Suriye’nin güneyinde bir ayda 82 cinayet ve suikast eylemi gerçekleşti

Süveyda’daki silahlı gruplar Fecir Kuvvetleri üyelerine yönelik arama operasyonlarını tamamladı.

Bölgedeki rejim güçlerine bağlı bir kontrol noktası (Horan Özgürleri Topluluğu)
Bölgedeki rejim güçlerine bağlı bir kontrol noktası (Horan Özgürleri Topluluğu)
TT

Suriye’nin güneyinde bir ayda 82 cinayet ve suikast eylemi gerçekleşti

Bölgedeki rejim güçlerine bağlı bir kontrol noktası (Horan Özgürleri Topluluğu)
Bölgedeki rejim güçlerine bağlı bir kontrol noktası (Horan Özgürleri Topluluğu)

Suikast ve cinayet eylemlerinin sebep olduğu kaos, Suriye’nin güneyindeki bölgelerde en önemli gündem maddesi olmaya devam ediyor. Bu eylemler yıllardır artarak yayılıyor. Suriye’nin güneyindeki Dera, Süveyda ve Kuneytra bölgelerinde elde edilen verilere göre Temmuz ayı içerisinde gerçekleşen suikast ve cinayet eylemlerinin sayısı 82’ye ulaştı. Bu eylemlerin 45’i Dera vilayetinde, 27’si Süveyda’da ve 10’u Kuneytra’da kaydedildi. Söz konusu eylemlerde siviller, rejim güçleri unsurları, eski muhalif grupların unsurları, 2018 uzlaşma anlaşması sonrasında güvenlik birimleriyle iş birliği yapan yerel unsurlar ile uyuşturucu taciri ve satıcıları hedef alınıyor.
Dera vilayetindeki yerel kaynaklar, vilayetin kuzey kırsalındaki Es-Senemeyn ilçesinde Perşembe günü sabah saatlerinde iki aşiret arasında çıkan silahlı çatışmalarda bir kişinin öldüğünü, iki kişinin de yaralandığını aktardı. Önceki gün (çarşamba) üç suikast gerçekleşti. Deyrizor’un doğu kırsalındaki El-Hirak ilçesinde Samir Şeyhan, kimliği belirlenemeyen silahlı kişilerin silahlı saldırısı sonucu hayatını kaybetti. Muhalif grupların eski üyesi olan Şeyhan bölgede uyuşturucu ticareti yapmakla suçlanıyor.
Dera’nın doğu kırsalındaki El-Museyfara beldesinde önceki gün Ali es-Seyid, Musayfara ile Kark beldeleri arasındaki yolda kimliği belirlenemeyen kişilerce silahla vurularak öldürüldü. Seyid, Hava Kuvvetleri İstihbarat Dairesi’ne bağlı bir yerel grubun unsurlarından biriydi.
Horan Özgürler Topluluğuna göre, önceki gün Hava Kuvvetleri İstihbarat Dairesi’nde Yüzbaşı Ali Hudur’un otomobiline Dera’nın kuzeyindeki Cebab beldesi köprüsü yakınlarında silahlı saldırı düzenlendi. Saldırıda, başkent Şam’a gitmekte olan otomobilde bulunan Suriye rejim güçlerine bağlı unsurlar arasında ölü ve yaralıların olduğu bildirildi.
Suikastın hedefindeki Yüzbaşı Hudur, Şam-Dera-Amman uluslararası karayolu üzerindeki Sayda ve Naima beldeleri arasındaki bölgede ortak devriyeler yapılmasından sorumlu isim olarak biliniyor. Saldırının ardından alarma geçen rejim güçleri bölgeye konuşlandırıldı.
Salı akşamı ise Dera’nın doğusundaki Naima beldesinde yakın mesafeden ateş açılan Husam Dayfullah el-Abud olay yerinde hayatını kaybetti. Abud Hava Kuvvetleri İstihbarat Dairesi’ne bağlı yerel bir silahlı grubun sorumlusuydu.
Suriye’nin güneyi cinayetlere, suikast girişimlerine ve güvenlik zafiyetine tanık oluyor. Bu olaylarda sivil, asker, geçmişte muhalif silahlı gruplara katılan kişiler ve Suriye ordusu personeli hayatını kaybediyor. Bu olaylar bölgede yıllardır neredeyse günü birlik olarak tekrarlanıyor. Ancak resmî kurumlar yargılama ve hesap sorma süreçlerini işletmiyor. Bölgede aşiret ve aile bağları güçlü olmasına rağmen aşiret liderleri de olayları durdurmak için müdahil olmuyor. Suriye’nin güneyinde çok sayıda çatışmalı taraf olduğuna dikkat çeken gözlemcilere göre, taraflar sahadaki varlığını kanıtlamak, planlarını hayata geçirmek veya başkalarının planlarını engellemek, bölgeyi kaos içinde tutmak, kafa karışıklığı yaratmak, bölgedeki istikrarsızlığı ve güvenlik zafiyetini sürdürmek için çabalıyor.
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’nin (SOHR) aktardığı verilere göre, Ocak 2022’den bu yana çeşitli yol ve yöntemlerle gerçekleştirilen 323 saldırı gerçekleşti. Bu saldırılarda 3’ü kadın, 5’i çocuk olmak üzere 133 sivil, rejime bağlı ve uzlaşma gruplarının unsurları ile güvenlik teşkilatlarıyla iş birliği yapan 119 asker ve uzlaşma anlaşmasına katıldıktan sonra hiçbir silahlı gruba katılmayan 14 eski savaşçı dahil toplamda 277 kişi hayatını kaybetti.
Öte yandan Dürzi nüfusun ağırlıkta olduğu Süveyda kentindeki yerel silahlı gruplar, Askeri Güvenlik Dairesi’ne bağlı Fecir Kuvvetleri grubunun eski unsurlarını ve komutanlarını yakalama operasyonlarını tamamladı. Yerel silahlı gruplar geçtiğimiz günlerde Süveyda’nın kuzeyindeki Atil beldesinde Fecir Kuvvetleri komutanlarının yakınlarını alıkoymuş ve yaptıkları soruşturmalarda Süveyda’da yapılan cinayetlere karışmadıkları anlaşıldıktan sonra bu kişileri serbest bırakmıştı. Süveyda’nın en büyük yerel silahlı grubu Onurlu Adamlar Hareketi (Rical El-Kerame), Fecir Kuvvetlerinin firar eden unsurlarına teslim olma çağrısında bulunarak, Süveyda sakinleri arasında herhangi bir silahlı gruba karşı elinde kanıt olanlardan bu kanıtları kendilerine sunmalarını talep etti. Hareket ayrıca adaleti sağlamak, Süveyda’daki cinayetlerde parmağı olmayanlara haksızlık yapılmaması, kent sakinlerinin can güvenliğinin sağlanması, kentin istikrar ve güvenliğinin koruması ve güvenliği bozmaya kalkışanlarla kararlı bir şekilde mücadele etmek için çalıştığını kaydetti.



Iraklı gruplar, silahların devletin elinde sınırlandırılması çağrısına katıldı

Bağdat'taki Halk Seferberlik Güçleri (Haşdi Şabi) unsurları tarafından düzenlenen bir tören (DPA)
Bağdat'taki Halk Seferberlik Güçleri (Haşdi Şabi) unsurları tarafından düzenlenen bir tören (DPA)
TT

Iraklı gruplar, silahların devletin elinde sınırlandırılması çağrısına katıldı

Bağdat'taki Halk Seferberlik Güçleri (Haşdi Şabi) unsurları tarafından düzenlenen bir tören (DPA)
Bağdat'taki Halk Seferberlik Güçleri (Haşdi Şabi) unsurları tarafından düzenlenen bir tören (DPA)

Iraklı milis gruplarının liderleri son günlerde silahların devletin elinde sınırlandırılması çağrısı yapmaya başladı. Bu gelişme, yerel düzeyde sürpriz, soru işaretleri ve eleştirileri beraberinde getirdi. Zira söz konusu isimler, kısa süre öncesine kadar direniş eksenine mensup oldukları gerekçesiyle silahlarını açıkça sergiliyor, devlete meydan okuyor; ABD karşıtlığını vurgulayarak Amerikan güçlerinin Irak’tan çekilmesini talep ediyordu.

Yerel analizlerde bu olgu, Irak’taki Amerikan baskıları, olası bölgesel dönüşümler ve bu grupların yeni parlamentoda sandalye kazanmalarının ardından siyasi alana yönelme arayışlarıyla ilişkilendiriliyor.

Diğer yandan Ulusal Hikmet Hareketi lideri Ammar el-Hekim’in çağrısına ek olarak, son iki gün içinde ABD’nin yaptırım ve terör listesinde yer alan, fraksiyonlarla bağlantılı üç tanınmış isimden de silahların devletin elinde sınırlandırılması yönünde çağrılar geldi.

Üç grup

Bu isimlerin başında, yaklaşık 27 sandalyeyle parlamentoda güçlü bir varlık elde eden Asaib Ehli’l Hak Hareketi Genel Sekreteri Kays el-Hazali geliyor. Hazali cuma günü yaptığı açıklamada, “Silahların devletin elinde sınırlandırılmasına inanıyoruz ve bunu gerçekçi adımlarla hayata geçirmek için çalışacağız” dedi. Aynı yönde açıklamalar, Ensarullah el-Evfiya Hareketi Genel Sekreteri Haydar el-Garavi ile İmam Ali Tugayları lideri Şibl ez-Zeydi’den de geldi.

Üç grubun liderlerini ortak paydada buluşturan unsurlar, Şii Koordinasyon Çerçevesi güçleri çatısı altında yer almaları ve ABD’nin terör listesinde bulunmaları olarak öne çıkıyor. Bu durum, söz konusu isimlerin, silahlı gruplara mensup unsurların yeni kurulacak hükümette yer almasına karşı çıkan Washington’a yönelik siyasi manevra arayışında oldukları yorumlarını güçlendiriyor.

Irak’ta en yüksek yargı organının başkanı dün yaptığı açıklamada, silahların devletin elinde sınırlandırılması konusunda silahlı grupların liderlerinin iş birliğine onay verdiğini duyurdu.

Yüksek Yargı Konseyi Başkanı Faik Zeydan, yayımladığı açıklamada, ‘hukukun üstünlüğünün sağlanması, silahların devletin elinde sınırlandırılması ve askeri çalışmaya duyulan ulusal ihtiyacın ortadan kalkmasının ardından siyasi faaliyete geçilmesi’ yönündeki tavsiyesine olumlu yanıt verdikleri için ‘kardeş fraksiyon liderlerine’ teşekkür etti.

Washington'ın ciddiyeti

İslamcı gruplar üzerine çalışan araştırmacı Nizar Haydar, fraksiyon liderlerinin silahların devletin elinde sınırlandırılmasına yönelik çağrılarının, ‘Şii güçler ve tüm fraksiyonların, fraksiyonları içeren yeni bir hükümetle anlaşmayı reddeden Amerikan tutumunun ciddiyetini hissetmeye başlamasından’ kaynaklandığına inanıyor.

Haydar, Şarku’l Avsat’a yaptığı değerlendirmede, “Fraksiyonlar, ABD’nin Irak Özel Temsilcisi Mark Savaya’nın Bağdat’a gelmesinden önce Washington’a iyi niyetlerini kanıtlamak için şu sıralar zamanla yarışıyor” ifadesini kullandı.

Haydar, silahlı fraksiyonları iki gruba ayırıyor. İlk grup, siyasi ve seçim sürecine çeşitli aşamalarda dahil olan, son olarak da son parlamento seçimlerine katılan ve geçmiş hükümetlerde bir ya da daha fazla bakanla temsil edilen fraksiyonlardan oluşuyor. Bu gruplar, devlet otoritesi dışında silahlı bir güç olmaktan çıkarak, güvenlik başta olmak üzere devlet kurumlarının bir parçası haline gelmeyi hedefliyor.

Haydar’a göre bu ilk grup, ‘uluslararası ve bölgesel toplum nezdinde, özellikle de ABD’de kabul görmek amacıyla bugün silahların devlet elinde sınırlandırılmasını savunan kesim’ olarak öne çıkıyor.

İkinci grup ise son parlamento seçimlerine katılmış olmalarına rağmen kendilerini hâlâ siyasi sürecin içinde görmeyen, ‘direniş’ söylemini kullanmaya devam eden ve devlete tam entegrasyonunu ilan etmeden önce mümkün olan en büyük siyasi, mali ve güvenlik kazanımlarını elde etmeye çalışan fraksiyonlardan oluşuyor.

Aşamalı taktik

Siyasi Düşünce Merkezi Başkanı İhsan eş-Şemmeri de ABD’nin fraksiyonlar üzerindeki baskısının önem ve etkisi konusunda aynı görüşü paylaşıyor ve bu baskının, söz konusu grupları devlet çerçevesi dışında silah taşımaktan vazgeçtiklerini açıklamaya zorladığını belirtiyor.

Şemmeri, Şarku’l Avsat’a yaptığı değerlendirmede, “Silahsızlanma çağrıları; ABD’nin silahların dağıtılması ve devlet ile silahlı kuvvetler başkomutanının denetimi altında toplanması yönündeki şartlarıyla ve Savaya’nın Irak’a gelişinin yaklaşmasıyla eşzamanlı olması bakımından ele alınmalı” dedi.

Bu çağrıların aynı zamanda yeni hükümetin kurulmasına yönelik müzakerelerin zamanlamasıyla da bağlantılı olduğunu ifade eden Şemmeri, “Bu gruplar, ABD’nin bu yöndeki itirazlarının boyutunu bilerek yeni hükümete dahil olmayı hedefliyor” değerlendirmesinde bulundu.

defrt
Ketaib Hizbullah üyeleri, Eylül 2024'te Bağdat'ta düzenlenen bir geçit töreninde (Reuters)

Şemmeri, söz konusu çıkışların, ‘ABD’nin bu tür çağrılara vereceği tepkiyi ölçmeyi amaçlayan geçici ve taktiksel bir bağlamda’ gündeme gelmiş olabileceğini, aynı zamanda bu fraksiyonların Washington ile doğrudan müzakerelere girmesi için bir kapı aralayabileceğini de dile getirdi.

Iraklı fraksiyonların çağrılarının, Hizbullah’ın söyleminden bağımsız ele alınamayacağını vurgulayan Şemmeri, bu tutumun Hizbullah’ın silahsızlanmaya ilişkin şartlarıyla örtüştüğünü belirterek, “Amaç, silahsızlanma sürecinin ABD ve dış baskıların sonucu değil, yerel ve iç düzenlemelerin bir parçası gibi görünmesini sağlamak” dedi.


Trump intikam alıyor: Suriye'de DEAŞ'a ait 70 hedef vuruldu

ABD askerleri, cuma günü Suriye'deki DEAŞ hedeflerine saldırmak üzere havalanmadan önce bir F-15E savaş uçağına mühimmat yüklüyor (AFP)
ABD askerleri, cuma günü Suriye'deki DEAŞ hedeflerine saldırmak üzere havalanmadan önce bir F-15E savaş uçağına mühimmat yüklüyor (AFP)
TT

Trump intikam alıyor: Suriye'de DEAŞ'a ait 70 hedef vuruldu

ABD askerleri, cuma günü Suriye'deki DEAŞ hedeflerine saldırmak üzere havalanmadan önce bir F-15E savaş uçağına mühimmat yüklüyor (AFP)
ABD askerleri, cuma günü Suriye'deki DEAŞ hedeflerine saldırmak üzere havalanmadan önce bir F-15E savaş uçağına mühimmat yüklüyor (AFP)

Başkan Donald Trump, geçen cumartesi günü Suriye çölündeki Palmira'da bir aşırılıkçı tarafından düzenlenen saldırıda üç Amerikalının (iki asker ve bir tercüman) öldürülmesinin ardından DEAŞ'a karşı misilleme tehdidini yerine getirdi. ABD hava saldırıları, cuma sabahı erken saatlerde Deyrizor, Hums ve Rakka çöllerindeki 70 DEAŞ mevzisini hedef aldı. Yaklaşık beş saat süren baskınlara uçaklar, helikopterler ve HIMARS roketatarları katıldı. Ürdün de uçaklarının saldırıya katıldığını açıkladı.

Trump cuma günü “çok güçlü bir misilleme saldırısı”ndan bahsederken, ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth, “ABD güçleri, DEAŞ savaşçılarını, altyapısını ve silah depolarını ortadan kaldırmak için Suriye'de Hawkeye Operasyonuna başladı” diyerek, operasyonu üç Amerikalının ölümüne yol açan Palmira saldırısının ardından “misilleme ilanı” olarak nitelendirdi.

Şarku’kul Avsat’ın görüştüğü Şam'daki Suriye Savunma Bakanlığına yakın kaynaklar, ABD saldırılarının süresiz olabileceğini ve günlerce devam edebileceğini söyledi.


Selam: Silahlar yakında Litani ve Evveli nehirleri arasındaki bölgeyle sınırlı kalacak

Başbakan Nevvaf Selam, Mekanizma Komitesi'ndeki Lübnan heyetinin başkanı Simon Karam'ı kabul etti, (Başbakanlık Ofisi)
Başbakan Nevvaf Selam, Mekanizma Komitesi'ndeki Lübnan heyetinin başkanı Simon Karam'ı kabul etti, (Başbakanlık Ofisi)
TT

Selam: Silahlar yakında Litani ve Evveli nehirleri arasındaki bölgeyle sınırlı kalacak

Başbakan Nevvaf Selam, Mekanizma Komitesi'ndeki Lübnan heyetinin başkanı Simon Karam'ı kabul etti, (Başbakanlık Ofisi)
Başbakan Nevvaf Selam, Mekanizma Komitesi'ndeki Lübnan heyetinin başkanı Simon Karam'ı kabul etti, (Başbakanlık Ofisi)

Lübnan Başbakanı Nevvaf Selam, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, ordunun silahlanmayı kısıtlama planının ikinci aşamasının, yakında başlayacak şekilde, güneyde Litani Nehri ile kuzeyde Evveli Nehri kıyıları arasında, üçüncü aşamasının Beyrut ve Lübnan Dağı'nda, dördüncü aşamasının Bekaa Vadisi'nde ve sonrasında da diğer bölgelerde uygulanacağını belirtti.

Selam, Lübnan askeri kurumunun yaptıklarının, Litani Nehri'nin güneyinden güney sınırlarına kadar uzanan bölge üzerinde devlet otoritesinin tam anlamıyla genişlemesine yol açtığını, ancak İsrail'in işgal ettiği noktalardan derhal çekilmesi gerektiğini ifade etti.

Cumhurbaşkanı Selam, Bakanlar Kurulu'nun yeni yılın başında ilk aşamayı değerlendirmek üzere toplanacağını belirtirken, İsrail'in karşılıklı adımlar atması, saldırılarını durdurması ve ateşkes kararını ihlal etmesinin engellemesi gerektiğinin altını çizdi. Ancak Selam, bunun Lübnan'ın silah kontrol planının ikinci aşamasına geçmesini engellemeyeceğine inandığını belirtti. İkinci aşama, Litani Nehri'nin kuzeyinden Evveli Nehri bölgesine kadar uzanan nispeten geniş bir alanı kapsıyor.