RTÜK, yayın ilkesi ihlalleri yaptığı gerekçesiyle Netflix'e yaptırım uyguladı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

RTÜK, yayın ilkesi ihlalleri yaptığı gerekçesiyle Netflix'e yaptırım uyguladı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), "Jurassic World Kretase Kampı" isimli animasyon filminde toplumun milli ve manevi değerleri, genel ahlak ve ailenin korunması ilkesinin ihlal edildiği gerekçesiyle Netflix'e idari yaptırım uyguladı.
RTÜK'ten yapılan açıklamaya göre, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının da dilekçeyle şikayet ettiği filmde, iki kız karakterin yakınlaştıkları sahneler yayıncılık ilkelerine aykırı bulundu.
İlgili yapıma "18 yaş ve üzeri" koruyucu sembolüyle katalogda yer veren Netflix'in, yapımı "Ailece İzlenebilecek Diziler" olarak tanımlamasının izleyenleri yanlış yönlendirebileceğini, çocukların kendi yaş grubuna yönelik olmayan yapıma maruz kalmalarına neden olabileceğini değerlendiren RTÜK, "Yayın hizmetleri toplumun milli ve manevi değerlerine, genel ahlaka ve ailenin korunması ilkesine aykırı olamaz" hükmünü ihlal eden Netflix'e idari yaptırım uyguladı.

Spotify, Tele 1, Halk Tv ve Habertürk'e de yaptırım uygulandı
Müzik platformu Spotify içerisinde yer alan milli manevi değerlere hakaret, aşağılama, iftira içeren ve FETÖ propagandası yapan, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanına, siyasi parti liderlerine ve devlet büyüklerine hakaret içeren çalma listeleri ile podcast içeriklerinin de platformdan temizlenmesine karar verildi.
RTÜK, "Deli Murat Show" programında kadınlara hakaret içeren sözler nedeniyle İstanbul'un Sesi radyosuna da üst sınırdan idari para cezası yaptırımı uyguladı.
Tele 1'e ise izleyicilerden yardım ve bağış toplanarak haksız kazanç elde edildiği, mahkemenin verdiği yayın yasağına uyulmadığı, Halk Tv'ye de iki farklı programda milli ve manevi değerlerle, Cumhurbaşkanı'na, İçişleri Bakanı ve Bakanlık yetkililerine hakaret nedeniyle yaptırım uygulandı.
Ayrıca, Diyanet İşleri Başkanlığının başvuru dilekçesini dikkate alan RTÜK, "Teke Tek Bilim" programında konuşan Celal Şengör'ün dini değerlere hakaret eden sözlerini yayıncılık ilkelerine aykırı bularak Habertürk'e de idari para cezası verdi.



Yanlış bilgileri çürüten gazetecilere güvenin azaldığı tespit edildi

Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)
Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)
TT

Yanlış bilgileri çürüten gazetecilere güvenin azaldığı tespit edildi

Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)
Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)

Yanlış bilgileri çürüten gazetecilere daha az güvenildiği ortaya kondu. Hatta okuyucu bilginin yanlış olduğundan şüphelense bile, gerçeği ortaya çıkaran gazeteciye pek güvenmiyor. 

Medyaya güven azalırken dezenformasyonun arttığı bir dönemde hatalı bilgileri düzeltmek de zorlaşıyor.

Yayın kuruluşları ve gazetecilerin taraflı olduğu düşüncesiyle insanlar okudukları haberlere temkinli yaklaşıyor. Daha önceki çalışmalarda veri doğrulamanın yarattığı etkiyle ilgili çelişkili sonuçlar çıkmıştı. 

Yanlış haberleri çürütmenin ne kadar işe yaradığı ve neden etki yaratmadığını öğrenmek isteyen araştırmacılar bir çalışma yürüttü.

Communication Research adlı hakemli dergide yayımlanan çalışmada 691 katılımcıya siyasi ve ekonomik haberler okutuldu. Bu haberlerde evsizlik oranlarından fentanilin aşırı doz ölümlerindeki etkisine kadar çeşitli iddialar yer alıyordu.

Bunların doğruluğuna ne kadar inandığını belirten katılımcılar daha sonra bu iddiaları onaylayan veya çürüten doğrulamayı okudu. Ardından bu doğrulamayı yapan gazeteciye ne kadar güvendikleri soruldu. 

Daha sonra bazı ürünlerle ilgili bilgiler içeren yazılarla aynı çalışma yürütüldü. Bu sefer verilen doğrulamalara "doğruluk kontrolü" işareti konmadı. Araştırmacılar bu sayede duyulan güvenin bu etiketten etkilenip etkilenmediğini anlamaya çalıştı.

İki çalışmanın sonucunda da yanlış bilgileri çürüten gazetecilere duyulan güven kayda değer derecede daha azdı. Katılımcılar inandıkları düşünceyi doğrulayanlara daha çok güvenirken, diğerlerinde daha fazla kanıt talep ediyordu. 

Çalışmanın yazarlarından Randy B. Stein, PsyPost'a yaptığı açıklamada "Halk genel olarak gazetecilere güveniyor ve doğrulayıcı makalelere duyulan güven epey yüksek" diyerek ekliyor: 

Yani klişe düşüncenin aksine, halkın doğruluk kontrollerine ve gazetecilere hiç güvenmediği doğru değil ancak düzelten/çürüten makalelere yönelik daha fazla şüphe var.

Araştırmacılar buradaki düzeltmenin, yayın kuruluşlarının haberlerindeki hataları düzeltmek için yayımladığı tekzip metinleri olmadığını ekliyor.   

Bilim insanları ilginç bir sonuçla da karşılaştı: Katılımcılar bir bilginin doğruluğundan şüphe etse bile bunu çürüten gazetecilere güvenmiyordu. 

Araştırmacılar bir haberin çürütülmesinin şaşkınlık yaratması, insanların onaylamaya kıyasla daha çok kanıt araması ve gazetecilerin taraflı davrandığından şüphelenmesinin buna yol açtığını düşünüyor. 

Şaşırtıcı bir diğer bulguysa, haberin çürütülmesi katılımcıların iddiayla ilgili düşüncesini değiştirmesine karşın gazeteciye güvenleri yine de sarsılıyordu. 

Stein, "Yanlış bilgileri düzeltmeye çalışan gazetecilerin (ya da herhangi birinin) aleyhine bir durum var" diyor. 

Araştırmacılar, halkın yanlış bilgileri çürüten haberlere nasıl ve neden güvenip güvenmediği üzerine daha fazla araştırma yapılması gerektiğini belirtiyor.

Makalenin yazarları, Conversation için kaleme aldıkları yazıda şu ifadeleri kullanıyor:

Gazetecilerin önündeki zorluk, bilgiyi çürüten biri gibi görünmeden bunu nasıl çürüteceklerini bulmak olabilir.

Independent Türkçe, PsyPost, Conversation, Communication Research