Husilerden ateşkesi sonlandırma tehdidi

Yemen Enformasyon Bakanı İryani (sağda) perşembe günü ABD'nin Yemen Büyükelçisi Fagin ile Riyad'da bir araya geldi. (SABA)
Yemen Enformasyon Bakanı İryani (sağda) perşembe günü ABD'nin Yemen Büyükelçisi Fagin ile Riyad'da bir araya geldi. (SABA)
TT

Husilerden ateşkesi sonlandırma tehdidi

Yemen Enformasyon Bakanı İryani (sağda) perşembe günü ABD'nin Yemen Büyükelçisi Fagin ile Riyad'da bir araya geldi. (SABA)
Yemen Enformasyon Bakanı İryani (sağda) perşembe günü ABD'nin Yemen Büyükelçisi Fagin ile Riyad'da bir araya geldi. (SABA)

Husi milisleri, BM Yemen Özel Temsilcisi Hans Grundberg'in önümüzdeki pazartesi günü Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde (BMGK) vereceği aylık brifing öncesinde, ekonomik kazanımlar elde etmeden insani ve askeri ateşkesi tekrar uzatmayı kabul etmeyecekleri tehdidinde bulundu.
Yemen Enformasyon Bakanı Muammer el-İryani milislerin gerilimi artırmaya devam ettiğini ve Taiz'deki kuşatmayı bitirmediğini kaydetti. İryani İran'ın milisleri desteklemedeki rolünün ateşkesi baltalamaya ve barış çabalarını engellemeye katkıda bulunduğunu vurguladı.
Husi Sözcüsü Muhammed Abdusselam Felita İranlı bir kanaldan yaptığı açıklamalarda şunları söyledi:
“Çalışanların maaşlarını ödemek için bir mekanizma bulunamazsa ateşkesi uzatma şansı sonlanabilir. Milislerin kontrolündeki bölgelerde ve satış noktalarında uygulanan kısıtlamalara son verilmeli. İnsani dosyalar çözülmezse ve aynı zamanda, Meşruiyeti Destekleme Koalisyonu hükümeti desteklemekten vazgeçmezse kapsamlı bir ateşkese ulaşılamayacak.”
Husi Sözcüsü, petrol ve gaz satışından elde edilen gelirin paylaşılması için meşru yönetime baskı yapmak bağlamında, milislerin kurtarılmış bölgelerdeki petrol tesislerini ve limanları hedef alacağı tehdidi ile savaşa geri dönme imasında bulundu.
Grubunun gücüne dikkat bahseden Husi Sözcüsü, milislerin birden fazla valilikte seferber ettiği askeri geçit törenlerine atıfla “Bu törenler, seferberliğin devamını ve ateşkesin herhangi bir gelişme veya başarısızlığıyla yüzleşmeye hazır olunduğunu ortaya koyuyor” dedi.
Yemen Enformasyon Bakanı Muammer El-İryani de Körfez girişimine, ulusal diyaloğun sonuçlarına ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin 2216 sayılı kararına atıfta bulunarak hükümetin üç referansa dayalı barışa bağlılığını yineledi.
İryani, Riyad'da ABD’nin Yemen Büyükelçisi Stephen Fagin ile yaptığı görüşmede şunları söyledi:
“Başkanlık Konseyi Başkanı Raşid el-Alimi liderliğindeki siyasi liderlik ve konsey ve hükümet üyeleri ateşkes çabalarını başarılı kılmak için tavizler üstüne tavizler verdi. Hükümet, Husi milislerinin kontrol alanlarındakiler de dahil olmak üzere vatandaşların acılarını sona erdirmek için ateşkes şartları altındaki tüm yükümlülüklerini yerine getirdi. Milisler ateşkesin öngördüğü taahhütlerinden cayıyor ve eyaletteki milyonlarca insanın acılarına kayıtsız kalarak Taiz kuşatmasını sona erdirmeyi kabul etmiyor. Husiler çocukların askere alınma hızını artırdı ve Hudeyde Limanı’nın petrol türevleri kaynaklarını savaş hazırlıklarına yönlendirdi. Husi milisleri safları sıklaştırmak ve yeni bir askeri gerilim başlatmak için ateşkesi kötüye kullanıyor. Milisleri sakinleştirme ve barışı tesis etme çabalarında gerçek bir uluslararası baskı uygulanmalı.”
Yemenli Bakan, İran'ın ülkesindeki rolüne ilişkin de sert tepki gösterdi. “İran ateşkes çabalarını baltalıyor ve Yemen ve bölgenin güvenliği ve istikrarının yanı sıra Kızıldeniz ve Babülmendep’teki uluslararası nakliye şeritlerindeki ticari gemilerin güvenliğini istikrarsızlaştırmak için Husi milislerini bir araç olarak kullanıyor.”
ABD yönetiminin Husileri terör listesinden çıkarma kararının, ateşkes çabalarının ilerletilmesine katkıda bulunmadığını kaydeden İryani, milislerin askeri operasyonlarını ve düşmanca yaklaşımını artırdıklarını ve ABD Büyükelçiliği ve Birleşmiş Milletler çalışanlarını tutukladığını söyledi.
Bakan İryani, ABD yönetimini ve uluslararası toplumu ‘Husi milisleri üzerinde etkili baskı uygulamaya, onları terörist bir grup olarak yeniden sınıflandırmaya, liderlerini kovuşturmaya ve Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde yargılamaya’ çağırdı.
Yemen Enformasyon Bakanı, milisleri insan haklarını ‘acımasızca’ ihlal etmekle suçlayarak Bahailer ve Yahudiler gibi azınlıkları yerinden etmek için baskı uyguladığını, gazetecilerin sürekli bir biçimde kaçırılarak işkence gördüğünü ve haklarında ölüm fermanları çıkartıldığını hatırlattı. Yemenli Bakan, milislerin sanatçılara şarkı söyleme yasağı getirdiğini de belirtti.
Husi milislerin başkent Sana'ya girmesinden bu yana siyasi hayatın erozyona uğradığını söyleyen Bakan İryani, ‘Husilerin Yemen'in ve Yemenlilerin adını lekelediğini ve dünyanın zihninde ülkeyi kaos, şiddet ve terörle ilişkilendirdiğini’ vurguladı.
İryani, Yemen hükümetinin pozisyonuyla ilgili olarak da şunları söyledi:
“Hükümet, savaşı sona erdirmek, sürdürülebilir barışı tesis etmek ve Yemenliler için bölgesel ve uluslararası bir endişe, gerilim veya tehdit kaynağı oluşturmayan güvenli bir Yemen inşa etmek için çalışıyor. Hükümet Husi milis darbesiyle zedelenen ülke imajını düzeltmek, komşu ülkeler, bölge ve dünyaya ile olan güven ilişkisini güçlendirmeye uğraşıyor. Barış ancak Husi milislerinin Yemenlileri öldürmeye ve uluslararası çıkarları tehdit etmeye devam etmek için devlet depolarından yağmaladıkları orta ve ağır silahlardan arındırılması ve İran’dan silah kaçakçılığının durdurulmasıyla sağlanır.”
Husi milislerinin son birkaç gündür ateşkesi ihlal etmeye devam etmesi ise dikkat çekici. Yemen ordusunun son raporunda, ‘Hudeyde, Taiz, Ed-Dali, Abyan, Hacca, El-Cevf ve Marib vilayetleri cephelerinde üç gün boyunca 351 ihlal gerçekleştirdiği’ kaydedildi.
Yemen silahlı kuvvetlerinin medya merkezine göre son 72 saat içinde Marib'in güneyindeki ve batısındaki askeri bölgelere ve Taiz'in batısındaki Makbana cephesindeki askeri alana yönelik gerçekleştirilen beşten fazla Husi sızma girişimi engellendi. Ordu açıklamasına göre milisler söz konusu ihlalleri Katyuşa roketleri, top atışları, çeşitli mermiler, keskin nişancılar ve bubi tuzaklı insansız hava araçlarıyla ihlal gerçekleştirdi.



Irak’ta Koordinasyon Çerçevesi kendini “en büyük blok” olarak ilan etti

Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani, Kürt lider Mesud Barzani ve Yüksek Yargı Konseyi Başkanı Faik Zeydan dün bir araya geldiler (Irak Başbakanlığı)
Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani, Kürt lider Mesud Barzani ve Yüksek Yargı Konseyi Başkanı Faik Zeydan dün bir araya geldiler (Irak Başbakanlığı)
TT

Irak’ta Koordinasyon Çerçevesi kendini “en büyük blok” olarak ilan etti

Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani, Kürt lider Mesud Barzani ve Yüksek Yargı Konseyi Başkanı Faik Zeydan dün bir araya geldiler (Irak Başbakanlığı)
Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani, Kürt lider Mesud Barzani ve Yüksek Yargı Konseyi Başkanı Faik Zeydan dün bir araya geldiler (Irak Başbakanlığı)

Irak’ta geçtiğimiz hafta yapılan parlamento seçimlerinde meclisteki 329 sandalyenin 175'inden fazlasını kazanan Şii siyasi partilerin ve güçlerin çoğunun yer aldığı ittifak olan Koordinasyon Çerçevesi’nin temsilcileri, kendilerini bir sonraki hükümeti kurmaya hak kazanan ‘en büyük blok’ ilan etme konusunda anlaşmaya vardılar.

Görevi bırakacak Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani’nin liderliğindeki İmar ve Kalkınma Koalisyonu listesi 46 sandalye kazanırken, onu 29 sandalyeyle Hukuk Devleti Koalisyonu listesi ve 27 sandalyeyle Asaib Ehli'l Hak listesi izledi.

Büyük siyasi güçler arasında pazartesi günü yapılan toplantının ardından anlaşmaya varıldı. Toplantıda, kendilerini ‘en büyük blok’ ilan eden ve bir sonraki başbakanın adaylığını belirleyen ‘kararname’ benzeri bir belge imzalandı. Ayrıca ilki bir sonraki aşama için ulusal hakları tartışmak, ikincisi ise ‘mesleki ve ulusal kriterlere göre’ başbakanlık makamı için adaylarla görüşmek üzere  iki komisyon kurulması kararı alındı.


Lübnan'ın doğusundaki Baalbek'te aranan kişilerle çıkan çatışmada iki Lübnan askeri öldürüldü

Lübnan'ın doğusundaki Bekaa Vadisi'ndeki Lübnan askerleri (Reuters- Arşiv)
Lübnan'ın doğusundaki Bekaa Vadisi'ndeki Lübnan askerleri (Reuters- Arşiv)
TT

Lübnan'ın doğusundaki Baalbek'te aranan kişilerle çıkan çatışmada iki Lübnan askeri öldürüldü

Lübnan'ın doğusundaki Bekaa Vadisi'ndeki Lübnan askerleri (Reuters- Arşiv)
Lübnan'ın doğusundaki Bekaa Vadisi'ndeki Lübnan askerleri (Reuters- Arşiv)

Lübnan'ın doğusundaki Baalbek kentinin Şaravne bölgesinde dün aranan şahıslarla çıkan çatışmada iki Lübnan askeri şehit oldu, üç asker de yaralandı.

Lübnan Ordu Komutanlığı tarafından yapılan açıklamada, "18 Kasım 2025'te, Askeri İstihbarat Müdürlüğü tarafından bir ordu birliği desteğiyle düzenlenen bir dizi baskın sırasında, aranan şahıslarla çıkan çatışmada iki asker şehit oldu, üç asker de yaralandı" denildi.

Açıklamada, "Çatışmalar sırasında orduya ateş açanlar arasında bulunan aranan şahıs (H.A.J.) yaralandı ve ardından hayatını kaybetti. Çeşitli suçlardan dolayı aranan en tehlikeli şahıslardan biriydi. Bunlar arasında, farklı tarihlerde ordu devriyelerine ateş açarak dört askerin şehit olmasına ve bir subayın yaralanmasına yol açmanın yanı sıra adam kaçırma, silahlı soygun ve uyuşturucu kaçakçılığı da yer alıyordu" ifadeleri yer aldı.

Baskın sırasında "çok miktarda uyuşturucu, silah ve mühimmat ele geçirildi. Ele geçirilen malzemeler teslim edildi ve olaya karışan diğer şahısların yakalanması için çalışmalar devam ediyor."


ABD'nin Gazze ve Trump Planı’nı onaylama ile ilgili taslak kararın tam metni

ABD'nin Gazze ve Trump Planı’nı onaylama ile ilgili taslak kararın tam metni
TT

ABD'nin Gazze ve Trump Planı’nı onaylama ile ilgili taslak kararın tam metni

ABD'nin Gazze ve Trump Planı’nı onaylama ile ilgili taslak kararın tam metni

ABD Başkanı Donald Trump'ın Gazze'ye yönelik barış planını, özellikle de Gazze Şeridi'ne uluslararası bir güç konuşlandırılmasını desteklemek için ABD tarafından BM Güvenlik Konseyi’ne sunulan taslak kararının tam metni.

Güvenlik Konseyi içindeki müzakereler kapsamında birkaç kez revize edilen metin, İsrail ile Hamas arasında 10 Ekim'de ateşkesi sağlayan planı onaylıyor.

Karar taslağı, sınır bölgelerinin güvenliğini sağlamak ve Gazze Şeridi'ni silahsızlandırmak için İsrail, Mısır ve yeni eğitilen Filistin polisiyle iş birliği yapacak bir “uluslararası istikrar gücü” kurulmasına olanak tanıyor. Uluslararası istikrar gücü ayrıca “resmi olmayan silahlı örgütlerin kalıcı olarak silahsızlandırılması” üzerinde çalışacak, sivilleri koruyacak ve insani koridorlar oluşturacak.

Yine karar taslağı, Gazze’de teorik olarak Trump başkanlığında olacak ve görev süresi 2027 sonuna kadar devam edecek bir geçiş yönetimi organı olan “Barış Kurulu”nun kurulmasına da olanak sağlıyor.

Önceki taslaklardan farklı olarak, bu karar gelecekte kurulacak bir Filistin devleti olasılığından bahsediyor.

Karar taslağında Filistin Ulusal Otoritesi gerekli reformları uyguladığında ve Gazze'nin yeniden inşasına başlandığında, “Filistinliler için güvenilir bir kendi kaderini tayin etme ve devlet kurma süreci için koşulların nihayet oluşabileceği” belirtiliyor. Bu madde İsrail tarafından sert bir şekilde karşılandı. Şarku’l Avsat’ın al Majalla’dan aktardığı Karar taslağının ve Trump’ın Planı’nın tam metni şöyledir:

Güvenlik Konseyi, 29 Eylül 2025 tarihli ve (bu karara Ek 1 olarak eklenmiş) Gazze Çatışmasını Sonlandıracak Kapsamlı Planı memnuniyetle karşılamıştır. Bunu imzalayan, kabul eden veya onaylayan devletleri takdir etmektedir.

Ayrıca Trump’ın 13 Ekim 2025 tarihli tarihi Kalıcı Barış ve Refah Deklarasyonu'nu memnuniyetle karşılamaktadır.

Amerika Birleşik Devletleri, Katar Devleti, Mısır Arap Cumhuriyeti ve Türkiye Cumhuriyeti'nin Gazze Şeridi'nde ateşkesi kolaylaştırmada oynadıkları yapıcı rolü takdir etmektedir.

Gazze Şeridi'ndeki durumun bölgesel barışı ve komşu devletlerin güvenliğini tehdit ettiğini kabul etmektedir.

Filistin meselesi de dahil olmak üzere Ortadoğu'daki durumla ilgili önceki Güvenlik Konseyi kararlarını hatırlatmaktadır.

ABD, İsrail ile Filistinliler arasında barışçıl ve müreffeh bir birlikte yaşama için üzerinde uzlaşılmış bir siyasi ufkun belirlenmesi amacıyla diyalog süreci başlatacaktır

1. Güvenlik Konseyi, Kapsamlı Planı onaylamakta, tarafların planı kabul ettiğini kabul etmekte ve tüm tarafları, ateşkesi iyi niyetle ve gecikmeden sürdürmek de dahil olmak üzere planı eksiksiz bir şekilde uygulamaya çağırmaktadır.

2. Uluslararası tüzel kişiliğe sahip geçiş yönetimi olacak bir “Barış Kurulu” kurulmasını memnuniyetle karşılamaktadır. Bu kurul, Kapsamlı Plan’a uygun olarak ve ilgili uluslararası hukuk ilkeleriyle uyumlu bir şekilde, Gazze'nin yeniden inşasına yönelik çerçeveyi geliştirecek ve finansmanı koordine edecektir. Kurul, Başkan Trump'ın 2020’de sunduğu barış planı ile Suudi-Fransız teklifi de dahil olmak üzere çeşitli tekliflerde yer aldığı gibi, Filistin Ulusal Otoritesi reform programını tatmin edici bir şekilde tamamlayana kadar görevini sürdürecektir. Reform programının uygulanması Filistin Ulusal Otoritesi’nin Gazze üzerinde güvenli ve etkili bir kontrolü yeniden kazanmasını sağlayacaktır.

Filistin Ulusal Otoritesi’nin reform programını uygulaması ve Gazze'nin yeniden inşa sürecinde kaydedilen ilerlemenin ardından, Filistinlilerin kendi kaderini tayin etme hakkı ve bir Filistin devletinin kurulması yönünde güvenilir bir yol geliştirmek için koşullar oluşabilir.

ABD, İsrail ile Filistinliler arasında barışçıl ve müreffeh bir birlikte yaşama için üzerinde uzlaşılmış bir siyasi ufkun belirlenmesi amacıyla diyalog süreci başlatacaktır.

3. Barış Kurulu ile iş birliği içinde insani yardımın tam olarak yeniden başlatılmasının ve ilgili uluslararası hukuk ilkelerine uygun olarak ve BM, Uluslararası Kızılhaç Komitesi ve Kızılay da dahil olmak üzere iş birliği yapan kuruluşlar aracılığıyla Gazze Şeridi'ne ulaştırılmasının önemini vurgulamaktadır. Ayrıca, yardımların barışçıl amaçlarla kullanılmasını ve silahlı örgütler tarafından yönlendirilmemesini sağlamayı da garanti etmektedir.

4. Barış Kurulu’na katılan üye devletlere ve Kurul'un kendisine şunları yapma yetkisi vermektedir:

(a) Aşağıdaki 7. fıkraya göre kurulacak kuvvetlerdeki personelin ayrıcalıkları ve dokunulmazlıkları da dahil olmak üzere, Kapsamlı Plan'ın hedeflerine ulaşmak için gerekli düzenlemeleri yapmak.

(b) Gerektiğinde görevlerini yerine getirmek üzere uluslararası tüzel kişiliğe ve yürütme yetkilerine sahip operasyonel birimler kurmak. Bu görevlere şunlar dahildir:

  1. Arap Devletleri Birliği tarafından onaylanan, Gazze Şeridi'nde Filistinli teknokratlardan oluşan bağımsız ve apolitik bir komitenin denetlenmesi ve desteklenmesi de dahil olmak üzere, Gazze'de kamu hizmetlerini yönetmek ve günlük idareyi üstlenmek üzere bir geçiş yönetimi kurmak.

  2. Gazze'de yeniden inşa ve ekonomik toparlanma programlarını uygulamak.

  3. Gazze'de kamu hizmetlerini ve insani yardımı koordine etmek, desteklemek ve sunmak.

  4. Kapsamlı Plan’a uygun olarak, insanların Gazze'ye giriş ve çıkışlarını kolaylaştırmak için gerekli önlemleri almak.

  5. Kapsamlı Plan’ı desteklemek ve uygulamak için gerekli tüm ek görevleri yapmak.

  6. 4’üncü fıkrada belirtilen operasyonel birimlerin Barış Kurulu'nun yetki ve denetimi altında faaliyet göstereceği ve bağışçılardan, Kurul'un finansman mekanizmalarından ve hükümetlerden gelen gönüllü katkılarla finanse edileceği anlaşılmaktadır.

  7. Dünya Bankası ve diğer finans kuruluşları, bağışçıların yönetiminde özel bir güven fonunun kurulması da dahil olmak üzere, Gazze'nin yeniden inşasını ve kalkınmasını desteklemek için gerekli finansmanı sağlamaya ve kolaylaştırmaya çağrılmaktadır.

Güvenlik Konseyi, Barış Kurulu ile iş birliği yapan üye devletlere, Kurul’un kendisine, Gazze'de, Kurul tarafından kabul edilebilir birleşik bir komuta altında faaliyet gösterecek bir Uluslararası Geçici İstikrar Gücü (ISF) kurma yetkisi vermektedir. ISF, Mısır Arap Cumhuriyeti ve İsrail Devleti ile yakın istişare içinde, katılımcı devletlerin kuvvetlerinden oluşacaktır ve uluslararası insancıl hukuk da dahil olmak üzere uluslararası hukuka uygun olarak görevini yerine getirmek için gerekli tüm araçları kullanacaktır.

ISF şunları yapacaktır:

• Mevcut anlaşmalarına halel getirmeksizin İsrail ve Mısır ile iş birliği yapmak.

• Eğitimli ve seçilmiş bir Filistin polis gücünü desteklemek.

• Sınır bölgelerini güvence altına almak.

• Gazze Şeridi'nin silahsızlandırılması, tüm askeri, terör amaçlı ve saldırı odaklı altyapının tamamen imha edilmesi ve yeniden inşa edilmesine izin verilmemesi yoluyla güvenlik ve istikrarı sağlamak.

• Devlet dışı silahlı örgütleri kalıcı olarak silahsızlandırmak.

• İnsani yardım operasyonları da dahil olmak üzere sivilleri korumak.

• Filistin polis gücünü eğitmek ve desteklemek.

• İnsani yardım koridorlarını güvence altına almak için ilgili devletlerle koordinasyon sağlamak.

• Kapsamlı Plan’ı desteklemek için gerekli tüm ilave görevleri yerine getirmek.

Barış Kurulu ve onunla iş birliği yapan üye devletler, Gazze'de Kurul tarafından kabul edilebilir birleşik komuta altında faaliyet gösterecek bir Uluslararası Geçici İstikrar Gücü (ISF) kurabilir

ISF kontrolü ve istikrarı sağladığında, İsrail Savunma Kuvvetleri, ISF, İsrail, garantörler ve ABD tarafından kararlaştırılacak silahsızlanma ile ilgili parametrelere, aşamalara ve zaman çizelgelerine göre Gazze’den çekilecektir. Gazze'nin yenilenen herhangi bir terör tehdidinden arındığı garanti edilene kadar çevre güvenlik varlığı sürdürülecektir.

ISF şu görevleri yerine getirecektir:

(a) Barış Kurulu'na Gazze'deki ateşkesin uygulanmasının denetlenmesinde yardımcı olmak ve Kapsamlı Plan'ın hedeflerine ulaşmak için gerekli düzenlemeleri yapmak

(b) Barış Kurulu'nun stratejik yönlendirmesi altında ve gönüllü katkılar, Kurul'un ve hükümetlerin finansman mekanizmaları tarafından finanse edilecek şekilde faaliyet göstermek.

Barış Kurulu ve bu kararla yetkilendirilen uluslararası sivil ve güvenlik varlığının, Kurul’un gelecekteki icraatlarına tabi olmak üzere, 31 Aralık 2027 tarihine kadar varlığını sürdürmesine ve ISF’nin görev süresinin uzatılmasına yönelik herhangi bir kararın Mısır, İsrail ve diğer katılımcı üye devletlerle tam bir iş birliği ve koordinasyon içinde alınmasına karar verilmiştir.

Üye devletler ve uluslararası kuruluşlar, operasyonel birimlerine ve ISF'ye personel, ekipman ve mali kaynak sağlama fırsatlarını belirlemek, teknik yardım sağlamak ve çalışmalarını ve belgelerini tamamen tanımak için Barış Kurulu ile iş birliği yapmaya çağırılmaktadır.

Barış Kurulu'ndan, yukarıda kaydedilen ilerleme hakkında her altı ayda bir Güvenlik Konseyi'ne yazılı bir rapor sunması talep edilmektedir.

Bu konunun Güvenlik Konseyi’nin gözetimi altında kalmasına karar verilmiştir.

_______________________________________________________________________________________

Ek 1 – Başkan Donald J. Trump'ın Gazze Çatışmasını Sonlandıracak Kapsamlı Planı

1. Gazze, komşuları için hiçbir tehdit oluşturmayan, radikalizm ve terörden arındırılmış bir bölge olacaktır.

2. Gazze, yeterince acı çekmiş halkının yararına yeniden geliştirilecektir.

3. Tarafların bu öneri üzerinde mutabık kalmaları halinde savaş hemen sona erecektir. İsrail Savunma Kuvvetleri rehinelerin iade işlemlerinin alt yapısını hazırlamak amacıyla üzerinde uzlaşılan sınırlara çekilecektir. Bu aşamada tüm askerî faaliyetler (hava ve topçu saldırıları dâhil) durdurlacak, cephe hatları dondurulmuş şekilde muhafaza edilecektir.

Gazze, kamu hizmetlerini ve belediye hizmetlerini sunmaktan sorumlu, teknokrat ve apolitik bir Filistin komitesi aracılığıyla geçici bir yönetime tabi olacaktır

4. İsrail'in kamuoyuna açık bir şekilde anlaşmayı kabul ettiğini duyurmasından itibaren 72 saat içinde, hayatta olan ve olmayan tüm rehineler iade edilecektir.

5. Tüm rehinelerin serbest bırakılmasının ardından İsrail, müebbet hapis cezası almış 250 Filistinli tutukluya ek olarak, 7 Ekim 2023'ten sonra Gazze'de tutuklanan bin 700 tutukluyu serbest bırakacaktır. Bu kapsamda tutulan tüm kadın ve çocuklar da buna dahildir. Naaşı verilecek her İsrailli rehine karşılığında İsrail, 15 Gazzelinin cenazesini iade edecektir.

6. Tüm rehineler iade edildikten sonra, barışçıl bir arada yaşamayı ve silahlarını bırakmayı taahhüt eden Hamas üyelerine af tanınacaktır. Gazze'den ayrılmak isteyenlere ev sahibi ülkelere güvenli geçiş imkânı sağlanacaktır.

7. Anlaşmanın kabul edilmesinin ardından Gazze'ye derhal yardım gönderilecektir. Yardım miktarları, 19 Ocak 2025 tarihli anlaşmada belirtilen miktarlardan az olmamalıdır ve altyapının (su, elektrik, kanalizasyon), hastanelerin, fırınların yeniden işler hâle getirilmesini ve molozların temizlenip yolların açılmasını mümkün kılacak ekipmanların girişini kapsamaktadır.

8.Yardımlar, BM ve bağlı ajansları, Kızılay ve taraflar ile ilişkisi olmayan diğer uluslararası kuruluşlar aracılığıyla ve her iki tarafın da müdahalesi olmaksızın Gazze’ye giriş yapacak ve dağıtılacaktır. Refah Sınır Kapısı’nın her iki yönde de açılması, 19 Ocak 2025 tarihli anlaşmada uygulanan aynı mekanizmaya tabi olacaktır.

9. Gazze, kamu hizmetlerini ve belediye hizmetlerini sunmaktan sorumlu, teknokrat ve apolitik bir Filistin komitesi aracılığıyla geçici bir yönetime tabi olacaktır. Komite, nitelikli Filistinliler ile uluslararası uzmanlardan oluşacaktır. Başkan Donald J. Trump başkanlığında, eski Başbakan Tony Blair de dahil olmak üzere diğer üyeler ve devlet başkanları tarafından yönetilecek “Barış Kurulu” adı verilen yeni bir uluslararası geçiş organının gözetiminde görev yapacaktır. Bu yapı, Filistin Ulusal Otoritesi reform programını tamamlayana kadar Gazze'nin yeniden inşası için çerçeveyi oluşturacak ve finansman sağlayacaktır.

Yeniden inşa ilerledikçe ve Filistin Otoritesi reform programını uyguladıkça, Filistin’in kendi kaderini tayin etme hakkına ve devletleşmeye yönelik güvenilir bir yolun oluşması için koşullar sağlanabilir

10. Yeniden inşa ve kalkınmaya yönelik “Trump Ekonomik Planı”, Ortadoğu'da modern mucize şehirlerin gelişimine katkıda bulunmuş uzmanlardan oluşan bir komite tarafından hazırlanacaktır. Çeşitli uluslararası tarafların yatırım teklifleri de değerlendirilecektir.

11. Katılımcı ülkelerle müzakere edilerek, tercihli gümrük tarifelerine sahip özel bir ekonomik bölge oluşturulacaktır.

12. Hiç kimse Gazze'den ayrılmaya zorlanmayacaktır. Ayrılmak isteyenler bunu özgürce yapabilecek, dönmek isteyenlere de dönüş hakkı tanınacaktır. Halkın Gazze’de kalması teşvik edilecek ve daha iyi bir geleceğe katkı sunmaları sağlanacaktır.

13. Hamas ve diğer silahlı fraksiyonlar, Gazze’nin yönetiminde doğrudan, dolaylı ya da herhangi bir şekilde yer almayacaklarını taahhüt etmektedir. Tüm askeri, terör amaçlı ve saldırı odaklı altyapı tamamen imha edilecek ve yeniden inşa edilmesine izin verilmeyecektir. Gazze, bağımsız gözlemcilerin gözetiminde, uluslararası fonlarla desteklenen ve bağımsız kuruluşlar tarafından doğrulanan satın alma ve yeniden entegrasyon programlarıyla silahsızlandırılacaktır.

14. Bölgesel ortaklar, Hamas ve diğer fraksiyonların yükümlülüklerine uymalarını sağlamak ve “Yeni Gazze”nin ne komşuları ne de kendi halkı için tehdit oluşturmamasını garanti altına alacaklardır.

15. ABD, Ürdün ve Mısır ile iş birliği içinde, Filistin polisini eğitmek ve desteklemek üzere Gazze'ye bir an önce konuşlandırılacak bir Uluslararası İstikrar Gücü (ISF) kurmak için Arap ve uluslararası ortaklarla birlikte çalışacaktır. Bu güç, sınırları güvence altına almak, silah girişini engellemek ve yeniden inşa için mal akışını kolaylaştırmak amacıyla İsrail ve Mısır ile birlikte çalışacaktır.

16. İsrail Gazze'yi ne işgal edecek ne de ilhak edecektir. Kontrol ve istikrar sağlandığında, İsrail Savunma Kuvvetleri, ISF, İsrail, garantörler ve ABD tarafından kararlaştırılacak silahsızlanma ile ilgili parametrelere, aşamalara ve zaman çizelgelerine göre geri çekilecektir.

17. Eğer Hamas teklifi geciktirir veya reddederse, yukarıda belirtilen hususlar, İsrail Kuvvetleri tarafından kademeli olarak uluslararası istikrar gücüne devredilecek “terörden arındırılmış” alanlarda uygulanmaya devam edecektir.

18. Filistinliler ile İsraillilerin zihin dünyasını ve anlatı biçimlerini dönüştürmeyi amaçlayan, hoşgörü ve barışçıl bir arada yaşama değerlerine dayalı bir dinler arası diyalog mekanizması hayata geçirilecektir.

19. Yeniden inşa ilerledikçe ve Filistin Otoritesi reform programını uyguladıkça, Filistin’in kendi kaderini tayin etme hakkı ve devletleşmeye yönelik güvenilir bir yolun oluşması için koşullar sağlanabilir.

20. ABD, İsrail ile Filistinliler arasında kalıcı ve barışçıl bir birlikte yaşama için üzerinde uzlaşılmış bir siyasi ufkun belirlenmesi amacıyla bir diyalog süreci başlatacaktır.