Trablus’ta yeniden güvenlik gerilimi tırmandı

Libya Ulusal Birlik Hükümeti'ne bağlı Genelkurmay Başkanı Muhammed el-Haddad'ın Birleşmiş Milletler Libya Destek Misyonu (UNSMIL) Başkan Vekili Risdon Zeninga ile görüşmesinden bir kare
Libya Ulusal Birlik Hükümeti'ne bağlı Genelkurmay Başkanı Muhammed el-Haddad'ın Birleşmiş Milletler Libya Destek Misyonu (UNSMIL) Başkan Vekili Risdon Zeninga ile görüşmesinden bir kare
TT

Trablus’ta yeniden güvenlik gerilimi tırmandı

Libya Ulusal Birlik Hükümeti'ne bağlı Genelkurmay Başkanı Muhammed el-Haddad'ın Birleşmiş Milletler Libya Destek Misyonu (UNSMIL) Başkan Vekili Risdon Zeninga ile görüşmesinden bir kare
Libya Ulusal Birlik Hükümeti'ne bağlı Genelkurmay Başkanı Muhammed el-Haddad'ın Birleşmiş Milletler Libya Destek Misyonu (UNSMIL) Başkan Vekili Risdon Zeninga ile görüşmesinden bir kare

Libya’da Abdulhamid Dibeybe başkanlığındaki Geçici Birlik Hükümeti'ne ait orta silah ve zırhlı araçlarla donanmış milislerin, Fethi Başağa liderliğindeki paralel istikrar hükümetine sadık milislerin “potansiyel bir saldırısına” karşı koymak amacıyla harekete geçmesinin ardından başkent Trablus'ta güvenlik ve askeri gerilim yeniden arttı.
 Kaynaklar birkaç gün önce tıbbi muayene için Kahire'yi ziyaret eden Parlamento Başkanı Akila Salih ile Libya Devlet Yüksek Konseyi Başkanı Halid el-Mişri arasında bir görüşme gerçekleşmesini bekliyorlar.
 Yerel medya, Kahire'deki beklenen toplantının, iki taraf arasındaki olağanüstü farklılıkları çözmek için uzlaşmacı bir çözüme ulaşmak adına yapılacak en son girişim olduğunu bildirdi. Yerel medyaya göre görüşmede Dibeybe ve Başağa hükümetleri arasındaki mevcut güç mücadelesine ilişkin siyasi durumdaki gelişmeler ve alternatifler tartışılacak.
 Temsilciler Meclisi ve Devlet Yüksek Konseyi, bu toplantının yapılacağını resmen açıklamadı. Bahse konu toplantı, son zamanlarda sırasıyla Kahire ve Ankara'da Mişri ve Salih arasında gerçekleşen ancak başarısız olan görüşmelerin ardından yapılacak.
 Dibeybe hükümetine bağlı milisler, önceki gün, başkentin birkaç banliyösünde aniden birkaç güvenlik kapısı inşa etti. Diğer milisler ise Tarhuna şehrinin (Trablus'un 90 km güneydoğusunda) sınırlarına yayıldı. Amacın, Başağa'ya bağlı Misurata güçlerinin Trablus'a doğru ilerlemesini engellemek olduğu söyleniyor.
Dibeybe hükümeti, İstikrar Destek Ajansı’nın, yerleşim ve yasadışı göçle mücadele yönetiminin başkent Trablus'un batısında, kıyı açıklarında farklı milletlerden bir dizi yasadışı göçmeni kurtardığını açıkladı. Açıklamada, göçmenlerin gerekli ilk yardım ve tedaviyi almaları için ajansın barınma merkezinin sanatoryumuna nakledildiği belirtildi. Ajans, insan kaçakçılığı çetelerine karşı sıkıca karşı durma ve yasadışı göç olgusunu engelleme taahhüdünü yeniledi.
Dibeybe hükümetinin İçişleri Bakanlığı, Havalimanı Yolu bölgesindeki bir benzin istasyonunda Üçüncü Şube'de bulunan, vatandaşları taciz eden ve istasyon içinde sorunlara neden olan bir grubun tutuklandığını duyurdu. Dün yapılan açıklamada, vatandaşlardan gelen çok sayıda şikayet ve ihbar üzerine karakolun kapatıldığı ve tutuklular hakkında yasal tedbirler alındığı belirtildi.
Libya Ulusal Birlik Hükümeti'ne bağlı Genelkurmay Başkanı Muhammed el-Haddad, dün akşam Trablus'ta, Birleşmiş Milletler Libya Destek Misyonu (UNSMIL) Başkan Vekili Risdon Zeninga ile Trablus ve çevresindeki son güvenlik gelişmelerini görüştüğünü açıkladı. Haddad'ın ofisinden yapılan açıklamada, Zeninga'nın başkent ve batı bölgesindeki gerilimleri yatıştırma çabalarını övdüğü ve askeri kurumları birleştirmeye yönelik adımları memnuniyetle karşıladığı belirtildi. Haddad ayrıca Zeninga ile yaptığı görüşmede iki ülke arasındaki ortak askeri işbirliğinin önemini vurguladı ve misyonun eğitim alanındaki rolünü övdü.
Diğer yandan Libya Ulusal Petrol Şirketi (NOC) Başkanı Ferhat bin Kıdara, 2012'den beri kapalı olan Ras Lanuf rafinerisinin piyasa değerinin sıfır olduğunu açıkladı. Kıdara petrol üretim sürecine katma değeri olmayan cisimlerden kurtulmaya odaklanılacağını söyledi. Ancak şirket daha sonra yaptığı açıklamada, Farhat'ın açıklamalarının yanlış anlaşıldığını ve niyetinin Ras Lanuf rafinerisinin aşınmasını önlemek için çalışmaları hızlandırmak olduğunu belirtti.
Şirketin eski başkanı Mustafa Sanallah, varlığı rafineriye bağlı olan Ras Lanuf kompleksinin sabote edilmesine karşı uyarıda bulundu. Sanallah bunun mantıksız olduğunu, feci etkileri olduğunu ve şehrin varlığını tehdit ettiğini vurguladı.



Suriye halkının merkezi mi yoksa federal devlet mi anlaşmazlığı üzerine bir okuma

Şam'da Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'in devrilmesini kutlamak için düzenlenen havai fişek gösterileri arasında muhaliflerin bayrağını dalgalandıran bir Suriyeli (Reuters)
Şam'da Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'in devrilmesini kutlamak için düzenlenen havai fişek gösterileri arasında muhaliflerin bayrağını dalgalandıran bir Suriyeli (Reuters)
TT

Suriye halkının merkezi mi yoksa federal devlet mi anlaşmazlığı üzerine bir okuma

Şam'da Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'in devrilmesini kutlamak için düzenlenen havai fişek gösterileri arasında muhaliflerin bayrağını dalgalandıran bir Suriyeli (Reuters)
Şam'da Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'in devrilmesini kutlamak için düzenlenen havai fişek gösterileri arasında muhaliflerin bayrağını dalgalandıran bir Suriyeli (Reuters)

Macid Kıyali

Suriye’de Beşşar Esed rejiminin düşmesinin ardından geçiş dönemi liderliği ile muhalifleri arasında yaşanan iç çatışma, siyasi sistemin niteliği, özellikle de merkeziyetçilik mi yoksa ademi merkeziyetçilik mi, merkezi bir devlet mi yoksa federal bir devlet mi tartışmaları üzerine yoğunlaşıyor.

Bu konu meşru olmasına rağmen, tartışmaya katkı sağlamak amacıyla bazı temel gözlemler aşağıda sunuyorum.

İlk gözleme göre ademi merkeziyetçilik ya da federalizm meselesini gündeme getirmek, bu konuda kutuplaşmanın temel nedeninin Suriye’deki iç çatışmada kimlik, etnik, mezhepsel ve bölgesel özelliklerin baskın olması olduğu gerçeğini görmeyi zorlaştırdı.

Çatışmanın önde gelen tarafları, siyasi veya sınıfsal güçleri ya da tarafları temsil etmekten ziyade kimlik temelli yahut mezhepsel, etnik ve bölgesel kimliği vurgulayan taraflar olduklarından, bu konunun siyasi niteliği göz ardı ediliyor.

Dikkati çeken ikinci gözleme göre ise federal ya da ademi merkeziyetçi bir devlet için mücadele eden güçler, bunu demokrasi meselesinden daha öncelikli tutuyorlar. Bunun nedeni, söz konusu güçlerin (SDG, Suveyda'daki Hicri Hareketi ve kıyı şeridinde Esed rejiminin çöküşünden etkilenen güçler) demokratik olmayan güçler olmaları. Prensipte pozisyonları, politikaları ve tercihleri ve temsil ettiklerini iddia ettikleri gruplarla olan ilişkileri göz önüne alındığında bu güçlerin Esed rejimi altında kendilerini ifade etmedikleri ve bu konuyu bu kadar yoğun bir şekilde gündeme getirmedikleri unutulmamalı.

Üçüncü ve belki de en önemli gözleme göre federal bir devlette kimlik statüsü konusundaki çatışmaya öncelik verilmesi, devletin kurulması ve vatandaşlık taleplerini ya gölgeliyor ya da ön plana çıkarıyor. Bunların, 54 yıllık Esed döneminde eksik olan iki temel unsur olduğu ve özellikle mevcut koşullarda, yani devletin kurumlar ve hukuk devleti olarak yeniden kurulması ve vatandaşların güçlendirilmesi, böylece Suriyelilerin gerçek anlamda özgür ve eşit vatandaşlar olarak bir halk haline gelmeleri için ülke genelinde Suriyelilerin en çok ihtiyaç duyduğu unsurlar olduğu unutulmamalı.

Bu yüzden iki temel sorunla karşı karşıyayız. Bunlardan birincisi, artık var olmayan Esed rejiminin Suriye'nin birliğini zayıflatıp bozmayı başarması, Suriyelileri mezhep, din, etnik köken, bölge ve aşiret aidiyetlerine göre sınıflandırması ve ‘böl ve yönet’ politikası uyarınca onları birbirlerine düşürmesinden kaynaklanıyor.

İkinci sorun, Suriyelilerin kendi koşullarını kontrol edememeleri. Bu durum, Suriye’nin geleceğinin, Suriye halkının aleyhine, uluslararası güçlerin, özellikle ABD ve bölgesel tarafların meselesi haline gelmesine neden oldu. Bu durum, kimlik çatışmaları, özellikle de silahlı çatışma veya silahlı milisler şeklinde ortaya çıkan çatışmalar için de geçerli.

Federalizm, bir ülkeyi bölmek değil, aksine ülkenin birliğini organize etmek ve merkezin statü, egemenlik ve kaynaklar konusunda çevre bölgelere müdahale etmesini önlemek için daha uygun bir yöntem. Böylelikle karşılıklı güven temelinde hükümete daha geniş katılım sağlanır.

Suriye geçiş dönemi yönetimi ve Suriye muhalefetinin geri kalanı, gelecekteki siyasi sistemin nasıl olacağı ve otoriterliğin ve marjinalleşmenin geri dönüşünü önlemeye katkıda bulunanlar da dahil olmak üzere yeni konsensüsler oluşturmak için neyin uygun olduğu konusunda kafa karışıklığı ya da netlik sağlanamaması ortaya çıkan federalizm ve ademi merkeziyetçilik konusundaki tartışmalardan sorumlu.

Aslında, yeni yönetime bağlı olanlar ve geleneksel Suriye muhalefeti tarafından federalizmin reddedilmesinin sebebi, aceleci davranışlar, duygusal ve milliyetçi coşku ve önyargılar.

Söz konusu tartışmayı kapatmak yerine açmalı, tüm soruları sormalı. Çünkü Suriye’nin geleceği tartışmaya açık. Tüm Suriyeliler bu tartışmayla ilgileniyor ve bu konuda cevaplar bulmaya katkıda bulunuyor.

Daha spesifik olarak, federal ya da ademi merkeziyetçi bir devlet tartışmasıyla ilgili olarak, federalizmin herhangi bir ülkenin bölünmesi anlamına gelmediği, aksine birliğin daha uygun bir şekilde örgütlenmesi ve merkezin statü, egemenlik ve kaynaklar konusunda çevreyi kötü yönde etkilemesini önlemek için, karşılıklı güvene dayalı yönetişime daha geniş katılımı garanti eden bir sistem olduğunun anlaşılması gerekiyor.

Toplumun yönetimini etkileyen sorunlara güvenlik çözümleri getirilemedi. Çünkü herhangi bir güvenlik çözümü coğrafyaya, topluma, egemenliğe ve devlete sadece bölünmeler getirir.

Tüm bunlar bölünmek değil, federalizm gücün paylaşılması anlamına gelir. Dışişleri, savunma ve genel ekonomi yönetimi gibi devlet egemenliği ile ilgili konularda merkezileşme söz konusu. Bunların tümü birleşik parlamento ve merkezi hükümetin sorumluluğunda. Öte yandan iç güvenlik, eğitim, sağlık ve yerel kalkınma konularının yönetimi eyaletlerin veya yerel yönetimlerin yetki alanına girer.

Burada bazılarının endişelerini hafifletebilecek en önemli nokta, federalizmin etnik köken/milliyet veya din/mezhep yerine coğrafyaya dayalı olmasıdır. Çünkü herhangi bir kimlik meselesi, demokratik karakterini zayıflatır ve eşit vatandaşlık haklarının ve vatandaşların devletinin güçlenmesini engeller. Tıpkı Lübnan'da ve Irak'ta olduğu gibi.

Elbette, birçok alanda idari meselelerle ilgili olan ademi merkeziyetçi bir devleti, anayasaya göre yetkileri paylaşan federal bir devletle karıştırmak bir sorundur. Şarku'l Avsat'ın al Majalla'dan aktardığı analize göre federal devleti ayrılıkçı bir devlet olarak görmek de bir tür karışıklık veya yanılgı olarak adlandırılabilir, ancak bu doğru değil, çünkü merkezi devletler, yönetim, temsil ve kaynak dağıtımında esnekliğe sahip federal devletlere göre ayrılmaya çok daha yatkındır, zira günümüzün en büyük, en güçlü ve en zengin devletleri federal devletlerdir.

Bu yüzden herhangi bir kimlik grubuyla anlaşmazlık, kavramların karışmasına veya çarpıtılmasına yol açmamalı. Örneğin, İsrail'in siyasi sistem olarak demokrasiyi benimsemesi, demokrasiye karşı düşmanlığı teşvik etmemeli. Ayrıca, belirli bir önermeye elverişli olmayan koşullar olduğunu gözlemlememiz, bu kavramın tartışmaya açılmaması, geliştirilmemesi ve belirli bir ülkede devlet kurulması için ulusal birliği oluşturmaya hizmet eden bağlamlara yerleştirilmemesi gerektiği anlamına gelmez.

Son olarak, bu alanda, özellikle Suriye bağlamında, dikkate alınması gereken iki konu var. Öncelikle ülkenin toprakları üzerinde devlet egemenliğinden söz edilmesi için bunun halkın birliği gerçeğine dayanması gerekiyor. İkinci olarak ise toplumun yönetimini etkileyen sorunlara güvenlikle ilgili bir çözüm bulunmuyor, çünkü herhangi bir güvenlik çözümü coğrafyanın, toplumun, egemenliğin ve devletin bölünmesine yol açar.

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli al Majalla dergisinden çevrilmiştir


Tedmür'de ortak devriyeye düzenlenen saldırıda Suriyeli ve Amerikalı personel yaralandı

 Suriye polisi (Suriye İçişleri Bakanlığı)
Suriye polisi (Suriye İçişleri Bakanlığı)
TT

Tedmür'de ortak devriyeye düzenlenen saldırıda Suriyeli ve Amerikalı personel yaralandı

 Suriye polisi (Suriye İçişleri Bakanlığı)
Suriye polisi (Suriye İçişleri Bakanlığı)

Suriye güvenlik kaynakları bugün, Suriye güvenlik güçleri ile ABD kuvvetlerinin, ülkenin orta kesimindeki Tedmür kentinde ortak devriye sırasında silahlı saldırıya uğradığını bildirdi.

Suriye resmi haber ajansı SANA’ya konuşan bir güvenlik kaynağı, saldırıda Suriye güvenlik güçlerinden iki kişinin ve bazı ABD askerlerinin yaralandığını, saldırıyı gerçekleştiren kişinin ise öldürüldüğünü açıkladı.

Kaynak, olayın ardından ABD’ye ait helikopterlerin yaralıları et-Tanf Üssü’ne tahliye ettiğini belirterek, saldırının nedenleri ve koşullarına ilişkin henüz bilgi bulunmadığını ifade etti.

Olay nedeniyle Deyrizor-Şam uluslararası kara yolunda trafiğin geçici olarak durdurulduğu, bölge semalarında ise yoğun hava hareketliliği yaşandığı kaydedildi.


Haberlere göre İsrail, Gazze şehrinde Hamas lideri Raid Saad'ı hedef aldı

Filistinliler, Gazze Şeridi'nde İsrail bombardımanı sonucu hasar gören bir evin çökmesinin ardından kurbanları arıyor (Reuters)
Filistinliler, Gazze Şeridi'nde İsrail bombardımanı sonucu hasar gören bir evin çökmesinin ardından kurbanları arıyor (Reuters)
TT

Haberlere göre İsrail, Gazze şehrinde Hamas lideri Raid Saad'ı hedef aldı

Filistinliler, Gazze Şeridi'nde İsrail bombardımanı sonucu hasar gören bir evin çökmesinin ardından kurbanları arıyor (Reuters)
Filistinliler, Gazze Şeridi'nde İsrail bombardımanı sonucu hasar gören bir evin çökmesinin ardından kurbanları arıyor (Reuters)

İsrail ordusu bugün Gazze Şehrinde üst düzey bir Hamas militanını hedef aldığını açıkladı.

İsrail ordusu, Shin Bet güvenlik servisiyle birlikte yaptığı ortak açıklamada, “Kısa bir süre önce, İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF) ve Şin Bet, Gazze Şehri bölgesinde üst düzey bir Hamas teröristini hedef aldı. Son birkaç aydır Hamas'ın yeteneklerini ve silah üretim kapasitesini yeniden inşa etmek için çalışıyordu” ifadeleri yer aldı.

Şarku’l Avsat’ın İsrail haber sitesi Ynet’ten aktardığına göre operasyonun hedefinde, Hamas'ın askeri kanadı olan İzzeddin Kassam Tugayları Komutanı Raid Saad vardı.

Filistin Enformasyon Merkezi ise Gazze şehrinin batısındaki Nablusi Kavşağı yakınlarında sivil bir araca düzenlenen İsrail hava saldırısında dört kişinin öldüğünü duyurdu.

El-Aksa TV daha önce Gazze şehrinin güneybatısında patlamalar duyulduğunu bildirmişti.