Venüs Kızı adlı asteroit 30 milyon yıl sonra patlayabilir

Venüs Kızı adlı asteroit 30 milyon yıl sonra patlayabilir
TT

Venüs Kızı adlı asteroit 30 milyon yıl sonra patlayabilir

Venüs Kızı adlı asteroit 30 milyon yıl sonra patlayabilir

Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü'nden astronom Bryce Boleyn liderliğindeki ABD’li araştırma ekibi, ‘Venüs Kızı’ olarak adlandırılan iç asteroidin akıbetine ilişkin araştırmayı tamamladı. Araştırma ekibinin yaptığı simülasyonlara göre söz konusu asteroit 30 milyon yıl içinde bir gezegenle ya da güneşle patlamaya yol açabilecek kütle çekimsel etkileşime geçecek.
Güneş sisteminde çok sayıda asteroit bulunuyor. Şimdiye kadar bir milyon asteroit saptanmış durumda. Hepsi de gezegenimizin yörüngesinin dışında, orta ve dış güneş sisteminden en uzak bölgelerde yer alıyor.
Bilim insanları tarafından yapılan simülasyonlar, güneşe daha yakın, tamamen Venüs'ün yörüngesinde hapsedilmiş bir grup asteroit olması gerektiğini ve şimdiye kadar sadece birinin bulunduğunu gösteriyor. 2020 yılında keşfedilen bu asteroidin adı (Ayló'chaxnim), Kaliforniya'nın yerli halkı olan Luiseño dilinde ‘Venüz Kızı’ anlamına geliyor.
İlk olarak Caltech'teki Palomar Gözlemevi'ndeki Zwicky Gözlem Tesisi kullanılarak yapılan ve bir dizi farklı cihazla takip edilen bu asteroide yönelik ilk gözlemler, yaklaşık 2 kilometre çapında olduğu, Mars ve Jüpiter arasında dönen asteroitlerin iç ana kuşağındaki S tipi asteroitlere karşılık geldiği ve kırmızımsı renge sahip olduğu yönündeydi.
Bolin ve meslektaşları, British Journal'ın Monthly Notices of the Royal Astronomical Society'nin son sayısında yayımlanan çalışmada, asteroidin yaklaşık 1,7 kilometre çapında olduğunu ve ana asteroit kuşağından şu anki konumuna göç ettiğini belirledi.
Bolin ve ekibi ayrıca, Venüs Kızı’nın son bir milyon yıl içinde şu anki konumuna yakın zamanda ulaştığını ve orada uzun süre kalma ihtimalinin düşük olduğunu da buldu.
Bolin’in modellerine göre bu asteroidin 30 milyon yıl içinde başka bir gezegen veya güneş ile yerçekimsel etkileşimde bulunma olasılığı yüzde 90.
Simülasyonlar ayrıca asteroidin 50 milyon yıl içinde gezegenimiz ile çarpışma şansının yüzde 0.16 olduğunu gösterdi. Her ne kadar bu oldukça zayıf bir ihtimale işaret etse de yine de sıfır olmadığına dikkat çekiliyor.



Dinozorlar Çağı'ndaki kuşların Arktika'da yuva yaptığı ortaya çıktı

Araştırmacılar 73 milyon yıl önceki Prince Creek ekosisteminin, yaz mevsiminde yaklaşık 6 ay boyunca kesintisiz gün ışığına maruz kaldığını düşünüyor (Gabriel Ugueto)
Araştırmacılar 73 milyon yıl önceki Prince Creek ekosisteminin, yaz mevsiminde yaklaşık 6 ay boyunca kesintisiz gün ışığına maruz kaldığını düşünüyor (Gabriel Ugueto)
TT

Dinozorlar Çağı'ndaki kuşların Arktika'da yuva yaptığı ortaya çıktı

Araştırmacılar 73 milyon yıl önceki Prince Creek ekosisteminin, yaz mevsiminde yaklaşık 6 ay boyunca kesintisiz gün ışığına maruz kaldığını düşünüyor (Gabriel Ugueto)
Araştırmacılar 73 milyon yıl önceki Prince Creek ekosisteminin, yaz mevsiminde yaklaşık 6 ay boyunca kesintisiz gün ışığına maruz kaldığını düşünüyor (Gabriel Ugueto)

Bilim insanları, kuşların kutup bölgelerine en azından 73 milyon yıldır yuva yaptığını keşfetti. 

Günümüzde Arktika'da yuva yapan 200'den fazla kuş türü var. Bilim insanları bu hayvanların ekosistemin önemli üyeleri olduğunu, polenleşme ve tohum dağılımı gibi temel görevlere katkı sağladığını söylüyor.

Daha önce yapılan araştırmalarda bu davranışın yeni olmadığı görülmüştü. Princeton Üniversitesi'nden Lauren Wilson "Kutup bölgelerinde yuva yapmaya dair en eski kanıt, Antarktika'nın Eosen dönemine ait yaklaşık 46,5 milyon yıl önce yaşamış bir penguen kolonisiydi" diyor.

Wilson liderliğindeki ekibin yeni araştırmasıysa bu tarihi yaklaşık 25 milyon yıl daha geriye çekti. 

Bilim insanları Alaska'nın kuzeyindeki Prince Creek formasyonunda yaptıkları kazılarda aralarında embriyo ve yavru kalıntıları da olan 50'den fazla kuş fosili ortaya çıkardı. Çoğunun boyu 2 milimetreden daha kısa olan bu fosiller, kuşların kutup bölgelerinde yuva yaptığına dair en eski kanıtı sunuyor. 

Bulguları hakemli dergi Science'ta yayımlanan çalışmanın ortak yazarı Patrick Druckenmiller, "Bu yeni fosiller, kuşların evrimi hakkındaki bilgilerimizde önemli bir boşluğu dolduruyor" diyerek ekliyor:

Bu çalışmadan önce, birkaç ayak izi dışında Alaska'da kuş fosilleri bulunmamıştı.

Araştırmacılar yaklaşık 73 milyon yıl önce Arktika'da yuva yapan bu kuşların en azından üç ayrı gruptan geldiğini saptadı. Fosillerin bir kısmı martıya benzeyen Ichthyornithes ve dalgıç kuşuna benzeyen Hesperornithes gruplarına aitti. Artık soyu tükenen bu gruplar dişli kuşları içeriyordu.

Ancak kalıntıların çoğu ördeklere benzeyen dişsiz kuşlara aitti. Araştırmacılar dişsizliğin, bugün yaşayan bütün kuşları içeren grubun belirleyici özelliği olduğunu ifade ediyor. Bu nedenle bulgular, milyonlarca yıl önce Arktika'da yuva yapan kuşların, modern kuşların yakın akrabaları olduğuna işaret ediyor.

Ekip, bölgenin o dönemde bugüne kıyasla daha sıcak olduğunu ve muhtemelen 6 ay boyunca kesintisiz gün ışığı aldığını söylüyor. Ancak bu durum kuşların dondurucu soğuklara maruz kalmadıkları anlamına gelmiyor.

Druckenmiller "Kışlar bugünkü kadar sert olmasa da yıl boyunca burada yaşayan hayvanlar dondurucu soğuklara, ara sıra yağan kara ve yaklaşık 4 ay süren kış karanlığına katlanmak zorundaydı" diye açıklıyor.

Ancak bölgede o zaman yuva yapan kuşların tek sorunu sıcaklıklar değildi. Araştırmacılar bazılarının uzunluğu 5 metreye ve ağırlığı 2 tona çıkan yaklaşık 12-13 dinozor türüyle beraber yaşadıklarını söylüyor. 

Druckenmiller, Troodon gibi etçil dinozorların, "bu sevimli küçük kuşları akşam yemeğinde seve seve yiyeceğini" söylüyor. 

Edinburgh Üniversitesi'nden paleontolog Steve Brusatte, yer almadığı çalışmanın bulgularını şöyle değerlendiriyor:

Bu fosiller, kuşların onlarca milyon yıl önce bu yüksek enlemlerdeki toplulukların ayrılmaz bir parçası olduğunu ve bu toplulukların modern zamanlardaki ekolojik bir yenilik değil, Dünya tarihinin uzun vadeli bir normu olduğunu gösteriyor.

Independent Türkçe, Guardian, Live Science, Science