İsrail, Avrupa ülkelerine yönelirken ABD ile ‘açık bir kriz’ istemiyor

Macron, Lapid'e İsrail ve bölgesel güvenlik endişelerinin yakında yapılması planlanan nükleer anlaşmada dikkate alınacağı sözü verdi

Macron ve Lapid’in geçtiğimiz Temmuz ayında başkent Paris'teki Elysee Sarayı’nda düzenledikleri ortak basın toplantısından bir kare (AFP)
Macron ve Lapid’in geçtiğimiz Temmuz ayında başkent Paris'teki Elysee Sarayı’nda düzenledikleri ortak basın toplantısından bir kare (AFP)
TT

İsrail, Avrupa ülkelerine yönelirken ABD ile ‘açık bir kriz’ istemiyor

Macron ve Lapid’in geçtiğimiz Temmuz ayında başkent Paris'teki Elysee Sarayı’nda düzenledikleri ortak basın toplantısından bir kare (AFP)
Macron ve Lapid’in geçtiğimiz Temmuz ayında başkent Paris'teki Elysee Sarayı’nda düzenledikleri ortak basın toplantısından bir kare (AFP)

ABD ve İran’ın Avrupa Birliği’nin (AB) arabuluculuğunda 2015 tarihli nükleer anlaşmayı canlandırma konusunda uzlaşma şansının artması ve AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell’in İran’ın sunulan son öneriye verdiği yanıtı ‘olumlu’ olarak değerlendirip ABD'nin de olumlu yönde yanıt vermesini beklediklerini belirtmesiyle birlikte İsrail’in korkuları artıyor. Bu korkuların artmasıyla Tel Aviv'in ABD yönetimine doğrudan ve ABD Kongresi aracılığıyla uyguladığı baskı da yoğunlaşıyor. Aynı zamanda nükleer anlaşmaya taraf olan Fransa, Almanya ve İngiltere üzerinde de baskı oluşuyor.
İsrailli yetkililer son günlerde, ilgili Avrupalı ​​liderlerle temaslarını yoğunlaştırdılar. İsrail Başbakanı Yair Lapid geçtiğimiz günlerde Almanya Başbakanı Olaf Scholz ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Ardından dün Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile benzer bir görüşme yaptı. Lapid’in İngiltere Başbakanı ile de böyle bir görüşme gerçekleştirmesi bekleniyor. Tel Aviv, ne Temmuz ayı ortalarında İsrail'e yaptığı resmi ziyaret sırasında ne de ABD diplomasisiyle temasları yoluyla nükleer anlaşma dosyasında ABD Başkanı Joe Biden'ın bileğini henüz bükmeyi başaramadığından şimdi Avrupalı taraflara yaklaşarak Washington'ı atlatmaya çalışıyor.
Lapid, başbakan olarak yurtdışına ilk ziyaretini geçtiğimiz ay Paris'e yapmıştı. Bu ziyaret, 2015 yılında yapılan müzakereler sırasında en sert tutumu sergileyen Fransa’nın eski Dışişleri Bakanı Laurent Fabius’un nükleer anlaşmanın bir an önce imzalanmasını isteyen dönemin ABD Dışişleri Bakanı John Kerry'nin baskıları karşısında başarısız olan direnişini hatırlattı.
Nükleer anlaşma ile ilgili gelişmeleri takip eden Avrupalı kaynaklara göre İsrail, Avrupalıları anlaşmayı bozmak ve anlaşmanın canlandırılmasını engellemek için değil, en azından anlaşmanın şartlarının iyileştirilmesi için harekete geçirmeyi ve böylece yeni anlaşmanın imzalanmasını geciktirmeyi umuyor.
İsrail, Washington'la açık bir kriz yaşamak istemese de, anlaşmaya dönmesini engelleyemediğine ikna olmuş durumda. Aynı kaynaklara göre bu yüzden İsrail iki kartla oyunu oynamaya çalışıyor. Bunlardan birincisi, Borrell tarafından sunulan anlaşma taslağının sadece İsrail için değil, Avrupa için de tehdit olduğu algısı oluşturmak, ikincisi ise İsrail'in bununla ilgilenmediğini, yani hareket etmekte özgür olduğunu ve bu nedenle İran'a karşı olası bir askeri operasyona sıcak baktığının anlaşılmasını sağlamak.
İsrail Savunma Bakanı Benny Gantz dün, ‘nükleer anlaşma metninde birçok boşluk bulunduğunu’ ve ‘gerekirse İran'a karşı olası bir askeri operasyona sıcak baktıklarını’ yineledi. Başka bir deyişle Gantz, İsrail'in ABD yeşil ışık yakmadan değil, herhangi bir amacı olmadan bir savaş başlatamayacağının farkında olmasına rağmen, savaş baltasını sallıyor.
Açıkça görüldüğü üzere İsrail, Batılılara, İran'ı ve nükleer programını ‘bekasına yönelik bir tehdit’ olarak gördüğünü bilerek İran’a karşı hoşgörü olarak nitelendirdiklerini yeniden gözden geçirmeye zorlamak için baskı yapıyor.
Öte yandan Fransa Cumhurbaşkanı Macron, İsrail Başbakanı Lapid ile telefon görüşmesinde, İsrail ve bölgesel güvenlik endişelerinin yakında yapılması planlanan nükleer anlaşmada dikkate alınacağına dair güvence vermeye çalıştı. Elysee Sarayı’ndan yapılan açıklamada, Fransa Cumhurbaşkanı’nın Lapid’e Pazar günü Biden, Scholz ve Boris Johnson ile gerçekleşen dörtlü görüşmenin içeriğinden bahsettiği belirtildi.
Macron, İsrail'in güvenlik endişelerinin yanı sıra bölgedeki diğer ülkelerin endişelerini de dikkate alarak resmi adı Kapsamlı Ortak Eylem Planı (KOEP) olan 2015 tarihli nükleer anlaşmayı canlandıracak bir anlaşmaya varma çabalarını sürdürmeyi istediklerini ifade etti.
Fransa Cumhurbaşkanlığı’ndan yapılan açıklamaya karşı Lapid'in ofisinden yapılan açıklamada, İsrail Başbakanı’nın Fransa Cumhurbaşkanı’na nükleer anlaşmanın canlandırılmasına karşı olduğunu ve bunun olması halinde İsrail'in böyle bir anlaşmaya uymayacağını bildirdiği belirtildi.
Lapid’in ofisinden yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı:
“Başbakan, (Fransa) Cumhurbaşkanı'na İsrail'in anlaşmanın canlandırılmasına karşı olduğunu ve böyle bir anlaşmaya bağlı kalmayacağını açıkça belirtti. İsrail, İran'ın nükleer silaha sahip olmasını engellemek için elinden gelen her şeyi yapmaya devam edecek.”
Ancak Paris, Berlin ve Londra’da ‘şifrenin’ Washington'da olduğuna ve ABD yönetiminin çıkarları için işe yarayacağını düşünmesi halinde yeni anlaşmayı imzalamasını engelleyemeyeceklerine dair güçlü bir kanaat var. Avrupalı ​​kaynaklar, Paris, Berlin ve Londra’nın, ABD eski Başkanı Donald Trump'ın anlaşmayı feshetmeyi ve İran'a yeniden ağır yaptırımlar uygulamayı istediğinde ona hep birlikte karşı çıktıklarını, INSTEX olarak bilinen özel ticari mekanizma aracılığıyla ABD'nin sınır ötesi yaptırımlarını atlatmaya çalıştıklarını, fakat başarısız olduklarını hatırlattılar.  Her halükarda, Biden'ın Avrupalı liderle istişare jesti büyük olasılıkla ‘yemeğin hazır olduğunu’ gösteriyor.
Johnson, Macron, Biden ve Scholz arasındaki telefon görüşmesinin ardından Beyaz Saray’dan yapılan ve dört liderin ‘İran'ın nükleer programıyla ilgili devam eden müzakereleri, Ortadoğu'daki ortaklara desteğin artırılması ihtiyacını, İran'ın bölgesel istikrarı bozucu faaliyetlerine karşı caydırıcılık ve bu faaliyetleri kontrol altına almaya yönelik ortak çabaları görüştükleri’ belirtilen açıklama genel olarak İsrail ve bölge ülkelerinden gelecek tepkiyi önceden tahmin ederek yapılmış bir açıklama olarak anlaşılıyor. Batılıların, İran'ın tüm bölge için endişe kaynağı olan balistik füze programı ve bölgesel politikasının anlaşmaya dahil edilmesi konusunda daha önce yapılan taleplerden hep beraber geri adım attıkları biliniyor. Tahran'a yönelik tüm yaptırımların kaldırılmasının Batı'yı, bir yandan İran’ın füze programını kontrol altına almalarını, bir yandan da komşularının iç işlerine açıkça müdahalesine son vermelerini sağlamak için İranlı yetkililer üzerinde herhangi bir baskı aracından mahrum kalacakları korkusu hakim.



İrlanda Başbakanı Varadkar'ın "sürpriz istifası" merak konusu oldu

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

İrlanda Başbakanı Varadkar'ın "sürpriz istifası" merak konusu oldu

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

İrlanda Başbakanı Leo Varadkar'ın görevinden "sürpriz istifa" kararı, bu kararın hemen öncesinde İrlanda kökenli ABD Başkanı Joe Biden'ın yüzüne kameralar önünde Gazze konusunda sitem ettiği konuşması nedeniyle gündemdeki yerini koruyor.

İrlanda'da 2017'den bu yana Fine Gael partisinin genel başkanlığını yürüten 45 yaşındaki Varadkar, dün başkent Dublin'de yaptığı istifa açıklamasında, ülkesine liderlik ettiği süreyi "hayatının en tatmin edici dönemi" olarak tanımladı.

İki kez İrlanda Başbakanı olarak görev yapan Varadkar, konuşması sırasında duygulanarak, görevini bırakma nedenlerinin "hem kişisel hem de siyasi" olduğunu belirtti.

Başbakanlık görevinden istifa eden Varadkar, parlamento üyesi olarak kalmaya devam edecek.

İrlanda ve İngiliz basını, istifa kararının "sürpriz" olduğu ve Varadkar'ı böyle bir karar almaya iten nedenin henüz bilinmediğini belirtti.

- Gazze'de yaşananları İrlanda'nın geçmişine benzettiği konuşması gündeme oturmuştu

Başbakanlık görevini üstlendiğinde 38 yaşında ve ülkesinin "en genç Başbakanı" ünvanına sahip olan Varadkar, istifa kararının hemen öncesinde Aziz Patrick Günü dolayısıyla ABD'ye ziyaret gerçekleştirmişti.

Leo Varadkar'ın, İrlanda asıllı ABD Başkanı Biden'ın Beyaz Saray'da Aziz Patrick Günü için verdiği davette, Gazze'de yaşananları İrlanda'nın geçmişine benzettiği konuşması gündeme oturmuştu.

Varadkar, konuşmasında, Biden'a, İrlandalıların Filistin halkıyla empati kurmasının nedeninin, Gazze halkının kendi yaşadıklarına benzer acılar çekmesi olduğunu hatırlatmıştı.

- "Gazze halkının gözlerinde kendi tarihimizi görüyoruz"

Gazze'deki insanlık dramını, ülkesinin sömürgeleştirildiği dönemde yaşananlara benzeten Varadkar, "Kendi tarihimizi onların gözlerinde görebiliyoruz." ifadesiyle ABD Başkanı'na sitemde bulunmuştu.

Varadkar, "Dünyayı dolaştığımda liderler bana sık sık 'İrlandalıların, Filistin halkına karşı neden bu kadar empati duyduğunu' soruyor. Cevabı basit, onların gözlerinde kendi tarihimizi görüyoruz. Yerlerinden edilmesi, mülklerinin ellerinden alınması, ulusal kimlikliklerinin kabul edilmemesi, zorunlu göç, ayrımcılık ve açlığın hikayesi..." ifadelerini kullanmıştı.

İrlanda'nın, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarına Avrupa'da en çok karşı çıkan ülkelerden biri olduğunu vurgulayan Varadkar, İrlandalıların, Gazze'de yaşanan felaketten derin endişe duyduğunu belirtmişti.

Biden'a, bir İrlandalı olarak demokrasinin gerekliliklerini yerine getirmesi ve Gazze'deki dramın son bulmasına öncülük etmesi çağrısında bulunan Varadkar, "Gazze halkı, acil gıdaya, ilaca, barınağa ve özellikle de bombardımanın durmasına ihtiyaç duyuyor." demişti.

- Varadkar, İsrail için "Öfke gözlerini kör etmiş" ifadesini kullanmıştı

İrlanda parlamentosunun alt kanadı Dail'de yapılan bir oturumda da İsrail'in artık ABD dahil dünyadaki hiçbir ülkeyi dinlemediğini kaydeden Varadkar, "Öfke gözlerini kör etmiş durumda ve gittikleri yolda ilerleyerek uzun vadede kendi güvenlikleri açısından durumu çok daha kötü hale getireceklerine inanıyorum." ifadesini kullanmıştı.

Ayrıca, Varadkar, İspanya Başbakanı Pedro Sanchez ile AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen'e geçen ay gönderdiği mektupta, AB'den İsrail'le ticari bağların gözden geçirilmesini talep etmişti.

Varadkar, AB'nin, Gazze konusunda açık ve güçlü bir tutum benimsemeyerek ve çifte standart uyguladığı algısı vererek "kredibilitesini kaybettiği" uyarısında da bulunmuştu.

- İrlanda, 7 Ekim'den bu yana Gazze'ye verdiği destekle ön plana çıkıyor

Varadkar başta olmak üzere İrlanda, 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze'ye verdiği destekle ön plana çıkıyor.

İrlanda Cumhurbaşkanı Michael Higgins de Birleşmiş Milletler (BM) Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) Genel Komiseri Philippe Lazzarini'nin, "İsrail'in UNRWA'yı yok etme kampanyası yürüttüğü" açıklamalarına atıfta bulunarak, böyle bir kampanyanın başlatılmasını "utanç verici bir rezalet" olarak nitelemişti.

İrlanda Başbakan Yardımcısı, Dışişleri ve Savunma Bakanı Micheal Martin de Gazze'deki insani krizi "insan yapımı" olarak nitelemiş ve "tamamen kabul edilmez" olduğunu belirtmişti.

Ayrıca, İrlanda, bazı ülkelerin UNRWA'ya finansal desteği kesme kararının ardından Ajans'a 20 milyon avroluk finansal destek sağlayacağını açıklamıştı.