AB, İran nükleer anlaşmasıyla ilgili 'nihai metni' ortaya koydu

Borrell müzakere taraflarını ‘nihai metinle ilgili’ siyasi karar almaya çağırdı.

Rusya’nın nükleer müzakerelerdeki temsilcisi Ulyanov, AB koordinatörü Mora ile gerçekleştirdiği toplantının fotoğrafını paylaştı.
Rusya’nın nükleer müzakerelerdeki temsilcisi Ulyanov, AB koordinatörü Mora ile gerçekleştirdiği toplantının fotoğrafını paylaştı.
TT

AB, İran nükleer anlaşmasıyla ilgili 'nihai metni' ortaya koydu

Rusya’nın nükleer müzakerelerdeki temsilcisi Ulyanov, AB koordinatörü Mora ile gerçekleştirdiği toplantının fotoğrafını paylaştı.
Rusya’nın nükleer müzakerelerdeki temsilcisi Ulyanov, AB koordinatörü Mora ile gerçekleştirdiği toplantının fotoğrafını paylaştı.

Viyana’da 2021 nisan ayından bu yana kesintilerle devam eden, ‘2015 nükleer anlaşmasının’ canlandırılması için yürütülen müzakerelerde sona gelindi. Washington ve Tahran arasında aracı olan ve müzakerelerin koordinasyonunu üstlenen Avrupa Birliği, ‘nihai metnin’ ortaya konduğunu ve müzakere taraflarının siyasi kararlar vermesi gerektiğini duyurdu. 
Avrupa Birliği Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, ‘masaya konulan metnin nihai olduğunu, müzakere ve değişikliğe açık olmadığını’ belirtti. Borrell, Twitter hesabından yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
"Müzakere edilebilecek olan şey müzakere edildi ve şu anda nihai bir metin oluştu. Ancak her teknik konunun ve her paragrafın arkasında başkentlerde alınması gereken siyasi bir karar var. Bu yanıtlar olumluysa anlaşmayı imzalayabiliriz."  
Viyana’daki son turdaki görüşmelerde askıda olan 4-5 noktanın çözüme kavuşturulduğunu belirten Borrell, bunların ikisinin ABD’nin yaptırımlarıyla, diğerlerinin ise İran’ın son aylardaki nükleer faaliyetleriyle ilgili olduğunu kaydetti. Söz konusu ‘ihtilaflı noktaların’ aşılmasının, nihai metnin yazılmasını mümkün kıldığını ifade eden Josep Borrell, böylelikle ABD ve İran taraflarının uzlaşabilme imkanının doğduğuna işaret etti. Tarafların, Viyana’da Borrell’in yardımcısı ve nükleer müzakerelerin koordinatörü Enrique Mora’nın oluşturduğu ‘nihai metni’ son bir defa tartışmak için bir araya gelmesi bekleniyor.  
Avrupa’nın nükleer müzakerelerdeki koordinatörü Enrique Mora ve İran’ın müzakere heyetinin başkanı Ali Bakıri Kani dün Viyana’dan ayrıldılar. ABD'nin İran Özel Temsilcisi Robert Malley ise bugün Washington’a dönecek. AB Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, ‘nihai metnin’ ardından, önümüzdeki günlerde, ABD, İran ve ‘2015 nükleer anlaşmasının’ diğer tarafları ile temas kurarak atılacak son adımları kararlaştıracak ve bir takvim belirleyecek. Avrupa Birliği’nden bir yetkili, Borrell’in nihai yanıtlar için belirleyeceği ‘takvimin’ birkaç hafta ile sınırlı olacağı değerlendirmesinde bulundu.  

Tek metin  
ABD Dışişleri Bakanlığı, Avrupa Birliği tarafından müzakere masasına konulan ‘nihai metni’, nükleer anlaşmayı canlandıracak ‘tek metin’ olarak değerlendirdi. ABD Dışişleri Bakanlığı yetkilisi, Washington’ın AB önerileri temelinde, resmi olarak Kapsamlı Ortak Eylem Planı’nın (KOEP) yeniden canlandırılması için hızlı bir anlaşmaya varmaya hazır olduğunu söyledi. 

Viyana’da nükleer müzakerelerin yürütüldüğü Coburg Hotelis. (AP)  
İran medyasına göre Dışişleri Bakanlığı’ndan üst düzey bir yetkili, Tahran’daki istişarelerin ardından ‘ek görüş ve değerlendirmelerini’ müzakereleri koordine eden Avrupa Birliği’ne ileteceklerini aktardı. AB’nin önerilerini nihai olarak görmediklerini değerlendiren yetkili şunları söyledi:
“Avrupa Birliği askıda olan konularla ilgili yeni öneriler sundu, biz de ilk yanıtları verdik. Doğal olarak bu önerilerin kapsamlı bir incelemeye ihtiyacı var. Ek görüşlerimizi koordinatöre ve diğer taraflara sunacağız. Son dört günde yoğun görüşmeler gerçekleştirildi, görüşlerimizi paylaştık ve bazı konularda nisbi ilerleme kaydedildi.”
İran müzakere heyetinin temel kaygılarının, hakların ifa edilmesi ve İran halkının çıkarlarının sağlanarak, karşı tarafın yükümlülüklerini sürdürülebilir bir şekilde yerine getirmesi ve ABD'nin yasa dışı davranışlarının tekrarını önlemekle ilgili olduğunu belirtti. 
Rusya'nın BM Viyana Ofisi Nezdinde Daimi Temsilcisi Büyükelçi Ulyanov, Twitter hesabından şu açıklamada bulundu:
“AB Koordinatörü, KOEP’in restorasyonuna ilişkin nihai metni paylaştı. Viyana müzakerelerinin katılımcılarının, şimdi bu taslağın kendileri için kabul edilebilir olup olmadığına karar vermeleri gerekiyor. İtiraz olmaması durumunda nükleer anlaşma canlandırılabilir.”
Büyükelçi Ulyanov, Borrell’in “Müzakere edilebilecekler görüşüldü. Siyasi karar başkentlerde alınacak” twitini alıntılayarak, “Katılıyorum. Bu sözler kulağa bir ültimatom gibi gelmiyor. Kararlar, KOEP katılımcılarının başkentlerine aittir, onlar karar verecek” diye yazdı.  
Fransız Le Figaro gazetesi muhabiri Georges Malbrunot, İran Dini Lideri Ali Hamaney’in, Tahran’ı son ziyaretinde Putin’e iran’ın ‘nükleer anlaşmaya’ ihtiyacı olduğunu söylediğini iddia etti. Hameney’in, nükleer anlaşmaya varılamaması durumunda, Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin konumunun zayıflayacağını ve ayrıca hükümeti, sosyal ve ekonomik baskılar nedeniyle zor durumda bırakacağını söylediği iddia edildi. İSNA haber ajansının aktarımına göre İran Dışişleri Bakanlığı’ndan bir yetkili, Viyana'da yürütülen nükleer müzakerelerin ‘nihai bir anlaşma hakkında konuşma aşamasına henüz gelmediğini’ söyledi. Yetkili şu ifadeleri kullandı:
"İran müzakere heyeti diğer tarafa müzakereleri ilerletmek için yapıcı görüşler sundu. Görüşmelerin sonucu, karşı tarafın gerekli siyasi kararları alma iradesine bağlı. Karşı taraf uygun kararı alırsa müzakereleri hızlı bir şekilde bitirebileceğimize inanıyoruz. Ancak henüz bu aşamaya gelmedik.”  
Wall Street Journal, İran ile ABD arasındaki dolaylı müzakerelerin ‘tamamlanmak üzere olduğunu ancak Tahran'ın nihai anlaşmayı kabul edip etmeyeceğinin net olmadığını’ bildirdi. Anlaşma dosyasının saatler içinde kapanabileceğini öne sürdü.  

Son bir engel  
İran, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın (UAEA), 2015 nükleer anlaşmasından önce duyurmadığı gizli bölgelerde zenginleştirilmiş uranyum izleri bulmasıyla ilgili soruşturmasını kapatmasını istiyor.  
Viyana’da basına açıklamada bulunan Avrupalı Birliği’nden bir yetkili, bu konunun ‘nükleer anlaşmayla’ doğrudan bir ilgisi olmadığını, dolayısıyla UAEA ve İran arasında bir çözüme kavuşturulması gerektiğini belirtti. Yetkili, Tahran’ın nükleer anlaşmayı imzalamak için UAEA’nın soruşturma dosyasını kapatmasını istediğini ancak diğer ülkelerin bu görüşte olmadığını ifade etti. Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Yönetim Kurulu haziran ayında, üç yerde tespit edilen nükleer bulgulara ilişkin ‘tatmin edici açıklamalarda bulunmadığı’ için’ İran’ı kınayan bir karar almıştı.  
İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan önceki gün, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres ile gerçekleştirdiği telefon görüşmesinde konuyu gündeme getirdi. UAEA’yı İran'ın nükleer faaliyetleriyle ilgili geri kalan teknik meseleleri çözmeye çağıran Abdullahiyan, Ajans’a ‘yapıcı olmayan siyasi sorunlardan’ uzak durmasını tavsiye etti. İranlı Bakan ayrıca  
nükleer silahların İran'ın savunma stratejisinde yeri olmadığını, ülkesinin güçlü ve sürdürülebilir bir anlaşma istediğini, ancak bir anlaşmaya varılabilmesinin Washington’ın göstereceği esnekliğe bağlı olduğunu ifade etti.  
İran’ın Devrim Muhafızları Ordusu’nun ABD'nin yabancı terör örgütleri listesinden çıkarılması talebi, geçtiğimiz aylarda başlıca anlaşmazlık konusu olarak dikkat çekiyordu. Avrupalı bir yetkili perşembe günü yaptığı açıklamada, Tahran’ın bu talebinden vazgeçtiğini ileri sürdü ve konunun, ileride Washington ile doğrudan görüşmelerde tartışılmasının kararlaştırıldığını iddia etti. Diğer yandan Reuters haber ajansına açıklama yapan üst düzey bir İranlı yetkili, İran heyetinin son görüşmelerde Devrim Muhafızları’na yönelik yaptırımların kademeli olarak kaldırılması hususunda özel öneriler sunduğunu aktardı. 
İranlı yetkililerin açıklamaları, İran'ın şirketler, kuruluşlar ve bireylere kaldırılacak yaptırımların kapsamı konusunda ABD yönetiminden garanti talep etmeyi sürdürdüğünü gösteriyor. İran ayrıca ABD’nin olası bir anlaşmadan çekilmeyeceğinin de güvencesini istiyor. Bloomberg, perşembe günü yayınlanan haberinde İran’ın siyasi güvence talebinden feragat ettiğini, buna karşılık ABD'nin, anlaşmadan herhangi bir şekilde geri çekilmesi durumunda Tahran’ın muhtemel kayıplarının tazmini ile ilgili taahhütte bulunulduğunu ileri sürmüştü. Bloomberg’in Avrupalı diplomatlara dayandırdığı haberine göre Tahran ve Washington’da üst düzey siyasi kararlar alınması durumunda askıda olan konular kısa bir zamanda çözülebilir. Avrupalı diplomatlara göre İran, Devrim Muhafızları’nı ABD’nin terör örgütleri listesinden çıkarmanın yanı sıra eski Başkan Donald Trump’ın yaptığı gibi hiçbir ABD başkanının nükleer anlaşmadan çekilmeyeceğinin garanti edilmesi yönündeki taleplerini geri çekti. Buna karşılık herhangi bir yeni ABD yönetiminin veya Kongre’nin anlaşmayı tekrar iptal etmesi halinde İran’a ekonomik fayda sağlayacak özel bir tazminat verilmesinin gündemde olduğu iddia edildi.    
İran’ın DMO’nun (terör listesinden) kaldırılması talebinde ısrarcı olmadığına dair iddialar, AB Yüksek Temsilcisi Borrell’in haziran ayındaki Tahran ziyaretinin ardından da gündeme gelmişti. Reuters o dönemde Avrupalı ve İranlı yetkililere dayandırdığı haberinde söz konusu iddialara yer vermişti. Reuters’a perşembe günü açıklama yapan bir İranlı yetkili, Tahran’ın ‘nükleer anlaşma’ ile ilgili kendi önerileri olduğunu ve DMO’ya uygulanan yaptırımların kademeli olarak kaldırılmasını teklif edebileceklerini söylemişti.  



Lazkiye’de eski rejim kalıntılarından silahlı saldırı: 4 ölü, 108 yaralı

Lazkiye’de protestolar sırasında dün çıkan çatışmaların ardından Suriye güvenlik güçleri konuşlandırıldı (EPA)
Lazkiye’de protestolar sırasında dün çıkan çatışmaların ardından Suriye güvenlik güçleri konuşlandırıldı (EPA)
TT

Lazkiye’de eski rejim kalıntılarından silahlı saldırı: 4 ölü, 108 yaralı

Lazkiye’de protestolar sırasında dün çıkan çatışmaların ardından Suriye güvenlik güçleri konuşlandırıldı (EPA)
Lazkiye’de protestolar sırasında dün çıkan çatışmaların ardından Suriye güvenlik güçleri konuşlandırıldı (EPA)

Suriye’nin Lazkiye ilinde güvenlik güçleri ve sivillere yönelik silahlı saldırılarda hayatını kaybedenlerin sayısı 4’e, yaralı sayısı ise 108’e yükseldi.

Lazkiye İl Sağlık Müdürlüğü, pazartesi günü yaptığı açıklamada, protestolar sırasında güvenlik güçleri ve vatandaşları hedef alan silahlı saldırılar sonrası bilanço güncelledi.

Lazkiye İç Güvenlik Komutanı Tuğgeneral Abdülaziz el-Ahmed, pazar günü yaptığı açıklamada, kendini Gazzal Gazzal olarak tanıtan kişinin çağrısıyla düzenlenen gösteriler sırasında, devrik rejimin kalıntılarına bağlı bazı terör unsurlarının Lazkiye ve Ceble’de iç güvenlik güçlerine saldırı düzenlediğini söyledi. El-Ahmed, saldırılarda bazı güvenlik görevlilerinin yaralandığını, özel görevler ve polis birimlerine ait araçların tahrip edildiğini belirtti.

El-Ahmed ayrıca, Lazkiye’de Ezheri Kavşağı ile Ceble’de Ulusal Hastane Kavşağı’nda yüzleri maskeli ve silahlı unsurların tespit edildiğini ifade ederek, bu kişilerin Sarayet Diru’s-Sahil (Sahil Kalkanı Tugayı) ve Sarayet el-Cevad (Cevad Tugaylar) adlı terör hücrelerine mensup olduğunu kaydetti. Şarku’l Avsat’ın Suriye Arap Haber Ajansı SANA’dan aktardığı habere göre söz konusu hücreler, otoyol M1 üzerinde saha infazları ve el yapımı patlayıcı saldırılarından sorumlu tutuluyor.

cdrgt
Lazkiye’deki protestolar sırasında güvenlik güçlerine ve vatandaşlara yönelik silahlı saldırıda yaralananlardan biri hastanede tedavi görüyor (EPA)

Suriye Savunma Bakanlığı da pazar günü yaptığı açıklamada, protestolar sırasında güvenlik güçleri ve sivillere yönelik saldırıların ardından, batı sahil bölgesindeki Lazkiye ve Tartus kent merkezlerine zırhlı araçlar ve askeri birlikler sevk edildiğini duyurdu.

Suriye televizyonu, Savunma Bakanlığı Medya ve İletişim Dairesi’ne dayandırdığı haberinde, askeri birliklerin konuşlandırılmasının “kanun dışı grupların halkı ve güvenlik güçlerini hedef alan saldırılarının artması” üzerine gerçekleştirildiğini aktardı. Açıklamada, birliklerin görevinin “iç güvenlik güçleriyle iş birliği içinde güvenliği sağlamak ve istikrarı yeniden tesis etmek” olduğu vurgulandı.


“Kara kutu”, El-Haddad uçağının düşüşünün hikayesini karmaşıklaştırıyor ve Libyalılar arasında soru işaretleri yaratıyor

Libya'nın Misrata şehrindeki El-Haddad ve arkadaşlarının cenaze töreninden (Başbakanlık Ofisi)
Libya'nın Misrata şehrindeki El-Haddad ve arkadaşlarının cenaze töreninden (Başbakanlık Ofisi)
TT

“Kara kutu”, El-Haddad uçağının düşüşünün hikayesini karmaşıklaştırıyor ve Libyalılar arasında soru işaretleri yaratıyor

Libya'nın Misrata şehrindeki El-Haddad ve arkadaşlarının cenaze töreninden (Başbakanlık Ofisi)
Libya'nın Misrata şehrindeki El-Haddad ve arkadaşlarının cenaze töreninden (Başbakanlık Ofisi)

Geçtiğimiz hafta Ankara'da düşen ve "UBH" hükümetinin Genelkurmay Başkanı Mareşal Muhammed Haddad ile arkadaşlarının ölümüne neden olan "Falcon 50" uçağının kara kutusunun analizine ilişkin Almanya'nın özür dilemesinin ardından Libya'da kafa karışıklığı ve tartışmalar baş gösterdi.

Son yirmi dört saat içinde Libyalılar arasında kazanın nedenlerinin yorumlanmasına ilişkin kamuoyu tartışmalarında resmi açıklamaların yerini şüpheler aldı. Bazıları ise soruşturmanın seyrinin geleneksel havacılık kazasının sınırlarını aşan hassas sonuçlara yol açabileceğinden endişe ediyor.

Geçen ay Trablus'ta yapılan toplantı öncesinde el-Menfi'nin yanında duran el-Haddad (Başkanlık Konseyi)Geçen ay Trablus'ta yapılan toplantı öncesinde el-Menfi'nin yanında duran el-Haddad (Başkanlık Konseyi)

Libya "Ulusal Birlik" hükümetinin İçişleri Bakanlığı tarafından cuma günü açıklanan Alman kararı, tamamen teknik bir prosedür olarak ele alınmadı. Aksine, özellikle hükümetin diğer ülkelerin de kara kutuyu analiz edebilecek kapasitede olduğunu ve devam eden Libya-Türkiye ortak soruşturmalarına paralel olarak teknik prosedürleri tamamlamak üzere İngiltere'nin seçildiğini doğrulaması sonucunda, siyasetçiler ve aktivistler arasında kararın gerekçeleri ve zamanlaması hakkında geniş çaplı sorulara yol açtı.

Sosyal medyada politikacılar ve aktivistler arasında hararetli tartışmalar sürerken, Libya Temsilciler Meclisi Savunma ve Ulusal Güvenlik Komitesi üyesi Ali el-Soul, “parlamento, uçak kazasıyla ilgili devam eden soruşturmadan şeffaf, doğru ve tarafsız sonuçlar bekliyor” dedi. Bu hassas konunun herhangi bir tarafın çıkarları için kullanılmaması, siyasileştirilmemesi veya suçlamalara maruz kalmaması gerektiğinin altını çizdi.

Dibeybe, Libya'nın Misrata kentinde Haddad ve arkadaşlarının cenaze töreninde (Dibeybe'nin ofisi)Dibeybe, Libya'nın Misrata kentinde Haddad ve arkadaşlarının cenaze töreninde (Başbakanlık ofisi)

Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda el-Soul, “Libyalıların soruşturma sürecine doğrudan katılımı vazgeçilmez hale geldi” dedi. “Ulusal egemenliği sağlamak ve soruşturma sonuçlarına halkın güvenini sağlamak için Başsavcılık üyeleriyle birlikte havacılık alanında uzman Libyalı uzmanların ve personelin katılımını” talep ederek, “kazanın nedenleri ve koşullarının profesyonel ve sorumlu bir şekilde açıklanmasını” istedi.

Libyalı politikacıların ve analistlerin bir kesimi için Alman özrü ilk andan itibaren "inandırıcı" görünmedi; zira onlara göre, havacılık sektöründe ve karmaşık teknik araştırmalarda dünyanın önde gelen ülkelerinden biri olarak kabul edilen bir ülkenin teknik yetersizliğini kabul etmek zordu.

Milletvekili Said Mughib, Facebook hesabında yaptığı bir paylaşımda şu soruyu sordu: “Gerçeğin ortaya çıkmasını kim istemiyor?” Bu arada, Yüksek Devlet Konseyi üyesi Said bin Şara da Libya ve Türkiye'deki hükümetlerden oluşan ortak bir soruşturma komitesinin kurulmamış olmasına şaşırdığını belirterek, Almanya'nın özür dilemesinin ardından böyle bir komitenin kurulmamasının nedenlerini sorguladı.

Bazı yerel aktörler daha da ileri giderek, Cumhuriyetçi Koalisyon Partisi lideri İzzeddin Akil, olayı komplo teorisine yakın daha geniş bir anlatı içinde çerçevelendirdi. Kazanın sadece teknik bir arıza değil, Libya'nın 2011'den beri yaşadığı uzun bir dizi kargaşanın parçası olduğunu savundu. Uçağın kaderinin “Kaddafi rejiminin düşüşünden el-Haddad'ın ayrılışına kadar ülkede yaşananlarla organik olarak bağlantılı” olduğunu söyledi.  

Libyalı akademisyen ve hukuk profesörü Mecdi el-Şabani, Almanya'nın kara kutuları analiz etme konusunda gelişmiş yeteneklere sahip olduğunu ve “açık bir hukuki veya teknik neden olmaksızın” bunu yapmaktan kaçınmanın, bu tutumun “sadece teknik bir karar olarak değil, siyasi sonuçları olan bir çekince veya kaçamak olarak yorumlanabileceğini” değerlendirdi.

Ancak Libya el-Nama Partisi genel sekreterliği üyesi Husam Feniş, teknik ve siyasi süreçlerin birbirinden ayrılması gerektiğine inanıyor ve olayı aceleyle yorumlamanın belirsizliği gidermek yerine daha da artıracağı konusunda uyarıyor. Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte, “teknik gerçekler siyasi yorumların sınırlarını belirlemeli, tersi olmamalı” ve siyasi boyutları olan havacılık olaylarına ilişkin soruşturmaların bağımsız ve güvenilir teknik verilere dayandırılması gerektiğini vurguladı.

​​​​​​​Libya'nın Misrata şehrinde El-Haddad ve arkadaşlarının cenaze töreni (Dibeybe Ofisi)​​​​​​​Libya'nın Misrata şehrinde El-Haddad ve arkadaşlarının cenaze töreni (Başbakanlık Ofisi)

İngiliz Kraliyet Savunma ve Güvenlik Araştırmaları Enstitüsü araştırmacısı Celal Harşavi gibi analistlere göre Libya'da devam eden bu tartışma, “Libya'daki siyasi kriz ve 14 yıldır biriken sorunlar bağlamında açık bir abartı içeriyor."

Şarku’l Avsat’a konuşan Harşavi, olayın Libya'daki genel çatışma ortamından ayrı düşünülemeyeceğine inanırken, aynı zamanda dünyanın dört bir yanında siyasetçileri ve askeri personeli içeren benzer havacılık olaylarını örnek göstererek "kesin sonuçlara ulaşma konusunda karamsarlığını" dile getirdi; bu olayların koşulları on yıllar sonra bile gizemini koruyor.

Libyalılar kaza kurbanlarına veda ederken, uçak kazasının kara kutu dosyasının yorumlanması konusunda kafa karışıklığı yaşanıyor. Pazar günü, binlerce vatandaş Misrata ve Geryan şehirlerinde Genelkurmay Başkanı ve arkadaşlarının cenaze namazlarını kıldı; bu sahne, uçak kazasının yarattığı şokun büyüklüğünü yansıtıyordu.

Geçtiğimiz salı günü Türkiye'ye yapılan resmi ziyaretin ardından Trablus'a dönüş yolunda Ankara'dan kalktıktan 40 dakikadan kısa bir süre sonra düşen Falcon 50 tipi uçakta, aralarında beş üst düzey Libyalı askeri komutanın da bulunduğu sekiz 8 kişi hayatını kaybetti.

Hayatını kaybedenler arasında Haddad'ın yanı sıra Kara Kuvvetleri Komutanı Korgeneral el-Futuri Gribel, Askeri İmalat Kurumu Müdürü Tuğgeneral Mahmud el-Katavi, Genelkurmay Başkanı Danışmanı Muhammad Al-Assavi ve fotoğrafçı Muhammad Ömer Ahmed Mahcub da yer alıyordu.  


SDG: Mazlum Abdi’nin Şam ziyareti teknik nedenlerle ertelendi

Suriye Devlet Başkanı Ahmed Şara (sağda), Suriye Demokratik Güçleri lideri Mazlum Abdi ile Başkent Şam’da 10 Mart 2025’te bir araya geldi  (SANA)
Suriye Devlet Başkanı Ahmed Şara (sağda), Suriye Demokratik Güçleri lideri Mazlum Abdi ile Başkent Şam’da 10 Mart 2025’te bir araya geldi  (SANA)
TT

SDG: Mazlum Abdi’nin Şam ziyareti teknik nedenlerle ertelendi

Suriye Devlet Başkanı Ahmed Şara (sağda), Suriye Demokratik Güçleri lideri Mazlum Abdi ile Başkent Şam’da 10 Mart 2025’te bir araya geldi  (SANA)
Suriye Devlet Başkanı Ahmed Şara (sağda), Suriye Demokratik Güçleri lideri Mazlum Abdi ile Başkent Şam’da 10 Mart 2025’te bir araya geldi  (SANA)

Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi’nin bugün Şam’a yapması planlanan ziyaretinin “teknik nedenlerle” ertelendiği duyuruldu.

SDG Medya Merkezi Direktörü Ferhad Şami, bugün (pazartesi) X hesabından yaptığı açıklamada, Abdi ile Kuzey ve Doğu Suriye’yi temsilen oluşturulan müzakere heyetinin bugün Şam’a gitmesinin planlandığını, ancak ziyaretin teknik gerekçelerle ileri bir tarihe alındığını bildirdi.

Şami, SDG lideri Mazlum Abdi’nin Şam ziyaretine ilişkin yeni tarihin, ilgili taraflar arasında sağlanacak mutabakat doğrultusunda daha sonra belirleneceğini ifade etti. Ertelemenin lojistik ve teknik düzenlemeler kapsamında olduğunu vurgulayan Şami, temasların seyri ya da hedeflerde herhangi bir değişiklik bulunmadığını kaydetti.

Öte yandan Suriye devlet televizyonu, cuma günü Halep’te bir güvenlik kontrol noktasında SDG’ye bağlı keskin nişancılar tarafından açılan ateş sonucu bir iç güvenlik mensubunun yaralandığını duyurdu. Şarku’l Avsat’ın Suriye Arap Haber Ajansı SANA’dan aktardığı habere göre ordunun, Halep’in doğu kırsalındaki Tişrin Barajı çevresinde SDG tarafından fırlatılan insansız hava araçları düşürüldü.

Devlet televizyonuna göre, Halep’in Eşrefiye Mahallesi’nde konuşlanan SDG unsurları, Şeyhan Kavşağı’ndaki güvenlik noktasında bulunan iç güvenlik güçlerine ateş açtı.

SDG ise buna karşılık, Şam hükümetine bağlı grupların kendi mevzilerine iki roket mermisi attığını ve bu nedenle karşılık vermek zorunda kaldıklarını savundu.

Daha sonra yapılan bir başka SDG açıklamasında, hükümete bağlı grupların Halep’teki Şeyh Maksud ve Eşrefiye mahallelerine “ağır makineli silahlar ve topçu ateşiyle şiddetli bir saldırı” düzenlediği belirtildi. Açıklamada saldırı, “sivillerin güvenliğini tehdit eden ve ciddi sonuçlar doğurma riski taşıyan açık bir saldırganlık” olarak nitelendirildi.