Müslüman Kardeşler’in ‘uzlaşı çağrıları’ Mısır kamuoyunda karşılık bulmadı

Uzlaşı çağrılarının ‘Londra Cephesi’ tarafından bölünmeleri önlemek için yapıldığı düşünülüyor.

Eski Mısır Cumhurbaşkanı Mursi’nin devrilmesinin ardından Kahire’deki Rabia Meydanı’nı eylemlere sahne oldu. (Şarku’l Avsat)
Eski Mısır Cumhurbaşkanı Mursi’nin devrilmesinin ardından Kahire’deki Rabia Meydanı’nı eylemlere sahne oldu. (Şarku’l Avsat)
TT

Müslüman Kardeşler’in ‘uzlaşı çağrıları’ Mısır kamuoyunda karşılık bulmadı

Eski Mısır Cumhurbaşkanı Mursi’nin devrilmesinin ardından Kahire’deki Rabia Meydanı’nı eylemlere sahne oldu. (Şarku’l Avsat)
Eski Mısır Cumhurbaşkanı Mursi’nin devrilmesinin ardından Kahire’deki Rabia Meydanı’nı eylemlere sahne oldu. (Şarku’l Avsat)

Mısırlı uzmanlara göre, son zamanlarda Müslüman Kardeşler Teşkilatı (İhvan) tarafından ‘barış ve uzlaşı’ yönünde çağrılar yapılıyor. Ancak bu çağrılar, Mısır devleti ya da halkı nezdinde kayda değer bir karşılık bulmuyor. Mısırlı uzmanlar, söz konusu ‘barış çağrılarını’, İhvan Teşkilatı’nın yurt dışı kadrolarındaki bölünmüşlük halini sonlandırma çabalarıyla ilişkilendiriyor. 
Mısırlı yetkililerin ‘terörist örgüt’ olarak sınıflandırdığı Müslüman Kardeşler Rehber Vekili İbrahim Munir liderliğindeki ‘Londra Cephesi’, ‘barış ve uzlaşı’ çağrılarının arkasında yer alıyor. Konu hakkında bilgi sahibi kaynaklar Sky News Arabia'ya şunları aktardı:
“Londra’daki Şura Konseyi yakın zamanda bir toplantı gerçekleştirerek, Mısır makamlarıyla, ‘uzlaşı şartlarını’ görüşmek için Müslüman Kardeşler üyesi ve sempatizanlarından oluşan bir heyet oluşturmayı kararlaştırıldı. Şura Konseyi uzlaşı ve tutuklu bazı üyelerinin serbest bırakılması karşılığında Mısır’daki siyasi faaliyetlerini tamamıyla sonlandırmayı teklif ediyor.”  
Mısır'daki siyasal İslamcı örgütler konusunda uzman olan Ahmed Ban’ın değerlendirmesi ise şöyle oldu:
“İbrahim Munir liderliğindeki grupta, Mısır devleti ile bir uzlaşı sağlanması yönünde bir eğilim var. Bu girişimler bir nabız yoklama olarak değerlendirilebilir. İhvana yakın tarafsız önemli bir şahsiyet geçtiğimiz haftalarda uzlaşı için aracı oldu ve İbrahim Munir ile görüştü. Bu girişimin en önemli sonucu; Müslüman Kardeşler’in siyasi faaliyetinin dondurulması, İslami davetle yetinilmesi ve şiddet fikrine bir mesafe konulduğunun duyurulmasıdır. Ayrıca Londra Cephesi, resmi izinler alınana kadar Mısır’da iki yıldan önce bir davet faaliyetinin de yapılmamasına sıcak bakıyor.”
İbrahim Munir temmuz ayının sonunda yaptığı açıklamada şunları "Mısır'da yeni bir güç mücadelesine girmeyeceğiz" demişti. Munir El Cezire televizyon kanalına mart 2021'de verdiği röportajda da "Mısır’da muhalefete mahkumları da içerecek bir şekilde diyalog teklifi gelirse bunu reddetmeyiz” ifadesini kullanmıştı. 2019 yılında Müslüman Kardeşler üyesi olmaktan tutuklu bulunan gençler, ‘serbest bırakılmak istediklerini’ belirten ve İhvan yöneticilerinin aileleri ile ilgilenmediğini savundukları bir ses kaydı sızdırmıştı. Teşkilat üyesi gençler, İhvan yönetiminden kendi aralarındaki çekişmeleri bir kenara bırakıp, serbest bırakılmalarının sağlanması için kapsamlı müzakere yürütmelerini talep ediyordu. Ancak o dönem üst düzey Mısırlı bir güvenlik kaynağı, mahkumların böylesi bir ses kaydını sızdırmış olduklarını yalanladı.
Mısırlı uzman Ahmed Ban, Şarku’l Avsat’a şu değerlendirmede bulundu:
"İhvan örgütü, beş cepheye (Londra ve İstanbul cepheleri, Muhammed Kemal cephesi, hapishane liderleri ve sessiz çoğunluk) bölündükten sonra ciddi bir çıkmaza girdi. Her cephe en geniş kitle olan ‘sessiz çoğunluğa’ ulaşabilmek için bir diğeri ile rekabet halindedir. Çünkü teşkilatın tabanı, yönetici kadrolardan memnun değil. Mısır devletinin İhvan Teşkilatı’na yanıtı olumlu değildi. İhvan kendi düşüncelerini köklü bir şekilde ele almadan ve şiddet bulaştığını itiraf etmeden, devletin olumlu bir yaklaşım sergileyeceğini düşünmüyorum. Mısır kamuoyu seçim süreçlerinde İhvanı yakından tanıdı ve karşısında kitlesel gösteriler düzenleyerek yönetimi terk etmesini talep etti.”
Eski İçişleri Bakanı Yardımcısı Faruk el-Makrahi’nin açıklaması ise şöyle oldu:
“Müslüman Krdeşler ile uzlaşı fikrine Mısır toplumu tarafından sıcak bakılmıyor. Dolayısıyla İhvan’ın uzlaşı çağrılarının kamuoyunda bir karşılığı yok. Devlet de Müslüman Kardeşler’in uzlaşı çağrısını dikkate almıyor. Zaman zaman bu tür çağrılar yapılıyor. Bu çağrıların artması örgüt içindeki muhtemel bölünmelerden kaçınma girişimidir.”
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi Ocak 2015'te yaptığı açıklamada “Şiddet uygulayanlarla uzlaşılması (İhvan'a dolaylı bir gönderme yaparak) Mısır halkının karara verebileceği bir şeydir. Benim kişisel kararımla bu olmaz” demişti. Sisi’nin aylar önce başlattığı ‘ulusal diyalog’ toplantılarına Müslüman Kardeşler davet edilmedi. Sisi o dönem yaptığı açıklamada “Ulusal diyalog bir grup dışında herkes içindir” demişti. Müslüman Kardeşler teşkilatının lider kadrosunun çoğu, 3 Temmuz 2013'te eski Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin iktidardan indirilmesinin ardından patlak veren ‘şiddet olaylarına’ karıştıkları suçlamasıyla tutuklu olarak yargılanıyor. Müslüman Kardeşler Teşkilatı Rehberlik Konseyi Başkanı Muhammed Bedi ve bir dizi üst yönetici hakkında idam ve müebbet hapis cezaları verildi.
Müslüman Kardeşler Teşkilatı’nın yurt dışındaki lider kadroları arasında ciddi bölünmeler söz konusu. İbrahim Munir liderliğindeki ‘Londra Cephesi’ ile örgütün eski Genel Sekreteri Mahmud Hüseyin liderliğindeki ‘İstanbul Cephesi’ arasında keskin bir rekabet var. Londra’da yeni bir Şura Konseyi oluşturulması ve İstanbul Şura Konseyi’nin 6 üyesinin görevine son verilmesi bölünmeyi daha da derinleştirdi.



Madleen gemisinin alıkonulmasının ardından aktivistler İsrail'e götürüldü

TT

Madleen gemisinin alıkonulmasının ardından aktivistler İsrail'e götürüldü

Madleen gemisinin alıkonulmasının ardından aktivistler İsrail'e götürüldü

Almanya'nın Tel Aviv Büyükelçisi Steffen Seibert, Gazze Şeridi'ne uygulanan ablukayı kırmaya çalışırken Akdeniz'de İsrail askerleri tarafından alkonulan aktivistlerin İsrail'e götürüldüğünü bildirdi.

Seibert X platformu üzerinden yaptığı paylaşımda, “Tüm yolcular donanma tarafından İsrail'e nakledildi ve donanma bize hepsinin güvende olduğunu teyit etti. İsrailli yetkililer, aktivistlerden ülkeyi terk etmelerini istedi. Bir Alman vatandaşı için konsolosluk yardımı teklif ettik” ifadelerini kullandı.

Madleen, günler süren yolculuğun ardından gece saatlerinde, varış noktası olan Gazze Şeridi'ne ulaşmadan kısa bir süre önce İsrail güçleri tarafından durduruldu.

Özgürlük Filosu Koalisyonu, uzun süredir İsrail ablukası altında olan Gazze Şeridi’ne yardım ulaştırmayı amaçlıyordu.

İsrail Dışişleri Bakanlığı, Madleen'in durdurulmasının, 2007 yılından bu yana Gazze Şeridi'ne uygulanan ve izinsiz gemilerin girişini engelleyen deniz ablukasına dayandığını belirtti.

Özgürlük Filosu Koalisyonu tarafından geminin durdurulmasının ardından yapılan açıklamada, “Madleen gemisindeki on iki aktivistin ve diğer tüm Filistinli tutukluların derhal serbest bırakılmasını, acımasız işgale ve ablukaya son verilmesini ve Gazze Şeridi'ne insani yardım ulaştırılması için tüm sınır kapılarının derhal açılmasını talep ediyoruz” denildi.

İsrail Dışişleri Bakanlığı, Özgürlük Filosu Koalisyonu'nun yardım gemisi Madleen'in ‘güvenli bir şekilde İsrail kıyılarına doğru yol aldığını’ bildirdi.

İsrail Dışişleri Bakanlığı’nın X platformundaki hesabı üzerinden yapılan paylaşımda, “Yolcuların kendi ülkelerine dönmeleri bekleniyor” ifadesi yer aldı.

Özgürlük Filosu Koalisyonu yaptığı açıklamada, Madleen'in uluslararası sularda ‘İsrail ordusu tarafından saldırıya uğradığını ve engellendiğini’ belirtti.

Açıklamada, “Gemiye yasadışı bir şekilde çıkıldı, silahsız sivillerden oluşan mürettebatı kaçırıldı ve bebek maması, gıda ve tıbbi malzemeler de dahil olmak üzere hayat kurtarıcı temel yardım malzemelerine el konuldu” denildi.

Özgürlük Filosu Koalisyonu Koordinatörü Huveyda Araf, İsrail'in gemide bulunanları gözaltına almak için yasal yetkisi olmadığını söyledi.

Araf, “Gemideki gönüllüler İsrail'in yargı yetkisi altında değildir, yardım sağladıkları ya da yasadışı ablukayı kırdıkları için suçlanamazlar… Keyfi ve hukuksuz gözaltlarına derhal son verilmelidir” ifadelerini kullandı.

Özgürlük Filosu Koalisyonu tarafından yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı: “Hiçbir şey bizi caydıramaz. Tekrar yelken açacağız. Kuşatma sona erene ve Filistin özgürleşene kadar durmayacağız. Bu el koyma uluslararası hukuku açıkça ihlal ediyor ve Gazze Şeridi'ne engelsiz insani erişim gerektiren Uluslararası Adalet Divanı'nın (UAD) bağlayıcı kararlarına meydan okuyor.”

Aktivistler, İsrail'in Gazze Şeridi’ne engelsiz insani erişim sağlaması gerektiğini vurguluyor.

Ancak İsrail Dışişleri Bakanlığı, Gazze Şeridi açıklarındaki bölgenin 2007'den bu yana uygulanan deniz ablukası kapsamında izinsiz gemilere kapalı olduğunu ve Madleen'in bu nedenle durdurulduğunu belirtti.

Aktivistlerin İsrail kıyılarına ne zaman ulaşacakları ve ne zaman ülkelerine geri gönderilecekleri ise belirsizliğini koruyor.