Dünya tekrar nükleer enerjiye mi yöneliyor?

Rus gaz arzı sorunu ve kuraklık gibi birçok krizin birikmesiyle Avrupa çok müşkül bir durumda

İklim tartışmalarının gündeme gelmesiyle, nükleer enerji doğrudan karbondioksit salmadığı için bu sektöre ilgi tekrar arttı (AFP)
İklim tartışmalarının gündeme gelmesiyle, nükleer enerji doğrudan karbondioksit salmadığı için bu sektöre ilgi tekrar arttı (AFP)
TT

Dünya tekrar nükleer enerjiye mi yöneliyor?

İklim tartışmalarının gündeme gelmesiyle, nükleer enerji doğrudan karbondioksit salmadığı için bu sektöre ilgi tekrar arttı (AFP)
İklim tartışmalarının gündeme gelmesiyle, nükleer enerji doğrudan karbondioksit salmadığı için bu sektöre ilgi tekrar arttı (AFP)

Nükleer enerji, enerji krizi ve iklimle ilgili hedeflerin gereklilikleri ışığında bir çözüm olarak yeniden sahneye çıkıyor. Hedefleri farklı olsa da birçok ülkede, hatta Japonya ve Almanya’da nükleer enerji yeniden ilgi görüyor.
Nükleer enerjinin benimsenmesine son veren Fukuşima felaketinden 11 yıl sonra bu enerji yeniden ön plana çıkıyor. Artık atom kullanımını destekleyen uzmanlar ve politikacılar buna yönelik iyimserliklerini gizlemiyorlar.

Japonya… Köklü bir değişiklik
Büyük bir sembolik anlam taşıyan bir girişimle Japonya, yeni nükleer santraller inşa etmek için bir çalışma alanı başlatmayı planlıyor. 24 Ağustos Çarşamba günü Japonya hükümeti, karbon nötrlüğünü sağlamak ve aynı zamanda Rusya'nın Ukrayna'ya savaş açmasından bu yana elektrik ve gaz fiyatlarındaki sert yükselişe karşı önlem almak adına ileride ‘yeni güvenlik mekanizmalarıyla donatılmış yeni nesil nükleer reaktörleri’ tekrar faaliyete geçirmeyi düşündüğünü duyurdu.
Tokyo şu anda bazı nükleer santralleri yeniden faaliyete almayı ve çalışma sürelerini uzatmayı planlıyor. Bu da ülkenin nükleer politikasında köklü bir değişikliğe gittiğinin göstergesi. Geçen yıl elektriğinin yüzde 4'ünden daha azını nükleer enerjiden elde eden Japonya’da bu oran 2011’de 54 reaktör çalışırken yüzde 30’a ulaşıyordu.

Almanya… Ezber bozuluyor
Bugünlerde kamuoyu bir enerji krizi yaşanmasına ve gaz, petrol ve kömür ithalatına bağımlı olunmasına ilişkin endişelerini dile getirirken, mevcut koşullar bu projeye zemin hazırladı.
İki reaktörün çalışmasını 10 yıllığına uzatmayı planlayan Belçika da dahil olmak üzere, eskiden nükleer enerjiden vazgeçme yolunu tercih eden diğer ülkeler de tutumlarını değiştirdiler.
2022'nin sonuna kadar kalan son üç santralini kapatması beklenen Almanya'da ezber bozuldu. Çevre savunucularından Ekonomi ve İklimi Koruma Bakanı Robert Habeck, şubat ayından bu yana Ukrayna'da devam eden savaştan ötürü kapatma kararını ertelemenin ‘uygun’ olabileceğini açıkladı.
Berlin, kararını vermek için kış mevsiminin ihtiyaçları ışığında elektrik sistemine ilişkin yeni çalışmaların sonuçlarını almayı bekliyor.

Çözüm değil
Ancak Greenpeace kuruluşunun Almanya şubesinde enerji uzmanı olarak çalışan Gerald Neubauer, ‘nükleer enerjiye dönmenin enerji krizine bir çözüm olmadığını’ söyledi. Bu enerji kaynağının Rus gazının yerini almada sınırlı bir etkinliğe sahip olduğunu vurgulayarak ‘gazın elektrik için değil, özellikle ısınma için kullanıldığını’ söyledi.
Ancak düşünce kuruluşlarından Sürdürülebilir Kalkınma ve Uluslararası İlişkiler Enstitüsü’nde (IDDRI) enerji ve iklim uzmanı olan Nicolas Berghmans'a göre, nükleer kullanımının yaygınlaştırılması ‘faydalı olabilir’. İklim uzmanı “Avrupa, Rus gaz arzı sorunu, barajların kapasitesini azaltan kuraklık ve Fransız nükleer santrallerinin zayıf üretimi gibi birçok krizin birikmesiyle enerji açısından müşkül bir durumda. Bu yüzden tüm araçlar önemli” dedi.
İklim tartışmalarının gündeme gelmesiyle nükleer enerji doğrudan karbondioksit salmadığı için bu sektöre ilgi tekrar arttı. Bu nedenle, BM'ye bağlı Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) uzmanlarının senaryolarının çoğunda nükleer enerjiye ayrılan pay arttı.

Nükleer tesislerin geliştirilmesi
Ulaşım, sanayi, inşaat ve diğer alanlarda elektriğe bağımlılığın artmasına ilişkin beklentilerin ışığında, birçok ülke nükleer tesislerini geliştirme arayışında olduğunu duyurdu. Bu ülkelerinde başında şu anda en fazla sayıda reaktöre sahip olan Çin geliyor. Kömüre olan bağımlılıklarını azaltmayı amaçlayan Polonya, Çek Cumhuriyeti ve Hindistan da bu arayış içinde olanların arasında yer alıyor.
Fransa, İngiltere ve hatta Hollanda bu yönde benzer emellerini açıkladılar. ABD'de Başkan Joe Biden'ın yatırım planı bu sektörün gelişimini teşvik ediyor.
32 ülkede kullanılan nükleer enerji, küresel elektrik üretiminin yüzde 10’unu sağlıyor. Eylül 2021'de, Fukuşima felaketinden bu yana ilk kez Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA), en iyi ihtimalle 2050 yılına kadar küresel nükleer enerji kapasitesinin iki katına çıkacağını tahmin ettiğini açıkladı.

İkiye bölünen kamuoyu
IPCC uzmanları, nükleer enerjinin yayılımının ‘toplumsal tercihler tarafından kısıtlanabileceğini’ öne sürüyor. Zira bu konu, feci kaza riskleri ve henüz çözülmemiş nükleer atık sorunu nedeniyle kamuoyunu bölüyor.
Yeni Zelanda gibi bazı ülkeler hala nükleer enerji kullanımına karşı çıkıyor. Yeni Zelanda’nın bu karşıt tavrı, Brüksel’de nükleer enerjinin ‘yeşil’ faaliyetler listesine dahil edilmesi konusundaki tartışmalar sırasında ortaya çıktı.
Maliyeti ve teslim süreleri sıkı bir şekilde kontrol edilen yeni reaktörlerin inşa edilebilmesi meselesi de nükleer altyapıyla ilgili sorunlar arasında yer alıyor.
Nicolas Berghmans “İnşa süreleri uzun. Burada piyasadaki gerilimi çözmeyecek orta vadeli çözümlerden bahsediyoruz” dedi. Bu da reaktörlerin kurulumunun iklim krizini çözemeyecek kadar çok geç bir tarihte tamamlanacağı anlamına geliyor. Bunun yerine Berghmans, hemen yardımcı olabilecek ‘dinamik’ yenilenebilir enerji sektörüne odaklanmayı önerdi.



Elektriğin tamamını yenilenebilir enerjiden sağlayan ülke sayısı yediye ulaştı

Fotoğraf: (Unsplash)
Fotoğraf: (Unsplash)
TT

Elektriğin tamamını yenilenebilir enerjiden sağlayan ülke sayısı yediye ulaştı

Fotoğraf: (Unsplash)
Fotoğraf: (Unsplash)

Yeni derlenen rakamlara göre 7 ülke artık elektriğinin neredeyse tamamını yenilenebilir enerji kaynaklarından üretiyor.

Arnavutluk, Bhutan, Nepal, Paraguay, İzlanda, Etiyopya ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti tükettikleri elektriğin yüzde 99,7'sinden fazlasını jeotermal, hidroelektrik, Güneş veya rüzgar enerjisi kullanarak üretti.

Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) ve Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı'nın (IRENA) verileri, 2021 ve 2022'de 11 Avrupa ülkesi de dahil 40 ülkenin daha tükettikleri elektriğin en az yüzde 50'sini yenilenebilir enerji teknolojilerinden ürettiğini ortaya koydu.

djku78k

Verileri yayımlayan Stanford Üniversitesi Profesörü Mark Jacobson, "Mucize teknolojilere ihtiyacımız yok" dedi.

Her şeyi elektrikle çalışır hale getirip elektriği kara rüzgarı, Güneş fotovoltaikleri, konsantre Güneş enerjisi, jeotermal elektrik, küçük hidroelektrik ve büyük hidroelektrik içeren Rüzgar, Su ve Güneş'le (Wind, Water, Solar/WWS) sağlayarak emisyonları durdurmamız gerekiyor.

derfgth

Profesör Jacobson ayrıca Almanya gibi diğer ülkelerin de kısa süreler için yüzde 100 yenilenebilir kaynaklı elektrikle ihtiyacını karşılayabildiğini belirtti.

6muk7
Artık yaklaşık 50 ülke elektriğinin yüzde 50'sinden fazlasını yenilenebilir enerji kaynaklarından üretiyor (The Independent)

IEA'nın ocakta açıkladığı rakamlar, Birleşik Krallık'ın 2022'de elektriğinin yüzde 41,5'ini yenilenebilir kaynaklardan ürettiğini gösteriyor. Bu rakam önceki yıla göre yüzde 10,5 daha yüksek.swqefrg45

İskoçya'da yenilenebilir enerji teknolojileri 2022'de ülkenin toplam elektrik tüketiminin yüzde 113'üne eşdeğer üretim gerçekleştirmişti.

Scottish Renewables CEO'su Claire Mack o yıl, "Bu rekor kıran rakamlar, İskoçya'nın net sıfıra giden yolculuğunda önemli bir kilometre taşı ve dünya standartlarındaki yenilenebilir enerji kaynaklarımızın muazzam potansiyelini açıkça gösteriyor" demişti.

İskoçya'nın elektrik üretimine rüzgar enerjisi hakim olsa da araştırmacılar gelecek on yıllarda Güneş enerjisinin küresel elektrik arzına hakim olacağını tahmin ediyor.

Son yıllarda Güneş pillerinin verimlilik oranlarının iyileştirilmesinde önemli ilerlemeler kaydediliyor ve bu ilerlemelerde "mucize malzeme" denen perovskit büyük rol oynuyor.

Ticari maliyetlerin de düşmesi, Exeter Üniversitesi ve University College London'daki bilim insanlarının geçen yıl Güneş enerjisinin 2050'ye kadar dünyanın ana enerji kaynağı haline gelmesini sağlayacak "geri döndürülemez bir kritik eşiğe" ulaştığını iddia etmelerine yol açmıştı.

2023'te Nature Communications akademik dergisinde yayımlanan makaleleri, teknolojik ve ekonomik ilerlemelerin temiz enerjiye geçişin sadece ulaşılabilir değil, aynı zamanda kaçınılmaz olduğu anlamına geldiğini ortaya koymuştu.

Araştırmacılar çalışmada, "Geçmiş politikalar tarafından harekete geçirilen teknolojik gidişat nedeniyle, Güneş enerjisinde geri dönülemez kritik eşik geçilmiş olabilir. Bu da başka iklim politikaları olmaksızın Güneş enerjisinin kademeli şekilde küresel elektrik piyasalarına hakim olacağı anlamına geliyor" diye yazmıştı.

Güneş enerjisi dünya üzerindeki en yaygın enerji kaynağı ve ekonomik cazibesi, yatırımların çoğaldığı bir döngüde hızla artıyor.

Independent Türkçe