Biden, Çin'e kayan üretimin ABD'ye dönmesini teşvik için çip yasasını imzaladı

ABD Başkanı Joe Biden, yerli yarı iletken üretiminin artırılması ve ABD'nin konumunu Çin'e karşı güçlendirilmesi için "Çip ve Bilim Yasasını" imzaladı ve bunu, "nesilde bir kez gelen yatırım fırsatı" şeklinde niteledi.

AA
AA
TT

Biden, Çin'e kayan üretimin ABD'ye dönmesini teşvik için çip yasasını imzaladı

AA
AA

Başkan Biden, Beyaz Saray'daki Gül Bahçesi'nde (Rose Garden) düzenlenen törende, Çin'e kayan çip üretiminin tekrar ABD'ye dönmesini teşvik eden 280 milyar dolarlık çip yasasını, bazı eyaletlerin valileri, teknoloji şirketlerinin yöneticileri ve özel davetlilerin huzurunda imzaladı.
Biden, "Bugün imzaladığım Çip ve Bilim Yasası, ABD için nesilde bir kez gelen yatırım fırsatı olarak Amerikan halkının gurur duyabileceği bir yasadır. Çip endüstrisinin geleceği Amerika'da üretilecek." dedi.
Yasanın hem demokratlar hem de Cumhuriyetçiler tarafından desteklendiğini ve bunun "kritik öneme sahip olduğunu" kaydeden Biden, "Ülkemizin geleceği hakkında bu kadar iyimser olmamın sebebi sizlersiniz. Biliyorsunuz, Çip ve Bilim Yasası Amerika'da yarı iletken üretme çabalarımızı güçlendiriyor. Bu yatırım tek başına 40 bin istihdam yaratacak." diye konuştu.
ABD Başkanı, yeni yasa için yapılan yatırım nedeniyle gelecek 6 ay boyunca yarı iletken fabrikalarının inşa edileceği, sadece bu inşa sürecinin tek başına 1 milyondan fazla istihdam sağlayacağını bildiren analize atıfta bulundu.
Geniş davetli topluluğuna konuşan Biden, Ros Garden'daki iş insanlarına, "Milletimiz ve dünyaya daha büyük umut ve fırsatlar için iyi işler yaratmak için çalışanları güçlendirin, ekonomiyi büyütün, sadece zenginler için değil, herkes için büyüyün." ifadesini kullandı.

Çin'e gönderme yaptı
Başkan Biden, ABD'nin elini rakiplerine karşı güçlendirecek yasanın Çin'i rahatsız ettiğini dile getirerek, "Çin Komünist Partisi'nin bu yasa tasarısına karşı ABD iş dünyasında aktif olarak lobi yapmasına şaşmamalı. ABD, bu gelişmiş çiplerin üretiminde dünyaya öncülük etmelidir. Bu yasa tam olarak bunu yapacak." dedi.
Biden, "Eskiden dünyada araştırma ve geliştirmede bir numaraydık, şimdi 9'uncu sıradayız. Çin on yıllar önce 8'inci sıradaydı, şimdi ikinci sıraya yükselmiş durumda ve diğer ülkeler hızla yaklaşıyor. ABD dünyaya liderlik ediyordu. Size söz veriyorum gelecek 10 yıllarda da buna devam edecek." diye konuştu.

Çip ve Bilim Yasası
ABD Senatosu 27 Temmuz'da, 33 senatörün "hayır" oyuna karşı 64 senatörün "evet" oyu ile çip üretimi sektörüne 280 milyar dolarlık yardımı öngören yasa tasarısını onaylamış, tasarı bir gün sonra Amerikan Temsilciler Meclisi'nde 243 kabul, 187 ret ve 1 çekimser oyla kabul edilmişti.
ABD'de yarı iletken üretiminin artırılmasına yönelik çip yasası, otomobilden elektroniğe kadar birçok endüstride üretimde aksamaya neden olan çip kıtlığını hafifletmeyi amaçlıyor.
Yasa, yarı iletken üretimi için yaklaşık 52 milyar dolarlık desteğin yanı sıra yarı iletken fabrikalarının kurulumunu teşvik etmek için dört yıllığına yüzde 25'lik vergi indirimini içeriyor.



Fanatik Yahudi yerleşimciler Mescid-i Aksa'ya baskın düzenledi

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Fanatik Yahudi yerleşimciler Mescid-i Aksa'ya baskın düzenledi

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Fanatik Yahudi yerleşimciler, işgal altındaki Doğu Kudüs'teki Mescid-i Aksa'ya İsrail polisinin korumasında Hamursuz Bayramı'nın ilk gününde baskın düzenledi.

Kudüs İslami Vakıflar İdaresinden yapılan yazılı açıklamaya göre, Hamursuz Bayramı'nın ilk gününde 219 fanatik Yahudi yerleşimci Mescid-i Aksa'nın avlusuna girdi.

Görgü tanıkları, İsrail polisinin sabah saatlerinden itibaren Mescid-i Aksa'nın kapılarını kapatarak Müslümanların içeriye girişini engellediğini aktardı.

Fanatik Yahudi yerleşimciler, daha sonra İsrail polisinin denetiminde gruplar halinde Megaribe Kapısı'ndan Mescid-i Aksa'ya baskın düzenledi.

Baskınların tamamlanmasının ardından İsrail polisi, Mescid-i Aksa'nın avlularından çekildi.

Öğleden sonraki Yahudi yerleşimcilerin baskınına hazırlanan İsrail polisinin ayrıca öğle namazına gelen Filistinli gençlerin kimliklerine el koyduğu belirtildi.

İsrail polisinin bunu, Yahudi yerleşimcilerin baskını sırasında Filistinlilerin dışarı çıkmasını sağlamak için yaptığı kaydedildi.

Yahudi yerleşimciler dini bayramlarının olduğu dönemlerde Mescid-i Aksa'ya baskınlarını artıyor.

- Mescid-i Aksa'ya ilişkin statüko

Ürdün, 1994'te İsrail ile imzaladığı Vadi Araba Anlaşması uyarınca Kudüs'teki dini işlerden sorumlu ülke olarak kabul ediliyor.

Yine 2013'te Ürdün Kralı 2. Abdullah ile Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas arasında imzalanan anlaşmaya göre, Kudüs ve oradaki kutsal mekanların savunulması ve vesayet hakkı da Ürdün'e verildi.

Anlaşmaya göre Mescid-i Aksa; Ürdün Vakıflar, İslami İşler ve Mukaddesat Bakanlığına bağlı Kudüs İslami Vakıflar İdaresinin himayesinde bulunuyor.

Daha önce Kudüs İslami Vakıflar İdaresinin izni dahilinde Mescid-i Aksa'yı ziyaret eden Yahudiler, 2003'ten bu yana Vakıflar İdaresinin egemenliğini ihlal eden İsrail'in tek taraflı kararı çerçevesinde polis eşliğinde Müslümanların kutsal mabedine giriyor.

İsrail yönetimi, Mescid-i Aksa'da "sadece Müslümanların ibadet edebildiği diğer dinlerin mensuplarınınsa sadece ziyaret edebileceği" tarihi statükonun korunduğunu savunuyor.

Ancak fanatik Yahudi yerleşimcilerin İsrail polisi korumasında Aksa'ya düzenledikleri baskınlarda dua etmeleri ve dini ritüelleri yerine getirmeleri sıkça kameralara yansıyor.


Nijerya'da silahlı saldırı sonucu 15 kişi hayatını kaybetti

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Nijerya'da silahlı saldırı sonucu 15 kişi hayatını kaybetti

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Nijerya'nın Katsina eyaletinde düzenlenen silahlı saldırıda 15 kişinin hayatını kaybettiği bildirildi.

Yerel basındaki haberlere göre, silahlı kişiler Katsina eyaletine bağlı Kankari bölgesinde saldırı düzenledi.

Saldırıda 15 kişi yaşamını yitirdi ve birçoğu kadın çok sayıda kişi kaçırıldı.

Nijerya, son zamanlarda ülkenin farklı bölgelerinde silahlı çetelerin yanı sıra terör örgütleri Boko Haram ve DEAŞ'ın Batı Afrika kolu ISWAP'ın saldırılarına maruz kalıyor.


Belçika polisinden terör örgütü PKK'nın televizyon kanallarına operasyon

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Belçika polisinden terör örgütü PKK'nın televizyon kanallarına operasyon

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Belçika polisi, terör örgütü PKK'nın sözde medya yapılanmasına yönelik operasyon düzenledi.

Belçika basınına göre, federal polis, ülkenin Flaman Bölgesi'ndeki Denderleeuw kasabasında yer alan ve terör örgütü PKK propagandası yapan "Sterk tv ve Medya Haber tv" tarafından kullanılan ofislere baskın gerçekleştirdi.

Ofislerde arama yapılan operasyonda bazı bilgisayarlara ve çok sayıda dokümana el konuldu.

Polis kaynakları 200'den fazla polisin katılımıyla yerel saatle 01.30'da başlayan operasyonun 4 saat sürdüğünü belirtti.

Denderleeuw Belediye Başkanı Jo Fonck, terör örgütü televizyonuna polisin operasyon düzenlediğini doğruladı.

Federal Savcılık, polis operasyonu ve yapılan aramaların, terörün finansmanının önlenmesi konusunda soruşturma yürüten Fransa'nın talebi üzerine gerçekleştirildiğini bildirdi.

Federal Savcılık açıklamasında, operasyonun Fransız yargısının aldığı "Avrupa Soruşturma Kararı" kapsamında gerçekleştirildiği için bu aşamada daha fazla detay verilmeyeceği belirtildi.

Operasyonda gözaltına alınan olup olmadığı konusunda bilgi verilmedi.

- PKK yandaşları Belçika'da şiddet olaylarına karışmıştı

Terör örgütü PKK/YPG destekçisi yaklaşık 150 kişilik grup, 25 Mart'ta, Brüksel'deki Avrupa Parlamentosu önünde barikatları sökerek polise saldırmıştı. Önce Türkiye'nin Brüksel Büyükelçiliğinin bulunduğu caddeye, ardından AB kurumlarının yer aldığı Schuman Meydanı'na doğru yürümek isteyen kalabalık, polis engeliyle karşılaşmıştı.

Ülkedeki şiddet olaylarına devam eden örgüt yandaşları, Liege'e bağlı nüfusunun büyük çoğunluğunu Türklerin oluşturduğu Cheratte köyünde de aynı gece boyunca taşkınlık çıkarmıştı. Ülkü Ocakları binasını ateşe veren grup, camiye de saldırarak camlarını kırmıştı. Yüzlerini örten, terör örgütü lehine slogan atarak sokaklarda dolaşan grup, Türklere ait evlere, dükkanlara ve araçlara zarar vermişti.

24 Mart'ta da Brüksel'e yaklaşık bir saat uzaklıktaki Heusden-Zolder kentinde nevruzla ilgili sözde kutlamalardan dönen PKK yandaşları, arabalarında terör örgütünü simgeleyen bez parçaları ve elebaşı Abdullah Öcalan'ın posterleriyle tur atarak, Türk asıllı vatandaşların yoğun olduğu caddeden geçmişti. Kentte yerleşik Türk asıllı vatandaşlar buna tepki göstermiş, ardından arbede yaşanmıştı.

Belçika Başbakanı Alexander De Croo, "PKK gibi, terör örgütü olarak sınıflandırılan bir örgüte sempati gösterisi yapmak ve provokasyonda bulunmak tolere edilemez." ifadesini kullanmıştı.


Dünyada israf edilen gıdalar, yetersiz beslenen insanların 2 katından fazlasına yetiyor

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Dünyada israf edilen gıdalar, yetersiz beslenen insanların 2 katından fazlasına yetiyor

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Dünya genelinde üretilen ve hiç yenmeyen gıdalar, yetersiz beslenen kişi sayısının iki katından fazlası yani 2 milyar insana yetmesine rağmen uzmanlar, hala israfın önlenmesinin öneminin anlaşılmadığına işaret ediyor.

Dünyanın en büyük yiyecek, içecek, servis ve organizasyon kuruluşlarından Compass Group tarafından 2017'de başlatılan Gıda İsrafını Durdurma Günü, küresel gıda kaybına, israfına dikkati çekmek ve farkındalık yaratmak amacıyla kutlanıyor.

Birleşmiş Milletler Çevre Programına (UNEP) göre, gıdanın yüzde 17'si evlerde ve perakende satışta israf ediliyor.

Dünya Gıda Programı (WFP) tarafından hazırlanan çalışmaya göre de her yıl insan tüketimi için üretilen gıdaların yaklaşık üçte biri tüketilemeden israf ediliyor ya da kayboluyor.

Gıda üretimindeki yetersizlik küresel açlık krizine yol açmıyor aksine halihazırda dünyadaki her bir bireyin beslenmesine yetecek gıda üretiliyor. Buna rağmen dünyada insanlar açlıkla mücadele ederken, zengin ülkelerin birçoğunda israf mutfakta başlıyor, gıdaların büyük bir kısmı yenmeden çöpe atılıyor.

Gelişmekte olan ülkelerde de gıda israfı, hasat zamanı yaşanıyor.

Açlık krizinin temel nedenlerinden biri olan gıda kaybı, aynı zamanda gıda üretimi için kullanılan toprak, su ve enerji gibi kaynakların da israfına yol açıyor.

Dünya Gıda Programının çalışmasına göre, küresel bazda üretilen ancak hiç yenmeden çöpe atılan gıdalar, 2 milyar insana yetiyor ve bu rakam yetersiz beslenen kişi sayısının iki katından fazlasına denk geliyor.

Zengin ülkelerdeki tüketiciler, her yıl neredeyse Sahra Altı Afrika'nın net gıda üretimi kadar gıdayı israf ediyor.

- Gıdaların çoğunluğu tedarik zinciri aşamalarında kayboluyor

Birleşmiş Milletler (BM) Gıda ve Tarım Örgütünün (FAO) raporunda, dünya genelinde gıdanın yaklaşık yüzde 13'ünün hasattan perakendeye kadar tedarik zincirinin çeşitli aşamalarında kaybolduğu bildiriliyor.

Raporda, dünyada 3,1 milyar kişinin de sağlıklı beslenmeye erişimi olmadığı, kaybolan ve israf edilen gıdaların her yıl yaklaşık 1,26 milyar kişinin sağlıklı beslenmesi için yeterli olacağı tahminine yer veriliyor.

- Gıda israfı, her yıl küresel ekonomiye yaklaşık 1 trilyon dolara mal oluyor

Dünya Kaynakları Enstitüsü (WRI) Gıda Kaybı ve İsrafı Direktörü Liz Goodwin, AA muhabirine, dünya genelinde yapılan israfa ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Goodwin, üretilen gıdaların yaklaşık üçte birinin kaybolduğu ya da israf edildiğini belirterek, bunun her yıl küresel ekonomiye yaklaşık 1 trilyon dolara mal olduğunu belirtti.

Gıda israfının çevreye etkisine de değinen Goodwin, gıda kaybı ve israfının küresel sera gazı emisyonlarının yaklaşık yüzde 8-10'unu oluşturduğunu ifade ederek, bunun Çin büyüklüğündeki bir alana denk geldiğini söyledi.

Goodwin, gıda kaybının tarımda kullanılan suyun dörtte birinin israf edilmesine yol açtığını belirterek, israfın ayrıca biyoçeşitlilik kaybına da neden olduğu bilgisini paylaştı.

Mevcut gıda sisteminin sürdürebilir olmadığını dile getiren Goodwin, "Halihazırda yaptığımız şekilde gıda üretmeye ve israfa devam edersek, artan küresel nüfusu besleyemeyeceğiz. Sera gazı emisyonları artacak ve daha fazla arazi ormansızlaşacak." dedi.

- En fazla israf evde yapılıyor

Goodwin, en büyük gıda israfının evlerde yapıldığını vurgulayarak artan yemekleri ertesi gün yiyerek ya da gıdaları dondurarak bunun önüne geçilebileceğini ifade etti.

Perakendecilerin ve gıda markalarının da tüketicilerin evde gıda israfını azaltmalarına destek verebileceğine işaret eden Goodwin, ürün paketlerine tarif fikirleri ve porsiyon boyutlarını yazarak insanların satın aldıkları ürünlerden en iyi şekilde yararlanmalarına yardımcı olabileceklerini söyledi.

Goodwin, aynı zamanda hükümetlerin, işletmeleri ve insanları gıda kaybı ile israfını azaltma konusunda teşvik etmesi gerektiğine dikkati çekti.

Bu konuda farkındalık yaratmanın "hayati önem" taşıdığını vurgulayan Goodwin, "Çoğu insan hala gıda israf ettiğini düşünmüyor. Oysa aslında hepimiz gıda israfı yapıyoruz. İnsanlar bunun çevresel, sosyal ve ekonomik etkilerinin de farkında değiller, dolayısıyla farkındalık kampanyaları bu konudaki eksikliği gidermede çok yardımcı oluyor." diye konuştu.


Malezya'da 2 askeri helikopterin çarpışması sonucu 10 kişi öldü

Fotoğraf:AA
Fotoğraf:AA
TT

Malezya'da 2 askeri helikopterin çarpışması sonucu 10 kişi öldü

Fotoğraf:AA
Fotoğraf:AA

Malezya'da geçit töreni provası sırasında 2 askeri helikopterin çarpışması sonucu 10 kişi hayatını kaybetti.

Malezya Deniz Kuvvetleri Komutanlığından yapılan açıklamaya göre, donanmanın 90'ıncı yıl dönümü kutlamaları için Perak eyaletinde geçit töreni provası kapsamında eğitim uçuşu gerçekleştiren 2 helikopter havada çarpıştı.

Donanmaya ait bir üste gerçekleşen kazada helikopterlerde bulunan 10 görevli yaşamını yitirdi.

Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, kazaya neyin sebep olduğuna ilişkin soruşturma başlatılacağını duyurdu.

 

 


Irak Başbakanı Sudani’nin ABD ziyaretinin ardından: Ortaklık konusunda anlaşma, uygulama konusunda anlaşmazlık söz konusu

ABD Başkanı Joe Biden, Beyaz Saray’daki görüşmelerinin başında Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani ile tokalaşırken, 15 Nisan 2024 (AFP)
ABD Başkanı Joe Biden, Beyaz Saray’daki görüşmelerinin başında Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani ile tokalaşırken, 15 Nisan 2024 (AFP)
TT

Irak Başbakanı Sudani’nin ABD ziyaretinin ardından: Ortaklık konusunda anlaşma, uygulama konusunda anlaşmazlık söz konusu

ABD Başkanı Joe Biden, Beyaz Saray’daki görüşmelerinin başında Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani ile tokalaşırken, 15 Nisan 2024 (AFP)
ABD Başkanı Joe Biden, Beyaz Saray’daki görüşmelerinin başında Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani ile tokalaşırken, 15 Nisan 2024 (AFP)

İyad Amber

Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani'nin Washington’a gerçekleştirdiği son ziyaret, Irak’ta 2003 yılındaki rejim değişikliğinden sonra Irak başbakanları tarafından ABD’ye gerçekleştirilen ziyaretlerden çok farklıydı. Bu farklılığın en önemli nedenlerinden biri, Sudani hükümetinin kurulmasının arkasında Şii siyasi güçleri olmasıydı. Irak’taki Şii siyasi güçlerin bazıları açıkça ABD karşıtıyken, bazıları siyasi sloganlarında halen ABD’nin Irak'taki askeri varlığına karşı direnişin bir işareti olarak silahlarını hava kaldırıyorlar.

Ziyaret, zamanlama açısından da eski ziyaretlerden farklı. Sudani ile ABD Başkanı Joe Biden arasında Beyaz Saray'da yapılan görüşme, İran'ın İsrail tarafından Şam'daki konsolosluğunun hedef alınmasına misilleme olarak Irak hava sahasından İsrail'e yüzlerce insansız hava aracı (İHA) ve balistik füzeyle hava saldırısı gerçekleştirdiği güne denk geldi. İsrail ve İran arasındaki bu askeri gerilim, Sudani ile görüşmesinin başında ‘ABD’nin İsrail’in güvenliğine olan bağlılığını’ vurgulayan Başkan Biden'ın açıklamalarında da yer aldı. Irak Başbakanı’nın yanıtı diplomatik bir tona sahipti. Ortadoğu’da olup bitenleri (açık sözlülükle ve ortaklık ruhuyla) değerlendirmedeki farklılığa dikkati çeken Sudani, uluslararası hukuk ilkeleri üzerinde mutabık kalındığını, sivillere yönelik saldırıların reddedildiğini ve diplomatik misyonların korunmasında uluslararası kanunlara ve normlara bağlı kalınması çağrısında bulunulduğunu söyledi.

Ziyarette gözlemlenen bir diğer farklılık ise Irak ile ABD arasındaki ilişkinin niteliğini tanımlamak üzere ‘ortaklık’ başlığı üzerinde anlaşmaya varılması oldu. Bu anlaşma, her ne kadar yeni değilse de ABD'nin Bağdat Büyükelçisi Alina Romanowski’nin ‘gelecekteki Irak-ABD stratejik ortaklığı’ etiketiyle Iraklı siyasetçilerle görüşmeler başlattığından beri üzerinde çalıştığı meselelerden sonra ABD-Irak ilişkilerinin başlığı olarak vurgulanması onu yeni bir kimliğe bürüdü. Sudani hükümeti de bu ortaklığı gerçekleştirme ve ufkunu genişletme yolunda ilerliyor gibi görünüyor.

Sonuç olarak Sudani’nin Başkan Biden ile Beyaz Saray'da bir araya gelmesi, Irak Başbakanı’na rahat bir nefes aldırttı. Çünkü kısa süren görev süresi boyunca ABD’lilerle ilişkileri en ılımlı ve en gergin ilişkiler içinde olan ve Washington'a davet edilmeyen eski Başbakan Adil Abdulmehdi senaryosunun tekrarlanması tehlikesini ortadan kaldırdı. Kişisel düzeyde Sudani, bölgedeki gergin ortamın ve hükümetini kuran güçlerin açıkça ABD karşıtı tutumlarının benzerliğine rağmen Abdulmehdi’nin ABD’lilerle yaşadığı karmaşayı çözmeyi başardı.

Genişletilen güvenlik ortaklığı

Irak hükümetinden ABD’ye giden heyette güvenlik birimlerinin yetkilileri de yer aldı. Ancak Washington ziyaretinin ana hedefleri arasında, özellikle Irak'ta DEAŞ’a karşı savaşan Uluslararası Koalisyonun misyonunu sona erdirmek için müzakerelerin başlamasından sonra, güvenlik ortaklığının yeniden başlatılması konusu yoktu. Yine de Sudani'nin ziyaretinde Bağdat ve Washington arasındaki güvenlik alanındaki iş birliğinde bir dönüşüm olduğunun sinyalleri güçlü bir şekilde görüldü.

Biden'ın Sudani ile görüşmesinde ABD kuvvetlerinin Irak'tan ‘çekilmesi’ kelimesi geçmedi. Aksine ABD Başkanı, Irak'ın topraklarının ve halkının güvenliği için Iraklı güvenlik güçlerinin kabilyetlerini güçlendirmekte kararlı olduklarını vurguladı. Beyaz Saray'dan yapılan açıklamaya göre hem Sudani hem de Biden, Yüksek Askeri Komisyon'un devam eden çalışmalarının yanı sıra ‘DEAŞ tehdidinin devam etmesi, operasyonel ve çevresel ihtiyaçlar ve Irak güvenlik güçlerinin kabiliyetlerinin arttırılmasını’ değerlendirecek olan üç çalışma grubunun çalışmalarına ve bu çalışmaların sonuçlarına bağlılıklarını ifade ettiler. Söz konusu gruplar, Uluslararası Koalisyon güçlerinin, Irak'taki rolünün ne zaman ve nasıl sona ereceğini belirlemenin yanında Irak Anayasası ve ABD-Irak Stratejik Çerçeve Anlaşması uyarınca sürdürülebilir güvenlik ortaklıklarına geçişin organize edilmesi için yukarıdaki faktörleri gözden geçirecekler.

Irak ve ABD arasında güvenlik ortaklığına geçişin en önemli göstergesi, Başkan Biden ve Başbakan Sudani’nin, güvenlik ortaklığının geleceğini konuşmak üzere bu yıl içinde ABD ve Irak arasında ikili bir güvenlik diyaloğu başlatma niyetinde olduklarını açıklamaları oldu. Bu tür niyetler her ne kadar ABD'deki başkanlık seçimlerinin sonucuna bağlı olsa da Bağdat ve Washington arasındaki güvenlik ortaklığının geleceği konusunda iki taraf arasındaki ilk anlaşmayı yansıtıyor.

xcdfrg
Bağdat'taki Irak Merkez Bankası'nın girişi, 25 Mart 2024 (AFP)

Sudani'nin ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin ile görüşmesi daha çok güvenlik ortaklığının ayrıntılarıyla ilgiliydi. ABD Savunma Bakanlığı’ndan (Pentagon) Sudani- Austin görüşmesiyle ilgili yapılan açıklamada, ‘yabancı bir ülkeye’ askeri malzeme satışlarının yanında güvenlik güçlerini destekleyen ve DEAŞ’la Mücadele Eğitim ve Donatım Fonu aracılığıyla finanse edilen çok çeşitli eğitim ve donatım faaliyetleriyle Iraklı güvenlik güçlerinin modernizasyonuna ve askeri kabiliyetlerinin arttırılmasına yönelik çabaların ele alındığı belirtildi. Açıklamada ayrıca – ABD Dışişleri Bakanlığı adına profesyonel askeri eğitim kursları olan Yabancı Askeri Finansman (FMF) ve Uluslararası Askeri Eğitim ve Talim Programları (IMET) aracılığıyla finanse edilen savunma hizmetleri de sunulduğu kaydedildi.

İsrail ve İran arasındaki askeri gerilim, ‘ABD’nin İsrail’in güvenliğine olan bağlılığını’ vurgulayan Başkan Biden'ın açıklamalarında da yer aldı. Irak Başbakanı Sudani’nin yanıtı ise diplomatik bir tondaydı.

Öte yandan Irak'ın esnek ödeme mekanizması Kredi Garantili Ödeme Planı’nı (Credit Assured Payment Schedule/CAPS) kullanarak yaklaşık 550 milyon dolarlık kredi çekmesini öngören bir ortak çalışma protokolü imzalandı. Irak, tüm ödemeyi peşin yapmak yerine taksitlere bölerek yapmasına izin veren bu mekanizmayı kullanma fırsatından yararlanan ilk ülke olacak. Pentagon'dan yapılan açıklamada çalışma protokolünün imzalanmasının Irak ve ABD arasındaki güvenlik ortaklığının şimdi ve gelecekteki gücüne işaret ettiği belirtildi.

Güvenlikten ekonomiye

Muhammed Şiya es-Sudani, beraberinde çok sayıda Iraklı işadamıyla Washington'ı ziyaret eden ya da ABD’li şirketlerle sözleşmeler imzalanmasına öncülük eden ilk Irak başbakanı değil. Ancak Başbakan Sudani, ekonomik ortaklığa giden yolun ABD’lilerle ilişkilerin güçlendirilmesinde güvenilebilecek yeni ufkun enerji alanında yatırım kapılarının açılmasından geçtiğini anlamış gibi gibi görünüyor.

Irak, ekonomisi petrole dayalı bir ülke olduğundan doğalgaz alanında yatırım yapma niyetinde. Bu yüzden de petrol ve doğalgaz alanında faaliyet gösteren ABD’li şirketlerle çeşitli görüşmeler ve Houston, Teksas'taki Baker Enerji Çalışmaları ve Araştırmaları Enstitüsü'nden bir heyetle toplantı yapıldı. 

ABD merkezli General Electric, Honeywell, Transatlantic Petroleum ve diğer bazı şirketlerle elektrik, petrol ve doğalgaz alanlarında 14 ayrı mutabakat zaptı ve ortaklık sözleşmesi imzalandı.

Bu mutabakatlar, ABD ile stratejik ortaklığın yeniden yapılandırılması ve bu ortaklığın güvenlik alanından ekonomik ortaklığa taşınması için yeni bir yol haritası olabilir. Ancak ekonomik ortaklığa geçiş sadece mutabakatlar yeterli değil. Gerek ABD ile ilişkileri tamamen reddeden bazı siyasi güçlerin varlığı olsun gerek devleti etkisi altına alan yolsuzluk vakaları olsun, gerek bürokratik engeller olsun gerekse hükümetin güvenliği sağlamada zayıf kaldığı petrol ve doğalgaz sahaları ile elektrik tesislerinin bulunduğu coğrafi bölgelerin devletin kontrolü dışındaki silah gruplarının varlığı olsun, söz konusu anlaşmaların, sözleşmelerin ve mutabakatların uygulanmasını engelleyen çeşitli iç zorluklarla yüzleşmeye karar verilmesi gerekiyor.

Sudani hükümetinin, ABD ile ekonomik ortaklığa geçişte tüm bu konuları ele alması, doğrudan eyleme geçmesi ve mutabakatlarla sözleşmelerin uygulanmasını takip etmesi gerekiyor. ABD’lilerle yeni bir ilişki biçimine doğru cesur ve net kararlar almazsa Sudani’nin güvenilirliği tehlikeye girmesi işten bile değil.

En büyük kazanan IKBY oldu

Öte yandan Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı Mesrur Barzani'nin Başbakan Sudani'den önce gerçekleştirdiği ABD ziyareti, Irak Yüksek Federal Mahkemesi’nin kararları nedeniyle Bağdat ile Erbil arasında yaşanan gerilimi, Sudani’nin Washington ziyareti sırasında ele alınacak önceliklerden biri haline getirmeyi başarmış gibi görünüyor.

xcdsrg
ABD saldırısında ölen bir arkadaşlarını cenaze törenine katılan Haşdi Şabi üyeleri, 26 Aralık 2023 (AFP)

Bu yüzden Biden-Sudani görüşmesinde IKBY’ye değinilmesi son derece önemliydi. Beyaz Saray'dan yapılan açıklamaya göre Biden ve Sudani, IKBY’nin istikrarlı ve refah içinde bir Irak'ın ayrılmaz bir parçası olduğunu vurguladılar. Biden’ın Başbakan Sudani ve hükümetinin IKBY ile devam eden sorunları çözecek kalıcı anlaşmalara ulaşma çabalarını överken daha fazla ilerleme kaydedilmesi için cesaretlendirdiği belirtilen açıklamada, ayrıca ABD’nin IKBY’de özgür, adil ve şeffaf seçimler yapılması başta olmak üzere Irak'ta demokrasinin güçlendirilmesini desteklediğini bir kez daha teyit ettiği aktarıldı.

Beyaz Saray açıklamasında Biden ve Sudani görüşmesinde IKBY’nin istikrarlı ve refah içinde bir Irak'ın ayrılmaz bir parçası olduğunun vurgulandığı belirtildi.

ABD merkezli bazı haber siteleri ve araştırma merkezleri, ABD'nin Erbil ile yaşanan ve Başbakan Sudani’nin IKBY’ye karşı tutumunu sertleştirmesinden ziyade Yüksek Federal Mahkeme'nin Erbil aleyhine aldığı kararların bir sonucu olan krizleri çözmesi için Sudani hükümetine baskı yapmasının önemini vurguladı.

Irak’taki dolar krizine çözüm getirmeyen ortaklık

Washington’a giden Irak heyetinde yer alan Irak Merkez Bankası Başkanı’nın açıklamaları, Irak’ın ABD Merkez Bankası (Fed) ile olan sorunlarının ele alındığına dair herhangi bir işaret taşımıyordu. Merkez Bankası Başkanı’nın açıklamaları Irak’ın Hazine Bakanlığı ve ABD Merkez Bankası ile olan sorunlarının ele alındığına dair herhangi bir izlenim vermiyordu. Merkez Bankası Başkanı, daha ziyade ortak komitelerin kurulmasına ilişkin daha önce yaptığı bir tekrarını yaparken Irak'ın mali geçiş süreçleri konusunda aldığı tedbirlere övgüde bulundu. Merkez Bankası Başkanı’nın açıklamalarına göre ABD’den bir heyetin Irak Merkez Bankası'nın aldığı söz konusu tedbirleri görüşmek üzere Irak'ı ziyaret etmesi bekleniyor.

Bunun yanında Sudani hükümeti ve Irak Merkez Bankası yönetiminin Irak'tan yapılan dolar kaçakçılığı, kara para aklama ve ABD'nin yaptırım uyguladığı ülkelere finansman sağlanması gibi konuların ele alınmasına yönelik açık bir gündemi ve hatta bankacılık sektöründeki ihlallere ilişkin net bir stratejisi olmadığı görülüyor. Ayrıca doların resmi kur değeri ile kara borsadaki fiyatı arasındaki uçuruma çözüm bulacak bir mali politika taslağı dahi yok.

Irak Başbakanı ve Merkez Bankası Başkanı, ülkedeki dolar krizi ve yerel bankalara uygulanan yaptırımlar konusunda yeni bir vizyona ya da plana sahip olmadıkları aşikar. Bu yüzden ABD Hazine Bakanlığı’dan bir heyetle yapılan görüşmede, ABD'nin Irak’taki bankacılık sektörüne ve dolar kaçakçılığına karşı daha önceki itirazlarını yeniden dinlemekle yetindiler. Bu ziyarette yeni olarak yalnızca Irak'taki bankacılık ve finans sistemine yardımcı olmak için geliştirilmiş interaktif bir plan sunuldu. Söz konusu plan, Irak Merkez Bankası’nın para transferi konularındaki politikasının daha fazla incelenmesinin ve gözden geçirilmesinin yanı sıra Irak’taki bankacılık sektörüne yeni şartların getirilmesini de içerebilir. Ancak bunun, sorunu çözmekten ziyade daha da karmaşık hale getireceği kesin.

*Bu makale Şarkul Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden çevrilmiştir.


Abdullahiyan: Avrupa Birliği'nin İran'a ek kısıtlamalar getirme kararından üzüntü duyuyoruz

İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan (DPA)
İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan (DPA)
TT

Abdullahiyan: Avrupa Birliği'nin İran'a ek kısıtlamalar getirme kararından üzüntü duyuyoruz

İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan (DPA)
İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan (DPA)

Arap Dünyası Haber Ajansı'nın (AWP) bildirdiğine göre İran Dışişleri Bakanı Hossein Amir Abdullahian bugün (Salı) yaptığı açıklamada, Avrupa Birliği'nin, İsrail'in saldırısı karşısında "meşru müdafaa hakkını" kullanması nedeniyle İran'a daha fazla "yasadışı" kısıtlamalar getirme kararından duyduğu üzüntüyü dile getirdi.

Avrupa Birliği dışişleri bakanları geçen hafta Lüksemburg'da yaptıkları toplantıda, İran’ın İsrail'e yönelik balistik füze ve insansız hava aracı ile yaptığı saldırısının ardından Tahran'a yönelik yaptırımların genişletilmesi konusunda anlaştılar.

Geçtiğimiz cuma günü İran'ın orta kesimindeki İsfahan şehrinde patlamalar meydana geldi. İran Ordusu Başkomutanı Abdulrahim Musavi, bunların hava savunmasının bir dizi "uçan cisimle" karşı karşıya gelmesinden kaynaklandığını söyledi. Resmi televizyon ise İsfahan'daki hava savunmasının devreye sokulduğunu belirttiği bir video yayınladı.

Bu son gelişmeler, İran Devrim Muhafızları'ndan üst düzey bir komutanın, İsrail'in Şam'daki İran konsolosluğunu hedef aldığına inanılan saldırıda öldürülmesinden ve İran'ın İsrail'e yüzlerce insansız hava aracı ve füzeyle saldırı başlatmasından birkaç gün sonra meydana geldi.


ABD: Hamas, rehine görüşmelerinde taleplerini değiştirdi

İsrail'in Refah’a hava saldırısında hedef alınan bir evdeki Filistinli çocuklar (Reuters)
İsrail'in Refah’a hava saldırısında hedef alınan bir evdeki Filistinli çocuklar (Reuters)
TT

ABD: Hamas, rehine görüşmelerinde taleplerini değiştirdi

İsrail'in Refah’a hava saldırısında hedef alınan bir evdeki Filistinli çocuklar (Reuters)
İsrail'in Refah’a hava saldırısında hedef alınan bir evdeki Filistinli çocuklar (Reuters)

Netanyahu, çoğu kuzeyden gelen 1,5 milyondan fazla insanın yığılmış olduğu Gazze Şeridi'nin en güneyindeki Refah şehrine kara saldırısı düzenleme tehdidini sürdürüyor. Bunu yaparak Hamas'ın son kalesini de ortadan kaldıracağını varsayıyor.

İsrail ordusu Gazze'ye yönelik askeri baskının arttığını ve Hamas'a karşı "savaşın sonraki aşamalarına" hazırlandığını teyit ederken, ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Matthew Miller dün (Pazartesi) yaptığı açıklamada, Hamas’ın Mısır ve Katar'ın arabuluculuğunda İsrail ile yürütülen rehine görüşmelerinde "taleplerini değiştirdiğini" söyledi.

Miller, düzenlediği basın toplantısında, ABD'nin Gazze'deki çatışmaların durdurulması ve 7 Ekim saldırısının ardından Hamas’ın elinde bulundurduğu rehinelerin serbest bırakılması konusunda anlaşmaya varılması için baskı yapmaya devam edeceğini belirtti.

Başbakan Binyamin Netanyahu pazar akşamı yayınlanan bir videosunda, "Önümüzdeki günlerde ilave ve acı verici darbeler indireceğiz. Hamas üzerindeki askeri ve siyasi baskıyı artıracağız, çünkü rehineleri serbest bırakmanın ve zafere ulaşmanın tek yolu bu " ifadelerini kullandı. Gazze'de halen 129 rehine tutuluyor.

xzsd
Gazze'de bir zırhlı personel taşıyıcı (Reuters)

Netanyahu, çoğu kuzeyden gelen 1,5 milyondan fazla insanın yığılmış olduğu Gazze Şeridi'nin en güneyindeki Refah şehrine kara saldırısı düzenleme tehdidini sürdürüyor. Bunu yaparak Hamas'ın son kalesini de ortadan kaldıracağını varsayıyor.

Ancak insani yardım kuruluşları ve sayıları giderek artan yabancı ülkeler, çok sayıda sivil kaybına yol açacağı endişesiyle bu sürece karşı çıkıyorlar.

İsrail ordusu, Refah'ta çok sayıda rehinenin tutulduğunu vurguluyor. Ordu sözcüsü, "Hamursuz Bayramında (Pesah) rehineler esaret altında 200 gün geçirmiş olacaklar... Siz bizim yanımıza geri dönene kadar savaşacağız" dedi.

Hava saldırıları devam ediyor

Fransız Basın Ajansı’nın (AFP) haberine göre İsrail ordusu pazartesi günü Nuseyrat ve Magazi kamplarını, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Deyr el-Balah'ın sahil şeridini ve güneydeki Refah ve Han Yunus şehirlerini hedef alan hava saldırıları düzenledi.

sdvfber
Filistinliler İsrail'in Refah'ta hava saldırısı düzenlediği bir alanı inceliyor (Reuters)

Hava saldırıları ayrıca Gazze Şehri'nin güneydoğusundaki el-Zeytun mahallesini de hedef aldı. İnsansız hava araçları, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Bureyc mülteci kampında bulunan bir okulun oyun alanını bombaladı. Tıbbi kaynaklara göre aynı kampta bir camiyi hedef alan hava saldırısında ise en az üç kişi yaralandı.

Pazartesi akşamı ise hava saldırıları Gazze'nin kuzeyindeki Beyt Hanun ve Beyt Lahiya'yı hedef aldı. Buna Doğu Cebaliye ile Zeytun, el-Şucaiye ve Darac mahalleleri, el-Ehli Hastanesi ile Filistin Meydanı civarını hedef alan topçu bombardımanı eşlik etti. Gazze şehrinin batısındaki el-Rimal mahallesi de hava saldırısına maruz kaldı.

ABD "çifte standart"ı reddediyor

ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken pazartesi günü yaptığı açıklamada, İsrail ordusunun Gazze'de gerçekleştirdiği ihlallere ilişkin ABD yasalarının uygulanmasında "çifte standart" uygulandığı iddialarını reddetti. Blinken, bu suçlamaların incelendiğini belirtti.

Blinken, Dışişleri Bakanlığı'nın insan haklarına ilişkin yıllık raporunu açıkladığı basın toplantısında; "Genel olarak dünyada insan haklarının ne durumda olduğuna bakarken, herkese aynı standardı uyguluyoruz" diyerek sözlerine şöyle devam etti: "Söz konusu ülkenin düşman, rakip, dost veya müttefik olması bunu değiştirmez."

Raporda, İsrail ile Hamas arasında Gazze'de on binlerce Filistinlinin hayatına mal olan savaşın İsrail'deki insan hakları durumu üzerinde "büyük olumsuz etki" yarattığı belirtildi.

2023 yılı raporuna göre, önemli insan hakları sorunları arasında yargısız infazlar, zorla kaybetme, işkence, gazetecilere yönelik haksız tutuklamalar ve diğer bazı konularla ilgili güvenilir raporlar yer alıyor.

Sorumluların cezalandırılması

Raporda, İsrail Hükümeti'nin bu ihlallere karışmış olabilecek yetkilileri tespit etmek ve cezalandırmak için bazı güvenilir adımlar attığı da belirtildi.

Gazze Şeridi'ndeki sağlık yetkililerine göre, çoğu sivil ve çocuk olan 34 bin Filistinlinin Gazze'de öldürülmesinin ardından, İsrail ordusunun davranışları giderek daha fazla inceleniyor. Gazze Şeridi çorak bir araziye dönüştü ve şiddetli gıda kıtlığı, açlık korkusunu artırdı.

dfbrth
Kurtarma ekipleri Refah'ta İsrail hava saldırısında hasar gören bir binanın enkazı altında hayatta kalanları ararken, Filistinli bir adam kızından haber bekliyor (AFP)

İsrail, Gazze Şeridi'nde kasıtlı olarak insanların acı çekmesine neden olduğu yönündeki suçlamaları reddediyor. Ayrıca sivilleri kasten hedef aldığını da reddediyor ve Hamas'ı korunmak için konut binalarını kullanmakla suçluyor. Hamas ise bu iddiayı reddediyor.

İnsan hakları grupları, İsrail ordusunun Gazze'de başlattığı harekât sırasında sivillerin zarar gördüğü çok sayıda olay yaşandığını bildirdi. Aynı zamanda İsrail işgali altındaki Batı Şeria'da şiddetin tırmanması nedeniyle tehlike alarmını çaldı.

Filistin Sağlık Bakanlığı kayıtları, İsrail güçlerinin veya yerleşimcilerin, 7 Ekim'den bu yana Batı Şeria'da en az 460 Filistinliyi öldürdüğünü gösteriyor. Ancak ABD Başkanı Joe Biden yönetimi hâlâ İsrail'in uluslararası hukuku ihlal ettiği sonucuna varmadığını söylüyor.

Washington, uzun süredir müttefiki olan İsrail'e yıllık 3,8 milyar dolar değerinde askeri yardım sunuyor. Sol görüşlü Demokratlar ve Arap Amerikalı gruplar, Biden yönetiminin İsrail'e verdiği kararlı desteği eleştiriyor ve bunun İsrail'e dokunulmazlık hissi verdiğini söylüyorlar.

Ancak bu ay Biden ilk kez İsrail'e desteğe koşullar getirme tehdidinde bulundu ve insani yardım çalışanları ile sivilleri korumaya yönelik somut adımlar atılmasında ısrar etti.

Fotoğraf: Protestocular Netanyahu'nun evinin önünde bir Hamursuz Bayramı sofrası yakıyor

İsrailli protestocular ise dün (Pazartesi) Yahudi Hamursuz Bayramının başlangıcı günüde Başbakan Binyamin Netanyahu'nun konutunun önünde, sembolik bir Hamursuz Bayramı sofrası yakarak onu Gazze'deki rehineleri yüz üstü bırakmakla suçladı.

dftyj6u7k
İsrailli protestocular 7 Ekim'de meydana gelen "felaketten" Netanyahu'nun sorumlu olduğunu söylüyor (Reuters)

Sahil kasabası Kayseriya’daki konutunun kapısı önünde toplanan yüzlerce protestocu, rehinelerin serbest bırakılmasını talep etti ve Netanyahu'nun liderliğini eleştirdi.

Bu yıl rehinelerin çektiği acılar, İbranice'de "Kölelikten Kurtuluş Bayramı" olarak da bilinen Hamursuz Bayramı'na gölge düşürdü. Guy Ben Dror, "İsrail tarihinin en kötü başbakanına" karşı düzenlenen protestoya katıldığını söyledi.

 Bir yatırım şirketinde çalışan 54 yaşındaki Ben Dror, "O (Netanyahu), rehinelerin geri dönmesini istemiyor çünkü savaşın bitmesini istemiyor çünkü o zaman hapse girecek" dedi.

Netanyahu'nun evinin önünde, bazıları rehinelerin akrabaları olan protestocular, sembolik bir Hamursuz Bayramı sofrasını ateşe verdiler. Bir başka masada sandalyelerin boş bırakılması ise rehinelerin acılarının devam ettiğini simgeliyordu.

Protestocu Yael Ben Porat, "Rehinelerin aileleriyle duygularımızı ve üzüntümüzü paylaşmak için buradayız” dedi. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre 62 yaşındaki avukat, "Gazze'de hâlâ birçok insanımız, kardeşimiz rehin tutulurken bu bayramı kutlamak istemiyorum" ifadelerini kullandı.

Ben Porat sözlerini şöyle sürdürdü: "Hepimiz 7 Ekim'de meydana gelen korkunç felaketten onun (Netanyahu) sorumlu olduğuna inanıyoruz." Ben Porat ayrıca Başbakanı onların serbest bırakılması konusundaki müzakerelerde başarısız olmakla suçladı ve bu gecenin "özgürlüğün olmadığı acı bir geceden başka bir şey olmadığını" söyledi.

Netanyahu, Hamursuz Bayramı arifesinde X platformunda videoda yayınlanan açıklamasında, "Tüm rehinelerin ailelerine geri döndüklerini görmekte kararlıyız" dedi. Hamursuz Bayramı sofrasında "bu gece ailelerine katılamayanları düşünüyoruz" ifadelerini kullandı. Sözlerini; "Onların yokluğu kararlılığımızı güçlendiriyor ve bize görevimizin aciliyetini hatırlatıyor. Her biri özgürleşene kadar dinlenmeyeceğiz" şeklinde sürdürdü.


KİK vatandaşlarına ilk başvurudan itibaren 5 yıl süreyle Schengen vizesi

AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell (EPA)
AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell (EPA)
TT

KİK vatandaşlarına ilk başvurudan itibaren 5 yıl süreyle Schengen vizesi

AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell (EPA)
AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell (EPA)

Avrupa Birliği (AB) dün (Pazartesi) Lüksemburg'da AB ve Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) Güvenlik ve Bölgesel İşbirliği Forumu'nun açılışında, KİK vatandaşlarına çok girişli vize verilmesine ilişkin kararın kabul edildiğini duyurdu.

AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, “AB'nin KİK ülkelerine yönelik çok girişli vize kurallarının uyumlaştırılması yönünde aldığı kararı memnuniyetle karşılıyorum” dedi.

Asss
AB ve KİK ülkeleri dışişleri bakanları Lüksemburg'daki forum sırasında (EPA)

Fansa'nın Riyad Büyükelçisi Ludovic Pouille, X platformu üzerinden yaptığı paylaşımda, “Suudi Arabistan vatandaşları artık ilk başvurularında beş yıllık Schengen vizesi alabilecekler” diye yazdı. AB'nin kararının Paris tarafından güçlü bir şekilde desteklendiğini belirten Pouille, “İster turizm ister iş için olsun, Fransa'da daha fazla Suudi’yi görmeyi dört gözle bekliyoruz” ifadesini kullandı.

KİK Genel Sekreteri Casim Muhammed el-Budeyvi ise forumun düzenlenmesinin AB ile ilişkilere duyulan büyük ilgiyi vurguladığını belirterek, “Bölgedeki olumsuz gelişmelerle başa çıkamadığımız takdirde felaketle sonuçlanabilecek tehlikeli bir dönemeçteyiz” dedi.

El-Budeyvi, forumun açılışında yaptığı konuşmada, KİK'in, İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarını kınadığını ve derhal ateşkes sağlanmasını isteğini yineledi.


Kiev: Yaklaşık 25 bin  Rus askeri doğu Ukrayna'daki stratejik bir bölgeye saldırmaya çalışıyor

Ukrayna, Donetsk bölgesinde stratejik öneme sahip Chasiv Yar'ı kontrol ediyor (AP)
Ukrayna, Donetsk bölgesinde stratejik öneme sahip Chasiv Yar'ı kontrol ediyor (AP)
TT

Kiev: Yaklaşık 25 bin  Rus askeri doğu Ukrayna'daki stratejik bir bölgeye saldırmaya çalışıyor

Ukrayna, Donetsk bölgesinde stratejik öneme sahip Chasiv Yar'ı kontrol ediyor (AP)
Ukrayna, Donetsk bölgesinde stratejik öneme sahip Chasiv Yar'ı kontrol ediyor (AP)

Ukrayna ordusu dün (Pazartesi) yaptığı açıklamada, Rusya'nın 20 ila 25 bin arasında askerinin Ukrayna'nın doğusundaki Chasiv Yar kasabası ve çevre köylere saldırmaya çalıştığını belirterek, bölgedeki durumu zor olarak nitelendirdi.

Reuters'e göre Ukrayna, kısmen işgal altındaki Donetsk bölgesinde stratejik öneme sahip Chasiv Yar'ın tamamını kontrol ediyor. Ancak Kiev'deki askeri liderlik, Rusya'nın, II. Dünya Savaşı'ndaki Sovyet Zafer Bayramı'nın yıldönümüne denk gelen 9 Mayıs'a kadar kasabayı kontrol altına almak istediğini belirtti.

Doğu Askeri Komutanlığı sözcüsü Nazar Voloshyn açıklamasında "Kasabanın etrafındaki durum zor ama kontrol altında. Savunmacılarımız takviye alıyor ve durumu istikrara kavuşturmak için çalışıyor" ifadelerini kullandı

Ukrayna Televizyonu Suspilne’nin haberinde ise "20 ila 25 bin arasında Rus askeri Chasev Yar'a ve yakınındaki nüfus merkezlerinin dış mahallelerine saldırmaya çalışıyor" ifadeleri yer aldı.

Chasev Yar'ın ele geçirilmesi, Rusya'yı Ukrayna kontrolü altındaki stratejik açıdan önemli iki şehre, Kramatorsk ve Slovyansk'a yakınlaştıracak.

Rusya son dönemde yavaş da olsa ilerleme kaydediyor, ancak uzun süredir beklenen ABD askeri yardımının, ciddi mühimmat sıkıntısını hafifletmek için bu hafta nihai onayın alınmasından sonra Ukrayna'ya ulaşması bekleniyor.

Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenskiy, Telegram uygulaması aracılığıyla "Askerlerimiz için zor ama gerekli yardımın alınması durumu dengeleyecektir" paylaşımında bulundu.