Doğum kontrol hapları hangi davranışları etkiliyor?

"Doğum kontrol hakkımız var ama daha iyi doğum kontrol hakkımız da var"

İlk doğum kontrol hapı 1960'da ABD Gıda ve İlaç Dairesi'nden onay aldı (Unsplash)
İlk doğum kontrol hapı 1960'da ABD Gıda ve İlaç Dairesi'nden onay aldı (Unsplash)
TT

Doğum kontrol hapları hangi davranışları etkiliyor?

İlk doğum kontrol hapı 1960'da ABD Gıda ve İlaç Dairesi'nden onay aldı (Unsplash)
İlk doğum kontrol hapı 1960'da ABD Gıda ve İlaç Dairesi'nden onay aldı (Unsplash)

Doğum kontrol hapları veya tıpta yaygın kullanılan adıyla hormonal kontraseptifler, dünya çapında 100 milyondan fazla kişi tarafından kullanılıyor.
Ancak uzmanlara göre bu hapların insan davranışları üzerinde etkileri olabilir ve bunlar henüz yeterince bilinmiyor.
Melbourne Üniversitesi ve  New College of Florida'dan bilim insanları, bu nedenle geçmişe dönük araştırmaları yeniden gözden geçirdi ve doğum kontrol haplarının davranışları etkilediğini gösteren bulguları derledi.
Araştırma ekibinden Khandis R. Blake, Kathleen Casto ve Lindsie Arthur bu incelemeden elde ettikleri sonuçları The Conversation'da kaleme aldıkları bir yazıda açıkladı.

Hormonlar ve rekabet
Araştırmacılara göre hormonal kontraseptifler, rekabetçi davranışla bağlantılı üç hormonu doğrudan etkiliyor: Testosteron, progesteron ve estradiol.
Bu hormonların normalde davranışları etkilediği biliniyor ama yapay olarak artırılıp azaltıldıklarında ne olduğu üzerinde pek durulmadı.
Hormonal kontraseptiflerin rekabet üzerindeki rolünü anlamak için toplam 16 bin 290 katılımcının yer aldığı 46 çalışmayı gözden geçiren ekip, şu sonuca vardı:
"Hormonal kontraseptiflerin kadınların motivasyonu ve daha yüksek statü elde etme yeteneği üzerinde etkili olabileceği sonucuna vardık."
Buna göre, incelenen çalışmalardan biri, hapların kullanıcıda başarı motivasyonunu düşürebileceğini ima ediyor. Başka bir çalışma da sebat gerektiren görevlerde bu hapları kullananların daha düşük performans gösterdiğini ortaya koyuyor.
Öte yandan araştırmacılar, şimdiye kadar tespit edilen bu tür etkilerin çok küçük olduğunu da belirtiyor.

Cinsellik üzerine etkisi
Araştırmalar ayrıca, doğal yollarla adet gören kadınların adet döngüsünün tam ortasında, hap kullananlara kıyasla kendilerini daha çekici hissettiklerini gösteriyor.
Erkeklerin algısında bu kadınlara yönelik bir farklılık tespit edilemese de kadınların düşüncelerindeki bu farklılık cinsel yaşantıyı etkileyebilir.

Araştırmaların metodolojik sınırlamaları
Öte yandan araştırmacılar, inceledikleri bu 46 çalışmanın en kesin sonuçları vermediğini vurguluyor:
"İncelediğimiz çalışmalardan sadece biri, randomize kontrollü çalışma stilini uygulamıştı. Halbuki bu, belirli bir ilacın veya tedavinin etkisini belirlemek için altın standarttır."
Randomize kontrollü çalışma, yeni çıkan bir bir ilacı veya başka bir tıbbi uygulamayı test etmek amacıyla benzer özelliklere sahip kişilerin deney ve kontrol grubu olarak ikiye ayrıldığı araştırma biçimi.
Kontrol gruplarına genellikle deneme aşamasındaki ilaç uygulanmıyor ve gruptaki kişilerin aslında hangi grupta olduklarından da haberi olmuyor.
Araştırma ekibi ayrıca, "İncelediğimiz birçok çalışma, hormonal kontraseptif kullananlar ve kullanmayanlar arasındaki yaş gibi farklı faktörleri de hesaba katmamıştı" diyor.
Ancak bu tür faktörler, hormonlardan ve hormon ilaçlarından bağımsız davranış farklılıklarını açıklayabilir.
"Bu sınırlamalar nedeniyle, incelememizdeki bulgular yalnızca ön hazırlık niteliğinde" diyen ekip, hormonal kontraseptiflerin tam etkileri hakkında daha güvenilir ve sağlam kanıtlar gerektiğini ifade ediyor.
Ekibin kaleme aldığı yazı, Amerikalı film yapımcısı Sindha Agha'nın sözleriyle sona eriyor:
"Doğum kontrol hakkımız var ama daha iyi doğum kontrol hakkımız da var."
Independent Türkçe, The Conversation, Sciencedirect



Gen mutasyonu iltihaplı romatizma hastalığı için yeni bir tedavinin önünü açıyor

Gen mutasyonu iltihaplı romatizma hastalığı için yeni bir tedavinin önünü açıyor
TT

Gen mutasyonu iltihaplı romatizma hastalığı için yeni bir tedavinin önünü açıyor

Gen mutasyonu iltihaplı romatizma hastalığı için yeni bir tedavinin önünü açıyor

Kanada'daki York Üniversitesi Sağlık Fakültesi'nde yapılan devrim niteliğindeki bir keşif, dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 1'ini etkileyen ve zayıflatıcı bir otoimmün hastalık olan iltihaplı romatizma (romatoid artrit) tedavisinde yeni bir dönemin habercisi olabilir.

İltihaplı romatizma bağışıklık sisteminin yanlışlıkla kendi dokularına saldırması sonucu eklemlerde oluşan kronik sertlik, şişlik ve ağrı olarak tanımlanır. Hastalık zamanla eklemlerde, kıkırdakta ve kemiklerde geri dönüşü olmayan hasarlara yol açarak günlük yaşamı olumsuz yönde etkileyebilir. Mevcut tedaviler genellikle steroidler gibi geniş spektrumlu İmmünsüpresyonlar (bağışıklık sisteminin aktivasyonunun veya etkinliğinin azalması) veya spesifik sitokinleri (hücrelerin birbirleriyle iletişimini sağlayan protein ve peptidlerin bir grubu) hedef alan biyolojik ilaçları içeriyor. Ancak bu yaklaşımlar genellikle etkinliğini yitirirken enfeksiyonlara yatkınlığın artması ve diğer ciddi yan etkiler gibi riskler taşıyor.

Umut verici sonuçlar

Kanada York Üniversitesi Kinesiyoloji ve Sağlık Bilimleri Fakültesi Araştırma Başkanı Doç. Dr. Ali Abdussettar liderliğinde yürütülen ve geçtiğimiz mart ayında Journal of Autoimmunity dergisin yayımlanan çalışmada araştırmacılar ‘TRAF1’ proteininin bağışıklık düzenlemesindeki rolünü incelemek için gelişmiş bir gen düzenleme tekniği kullandılar. Araştırma ekibi, TRAF1 proteini üzerindeki valin 196 (V196) bölgesindeki tek bir mutasyonun farelerde enflamasyonu önemli ölçüde azaltabileceğini keşfetti. Çünkü bu mutasyon aşırı duyarlı bir bağışıklık sisteminin sürdürülmesi için kritik olan moleküler bir etkileşimi bozuyor. Bu da normalde aşırı iltihaplanmaya neden olan olaylar zincirini etkili bir şekilde durduruyor. İltihaplı romatizma, günlük yaşamın birçok yönünü etkileyebilen yaygın bir sağlık sorunudur ve bu hastalığın tedavisinde mevcut tedavilerin sınırlı etkinliğine bağlı olarak yeni yaklaşımlara ihtiyaç duyuluyor. Bu çalışmada, İltihaplı romatizma ve diğer inflamatuar (iltihaplı) hastalıklar için daha etkili tedavilerin önünü açabilecek bir keşif yapıldı.

TRAF1, bağışıklık sistemindeki ikili rolüyle biliniyor. TRAF1, gen bazı bağlamlarda inflamatuar sinyalleri güçlendirirken, diğerlerinde bağışıklık sisteminin aşırı tepkisini önlemek için bir fren görevi görür. Bu ikili görev, TRAF1'i şimdiye kadar tedavi edici müdahale için zor bir hedef haline getiriyordu.

Çalışma, mutasyonun TRAF1'in başka bir proteinle etkileşimi üzerindeki etkisini belirleyerek, inflamatuar sinyallerin nasıl daha hassas bir şekilde modüle edilebileceğine dair yeni bilgiler sağladı. Bu mutasyon, aşırı iltihaplanmaya neden olan moleküler olaylar dizisini etkili bir şekilde durduruyor. Bu hedefe yönelik yaklaşım sadece iltihaplı romatizma semptomlarını hafifletmekle kalmayıp aynı zamanda hastalığa yol açan bozuk mekanizmaları da ele alarak mevcut tedavi seçeneklerine iyi yanıt vermeyen hastalara umut veriyor.

Bu çalışma, bağışıklık sisteminin düzenlemesi ve bunun iltihaplı hastalıklar üzerindeki etkilerini anlamamızda büyük bir sıçrama olarak görülüyor. Araştırma ekibi, gen düzenleme teknolojisinin gücünden yararlanarak, önemli moleküler etkileşimlerin değiştirilebileceğini göstermiş ve daha hassas tedavi edici stratejilerin geliştirilmesinin önünü açmıştır.

Yeni tedavi yöntemleri

Bu bulgular farelere ve insanlara başarıyla uygulanabilirse, sonuçları çok derin olabilir. Bu yeni keşif temelinde gelecekte üretilecek ilaçlar, iltihaplı romatizma için daha uygun bir tedavi sağlayabilir. Potansiyel olarak geniş spektrumlu immünosupresanlara olan bağımlılığı azaltabilir ve enfeksiyon ve kanser gibi yan etkilerin oluşma riskini en aza indirebilir. Araştırmanın ortaya koyduğu ilkeler diğer inflamatuar hastalıkların tedavisinde de uygulanabilir ve bağışıklık sisteminin önemli bir faktör olduğu hastalıkların tedavisi için yeni yollar açabilir.

Bu keşif, araştırma ekibinin yenilikçi ruhunun da bir kanıtı olurken genetik araştırmaların modern tıptaki önemli rolünü de ortaya koyuyor. Çalışmalar ve klinik deneyler ilerledikçe, iltihaplı romatizma hastaları yakında sadece semptomları hafifletmekle kalmayıp aynı zamanda inflamasyonun temel nedenlerini de hedef alan tedavilere erişebilecekler. Araştırma ekibi, doktorlar ve hastalar, iltihaplı romatizma tedavisini yeniden şekillendirme potansiyeli taşıyan bu öncü çalışmayı laboratuvardan klinik uygulamaya geçerken yakından takip ediyor.

Dünya genelinde iltihaplı romatizma hastası 18 milyon insanın birçoğu her gün ağrı çekiyor ve bazı sakatlıklar yaşıyor. Bu keşif, tedavilerin daha etkili ve daha hafif olduğu bir gelecek için umut veriyor.

Araştırma ilerledikçe, ekibin çalışmaları, yeniliğe büyük ihtiyaç duyulan bir alanda devrim niteliğinde tedaviler keşfetmek için genetik içgörülerin gücünü vurguluyor. Bu keşif, bilimin vaat ettiğinden daha fazlasını, kronik hastalıklardan kurtarılmış yaşamların olabileceğine dair bir vizyon sunuyor.