Fransa’dan Batı Afrika'da terörle mücadeleyi sürdürme vurgusu

Fransa-Mali ilişkilerinin seyri kötüleşmeye devam ederken Bamako hükümeti Paris yönetimini BMGK’ya şikâyet etti.

Barkhane’nin Mali’de kullandığı üslerden birini boşaltmasının ardından Mali ordusu ulusal bayrağını gönder çekti. (AFP)
Barkhane’nin Mali’de kullandığı üslerden birini boşaltmasının ardından Mali ordusu ulusal bayrağını gönder çekti. (AFP)
TT

Fransa’dan Batı Afrika'da terörle mücadeleyi sürdürme vurgusu

Barkhane’nin Mali’de kullandığı üslerden birini boşaltmasının ardından Mali ordusu ulusal bayrağını gönder çekti. (AFP)
Barkhane’nin Mali’de kullandığı üslerden birini boşaltmasının ardından Mali ordusu ulusal bayrağını gönder çekti. (AFP)

Fransa'nın başta Sahel ve Gine Körfezi'ne komşu olan ülkeler olmak üzere Batı Afrika'daki sıkıntıları son bulmuş değil. Fransa, Barkhane Operasyonu kapsamında Mali'de terör örgütleriyle mücadele amacıyla dokuz yıl kesintisiz asker bulundurduktan sonra geçtiğimiz günlerde ülkeden tamamen ayrılmak zorunda kaldı.
Şu an Fransa 5 bin 500’den fazla askerini Nijer ve Burkina Faso’ya konuşlandırmış durumda, Mali ile birlikte her iki ülke de eski Fransız sömürgeleri arasında. Fransa bu üç ülkede başta Mağrip El Kaidesi ile DEAŞ olmak üzere ‘radikal cihatçı gruplara’ karşı taktiksel başarılar elde etti ve bu örgütlerin lider kadrolarının önemli bir kısmını tasfiye etti. Fransa’nın Mali’den ayrılmasının oluşturacağı boşluğun Mağrip El Kaidesi ile DEAŞ tarafından suistimal edileceğine kesin gözüyle bakılıyor. Fransız askeri kaynakları bu iki örgütün şimdiden ülkenin orta ve kuzey bölgelerindeki faaliyetlerini arttırmaya başladığını ifade ediyor.  
Mali’de Ağustos 2020 ve Mayıs 2021'de gerçekleşen iki askeri darbenin ardından iktidarı elinde tutan cunta yönetimi, geri çekilen Fransız güçlerinin yerine Rus Wagner paralı askerlerine güveniyor. Ancak Mali Ulusal Ordusu’nu destekleyen Wagner Grubu’nun ‘cihatçıların yayılmasını engellemekte’ başarılı olup olmayacağı bilinmiyor. Mali’de yaklaşık bin Wagner askerinin olduğu tahmin ediliyor. Geçen hafta çıkan çatışmalarda dört Rus askerinin yaşamını yitirdiği bildirildi. Mali ordusu bu ayın başından bu yana ülkenin orta bölümlerinde yer alan Tessalit ili yakınlarında terör örgütlerine yönelik düzenlenen operasyonlarda 46 askerini kaybetti. Fransız kaynakları Barkhane güçleri ülkeden ayrılmadan önce bu bölgenin güvenli olduğunu savunarak bu olayların yaşanmasının, teröristlerin yayılma hızını gösterdiğini bildirdi. Eski Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande, terör örgütlerinin başkent Bamako’yu ele geçirmesinin önüne geçmek için ilk Fransız askeri birliğini Mali’ye 2013’ün başında göndermişti.
Şimdilerde Paris artık ülkede askeri olmadığı için Mali'de herhangi bir çatışmaya müdahale edemez halde. Ayrıca Mali hükümeti, Paris müdahale etmeye karar verse dahi buna izin vermeyeceğini açıkça ifade etti. Mali’deki cunta yönetimi, Rusya ile ilişkilerini sadece Wagner aracılığıyla değil, devletler düzeyinde de güçlendirmeye çalışıyor. Mali'deki geçiş sürecinin lideri Cumhurbaşkanı Yarbay Assimi Goita bu ayın başında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Bamako, insansız hava araçları da dahil olmak üzere çeşitli Rus silahlarını elde etmek istiyor. Gözlemciler Mali yönetiminin Paris’e gittikçe daha mesafeli olduğu, buna karşın Moskova’yla yakınlaştığı görüşünde. Fransa ile Mali arasındaki uçurum her geçen gün büyüyor. 
Mali en son, ‘terörist grupları silahlandırmak ve onlara istihbarat sağlamakla’ suçladığı Fransa'yı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne (BMGK) şikayet etti. Mali Dışişleri Bakanı Abdoulaye Diop, BMGK'ye yazdığı 15 Ağustos tarihli mektupta, Fransa'yı ülkedeki ‘cihatçı’ silahlı gruplara istihbarat sağlamak ve silah desteği sunmakla suçladı. Mali hava sahasının Fransa tarafından casusluk ve teröristlere mühimmat desteği verme amacıyla defalarca ihlal edildiğini belirten Diop, ülkesinin egemenliğinin ihlal edilmesi nedeniyle BMGK’nın acil bir toplantı düzenlemesini talep etti. Dışişleri Bakanı ayrıca Fransa'nın teröristlere istihbarat ve silah yardımı yaptığına ilişkin ellerindeki somut delilleri de BMGK'ya sunabileceklerini kaydederek Mali’nin kendini savunma hakkını saklı tuttuğunu vurguladı.  
Fransa'nın Mali'deki başarısızlıktan dersler çıkaracağına şüphe yok. Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron bu yazın başında, Genelkurmay Başkanlığı’ndan Sahel bölgesinde terörle mücadelenin aktif bir şekilde sürdürülmesi için yeni bir plan yapmalarını talep etti. Bu bağlamda Fransız askeri birlikleri başta Nijer olmak üzere Gine Körfezi ve Çad Gölü kıyısındaki ülkelere yeniden konuşlanıyor. Fransa’nın Gana, Fildişi Sahili, Senegal, Burkina Faso ve Cibuti’deki askeri üslerini de güçlendirme yoluna gittiği biliniyor. Fransa Cumhurbaşkanı Macron geçtiğimiz ay Afrika gezisi kapsamında Kamerun, Benin ve Gine Bissau'yu ziyaret etti. Macron bu ziyaretlerinde, ülkesinin ‘terörle mücadelesini’ karlılıkla sürdüreceğini ve müttefiklerine destek vermeye devam edeceğini vurguladı. Fransa Mali’de yaşananların tekrar etmesinden çekindiği için bölgedeki ortaklarının özel şartlarını daha fazla dikkate alıyor ve müttefiklerinin taleplerine yanıt vermeye çalışıyor.  
Nijer, Niamey'deki Fransız hava üssüne onay verdi. Fransa bu üstte Mali sınırındaki operasyonlar için 250 asker bulunduruyor. Çad’ın N'Djamena şehrindeki Fransız askeri üssü de genişletildi. Fransızlar Burkina Faso'daki Ouagadougou'da da özel bir askeri birlik konuşlandırmayı umuyor. Fildişi Sahili'ndeki Fransız kuvvetleri, Abidjan'ın isteği üzerine ülkenin kuzeyinde gözetleme faaliyetleri yürütecek. Benin ve Togo'ya gelince; Elysee'ye göre bu ülkeler, kendilerine ‘hava desteği ve istihbarat sağlanmasının yanı sıra teçhizat ve mühimmat desteği sunulmasını’ talep ediyor. Gine ise Mali ile olan sınırını güvence altına almak için halen askeri alandaki ihtiyaçlarını araştırıyor.
Bölgedeki güvenlik zorluklarını anlamak için Batı Afrika haritasına hızlı bir göz gezdirmek yeterli. Gine Körfezi üzerinde yer alan, Gine, Fildişi Sahili, Gana, Benin ve Nijerya kuzeyde Mali, Burkina Faso ve Nijer’e olan sınırlarda ciddi terör saldırılarına maruz kalıyor. Terör saldırılarının büyük çoğunluğu Gine Körfezi ülkelerinin kuzey sınırlarında yoğunlaşıyor. Bu ülkeler arasında Benin en fazla terör saldırısına maruz kalan ülke olarak dikkat çekiyor. Sadece geçen yıl Benin’e 20 terör saldırısı düzenlendi. Benin lideri, Cumhurbaşkanı Macron’dan ülkesine insansız hava aracı ve silah desteği sağlamasını istedi. Fransa, sömürgecilik dönemlerini hatırlatmayacak bir şekilde bu ülkelerin ordularına destek vermek istiyor. Bu nedenle, Barkhane Operasyonu’nda olduğu gibi büyük güçler konuşlandırmak yerine ulusal ordularla birlikte hareket eden ve arka planda terörle mücadeleyi sürdüren aktif ve küçük birlikleri tercih ediyor. Afrika’da bir ‘stratejik rekabet’ söz konusu ve Paris bu yarışı kaybetmek istemiyor. Fransa, Afrika’da sadece Rusya’yı değil, Çin, İsrail ve Türkiye’yi de kendisine rakip olarak görüyor. ABD ile Fransa’nın da bazı Afrika ülkelerinde rekabet içinde olduğu da biliniyor. 



Birleşik Krallık tarihinde bir ilk: Artık göçmenler yönetiyor

Britanya, Galler ve İskoçya'nın başbakanları farklı etnik azınlıklardan geliyor (The Independent Arabia)
Britanya, Galler ve İskoçya'nın başbakanları farklı etnik azınlıklardan geliyor (The Independent Arabia)
TT

Birleşik Krallık tarihinde bir ilk: Artık göçmenler yönetiyor

Britanya, Galler ve İskoçya'nın başbakanları farklı etnik azınlıklardan geliyor (The Independent Arabia)
Britanya, Galler ve İskoçya'nın başbakanları farklı etnik azınlıklardan geliyor (The Independent Arabia)

Galler İşçi Partisi Lideri Vaughan Gething, Galler Bölgesel Başbakanı olarak seçilmesinin ardından dört kurucu ülkeden (İngiltere, İskoçya, Galler ve Kuzey İrlanda) oluşan Birleşik Krallık'ın (Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik Krallığ) üç ülkesi göçmen kökenli isimler tarafından yönetilmeye başlandı. Gething, Galler'in başkenti Cardiff’te hükümetin dümenine geçerken, Rishi Sunak İngiltere Başbakanı olarak Londra'da, Hamza Yusuf ise İskoçya Başbakanı olarak Edinburgh'da iktidarı ellerinde bulunduruyor.

Babası Güney Galler'den bir veteriner olan 52 yaşındaki Vaughan Gething’in annesi ise Zambiya'da bir kümes hayvanı çiftliğinde çalışıyordu. Eski Güney Afrika Devlet Başkanı Nelson Mandela'nın hikayesi, Gething’i henüz 17 yaşındayken İşçi Partisi'ne katılmasında etkili oldu. Gething, 2011 yılında Cardiff'te meclis üyesi seçilerek siyasi kariyerine başladı.

Cardiff hükümetinde 2013 yılından bu yana çeşitli görevler üstlenen Gething, 2014 yılında Kalkınma Bakan Yardımcılığı, ardından Sağlık Bakan Yardımcılığı, ardından 2016-2021 yılları arasında Sağlık Bakanı olarak görev yaptı. Birkaç gün önce rakibi Jeremy Miles'ı kıl payı mağlup ederek Galler İşçi Partisi'nin lideri olan Gething, 2021 mayısında Mark Drakeford hükümetinin ekonomi bakanlığı görevini üstlenmişti.

Gething, özelde Galler’in genelde ise Avrupa’nın ilk siyahi lideri oldu. Birleşik Krallık tarihindeki bu yeni durum, ‘artık göçmenlerin çocukları ve torunları sahada ve yerel meclislerden hükümete kadar çeşitli siyasi makamlar için ülkenin yerli halkıyla rekabet ediyor’ yorumlarına neden oldu.

Galler’de bir göçmenin başbakan olarak seçilmesinden önce Hint asıllı Budist Rishi Sunak, 2022 yılında İngiltere’nin başbakanlık koltuğuna oturmuştu. Pakistan asıllı bir Müslüman olan Hamza Yusuf ise 2023 yılında İskoçya hükümetinin başına geçti. Böylece Birleşik Krallık'ı oluşturan ülkelerden üçü artık her zaman beyazların seçildiği makamlara partileri tarafından seçilen göçmenlerin getirildiğine tanık oldu.

Birleşik Krallık'ta farklı milletlerden üç ismin iktidara gelmesinin ve göçmenlerin çocuklarının ve torunlarının siyasetin tüm kademelerinde yer almasının yolu açıldı. Yerel halkla belediye ve meclis sandalyeleri için yarışan göçmenlerin çocukları ve torunları, hükümetlerde çeşitli görevler alırken bakanlık görevlerinde bulundular ve iç siyasi sahnede etkili oldular.

Birleşik Krallık'taki dördüncü ülke olan Kuzey İrlanda da liderlik konusunda bir istisnaya tanık oluyor. Kuzey İrlanda tarihinde ilk kez ‘Birleşik İrlanda’ fikrini destekleyen Katolik bir kadın siyasetçi olan Sinn Fein, 2023 yılında Belfast parlamento seçimlerinde rakibi Demokratik Birlik Partisi'nin (DUP) 1998 yılında imzalanan barış anlaşmasının temelini oluşturan güç paylaşımı hükümetine yönelik boykotunu sona erdirmeyi başararak iktidara geldi.