Fransa’dan Batı Afrika'da terörle mücadeleyi sürdürme vurgusu

Fransa-Mali ilişkilerinin seyri kötüleşmeye devam ederken Bamako hükümeti Paris yönetimini BMGK’ya şikâyet etti.

Barkhane’nin Mali’de kullandığı üslerden birini boşaltmasının ardından Mali ordusu ulusal bayrağını gönder çekti. (AFP)
Barkhane’nin Mali’de kullandığı üslerden birini boşaltmasının ardından Mali ordusu ulusal bayrağını gönder çekti. (AFP)
TT

Fransa’dan Batı Afrika'da terörle mücadeleyi sürdürme vurgusu

Barkhane’nin Mali’de kullandığı üslerden birini boşaltmasının ardından Mali ordusu ulusal bayrağını gönder çekti. (AFP)
Barkhane’nin Mali’de kullandığı üslerden birini boşaltmasının ardından Mali ordusu ulusal bayrağını gönder çekti. (AFP)

Fransa'nın başta Sahel ve Gine Körfezi'ne komşu olan ülkeler olmak üzere Batı Afrika'daki sıkıntıları son bulmuş değil. Fransa, Barkhane Operasyonu kapsamında Mali'de terör örgütleriyle mücadele amacıyla dokuz yıl kesintisiz asker bulundurduktan sonra geçtiğimiz günlerde ülkeden tamamen ayrılmak zorunda kaldı.
Şu an Fransa 5 bin 500’den fazla askerini Nijer ve Burkina Faso’ya konuşlandırmış durumda, Mali ile birlikte her iki ülke de eski Fransız sömürgeleri arasında. Fransa bu üç ülkede başta Mağrip El Kaidesi ile DEAŞ olmak üzere ‘radikal cihatçı gruplara’ karşı taktiksel başarılar elde etti ve bu örgütlerin lider kadrolarının önemli bir kısmını tasfiye etti. Fransa’nın Mali’den ayrılmasının oluşturacağı boşluğun Mağrip El Kaidesi ile DEAŞ tarafından suistimal edileceğine kesin gözüyle bakılıyor. Fransız askeri kaynakları bu iki örgütün şimdiden ülkenin orta ve kuzey bölgelerindeki faaliyetlerini arttırmaya başladığını ifade ediyor.  
Mali’de Ağustos 2020 ve Mayıs 2021'de gerçekleşen iki askeri darbenin ardından iktidarı elinde tutan cunta yönetimi, geri çekilen Fransız güçlerinin yerine Rus Wagner paralı askerlerine güveniyor. Ancak Mali Ulusal Ordusu’nu destekleyen Wagner Grubu’nun ‘cihatçıların yayılmasını engellemekte’ başarılı olup olmayacağı bilinmiyor. Mali’de yaklaşık bin Wagner askerinin olduğu tahmin ediliyor. Geçen hafta çıkan çatışmalarda dört Rus askerinin yaşamını yitirdiği bildirildi. Mali ordusu bu ayın başından bu yana ülkenin orta bölümlerinde yer alan Tessalit ili yakınlarında terör örgütlerine yönelik düzenlenen operasyonlarda 46 askerini kaybetti. Fransız kaynakları Barkhane güçleri ülkeden ayrılmadan önce bu bölgenin güvenli olduğunu savunarak bu olayların yaşanmasının, teröristlerin yayılma hızını gösterdiğini bildirdi. Eski Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande, terör örgütlerinin başkent Bamako’yu ele geçirmesinin önüne geçmek için ilk Fransız askeri birliğini Mali’ye 2013’ün başında göndermişti.
Şimdilerde Paris artık ülkede askeri olmadığı için Mali'de herhangi bir çatışmaya müdahale edemez halde. Ayrıca Mali hükümeti, Paris müdahale etmeye karar verse dahi buna izin vermeyeceğini açıkça ifade etti. Mali’deki cunta yönetimi, Rusya ile ilişkilerini sadece Wagner aracılığıyla değil, devletler düzeyinde de güçlendirmeye çalışıyor. Mali'deki geçiş sürecinin lideri Cumhurbaşkanı Yarbay Assimi Goita bu ayın başında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Bamako, insansız hava araçları da dahil olmak üzere çeşitli Rus silahlarını elde etmek istiyor. Gözlemciler Mali yönetiminin Paris’e gittikçe daha mesafeli olduğu, buna karşın Moskova’yla yakınlaştığı görüşünde. Fransa ile Mali arasındaki uçurum her geçen gün büyüyor. 
Mali en son, ‘terörist grupları silahlandırmak ve onlara istihbarat sağlamakla’ suçladığı Fransa'yı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne (BMGK) şikayet etti. Mali Dışişleri Bakanı Abdoulaye Diop, BMGK'ye yazdığı 15 Ağustos tarihli mektupta, Fransa'yı ülkedeki ‘cihatçı’ silahlı gruplara istihbarat sağlamak ve silah desteği sunmakla suçladı. Mali hava sahasının Fransa tarafından casusluk ve teröristlere mühimmat desteği verme amacıyla defalarca ihlal edildiğini belirten Diop, ülkesinin egemenliğinin ihlal edilmesi nedeniyle BMGK’nın acil bir toplantı düzenlemesini talep etti. Dışişleri Bakanı ayrıca Fransa'nın teröristlere istihbarat ve silah yardımı yaptığına ilişkin ellerindeki somut delilleri de BMGK'ya sunabileceklerini kaydederek Mali’nin kendini savunma hakkını saklı tuttuğunu vurguladı.  
Fransa'nın Mali'deki başarısızlıktan dersler çıkaracağına şüphe yok. Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron bu yazın başında, Genelkurmay Başkanlığı’ndan Sahel bölgesinde terörle mücadelenin aktif bir şekilde sürdürülmesi için yeni bir plan yapmalarını talep etti. Bu bağlamda Fransız askeri birlikleri başta Nijer olmak üzere Gine Körfezi ve Çad Gölü kıyısındaki ülkelere yeniden konuşlanıyor. Fransa’nın Gana, Fildişi Sahili, Senegal, Burkina Faso ve Cibuti’deki askeri üslerini de güçlendirme yoluna gittiği biliniyor. Fransa Cumhurbaşkanı Macron geçtiğimiz ay Afrika gezisi kapsamında Kamerun, Benin ve Gine Bissau'yu ziyaret etti. Macron bu ziyaretlerinde, ülkesinin ‘terörle mücadelesini’ karlılıkla sürdüreceğini ve müttefiklerine destek vermeye devam edeceğini vurguladı. Fransa Mali’de yaşananların tekrar etmesinden çekindiği için bölgedeki ortaklarının özel şartlarını daha fazla dikkate alıyor ve müttefiklerinin taleplerine yanıt vermeye çalışıyor.  
Nijer, Niamey'deki Fransız hava üssüne onay verdi. Fransa bu üstte Mali sınırındaki operasyonlar için 250 asker bulunduruyor. Çad’ın N'Djamena şehrindeki Fransız askeri üssü de genişletildi. Fransızlar Burkina Faso'daki Ouagadougou'da da özel bir askeri birlik konuşlandırmayı umuyor. Fildişi Sahili'ndeki Fransız kuvvetleri, Abidjan'ın isteği üzerine ülkenin kuzeyinde gözetleme faaliyetleri yürütecek. Benin ve Togo'ya gelince; Elysee'ye göre bu ülkeler, kendilerine ‘hava desteği ve istihbarat sağlanmasının yanı sıra teçhizat ve mühimmat desteği sunulmasını’ talep ediyor. Gine ise Mali ile olan sınırını güvence altına almak için halen askeri alandaki ihtiyaçlarını araştırıyor.
Bölgedeki güvenlik zorluklarını anlamak için Batı Afrika haritasına hızlı bir göz gezdirmek yeterli. Gine Körfezi üzerinde yer alan, Gine, Fildişi Sahili, Gana, Benin ve Nijerya kuzeyde Mali, Burkina Faso ve Nijer’e olan sınırlarda ciddi terör saldırılarına maruz kalıyor. Terör saldırılarının büyük çoğunluğu Gine Körfezi ülkelerinin kuzey sınırlarında yoğunlaşıyor. Bu ülkeler arasında Benin en fazla terör saldırısına maruz kalan ülke olarak dikkat çekiyor. Sadece geçen yıl Benin’e 20 terör saldırısı düzenlendi. Benin lideri, Cumhurbaşkanı Macron’dan ülkesine insansız hava aracı ve silah desteği sağlamasını istedi. Fransa, sömürgecilik dönemlerini hatırlatmayacak bir şekilde bu ülkelerin ordularına destek vermek istiyor. Bu nedenle, Barkhane Operasyonu’nda olduğu gibi büyük güçler konuşlandırmak yerine ulusal ordularla birlikte hareket eden ve arka planda terörle mücadeleyi sürdüren aktif ve küçük birlikleri tercih ediyor. Afrika’da bir ‘stratejik rekabet’ söz konusu ve Paris bu yarışı kaybetmek istemiyor. Fransa, Afrika’da sadece Rusya’yı değil, Çin, İsrail ve Türkiye’yi de kendisine rakip olarak görüyor. ABD ile Fransa’nın da bazı Afrika ülkelerinde rekabet içinde olduğu da biliniyor. 



Paris'te binlerce kişi Filistinlilere destek için gösteri düzenledi

Paris'te binlerce kişi Filistinlilere destek gösterisi düzenledi (DPA)
Paris'te binlerce kişi Filistinlilere destek gösterisi düzenledi (DPA)
TT

Paris'te binlerce kişi Filistinlilere destek için gösteri düzenledi

Paris'te binlerce kişi Filistinlilere destek gösterisi düzenledi (DPA)
Paris'te binlerce kişi Filistinlilere destek gösterisi düzenledi (DPA)

İsrail ve Hamas arasında iki yıldan uzun süredir devam eden kanlı savaşın harap ettiği Gazze Şeridi'ndeki Filistinlilere destek olmak için dün Paris'te binlerce kişi gösteri düzenledi.

Organizatörlerin yaklaşık 50 bin, Paris polisinin ise yaklaşık 8 bin 400 kişi olduğunu tahmin ettiği kalabalık, "Gazze, Gazze, Paris seninle" ve "Paris'ten Gazze'ye direniş!" gibi sloganlar atarak yürüdü. Filistin bayrakları ve "Filistin, sessiz kalmayacağız" ve "Soykırımı durdurun" yazılı pankartlar taşıdılar.

Yürüyüşe, başta Boyun Eğmeyen Fransa Partisi lideri Jean-Luc Mélenchon olmak üzere birçok sol görüşlü siyasi isim katıldı.

Fransa-Filistin Dayanışma Derneği Başkanı Anne Tuyon, ateşkesin 10 Ekim'de yürürlüğe girmesinden yedi hafta sonra AFP'ye yaptığı açıklamada, "Henüz hiçbir şeyin yolunda olmadığını unutmamalıyız" dedi. Dernek, gösteriye çağrıda bulunan 80 STK, siyasi parti ve sendikadan biri.

frgt
Paris'te binlerce kişi Filistinlilere destek gösterisi düzenledi (DPA)

"Ateşkes sadece bir sis perdesi... İsrail bunu her gün ihlal ediyor, Gazze'ye insani yardımların girmesini engellemeye devam ediyor ve Gazze'deki altyapıyı ve evleri yıkmaya devam ediyor. Kalıcı bir ateşkes ve soykırımın sona ermesini talep ediyoruz."

ABD'nin arabuluculuğunda varılan ateşkes anlaşmasının şartları uyarınca, İsrail ordusu Gazze Şeridi'nden "sarı hat"ın gerisine çekildi ve bu hat, İsrail'e bölgenin yüzde 50'sinden fazlasının kontrolünü hâlâ sağlıyor.

Ancak, Hamas'ın 7 Ekim 2023'te İsrail'e saldırmasının ardından patlak veren savaşta ateşkes son derece kırılgan olmaya devam ediyor.

Anne Tuyon, "İsrail'in uluslararası hukuka uymasını sağlamanın tek yolu yaptırımlar uygulanmasıdır" diyerek, işgal altındaki Batı Şeria'da yerleşimci şiddetinin "eşi benzeri görülmemiş boyutlara" ulaştığı "yerleşim faaliyetlerindeki şaşırtıcı hızlanma"yı kınadı.

Tam adını vermek istemeyen 72 yaşındaki Saliha, Gazze'deki "soykırıma" karşı düzenlenen bir yürüyüşe katılmak için geldiğini söyledi.

"Tüm insanlık çaresizce izliyor. Bu tam bir dokunulmazlık," diyerek, "İnsanların bunu görüp de hiçbir şey yapamaması son derece şok edici. Yapabileceğimiz tek şey seferber olmak" ifadelerini kullandı.

İsminin açıklanmasını istemeyen 42 yaşındaki Bertrand ise perşembe günü işgal altındaki Batı Şeria'da bulunan Cenin'de İsrail polisi ve ordusunun ortak operasyonunda öldürülen iki adamın videolarının da kanıtladığı gibi, "katliam ve soykırımın devam ettiğini" söyledi. Birleşmiş Milletler, "bir başka yargısız infaz gibi görünen" olayın soruşturulması çağrısında bulundu.

Protestocular, ekonomik ve mali yaptırımların olmaması nedeniyle, "Sokaklarda ve seçilmiş yetkililer aracılığıyla baskı yapmaya devam etmeliyiz" diye düşünüyor.


İtalya Suudi Arabistan ile savunma alanında iş birliğini artırmaya hazır

Suudi Arabistan - İtalya Yatırım Forumu önümüzdeki salı günü 500'den fazla İtalyan şirketinin katılımıyla başlayacak (Fotoğraf: Mişal el-Kadir)
Suudi Arabistan - İtalya Yatırım Forumu önümüzdeki salı günü 500'den fazla İtalyan şirketinin katılımıyla başlayacak (Fotoğraf: Mişal el-Kadir)
TT

İtalya Suudi Arabistan ile savunma alanında iş birliğini artırmaya hazır

Suudi Arabistan - İtalya Yatırım Forumu önümüzdeki salı günü 500'den fazla İtalyan şirketinin katılımıyla başlayacak (Fotoğraf: Mişal el-Kadir)
Suudi Arabistan - İtalya Yatırım Forumu önümüzdeki salı günü 500'den fazla İtalyan şirketinin katılımıyla başlayacak (Fotoğraf: Mişal el-Kadir)

İtalya'nın Riyad Büyükelçisi Carlo Baldocci, ülkesinin Suudi Arabistan ile savunma alanındaki iş birliğini derinleştirmeye hazır olduğunu ve bu hayati alanda yerelleştirme, endüstriyel kapasite geliştirme ve beceri geliştirme konularında Vizyon 2030 hedefleriyle tam uyum içinde olduğunu söyledi.

Büyükelçi Baldocci, Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda, şu an çeşitli İtalyan şirketlerin Suudi ortaklarıyla deniz platformları, helikopterler, elektronik savunma ve gelişmiş gözetleme teknolojileri dahil olmak üzere çok çeşitli sistemler üzerinde iş birliği yaptığını açıkladı.

Büyükelçi Baldocci, Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman ile İtalya Başbakanı Giorgia Meloni'nin geçtiğimiz yıl el-Ula'da gerçekleştirdiği görüşme ve stratejik ortaklık anlaşmasının imzalanmasının enerji, altyapı, kültür, inovasyon ve savunma sektörlerinde iş birliğinin hızla genişlemesine yol açtığını açıkça ifade etti.

Büyükelçinin açıklamaları, Suudi Arabistan-İtalya Yatırım ve İş Forumu'nun salı günü başkent Riyad'da 500'den fazla İtalyan şirketin katılımıyla iki ülke arasında sürdürülebilir endüstriyel ortaklıklar kurmak amacıyla başlamasına eşlik etti.

El-Ula toplantısının meyveleri

İtalya’nın Riyad Büyükelçisi Baldocci, Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakan Muhammed bin Selman ile İtalya Başbakanı Giorgia Meloni'nin katılımıyla el-Ula'da imzalanan stratejik ortaklık anlaşmasının rekor sürede somut ilerlemeler sağladığını açıkladı.

Büyükelçi Baldocci, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Enerji, altyapı, kültür, inovasyon ve savunma alanlarında iş birliğinin hızla genişlediğini gördük. 10 milyar avronun üzerinde değere sahip anlaşmaların imzalanması, bu yeni aşamanın derinliğini ve ciddiyetini yansıtıyor. Daha da önemlisi, kurumlarımız arasındaki diyalog daha düzenli, yapılandırılmış ve ileriye dönük hale gelerek, uzun vadeli planlamaya imkan veren bir güven ortamı yarattı.”

cvf
Suudi Arabistan Veliaht Prensi, İtalya Başbakanı'nı geçtiğimiz yıl el-Ula'da ağırladı (SPA)

Savunma iş birliğinin derinleştirilmesi

Ülkesinin Suudi Arabistan ile savunma alanındaki iş birliğini, yerelleştirme, endüstriyel kapasite geliştirme ve beceri geliştirme konularında Vizyon 2030 hedeflerine tam olarak uygun şekilde artırmaya hazır olduğunu vurgulayan İtalya Büyükelçisi Baldocci, İtalyan şirketlerinin, İtalya'nın uluslararası alanda tanınan uzmanlığa sahip olduğu çok çeşitli sistemlerde Suudi Arabistan’dan muadilleriyle ortaklık kurduğunu belirtti. Söz konusu sistemler arasında deniz platformları, helikopterler, elektronik savunma ve ileri gözetleme teknolojileri yer alıyor.

Bu bağlamda, iki ülkenin savunma bakanlıklarının iş birliğiyle Riyad'da düzenlenen İtalyan Sanayi Günleri, İtalyan yeteneklerini sergilemek ve pratik iş birliği biçimlerini tartışmak için önemli bir platform sağlayan Büyükelçi Baldocci, “Bu etkinlik, İtalyan şirketlerinin Krallık'taki kurumlar ve endüstri ile doğrudan iletişim kurmasına ve yerelleştirme, ortak eğitim ve endüstriyel gelişme gibi alanlarda fırsatları keşfetmesine olanak tanıdı. Temeller sağlam ve her iki taraf da bu iş birliğini zaman içinde güçlendirmeye kararlı” ifadelerini kullandı.

Suudi Arabistan-İtalya Yatırım Forumu

İki ülke arasındaki ortaklığın güçlendirilmesinde bir sonraki adımın bu iş birliğinin sürekliliğini sağlamak olduğunu vurgulayan Büyükelçi Baldocci, her iki tarafın da şu anda bakanlıklar, kurumlar ve özel sektör arasındaki koordinasyonu güçlendirmek için çalıştığını ve böylece büyük projelerin net yol haritaları ve ortak öncelikler doğrultusunda ilerlemesini sağlamak için çaba gösterdiğini belirtti.

sdfgt
Suudi Arabistan-İtalya Yatırım Forumu, İtalya’dan 500'den fazla şirketin katılımıyla önümüzdeki salı günü başlayacak (Fotoğraf: Mişal el-Kadir)

İtalyan Büyükelçiye göre, Riyad'da 25 ve 26 Kasım tarihlerinde 500'den fazla İtalyan şirketini bir araya getirecek olan Suudi Arabistan-İtalya Yatırım ve İş Forumu, stratejik ortaklık hedefini sürdürülebilir endüstriyel ortaklıklara, ortak yatırımlara ve daha derin kurumsal diyaloga dönüştürmeye yardımcı olacak önemli bir dönüm noktası olacak. Büyükelçi Baldocci, Suudi Arabistan-İtalya Yatırım ve İş Forumu'nun özel oturumlar ve doğrudan iş toplantıları aracılığıyla bu sektörlerin çoğuna odaklanarak somut ortaklıkları keşfetmek için benzeri görülmemiş bir platform sağlayacağını belirtti.

Vizyon 2030 fırsatları

Suudi Arabistan Vizyon 2030 projesinin İtalya’nın endüstriyel güçleriyle son derece uyumlu bir yatırım ortamı yarattığını belirten Büyükelçi Baldocci, altyapı ve mobilitenin en cazip sektörler arasında yer almaya devam ettiğini, İtalyan şirketlerinin şu anda büyük ölçekli kentsel gelişim projelerine, sürdürülebilir ulaşım çözümlerine ve inşaat işlerine katkıda bulunduğunu ve Vizyon ile bağlantılı stratejik projelerde ek fırsatların ortaya çıkacağını ifade etti.

Büyükelçi Baldocci, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Enerji sektöründe, İtalyan grupların yenilenebilir enerji, hidrojen, şebeke modernizasyonu ve enerji verimliliği teknolojileri alanlarında faaliyet göstermesi ile iş birliği hızla genişliyor. Bu alanlar, Suudi Arabistan’ın temiz enerji gündemini hızlandırması açısından öncelikli. Suudi Arabistan’ın yeşil hidrojen konusunda küresel bir merkez olma hedefi, özellikle Avrupa pazarlarına tedarik sağlamak açısından ortak yatırımlar için en umut verici alanlardan birini oluşturuyor.”

xscdfrg
Suudi Arabistan ve İtalya hükümetleri arasında Stratejik Ortaklık Konseyi'nin kurulmasına ilişkin imza töreninden bir kare (SPA)

Suudi Arabistan’ın yapay zeka, siber güvenlik, yarı iletkenler, veri merkezleri ve akıllı şehir uygulamalarına yoğun yatırım yaptığı ileri teknolojilerden de bahseden İtalyan Büyükelçi, ülkesinin endüstriyel otomasyon, özel yazılım, ileri üretim ve dijital çözümler alanlarında bu öncelikleri tamamlayan rekabetçi yeteneklere sahip olduğunu belirtti.

İki ülke arasındaki ticaret hacminin büyümesi

İki ülke arasındaki ticarette görülen güçlü artışın, Suudi Arabistan’ın Vizyon 2030 programı kapsamında geçirdiği dönüşüm ile İtalya’nın sanayisinin kapasiteleri arasındaki yapısal uyumu yansıttığını ifade eden Büyükelçi Baldocci, “İtalya'nın ihracatı, altyapı, enerji dönüşümü ve ileri teknolojiler alanındaki büyük yatırım döngüsünün etkisiyle, makine, ilaç, elektrikli ekipman ve özel endüstriyel bileşenler gibi neredeyse tüm başlıca kalemlerde büyüme kaydetti” dedi.

İtalyan Büyükelçi, ikinci faktörün İtalya'nın Ulusal İhracat Planı’nda Suudi Arabistan’ın öncelikli ülkeler arasında yer alması ve bu sayede İtalyan şirketlerinin Suudi pazarına daha verimli bir şekilde girmesine yardımcı olan tanıtım programları, kurumsal destek araçları ve ticari düzenlemeler başlatması olduğunu söyledi. Büyükelçi Baldocci, İtalyan ihracatının yüzde 28 gibi dikkat çekici bir artışla 6,2 milyar euroya ulaştığını hatırlattı.

Üçüncü faktörün ise iki ülke arasındaki iş ortamının iyileşmesi olduğunu ifade eden Büyükelçi Baldocci, “Kurumsal misyonların yoğunluğu, yatırımı kolaylaştırmak için yeni kanalların etkinleştirilmesi ve ekonomik kurumlar arasındaki yakın diyalog, engellerin azaltılmasına ve ticaret alışverişinin hızlanmasına katkıda bulundu” diye ekledi.


Muhammed bin Selman, Starmer ve Erdoğan ile son gelişmeleri görüştü

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman (Şarku'l Avsat)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman (Şarku'l Avsat)
TT

Muhammed bin Selman, Starmer ve Erdoğan ile son gelişmeleri görüştü

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman (Şarku'l Avsat)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman (Şarku'l Avsat)

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman bin Abdulaziz ile Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer arasında dün yapılan telefon görüşmesinde, bölgedeki anlaşmazlıkların diplomatik yollarla çözülmesi gerektiği vurgulandı.

Görüşmede, bölgedeki son gelişmeler ve İsrail'in İran'a yönelik askeri operasyonlarının yansımaları ele alınırken, tüm anlaşmazlıkların diplomatik yollarla çözülmesi ve gerilimin azaltılması için her türlü çabanın sarf edilmesinin önemine değinildi.

Diğer yandan İsrail'in İran'a yönelik saldırısı bağlamında Suudi Arabistan ve Türkiye, gerilimin düşürülmesi ve itidalli davranılması için her türlü çabanın sarf edilmesi gerektiğini ve diyaloğa dönülerek tüm anlaşmazlıkların diplomatik yollarla çözülmesinin önemini vurguladı.

Şarku’l Avsat’ın Suudi Arabistan resmi haber ajansı SPA’dan aktardığına göre, Veliaht Prens Muhammed bin Selman ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan arasındaki telefon görüşmesinde, İsrail'in İran'a yönelik saldırısının ardından bölgede yaşanan gelişmeler gözden geçirildi ve söz konusu gelişmelerin krizin çözümüne yönelik mevcut diyaloğun kesintiye uğramasına yol açtığı ifade edildi.

Türk devlet televizyonu TRT, iki tarafın bölgesel ve küresel konuları ele aldığını belirtti. Erdoğan'ın, Başbakan Binyamin Netanyahu liderliğindeki İsrail'in ‘bölgenin istikrar ve güvenliğine en büyük tehdidi oluşturduğunu’ söylediği ve bu tehdidin İran'a yönelik saldırıyla bir kez daha ortaya çıktığını belirttiği aktarıldı.

Erdoğan, ABD ile İran arasında nükleer müzakereler yoluyla uzlaşma arayışlarının sürdüğü bir dönemde İsrail'in İran'a yönelik saldırısının barış çabalarını baltalamayı amaçladığını ve İsrail saldırılarının İsrail'in ‘bölgesel ve küresel güvenliği sorumsuzca tehdit ettiğini’ bir kez daha ortaya koyduğunu belirtti.

Görüşme sırasında Erdoğan, ‘bölgenin yeni bir krizi kaldıramayacağı ve yıkıcı bir savaşın bölgedeki tüm ülkelere düzensiz göç dalgaları yaratabileceği’ uyarısında bulunarak, ‘nükleer anlaşmazlığın ancak devam eden müzakereler yoluyla çözülebileceğini’ vurguladı.