İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik saldırılarının ardından uluslararası toplumdan itidal çağrısı

İsrail’in Gazze Şeridi’ni hedef alması sonucu yıkılan evlerden biri (Reuters)
İsrail’in Gazze Şeridi’ni hedef alması sonucu yıkılan evlerden biri (Reuters)
TT

İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik saldırılarının ardından uluslararası toplumdan itidal çağrısı

İsrail’in Gazze Şeridi’ni hedef alması sonucu yıkılan evlerden biri (Reuters)
İsrail’in Gazze Şeridi’ni hedef alması sonucu yıkılan evlerden biri (Reuters)

Uluslararası toplum, İslami Cihad’ın füze saldırılarıyla karşılık verdiği, İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik saldırılarının ardından itidal çağrısında bulundu.
AFP’nin haberine göre, ABD Ulusal Güvenlik Konseyi sözcüsü John Kirby dün konuya ilişkin açıklamasında tüm taraflara itidal çağrısında bulunduklarını söyleyerek, “İsrail’in ülkedeki masum sivillerin canını alan terörist gruplara karşı kendini savunma hakkını kesinlikle destekliyoruz” dedi.
Avrupa Birliği (AB), İsrail’in abluka altında tuttuğu Gazze’ye yönelik saldırılarının ardından tüm taraflara azami itidal çağrısında bulundu.
AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell’in ofisinden yapılan açıklamada, AB’nin Gazze’deki gelişmeleri büyük endişeyle izlediği belirtildi.
Açıklamada, “AB, gerginliğin daha fazla yükselmemesi ve daha fazla can kaybının önlenmesi için tüm taraflara azami itidal çağrısı yapmaktadır. İsrail, sivil halkını koruma hakkına sahipken öncelikle her iki tarafta da sivil halkları etkileyecek, daha fazla can kaybı ve acıya sebep olacak daha geniş bir çatışmanın önlenmesi için her şey yapılmalıdır” ifadelerine yer verildi.
Fransa Dışişleri Bakanlığı yapılan açıklamada, Fransa’nın Gazze’de devam eden gerilim karşısında endişe duyduğu ve Filistin tarafındaki sivil ölümleri esefle karşıladığı vurgulandı.
İsrail’e yönelik roket atışlarının kınandığı açıklamada, Fransa’nın İsrail'in güvenliğine olan bağlılığı yinelendi.
Olası yeni bir gerilimde ilk olarak sivil halkın etkileneceğine işaret edilen açıklamada, Fransa tarafları yeni bir gerilimi önlemek adına kendini dizginlemeye çağırdı.
Açıklamada, Fransa’nın tüm tarafların üzerine düşen, sivillerin korunması ve uluslararası insani hukuka uyma yükümlüklerini hatırlattığı kaydedildi.
Ayrıca açıklamada, hem Filistinlilerin hem de İsraillilerin barış, onur ve güven içinde yaşama hakkı olduğuna, kalıcı ve adil bir barış için siyasi iradenin gerekliliğine değinildi.
İngiltere Dışişleri Bakanı Liz Truss dün yaptığı açıklamada, “İngiltere, İsrail ve onun kendini savunma hakkının yanındadır. Terör gruplarının sivillere ateş açmasını ve her iki tarafta da kayıplara neden olan şiddeti kınıyoruz. Şiddete bir an önce son verilmesi çağrısında bulunuyoruz” dedi.
Rusya, gerilimin artmasıyla ilgili ciddi endişesini dile ifade ederek, ilgili tüm tarafları azami itidal göstermeye çağırdı.
Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Maria Zaharova, “Olayların nasıl geliştiğini derin bir endişeyle izliyoruz” dedi ve Moskova’nın ilgili tüm tarafları azami itidal göstermeye çağırdığını sözlerine ekledi.
Birleşmiş Milletler (BM) Orta Doğu Barış Süreci Özel Koordinatörü Tor Wennesland ise, mevcut gerilimin çok tehlikeli olduğu konusunda uyardı ve endişeli olduğunu söyledi.
Tarihsel olarak İsrail ile Gazze’deki silahlı gruplar arasında arabuluculuk yapan Mısır, şiddetin sona ermesi için bir kez daha arabuluculuk yapmak istiyor.
Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi, işlerin kontrolden çıkmaması için tüm taraflarla günün 24 saati temasların devam ettiğini bildirdi.
Arap Birliği, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarını en güçlü ifadelerle kınadı.



İran-İsrail çatışması ne gösterdi?

Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, Suudi Arabistan Ulusal Güvenlik Danışmanı Dr. Musaid el-Ayban ve dönemin İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Sekreteri Ali Şemhani ile birlikte, Mart 2023, Pekin (SPA)
Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, Suudi Arabistan Ulusal Güvenlik Danışmanı Dr. Musaid el-Ayban ve dönemin İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Sekreteri Ali Şemhani ile birlikte, Mart 2023, Pekin (SPA)
TT

İran-İsrail çatışması ne gösterdi?

Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, Suudi Arabistan Ulusal Güvenlik Danışmanı Dr. Musaid el-Ayban ve dönemin İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Sekreteri Ali Şemhani ile birlikte, Mart 2023, Pekin (SPA)
Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, Suudi Arabistan Ulusal Güvenlik Danışmanı Dr. Musaid el-Ayban ve dönemin İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Sekreteri Ali Şemhani ile birlikte, Mart 2023, Pekin (SPA)

Siyaset ve güvenlik uzmanları, Tahran'ın açıklamalarına bağlı kalması ve bölgedeki silahlı örgütlere müdahale ve destekten uzak durması halinde Körfez-İran ilişkilerinin daha güçlü hale gelebileceğini, büyüyebileceğini ve gelişebileceğini belirtti.

Uzmanlar, İran-İsrail çatışmasının, Körfez ülkelerinin bölgesel güvenlik üzerine düşünmeleri, bölgesel güvenlik vizyonlarını istikrar ve güvenliği koruyacak net mekanizmalara dönüştürmeleri ve İran ile Irak başta olmak üzere komşu ülkelerle ortak bir çerçeveye ulaşmaları gerektiğini gösterdiğini söyledi.

Körfez Araştırmaları Merkezi Başkanı Dr. Abdulaziz bin Sakr, İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan'ın Tahran'ın komşu ülkelerle iyi ilişkiler kurmak istediğine dair son açıklamalarına işaret ederek şöyle dedi: “Bugün İran'dan tek istediğimiz, Körfez'de müdahale ve saldırganlık istemediğine dair söylediklerine uymasıdır. Eğer davranışlarını değiştirir ve müdahaleci olmazlarsa, bu, bölgede daha fazla güvenlik ve istikrara, İran ve komşu ülkelerde büyüme ve refaha yol açacaktır.”

İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan, Tahran'ın Körfez bölgesindeki komşu ülkelerle ilişkilerde yeni bir sayfa açmaya hazır olduğunu ifade etti.

Şarku’l Avsat’ın İran Cumhurbaşkanlığı internet sitesinden aktardığına göre Pezeşkiyan kabine üyelerine hitaben yaptığı konuşmada, “İslam ülkeleri arasındaki dayanışma ihtiyacı ve kapsamlı iş birliğinin genişletilmesi hedefi göz önüne alındığında, komşuluk politikası ve bölge ülkeleriyle ilişkilerin geliştirilmesi, hükümetin temel stratejileri arasındadır” dedi.

Dr. Abdulaziz bin Sakr, Körfez Araştırmaları Merkezi tarafından düzenlenen ‘Gerilim ve Diplomasi: İsrail-İran Savaşı Üzerine Körfez Perspektifleri’ başlıklı seminerde şu ifadeleri kullandı: “İran'ı son yıllarda desteklediği Hizbullah gibi gruplardan uzak görmek ve bölgede saldırganlık içermeyen bir güvenlik standardı oluşturmak istiyoruz. İran'dan iyi sinyaller geldiği sürece Körfez'den de iyi sinyaller gelecek. İran'daki rejimi değiştirmeye yönelik her türlü saldırıya karşıyız, bu tamamen İran'ın meselesi.”

3 yol

Körfez Araştırmaları Merkezi Kıdemli Danışmanı Dr. Salih el-Haslan ise İran ile İsrail arasındaki son savaştan sonra Körfez ülkelerinin izlemesi gereken 3 yol belirledi:

Birincisi: İran ile daha fazla temas kurmak ve sivil amaçlı barışçıl bir programa sahip olma hakkına sahip olmakla birlikte herhangi bir askeri nükleer programı kabul etmediklerini açıkça belirtmek.

İkincisi: Körfez ülkeleri İran'a, davranışlarını değiştirmesi koşuluyla bölgesel ve uluslararası izolasyondan kurtulmasına yardımcı olacaklarına dair olumlu bir mesaj göndermeli.

Üçüncüsü: İran'daki ılımlı seslerin güçlendirilmesi.

El-Haslan, “Son savaş Körfez ülkelerinin bölgesel güvenlik üzerine düşünmeleri gerektiğini gösterdi. Bir yıl önce Körfez ülkeleri bölgesel güvenlik vizyonlarını ortaya koydular. Artık Körfez ülkelerinde istikrar ve güvenliği korumak ve komşuları İran ve Irak ile sürdürülebilir barış dediğimiz bir güvenlik çerçevesine ulaşmak için bu vizyonu gerçekleştirecek bir mekanizma hakkında konuşmanın zamanı geldi” ifadelerini kullandı.

dfvgyju

Körfez Araştırmaları Merkezi Güvenlik ve Savunma Programı Direktörü Mustafa el-Ani'ye göre ABD'nin İran'ın nükleer tesislerine yönelik saldırıları programın yaklaşık yüzde 90'ını yok etmiş olabilir.

ABD bu ayın başlarında sığınak delici bombalarla donatılmış bombardıman uçaklarıyla İran'ın kilit nükleer tesislerini hedef alan bir saldırı gerçekleştirmiş, İran da ertesi gün Katar'da ABD güçleri tarafından kullanılan el-Udeyd Üssü’ne füze saldırısıyla karşılık vererek Körfez ülkelerinin kınamalarına yol açmıştı.

El-Ani, İsrail ve ABD'nin harekâtının anlık bir olay olmadığını, en az 10 yıllık bir istihbarat toplama çalışmasının sonucu olduğunu belirtti. El-Ani, “İyi planlanmış bir operasyondan bahsediyoruz… Bu basit bir planlama değildi ve nükleer programın şu ana kadar yaklaşık yüzde 90 oranında yok edildiğinden hiç şüphem yok” şeklinde konuştu.

İran'ın maruz kaldığı saldırıdan sonra toparlanmasının pek mümkün olmadığını ifade eden el-Ani, İranlıların nükleer programa devam etmek istemeleri halinde, bugün konuşulanların ‘çatışmanın sonunun başlangıcı’ olduğunu belirtti. El-Ani, “Şimdi soru şu: İran toparlanabilir mi? Amerikalılar ve İsrailliler her an saldırabilecekleri bir bombanın yapımını engellemek için tekrar geri geleceklerinden ötürü toparlanamayacağından hiç şüphem yok” dedi.