AB, İran nükleer anlaşmasıyla ilgili 'nihai metni' ortaya koydu

Borrell müzakere taraflarını ‘nihai metinle ilgili’ siyasi karar almaya çağırdı.

Rusya’nın nükleer müzakerelerdeki temsilcisi Ulyanov, AB koordinatörü Mora ile gerçekleştirdiği toplantının fotoğrafını paylaştı.
Rusya’nın nükleer müzakerelerdeki temsilcisi Ulyanov, AB koordinatörü Mora ile gerçekleştirdiği toplantının fotoğrafını paylaştı.
TT

AB, İran nükleer anlaşmasıyla ilgili 'nihai metni' ortaya koydu

Rusya’nın nükleer müzakerelerdeki temsilcisi Ulyanov, AB koordinatörü Mora ile gerçekleştirdiği toplantının fotoğrafını paylaştı.
Rusya’nın nükleer müzakerelerdeki temsilcisi Ulyanov, AB koordinatörü Mora ile gerçekleştirdiği toplantının fotoğrafını paylaştı.

Viyana’da 2021 nisan ayından bu yana kesintilerle devam eden, ‘2015 nükleer anlaşmasının’ canlandırılması için yürütülen müzakerelerde sona gelindi. Washington ve Tahran arasında aracı olan ve müzakerelerin koordinasyonunu üstlenen Avrupa Birliği, ‘nihai metnin’ ortaya konduğunu ve müzakere taraflarının siyasi kararlar vermesi gerektiğini duyurdu. 
Avrupa Birliği Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, ‘masaya konulan metnin nihai olduğunu, müzakere ve değişikliğe açık olmadığını’ belirtti. Borrell, Twitter hesabından yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
"Müzakere edilebilecek olan şey müzakere edildi ve şu anda nihai bir metin oluştu. Ancak her teknik konunun ve her paragrafın arkasında başkentlerde alınması gereken siyasi bir karar var. Bu yanıtlar olumluysa anlaşmayı imzalayabiliriz."  
Viyana’daki son turdaki görüşmelerde askıda olan 4-5 noktanın çözüme kavuşturulduğunu belirten Borrell, bunların ikisinin ABD’nin yaptırımlarıyla, diğerlerinin ise İran’ın son aylardaki nükleer faaliyetleriyle ilgili olduğunu kaydetti. Söz konusu ‘ihtilaflı noktaların’ aşılmasının, nihai metnin yazılmasını mümkün kıldığını ifade eden Josep Borrell, böylelikle ABD ve İran taraflarının uzlaşabilme imkanının doğduğuna işaret etti. Tarafların, Viyana’da Borrell’in yardımcısı ve nükleer müzakerelerin koordinatörü Enrique Mora’nın oluşturduğu ‘nihai metni’ son bir defa tartışmak için bir araya gelmesi bekleniyor.  
Avrupa’nın nükleer müzakerelerdeki koordinatörü Enrique Mora ve İran’ın müzakere heyetinin başkanı Ali Bakıri Kani dün Viyana’dan ayrıldılar. ABD'nin İran Özel Temsilcisi Robert Malley ise bugün Washington’a dönecek. AB Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, ‘nihai metnin’ ardından, önümüzdeki günlerde, ABD, İran ve ‘2015 nükleer anlaşmasının’ diğer tarafları ile temas kurarak atılacak son adımları kararlaştıracak ve bir takvim belirleyecek. Avrupa Birliği’nden bir yetkili, Borrell’in nihai yanıtlar için belirleyeceği ‘takvimin’ birkaç hafta ile sınırlı olacağı değerlendirmesinde bulundu.  

Tek metin  
ABD Dışişleri Bakanlığı, Avrupa Birliği tarafından müzakere masasına konulan ‘nihai metni’, nükleer anlaşmayı canlandıracak ‘tek metin’ olarak değerlendirdi. ABD Dışişleri Bakanlığı yetkilisi, Washington’ın AB önerileri temelinde, resmi olarak Kapsamlı Ortak Eylem Planı’nın (KOEP) yeniden canlandırılması için hızlı bir anlaşmaya varmaya hazır olduğunu söyledi. 

Viyana’da nükleer müzakerelerin yürütüldüğü Coburg Hotelis. (AP)  
İran medyasına göre Dışişleri Bakanlığı’ndan üst düzey bir yetkili, Tahran’daki istişarelerin ardından ‘ek görüş ve değerlendirmelerini’ müzakereleri koordine eden Avrupa Birliği’ne ileteceklerini aktardı. AB’nin önerilerini nihai olarak görmediklerini değerlendiren yetkili şunları söyledi:
“Avrupa Birliği askıda olan konularla ilgili yeni öneriler sundu, biz de ilk yanıtları verdik. Doğal olarak bu önerilerin kapsamlı bir incelemeye ihtiyacı var. Ek görüşlerimizi koordinatöre ve diğer taraflara sunacağız. Son dört günde yoğun görüşmeler gerçekleştirildi, görüşlerimizi paylaştık ve bazı konularda nisbi ilerleme kaydedildi.”
İran müzakere heyetinin temel kaygılarının, hakların ifa edilmesi ve İran halkının çıkarlarının sağlanarak, karşı tarafın yükümlülüklerini sürdürülebilir bir şekilde yerine getirmesi ve ABD'nin yasa dışı davranışlarının tekrarını önlemekle ilgili olduğunu belirtti. 
Rusya'nın BM Viyana Ofisi Nezdinde Daimi Temsilcisi Büyükelçi Ulyanov, Twitter hesabından şu açıklamada bulundu:
“AB Koordinatörü, KOEP’in restorasyonuna ilişkin nihai metni paylaştı. Viyana müzakerelerinin katılımcılarının, şimdi bu taslağın kendileri için kabul edilebilir olup olmadığına karar vermeleri gerekiyor. İtiraz olmaması durumunda nükleer anlaşma canlandırılabilir.”
Büyükelçi Ulyanov, Borrell’in “Müzakere edilebilecekler görüşüldü. Siyasi karar başkentlerde alınacak” twitini alıntılayarak, “Katılıyorum. Bu sözler kulağa bir ültimatom gibi gelmiyor. Kararlar, KOEP katılımcılarının başkentlerine aittir, onlar karar verecek” diye yazdı.  
Fransız Le Figaro gazetesi muhabiri Georges Malbrunot, İran Dini Lideri Ali Hamaney’in, Tahran’ı son ziyaretinde Putin’e iran’ın ‘nükleer anlaşmaya’ ihtiyacı olduğunu söylediğini iddia etti. Hameney’in, nükleer anlaşmaya varılamaması durumunda, Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin konumunun zayıflayacağını ve ayrıca hükümeti, sosyal ve ekonomik baskılar nedeniyle zor durumda bırakacağını söylediği iddia edildi. İSNA haber ajansının aktarımına göre İran Dışişleri Bakanlığı’ndan bir yetkili, Viyana'da yürütülen nükleer müzakerelerin ‘nihai bir anlaşma hakkında konuşma aşamasına henüz gelmediğini’ söyledi. Yetkili şu ifadeleri kullandı:
"İran müzakere heyeti diğer tarafa müzakereleri ilerletmek için yapıcı görüşler sundu. Görüşmelerin sonucu, karşı tarafın gerekli siyasi kararları alma iradesine bağlı. Karşı taraf uygun kararı alırsa müzakereleri hızlı bir şekilde bitirebileceğimize inanıyoruz. Ancak henüz bu aşamaya gelmedik.”  
Wall Street Journal, İran ile ABD arasındaki dolaylı müzakerelerin ‘tamamlanmak üzere olduğunu ancak Tahran'ın nihai anlaşmayı kabul edip etmeyeceğinin net olmadığını’ bildirdi. Anlaşma dosyasının saatler içinde kapanabileceğini öne sürdü.  

Son bir engel  
İran, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın (UAEA), 2015 nükleer anlaşmasından önce duyurmadığı gizli bölgelerde zenginleştirilmiş uranyum izleri bulmasıyla ilgili soruşturmasını kapatmasını istiyor.  
Viyana’da basına açıklamada bulunan Avrupalı Birliği’nden bir yetkili, bu konunun ‘nükleer anlaşmayla’ doğrudan bir ilgisi olmadığını, dolayısıyla UAEA ve İran arasında bir çözüme kavuşturulması gerektiğini belirtti. Yetkili, Tahran’ın nükleer anlaşmayı imzalamak için UAEA’nın soruşturma dosyasını kapatmasını istediğini ancak diğer ülkelerin bu görüşte olmadığını ifade etti. Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Yönetim Kurulu haziran ayında, üç yerde tespit edilen nükleer bulgulara ilişkin ‘tatmin edici açıklamalarda bulunmadığı’ için’ İran’ı kınayan bir karar almıştı.  
İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan önceki gün, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres ile gerçekleştirdiği telefon görüşmesinde konuyu gündeme getirdi. UAEA’yı İran'ın nükleer faaliyetleriyle ilgili geri kalan teknik meseleleri çözmeye çağıran Abdullahiyan, Ajans’a ‘yapıcı olmayan siyasi sorunlardan’ uzak durmasını tavsiye etti. İranlı Bakan ayrıca  
nükleer silahların İran'ın savunma stratejisinde yeri olmadığını, ülkesinin güçlü ve sürdürülebilir bir anlaşma istediğini, ancak bir anlaşmaya varılabilmesinin Washington’ın göstereceği esnekliğe bağlı olduğunu ifade etti.  
İran’ın Devrim Muhafızları Ordusu’nun ABD'nin yabancı terör örgütleri listesinden çıkarılması talebi, geçtiğimiz aylarda başlıca anlaşmazlık konusu olarak dikkat çekiyordu. Avrupalı bir yetkili perşembe günü yaptığı açıklamada, Tahran’ın bu talebinden vazgeçtiğini ileri sürdü ve konunun, ileride Washington ile doğrudan görüşmelerde tartışılmasının kararlaştırıldığını iddia etti. Diğer yandan Reuters haber ajansına açıklama yapan üst düzey bir İranlı yetkili, İran heyetinin son görüşmelerde Devrim Muhafızları’na yönelik yaptırımların kademeli olarak kaldırılması hususunda özel öneriler sunduğunu aktardı. 
İranlı yetkililerin açıklamaları, İran'ın şirketler, kuruluşlar ve bireylere kaldırılacak yaptırımların kapsamı konusunda ABD yönetiminden garanti talep etmeyi sürdürdüğünü gösteriyor. İran ayrıca ABD’nin olası bir anlaşmadan çekilmeyeceğinin de güvencesini istiyor. Bloomberg, perşembe günü yayınlanan haberinde İran’ın siyasi güvence talebinden feragat ettiğini, buna karşılık ABD'nin, anlaşmadan herhangi bir şekilde geri çekilmesi durumunda Tahran’ın muhtemel kayıplarının tazmini ile ilgili taahhütte bulunulduğunu ileri sürmüştü. Bloomberg’in Avrupalı diplomatlara dayandırdığı haberine göre Tahran ve Washington’da üst düzey siyasi kararlar alınması durumunda askıda olan konular kısa bir zamanda çözülebilir. Avrupalı diplomatlara göre İran, Devrim Muhafızları’nı ABD’nin terör örgütleri listesinden çıkarmanın yanı sıra eski Başkan Donald Trump’ın yaptığı gibi hiçbir ABD başkanının nükleer anlaşmadan çekilmeyeceğinin garanti edilmesi yönündeki taleplerini geri çekti. Buna karşılık herhangi bir yeni ABD yönetiminin veya Kongre’nin anlaşmayı tekrar iptal etmesi halinde İran’a ekonomik fayda sağlayacak özel bir tazminat verilmesinin gündemde olduğu iddia edildi.    
İran’ın DMO’nun (terör listesinden) kaldırılması talebinde ısrarcı olmadığına dair iddialar, AB Yüksek Temsilcisi Borrell’in haziran ayındaki Tahran ziyaretinin ardından da gündeme gelmişti. Reuters o dönemde Avrupalı ve İranlı yetkililere dayandırdığı haberinde söz konusu iddialara yer vermişti. Reuters’a perşembe günü açıklama yapan bir İranlı yetkili, Tahran’ın ‘nükleer anlaşma’ ile ilgili kendi önerileri olduğunu ve DMO’ya uygulanan yaptırımların kademeli olarak kaldırılmasını teklif edebileceklerini söylemişti.  



Sarı hat, Mısır ile İsrail arasında gerilim yaratıyor

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc'de İsrail ordusu tarafından çizilen sarı hat sınırı (Arşiv – AFP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc'de İsrail ordusu tarafından çizilen sarı hat sınırı (Arşiv – AFP)
TT

Sarı hat, Mısır ile İsrail arasında gerilim yaratıyor

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc'de İsrail ordusu tarafından çizilen sarı hat sınırı (Arşiv – AFP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc'de İsrail ordusu tarafından çizilen sarı hat sınırı (Arşiv – AFP)

İsrail medyasında, Binyamin Netanyahu hükümetinin Gazze Şeridi’ndeki uygulamaları nedeniyle Mısır ile İsrail arasındaki gerilimin son dönemde arttığına dair haberler yer alırken, Mısırlı üst düzey bir yetkili Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, “Mısır makamları İsrail’in Şarm eş-Şeyh Anlaşması’nı ihlal eden uygulamalarını tespit etti, bunlara ilişkin bir dosya hazırladı ve Washington’ı bilgilendirdi” dedi.

Mısır’da görev yapmış bazı eski askeri yetkililere göre ise Kahire, İsrail’in Gazze Şeridi’ndeki adımlarını, üzerinde uzlaşılan Trump planından kaçınma girişimi ve sarı hat olarak bilinen bölgede kalıcı bir İsrail askeri varlığı tesis etme çabası olarak değerlendiriyor. Bu durumun Mısır’ın ulusal güvenliğini tehdit ettiği ifade ediliyor.

Sarı hat, 10 Ekim’de Şarm eş-Şeyh’te ABD Başkanı Donald Trump’ın katılımıyla imzalanan ve Gazze savaşını sona erdirmeyi amaçlayan barış planı kapsamında, Gazze Şeridi’ni iki bölüme ayıran bir ayrım hattı olarak tanımlanıyor. Buna göre hat, Filistinlilerin kontrolündeki batı bölgesindeki toprakların yüzde 47’sini, İsrail’in kontrolü altındaki Gazze’nin yüzde 53’ünden ayırıyor. Gazze’deki Filistinlilerin neredeyse tamamının, bu hattın batısındaki bölgeye göç etmek zorunda kaldığı belirtiliyor.

xsdf
ABD Başkanı Donald Trump ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu arasında Gazze barış planını görüşmek üzere bu ayın sonlarında bir zirve yapılması bekleniyor. (AFP)

İsrail Kanal 14 televizyonunun yayımladığı bir raporda, İsrail ordusunun sarı hat olarak bilinen bölgede faaliyet yürüttüğü ve Gazze Şeridi’nin coğrafi yapısını değiştirdiği öne sürüldü. Kanalın aktardığına göre Kahire, bu durumu ‘bölgesel çıkarlarına yönelik doğrudan bir tehdit’ olarak değerlendiriyor. Raporda, söz konusu faaliyetlerin Mısır’ı öfkelendirdiği ve Kahire’nin, Gazze Şeridi’ni ikiye bölmeye, bölgenin demografik ve coğrafi yapısını değiştirmeye çalıştığı gerekçesiyle İsrail’i ABD’ye şikâyet ettiği belirtildi.

Rapora göre Kahire, özellikle İsrail Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir’in sarı hata ilişkin açıklamalarının ardından Gazze’de yaşananları büyük bir endişeyle izliyor. Zamir’in bu hattı yeni bir savunma ve saldırı hattı olarak nitelemesine dikkat çekilirken, İsrail ordusunun kontrolü altında bulunan bölgede tünel altyapısını tahrip etme ve evleri yıkma gibi faaliyetlerinin, Kahire’de Gazze’de uzun vadeli bir askeri varlık tesis edilmesine yönelik hazırlık olarak yorumlandığı ifade edildi. Bu durumun, Mısır’ı Washington nezdinde acil diplomatik girişimlerde bulunmaya sevk ettiği kaydedildi.

Mısır Askerî İstihbaratı eski Başkan Yardımcısı ve İstihbarat Dairesi eski Başkanı Korgeneral Ahmed Kâmil ise Mısır’ın İsrail’in üzerinde uzlaşılan barış planından kaçınma girişimlerine karşı büyük bir öfke duyduğunu belirtti. Kâmil, İsrail’in sarı hattaki hamlelerinin Gazze’de ve Mısır sınırına yakın bölgelerde kalıcı bir askeri varlık oluşturma niyetine işaret ettiğini, bunun da Mısır’ın ulusal güvenliği açısından ciddi bir tehdit oluşturduğunu vurguladı.

uı
Kaynaklar, Mısır'ın Sisi ve Netanyahu arasında bir zirve düzenlenmesi için şartlar belirlediğini bildiriyor. (İsrail medyası)

Kâmil, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Mısır’ın tutumunun ulusal güvenliği ilgilendiren bir dizi temel konuda açık, net ve değişmez olduğunu söyledi. Kâmil, bu tutumun, barışın Mısır dış politikasının temel ve stratejik hedefi olması, Kahire’nin İsrail tarafıyla imzalanan anlaşmalara bağlılığı ve İsrail’in iki taraf arasında imzalanan anlaşmalara saygı göstermesi gerekliliğine dayandığını ifade etti.

Kâmil, Mısır’ın İsrail ile gerilimin düşürülmesine yönelik şartlarının, Gazze anlaşmasının ABD Başkanı Donald Trump’ın girişimi doğrultusunda tüm aşamalarıyla uygulanmasını kapsadığını belirtti. Buna göre, herhangi bir engelleme ya da geçersiz gerekçeler olmaksızın ikinci aşamaya derhal geçilmesi, kalıcı ateşkesin tesis edilmesi ve barış sürecine geçilmesi gerektiğini vurguladı. Ayrıca İsrail’in anlaşmayı eksiksiz uygulaması, mutabık kalınan miktarlarda insani yardımların girişine izin vermesi ve Refah Sınır Kapısı’nın iki yönde açılması şartlarını sıraladı.

Kâmil’e göre diğer şartlar arasında, Mısır’ın Gazze Şeridi sakinlerinin zorla ya da gönüllü göçe zorlanmasını kesin olarak reddetmesi, İsrail’in Batı Şeria’da yerleşim kurulmasına ve bölgenin İsrail’e ilhakına yönelik adımlarına karşı çıkılması, İsrail ordusunun Philadelphia Koridoru da dahil olmak üzere Gazze Şeridi’nin tamamından çekilmesi ve 7 Ekim 2023 sınırlarına dönülmesi yer alıyor. Kâmil, mevcut İsrail varlığının, anlaşmanın aşamalarının uygulanmasına bağlı geçici bir durum olduğunu, sarı hat da dahil olmak üzere tüm hatların fiili ve hukuki geçerliliği olmayan, varsayımsal çizgiler olduğunu ifade etti.

Dördüncü şartın ise Netanyahu ve hükümetinin, Arap Barış Girişimi kapsamında yer alan açık Arap taleplerine ne ölçüde yanıt verdiğiyle ilgili olduğunu belirten Kâmil, bunun; işgal altındaki Arap topraklarından çekilme, iki devletli çözüme onay verilmesi ve Filistinlilerin Gazze ya da Batı Şeria’dan zorla yerinden edilmesinin reddedilmesi gibi başlıkları içerdiğini söyledi. Ayrıca İsrail’in iyi komşuluk ve saldırmazlık yönünde iyi niyet göstermesi, nükleer silah tehdidinden arındırılmış bir bölge oluşturulmasına ilişkin uluslararası taleplerle uyumlu adımlar atması ve bu alandaki uluslararası anlaşmalara katılması gerektiğini vurguladı.

d
Hamas mensupları, Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) çalışanlarını, ateşkes anlaşması kapsamında İsrail güçlerinin geri çekildiği ‘sarı hat’ içindeki bir bölgeye götürüyor. (Arşiv – Reuters)

Mısır’ın, ABD ve İsrail’in Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu arasında bir görüşme düzenleme girişimlerine, İsrail’in barış ve bölgesel istikrara dair açık ve uygulanabilir bir girişimde bulunmadan yanıt vermeyeceği değerlendiriliyor.

İsrail medyasının aktardığına göre ABD, Sisi, Netanyahu ve Trump’ın katılımıyla Washington’da üçlü bir zirve düzenlemeyi denedi. Ancak bu girişim, Mısır’ın şartları nedeniyle İsrail açısından ‘kabul edilemez’ bulundu. Aynı raporlarda, Kahire’nin, Trump’ın bu ay sonunda Florida’da Netanyahu ile yapacağı görüşmede İsrail’e yönelik baskı yaparak Gazze’deki adımlarını sınırlaması yönünde rol oynayacağını beklediği kaydedildi.

Mısırlı strateji uzmanı Tümgeneral Semir Ferec, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Trump-Netanyahu zirvesinin sonuçlarına büyük önem atfedildiğini ve Trump’ın, adını taşıyan Gazze Barış Planı’nın uygulanması konusunda Netanyahu üzerinde kesinlikle baskı kuracağını söyledi.

Ferec, Mısır’ın pozisyonunun, Trump-Netanyahu zirvesinin sonuçlarına bağlı olarak değerlendirileceğini, ancak aynı zamanda İsrail’in sarı hat ya da Gazze’nin herhangi bir bölgesinde kalıcı askeri varlık tesis etmesini asla kabul etmeyeceğinin açık ve net olduğunu vurguladı. Ferec’e göre Mısır, Netanyahu hükümetinin tüm hareketlerinin, İsrail ordusunun Gazze’nin tamamından çekilmesini öngören barış planını engellemeye yönelik girişimler olduğunun farkında.

 


Irak hükümeti, Hizbullah ve Husileri terör örgütleri listesine dahil etmekten sorumlu yetkilileri görevden aldı

Irak Bakanlar Kurulu toplantısından (INA)
Irak Bakanlar Kurulu toplantısından (INA)
TT

Irak hükümeti, Hizbullah ve Husileri terör örgütleri listesine dahil etmekten sorumlu yetkilileri görevden aldı

Irak Bakanlar Kurulu toplantısından (INA)
Irak Bakanlar Kurulu toplantısından (INA)

Irak hükümeti dün yaptığı açıklamada, yaklaşık iki hafta önce Yemen’deki Husiler ile Lübnan’daki Hizbullah’ı ‘terör örgütü’ olarak sınıflandıran bir kararın yayımlanmasına ilişkin olarak bazı yetkililerin görevden alınmasını içeren yaptırımların onaylandığını duyurdu.

Irak Bakanlar Kurulu, resmî gazetede yayımlanmasının ardından özellikle hükümeti oluşturan ve söz konusu gruplara yakınlığıyla bilinen siyasi çevreler arasında geniş tartışmalara yol açan kararla ilgili kurulan soruşturma komisyonunun tavsiyelerini kabul etti.

Söz konusu sınıflandırmanın, iki grubun mal varlıklarının dondurulmasını da içermesi üzerine hükümet, kararın ‘yanlışlıkla’ yayımlandığını belirtmişti. Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani, karardaki hataya ilişkin acil soruşturma başlatılması, sorumluların tespit edilmesi ve ihmali bulunanların hesap vermesi talimatını vermişti.

Hükümetin dün yayımladığı açıklamada, Bakanlar Kurulu’nun, Irak Resmi Gazetesi’nin 17 Kasım 2025 tarihli 4848 sayısında yer alan ve Teröristlerin Mallarının Dondurulması Komisyonu’nun 2025/61 sayılı kararına ilişkin soruşturma komisyonu tavsiyelerini onayladığı belirtildi. Tavsiyeler kapsamında, ilgili bazı yetkililerin görevden alınması ve bazılarının ise başka görevlere atanması gibi idari yaptırımların yer aldığı kaydedildi.

Diğer yandan Irak Ulusal Güvenlik Servisi dün yaptığı açıklamada, komşu bir ülkeden geldiği belirtilen ve DEAŞ terör örgütü bünyesindeki ‘en tehlikeli bomba uzmanlarından biri’ olarak tanımlanan bir kişinin yakalandığını duyurdu.

Irak Ulusal Güvenlik Servisi, Irak Haber Ajansı’na (INA) yaptığı açıklamada, 10 aydan uzun süren takip ve hassas izleme faaliyetlerini içeren nitelikli bir istihbarat operasyonu sonucunda, komşu ülkelerden birinden dönüşünün ardından DEAŞ’ın üst düzey isimlerinden birinin gözaltına alındığını bildirdi. Açıklamada, yakalanan kişinin yüksek derecede tehlikeli unsurlar arasında yer aldığı, adının terör örgütü lider kadrolarına ait listelerde bulunduğu ve 2004 yılından itibaren Bağdat’ta El Kaide unsurları içinde faaliyet göstermeye başladığı belirtildi. Ebu İlya lakabını kullanan şüphelinin, patlayıcı düzeneklerin hazırlanmasında uzmanlaştığı, beş kişiden oluşan bir hücreye liderlik ederek saldırıların gerçekleştirilmesinde rol aldığı kaydedildi.

Soruşturmalarda, söz konusu kişinin patlayıcıların cep telefonlarıyla irtibatlandırılması ve hazırlanmasından sorumlu olduğu, Bağdat’ta faaliyet gösterdiği dönem boyunca 100’den fazla patlayıcı düzeneği teslim ettiği ve başkentin farklı bölgelerini hedef alan terör eylemlerinin doğrudan uygulanmasına katkı sağladığı tespit edildi.


Eski rejimin kalıntıları Yeni Suriye’nin inşasını zorlaştırıyor

Şair ve aktivist Enver Fevzat, pazar günü Suveyda ilinin doğusundaki Busan köyünde evinin önünde öldürüldü (SANA)
Şair ve aktivist Enver Fevzat, pazar günü Suveyda ilinin doğusundaki Busan köyünde evinin önünde öldürüldü (SANA)
TT

Eski rejimin kalıntıları Yeni Suriye’nin inşasını zorlaştırıyor

Şair ve aktivist Enver Fevzat, pazar günü Suveyda ilinin doğusundaki Busan köyünde evinin önünde öldürüldü (SANA)
Şair ve aktivist Enver Fevzat, pazar günü Suveyda ilinin doğusundaki Busan köyünde evinin önünde öldürüldü (SANA)

Suriye’deki yeni yönetim, büyük şehirlerin kalabalık sokakları ile kırılgan, yoksul kırsal kesimler ve Suriye genelindeki yaygın yıkım arasında, önceki dönemin karmaşıklığından kaynaklanan muazzam zorluklarla karşı karşıya.

Beşşar Esed rejiminin düşüşünü günlerce kutlayan mahallelerin göz alıcı görüntüsünün ardında, daha az gürültülü ve daha karmaşık başka bir mücadele sürüyor. Bir güvenlik kaynağına göre bu mücadelede DEaŞ ve göçmenler (yabancı savaşçılar) en önemli zorlukları oluşturuyor.

Ancak bazıları DEAŞ’ı ve genel olarak aşırılığı güvenlik yaklaşımıyla çözülebilecek ‘teknik bir sorun’ olarak görürken, diğerleri ‘asıl sorunun, eğitim veya aile sistemi ya da herhangi bir örgütlü yaşam biçimi olmaksızın, birkaç yıldır normal sosyal bağlamın dışında gelişen devasa bir insan kitlesini absorbe edecek planlar yapmakta yattığını’ düşünüyor.

Zorluk, yıkıma uğrayan bölgeleri yeniden inşa etmek ve geçim kaynakları yaratmak, özellikle de siyasi ve sosyal kimliklerin radikal grupların mirasıyla iç içe geçmiş olduğu ve bu yüzden potansiyel çatışmalar için verimli bir zemin oluşturan İdlib gibi kırsal bölgelerde yatıyor.

ABD, Irak'tan çekilmeden önce Sünni aşiretlerinden oluşan ve el-Kaide'ye karşı savaşan Sahva Silahlı Güçleri deneyimi, radikalizmden etkilenenleri siyasi ve güvenlik yapılarına dönüştürerek Suriye için olası bir model sunarken, militarizasyondan siyasete ve hizipçilikten devletçiliğe geçiş, yeni Suriye'nin karşı karşıya olduğu en büyük zorluk olmaya devam ediyor.