Salman Rüşdi saldırısının ardından Harry Potter'ın yazarı J.K. Rowling ölüm tehdidi aldı

Hakkında ölüm fetvası yayımlanan ünlü yazarın iyileşerek espri yapmaya başladığı bildirildi

J.K. Rowling daha önce trans kişiler hakkındaki görüşleri sebebiyle tepki çekmişti (AP)
J.K. Rowling daha önce trans kişiler hakkındaki görüşleri sebebiyle tepki çekmişti (AP)
TT

Salman Rüşdi saldırısının ardından Harry Potter'ın yazarı J.K. Rowling ölüm tehdidi aldı

J.K. Rowling daha önce trans kişiler hakkındaki görüşleri sebebiyle tepki çekmişti (AP)
J.K. Rowling daha önce trans kişiler hakkındaki görüşleri sebebiyle tepki çekmişti (AP)

Harry Potter'ın yazarı J. K. Rowling, Salman Rüşdi'ye düzenlenen bıçaklı saldırıya tepki göstermesinin ardından ölüm tehdidi aldı.
Kendisine atılan tweet'i dün paylaşan Rowling, Twitter'dan destek istedi.

Ünlü yazarın çağrısının ardından kapatılan hesabın sahibi, kendisini "Pakistanlı bir öğrenci, toplumsal aktivist, siyasi aktivist ve araştırma aktivisti" olarak tanımlıyordu.
Meer Asif Aziz adlı kişi, Rüşdi'ye düzenlenen saldırı hakkında "Korkunç bir haber. Şu anda çok kötü hissediyorum. Umarım Rüşdi iyi olur" diyen Rowling'e saldırgan Hadi Matar'ın "devrimci bir Şii savaşçı" olduğunu söyledi.
Aziz daha sonra "Merak etme sırada sen varsın" diyerek 57 yaşındaki yazarı tehdit etti.
Tweet'lerin ekran görüntülerini paylaşan Rowling ise Twitter'a yardım çağrısı yaptı.
Yazar daha sonra yaptığı açıklamada kendisine gönderilen destek mesajları için teşekkür etti ve İskoç polisinin konuya müdahil olduğunu bildirdi.
İskoç polisi de konu hakkında soruşturma başlatıldığını açıkladı.

Rüşdi'nin durumu iyiye gidiyor
Rüşdi, ABD'nin New York eyaletinde 12 Ağustos’ta düzenlenen bir konferansta bıçaklı saldırıya uğramıştı.
Ağır yaralanan "Şeytan Ayetleri" kitabının yazarı Rüşdi hastaneye kaldırılmıştı.
Konferansın düzenlendiği Chautauqua Enstitüsü Başkanı Michael Hill bugün yaptığı açıklamada Hindistan asıllı yazarın solunum cihazından çıkarıldığını ve konuşmaya başladığını duyurdu.
Yazar arkadaşı Aatish Taseer, attığı tweet'te Rüşdi'nin espri dahi yapabildiğini söyledi. Taseer daha sonra bu tweet'i silip "Yeni bilgileri vermek bana düşmez. Sonunda iyi haberler aldığımız için iyi hissetmiştim" diyerek özür diledi. 
Öte yandan Rüşdi'nin menajeri Andrew Wylie, Taseer'ın açıklamasını doğruladı. Wylie daha önce Rüşdi'nin bir gözünü kaybedebileceğini duyurmuştu.
Bununla birlikte ikinci dereceden cinayete teşebbüs ve bıçaklı saldırı düzenlemekle suçlanan 24 yaşındaki saldırgan, çıkarıldığı ilk duruşmada suçsuz olduğunu iddia etti.

Şeytan Ayetleri yüzünden fetva verilmişti
1989'da yayımlanan Şeytan Ayetleri romanı, Hz. Muhammed'e ithamda bulunduğu gerekçesiyle İslam dünyasından büyük tepkiler almıştı.
14 Şubat 1989'da İran lideri Ayetullah Humeyni tarafından fetva verilerek Rüşdi'nin başına 3 milyon dolar ödül konmuştu.
Independent Türkçe, Times of Israel, Metro, CNBC, Reuters



Game of Thrones’un yazarı da dahil 17 yazar OpenAI şirketine dava açtı

ChatGPT logosu (Reuters)
ChatGPT logosu (Reuters)
TT

Game of Thrones’un yazarı da dahil 17 yazar OpenAI şirketine dava açtı

ChatGPT logosu (Reuters)
ChatGPT logosu (Reuters)

Aralarında Game of Thrones’un yaratıcısı George R.R. Martin ve John Grisham’ın da yer aldığı 17 yazar, çalışmalarını fikri mülkiyet haklarına saygı göstermeden ChatGPT programını geliştirmek için kullandığı gerekçesiyle Kaliforniya merkezli OpenAI şirketine dava açtı. 

Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığı habere göre, söz konusu yazarlar, Salı günü New York’taki Federal Mahkeme’ye sunulan belgelerde, ChatGPT programını ‘kitlesel ölçekte sistematik hırsızlığa’ dayanan devasa bir ticari girişim olarak nitelendirdi.

Avukatlara göre, yapay zekanın ön saflarında yer alan büyük dil modelleri, yazarlara ödeme yapılması gereken metinleri otomatik olarak ücretsiz (veya çok düşük bir fiyata) oluşturmasına izin veriyor ve bu yüzden yazarların geçimlerini sağlama yetenekleri için bir tehdit oluşturuyor.

Yazarlar, yazdıkları kitapları temel alan, taklit eden veya özetleyen türev içerik üretmek için yapay zeka araçlarının kullanılabileceği konusunda uyardılar.

Yazarlar ve sendikalar, zarar ve ziyanlar için tazminat ödenmesini, telif hakkıyla korunan kitapların dil modellerinin eğitiminde ‘açık izin alınmadan’ kullanılmasının yasaklanmasını talep ediyor.

OpenAI, AFP’nin bu davayla ilgili yorum talebine yanıt vermedi.

Şirketin dil modelini eğitmek için büyük miktarda çevrimiçi metne ihtiyacı vardı, ancak hangi siteler ve komut dosyalarının kullanıldığı tam olarak belirtilmedi.

OpenAI ve rakip şirketlerine karşı sanatçılar, kuruluşlar ve programcılar tarafından başka davalar da açıldı.

ChatGPT programının yaygın başarısı sayesinde dev yapay zeka şirketlerinden biri haline gelen OpenAI, bir dizi benzer davayla karşı karşıya.

Bir grup sanatçı, Ocak ayında yapay zeka şirketleri Stability AI, Midjourney ve DeviantArt’a karşı dava açtı.

Microsoft, Eylül ayı başında üretken yapay zeka araçları kullanılarak oluşturulan içerikle ilgili telif hakkı ihlali nedeniyle dava açılan müşterilerine yasal koruma sağlayacağını duyurdu.


Dünyanın en büyük ve hoş olmayan kokuya sahip çiçeği tehlike altında

Bilim insanları, 42 Rafflesia türünün yüzde 60'ının ormansızlaşma gibi faktörler nedeniyle ‘kritik tehlike altında’ olduğu görüşünde. (Reuters)
Bilim insanları, 42 Rafflesia türünün yüzde 60'ının ormansızlaşma gibi faktörler nedeniyle ‘kritik tehlike altında’ olduğu görüşünde. (Reuters)
TT

Dünyanın en büyük ve hoş olmayan kokuya sahip çiçeği tehlike altında

Bilim insanları, 42 Rafflesia türünün yüzde 60'ının ormansızlaşma gibi faktörler nedeniyle ‘kritik tehlike altında’ olduğu görüşünde. (Reuters)
Bilim insanları, 42 Rafflesia türünün yüzde 60'ının ormansızlaşma gibi faktörler nedeniyle ‘kritik tehlike altında’ olduğu görüşünde. (Reuters)

Bilim insanları yakın zamanda, çürümüş veya bozulmuş et kokusunu taklit eden, hoş olmayan kokusuyla bilinen en büyük çiçeğinin neslinin tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu ortaya koydu.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre bilim insanları, 42 türü olan Rafflesia'nın yüzde 60'ının ormansızlaşma, tohum ve üreme bankası eksikliği gibi faktörler nedeniyle ‘kritik tehlike altında’ olduğu görüşünde. Uzmanlar ayrıca bazı yeni türlerin bilim keşfetmeden yok edildiğini söylüyor.

Londra'daki Kew Gardens’a göre bir metre büyüklüğe ulaşabilen Rafflesia dünyadaki en büyük çiçek. Söz konusu çiçek, polen taşıyan sinekleri çekmek için keskin bir koku yayıyor.

Rafflesia, Endonezya'nın Sumatra ve Java gibi bölgelerinin yanı sıra Borneo, Malezya, Tayland ve Filipinler'in bazı bölgelerinde bulunuyor.

Bu devasa çiçekler beş loblu olup, kırmızımsı kahverenginin yanı sıra  beyaz beneklere sahip ve bir hafta boyunca görünebiliyor.

Çiçek aynı zamanda yerli topluluklarda enerji içecekleri yapmak, ateş ve sırt ağrısını tedavi etmek gibi çeşitli şekillerde kullanılıyor.

Ancak uzmanlar, türlerin üçte ikisinin şu an korunan alanların dışında bulunduğuna ve bu durumun korunmalarını özellikle zorlaştırdığına dikkat çekiyor.

Bilim insanları çalışmalarında ‘dünyanın en seçkin çiçeklerini’ kurtarmak için ‘acil ve ortak bir yaklaşımın’ artık hayati önem taşıdığını vurguluyorlar.

Ayrıca koruma alanlarının genişletilmesinin, doğal yaşam alanlarının dışına yayılmasının, ekoturizmin ve sosyal medya kampanyalarının bitki korumanın bir ‘simgesi’ olarak öne çıkarılmasının önemine dikkat çekiyorlar.


Yapay zeka ilaçları tatlandıracak

Uzmanlardan oluşan bir ekip son zamanlarda ilaçları daha kabul edilebilir hale getirmek daha önce görülmemiş bir hızda çalışıyor. (Reuters)
Uzmanlardan oluşan bir ekip son zamanlarda ilaçları daha kabul edilebilir hale getirmek daha önce görülmemiş bir hızda çalışıyor. (Reuters)
TT

Yapay zeka ilaçları tatlandıracak

Uzmanlardan oluşan bir ekip son zamanlarda ilaçları daha kabul edilebilir hale getirmek daha önce görülmemiş bir hızda çalışıyor. (Reuters)
Uzmanlardan oluşan bir ekip son zamanlarda ilaçları daha kabul edilebilir hale getirmek daha önce görülmemiş bir hızda çalışıyor. (Reuters)

Bilim insanları, çocuk ilaçlarının tadını iyileştirmek için yapay zeka kullanıyor.

Kötü tat, sadece günlük hayatta değil, HIV için antiretroviraller ve tüberküloz için antibiyotikler gibi uzun vadede alınması gereken ilaçlara uyum konusunda da çocukların ilaç almasının önündeki en önemli engellerden birini teşkil ediyor.

Bu durum genellikle tedavi başarısızlığı ve komplikasyonların yanı sıra antimikrobiyal direncin (AMR) artmasına da yol açabiliyor.

Ancak şimdi University College London'daki uzmanlardan oluşan bir ekip, ilaçları daha lezzetli hale getirmek için çalışıyor.

Şarku’l Avsat’ın The Telegraph'dan aktardığı habere göre elektronik dil adı verilen sistem tarafından toplanan veriler, tadı tahmin etmek üzere bir yapay zeka modeli oluşturmak için kullanılıyor.

Yeni model, bir ilacı tadı belirleyen bir dizi kimyasal tarife ayırıyor ve acılık seviyelerini tahmin etmek için bunu haritalamak üzere eğitiliyor.

University College London Küresel Sağlık İşletme Okulu'nda yardımcı doçent olan Dr. Hind Abdülhakim: “Kimyasal bileşimi, moleküler yapıyı ve tadı acı yapan diğer fiziko-kimyasal faktörleri anlamaya çalışmak için bir makine öğrenimi algoritması çalıştırıyoruz ve bir ilişki olup olmadığını anlamaya çalışıyoruz" dedi.

"En başta çocuklarla ilgili bir sorun."

Algılanabilen diğer tat nitelikleri arasında tuzlu, tatlı, ekşi, acı ve diğerleri de bulunuyor.

Acılık çalışmanın ana odak noktasında yer alıyor çünkü hastaların ilaçlarına uyma olasılığını azaltan bir tat olarak öne çıkıyor.

Yapay zeka, ilaç geliştirmenin ilk aşamalarında insan tadım denemelerine duyulan ihtiyacı ortadan kaldırarak ilaç geliştirme sürecini hızlandıracak.

Nihayetinde, Yapay zekanın elektronik dile bile ihtiyaç duymayacağı umuluyor.

Tipik olarak, ilaçlar tat denemelerinde test edilmeden önce bir laboratuvarda değerlendiriliyor ve bir tat derecesi veriliyor ancak bu zaman alıcı ve pahalı olabiliyor

Geliştirilmekte olan yapay zeka modeli açık erişimli bir araç olacak ve yaygın olarak kullanılan ilaçların lezzetine ilişkin verilerden faydalanabilecek.

HIV veya diyabet ilaçları da dahil olmak üzere birçok uzun etkili ilaç için tat, insanların reçete edilen rejime bağlı kalma olasılıkları açısından en önemli faktörlerden biri.

Bu, özellikle yaşlılar ve çocuklar gibi hassas gruplar için daha büyük önem taşıyor.

Abdülhakim şöyle diyor: “Bu çocuklar için özel bir sorun, çünkü tat alma duyuları yüksek. Kronik ilaçlarda, uyumu etkilediği için mesele sadece çocuğun seçici olmasıyla ilgili olmuyor.”

Avrupa Birliği'nde yapılan bir araştırmada, 10-18 yaş arası çocukların yüzde 63'ü ilaçların tadının kötü olmasını bir engel olarak tanımlıyor.

Abdülhakim, “Bu HIV gibi uzun süreli hastalıklar için bir sorun. Antretroviral ilaçların tadı güzel değil. Dolayısıyla, bir hasta hayatının geri kalanında her gün bu hapları almak zorundaysa, özellikle de çok genç yaşta almaya başladıysa, bu çok daha büyük bir sorun oluyor. Harika bir ilaç olsa bile, hasta almazsa işe yaramayacaktır."

Antibiyotik tedavisine uyum, tedavinin tam olarak uygulanmaması halinde antimikrobiyal direnç riski göz önüne alındığında özellikle büyük gereklilik arz ediyor.


Hemşireler için en iyi 5 mobil uygulama nedir?

Hemşireler için en iyi 5 mobil uygulama nedir?
TT

Hemşireler için en iyi 5 mobil uygulama nedir?

Hemşireler için en iyi 5 mobil uygulama nedir?

Hemşireler, hemen hemen herkesten daha meşguldür. Bu nedenle, görevlerini organize etme ve kolaylaştırma konusunda biraz yardım sunan birçok uygulamaya yönelmeleri doğaldır.

Son yıllarda hemşirelere özel olarak tasarlanan mobil uygulamaların geliştirilmesinde büyük bir artış yaşanıyor.

Bu konuda, hastalara bakımda doğruluğu artırmaya yardımcı olan uygulamalardan, daha fazla verimlilik vaat eden uygulamalara kadar dikkate alınması gereken pek çok uygulama var.

Şarku’l Avsat’ın Atlanta Journal gazetesinden aktardığı habere göre, hepsi ücretsiz olan, Apple ve Android mağazalarında bulunan, hemşireler için en popüler beş mobil uygulama şunlar;

Nurse.com

Bu uygulama hemşirelere özel tek sosyal ağ uygulaması.

Uygulamayı kullanan diğer sağlık çalışanları, hemşireler için özel olarak tasarlanmış bir topluluk oluşturabilir.

Uygulama, aynı zamanda bir dizi eğitim aracı ve kaynağı da sağlıyor.

Adni

Pazardaki en son ürünleri nereden alacağını düşünenler için Adni uygulaması mükemmel bir fırsat sunuyor.

Ürünleri satmak ve satın almak için kullanılan Andi uygulaması, klinik araçlar, kaynaklar ve alışveriş için dijital bir kaynaktır.

My Shift Planner (Vardiya Planlayıcım)

Bu uygulama, sürekli değişen programları konusunda endişelenen hemşirelere gerçek zamanlı olarak doğrudan güncellemeler göndererek, iş arkadaşlarının ne zaman çalıştığını görmelerine olanak tanıyor.

Ayrıca bordro sorunları ve insan kaynaklarıyla ilgili ile işlerin organize edilmesine de yardımcı olabilir.

MediBabble Translator

Bu uygulamayla, başka bir dil konuşan hastalarla iletişim kurmakta zorlandığınız günler çok daha kolaylaştı.

MediBabble Translator uygulaması, hastalarla birden fazla dilde iletişim kurabilir ve kabuller, değerlendirmeler, fizik muayeneler ve daha fazlası için kullanılabilir.

MedSpace

Bu uygulama klinik yanıtlar, en son klinik haberler, araçlar ve hastalıklar ve ilaçlar hakkında bilgi sağlamak üzere tasarlandı.

Uygulama, 9 binden fazla reçeteyle ilgili prosedürler ve güvenlik bilgileri hakkında adım adım videolar sunuyor.


"Frodo" tanınmaz halde: Ünlü oyuncu yeni filminde Penguen'e benzedi

Yönetmen Blair, Elijah Wood'un karakteri için Tim Burton'ın 1986 yapımı Batman Dönüyor'undaki Penguen'den ilham aldı (EW)
Yönetmen Blair, Elijah Wood'un karakteri için Tim Burton'ın 1986 yapımı Batman Dönüyor'undaki Penguen'den ilham aldı (EW)
TT

"Frodo" tanınmaz halde: Ünlü oyuncu yeni filminde Penguen'e benzedi

Yönetmen Blair, Elijah Wood'un karakteri için Tim Burton'ın 1986 yapımı Batman Dönüyor'undaki Penguen'den ilham aldı (EW)
Yönetmen Blair, Elijah Wood'un karakteri için Tim Burton'ın 1986 yapımı Batman Dönüyor'undaki Penguen'den ilham aldı (EW)

Düşük bütçeli kült film The Toxic Avenger, yıllar sonra yıldızlarla dolu bir oyuncu kadrosuyla yeniden çekiliyor.

Michael Herz ve Lloyd Kaufman'ın yönettiği 1984 yapımı klasiğin yeniden çevrimi, zehirli atık çukuruna düştükten sonra deforme olmuş bir canavara dönüşen ve kendisine haksızlık eden herkesten intikam almak için yola çıkan bir temizlik görevlisinin hikayesini anlatıyor. 

Yıldızlarla dolu kadro

Yeniden çevrimin oyuncu kadrosunda Winston Gooze/The Toxic Avenger rolünde Game of Thrones'un yıldızı Peter Dinklage yer alırken ona, Yüzüklerin Efendisi'nin Frodo'su Elijah Wood, Kevin Bacon, Taylour Paige ve Jacob Tremblay eşlik ediyor.

Yeniden çevrimin yönetmeni Macon Blair, Entertainment Weekly'ye yaptığı açıklamada Elijah Wood, Peter Dinklage ve Kevin Bacon gibi yıldızlarla düşük bütçeli kült filmin yeni bir versiyonunu yapmanın "çok gerçeküstü" bir deneyim olduğunu söyledi.

Blair, rolü için pembe bir tütü giyen Peter Dinklage'in canlandırdığı karakteri şöyle açıkladı:

İlk Toxic Avenger'a benzer şekilde, kahraman olmak için tek başına niteliksiz. Özellikle cesur değil, özellikle kurnaz değil ama kalbi doğru yerde ve köşeye sıkıştığında bunu sonuna kadar kullanmaya başlıyor.

Yüzüklerin Efendisi'nin yıldızı Wood kararmış dişleri, panda gözleri ve çoğunlukla kel olan kafasından sarkan uzun saç tutamlarıyla Fritz Garbinger adında kötü bir adamı canlandırıyor. 

Yönetmen Blair, Wood'un filmdeki görünümünü "Rocky Horror Picture Show'daki Riff Raff ve Danny DeVito'nun Penguen'inin karışımı gibi" diye açıkladı.

54 yaşındaki Peter Dinklage, Game of Thrones'da 6 sezon boyunca Tyrion Lannister'ı canlandırmıştı (EW)
54 yaşındaki Peter Dinklage, Game of Thrones'da 6 sezon boyunca Tyrion Lannister'ı canlandırmıştı (EW)

"Yüzüklerin Efendisi'nden tanıdığınızı unutun"

"Bu görünüm tasarımcılarımızla ve Elijah'nın kendisiyle yaptığım tartışmalar sonucunda ortaya çıktı" diyen Blair, sözlerine şöyle devam etti:

Buradaki fikir, onun Yüzüklerin Efendisi'nden ya da başka bir şeyden tanıdığınız Elijah olduğunu unutmanız.

Fritz, Kevin Bacon'ın canlandırdığı yozlaşmış parton Bob Garbinger'ın kardeşi. Tıpkı kardeşi gibi Bob da bir DC süper kötüsünden ilhamla yaratılmış: Lex Luthor. 

Yönetmen Macon Blair karakteri, dünyadaki tüm para ve kaynaklara sahip olması anlamında "Lex Luthor'un kalıbında" diye tanımlıyor.

The Toxic Avenger, ilk gösterimini bugün Teksas'ın Austin kentinde düzenlenen Fantastic Fest'te yapacak.

Independent Türkçe


Hukuk, algoritmik diktatörlüklere karşı en iyi mücadele yöntemidir

Nash Weerasekera
Nash Weerasekera
TT

Hukuk, algoritmik diktatörlüklere karşı en iyi mücadele yöntemidir

Nash Weerasekera
Nash Weerasekera

Tevfik Şenbur

Matematik profesörü Alan Turing, 1950 yılında ‘Bilgisayar Mekanizması ve Zekâ’ başlıklı makalesinde günün birinde bir makineye düşünme becerisi kazandırmanın mümkün olup olmadığını sorguladı.

Bundan beş yıl sonra başka bir matematik profesörü John McCarthy, özel bir atölyede içeriğini açıkça belirtmeden ilk defa ‘yapay zekâ’ terimini kullandı. Ardından peş peşe birçok ve çeşitli tarif yapıldı. Bunlardan en sonuncusu ve önemlisi, Avrupa Parlamentosu’nun 14 Haziran 2023’te benimsediği tanımlamaydı. Buna göre yapay zekâ, ‘farklı bağımsızlık düzeylerinde çalışacak şekilde tasarlanmış ve açık ve örtük hedefler için fiziksel veya sanal ortamları etkileyen tahmin, öneri veya karar gibi sonuçlar üretebilen otomatik bir sistemdir.’

Yapay zekâ düzenlemesine ABD, Avrupa ve Çin yön veriyor. Yapay zekâ kurallarını belirlemede Avrupa Birliği’nin yaklaşımı, piyasalar ve şirketler tarafından yönlendirilen kolaylaştırıcı ABD modelinden ve devletin, iktidar partisinin kontrolünü sağlamlaştırmak adına gözetim ve propagandayı artırmak için öncülük ettiği Çin modelinden farklı

Birleşmiş Milletler Yüksek Komiseri Michelle Bachelet’in ifadesiyle yapay zekâdaki hızlı gelişim, beraberinde gelen büyük tehlikeleri çok geçmeden ortaya çıkardı. Ödeme yöntemlerinden yapay zekâyı benimseyen kurumlardaki istihdamın azaltılmasına, özel verilerin ortaya dökülmesine, deepfake teknolojisine, demokrasinin tehdit edilmesine, özel hayata, güvenliğe, insan haklarına saldırıya ve başka şeylere kadar uzanan bu tehlikeler, insanlığa saldırıp kendi kendine çalışan öldürücü silahlarla onu yok etme tehdidiyle sonuçlanabilir.

Ünlü fizikçi Stephen Hawking, ‘yapay zekânın tam anlamıyla geliştirilmesinin insanlığın sonu getirebileceğine’ dikkati çekti. ChatGPT programının mucidi Sam Altman da onu bu konuda teyit ederek, ‘nükleer veya biyoteknoloji mevzuatına benzer küresel bir düzenleyici çerçevenin oluşturulması’ çağrısında bulundu. Aynı şekilde pek çok uzman, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres’e, yapay zekâ için Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’na benzer bir uluslararası denetim heyetinin oluşturulması yönünde bir teklif sundu. Güvenlik Konseyi, geçtiğimiz 17 Temmuz’da yapay zekâ meselesi ve bunun barış ve güvenliğe etkisine dair ilk tartışmasını gerçekleştirdi.

İş adamı Elon Musk da ChatGPT programının yayılmasıyla birlikte yapay zekânın çılgınca gelişimi ve insana ihtiyaç duymadan özel programlarını geliştirebilecek aşamaya gelişi konusunda uyardı. Bu özel programlar kapsamında insanlığa savaş açmak da var. Bu bize 2029 yılındaki olayları anlatan ünlü Terminatör filmini anımsatıyor.

Future of Life kuruluşunun yayımladığı açık mektuplara uluslararası isimler de imza attı. Mektuplarda yapay zekâyla çalışan otonom askerî robotların, sistemlerin ve silahların giderek artan tehlikeli rolü konusunda uyarı yapılarak, yetkililerden bu sistemlerin ve silahların geliştirilmesinden, üretilmesinden, ticaretinin yapılmasından veya kullanılmasından uzak durmaları ve ülkelerinin BM’de bu yönelime oy veren ülkeler grubuna katılması talep edildi. Bu isimler, yapay zekâyla ilişkili tehlikelerle mücadelenin ‘salgın hastalıklar ve nükleer silahlar gibi toplum için tehdit oluşturan diğer tehlikelere benzer şekilde küresel bir öncelik’ olması gerektiğini vurguladı.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 1 Eylül 2017’de ülkesindeki öğrencilere hitaben ‘yapay zekâda üstün olanın dünyaya hükmedeceğini’ söylemişti. Ardından Mart 2018’de tamamen yapay zekâyla çalışan nükleer bir denizaltı inşa edildiğini açıkladı. Daha önce 2011 yılında da ülkesinin, dünyanın herhangi bir bölgesinden bir atom bombası atıldığı tespit edilir edilmez nükleer karşılık verebilen Perimetr 15E601 sisteminden destek aldığını duyurmuştu. France 24 kanalı bu son iki haberi, ‘Nükleer Caydırıcılık: Atom Bombasından Yapay Zekâ Bombasına (Dissuasion nucléaire: de la bombe A a la bombe IA)’ başlıklı bir makaleyle aktardı.

Kurallar ve yasal düzenlemeler

Karamsar görüşün aksine yapay zekâ; eğitim, sağlık, çevre, güvenlik, ulaşım, avukatlık, yargı, finans ve bankacılık işleri, gazetecilik ve kamu hizmetleri gibi hayatın her alanında insanlığa, bireylere ve kurumlara sürekli ve istikrarlı olarak birçok hizmet sunuyor.

Columbia Üniversitesi’nde hukuk profesörü olan Anu Bradford, Dijital İmparatorluklar: Teknoloji Düzenlemesi İçin Yapılan Küresel Savaş (Digital Empires: The Global Battle to Regulate Technolohgy) adlı kitabında yapay zekâyı düzenleme kurallarına ilişkin olarak şu üç küresel eğilim arasında ayrım yaptı:

ABD tarafından benimsenen ve piyasa tarafından yönlendiren ilk yönelim, yeniliğe ve ekonomik üstünlüğe odaklanıyor. Yapay zekânın düzenlenmesine ilişkin kuralların belirlenmesi ise ikincil bir mesele veya Beyaz Saray’ın Ekim 2022’de Yapay Zekâ Hakları Yasa Tasarısı (Blueprint for an AI Bill Of Rights) yayınlamasında olduğu gibi geç kalan bir telafi uygulaması.

Çin’in benimsediği ikinci yönelim, yapay zekânın Komünist Parti’nin kontrolünü güçlendirmek amacıyla, gözetimi ve propagandayı geliştirmek için kullanımına dayanıyor. Üretken yapay zekânın (Generative AI) keşfi, yeni ve ciddi bir zorluk ortaya çıkardı; buna karşı direnişin mümkün olup olmadığını veya ne kadar mümkün olduğunu tahmin etmek zor. Bu durum, Çin hükümetini üretken zekâyı düzenlemek için yasa tasarıları hazırlamaya sevk etti. Bu tasarılar, Komünist Parti’nin değerlerinden sapan içerik konusunda geliştiricilere sorumluluk yüklüyor.

Körfez ülkeleri, 2022 Hükümetlerin Yapay Zekâya Hazırlığı Endeksi’nde İsrail’den sonra ikinci sırada yer aldı

AB’nin planladığı üçüncü yönelim ise piyasalar tarafından yönlendirilen kolaylaştırıcı ABD modelinden ve devletin yönettiği kısıtlayıcı Çin modelinden farklı. Bu yönelim, yeniliği teşvik etmekle birlikte teknoloji şirketlerinin faaliyetlerini kontrol altına alıp onları yasaya tâbi tutarak, kullanıcıları ve vatandaşları yapay zekâ gelişmelerinin zararlı ve yıkıcı olasılıklarından korumaya odaklanıyor. Avrupa yaklaşımı ve bu yaklaşıma dayalı yasal düzenlemeler ve yasalar, hükümetler için gitgide artan bir cazibe kaynağı. Bazıları, Brüksel yaklaşımının, yapay zekâyı ve dijital faaliyeti düzenleyen Avrupa standartlarının küreselleşmesine yol açacağını düşünüyor.  Halihazırda Avrupa modelinin benimsediği en önemli yasal düzenlemeler şunlar: Genel Avrupa Veri Koruma ve Aktarma Sistemi, Dijital Hizmetler ve Piyasalar Kanunu (Législations sur les services et les marchés numériques) ve son olarak geçtiğimiz 14 Haziran’da Avrupa Parlamentosu’nda üzerinde anlaşmaya varılan çeşitli düzenlemeler. Yapay zekâ sistemlerinin insan kontrolünde kalmasını ve güvenli, şeffaf, takip edilebilir olup ayrımcı olmamasını sağlayacak merkezî bir düşünce oluşturmayı hedefleyen bu düzenlemeler, yasakların ve tedarikçilerle kullanıcıların yükümlülüklerinin hassas bir şekilde sınıflandırılmasını da içeriyor.

cdfvgbr

Söz konusu düzenlemeler, tedarikçilerle kullanıcılar için dört risk düzeyi belirledi: düşük veya sıfır risk, sınırlı risk, sağlığa, emniyete, temel haklara ve çevreye verilen zararı içerecek kadar geniş yüksek risk ve kişisel güvenlik için kabul edilemez risk ki bu kesinlikle yasak. Oldukça tehlikeli yapay zekâ sistemlerinin yayılmasıyla mücadeleden sorumlu bir heyet oluşturulması da önerildi.

Yapay zekâ kullanımına ilişkin hukuki sorumluluk

2020 yılında Avrupalılar, yapay zekâ sistemlerinin teknik karmaşıklığından, sistemlerin işletilmesiyle ilgilenen tarafların çokluğundan, yabancıların bu sistemlere sızıp nüfuz etmesi ihtimalinden, sistemlerin faaliyetiyle ortaya çıkan zarara katkıları takip etmenin zorluğundan, bağımsız bir şekilde kendi kendine öğrenme yeteneğinden, verileri doğru ve güvenli bir şekilde toplayıp depolamasının, paylaşmasının ve kullanmasının öneminden, bu sistemlere onları sorumlu tutacak tüzel kişiliğin verilememesinden ve benzer şeylerden kaynaklanan hukuki sonuçları ele almak amacıyla, yapay zekâ kullanımından doğan hukuki sorumluluk için bir yasal sistem benimsemişti. Zira yukarıda saydıklarımızın hepsi, yapay zekâ cihazlarının, sistemlerinin ve uygulamalarının kullanımından doğan hukuki sorumluluk için özel bir yasal çerçevenin oluşturulmasını gerektiren büyük tehlikelerdi.

Burada asıl amaç, bir yandan vatandaşların korunmasını sağlayan ve diğer yandan şirketleri yapay zekâ alanında yeniliğe yatırım yapmaya teşvik eden bir denge içerisinde olacak şekilde, yapay zekâ araçlarından kendilerine veya mal varlıklarına yönelik zarara uğrayan insanların uygun tazminatı alabilmesidir.

Avrupa Topluluğu’nun benimsediği çözüm, yüksek riskli yapay zekâ sistemlerini işleten tüm taraflara, yapay zekâ araçlarının ve sistemlerinin tüm üretim, kullanım ve kontrol aşamalarında hukuki sorumluluk yüklemektir.

İlgili taraflar şunlar:

-Ürün güvenliğinden sorumlu olanlar, ki bu grup üreticileri, geliştiricileri, programcıları, hizmet sağlayıcılarını ve kaynak operatörlerini içeriyor.

-İleri işletim sorumluları ki bunlar, genellikle zarar gören taraflar için ilk görünür temas noktalarıdır.

-Sisteme sızan ve bu sistem aracılığıyla ilgili kişiler için zararlı eylemlerde bulunan dış odaklar.

Birçok faaliyeti otonom olarak yürüten yüksek riskli yapay zekâ araçları için ilke, bu araçların faaliyetlerinden kaynaklanan zararlardan tam sorumlu olmalarıdır. Zararın mücbir sebeplerden kaynaklanması dışında bu araçların işletmecileri, gerekli özeni gösterdiklerini iddia ederek kendilerini sorumluluktan muaf tutamazlar. Bu araçların ön yüz işletmecileri, işletimlerinin tehlikelere karşı zorunlu teminatı içerdiğini garanti etmelidir.

Cezai sorumluluk

Avrupa Topluluğu’nun kararları, cezai sorumluluk çerçevesinde birtakım tavsiyeler içeriyor. Bunlardan en önemlileri şunlardır:

Polisin ve adli yetkililerin yasal, adil ve şeffaf bir şekilde ve belirli, açık ve meşru amaçlarla, aşırıya kaçmadan ve gereğinden fazla saklamadan kullanılan uygulamaları benimsemesi.

Kolluk kuvvetleri ve yargı yetkilileri tarafından kullanılan yapay zekâ destekli her türlü teknoloji için sıkı bir demokratik denetimin olması ve gereklilik, orantılılık ve meşru savunma hakkı ilkelerine riayet etmeyen uygulamaların kullanımının yasaklanması.

Nihayetinde cezai sorumluluğun yapay zekâ kullanımından doğan zararda temel bir rolü olan gerçek veya tüzel kişiye ait olması.

Yapay zekâ sistemleri için uygun kamu ihale prosedürlerinin benimsenmesi ve vatandaşların temel haklarına ilişkin uygulamaların sivil toplumun katılımıyla dönemsel olarak değerlendirilmesi gibi yasa yürütmeye ve yargıya ilişkin hedefler için yapay zekâ sistemleri sağlayan şirketler konusunda tam önleyici şeffaflığın temin edilmesi.

BAE 2071 Yüzyılı kapsamında başlatılan strateji, Yapay Zekâ Bakanlığı kurulmasını ve seçkin bir araştırmacı ve yenilikçi grubun yer aldığı bir konseyin oluşturulmasını içeriyor

Bunlardan anlaşılacağı üzere AB’de hukuk, yapay zekâ ile ilişkide ayrıcalıklı bir konuma sahip. Veri tabanı işlemenin gündeme getirdiği hukuki sorunlar alanında uzman Boris Baroud’a göre yükselen algoritma diktatörlüğüne etkili bir şekilde karşı koymak için yeterli olduğunu kanıtlayan tek şey, hukuk. Bu, Montesquieu’nün, herhangi bir yetkinin kötüye kullanımının, sapmaları önleyen bir karşı otoriteyle yüzleşmesi gerektiğini ifade eden altın kuralını teyit ediyor!

Ortadoğu’daki yasalar

Ortadoğu bölgesine gelince… Oxford Insights kurumunun geliştirdiği 2022 Hükümetlerin Yapay Zekâya Hazırlığı Endeksi (Government AI Readiness Index 2022), bu konuda Körfez ülkelerinin ön sıralarda yer aldığını gösteriyor. Sıralamada İsrail’den (70,12) sonra BAE (68,54), Katar (62,37), Suudi Arabistan (61,69), Umman (57,83), Bahreyn (53,59), Ürdün (51,76), Mısır (49,42), Kuveyt (47,68), Tunus (46,81), Lübnan (45,72) ve son olarak İran (45,30) geliyor.

Göstergedeki bu ilerleme, Körfez ülkelerindeki hükümetlerin ve özel sektörün petrole bağımlılığı azaltmak amacıyla ekonomiyi canlandırıp çeşitlendirmek, kamusal ve özel güvenlik ile hizmet ihtiyaçlarını karşılamak için yapay zekâyı farklı oranlarda benimseme arzusundan kaynaklanıyor. Bunun için yapay zekânın tehlikelerinin sorumluluğunu ve aynı şekilde yasal ve ahlaki bir şekilde kullanımını kontrol eden belirli bir mevzuat oluşturmadan, yapay zekâya yönelik farklı stratejiler geliştirildi.

BAE’nin BAE 2071 Yüzyılı kapsamında başlatılan stratejisi, Yapay Zekâ Bakanlığı kurulmasını ve bu alanda dünyanın en iyi üniversitelerinden ve kurumlarından seçkin bir araştırmacı ve yenilikçi grubun yer aldığı bir konseyin oluşturulmasını içeriyor. Hedef; siber güvenlik, veri yönetimi ve etik gibi meselelere ilişkin ulusal yaklaşımların gözden geçirilmesidir. Halihazırda BAE’de yapay zekânın yönetimine ilişkin özel yasalar yok. Bunun yerine gizlilik ve kişisel verilerin korunmasına ilişkin hükümler, Tüketici Koruma Kanunu, Medeni İşlemler Kanunu, Ceza Kanunu ve başka pek çok kanunda yer alan çeşitli hükümlerin yanı sıra, Dubai Emirliği’nde yapay zekânın kullanımını için ahlaki yönergeler gibi yönlendirici ilkeler bulunuyor.

Suudi Arabistan Krallığı, stratejisinde, mevzuatın belirlenmesinden sorumlu olacak Suudi Arabistan Veri ve Yapay Zekâ Kurumu’nun (SDAIA) kurulması yönünde adım attı. Daha sonra Kişisel Verilerin Korunması Sistemi kuruldu. Bu sistemin ilk maddesine göre sistemin uygulanması, siber güvenlik konusunda uzman bir güvenlik odağı olarak Ulusal Siber Güvenlik Kurumu’nun yetkilerini ve görevlerini ihlal etmeyecek. Krallık, kamu sektöründe, özellikle de programları Huawei şirketi iş birliğiyle hazırlanan ve yapay zekâ destekli pek çok hizmeti içeren NEOM gibi akıllı şehirler alanında yapay zekâyı kullanmayı planlıyor.

BAE’nin yapay zekâ alanında ilerleme çabaları, hükümet hizmetlerinin akıllı dönüşümünü gerçekleştirmek üzere 300 milyon dolar maliyetle ilk entegre akıllı şehir Silikon Park’ı inşa etmesiyle güçlendi. Ayrıca yapay zekâ alanında dünya lideri olan Sense Time şirketi ile Abu Dabi Yatırım Ofisi’nin, Avrupa, Ortadoğu ve Afrika bölgesini kapsayacak yedi farklı sektörde yapay zekâ yeteneklerini araştırma ve geliştirme için Abu Dabi’de bir merkez kurma konusunda anlaşması da bu ilerlemeye hız kazandırdı. Bu, ulusal ekonominin çeşitlendirilip daha rekabetçi bir hale gelmesine katkıda bulunacak ve çeşitli teknik işlerde yetenekler için gelişmiş bir ortam sağlayacak.

Suudi Arabistan’ı izleyen Katar, yapay zekâ konusunda veri güvenliğine odaklanıyor. Bu, kişisel verilerin gizliliğinin korunmasına ilişkin 13 Sayılı Kanun’dan da anlaşılıyor. Bu kanun; kişilerin haklarını, veri sorumlusuyla işleyicinin yükümlülüklerini, özel verilerin yönetimini, doğrudan pazarlama amacıyla elektronik iletişimleri ve kanun hükümleri ihlalinin cezalandırılmasını ele alıyor. Geçen yıl FIFA Dünya Kupası maçlarının organize edilmesi ve izlenmesinde yapay zekâ başarılı bir şekilde kullanıldı.

Son olarak Umman Sultanlığı, henüz bütünleşik bir mevzuata sahip değil. Sultanlık, kamu sektöründe yapay zekâ kullanımına ilişkin yönergeleri benimsiyor ve bu yönergeler şu altı ilkeyi içeriyor: kapsayıcılık, gözetim, hesap verebilirlik, adalet, şeffaflık ve güvenlik. Umman şu anda ilk akıllı şehri el-İrfan’ı geliştiriyor. Daha sonra Maskat’taki Dukm ve Ra’s el-Hamra gibi başka bölgeleri akıllı bölgelere dönüştürmek için harekete geçecek.

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al-Majalla dergisinden çevrildi.


Eşinden gizli oğluna vegan olmayan yiyecekler veren baba tartışma yarattı

Temsili (Pexels)
Temsili (Pexels)
TT

Eşinden gizli oğluna vegan olmayan yiyecekler veren baba tartışma yarattı

Temsili (Pexels)
Temsili (Pexels)

Eşinin bilgisi dışında oğluna vegan olmayan yiyecekler verdiğini itiraf eden baba tepki çekti.

Reddit'in "Am I The A**Hole" adlı popüler forumuna yazan 32 yaşındaki baba, diğer kullanıcılara kendisinin hata yaptığını düşünüp düşünmediklerini sordu. Geçen hafta paylaşılan viral gönderiye gelen 7 bin 900'den fazla yorumda kullanıcılar, babanın hareketlerini tartıştı.

Reddit kullanıcısı baba gönderisine, 8 yıldır evli olduğu 33 yaşındaki eşiyle 12 yaşında bir oğulları olduğunu anlatarak başladı. Çocukları yaklaşık 6 yaşındayken, eşi vegan olmaya karar vermiş.

Baba, "Eşimin vegan arkadaşlarından biri Dominion adlı belgeseli ona gönderdi ve o zamandan beri eşim vegan olmayan yiyeceklere 'iğrenç' diyerek yemeyi reddediyor" diye belirtti.

Uzun bir konuşmadan sonra vejetaryen olmayı, evde ve eşimin yanında da vegan olmayı kabul ettim ve o da bundan memnundu.

Bir diyetisyenle konuştuktan sonra iki ebeveyn nihayetinde oğullarının da vegan bir diyet uygulamasına karar vermiş. Birkaç ay öncesine kadar da gıda kısıtlamalarının sorun teşkil etmediği anlaşılıyor.

Baba, "Birkaç önce oğlumun okul çantasında, harçlığıyla satın aldığı vegan olmayan şekerlerin ve hatta McDonald's burgerlerinin ambalajlarını bulmaya başlayana kadar bu anlaşma rayında gidiyordu" dedi.

Oğlumla konuşunca arkadaşlarının yanında vegan beslendiği için kendisini yalnız ve dışlanmış hissettiğini, onların her zaman kendisinden çok daha iyi şekerler yediğini ve bunun adil olmadığını itiraf etti.

Çocuğunun derdini dinleyen baba, oğlunun vegan okul yemeğini ziyan etmek bir yana, abur cubura para harcamasını da istememiş. Reddit kullanıcısı baba şöyle yazdı:

Oğlumun, esasen ona verdiğimiz vegan atıştırmalıkları çöpe atıp harçlığını bilgisayar oyunları gibi şeyler almak yerine abur cubura harcamasını istemediğime karar verdim, mantıksız bir şeydi.

Baba, "Ama eşimin vegan olmayan ürünler hakkında ne hissettiğini de biliyordum" diye devam etti.

Bu yüzden futbol antremanına giderken oğlumun istediği şeyi almasına izin vermeye başladım.

Sonunda adamın ne yaptığının farkına varan eşi "deliye dönmüş".

AITA for giving my son non-vegan food behind my wife's back?
byu/Lucky_Grass7069 inAmItheAsshole

Baba, "Eşim, hayvan istismarına olanak sağladığımı söyledi, başka sıfatlar da saydı ve oğlumuzu yoldan çıkardığımı söyledi" diye yazdı.

Eşim artık benimle konuşmuyor, oğlumuz da panikleyip eşime atıştırmalıkları benim aldığımı ve vegan olmadıklarını bilmediğini söyledi.

Öte yandan Reddit kullanıcısı, oğlunun kendisini ele vermesine kızmadığını belirterek şöyle yazdı:

Bunun için onu suçlamıyorum.

Birçok Reddit kullanıcısı babanın viral gönderisine akın ederken, görünüşe göre yorum yapanların büyük bir kısmı adamın oğluna vegan olmayan yiyecekler satın alma çabasını destekledi.

Bir kişi, "Burada 12 yaşında bir erkek çocuktan bahsedildiğini unuttuğumuzu düşünüyorum. Büyüme çağındaki bir erkek çocuğunun yanında zaman geçiren herkes hiç durmadan yediklerini bilir. Kelimenin tam anlamıyla bir günde tüm bir kızarmış tavuğı yiyip yine de yiyecek bir şey arayabilirler" diye yorum yaptı.

Başka biri de şöyle ekledi:

Bence sorun, veganken tüm besinleri almak mümkün olsa da buna ulaşmak kayda değer derecede daha fazla çaba istiyor ve herkes gibi, besin yoğunluğunu azaltmak işe yaramıyor.

Bir kullanıcı, "Herhangi birine vegan diyet önerecek bir doktor tanımıyorum. İhtiyaç duyduğunuz her şeyi almak zor. Bunun bir çocuk için iyi olduğunu söyleyecek birini gerçekten tanımıyorum" diye belirtti.

Bir başkasıysa, "Çocuğunuza vegan diyet dayatmak Almanya'da çocuk ihmalidir ve bu yüzden ciddi yasal sonuçlarla karşılaşabilirsiniz" diye iddia etti.

Öte yandan vegan biri de babanın, oğluna vegan olmayan gıda vererek hata yapmadığında hemfikirdi.

Kullanıcı, "Biz insanlar et yemek için tasarlandık. Vücüdumuz için tamamen normal bir şey bu. Aslında et YEMEDİĞİM için anormal olan benim" diye yazdı.

Bu seçimi yapacak yaşa geldim ve mutluyum. Bağ kurmanın çok önemli olduğu bu kadar genç bir yaşta oğlunuza bunun 'dayatılmaması' gerekir.

Independent Türkçe


Fransa'da işten atılan kadın piyangodan 109 milyon avro ikramiye kazandı

(AA)
(AA)
TT

Fransa'da işten atılan kadın piyangodan 109 milyon avro ikramiye kazandı

(AA)
(AA)

Fransa'nın milli piyango oyunlarının işletmecisi FDJ'den yapılan açıklamaya göre, Morhiban kentinde yaşayan ve yakın zamanda işten çıkarılan bir kadın, talihini değiştirmek için Euromillions adlı piyangodan bilet aldı.

Kimliğinin açıklanmasını istemeyen ve 50 yaşında olduğu belirtilen kadın, biletini kontrol ettiğinde piyangoyu kazandığını anladı.

İlk başta ödülün ne kadar olduğu hakkında bilgisi olmayan talihli, internette yaptığı araştırmada toplamda 109 milyon 268 bin 140 avro kazandığını öğrendi.

İkramiye çekini alan kadın, yaptığı açıklamada "Normalde yıldırım çarpma olasılığı piyangoyu kazanma olasılığından daha yüksek. Kaderin cilvesine kimse akıl erdiremez." ifadesini kullandı.

Talihli kadın, iş stresinden uzak duracağını, kazandığı parayla vakıf çalışmalarına katılacağını ve hayalini kurduğu bir ev aldıktan sonra çok istediği Meksika ile Tayland'a seyahate çıkacağını aktardı.


Sevginin 5 dili: Mesajlaşma biçiminiz ilişkilerinizi nasıl etkiliyor?

Sevginin 5 dilinin yeni bir formu oluşuyor (Unsplash)
Sevginin 5 dilinin yeni bir formu oluşuyor (Unsplash)
TT

Sevginin 5 dili: Mesajlaşma biçiminiz ilişkilerinizi nasıl etkiliyor?

Sevginin 5 dilinin yeni bir formu oluşuyor (Unsplash)
Sevginin 5 dilinin yeni bir formu oluşuyor (Unsplash)

Olivia Petter 

"Kaliteli bir mesajcı" mısınız? Peki "hafif dokunuşa" ne dersiniz? Belki de daha ziyade "hizmet mesajları" kişisisinizdir?

Sevgi dillerine aşinaysanız veya yakın zamanda TikTok'ta vakit geçirdiyseniz, yukarıda bahsi geçen terimlerin günlük sözcük dağarcığınızda çoktan yerleşmiş olması muhtemel. Değilse, açıklamama izin verin. Çünkü bir etiketle özdeşleştiğiniz vakit bunun aşk hayatınızı dönüştürme potansiyeli var.

Basitçe söylemek gerekirse sevgi diliniz, sevgiyi ifade etme ve alma yolunuzdur. Evlilik danışmanı Gary Chapman'ın ilk kez 1992'de ifade ettiği üzere, bunlardan 5 tane var: Onaylama sözcükleri, kaliteli zaman, fiziksel dokunuş, hizmet eylemleri ve hediye alma. TikTok'ta "sevgi dilleri" diye arattığınızda, her bir dilin sonsuz açıklamalarının yanı sıra, 20'li yaşlardaki ukala gençlerin hangileriyle özdeşleştiklerini ve bunun neden önemli olduğunu uzun uzadıya açıklayan monologlarını bulacaksınız.

Ancak şimdi, sevginin 5 dilinin yeni bir formu oluşuyor. Bence bu, modern flört ortamının tuhaflık ve karmaşıklıklarını daha doğru yansıtıyor. Arkadaşlık uygulaması Badoo'nun Chapman'dan esinlenen yeni araştırması, bir kişinin sevdiği kişiyle nasıl iletişim kurmayı tercih ettiğinin ayrımı yapmayı sağlayan, mesajlaşmadaki 5 sevgi dilini belirledi.

Örneğin, "kaliteli mesajlaşan" bir kişi ayrıntılı ve kapsamlı mesajlar isterken, "onaylama mesajları" atan bir kimse sevgilisiyle her gün ve tüm gün mesajlaşmak istiyor. "Hizmet mesajları" atan bir kişi mesajlaşmayı yalnızca plan yapmak için kullanırken, "hafif dokunuş" kişileri telefon yerine gerçek hayatta iletişim kurmayı tercih ediyor. Bir de "GIF alan" kişiler var ki bunlar genelde gerçek cümleler yerine GIF'ler veya emojilerle iletişim kuruyor.

Konuya uzak kişilere (ve çiftlere) tüm bunlar sıkıcı ve alakasız gelebilir. Ama yanılıyorsunuz. Çünkü Badoo'nun araştırması, insanların üçte birinden fazlasının (yüzde 36) kısa mesajlarının içeriği üzerine fazlaca düşündüğünü, diğer üçte birininse (yüzde 31) geciken bir yanıtın gönderen kişinin kendinden hoşlanmadığı anlamına geldiğinden kaygılandığını ortaya koydu. Öte yandan araştırma kapsamındaki kişilerin 4'te biri (yüzde 29) çok fazla mesajlaştığından veya çok hızlı cevap verdiğinden endişe ederken, diğer 4'te biri de (yüzde 26) sadece mesaj beklerken bile endişeli hissediyor.

Tüm bunlar, özellikle de benim gibi kendini "onaylama mesajları" ve "kaliteli mesajlaşma" kombinasyonu diye tanımlayan biri için son derece ilişkilendirilebilir şeyler. Başka bir deyişle, çıktığım biriyle çok fazla iletişime ihtiyaç duyuyorum. Ben böyle bir yapıya sahibim: Birinden etkilendiğimde, onunla günün küçük ayrıntılarını analiz etmek ve sindirmekten daha fazla zevk aldığım bir şey yok. Sürekli bilinç akışı almak ve göndermek düzensiz düşüncelerin, lezzetli ve hayal kırıklığı yaratan yemeklerin, işteki iniş çıkışların ve aradaki her şeyin üzerinden geçmek istiyorum.

Ama tabii herkes böyle değil. "Hafif dokunuş" gibi diğer sevgi dili kategorilerine giren kimselerle çıktığımda, bu bende ciddi bir endişe yaratıyor. Neden bana geri mesaj atmıyorlar? Neden son mesajımı okuyup yanıtlamadılar? Tüm bunlar ne demek oluyor?

Gerçek şu ki bunların hiçbir anlamı olmayabilir, çünkü insanlar farklı şekilde mesajlaşıyor.  Mesajlaşmada farklı sevgi dillerine sahipler. Bunu ne kadar çabuk anlar, tanımlar ve kabul ederseniz, modern flört dünyasının labirent benzeri yollarında yönünüzü o kadar çabuk ve iyi bulursunuz.

Biriyle mesajlaşmaya başlar başlamaz, nasıl iletişim kurduklarına dair ipuçları aramalısınız. Dilleri sizinkiyle eşleşirse, lütfen devam edin. Eğer uyuşmuyorsanız, henüz yolun başındayken vazgeçmeniz ve olmadığınız biri gibi davranmaya çalışırken aylarca acı ve işkence çekmekten kendinizi kurtarmanız daha iyi olacaktır.

Birkaç günde bir mesaj mı? Ya da gerçek konuşmayı gerçek hayata saklarken plan yapmak için birkaç kısa, amaca yönelik konuşma mı? Hayır teşekkürler. Sorun sen ya da ben değil, sorun sadece mesajlaşırken kullandığımız sevgi dilinin uyumsuzluğu.

Independent Türkçe


Ünlü komedyenin isyanı: Rol arkadaşımın maaşının yüzde 1'i teklif edildi

Hayalet Avcıları, dünya çapında 229 milyon dolar hasılat yapmıştı (Columbia Pictures)
Hayalet Avcıları, dünya çapında 229 milyon dolar hasılat yapmıştı (Columbia Pictures)
TT

Ünlü komedyenin isyanı: Rol arkadaşımın maaşının yüzde 1'i teklif edildi

Hayalet Avcıları, dünya çapında 229 milyon dolar hasılat yapmıştı (Columbia Pictures)
Hayalet Avcıları, dünya çapında 229 milyon dolar hasılat yapmıştı (Columbia Pictures)

Komedyen ve oyuncu Leslie Jones, 2016 yapımı Hayalet Avcıları'nda (Ghostbusters) rol almanın onun için gerçek maliyetini açıkladı.

56 yaşındaki oyuncu, Leslie L*net Jones (Leslie F*cking Jones) adını verdiği anı kitabında, film sürecinde ırkçı tepkilere maruz kalırken, rol arkadaşları Melissa McCarthy, Kristen Wiig ve Kate McKinnon'dan "çok daha az" kazandığını açıkladı.

"Daha fazlası için mücadele etmem gerekti"

80'lerin doğaüstü öğelerle süslü komedi klasiğinin kadın başrollü yorumunu, Paul Feig yönetmişti. 

Jones, biyografisinde "Bu filmde yer aldığım için şanslı olduğum, süreç boyunca zaman zaman bana açıkça ifade edildi" diye yazdı ve ekledi:

Ama dürüst olmak gerekirse, özellikle Melissa McCarthy ve Kristen Wiig'den çok daha az para aldığım için 'Bu lanet filmde olmak zorunda değilim' diye düşünüyordum.

Jones, sözlerini şöyle sürdürdü:

Onları eleştirmiyorum ama ilk teklifim 67 bin dolara bu filmde oynamaktı. Daha fazlasını almak için mücadele etmem gerekti (sonunda 150 bin dolar aldım) ama mesaj açıktı: 'Bu seni uçuracak, bundan sonra ömür boyu filmlerde oynayacaksın' gibi saçmalıklar, sanki zaten onlarca yıllık başarılı bir kariyerim yokmuş gibi.

The Hollywood Reporter'a göre Hayalet Avcıları 150 milyon dolarlık bir bütçeye sahipti ve McCarthy filmden 14 milyon dolar kazandı.

Jones, sözlerine şöyle devam etti: 

Ve sonuçta benim için sadece kalp ağrısı ve büyük bir tartışma oldu.

Jones, film gösterime girdiği sırada Twitter hesabını 24 saatliğine silmek zorunda kaldı çünkü korkunç mesajlar alıyordu ve sayfasını hack'lemeye yönelik çok sayıda girişim vardı. 

Twitter'ın o dönemki CEO'su Jack Dorsey, Jones'un hesabını korumak için birlikte çalışabilmeleri amacıyla bizzat tweet attı. Jones, Dorsey'nin "ırkçı hakaretlerle acımasızca saldırıya uğradığımın farkında olduğunu" ve "birileri sürekli onu hack'lemeye çalıştığı için hesabını izlemesi için insanları görevlendirdiğini" yazdı.

İlk Hayalet Avcıları'nın yönetmeni Ivan Reitman'ın oğlu ve film yapımcısı Jason Reitman bir podcast'te, 2021'de çekilen Hayalet Avcıları: Öteki Dünya'nın (Ghostbusters: Afterlife) "orijinal tekniğe geri dönmeye ve filmi hayranlara geri vermeye çalıştığını" söylemişti. 

Jones, 2016 yapımı filme gönderme yaparak Reitman'ın açıklamasını "affedilemez" olarak nitelendirdi.

Independent Türkçe