ABD istihbaratı ve federal ajanslar her yıl neden sırlarını ifşa ediyorlar?

Hükümet, hassas bilgileri süresiz olarak gizli tutma hakkını saklı tutuyor.

ABD başkanları 1995, 2003 ve 2006 yıllarında federal kurumlara ait milyarlarca belge üzerindeki gizliliğin kaldırılması yönünde ‘kararnameler’ yayınladılar. (AFP)
ABD başkanları 1995, 2003 ve 2006 yıllarında federal kurumlara ait milyarlarca belge üzerindeki gizliliğin kaldırılması yönünde ‘kararnameler’ yayınladılar. (AFP)
TT

ABD istihbaratı ve federal ajanslar her yıl neden sırlarını ifşa ediyorlar?

ABD başkanları 1995, 2003 ve 2006 yıllarında federal kurumlara ait milyarlarca belge üzerindeki gizliliğin kaldırılması yönünde ‘kararnameler’ yayınladılar. (AFP)
ABD başkanları 1995, 2003 ve 2006 yıllarında federal kurumlara ait milyarlarca belge üzerindeki gizliliğin kaldırılması yönünde ‘kararnameler’ yayınladılar. (AFP)

Tarık eş-Şami  
Amerika Birleşik Devletleri hükümetinin gizli tarihini inceleyen araştırmacılar için 31 Aralık gecesi, önemli bir zaman dilimine işaret ediyor. Çünkü her yıl o gece yüz milyonlarca belgenin üzerindeki gizlilik kaldırılıyor ABD Başkanı Bill Clinton'ın 1995 yılında çıkardığı başkanlık kararnamesi ile 25 yıl ve üzeri, tarihi önemi olan belgeleri şeffaflık gereği kamuoyuna açma mecburiyeti getirilmişti. Tabii federal güvenlik teşkilatları, çeşitli sebeplerle hangi belgelerin yayınlanmaması gerektiğini kararlaştırabiliyor. Bazı hassas bilgilerin ‘sonsuza kadar’ gizli kalacak olması ihtimal dahilindedir. Peki, ABD hükümeti neden sırlarını ifşa ediyor? Bu süreç şeffaf mı yürütülüyor yoksa sınırlı bir paylaşım mı söz konusu? 

Üzerinden gizlilik perdesi kaldırılan onlarca yıl  
1995, 2003 ve 2006'da ABD başkanları, istihbarat ve ulusal güvenlik kurumları, Dışişleri Bakanlığı ve Beyaz Saray da dahil olmak üzere federal kurumlarına ait bazı hassas bilgileri de içeren milyarlarca belge üzerindeki gizliliğin kaldırılması yönünde ‘kararnameler’ yayınladılar. Gizliliği kaldırılan ‘casusluk faaliyetleri, gizli silahlar, bazı kritik diplomatik temaslar ve başkanların önemli kararlarına dair’ belgelerin çoğunun üzeri karartılmıştı. 2006 yılında devasa ölçütte belgeler yayımlandı ve yaklaşık bir milyar sayfanın üzerindeki gizlilik kaldırıldı. Belgelerin bir kısmı ‘hizmete özel’ (confidential), bir kısmı ‘gizli’ (secret) bir kısmı ise ‘çok gizli’ (top secret) olarak sınıflandırılmıştı. Böylece ‘Küba füze krizi’, ‘Vietnam savaşı’ ‘ABD’deki Sovyet ajanlık şebekelerine’ dair ‘gizem perdeleri’ nispeten aralandı. Yayımlananlar arasında Federal Soruşturma Bürosu’na (FBI) ait 270 milyon belge de yer alıyordu. Araştırmacılar ve gazeteciler bu belgeleri çözümlemek için yıllarca çalıştı. Bu belgeler, Soğuk Savaş’ın önemli bir dönemini, nükleer silahlarla nasıl mücadele edildiğini, ABD’nin Ortadoğu ve Latin Amerika’daki politikalarını büyük ölçüde göz önüne seriyordu. Jimmy Carter döneminde Merkezi İstihbarat Teşkilatı’nın (CIA) İran’daki rolü, Camp David Anlaşmaları ve Mısır-İsrail arasındaki ‘barış antlaşmasındaki’ süreçler bu belgeler ışığında daha sağlıklı yorumlanabildi.  

Tarihi anlamak 
Gizli olarak tasnif edilmiş belgelerin yayınlanması 2009 yılından itibaren adeta rutin hale geldi. Başkan Barack Obama’nın 13526 sayılı Yürütme Kararı uyarınca ABD federal kurumlarının, üzerinden 10 ila 25 geçmiş ‘gizli belgeleri’ sınıflandırması gerekiyordu. Bu sınıflandırma, bilgilerin açıklanmasının ulusal güvenliğe vereceği zararın hesaplanmasına dayanıyor. Federal kurumların, süresiz olarak açıklanmamasını kararlaştırdıkları belgeler dışındaki bilgilerin üzerindeki gizlilik otomatikman kaldırılıyor.  
Tennessee Eyalet Üniversitesi'nde siyaset bilimi profesörü olan Jon DiCicco da dahil olmak üzere birçok gözlemci, gizliliği kaldırılmış hükümet belgelerinin ABD ulusal güvenlik politikası tarihini anlamak için oldukça önemli olduğu görüşünde. Çünkü bunlar ABD hükümetinin ve ulusal güvenlik servislerinin iç işleyişine açılan pencereler niteliğinde. ABD Adalet Bakanlığı, resmi sitesinde, Federal kurumlara ait eski ‘gizli belgelerin’ yayınlanmasının, kamuoyunun ve araştırmacıların, kurumların işleyişini kavramasına yardımcı olduğunu belirtiyor. Böylelikle sıradan halk ve araştırmacılar, ABD’nin demokratik kurumlarının işleyişini ve tarihsel süreçlerini daha yakından görebilir. Bununla birlikte halen ulusal güvenliğe tehdit oluşturabilecek bilgiler gizli tutulmaya devam ediliyor.
 
İstihbarat için faydalı 
ABD’li emekli istihbarat görevlisi olan, George Mason Üniversitesi İstihbarat, Politika ve Uluslararası Güvenlik Merkezi Direktörü Michael V. Hayden, bazı belgelerin üzerindeki gizliliğin kaldırılmasının ABD istihbarat teşkilatlarının yararına olduğunu düşünüyor. Hayden’e göre, bazı belgelerin üzerindeki gizlilik kararının kaldırılmasının, Amerikan halkının hangi istihbarat teşkilatlarının görevinin mahiyetini ve niçin önemli olduğunu anlamasına yardımcı oluyor. Kamuoyunda istihbarat teşkilatlarının gizliliğine olan genel toleransın geçmiş yıllara kıyasla daha yüksek olmasını da bu durumla ilişkilendiriyor. Şarku'l Avsat'ın Independent Aerabia'dan aktardığı habere göre Hayden konuya dair şu değerlendirmelerde bulundu:
“Geçmişte vatandaşlar, son derece güçlü hale gelen ve aşırı gizlilikle hareket eden istihbarat teşkilatlarının gerçekte ne yaptığını daha iyi anlamak için daha fazla şeffaflık talep ediyordu. İstihbarat topluluğunun ABD’yi korumak adına yaptıklarını sürdürebilmesi için Amerikan halkının güvenine ihtiyacı var ve bu güvenin sağlanması için biraz gizliliğin kaldırılmasında sorun yok. Böylelikle söz konusu kurumların gerçek işlevleri daha iyi anlaşılabilir.”
Ancak çoğu belgenin ortaya çıkması uzun yıllar alabiliyor. Örnek vermek gerekirse; 2011'de ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı en eski gizli devlet belgeleri olduğunu söylediği bazı belgeler yayımladı. Bu belgelerden biri 1917'den beri yani yaklaşık bir asırdır gizli tutuluyordu. Bu belgelerin bir kısmında, ‘görünmez mürekkep’ üretilmesi, kapalı zarfların mühürleri bozulmadan açılmasıyla ilgili veriler yer alıyordu. Dönemin CIA Direktörü Leon Panetta, bu bilgilerin artık güncel olmadığını ve gelişen teknolojik gelişmeler ışığında bu bilgilerin ifşa edilmesinin herhangi bir tehlike arz etmediğini belirtmişti. Bununla birlikte ABD hükümetinin o kadar çok sırrı bulunuyor ki bunları gözden geçirmek ve hangilerinin üzerindeki gizliliğin kaldırılmasına karar vermek, yoğun mesai isteyen göz korkutucu bir iş olsa gerek. 2017 yılında ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı 83,8 milyon dönemsel belgeden sadece 46 milyonunun üzerinden gizliliği kaldırdı.  

İstisnalar  
Gizliliği kaldırılmayan belgeler süresiz olarak gizli tutulmak kaydıyla istihbarat teşkilatlarının arşivlerinde yer alıyor. Adalet Bakanlığı'na göre, üzerinden 25 yıl geçmesine rağmen, sürekli koruma gerektiren kayıtlarda sınıflandırılan bilgiler ‘muafiyet/duyarlılık’ olarak adlandırılıyor. İstihbarat teşkilatları ‘zaman aşımına’ giren bilgi ve belgeleri inceliyor, Başkanlık Kararnamesi’nde ‘muaf olanlar kategorisinde’ değerlendirilenleri gizli olarak tutmaya devam ediyor. Muafiyetler arasında önemli bir kaynağın kimliğini korumak, aktif istihbarat görevinde olanlar ya da emekli olmalarına rağmen hayatta olan görevlilerin kimliğini gizlemek, yabancı bir hükümetin veya uluslararası bir organizasyonun istihbarat veya güvenlik servisi ile ilişkisinin ifşa edilmemesi, kitle imha silahlarının geliştirilmesine, üretilmesine veya kullanılmasına yardımcı olacak bilgilerin açıklanmaması yer alıyor. Ayrıca ABD şifreleme sistemlerini zayıflatacak bilgilere erişimin engellenmesi veya bir ABD silah sistemindeki en son teknolojilerin uygulanmasını olumsuz etkileyecek veya askeri savaş sırlarını açığa çıkaracak bilgilerin gizlenmesini de içeriyor. Muafiyetler ayrıca ABD ile yabancı hükümetler arasındaki ilişkilere veya ABD'nin devam eden diplomatik faaliyetlerine ciddi zarar verebilecek bilgilerinin açıklanmamasını, ABD hükümet yetkililerinin güvenliğine tehdit teşkil edecek verilerin karartılmasını da kapsıyor. Ulusal güvenlik acil durum hazırlık planlarına zarar verebilecek veya ABD ulusal güvenlik sistemlerinin, kurulumlarının veya altyapılarının mevcut güvenlik açıklarını ortaya çıkarabilecek bilgiler de ifşa edilemiyor.

Açık uyarı  
Bu nedenle ABD federal ve istihbarat teşkilatları, gizliliği kaldırma kararı vermeden önce son derece dikkatli davranıyorlar. Örneğin, 2006'da Merkezi İstihbarat Teşkilatı 100 milyondan fazla sayfayı gözden geçirdi ve sadece 30 milyon sayfanın üzerindeki gizliliği kaldırdı. Ulusal Güvenlik Ajansı, Vietnam Savaşı’na dair, Tonkin Körfezi Olayıyla ilgili kapsamlı verilerin yayınlanmasını onaylamadı. On milyonlarca belge arasından sadece 35 milyon sayfalık kısmı yayınladı. Tennessee Eyalet Üniversitesi'nde siyaset bilimi profesörü olan Jon DiCicco gizliliği kaldırılan belgelerin her zaman hikayenin tümünün anlaşılmasına katkı sunmadığı uyarısında bulunuyor. DiCicco’ya göre açıklanan belgeler çoğu zaman, hikayenin tümünün anlaşılmaması için özenle seçilebiliyor ve bir süzgeçten geçiriliyor. Bu da söz konusu belgelerin sağlıklı bir şekilde yorumlanmasına olanak sağlamıyor. Bazı belgeler, bir yetkilinin veya belirli bir teşkilatın görüş açısını yansıtabiliyor. Bu nedenle bazı şeyleri anlayabilmek için mümkün olduğunca çok sayıda ilgili ofis ve departmandan gelen gizliliği kaldırılmış belgeleri incelemek gerekiyor. DiCicco, bazı belgeler katı bir şekilde ‘açıklanamaz olarak tasnif edilmesine’ rağmen, ‘Bilgi Edinme Özgürlüğü Yasası’ uyarınca bu belgelerin bir kısmının, eyaletlerden ve istihbarat servislerinden talep edilebildiğini kaydediyor. 

Gizliliği kaldırılan belgelere nasıl ulaşılabilir?  
Gizli belgeler farklı servisler tarafından kamuya açıklanıyor. Çeşitli alanlarda yayınlanan tüm belgelerin eksiksiz sunumunu sağlayan tek bir internet sitesi veya ortak bir veri tabanı söz konusu değil. Dolayısıyla ‘bilgiye erişmek için’ farklı resmi web sitelerini taramak gerekiyor. Örneğin ABD Dışişleri Bakanlığı sitesinde, tarihe göre ve anahtar kelimeler yazılarak arama yapılabiliyor. Eski Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'ın tartışmalı e-postalarını, Henry Kissinger'ın çözümlenmiş telefon metinlerini, Şili, Arjantin, El Salvador ve Guatemala hakkında gizliliği kaldırılmış belgelere bu siteden ulaşılabiliyor.  

Dışişleri Bakanlığı’nın Ortadoğu dosyaları  
ABD’nin dış ilişkilerine dair 1861'de başlayan ve şu an 350'den fazla cilt içeren, gizliliği kaldırılmış ve yayınlanmak üzere düzenlenmiş veri bulunuyor. Dışişleri arşivinde başlıca dış politika kararları kayıt altında, araştırmacılara sunuluyor. Dışişleri arşivi, 20’inci yüzyıl boyunca ABD diplomasisinin, dünya çapındaki sosyal, siyasi, askeri ve ekonomik gelişmelere yönelik yaklaşımına ışık tutuyor. Örneğin Cemal Abdunnasır liderliğindeki 1960’lı yılların Mısır’ı ile ilgili ayrıntılı dosyalara bu arşivden ulaşabiliyorsunuz. Ayrıca İran, Irak, Lübnan, Filistin, Suudi Arabistan, Körfez ülkeleri, Yemen ve İsrail ile ilgili siyasi konularda geniş arşiv çalışmaları var. Dışişleri Bakanlığı görevlilerinin Knesset'teki (İsrail Parlamentosu) gelişmeler, İsrail hükümetinin önemli üyelerinin servetleri ve ülkenin güvenlik durumuyla ilgili raporları da arşivde yer alıyor.  
 
Şaşırtıcı ifşalar
Birçoğu George Washington Üniversitesi Ulusal Güvenlik Arşivi internet sitesinde bulunan, gizliliği kaldırılmış belgeler birçok şaşırtıcı bilgi içeriyor. Bunlar arasında ABD ordusunun 1959'da ayda bir üs kurmayı planlaması da var. ABD ordusu yerküreyi ve uzayı gözetlemek, Sovyetler Birliği’nin benzer emelleri ile mücadele etmek için ay üzerinde bir askeri üs kurmanın planlarını yapmış.  Başkan John F. Kennedy yönetiminin, ‘Küba Füze Krizi’ sonrasında bu ülkeyi işgal etmeyi planladığı da bilgiler arasında. 1964'te Kuzey Vietnam torpido botlarının iki ABD destroyerine ateş açtığına ilişkin haberler, ABD Kongresi'nin Tonkin Körfezi Kararnamesi'ni kabul etmesine ve ABD'nin daha etkin olarak katıldığı Vietnam Savaşı'nın (1965-75) başlamasına yol açmıştı. Gizliliği kaldırılan belgelere göre bu saldırı aslında hiç gerçekleşmemiş. Gizliliği kaldırılan bazı belgeler, önemli ABD vatandaşlarının 1967-1973 yılları arasındaki tüm dış iletişimlerinin takip edildiğini gösteriyor. Dinlenenler arasında, Martin Luther King, Muhammed Ali, Demokratik Senatör Frank Church ve Cumhuriyetçi Senatör Howard Baker da var.  

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrildi.



ABD'de kızamığa bağlı üçüncü ölüm gerçekleşti

ABD Sağlık Bakanı Robert F. Kennedy (Reuters)
ABD Sağlık Bakanı Robert F. Kennedy (Reuters)
TT

ABD'de kızamığa bağlı üçüncü ölüm gerçekleşti

ABD Sağlık Bakanı Robert F. Kennedy (Reuters)
ABD Sağlık Bakanı Robert F. Kennedy (Reuters)

Kızamık nedeniyle hastaneye kaldırılan okul çağındaki ikinci çocuk, virüsün ocak ayı sonlarında Batı Teksas'ta yayılmaya başlamasından bu yana Amerika Birleşik Devletleri'nde kızamığa bağlı üçüncü ölüm vakası oldu.

Çocuk, Teksas'ın Lubbock kentindeki Teksas Üniversitesi Tıp Merkezi sağlık sisteminde kızamık komplikasyonları nedeniyle tedavi görüyordu ve aşılanmamıştı.

ABD'deki kızamık vakalarının sayısı şu anda 2024 yılının tamamında kaydedilen vaka sayısının iki katından fazla. Teksas cuma günü, enfeksiyon ve hastaneye yatış sayısında önemli bir yeni artış olduğunu duyurdu. Üç veya daha fazla vaka olarak tanımlanan aktif salgınların görüldüğü diğer eyaletler arasında New Mexico, Kansas, Ohio ve Oklahoma da bulunuyor.

Virüs, aşılama oranlarının düşük olduğu toplumlarda yayılmaya başladı. Eyaletler arası salgın, sağlık uzmanlarının virüsün aşılama oranlarının düşük olduğu diğer ABD topluluklarında da etkili olabileceği ve salgının bir yıla kadar sürebileceği yönündeki endişelerini doğruluyor. Geçtiğimiz hafta Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Meksika'daki vakaların Teksas'taki bir kızamık salgınıyla bağlantılı olduğunu duyurdu. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre kızamık, enfekte olmuş bir kişinin nefes alması, hapşırması ya da öksürmesiyle kolayca yayılan, oldukça bulaşıcı, hava yoluyla bulaşan bir virüsün neden olduğu, aşılarla önlenebilen ve 2000 yılından bu yana ABD'de yok edildiği düşünülen bir hastalıktır.

Teksas Eyaleti Sağlık Hizmetleri Departmanı cuma günü, üç gün içinde 59 yeni kızamık vakasının görüldüğünü ve ocak sonundan bu yana eyaletteki toplam vaka sayısının 481'e ulaştığını duyurdu.

ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri (CDC) perşembe günü itibariyle ülke genelinde haftalık 124 kızamık vakası artışı olduğunu ve toplam vaka sayısının 607'ye ulaştığını bildirdi. Ülke genelindeki toplam vaka sayısı 2024 yılının tamamında 285 idi.