Salman Rüşdi saldırısının ardından Harry Potter'ın yazarı J.K. Rowling ölüm tehdidi aldı

Hakkında ölüm fetvası yayımlanan ünlü yazarın iyileşerek espri yapmaya başladığı bildirildi

J.K. Rowling daha önce trans kişiler hakkındaki görüşleri sebebiyle tepki çekmişti (AP)
J.K. Rowling daha önce trans kişiler hakkındaki görüşleri sebebiyle tepki çekmişti (AP)
TT

Salman Rüşdi saldırısının ardından Harry Potter'ın yazarı J.K. Rowling ölüm tehdidi aldı

J.K. Rowling daha önce trans kişiler hakkındaki görüşleri sebebiyle tepki çekmişti (AP)
J.K. Rowling daha önce trans kişiler hakkındaki görüşleri sebebiyle tepki çekmişti (AP)

Harry Potter'ın yazarı J. K. Rowling, Salman Rüşdi'ye düzenlenen bıçaklı saldırıya tepki göstermesinin ardından ölüm tehdidi aldı.
Kendisine atılan tweet'i dün paylaşan Rowling, Twitter'dan destek istedi.

Ünlü yazarın çağrısının ardından kapatılan hesabın sahibi, kendisini "Pakistanlı bir öğrenci, toplumsal aktivist, siyasi aktivist ve araştırma aktivisti" olarak tanımlıyordu.
Meer Asif Aziz adlı kişi, Rüşdi'ye düzenlenen saldırı hakkında "Korkunç bir haber. Şu anda çok kötü hissediyorum. Umarım Rüşdi iyi olur" diyen Rowling'e saldırgan Hadi Matar'ın "devrimci bir Şii savaşçı" olduğunu söyledi.
Aziz daha sonra "Merak etme sırada sen varsın" diyerek 57 yaşındaki yazarı tehdit etti.
Tweet'lerin ekran görüntülerini paylaşan Rowling ise Twitter'a yardım çağrısı yaptı.
Yazar daha sonra yaptığı açıklamada kendisine gönderilen destek mesajları için teşekkür etti ve İskoç polisinin konuya müdahil olduğunu bildirdi.
İskoç polisi de konu hakkında soruşturma başlatıldığını açıkladı.

Rüşdi'nin durumu iyiye gidiyor
Rüşdi, ABD'nin New York eyaletinde 12 Ağustos’ta düzenlenen bir konferansta bıçaklı saldırıya uğramıştı.
Ağır yaralanan "Şeytan Ayetleri" kitabının yazarı Rüşdi hastaneye kaldırılmıştı.
Konferansın düzenlendiği Chautauqua Enstitüsü Başkanı Michael Hill bugün yaptığı açıklamada Hindistan asıllı yazarın solunum cihazından çıkarıldığını ve konuşmaya başladığını duyurdu.
Yazar arkadaşı Aatish Taseer, attığı tweet'te Rüşdi'nin espri dahi yapabildiğini söyledi. Taseer daha sonra bu tweet'i silip "Yeni bilgileri vermek bana düşmez. Sonunda iyi haberler aldığımız için iyi hissetmiştim" diyerek özür diledi. 
Öte yandan Rüşdi'nin menajeri Andrew Wylie, Taseer'ın açıklamasını doğruladı. Wylie daha önce Rüşdi'nin bir gözünü kaybedebileceğini duyurmuştu.
Bununla birlikte ikinci dereceden cinayete teşebbüs ve bıçaklı saldırı düzenlemekle suçlanan 24 yaşındaki saldırgan, çıkarıldığı ilk duruşmada suçsuz olduğunu iddia etti.

Şeytan Ayetleri yüzünden fetva verilmişti
1989'da yayımlanan Şeytan Ayetleri romanı, Hz. Muhammed'e ithamda bulunduğu gerekçesiyle İslam dünyasından büyük tepkiler almıştı.
14 Şubat 1989'da İran lideri Ayetullah Humeyni tarafından fetva verilerek Rüşdi'nin başına 3 milyon dolar ödül konmuştu.
Independent Türkçe, Times of Israel, Metro, CNBC, Reuters



Bilinç, beynin neresinde? Öne çıkan iki teori de sınavı geçemedi

Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)
Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)
TT

Bilinç, beynin neresinde? Öne çıkan iki teori de sınavı geçemedi

Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)
Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)

Bilincin beynin hangi bölümünde olduğunu araştıran bilim insanları ilginç sonuçlara ulaştı. 

Kişinin kendisini, etrafını, deneyimlerini, duygularını anlamasını sağlayan bilinç, insan varlığının temel bileşenlerinden biri. 

Bilim insanları uzun zamandır bilincin beynin hangi bölümünde, nasıl meydana geldiğini anlamaya çalışıyor. Pek çok fikir ortaya atılırken halihazırda 30'a yakın teori olduğu tahmin ediliyor. 

Bunlar arasında en çok öne çıkan ikisiyse Küresel Çalışma Alanı Teorisi (GWT) ve Bütünleşik Bilgi Teorisi (IIT). Bunlardan ilki bilincin, beynin ön kısmında olduğunu ve buradaki kilit bölgeler duyusal bilgileri tüm beyne yaydığında bilinçli deneyimin ortaya çıktığını savunuyor. 

IIT ise beyindeki bilginin son derece entegre ve bütünleşik olduğunu ve bu şekilde bilinçli bir deneyimin mümkün olduğunu öne sürüyor.

Önde gelen hakemli dergi Nature'da 1 Mayıs Perşembe günü yayımlanan çalışmada bilim insanları, bu iki teoriyi test ederek hangisinin geçerli olduğunu bulmaya çalıştı. Bulgular, ikisinin de yetersiz olduğuna işaret ediyor. 

Max Planck Enstitüsü'nden Dr. Lucia Melloni ve ekip arkadaşları, ABD, Avrupa ve Çin'deki 12 laboratuvarda 256 kişiye çeşitli görüntüleri izleterek beyinlerindeki elektrik ve manyetik aktiviteyi ve kan akışını ölçtü. 

Katılımcıların bilinçli farkındalığını ölçmek için onlara çeşitli yüzler, nesneler ve semboller gösterildi. Katılımcılar ekranda belirli görüntüler belirdiğinde bir düğmeye bastı. Ekip katılımcıların beynini üç farklı yöntem kullanarak izledi.

Bulgular bilincin, beynin düşünmeyle ilişkili ön kısmından ziyade, görme ve işitmeyle bağlantılı duyusal bölgeleri içeren arka kortekste ortaya çıktığına işaret ediyor. 

Çalışma, beynin arka kısmındaki nöronlarla öndeki bölgeler arasındaki önemli bağlantılar saptasa da bilincin ana merkezinin arka kortekste olduğu fikrini destekliyor.

Araştırmada ayrıca IIT'nin öne sürdüğü gibi bilincin, beynin çeşitli bölümlerinin etkileşimi ve işbirliğiyle oluştuğunu destekleyen güçlü kanıtlar da bulunmadı. 

Makalenin başyazarlarından Christof Koch, "Burada kanıtlar kesinlikle arka korteks lehine. Bilinçli deneyimle ilgili bilgiler ön loblarda ya yoktu ya da arka kortekse kıyasla çok daha zayıftı" diyerek ekliyor: 

Bu durum, ön lobların zeka, yargılama, muhakemede kritik önem taşımasına karşın görme, bilinçli görsel algılama gibi konularda kritik bir rol oynamadığı fikrini destekliyor.

Araştırmacılar yeni çalışmanın komadaki veya bitkisel hayattaki hastalar açısından da önem taşıdığını ifade ediyor.  

Bu durumdaki hastalar birkaç gün boyunca yanıt vermediği zaman genellikle bilinçlerini kaybettikleri varsayılarak yaşam destek ünitesiyle bağları kesiliyor. Ancak geçen yıl yayımlanan bir çalışmada tepkisiz hastaların yaklaşık 4'te birinin bilinci olabileceği tespit edilmişti.

Bu araştırmaya gönderme yapan Koch "Bilincin beyindeki temelini bilmek, sinyal vermeden 'orada olmanın' bu gizli biçimini daha iyi saptamamızı sağlar" diyor. 

Independent Türkçe, Reuters, New York Times, SciTechDaily, Nature