İran’ın şahinleri Cumhurbaşkanı Yardımcısının görevden alınmasını istedi

İran’ın şahinleri ekonomik başarısızlıklar ve yüzde 54’lük yüksek enflasyon oranı nedeniyle Cumhurbaşkanı Yardımcısının görevden alınmasını istediler

İranlılar yüksek fiyatlardan ve para birimindeki değer kaybından şikayetçi (AFP)
İranlılar yüksek fiyatlardan ve para birimindeki değer kaybından şikayetçi (AFP)
TT

İran’ın şahinleri Cumhurbaşkanı Yardımcısının görevden alınmasını istedi

İranlılar yüksek fiyatlardan ve para birimindeki değer kaybından şikayetçi (AFP)
İranlılar yüksek fiyatlardan ve para birimindeki değer kaybından şikayetçi (AFP)

İran’ın katı muhafazakarları, hükümetin ekonomik başarısızlıkları nedeniyle kendilerini sürekli olarak savunmasız ve tehlike altında hissediyorlar. Bu yüzden Cumhurbaşkanı Birinci Yardımcısı Muhammed Muhbir’in görevden alınması yönünde adımlar attılar.
Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi hükümetinin ekonomik başarısızlığı, bir yıl önce göreve geldiğinde ona tam destek veren muhafazakarlar ya da bir başka deyişle şahinler de dahil olmak üzere İranlıların birçoğu tarafından net bir şekilde görülür hale geldi.
Cumhurbaşkanı Reisi’nin emriyle Ekonomi Komisyonu’na koordinasyon sorumlusu olarak atanan Cumhurbaşkanı Birinci Yardımcısı Muhbir, yüzde 54'e çıkan yüksek enflasyon oranı ve krizin siyasi etkileriyle birlikte artan yoksulluk oranları için kolayca suçlanabilir.
İran'da yayın yapan Arman-ı Melli gazetesinin Cumartesi günü yayınladığı bir haberde muhafazakarlardan bir grubun kısa bir süre önce Cumhurbaşkanı Reisi'ye gönderdiği bir mektupta Muhbir’in görevden alınması talebinin yer aldığı belirtildi. Gazete, muhafazakar grubun Reisi hükümetinin etkisiz olduğunu kanıtlamaya kararlı olduğunu kaydetti.
 Gazeteye göre İranlı bazı muhafazakârlar, geçtiğimiz yıl Başkan Yardımcılığı görevine katı muhafazakâr bir siyasi ismi atamak istediler, ancak Cumhurbaşkanı Reisi, İran’ın Dini Lideri Ali Hamaney’in gözetiminde faaliyet gösteren dev şirketlerde önemli bir isim olan Muhammed Muhbir ile çalışmayı seçti.
Muhammed Muhbir’in Cumhurbaşkanı Yardımcısı olarak atanmasından bir yıl sonra, onun hükümette yer almasını isteyen kişinin Reisi mi yoksa Reisi'nin yöneticilik deneyimi olmadığını bilen Hamaney mi olduğu henüz netlik kazanmadı.  Hamaney, Muhammed Muhbir’i, Reisi’nin kusurlarını örtmek için hükümete yerleştirmiş olabilir.
Gazete, muhafazakar çizgideki Meşhed Milletvekili Cevad Kerimi Kuddusi’nin şu ifadelerini aktardı:
“Sayın Cumhurbaşkanı’na, Sayın Muhammed Muhbir'in makamı için gerekli donanımdan ve yeteneklerden yoksun olduğunu ve bir saat daha görevde kalmasının hükümete daha fazla zarar vereceğini söylemek isterim.”
Katı muhafazakarlar, Muhbir'in görevden alınmasının bir başka nedeni olarak ise Muhbir ile başta ekonomik işlerden sorumlu Cumhurbaşkanı Yardımcısı Muhsin Rızai olmak üzere Reisi'nin diğer ekonomi kurmayları arasındaki anlaşmazlığa işaret ettiler.
Iran International (IranIntl) haber sitesi, Muhammed Muhbir’in geçtiğimiz hafta, sosyal medyada çok fazla alay konusu olan büyük bir hata yaparak ABD’li aktör Johnny Depp'e benzeyen bir kişinin cenaze törenine katıldığı görüntüleri Twitter'da ABD’li aktörün Şii dini bir etkinliğe katıldığı şeklinde yayınlayarak övgüde bulunduğunu aktardı. Sosyal medya kullanıcıları ve politikacılar, bu kişinin ABD’li aktöre benzeyen bir kişi olduğunu kendisine söylemelerinin ardından Muhbir'in ofisinden yapılan açıklamada,  söz konusu tweetin bir şekilde çarpıtılmış olduğu iddia edildi.
İran'da reformist çizgide yayın yapan Şark Gazetesi, Cumartesi günü, sosyal medyada viral olan bir haberi eklendiğinde tüm bunlara bir anlam verilebilir. Şark Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ahmed Gulami tarafından kaleme alınan haberde, “İbrahim Reisi hükümeti, eski popülist Cumhurbaşkanı Ahmedinejad’ın hükümetinin devamından başka bir şey değil. Kaçınılmaz olarak Ahmedinejad hükümetinin düştüğü aynı bataklığa düşecek.  Hem Ahmedinejad hem de Reisi, cumhurbaşkanlığı makamını değişim vaadiyle geldiler. Fakat Ahmedinejad, 2000'li yılların başlarında Birleşmiş Milletler (BM) tarafından uygulanan yaptırımlardan ötürü ekonomik şartların bozulması nedeniyle yavaş yavaş başarısızlığa sürüklendi” ifadelerini kullandı.
Reisi hükümetinin sonunda Ahmedinejad hükümetiyle aynı kaderi paylaşacağını düşünen Gulami, ancak adil ve gelişmelerden emin olmak adına Reisi'nin, seleflerinin görevleri sırasında biriken ekonomik sorunlardan dolayı daha ağır bir yük taşıdığını da sözlerine ekledi. Bu sorunlardan bir çıkış yolu bulmasına ihtimal vermeyen Gulami, “Çünkü (Reisi’nin) önündeki tüm yollar kaçınılmaz olarak aynı bataklığa çıkıyor” dedi.
IranIntl, ekonomik krizin Reisi'nin iktidara gelmesiyle başlamadığını, İran'daki durumun, ABD'nin 2018 yılında resmi adı Kapsamlı Ortak Eylem Planı (KOEP) olan nükleer anlaşmadan tek taraflı olarak çekilmesi ve Tahran'a BM’nin nükleer programı nedeniyle İran'a 2000'li yılların başlarında uyguladığı ağır yaptırımları yeniden uygulamasının ardından kötüleştiğini vurguladı. Buna karşın IranIntl, Reisi hükümetini, verimsiz, planlamada yetersiz kalmakla ve tartışmalı hükümet atamalarından sorumlu olmakla suçladı.



Netanyahu, ABD elçisiyle Lübnan'daki durumu görüştü

Beyrut'un güney banliyölerinde son İsrail saldırısının gerçekleştiği yer (Şarku'l Avsat)
Beyrut'un güney banliyölerinde son İsrail saldırısının gerçekleştiği yer (Şarku'l Avsat)
TT

Netanyahu, ABD elçisiyle Lübnan'daki durumu görüştü

Beyrut'un güney banliyölerinde son İsrail saldırısının gerçekleştiği yer (Şarku'l Avsat)
Beyrut'un güney banliyölerinde son İsrail saldırısının gerçekleştiği yer (Şarku'l Avsat)

Papa 14. Leo'nun uçağı Beyrut'tan ayrılır ayrılmaz İsrail'e ait insansız hava araçlarının (İHA) yeniden şehrin semalarında uçmaya başlaması, ziyarete eşlik eden sakinliğin hesaplanmış, geçici ve ziyaretle ilgili kaygılarla dayatılan bir durum olduğunu gösteriyor.

İsrail Yayın Kurumu, Başbakan Binyamin Netanyahu ve Savunma Bakanı Yisrael Katz'ın, Lübnan'a yönelik İsrail tehditleri arasında, ABD elçisi Morgan Ortagus'la, Lübnan'ın başkenti Lübnan'a yapacağı ziyaret öncesinde bir araya geldiğini bildirdi.

Ayrıca İsrail ordusu sözcüsü Avichay Adraee, "X" hesabından paylaştığı videoda, "Hizbullah"ın 121. Birimi'nin, 2020'deki Beyrut limanı patlamasıyla ilgili ipuçlarını ortaya çıkarmak üzere oldukları için Joseph Skaff, Munir Ebu Racili, Joe Bejjani ve Lokman Slim olmak üzere dört önemli Lübnanlı ismin öldürülmesinin arkasında olduğunu söyledi.

Papa Leo, liman patlamasının yaşandığı yeri ziyaret ederek, patlamada hayatını kaybedenlerin ruhları için sessizce dua etti ve kendisini gözyaşlarıyla karşılayan, ellerinde sevdiklerinin fotoğrafları olan çok sayıda vatandaşla tokalaştı.


İsrail: Hizbullah, Beyrut limanındaki patlamayla bağlantılı olarak 4 Lübnanlıyı öldürdü

Beyrut limanındaki tahrip olmuş tahıl silosu sütunlarından bazıları, büyük patlamadan üç yıl sonra görülebiliyor (DPA)
Beyrut limanındaki tahrip olmuş tahıl silosu sütunlarından bazıları, büyük patlamadan üç yıl sonra görülebiliyor (DPA)
TT

İsrail: Hizbullah, Beyrut limanındaki patlamayla bağlantılı olarak 4 Lübnanlıyı öldürdü

Beyrut limanındaki tahrip olmuş tahıl silosu sütunlarından bazıları, büyük patlamadan üç yıl sonra görülebiliyor (DPA)
Beyrut limanındaki tahrip olmuş tahıl silosu sütunlarından bazıları, büyük patlamadan üç yıl sonra görülebiliyor (DPA)

İsrail, Lübnanlı Hizbullah örgütünü, 2020 yılında Beyrut limanında meydana gelen ölümcül patlamada örgütün rolünü ifşa edebilecekleri gerekçesiyle çok sayıda Lübnan vatandaşını öldürmekle suçladı.

İsrail ordusunun dün yaptığı açıklamaya göre dört kurban, patlamanın Hizbullah'ın yüksek patlayıcı amonyum nitrat depolamasından kaynaklandığını ortaya koymuş olabilir.

İsrail ordusu, ölen kişilerin Hizbullah ile patlama arasında bir bağlantı olduğunu ileri süren gümrük memurları ve gazeteciler olduğunu iddia etti.

Bilgiler bağımsız kaynaklarca doğrulanamadı. Hizbullah daha önce patlamanın sorumluluğunu reddetmişti.

Ağustos 2020'de Beyrut limanında meydana gelen patlamada 200'den fazla kişi hayatını kaybetmiş, 6 bin kişi yaralanmış ve mahalleler yerle bir olmuştu.

Patlamaya, güvenlik önlemleri alınmadan yıllarca depolanmış yüzlerce ton yüksek patlayıcı amonyum nitrat neden oldu. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre bu, dünyanın en büyük nükleer olmayan patlamalarından biriydi.

Patlamadan bugüne kadar kimse sorumlu tutulmadı.

Soruşturma, öncelikle siyasi nüfuz, yargısal engeller ve yaygın yolsuzluk nedeniyle tıkandı.

Yetkililer soruşturmadan kaçıyor ve hâkimler engelleniyor.

Hükümet, yılın başında soruşturmayı yeniden başlatacağını duyurdu. Bu girişim, siyasi açıdan güçlü Hizbullah'ın İsrail'le savaş nedeniyle zayıflaması ve soruşturmaların yıllardır ilerlemesinin engellenmesiyle de desteklendi.


Refah tünellerinin sırrı: Hamas unsurları 8 ay yeraltında nasıl hayatta kaldı?

TT

Refah tünellerinin sırrı: Hamas unsurları 8 ay yeraltında nasıl hayatta kaldı?

Refah tünellerinin sırrı: Hamas unsurları 8 ay yeraltında nasıl hayatta kaldı?

İsrail ordusunun, Gazze Şeridi’nin güneyindeki Refah kentindeki tünellerde Kassam Tugayları’na bağlı unsurları öldürdüğüne ve esir aldığına dair ardı ardına yaptığı açıklamalar, bu kişilerin kim olduklarına ve özellikle Mayıs 2024’te İsrail’in kenti işgal etmeye başlamasından, ardından operasyonu genişleterek tam kontrol sağlamasından sonra, tünellerde nasıl bu kadar uzun süre gizlenebildiklerine ilişkin pek çok soruyu beraberinde getirdi.

Bir aydan uzun bir süre boyunca, bu unsurların tünellerden silahsız ve can güvenliklerini sağlayacak bir yöntemle çıkarılmasına yönelik temaslar yürütülüyordu. Bu girişimler, İsrailli subay Hadar Goldin’in naaşının 9 Kasım’da teslim edilmesini hızlandırdı. Ancak İsrail, dosyayı Türkiye ile birlikte takip eden ABD ile yapılan sözlü mutabakatları daha sonra ihlal ederek bu kişilere güvenli çıkış izni tanımadı.

Günler ilerledikçe İsrail, söz konusu unsurları tünellerden veya sığınaklarından çıktıkları anda hava saldırılarıyla ya da doğrudan takip ederek öldürmeye veya esir almaya başladı. Bu durum, Refah’ın doğusundaki Ceninah Mahallesi’nde tünellerin son kalan ceplerinin tamamen kuşatılmasıyla daha da yoğunlaştı.

Tünellerde ve pusu bölgelerinde 8 ay

Şarku’l Avsat’a  konuşan Hamas içindeki sahaya yakın kaynaklar, “Bu direnişçilerin, savaşın büyük kısmını, İsrail ordusunun kentte konuşlanmasına ve çok sayıda tünele girmesine rağmen, çoğu zaman tünellerin içinde geçirdiklerini” söyledi. Kaynaklara göre tüneller, İsrail’in tüm ayrıntılarını hâlâ çözemediği bir yapıda inşa edilmişti.

Aynı kaynaklar, Kasım 2023’teki ilk 7 günlük ateşkes sırasında söz konusu savaşçıların yer üstüne çıktığını, çatışmalar yeniden başlayınca tekrar tünellere döndüğünü aktardı. Bu süreçte zaman zaman yer üstünde hareket ettikleri, pusu noktaları arasında geçiş yaptıkları, ardından yeniden tünellere çekildikleri belirtildi. Komutanlarıyla temas, Ocak 2024’te varılan ikinci ateşkese kadar sürdü. Bu ateşkes 18 Mart’a kadar devam etti.

Kaynaklardan biri, çatışmaların yeniden başlaması öncesinde, İsrail ordusunun Refah’ta konuşlanmasına rağmen bazı savaşçıların yer üstüne çıkarak Han Yunus’a ulaştığını, burada komutanlarıyla buluştuğunu ve bazılarıyla birlikte Şubat 2024’te İsrailli esir Avraham Mengistu’nun teslim sürecine katıldığını söyledi. Mengistu, 2014 savaşından beri Gazze’de tutuluyordu.

Savaş yeniden başlayıp diplomatik girişimler sonuçsuz kaldıktan sonra Kassam unsurları tüneller aracılığıyla tekrar Refah’a döndü ve yer üstündeki pusu bölgelerine geri yerleşti.

rth
İsrailli rehine Avraham Mengistu, Hamas ile İsrail arasında geçen Şubat ayında Refah'ta imzalanan esir değişim anlaşması kapsamında teslim platformunda görülüyor (Reuters)

Mart ayı sonunda itibaren bu kişiler, Ağustos ayına kadar komutanlıklarıyla irtibat hâlinde kaldı. Bu süre zarfında İsrail’in Refah’ı tamamen kontrol altına aldığı yönündeki açıklamalarına rağmen, İsrail güçlerine kayıplar verdiren bir dizi saldırı gerçekleştirdiler.

Bu dönemde Kassam Tugayları “Cehennem Kapıları” adını verdiği operasyonlar dizisini başlattı. Askeri araçların, tuzaklanmış evlerin ve tünel çıkışlarının patlatıldığı saldırılarda yaklaşık 6 İsrail askerinin öldürüldüğü açıklandı. Bu saldırılardan birinde Kassam unsurlarının bir İsrail askerini esir almaya çalıştığı belirtildi.

Hamas, o dönem yürütülen ateşkes müzakerelerinde, Refah Taburu’nun hâlâ sahada aktif olduğuna dair bir mesaj vermeyi hedefliyordu. Buna karşın İsrail’in askeri kaynakları, taburun tümüyle dağıtıldığını savunuyordu.

Doğrulanabilen bilgilere göre, Kassam komutanlarıyla birlikte Refah’ta bulunan savaşçılar yer altı tünellerinde ve yer üstündeki pusu noktalarında toplamda 8 aydan fazla süre geçirdi.

Yiyecek ve suya nasıl ulaştılar?

Ateşkesin ardından İsrail ordusunun kontrolündeki bölgede sıkışan bu savaşçıların iaşesiyle ilgili soruları yanıtlayan saha kaynakları, tünellerde belirli miktarda yiyecek ve suyun önceden stoklanmış olduğunu aktardı.

Kaynaklardan biri, geçmişte benzer şekilde erzakın tükendiği bir savaş deneyimine atıfla, savaşçıların muhtemelen İsrail askerlerinin daha önce kullandığı evlerde bıraktığı yiyeceklerden ya da hasar görmemiş Filistinli evlerindeki malzemelerden faydalanmış olabileceğini söyledi. Sosyal medyada aylar önce paylaşılan, “ev sahiplerinden aldıkları yiyecekler için helallik isteyen Hamas ve İslami Cihad mensuplarının bıraktığı notlar” buna örnek gösterildi.

Kaynaklar, Kassam’ın elit birliklerinin görevleriyle yer altındaki destek gruplarının görevlerinin birbirinden farklı olduğuna da dikkat çekti. Bazılarının lojistik ve ikmal, bazılarının pusu operasyonları yürüttüğü, bazılarının ise farklı gruplar arasında geçiş yaparak doğrudan saha komutanlığı ile temas kurduğu belirtildi.

Öne çıkan komutanlar

İsrail medyasının öldürülmelerinin ardından fotoğraflarını yayımladığı kişiler arasında, Refah’ın doğu tabur komutanı Muhammed el-Bavab, yardımcısı ve aynı zamanda eniştesi İsmail Ebu Lebde, ayrıca elit birlik komutanı Tufik Salim bulunuyor.

Kaynaklara göre Ebu Lebde, Avraham Mengistu’nun teslim edilmesi sürecinde Kızılhaç ekibiyle doğrudan temas kuran isimdi. Bavab ise süreci uzaktan takip etti.

Her iki isim de 2014 savaşında İsrailli subay Hadar Goldin’in kaçırılması operasyonunu yöneten kişiler olarak biliniyor.

df
Kızılhaç araçları, Hadar Goldin'in cenazesini geçtiğimiz kasım ayında Gazze Şeridi'nde taşıyor (Reuters)

İsrail’in öldürdüğü isimler arasında ayrıca, Hamas Siyasi Büro üyesi Gazi Hamad’ın oğlu Abdullah Hamad da bulunuyor. Abdullah Hamad’ın müzakere heyetinin üyesi olduğu, savaş öncesinde Hamas yönetimine bağlı Rubat Askerî Koleji’nden mezun olduğu ve eğitimci olarak görev yaptığı aktarıldı. Abdullah Hamad, kuzeni Ahmed Said Hamad ile birlikte, tünelde Kassam komutanları ve diğer savaşçılarla aynı noktada öldürüldü.

Kaynaklar, Gazi Hamad’ın kardeşi Said Hamad’ın ise 7 Ekim saldırısına katılan damatlarının öldürülmesinin ardından üç kızını İsrail bombardımanında kaybettiğini belirtti.