Maymun çiçeği salgınında 'genetik mutasyonların' rolü sorgulanıyor

Geçtiğimiz Mayıs ayında bir tıbbi laboratuvarda maymun çiçeği virüsü ile enfekte olmuş vaka örnekleri (Reuters)
Geçtiğimiz Mayıs ayında bir tıbbi laboratuvarda maymun çiçeği virüsü ile enfekte olmuş vaka örnekleri (Reuters)
TT

Maymun çiçeği salgınında 'genetik mutasyonların' rolü sorgulanıyor

Geçtiğimiz Mayıs ayında bir tıbbi laboratuvarda maymun çiçeği virüsü ile enfekte olmuş vaka örnekleri (Reuters)
Geçtiğimiz Mayıs ayında bir tıbbi laboratuvarda maymun çiçeği virüsü ile enfekte olmuş vaka örnekleri (Reuters)

Maymun çiçeği virüsü, modern tarihteki tüm virüslerden daha hızlı yayılıyor. Washington Eyalet Üniversitesi'nden Virolog Dr. Heather Koehler, bu hızlı yayılmanın virüsün kendisiyle bir ilgisi olduğunu düşünmüyor.
Virüs-konak etkileşimleri konusunda uzman olan Koehler, şu anda yayılımını sürdüren maymun çiçeği suşu üzerinde araştırmalar yürütüyor. Aynı zamanda DNA ve protein dizilerini inceleyerek virüsün genetiğini anlamaya çalışıyor.
1 Ağustos’ta Washington Eyalet Üniversitesi'nin web sitesinde yayınlanan röportajında Kohler, “Bulaşmadaki değişikliği açıklayabilecek yeni büyük mutasyonlar yok. Bunun nedeni, sınırlama stratejilerinin uygun şekilde veya yeterli güçle uygulanmaması veya enfekte kişilerin semptomları tanımaması ve zamanında tedavi araması olabilir” ifadelerini kullandı.
Geçmişteki salgınlar nispeten küçüktü ve hızla kontrol altına alındı. Ancak Temmuz ayı sonu itibariyle 16 bin 500 aşkın maymun çiçeği vakası kaydedildi. Koehler, bunların çoğunun hiçbir virüs vakasının kaydedilmediği, ancak maymun çiçeği genomunda çok az şeyin değiştiği ülkelerde olduğunu vurguladı.
Küçük bir değişikliğin hastalığın yayılmasına yol açması mümkün olsa da, Koehler ve araştırma ekibi, bu kadar büyük bir etkiye sahip görünen herhangi bir belirgin değişiklik bulamadı.
Koehler virüs-konak etkileşimlerini moleküler düzeyde inceliyor ve insan proteinlerinin şu anda dolaşımda olan Batı Afrika kökenli maymun çiçeği türünün proteinleriyle nasıl etkileştiğini araştırıyor.
Batı Afrika türü, maymun çiçeği virüsü için endemik olarak kabul edilir. Bu, hayvanlardan insanlara bulaşabilen zoonotik hastalıklar için bir rezervuar görevi gören türlere sahip olduğu anlamına geliyor.
Geçmişte, endemik olmayan ülkeler, endemik ülkelere seyahat, geleneksel olmayan hayvan konakları veya insandan insana yayılma ile ilişkili vakalar gördü. Ancak Koehler, mevcut salgının öncelikle insandan insana bulaşmaya dayandığını söylüyor.
Maymun çiçeği sebebiyle Dünya Sağlık Örgütü (WHO) 28 Temmuz’da acil durum ilan etti. Beyaz Saray ise ABD'de maymun çiçeğine karşı ulusal aşı stratejisinin ilk aşamasını duyurdu.
Koehler’e göre, maymun çiçeği hızla kontrol altına alınan önceki salgınlara ve bu benzeri görülmemiş salgının yaygın doğasına dayanarak herhangi bir virologun beklediğinden daha hızlı yayılıyor.
Geçmişte de endemik bölgelere seyahat eden insanlara hastalık bulaştığı pek çok durum oldu. Ancak bu durum insanların temaslarını izole ederek ve aşılayarak kontrol altına alındı. ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri de dahil olmak üzere birçok ülkede maymun çiçeği aşı stokları bulunuyor. Aşılar, Washington eyaletindeki King County gibi ciddi şekilde etkilenen bölgelere dağıtıldı ancak bu dozlar yayılmayı durdurmak için yeterli olmadı.
Koehler, sorunlardan birinin, hastalığın bir kuluçka dönemi olduğu için, insanların maymun çiçeğine maruz kaldıklarını fark etmemeleri olduğunu düşünüyor. Hastalık semptomlar ortaya çıkana kadar bulaşıcı değil. Ateş, kas yorgunluğu ve şiddetli baş ağrısını hastalığın semptomlarından, ancak cilt lezyonları virüsün açıklayıcı bir işareti.
Uzmanlar, lezyonların avuç içi ve ayak tabanları dahil olmak üzere vücudun herhangi bir yerinde ortaya çıkabileceğini söylüyor.
Koehler ayrıca hastalığın yanlış yorumlanmasının (maymun çiçeğinin öncelikle eşcinseller tarafından yayıldığı inancının) sorunu daha da kötüleştirdiğinden endişe ediyor.
Maymun çiçeğinin el sıkışma veya sarılma dahil her türlü yakın temas yoluyla bulaşabileceğini ve son zamanlarda çocuklarda iki vaka tespit edildiğini söyleyen Koehler, bunun endişe verici olduğunu çünkü çocuklar ve hamile kadınların hastalığın en kötü etkilerine karşı en savunmasız olanlar arasında olduğunu bildirdi.
Koehler, bazı medya kuruluşlarının maymun çiçeği hakkında konuşma şeklini eleştirerek, bunu yalnızca taraflı ve yanlış olmakla kalmayıp, aynı zamanda insanların tıbbi yardım aramasını da engelleyebileceğini belirtti. Virolog açıklamasında, “Temas yoluyla bulaşan hiçbir hastalığı etiketlememeliyiz. Cinsel yöneliminiz önemli değil, ne tür bir fiziksel müdahaleniz olduğu önemli değil, bir kişiyle uzun süreli fiziksel temasta bulunduysanız enfekte olmanız olası” ifadelerini kullandı.
Maymun çiçeği semptomları arasında ateş, baş ağrısı, şişmiş lenf düğümleri, boğaz ağrısı, titreme, bitkinlik ve ciltte kızarıklık gibi etkiler görülebiliyor.



Kaygı bozukluğu uzmanı, "hiçbir şey yapmamayı" öneriyor

Genellikle meydan okumaların görüntüleri çekilse de bir psikoterapist etrafta telefon yokken bunun gerçekleştirilmesini öneriyor (Pixabay)
Genellikle meydan okumaların görüntüleri çekilse de bir psikoterapist etrafta telefon yokken bunun gerçekleştirilmesini öneriyor (Pixabay)
TT

Kaygı bozukluğu uzmanı, "hiçbir şey yapmamayı" öneriyor

Genellikle meydan okumaların görüntüleri çekilse de bir psikoterapist etrafta telefon yokken bunun gerçekleştirilmesini öneriyor (Pixabay)
Genellikle meydan okumaların görüntüleri çekilse de bir psikoterapist etrafta telefon yokken bunun gerçekleştirilmesini öneriyor (Pixabay)

Brittany Miller ABD Yaşam Muhabiri 

Hareketsiz oturup kendinizi meşgul edecek hiçbir şey yapmamak bazen zor olabilir ama bazı uzmanlar sıkılmanın fayda sağlayabileceğini öne sürüyor.

Herhangi bir ekrana ve hatta kitaba kasten bakmamayı tercih eden katılımcıların oturup can sıkıntısı yaşarken kendilerini filme aldıkları "hiçbir şey yapmama" meydan okuması son zamanlarda sosyal medyada başladı.

Kaygı bozukluğu konusunda uzmanlaşan psikoterapist Niro Feliciano'ya göre bir ara verip, teknolojinin mevcudiyetiyle insanları sürekli maruz bıraktığı bilgi denizinden ayrılmanın faydaları olabilir.

Feliciano, Today.com'a verdiği röportajda "Zihinlerimiz sürekli çalışıyor" dedi.

Bu yüzden bu meydan okumayı harika buluyorum çünkü insanları zihinlerini sakinleştirecek şekilde eğitmeye zorluyor. Ve o dinginlik noktasını bulduğumuzda beyinde ve vücutta çok şey yaşandığını biliyoruz.

Feliciano, bildirimleri kontrol etmenin sürekli yeni bilgiler getirmesinin beynimize dopamin ya da başka bir deyişle "iyi hissetme" hormonu artışı sağladığını ve bunun her kullanıldığında kendisine yönelik iştahın daha fazla güçlenmesine neden olduğunu açıkladı.

"Sosyal medya, kısa mesaj bildirimleri ya da e-postamızı kontrol ederek sürekli olarak gelen yeni bilgilerden bu yüksek dopamin seviyelerini alıyoruz" diye devam etti.

Her ne olursa olsun bu bize bir doz dopamin veriyor çünkü hareketsizliğe tahammül edemiyoruz. Dopaminin yokluğunda neredeyse yoksunluğa giriyoruz.

Yeni trend, sosyal medyayı elimine ederek FOMO'yu yani "kaçırma korkusunu" ve böylece kaygı bozukluğunu azaltmayı sağlıyor.

Bu meydan okumadan sağlanacak faydaları en üst düzeye çıkarmak için Feliciano, telefonunuzdan tamamen uzak kalarak kendinizi meydan okumaya katılırken videoya almamanızı ve görüntüleri paylaşmamanızı öneriyor.

Oturup hiçbir şey yapmamak konseptiyle zorlanabilecek olanlara, pencereden dışarı bakmak için birkaç dakika ayırarak veya normalden daha uzun süre duş alarak başlamaları öneriliyor.

Feliciano, "insanları hayal kurma" ve "zihinlerinin gezinmesine izin verme" konusunda "cesaretlendirmek" istediğini de sözlerine ekledi.

İster okul ister iş için olsun telefonunuzu yanınızda bulundurmanız kesinlikle gerekliyse telefon bildirimlerini susturarak, renkli ekran tarafından cezbedilmemek için gri tonlama modunu açıp ekranı siyah beyaz yaparak ve uyurken telefonunuzu yatağınızdan uzak tutarak "hiçbir şey yapmama" meydan okumasının avantajlarından yararlanabilirsiniz.

Independent Türkçe, independent.co.uk/life-style


Santorini depremlerinin sırrı çözüldü

Atina yönetimi, adada marta kadar olağanüstü hal ilan etmişti (Reuters)
Atina yönetimi, adada marta kadar olağanüstü hal ilan etmişti (Reuters)
TT

Santorini depremlerinin sırrı çözüldü

Atina yönetimi, adada marta kadar olağanüstü hal ilan etmişti (Reuters)
Atina yönetimi, adada marta kadar olağanüstü hal ilan etmişti (Reuters)

Bilim insanları, Yunanistan'ın Santorini Adası'nı sarsan depremlerin nedenini belirledi. 

Birleşik Krallık, Fransa ve Yunanistan'dan bilim insanlarının yaptığı incelemelerin sonuçları hakemli dergi Science'ta dün yayımlandı. 

Araştırmacılar Santorini, Yamurgi (Amorgos) ve Anafiye (Anafi) adalarının altında şubatta başlayan ve yaklaşık üç ay süren sismik aktiviteyi inceledi. 

Bilim insanları, yapay zekadan da faydalanarak bölgenin zemininin üç boyutlu bir modelini geliştirdi. 

İncelemelerde, yerkabuğunda yatay olarak yaklaşık 20 kilometre yol alan 25 binden fazla depremin, yeraltı kanallarından akan erimiş kayaçların etkisiyle tetiklendiği belirlendi. 

Depremlerin, Santorini'nin yaklaşık 8 kilometre açığında yer alan aktif denizaltı yanardağı Kolumbo'nun altından, Santorini ve Anydros adaları arasındaki 30 kilometrelik bir kanal boyunca magmanın yatay hareketiyle oluştuğu tespit edildi. Bu magma hareketinin deniz tabanının yaklaşık 10 kilometre altında gerçekleştiği belirtildi. 

Araştırmacılar, kabuktan geçen magma hacminin 200 bin olimpik yüzme havuzunu doldurabilecek büyüklükte olduğunu söylüyor. "Magma intrüzyonları" diye de bilinen bu olayın, kaya katmanlarını parçalayarak binlerce sarsıntıya yol açtığı ifade ediliyor. 

Araştırmanın başyazarı jeofizikçi Anthony Lomax, her bir sarsıntıyı sanal sensör olarak kullanıp bunları yapay zekayla modellediklerini söylüyor. Sonuçların, magmanın hareketiyle eşleştiğini belirtiyor. 

Baş araştırmacılardan Stephen Hicks de magmanın mevcut durumuna dair şunları söylüyor: 

Magmanın birkaç saat ila birkaç gün içinde yüzeye çıkıp patlayabileceğini biliyoruz. Ancak sismik hareketlilik şu anda durulduğu için eriyik maddenin nihayetinde kabuğun derinliklerinde sıkışıp soğuduğundan neredeyse eminiz.

Art arda meydana gelen depremler nedeniyle turistik adadan en az 11 bin kişi tahliye edilmişti. 

Santorini Yanardağı'nın 3 bin küsur yıl önce patlamasıyla bugün sadece bir kısmı su üstünde kalan adada yaklaşık 15 bin kişi yaşıyor. En son 1956'daki büyük depremle sarsılan ada yılda 3,4 milyon turisti ağırlıyor. 

Independent Türkçe, BBC, Phys.org, Reuters


Oscarlı yıldız: Beni aramaları için 20 yıl bekledim

Mumya, Amerikalı macera düşkünü Rick ve Ölüler Şehri'nde rehberlik ettiği Britanyalı kardeşlerin yanlışlıkla 3 bin yıllık bir laneti uyandırmasını anlatıyordu (Universal)
Mumya, Amerikalı macera düşkünü Rick ve Ölüler Şehri'nde rehberlik ettiği Britanyalı kardeşlerin yanlışlıkla 3 bin yıllık bir laneti uyandırmasını anlatıyordu (Universal)
TT

Oscarlı yıldız: Beni aramaları için 20 yıl bekledim

Mumya, Amerikalı macera düşkünü Rick ve Ölüler Şehri'nde rehberlik ettiği Britanyalı kardeşlerin yanlışlıkla 3 bin yıllık bir laneti uyandırmasını anlatıyordu (Universal)
Mumya, Amerikalı macera düşkünü Rick ve Ölüler Şehri'nde rehberlik ettiği Britanyalı kardeşlerin yanlışlıkla 3 bin yıllık bir laneti uyandırmasını anlatıyordu (Universal)

Brendan Fraser kendisine dünya çapında ün kazandıran Mumya (The Mummy) serisinin geri dönüş haberi üzerine Associated Press'e röportaj verdi.

56 yaşındaki aktör, serinin 2008'deki üçüncü ve son filminin ardından rafa kaldırıldığını hatırlattı. 

Fraser, halihazırda hazırlanan 4. filmin geçmişte Mumya: Ejder İmparatoru'nun Mezarı'nın (The Mummy: Tomb of the Dragon Emperor) yerine düşünüldüğünü açıkladı. Ancak o yaz Pekin'de Yaz Olimpiyatları düzenlendiği için yapımcılar Çin'de geçen projeyi öne almış:

Yapmak istediğim film hiçbir zaman yapılmadı. O yıl Olimpiyatlar'ın yayın hakkı NBC'deydi. İkisini bir araya getirdiler ve Çin'e gittik. Şanghay'da çalışmak inanılmaz bir deneyimdi. Üçüncü filmden gurur duyuyorum çünkü tek başına düşünüldüğünde iyi bir filmdi. Gittik ve farklı bir ekiple elimizden gelenin en iyisini yaptık.

Fraser sözlerine şöyle devam etti:

Ama asıl yapmak istediğim film henüz çıkmadı. Beni aramaları için 20 yıl bekledim. Artık hayranlara istediği şeyi vermenin zamanı geldi.

Matt Bettinelli-Olpin ve Tyler Gillett'ten oluşan "Radio Silence" ikilisi, serinin 4. filminin yönetmen koltuğunda olacak. Bettinelli-Olpin ve Gillett, 2019 yapımı korku komedi Saklambaç (Ready or Not) ve 2022 tarihli Çığlık 5'le (Scream) tanınıyor.

4. filmde Brendan Fraser ve Rachel Weisz yeniden bir araya geliyor. Fraser ve Weisz, ilk olarak 1999'da vizyona giren Mumya'da başrolleri paylaşmış ve film büyük bir gişe başarısı yakalamıştı. 

Hikaye, bir hazine avcısının doğaüstü güçlere sahip lanetli bir Mısır rahibini yanlışlıkla uyandırmasını konu alıyordu ve Fraser'ı aksiyon sinemasının yıldızları arasına sokmuştu. 

Ünlü oyuncu, 2001'de Mumya Geri Dönüyor (The Mummy Returns) ve 2008'de Mumya: Ejder İmparatoru'nun Mezarı'yla seriye devam etmişti. Weisz ise üçüncü filmde yer almamıştı.

Universal, 2017'de Tom Cruise başrollü yeni bir Mumya filmiyle seriyi yeniden başlatmayı denemiş ancak yapım gişede başarısız olmuştu. 

Hollywood'dan bir süre uzak kalan Fraser, 2022'de Balina'yla (The Whale) büyük bir dönüş yapmış ve En İyi Erkek Oyuncu Oscar'ını kazanmıştı. O dönemde Variety'ye konuşan oyuncu, Mumya'da hayat verdiği popüler karakter Rick O'Connell'ı yeniden canlandırmaya sıcak baktığını söylemişti:

Nasıl olur bilmiyorum. Ama biri doğru fikri getirirse buna açığım.
 

Independent Türkçe, Deadline, Variety