En parlak yıldızların gezegenleri parçaladığı bulundu

Olağandışı gezegen, tüm o sıcak ve Neptün büyüklüğündeki gezegenlerin nerede olduğu gizemini çözmeyi sağlıyor

Bir görsel sanatçının illüstrasyonunda soldaki Neptün benzeri gezegen ve mavi bir A tipi yıldız görülüyor (Steven Giacalone, UC Berkeley)
Bir görsel sanatçının illüstrasyonunda soldaki Neptün benzeri gezegen ve mavi bir A tipi yıldız görülüyor (Steven Giacalone, UC Berkeley)
TT

En parlak yıldızların gezegenleri parçaladığı bulundu

Bir görsel sanatçının illüstrasyonunda soldaki Neptün benzeri gezegen ve mavi bir A tipi yıldız görülüyor (Steven Giacalone, UC Berkeley)
Bir görsel sanatçının illüstrasyonunda soldaki Neptün benzeri gezegen ve mavi bir A tipi yıldız görülüyor (Steven Giacalone, UC Berkeley)

Yeni araştırmaya göre gece gökyüzündeki en parlak yıldızlar gezegenleri parçalıyor.
Bu, HD 56414 b adlı yeni ve son derece olağandışı bir gezegen keşfeden araştırmacıların iddiası.
Gezegen sıcak ve kısa ömürlü A tipi bir yıldızın etrafında dönüyor. Bilim insanları genellikle bu tür parlak yıldızların etrafında Jüpiter'den daha küçük gaz devleri bulmaz.
Son birkaç on yılda gökbilimciler galaksimizde çeşitli yıldızların etrafında binlerce ötegezegen buldu. Neredeyse hepsi (yüzde 99'dan fazlası), küçük kırmızı cücelerden ortalama büyüklükteki Güneş'imizden biraz daha büyük kütleli olanlara, küçük yıldızların etrafında dönüyor.
Fakat daha büyük kütleli yıldızlar yapayalnız olma eğiliminde. A tipi yıldızlar gibi gece gökyüzümüzdeki en parlak yıldızlardan bazılarını temsil eden nesnelerin etrafında az sayıda ötegezegen bulunur. Bulunan ötegezegenlerin çoğu nispeten kocamandır; Jüpiter büyüklüğünde, hatta daha da büyüktür.
Kısmen bulunması zor olduğundan, yeni gezegen durumun sebebine dair ipucu verebilir. Çoğu ötegezegen, yıldızlarının önünden geçerken meydana gelen ışık düşüşlerini izleyerek keşfedilir. Bu da en yaygın bulunanların kısa ve hızlı yörüngelere sahip olduğu anlamına gelir.
Fakat yeni gezegenin nispeten uzun bir yörünge süresi var. Bunun nedeni, daha kolay bulunanların kendi A tipi yıldızlarına daha yakın olması ve bunu yaparken de gazlarının güneşleri tarafından parçalanarak arkalarında tespit edilmesi imkansız bir çekirdek bırakması olabilir.
The Independent'ta yer alan habere göre bilim insanları bunu daha önce daha kırmızı yıldızlar için öne sürmüştü. Fakat bunun daha sıcak yıldızlara yayılıp yayılmadığını bilmek zordu çünkü çok azının gezegeni vardı.
UC Berkeley yüksek lisans öğrencisi Steven Giacalone, "Gerçekten devasa yıldızların etrafında bildiğimiz en küçük gezegenlerden biri bu. Aslında bu, Jüpiter'den daha küçük bir gezegene sahip olan bildiğimiz en sıcak yıldız. Söz konusu gezegenin başlıca ilginçlik sebebi, bu tür gezegenleri bulmanın gerçekten zor olması ve muhtemelen yakın gelecekte onlar gibi çok fazla gezegen bulamayacağız" dedi.
Bulguları açıklayan makale The Astrophysical Journal akademik dergisinde yayımlanmak üzere kabul edildi.



Her şeyin nasıl başladığını ortaya çıkarabilecek bir sinyal belirlendi

(Hans Lucas/AFP)
(Hans Lucas/AFP)
TT

Her şeyin nasıl başladığını ortaya çıkarabilecek bir sinyal belirlendi

(Hans Lucas/AFP)
(Hans Lucas/AFP)

Andrew Griffin 

Evrenin erken dönemlerinden gelen bir radyo sinyali, çevremizdeki her şeyin nasıl başladığını anlamamızı sağlayabilir.

21 santimetre sinyali diye bilinen bu sinyal, ilk yıldızların ve galaksilerin nasıl yanmaya başladığını ve evreni karanlıktan ışığa nasıl çıkardığını nihayet anlamamızı mümkün kılabilir.

Cambridge Üniversitesi'nden makalenin ortak yazarı Anastasia Fialkov yaptığı açıklamada, "Bu, karanlık evrendeki ilk ışığın nasıl ortaya çıktığını öğrenmek için eşsiz bir fırsat" diyor. 

Soğuk, karanlık bir evrenden yıldızlarla dolu bir evrene geçiş hikayesini yeni yeni anlamaya başlıyoruz.

Sinyal, 13 milyar yıldan fazla bir süre önceden, Büyük Patlama'nın sadece 100 milyon yıl sonrasından bize ulaşıyor. Zayıf parıltı, yıldızların oluştuğu uzay bölgeleri arasındaki boşluğu dolduran hidrojen atomları tarafından yaratılıyor.

Bilim insanları artık bu sinyalin doğasını kullanarak erken evreni daha iyi anlayabileceklerine inanıyor. Bunu, evrenin başlangıcıyla ilgili verileri ortaya çıkarmak için radyo sinyallerini yakalamaya çalışacak REACH (Radio Experiment for the Analysis of Cosmic Hydrogen / Kozmik Hidrojen Analizi için Radyo Deneyi) adlı radyo anteniyle yapacaklar.

Araştırmacılar bu projenin nasıl işleyeceğini daha iyi anlamak için REACH ve Kilometre Kare Dizisi adlı başka bir projenin, ilk yıldızların kütleleri ve diğer ayrıntıları hakkında nasıl bilgi sağlayabileceğini öngören bir model oluşturdu.

Profesör Fialkov, "İlk yıldızların kütlelerinin 21 santimetre sinyaline bağımlılığını ve ilk yıldızlar öldüğünde üretilen, X ışını ikililerinden gelen ultraviyole yıldız ışığı ve X ışını emisyonlarının etkisi de dahil olmak üzere tutarlı bir şekilde modelleyen ilk grubuz" diyor.

Bu bilgiler, Büyük Patlama'nın ürettiği hidrojen-helyum bileşimi gibi, evrenin ilkel koşullarını birleştiren simülasyonlardan elde edildi.

REACH teleskobunun baş araştırmacısı ve çalışmanın ortak yazarı Eloy de Lera Acedo, "Bildirdiğimiz tahminler, evrendeki ilk yıldızların doğasını anlamamız açısından muazzam önem taşıyor" ifadelerini kullanıyor.

Radyo teleskoplarımızın, ilk yıldızların kütlesi ve ilk ışıkların bugünkü yıldızlardan ne kadar farklı olabileceği hakkında ayrıntılı bilgiler verebileceğine dair kanıt sunuyoruz.

REACH gibi radyo teleskopları, evrenin bebeklik döneminin gizemlerini çözme yolunda umut vaat ediyor ve bu tahminler, Güney Afrika'daki Karoo'dan yaptığımız radyo gözlemlerine rehberlik etmesi açısından hayati önemde.

Çalışma, hakemli dergi Nature Astronomy'de yayımlanan "Determination of the mass distribution of the first stars from the 21-cm signal" (21 santimetre sinyalinden ilk yıldızların kütle dağılımının belirlenmesi) başlıklı yeni bir makalede anlatılıyor.

 Independent Türkçe, independent.co.uk/space