Eş-Şebab Hareketi Somali içinde ve dışında genişliyor

Eş-Şebab Hareketi unsurları (Arşiv – Reuters)
Eş-Şebab Hareketi unsurları (Arşiv – Reuters)
TT

Eş-Şebab Hareketi Somali içinde ve dışında genişliyor

Eş-Şebab Hareketi unsurları (Arşiv – Reuters)
Eş-Şebab Hareketi unsurları (Arşiv – Reuters)

Somali'de Hasan Şeyh Mahmud'un iktidara gelişiyle birlikte ülkedeki durumun istikrara kavuşacağı yönündeki umutlara rağmen Eş-Şebab Hareketi’nin (El Kaide'nin Doğu Afrika'daki kolu) saldırılarının artması, yeniden endişeler neden oldu. Uzmanlar ise bu saldırıları “örgütün, faaliyetlerini Afrika Boynuzu’na doğru genişletme eğilimi” olarak değerlendirdi.
Bu eğilim, Somali içinde ve dışındaki saldırıların şiddetinin artmasıyla net bir şekilde görülebilir. Bu saldırıların sonuncusu Cuma günü gerçekleşti. Eş-Şebab Hareketi’nin radikal militanları Somali'nin başkenti Mogadişu'da bulunan bir otele saldırı düzenledi. Cumartesi günü yapılan resmi açıklamaya göre saldırıda 13 kişi hayatını kaybetti. Bu, Somali içinde gerçekleşen bir dizi saldırının devamı niteliğindeydi. Nitekim bu ayın başında başkent Mogadişu şehir merkezinde yola tuzaklanan anti personel mayınla bir askeri araç hedef alındı. Aynı şekilde Temmuz ayının sonlarında Hiran eyaletinde çatışmalar çıkarken, Güneybatı Eyaleti Adalet Bakanı Hasan İbrahim Lugbur düzenlenen bombalı saldırı sonucu hayatını kaybetti.
Eş-Şebab Hareketi’nin eylemleri Somali sınırlarının dışına da uzandı. Zira örgütün Etiyopya içlerinde gerçekleştirdiği son saldırıda 17 Etiyopyalı polis memuru öldü. Örgüt Mandira kentinde bulunan Kenya ordusuna ait bir üsse saldırdı. Resmi açıklamalara göre üsteki ordu personellerinden birkaçı yaralandı. Örgütün saldırıları ayrıca  Afrika Birliği Geçiş Misyonu’nun (ATMIS) Somali’deki üslerine de uzandı.
Afrika çalışmaları uzmanı ve Mısır'daki Pharos Danışma ve Stratejik Araştırmalar Merkezi'nin Genel Koordinatörü Dr. Nermin Tevfik, Eş-Şebab Somali Cumhurbaşkanı’nın karşı karşıya olduğu "en önemli" sorunlarından biri olduğu görüşünde. Şarku’l Avsat’a konuşan Tevfik, “Ülkenin içinden geçtiği zorlu bir siyasi dönemin ardından gelen Şeyh Mahmud'un seçilmesinin ardından herkes Somali'deki durumun istikrara kavuşacağına umut bağlamıştı. Eş-Şebab Hareketi belirgin şekilde bir dikkat çekme çabasıyla Somali içindeki ve dışındaki eylemlerini genişletmeye başladı; Somali'de ve Etiyopya'nın içlerinde eylemler gerçekleştirdi” dedi.
Zayed ve Kahire Üniversitelerinde Siyaset Bilimi Bölümü’nde dersler veren Prof. Dr. Hamdi Abdurrahman’ın El-Ahram Siyasi ve Stratejik Araştırmalar Merkezi tarafından yayınlanan analizine göre, Eş-Şebab Hareketi’nin Somali-Etiyopya sınırına düzenlediği saldırı, 2007 yılında güney ve orta Somali'nin kontrolünü ele geçirmesinden bu yana Hareket’in “en cüretkâr” girişimi olarak kabul ediliyor. Abdurrahman, analizinde, 10 yıldan uzun süredir bölgede güvenlik alanında yaşanan dönüşümlerin gölgesinde Eş-Şebab'ın Etiyopya’ya sızmasının örgütün emellerini ve pragmatist yönünü gösterdiğini belirtti. Abdurrahman, örgütün Etiyopya’ya sızma hareketini ‘sembolik bir zafer’ olarak sunmasını beklediğini kaydetti.
Abu Dabi merkezli İleri Araştırmalar ve Çalışmalar İçin Geleceğin Merkezi’nin yayınladığı son rapora göre, Eş-Şebab’ın gerginliği tırmandırma girişimi, “Somali Cumhurbaşkanı’nın örgütü zayıflatmak ve finansman kaynaklarını kurutmak amacıyla topyekûn bir savaş başlatmak için uluslararası ve bölgesel desteği harekete geçirmeyi amaçlayan yeni stratejisine yanıt olarak” geldi. Raporda ayrıca örgütün yaklaşık bir yıl önce bölgede genişlemeyi ve Batılı ülkelerin Afrika Boynuzu’ndaki çıkarlarını hedef almayı öngören yeni bir strateji benimsemesinde ve gerginliği tırmandırma girişiminde ABD güçlerinin Mogadişu'ya geri dönmesinin rol oynadığı değerlendiriliyor.
Eski ABD Başkanı Donald Trump'ın yönetimi 2020'de 700 ABD askerinin Somali'den çekilmesi talimatını verdi. Ancak halefi Joe Biden'ın yönetimi kararı geri aldı ve Mayıs ayında ABD askerlerinin bölgeye geri döndüğünü ve örgüte yönelik operasyonlarını başlattığını duyurdu.
Dr. Nermin Tevfik, son dönemde örgüt saldırılarının artmasına neden olan başka bir faktörün de "El Kaide lideri Eyman El-Zevahiri'nin öldürülmesi” olduğunu söyledi. Tevfik, "Eş-Şebab, El Kaide'ye bağlılık sözü veren en güçlü Afrika hareketidir. Yerine yeni bir lider arayışının sürdüğü bir ortamda Zevahiri’nin öldürülmesi, örgütü dikkat çekmeye ve genel olarak Afrika Boynuzu’nda varlığını kanıtlamaya sevk etti” dedi.
Tevfik’e göre örgütün Somali'nin komşu ülkelerine yönelik saldırıları yeni olmayabilir. Zira örgüt son 10 yılda benzer saldırılar düzenledi. Ancak örgütün Kenya’daki Westgate adlı alışveriş merkezine düzenlediği saldırıya işaret eden Tevfik, son dönemde “nispeten kısa bir zaman aralığında saldırıların sıklığının arttığını” ifade etti.
Eş-Şebab 2013 yılında Nairobi'deki Westgate alışveriş merkezine birkaç gün süren rehin alma eylemi sırasında 67 kişinin ölümüne yol açan bir saldırı düzenledi.
Tevfik, “önümüzdeki dönemde saldırıların sıklığının artmasını ve bunun da bir bütün olarak Afrika Boynuzu'nda olayların patlak vermesine yol açmasını” beklediğini kaydetti.
Prof. Dr. Hamdi Abdurrahman ise “Eş-Şebab'ın son saldırısının, Etiyopya'da örgüt için aktif bir mücadele varlığı oluşturmaya yönelik büyük bir stratejik girişimin başlangıcı olduğuna” işaret etti.



Çin, kamu çalışanlarının pasaportlarını neden topluyor?

Pekin'in yurtdışına gitmek isteyen kamu görevlilerinin yabancılarla temas etmesinden korktuğu iddia ediliyor (AFP)
Pekin'in yurtdışına gitmek isteyen kamu görevlilerinin yabancılarla temas etmesinden korktuğu iddia ediliyor (AFP)
TT

Çin, kamu çalışanlarının pasaportlarını neden topluyor?

Pekin'in yurtdışına gitmek isteyen kamu görevlilerinin yabancılarla temas etmesinden korktuğu iddia ediliyor (AFP)
Pekin'in yurtdışına gitmek isteyen kamu görevlilerinin yabancılarla temas etmesinden korktuğu iddia ediliyor (AFP)

Ülkedeki "ideolojik sadakat" ve "siyasi disiplini" artırmayı amaçlayan Pekin; aralarında ilkokul öğretmenleri, hemşireler ve alt kademedeki pozisyonlarda görev yapanların da bulunduğu kamu çalışanlarının yurtdışı seyahatlerini zorlaştırıyor. 

New York Times'ın (NYT) haberine göre çok sayıda kişiden pasaportlarını iade etmeleri istendi.

Kişisel nedenlerle de olsa Çin topraklarının dışına çıkmaya niyetlenenlerin birden fazla makamdan onay alması gerekiyor. 

Bazı emekliler, pasaportlarını geri almak için iki yıl beklemek zorunda kalıyor. 

Yaşadıkları kentten ayrılmak isteyenlerin sosyal medya hesaplarını yetkililere göstermesi de beklenebiliyor. 

Çin'in güneyindeki bir ilkokulda edebiyat dersleri veren Tina Liu, işe girerken "Okulun izni olmadan yurtdışına seyahat etmek kovulma nedenidir" maddesinin de olduğu bir sözleşmeyi imzaladığını aktarıyor. 

Sonrasında çalışanların olduğu bir grup sohbetine şu mesaj gelmiş:

Üst makamların düzenlemelerine göre öğretmenler disiplin konusundaki farkındalıklarını güçlendirmeli. Şu anda herhangi bir yurtdışı tatiline izin vermeyeceğiz.

Pasaportlarını teslim etmesi istenenler, bir hafta içinde bu talebe yanıt vermezse 5 yıla varan sürelerde seyahat yasağı alabiliyor.

Pekin bu politikaları ulusal güvenlik, yolsuzlukla mücadele ve masrafları kısma gibi gerekçelerle uyguladığını savunsa da hassas bilgiye sahip olmayan bireylerin de artan biçimde bu durumdan etkilendiği bildiriliyor. 

Bazı yerel yönetimlerin en fazla üç kişinin birlikte dışarıda yemek yemesine izin verdiği öne sürülüyor. 

7 kamu çalışanıyla konuşan NYT, dış istihbarat örgütlerine dair korkuların Çin'de paranoyaya dönüştüğünü savunurken, bu durumun Pekin'in dış yatırım ve yabancı turist çekme arzusuyla bağdaşmadığını belirtiyor. 

Çin dışındaki üniversitelerden mezun olanların kamuda iyi kariyerler yapmalarını sağlayabilecek işlere alınmadığı da Amerikan gazetesinin haberinde iddia ediliyor. 

Hong Kong Şehir Üniversitesi'nden Dongshu Liu, Pekin'in orta kademe yöneticilere baskı yaparken net kanunlar sunmadığını, bu durumun da riskli olabilecek her şeyin yasaklanmasıyla sonuçlandığını söylüyor:

ABD-Çin ilişkileri ve rekabet yüzünden Çin toplumunun yabancı ülkelere karşı daha hassas olduğunu söylemek mümkün. Dış ülkelere dair her şeyi riskli görüyorlar.

ABD merkezli İnsan Hakları İzleme Örgütü şubatta yaptığı açıklamada Pekin'in Çin yurttaşlarının seyahat hakkına keyfi kısıtlamalar getirdiğini bildirmişti. Tibetliler ve Uygurların yoğun olduğu yerlerdeki uygulamaların ülkenin başka yerlerine yayıldığı da vurgulanmıştı.

Independent Türkçe, New York Times, İnsan Hakları İzleme Örgütü