Bulutlardan uzaya doğru çakan devasa şimşek görüntülendi

Şimşek tipik örneklerin neredeyse 100 katı elektrik yükü taşıdı

Araştırmacılara göre henüz bilinmeyen bir şey, elektrik yükünün aşağıya doğru akışını engelliyor (Chris Holmes)
Araştırmacılara göre henüz bilinmeyen bir şey, elektrik yükünün aşağıya doğru akışını engelliyor (Chris Holmes)
TT

Bulutlardan uzaya doğru çakan devasa şimşek görüntülendi

Araştırmacılara göre henüz bilinmeyen bir şey, elektrik yükünün aşağıya doğru akışını engelliyor (Chris Holmes)
Araştırmacılara göre henüz bilinmeyen bir şey, elektrik yükünün aşağıya doğru akışını engelliyor (Chris Holmes)

Bilim insanları, Mayıs 2018'de ABD'nin Oklahoma eyaletindeki bir fırtına sırasında çakan sıradışı bir şimşeğe ışık tuttu.
Georgia Tech Araştırma Enstitüsü'nden bilim insanı Levi Boggs ve meslektaşları, fırtınada uydulardan ve gezegen yüzeyinden kaydedilen fotoğrafları inceledi ve bulgularını hakemli bilimsel dergi Science Advances'ta yayımladı.
Makaleye göre, ortalama bir örnekten neredeyse 100 kat fazla elektrik yükü taşıyan bu şimşek, bulutlardan yere veya yana doğru değil, uzaya doğru hareket ediyordu.
Şimşeğin atmosfere 300 coulomb elektrik yükü taşıdığı hesaplandı. Buluttan buluta veya buluttan yere doğru çakan tipik şimşeklerse yaklaşık 5 coulomb yük taşıyor.
Kozmik fenomenin en güçlü elektrik akımlarının görüldüğü bölgelerin sıcaklığı ise 4 bin 700 derecenin üzerindeydi.
Araştırmacılar ayrıca, şimşeğin gezegen yüzeyinden yaklaşık 80 kilometre yukarıya kadar uzandığını tahmin ediyor.
Bu da neredeyse uzaya yıldırım düşmesi anlamına geliyor. Zira uzay boşluğunun deniz seviyesinin yaklaşık 100 kilometre üzerinde başladığı varsayılıyor. Bu hayali sınıra Karman Hattı adı veriliyor. NASA ise 80 kilometreyi uzay boşluğunun başlangıç sınırı kabul ediyor.
Boggs, "Bu devasa jeti gerçekten yüksek kaliteli verilerle üç boyutlu olarak haritalandırabildik. Bulut tepesinin üzerinde, daha önce bu kadar ayrıntılı görülmemiş çok yüksek frekanslı kaynakları saptayabildik" diye konuştu.
Bilim insanları, bulut hattının üzerine çıkan bu devasa şimşekleri yeni yeni anlamaya başladı. Yani bu sıradışı fenomen hakkında bilinmeyen çok şey var.
İlk olarak, şimşeğin neden uzaya doğru çaktığı bilinmiyor. Ancak araştırmacılar, bulutun tepeleriyle iyonosfer arasında elektriksel bir bağlantı oluştuğunu ve bunun da negatif yükleri aktardığını düşünüyor.
Boggs ve meslektaşları şu anda bu nadir olayların alçak Dünya yörüngesindeki uyduların operasyonlarını etkileyip etkilemediğini araştırıyor.
Independent Türkçe, Futurism, Science Alert



Her şeyin nasıl başladığını ortaya çıkarabilecek bir sinyal belirlendi

(Hans Lucas/AFP)
(Hans Lucas/AFP)
TT

Her şeyin nasıl başladığını ortaya çıkarabilecek bir sinyal belirlendi

(Hans Lucas/AFP)
(Hans Lucas/AFP)

Andrew Griffin 

Evrenin erken dönemlerinden gelen bir radyo sinyali, çevremizdeki her şeyin nasıl başladığını anlamamızı sağlayabilir.

21 santimetre sinyali diye bilinen bu sinyal, ilk yıldızların ve galaksilerin nasıl yanmaya başladığını ve evreni karanlıktan ışığa nasıl çıkardığını nihayet anlamamızı mümkün kılabilir.

Cambridge Üniversitesi'nden makalenin ortak yazarı Anastasia Fialkov yaptığı açıklamada, "Bu, karanlık evrendeki ilk ışığın nasıl ortaya çıktığını öğrenmek için eşsiz bir fırsat" diyor. 

Soğuk, karanlık bir evrenden yıldızlarla dolu bir evrene geçiş hikayesini yeni yeni anlamaya başlıyoruz.

Sinyal, 13 milyar yıldan fazla bir süre önceden, Büyük Patlama'nın sadece 100 milyon yıl sonrasından bize ulaşıyor. Zayıf parıltı, yıldızların oluştuğu uzay bölgeleri arasındaki boşluğu dolduran hidrojen atomları tarafından yaratılıyor.

Bilim insanları artık bu sinyalin doğasını kullanarak erken evreni daha iyi anlayabileceklerine inanıyor. Bunu, evrenin başlangıcıyla ilgili verileri ortaya çıkarmak için radyo sinyallerini yakalamaya çalışacak REACH (Radio Experiment for the Analysis of Cosmic Hydrogen / Kozmik Hidrojen Analizi için Radyo Deneyi) adlı radyo anteniyle yapacaklar.

Araştırmacılar bu projenin nasıl işleyeceğini daha iyi anlamak için REACH ve Kilometre Kare Dizisi adlı başka bir projenin, ilk yıldızların kütleleri ve diğer ayrıntıları hakkında nasıl bilgi sağlayabileceğini öngören bir model oluşturdu.

Profesör Fialkov, "İlk yıldızların kütlelerinin 21 santimetre sinyaline bağımlılığını ve ilk yıldızlar öldüğünde üretilen, X ışını ikililerinden gelen ultraviyole yıldız ışığı ve X ışını emisyonlarının etkisi de dahil olmak üzere tutarlı bir şekilde modelleyen ilk grubuz" diyor.

Bu bilgiler, Büyük Patlama'nın ürettiği hidrojen-helyum bileşimi gibi, evrenin ilkel koşullarını birleştiren simülasyonlardan elde edildi.

REACH teleskobunun baş araştırmacısı ve çalışmanın ortak yazarı Eloy de Lera Acedo, "Bildirdiğimiz tahminler, evrendeki ilk yıldızların doğasını anlamamız açısından muazzam önem taşıyor" ifadelerini kullanıyor.

Radyo teleskoplarımızın, ilk yıldızların kütlesi ve ilk ışıkların bugünkü yıldızlardan ne kadar farklı olabileceği hakkında ayrıntılı bilgiler verebileceğine dair kanıt sunuyoruz.

REACH gibi radyo teleskopları, evrenin bebeklik döneminin gizemlerini çözme yolunda umut vaat ediyor ve bu tahminler, Güney Afrika'daki Karoo'dan yaptığımız radyo gözlemlerine rehberlik etmesi açısından hayati önemde.

Çalışma, hakemli dergi Nature Astronomy'de yayımlanan "Determination of the mass distribution of the first stars from the 21-cm signal" (21 santimetre sinyalinden ilk yıldızların kütle dağılımının belirlenmesi) başlıklı yeni bir makalede anlatılıyor.

 Independent Türkçe, independent.co.uk/space