açıklama, Rus saldırılarının yoğunluğunda gözle görülür bir artışa yol açmadı."
Birçok Batılı yetkili ve analist, Rusya'nın ‘modern silahlarla donatılmış Ukrayna kuvvetleri’ karşısında daha fazla bölgeyi ele geçirebileceğine şüpheyle yaklaşıyor. Ukrayna kuvvetleri daha önce Rus ordusunu başkent Kiev'i ele geçirmekten vazgeçmeye zorlamıştı. Şimdi aynı senaryonun Donbas bölgesi için de söz konusu olabileceği değerlendiriliyor. Uzmanlar, Rus ordusunun, sadece mevcut cephe hattına mücavir bazı bölgeleri ele geçirebileceğine inanıyor. Washington'daki Savaş Araştırmaları Enstitüsü'nün bir raporuna göre Rus ordusu tükenmiş durumda. Bu nedenle Seversk ve Bakhmut kasabalarına ek saldırılar gerçekleştiremiyor. Raporda, Rus kuvvetlerinin bu iki eksende neredeyse günlük kara saldırıları başlatmak ve yeni topraklar ele geçirmek için yeterli kaynak tahsis ettiğini ancak Ukrayna'nın başka yerlerinde benzer toprak kazanımları elde edemedikleri belirtiliyor. ABD istihbarat raporlarına göre, Rusya’nın şu ana kadar ölü ve yaralı olmak üzere 75 bin askeri etkisiz hale getirildi. Bu sayı ‘özel operasyonun’ başladığı şubat ayında cepheye sürülen toplam askerin yarısına tekabül ediyor. Bu nedenle uzmanlar Rus ordusunun kan kaybettiğini ve askeri yeteneklerinin büyük ölçüde tükenmeye doğru gittiğini belirtiyor.  
İngiltere Savunma Bakanlığının Twitter hesabından Ukrayna'daki duruma ilişkin paylaşılan istihbarat raporunda, Rus Wagner paralı askerlerinin Ukrayna'nın doğusundaki cephe hattının bazı noktalarında görevlendirildiği kaydedildi. Wagner paralı askerlerinin mart ayından bu yana Rus ordusuyla koordineli olarak hareket ettiğine işaret edilen raporda, Wagner'e normal ordu birimlerine benzer şekilde cephe hattının belirli alanları için sorumluluk verilmiş olabileceği değerlendirmesinde bulunuldu. Raporda ‘Rusya’nın Ukrayna ile savaşında büyük bir piyade sıkıntısı ile karşı karşıya kalması nedeniyle böyle bir karar almış olabileceği’ belirtilerek, buna rağmen Wagner’in savaşın seyrinde önemli bir değişiklik gerçekleştiremeyeceği yorumunda bulunuldu.  
Adının açıklanmasını istemeyen Batılı bir yetkili, Washington Post gazetesine yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Rusya, Kiev’de başarısız olduktan sonra savaş taktiklerini değiştirdi. Şimdi yine strateji değişikliğine gidebilir. Rusya şu ana kadar kullanmadığı askeri yeteneklere sahip. Eğer bu güçlerini kullanırsa savaşın seyri değişir ve daha endişe verici bir boyut kazanabilir.”  



ABD neden Venezuela’nın petrol kaynaklarına göz dikti?

ABD, Venezuela devletine ait petrol ve doğalgaz şirketi PDVSA'yı da yaptırım listesine almıştı (Reuters)
ABD, Venezuela devletine ait petrol ve doğalgaz şirketi PDVSA'yı da yaptırım listesine almıştı (Reuters)
TT

ABD neden Venezuela’nın petrol kaynaklarına göz dikti?

ABD, Venezuela devletine ait petrol ve doğalgaz şirketi PDVSA'yı da yaptırım listesine almıştı (Reuters)
ABD, Venezuela devletine ait petrol ve doğalgaz şirketi PDVSA'yı da yaptırım listesine almıştı (Reuters)

ABD uyuşturucu kaçakçılığını önleme gerekçesiyle Venezuela’ya baskıyı artırırken, Donald Trump’ın asıl hedefinin ülkedeki petrol yatakları olduğu belirtiliyor. 

Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro, Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC+) üyelerine ve Genel Sekreter Heysem el-Gays’a pazar günü gönderdiği mektupta, ABD’nin petrol kaynaklarını ele geçirmek istediğini söylemişti. 

Maduro yönetimi, ABD’nin eylemlerinin ülkeyi "istikrarsızlaştırmayı" ve ihracat kapasitesini zayıflatmayı amaçladığını savunuyor. 

Mektupta, bu gerilimin devam etmesi halinde Venezuela’nın petrol üretiminin ve dünya piyasasının istikrarının "ciddi şekilde tehlikeye girebileceği" belirtilerek OPEC+ üyelerine dayanışma çağrısı yapılmıştı.

Kolombiya lideri Gustavo Petro da Trump’ın "uyuşturucuyla mücadeleyi bahane ederek Venezuela’daki petrol kaynaklarını ele geçirmeye çalıştığını" söylemişti. 

ABD Dışişleri Bakanlığı ise Karayipler’deki askeri yığınağın uyuşturucu kaçakçılığını ve düzensiz göçmen akışını engelleme amacı taşıdığını, Venezuela’nın petrol kaynaklarıyla ilgisi olmadığını savunmuştu. 

ABD Enerji Enformasyon Dairesi’ne göre Venezuela, dünyadaki ham petrol rezervlerinin neredeyse beşte birine sahip. Yaklaşık 303 milyar varil ham petrole denk gelen bu miktar, dünyadaki en büyük ham petrol rezervini oluşturuyor. 

Diğer yandan Karakas yönetimi gerek ABD’nin uyguladığı yaptırımlar gerek de ekipman eksikliği nedeniyle bu potansiyeli gerçek anlamda kullanamıyor. Latin Amerika ülkesi günde yaklaşık 1 milyon varil petrol üretiyor. Bu yüksek bir rakam olmasına rağmen küresel ham petrol üretiminin sadece yüzde 0,8'ini oluşturuyor.

CNN’in analizinde, ABD’nin benzin üretimine uygun hafif ham petrol çıkardığına ancak Venezuela’daki gibi ağır ham petrole sahip olmadığına dikkat çekiliyor. Ağır ham petrol üretimi dizel, asfalt ya da fabrikalarla diğer ağır ekipmanlarda kullanılıyor. 

Trump yönetiminin, bu petrol kaynaklarına ulaşmak için Maduro’yu devirip yerine "Batı yanlısı" bir lider getirmeyi deneyebileceği yorumu yapılıyor. Böyle bir senaryoda Karakas yönetimine uygulanan ağır ekonomik yaptırımları hafifletilebileceği ve Amerikan petrol şirketlerinin ülkede daha yoğun faaliyet gösterebileceği belirtiliyor.

ABD'nin Karayipler'deki askeri yığınağı

Trump yönetimi uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadele gerekçesiyle Güney Mızrağı Operasyonu'nu başlattığını bu ay duyurmuştu. Amerikan ordusu, dünyanın en büyük uçak gemisi USS Gerald R. Ford'un da aralarında bulunduğu çok sayıda savaş gemisiyle birlikte 15 bin askerini bölgeye sevk etmişti.

ABD Dışişleri Bakanlığı, uyuşturucu kaçakçılığından sorumlu tuttuğu Güneşler Karteli'ni (Cartel de los Soles) terör örgütü ilan etmiş, liderinin Maduro'nun olduğunu öne sürmüştü.

Bölgede eylülden bu yana en az 21 operasyon düzenleyen Amerikan ordusu, uyuşturucu kaçakçılığına karıştığını iddia ettiği 83 kişiyi öldürdü. 

Independent Türkçe, CNN, Fox News


55 kartel lideri gizlice gönderildi: Amerika’ya hoş geldiniz!

Trump, uyuşturucuyla mücadelede gerekli adımların atılmaması halinde Meksika'yı "askeri harekatla" tehdit etmişti (Reuters)
Trump, uyuşturucuyla mücadelede gerekli adımların atılmaması halinde Meksika'yı "askeri harekatla" tehdit etmişti (Reuters)
TT

55 kartel lideri gizlice gönderildi: Amerika’ya hoş geldiniz!

Trump, uyuşturucuyla mücadelede gerekli adımların atılmaması halinde Meksika'yı "askeri harekatla" tehdit etmişti (Reuters)
Trump, uyuşturucuyla mücadelede gerekli adımların atılmaması halinde Meksika'yı "askeri harekatla" tehdit etmişti (Reuters)

Meksika gizli operasyonlarla yakaladığı kartel liderlerini Donald Trump'ın baskısıyla ABD'ye teslim etti. 

Wall Street Journal'ın haberinde, çete liderlerinin gönderildiği operasyonlardan ilkinin 9 ay önce gerçekleştiği belirtiliyor. Uyuşturucuyla Mücadele Dairesi'nin (DEA) eski direktörü Derek Maltz'ın mahkumları "Amerika'ya hoş geldiniz!" diye karşıladığı aktarılıyor. 

İkinci operasyonsa ağustosta yapıldı. Meksika yönetiminin, ABD Başkanı Donald Trump'ın baskısıyla toplamda 55 kartel liderini gönderdiği belirtiliyor. 

Mahkumlar arasında Meksika'nın en büyük suç örgütleri olan Sinaloa, Jalisco Yeni Nesil Karteli ve Zetas çetelerinden üst düzey isimlerin yer aldığı ifade ediliyor. 

ABD'ye iade edilenlerden biri de 1985'te DEA ajanı Enrique "Kiki" Camarena'yı öldürmekle suçlanan Rafael Caro Quintero. 

Amerikalı yetkililer, mahkumların çoğunun Meksika'daki uyuşturucu ve silah kaçakçılığı ağına dair ilk elden bilgiler paylaşabileceğini bekliyor. Kara para aklama operasyonlarından uyuşturucu kaçakçılığında rüşvet alan siyasetçiler, ordu görevlileri ve finans sektörü yetkililerinin adlarının öğrenilebileceği ifade ediliyor.  

Tutukluların, ceza indirimi veya daha rahat hapishane koşulları karşılığında işbirliğine yanaşabileceğine dikkat çekiliyor.

55 kartel liderinin ABD'ye teslim edilmesi için yürütülen gizli operasyonlarda binlerce Meksikalı özel harekatçının görev yaptığı aktarılıyor. 

20 Ocak-2 Mayıs'ta DEA'in direktörlüğünü geçici olarak üstlenen Maltz, "Ajansımızın tarihinde hiç bu kadar çok sayıda kötü adamın Meksika'dan çıkarıldığını görmemiştik" diyor. ABD'ye teslim edilenler arasında paramiliter Zetas uyuşturucu çetesinin liderleri Miguel Angel ve Omar Trevino kardeşlerin de yer aldığını belirtiyor. 

Trump'ın uyuşturucuyla mücadele önlemlerinin artırılmaması halinde gümrük tarifelerini yükseltme tehdidinin, Meksika'nın mahkumları iade etmesinde önemli rol oynadığı yazılıyor. 

Meksikalı yetkililer, devlet başkanı Claudia Sheinbaum'un bu hamleyle "ABD müdahalesinden kurtulduğunu" söylüyor. Uyuşturucuyla mücadele operasyonlarının artırılmaması durumunda Amerikan ordusunun, Meksika'daki fentanil tesislerini ya da kartel liderlerini hedef alan drone saldırıları düzenleyerek ülkeyi "kaosa sürükleyeceğinden" endişelenildiği belirtiliyor.

Kaynaklar, ABD ve Meksika arasında üçüncü bir mahkum transferiyle ilgili görüşmelerin devam ettiğini de bildiriyor. 

Independent Türkçe, Wall Street Journal, New York Times


Sağlığının sorulmasından şikayet eden Trump, elinde iki yara bandıyla görüldü

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

Sağlığının sorulmasından şikayet eden Trump, elinde iki yara bandıyla görüldü

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

ABD Başkanı Donald Trump, salı günü yapılan kabine toplantısında medyanın genel sağlık durumunu sorgulamasından duyduğu rahatsızlığı dile getirirken, sağ elinde iki büyük yara bandıyla göründü.

Sağ elinde sürekli görülen morluğu bandaj ve makyajla kapatan başkan, toplantıda medya mensuplarını yönetimi hakkındaki haberleri görmezden gelip fiziksel sağlığıyla ilgili haberler yapmakla suçladı.

Eylül ayındaki manşetlerle alay ettiği anlaşılan Trump "Bir gün basın toplantısı yapmadım. 'Başkanla ilgili bir sorun mu var?' diye yazdınız" dedi. O dönemde internette pek çok kişi başkan günlerce ortalıkta görünmediği için başına kötü bir şey geldiği teorisini ortaya atmıştı.

Dağınık konuşmalarında eski Başkan Joe Biden'dan sık sık bahseden Trump, medyanın Biden'ın olası sağlık sorunlarını haber yapmadığını ve sağlığıyla ilgili endişeleri görmezden geldiğini asılsız şekilde ima etti.

Trump, "Siz delisiniz" diye ekledi.

Bir sorun olduğunda sizde haber veririm. Bir gün olacak, bu hepimizin başına gelecek. Ancak şu anda zihnimin 25 yıl öncesine göre daha açık olduğunu düşünüyorum ama kim bilir.

79 yaşındaki başkan daha sonra, "genel sağlık durumunun mükemmel" olduğunu gösteren son muayene sonuçlarıyla övündü.

Trump, "Bu arada fiziksel muayeneden geçtim, hepsi A, hepsi" diye söze başladı ve ardından mükemmel puan aldığı bilişsel teste girmeyi neden seçtiğini açıkladı.

Trump açıklamalarını yaparken, kabine toplantısının çoğunda yaptığı gibi ellerini masanın altında sakladı.

Ancak ellerini kaldırdığında, makyaj gibi görünen şeyin üzerinde iki büyük yara bandı olduğu görüldü.

Bu yıl Beyaz Saray, halk arasında endişelere yol açmasının ardından Trump'ın elindeki yaygın morlukları açıklamak zorunda kalmıştı.

dfrgt

Başkanın doktoru Dr. Sean Barbabella, bunun aspirin tedavisinin "iyi bilinen ve zararsız bir yan etkisi" olduğunu, tedavinin morarmayı daha belirgin hale getirebileceğini söylemişti.

Barbabella, "Bu durum, sık sık el sıkışma ve standart bir kardiyovasküler hastalık önleme rejiminin parçası olarak alınan aspirinden kaynaklanan hafif yumuşak doku tahrişiyle tutarlı" demişti.

Beyaz Saray ayrıca temmuzda başkana, bacaklardaki damarların kalbe kan göndermede sorun yaşaması ve alt ekstremitelerin şişmesine neden olan bir durum olan "kronik venöz yetmezlik" teşhisi konduğunu açıklamıştı.

Independent Türkçe