Brad Pitt, Katrina Kasırgası'ndan sonra mağdur ettiği ailelere 20,5 milyon dolar ödeyecek

Pitt'in o dönem gururla duyurduğu proje hüsranla sonuçlanmıştı

Brad Pitt, evler inşa edilirken pek çok kez New Orleans'ı ziyaret etmişti (AP)
Brad Pitt, evler inşa edilirken pek çok kez New Orleans'ı ziyaret etmişti (AP)
TT

Brad Pitt, Katrina Kasırgası'ndan sonra mağdur ettiği ailelere 20,5 milyon dolar ödeyecek

Brad Pitt, evler inşa edilirken pek çok kez New Orleans'ı ziyaret etmişti (AP)
Brad Pitt, evler inşa edilirken pek çok kez New Orleans'ı ziyaret etmişti (AP)

Brad Pitt, 2005'teki Katrina Kasırgası'nın ardından evsiz kalanlar için Make It Right vakfı aracılığıyla uygun fiyatlı 109 ev inşa ettirip o dönem ABD'nin New Orleans şehrindeki büyük bir kitleye destek olmuştu.
Fakat Pitt'in vakfının yaptırdığı evler, uzun vadede konut sakinlerine daha ciddi sorunlar yaşattı.
Evlerin pek çoğunda küf, böcek ve tahtaların çürümesi gibi sorunlar meydana geldi. Bazılarında sağlık riski yaşatacak boyuta gelen bu problemler, en az 6 evin tamamen terk edilmesine sebep oldu.
Mağdurlar, Pitt'e ve şikayetlerini reddeden vakfa 2018'de dava açtı. 
Taraflar bu hafta, Pitt'in evi kusurlu çıkanlara toplam 20,5 milyon dolar (yaklaşık 370 milyon lira) vermeyi kabul etmesiyle uzlaşma sağladı.
Guardian'a konuşan dava avukatlarından Ron Austin, bu uzlaşmanın mağdurları "sevinç gözyaşlarına boğduğunu" söyledi:
"Burada taşınma veya ikinci bir ev alma şansı olmayan bir gruptan bahsediyoruz. Bütün birikimlerini bu evlere harcamışlardı ve etraflarında hızla dökülen bir şeyin içinde yaşıyorlardı. Bu kararla rahatladılar."
Austin, paranın tamamen tamir ve tadilat çalışmaları için kullanılacağını belirterek kimsenin cebine gitmeyeceğini vurguladı.
Austin'in söylediğine göre 20,5 milyon doları davada adı geçmeyen çevre vakfı Global Green, Pitt adına ödeyecek. 
Pitt, Make It Right projesini 2006'da büyük bir hevesle duyurmuştu. Pitt'in planı, en iyi mimarlardan bir kadro oluşturarak kasırga mağdurları için sürdürülebilir ve şık evler yapmak, bunları da maliyetinin altına bir fiyata satmaktı.
Ünlü Hollywood yıldızı o dönem bu evlerin "düşük maliyetli ve sürdürülebilir evler yapılabileceğinin kanıtı" olmasıyla övünmüştü.
Independent Türkçe, Guardian, The Conversation



Yanlış bilgileri çürüten gazetecilere güvenin azaldığı tespit edildi

Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)
Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)
TT

Yanlış bilgileri çürüten gazetecilere güvenin azaldığı tespit edildi

Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)
Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)

Yanlış bilgileri çürüten gazetecilere daha az güvenildiği ortaya kondu. Hatta okuyucu bilginin yanlış olduğundan şüphelense bile, gerçeği ortaya çıkaran gazeteciye pek güvenmiyor. 

Medyaya güven azalırken dezenformasyonun arttığı bir dönemde hatalı bilgileri düzeltmek de zorlaşıyor.

Yayın kuruluşları ve gazetecilerin taraflı olduğu düşüncesiyle insanlar okudukları haberlere temkinli yaklaşıyor. Daha önceki çalışmalarda veri doğrulamanın yarattığı etkiyle ilgili çelişkili sonuçlar çıkmıştı. 

Yanlış haberleri çürütmenin ne kadar işe yaradığı ve neden etki yaratmadığını öğrenmek isteyen araştırmacılar bir çalışma yürüttü.

Communication Research adlı hakemli dergide yayımlanan çalışmada 691 katılımcıya siyasi ve ekonomik haberler okutuldu. Bu haberlerde evsizlik oranlarından fentanilin aşırı doz ölümlerindeki etkisine kadar çeşitli iddialar yer alıyordu.

Bunların doğruluğuna ne kadar inandığını belirten katılımcılar daha sonra bu iddiaları onaylayan veya çürüten doğrulamayı okudu. Ardından bu doğrulamayı yapan gazeteciye ne kadar güvendikleri soruldu. 

Daha sonra bazı ürünlerle ilgili bilgiler içeren yazılarla aynı çalışma yürütüldü. Bu sefer verilen doğrulamalara "doğruluk kontrolü" işareti konmadı. Araştırmacılar bu sayede duyulan güvenin bu etiketten etkilenip etkilenmediğini anlamaya çalıştı.

İki çalışmanın sonucunda da yanlış bilgileri çürüten gazetecilere duyulan güven kayda değer derecede daha azdı. Katılımcılar inandıkları düşünceyi doğrulayanlara daha çok güvenirken, diğerlerinde daha fazla kanıt talep ediyordu. 

Çalışmanın yazarlarından Randy B. Stein, PsyPost'a yaptığı açıklamada "Halk genel olarak gazetecilere güveniyor ve doğrulayıcı makalelere duyulan güven epey yüksek" diyerek ekliyor: 

Yani klişe düşüncenin aksine, halkın doğruluk kontrollerine ve gazetecilere hiç güvenmediği doğru değil ancak düzelten/çürüten makalelere yönelik daha fazla şüphe var.

Araştırmacılar buradaki düzeltmenin, yayın kuruluşlarının haberlerindeki hataları düzeltmek için yayımladığı tekzip metinleri olmadığını ekliyor.   

Bilim insanları ilginç bir sonuçla da karşılaştı: Katılımcılar bir bilginin doğruluğundan şüphe etse bile bunu çürüten gazetecilere güvenmiyordu. 

Araştırmacılar bir haberin çürütülmesinin şaşkınlık yaratması, insanların onaylamaya kıyasla daha çok kanıt araması ve gazetecilerin taraflı davrandığından şüphelenmesinin buna yol açtığını düşünüyor. 

Şaşırtıcı bir diğer bulguysa, haberin çürütülmesi katılımcıların iddiayla ilgili düşüncesini değiştirmesine karşın gazeteciye güvenleri yine de sarsılıyordu. 

Stein, "Yanlış bilgileri düzeltmeye çalışan gazetecilerin (ya da herhangi birinin) aleyhine bir durum var" diyor. 

Araştırmacılar, halkın yanlış bilgileri çürüten haberlere nasıl ve neden güvenip güvenmediği üzerine daha fazla araştırma yapılması gerektiğini belirtiyor.

Makalenin yazarları, Conversation için kaleme aldıkları yazıda şu ifadeleri kullanıyor:

Gazetecilerin önündeki zorluk, bilgiyi çürüten biri gibi görünmeden bunu nasıl çürüteceklerini bulmak olabilir.

Independent Türkçe, PsyPost, Conversation, Communication Research