Yapay zeka kaplan avcılarını avlıyor

Kaçak kaplan avcılığını ve ticaretini azaltmak yapay zekaya dayalı bir proje geliştirildi. Yapay zeka kaplanın vücudundaki çizgileri tanıyor

Yapay zeka kaplan kaçakçılığıyla mücadele ediyor (Shutterstock)
Yapay zeka kaplan kaçakçılığıyla mücadele ediyor (Shutterstock)
TT

Yapay zeka kaplan avcılarını avlıyor

Yapay zeka kaplan kaçakçılığıyla mücadele ediyor (Shutterstock)
Yapay zeka kaplan kaçakçılığıyla mücadele ediyor (Shutterstock)

Kaplanları koruma ve kaçakçılıkla mücadele alanında faaliyet gösteren ve Londra merkezli bir yardım kuruluşu olan Çevre Araştırma ve Koruma Ajansı (EIA) kaplan türleri hakkında bilgi edinmek amacıyla veritabanı kullanmaya başlayacak.
Birleşik Krallık’a bağlı İskoçya’nın kuzeydoğusundaki bir kasabada yaşayan, Debbie Banks, kilim, halı ve dondurulmuş hayvan modellerinin olduğu kaplan derilerinden oluşan bir veritabanında gezerek suçluların izini sürmek için ipuçları arıyor.
Çevre Koruma Ajansı kaplanları vücutlarındaki çizgilere göre tanımlamaya çalışıyor.
Herhangi bir araştırmacı, bu hayvanı basitçe tanımlayarak kaplan kaçakçılığı süreci hakkında bilgi alabilir.
Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığı habere göre Banks verdiği demeçte, "Bir kaplanın kürkündeki çizgiler, insan parmak izleri kadar benzersizdir. Görüntüleri, yetiştirilmiş olabilecek esir kaplanların görüntülerine karşı çapraz referans yapmak için kullanabiliriz” dedi.
Banks’in şu anda yaptığı bu tarama, yavaş ilerleyen ve özenli bir iş. Ancak Birleşik Krallık'ta bir veri bilimi ve yapay zeka merkezi olan Alan Turing Enstitüsü tarafından geliştirilen yeni bir yapay zeka aracı, Banks ve kolluk kuvvetleri için hayatı çok daha kolaylaştıracak.
Banks, "Satışa sunulan veya ele geçirilen kaplanların görüntülerinden oluşan bir veri tabanımız var. "Araştırmacılarımız yeni görüntüler aldığında, bunları veritabanına karşı taramamız gerekiyor” dedi.
Yeni teknolojinin, kolluk kuvvetlerinin kaplan postlarının nereden geldiğini belirlemesine yardımcı olacağı ve kaplan kaçakçılığına karışan uluslararası ağları araştırmalarına izin vereceği bekleniyor.
Yetkililer, el konulan kaplan derilerinin ve ürünlerinin kökenini öğrendikten sonra, hayvanın korunan bir alanda yetiştirilip yetiştirilmediğini veya avlanıp avlanmadığını anlayabilecekler.
EIA'ya göre, tüketici talebinin körüklediği kaçak avlanma, türlerin hayatta kalması için büyük bir tehdit olmaya devam ediyor.
Kaplan derileri ve vücut parçaları, kısmen geleneksel Çin tıbbında kullanımlarından dolayı oldukça ilgi görüyor.
Şu anda Asya'da vahşi doğada yaşana tahminen 4 bin 500 kaplan kaldı.
Banks, "Kaplanlar son 120 yılda büyük bir nüfus düşüşüyle ​​karşı karşıya kaldılar, bu nedenle kaplan derileri de dahil olmak üzere parça ve ürünlerindeki ticaretin sona ermesine yardımcı olmak için elimizden gelen her şeyi yapmak istiyoruz” dedi.
Banks, kaplan fotoğrafları olan herkes, yapay zeka veritabanını güçlendirmeye yardımcı olmak için onları EIA'ya göndermeye davet ediyor. Banks, “ister fotoğrafçılar, ister araştırmacılar ve akademisyenler olsunlar, kürk desenlerinin net olduğu kaplan resimlerine sahip olan kişileri ajansa göndermeye davet ediyoruz” dedi.
BU fotoğrafların yaşan kaplanlar ya da ölmüş veyakut parçalanmış kaplanlara ait olabileceğini de ekledi.
Banks, Fotoğrafların veritabanına yüklenmesinin veritabanı bilimcilerinin özel bir algoritma geliştirmesine ve test etmesine imkân sağlayacağını, sadece projenin bu safhasını tamamlamak için dahi binlerce gönüllüye ihtiyaç olduğunu söylüyor.



Bilim doğruladı: Kalbin kırılması insanları gerçekten öldürebilir

Yakınını kaybedip yasını sürekli yüksek seviyelerde yaşayanların ölme olasılığı, düşük düzeylerde yas tutanlara göre yüzde 88 daha fazla (Unsplash)
Yakınını kaybedip yasını sürekli yüksek seviyelerde yaşayanların ölme olasılığı, düşük düzeylerde yas tutanlara göre yüzde 88 daha fazla (Unsplash)
TT

Bilim doğruladı: Kalbin kırılması insanları gerçekten öldürebilir

Yakınını kaybedip yasını sürekli yüksek seviyelerde yaşayanların ölme olasılığı, düşük düzeylerde yas tutanlara göre yüzde 88 daha fazla (Unsplash)
Yakınını kaybedip yasını sürekli yüksek seviyelerde yaşayanların ölme olasılığı, düşük düzeylerde yas tutanlara göre yüzde 88 daha fazla (Unsplash)

Harriette Boucher 

Yeni bir araştırma, yakınını kaybedip yoğun ve uzun süreli yas semptomlarından muzdarip olan kişilerin, sevdiklerinin ölümünden sonraki 10 yıl içinde ölme ihtimalinin, neredeyse iki kata ulaştığını ortaya koydu.

Danimarka'daki araştırmacılar, yakınını kaybedip sürekli yüksek düzeylerde yas tutanların, yasını daha düşük seviyelerde yaşayanlarla kıyasla, sağlık hizmetlerini daha fazla kullandığını ve ölme olasılığının yüzde 88 daha fazla olduğunu buldu.

Araştırmacılar, sevdiklerini kaybedenlerin yaşadığı 5 yas güzergahını tanımladı ve en ciddi şekilde etkilenenlerin daha erken ölme olasılığının daha yüksek olduğunu tespit etti.

Araştırma makalesinin yazarlarından Dr. Mette Kjærgaard Nielsen şu ifadeleri kullandı:

Yüksek yas semptomu seviyeleriyle; kalp damar hastalıkları, akıl sağlığı sorunları ve hatta intiharda görülen daha yüksek oranlar arasında bir bağlantı olduğunu daha önce bulmuştuk. Ancak ölümle ilişkisi daha fazla araştırılmalı.

Bilim insanı, "yüksek" bir yas güzergahına dair risk altında olan kişilerin erken fark edilebileceğini de söyledi:

Bir pratisyen hekim akıl sağlığına dair diğer ciddi rahatsızlıklar ve depresyonun eski belirtilerini arayabilir. Daha sonra bu hastalara kendileri özel takip sunabilir veya onları psikologların özel muayenehanelerine ya da ikinci basamak sağlık kuruluşlarına yönlendirebilirler.

Dr. Nielsen, "Pratisyen hekimler ayrıca yakınını kaybedenlerin ruh sağlığına odaklanılacak bir takip randevusu da önerebilir" dedi.

Bilim insanları, 2012'den bu yana yakınlarını kaybetmiş, yaş ortalaması 62 olan 1735 adet kadın ve erkeği 10 yıl boyunca Danimarka'da izledi. Bu süre zarfında bu kişilere, semptomlarını ve deneyimlerini değerlendiren bir dizi anket gönderildi ve araştırmacılar bunlarla katılımcıların sürekli olarak hangi düzeyde keder yaşadığını belirledi.

Grubun yüzde 66'sı yakın zamanda partnerini, yüzde 27'si bir ebeveynini ve yüzde 7'si de çok sevdiği bir başka kişiyi kaybetmişti.

Sürekli olarak yüksek düzeylerde yas belirtileri yaşayan yüzde 6'lık kesimin 10 yıl içinde ölme olasılığı, sürekli olarak düşük yas belirtileri gösterdiğini bildiren yüzde 38'e kıyasla yüzde 88 daha yüksekti.

Yüksek güzergahta olanların, yakınlarını kaybetmesinin üzerinden üç yıl geçtikten sonra sağlık hizmeti alma olasılıkları da daha yüksek çıktı.

Bu grubun konuşma terapisi veya diğer akıl sağlığı hizmetlerini alma ihtimalleri yüzde 186, antidepresan reçetesi yazılma olasılıkları yüzde 463, yatıştırıcı ya da kaygı giderici ilaç reçetesi alma ihtimalleri de yüzde 160 daha fazla.

 Independent Türkçe,independent.co.uk/news