Dariya Dugina’nın öldürülmesi Rus propaganda savaşına liderlik eden kadınlara ışık tuttu

Dariya Dugina (ortada), aktivist Maria Katasonova (sağda) ve RT Genel Yayın Yönetmeni Margarita Simonyan (solda) (CNN)
Dariya Dugina (ortada), aktivist Maria Katasonova (sağda) ve RT Genel Yayın Yönetmeni Margarita Simonyan (solda) (CNN)
TT

Dariya Dugina’nın öldürülmesi Rus propaganda savaşına liderlik eden kadınlara ışık tuttu

Dariya Dugina (ortada), aktivist Maria Katasonova (sağda) ve RT Genel Yayın Yönetmeni Margarita Simonyan (solda) (CNN)
Dariya Dugina (ortada), aktivist Maria Katasonova (sağda) ve RT Genel Yayın Yönetmeni Margarita Simonyan (solda) (CNN)

Rus gazeteci Dariya Dugina (29), başkent Moskova’da aracına yerleştirilen patlayıcıların infilak etmesi sonucu yaşamını yitirirken, Batı’nın gözleri, Rusya’nın Ukrayna’ya karşı savaşının ‘manevi rehberi’ olarak görülen aşırı milliyetçi filozof olan babası Alexander Dugin’e çevrildi.
Ancak Dariya’nın kendisi, televizyon kanallarında Batı’yı eleştirerek, Rusya’nın yumuşak gücünü geliştirmede daha küçük, kamusal bir rol oynadı. Aynı zamanda, Batılı okuyuculara Kremlin yanlısı bir dünya görüşünü aktaran İngilizce bir web sitesini de yönetiyordu.
Son yıllarda, genellikle uluslararası bir izleyici kitlesini göz önünde bulundurarak, kamuoyunda etki yaratmaya çalışmıştı.
Şarku'l Avsat'ın CNN’den aktardığı habere göre, Dariya Dugina, Rusya’nın dezenformasyon savaşının ön saflarında yer alan, ülke ve yurtdışında daha geniş propaganda çabasını temsil eden bir dizi etkili Rus kadından biriydi.
Atlantik Konseyi’nin Dijital Adli Araştırma Laboratuvarı’nda (DFRLab) araştırma görevlisi olan Roman Osadçuk, Dariya Dugina’nın yazıları ve TV programlarının 2020’den beri desteklediği konuları araştırdı.

Osadçuk CNN’e verdiği demeçte şu ifadeleri kullandı; 
“Bu propaganda çabası için çalışan devasa bir dezenformasyon makinesi var ve Dariya Dugina bu makinenin bir parçasıydı. Muhtemelen önemli bir oyuncu olma potansiyeline sahipti. Kremlin’in üst düzey sözcüleri, ünlü TV sunucuları ve aktivistlerin Batılı bloglarda ve web sitelerinde Moskova ve Devlet Başkanı için destekleyici içerik paylaşanların yaptığına benzer bir iş yaptı. Aslında Dugina, Rusya’nın dezenformasyon savaşına katılan çok sayıda Rus kadından sadece biri. Tüm bu kadınların ortak noktası, çabalarının yönüdür. Ana fikir, daha fazla kutuplaşma yaratmak veya Batı toplumlarındaki sorunları ve bölünmeleri açığa çıkarmak için Batı dünyasındaki hükümetlere karşı bölünme ve güvensizlik ekmeye çalışmaktır.”
Osadçuk’a göre Dugina, hayatının büyük bir bölümünde babasının ayak izlerini takip etti.
Washington merkezli Avrupa Politika Analizi Merkezi’nin (CEPA) kıdemli üyelerinden Olga Lautman ise, kadınların Rusya’nın yumuşak güç hedeflerini desteklemede çok önemli bir rol oynadığını söyledi.
Lautman, genç kadınların kendilerini küresel bilgi savaşının ön saflarında bulmalarının tesadüf olmadığını söyleyerek şöyle devam etti;
“Rusya’nın her zaman kadınları ajan olarak kullandığı biliniyordu. Kadınlar daha geniş bir kitleye hitap ediyor. Bunun nedeni, kadınların daha fazla destekçi kazanmak için duygusal retoriği daha fazla kullanabilmeleri olabilir.”
Lautman, Rus dezenformasyon savaşına katılan en önemli kadınlardan bir diğerinin, Ukrayna’nın işgalinden sonra birçok Batı ülkesinde yayın yapması yasaklanan devlete ait RT TV kanalının Genel Yayın Yönetmeni Margarita Simonyan olduğunu söyledi.

Dariya Dugina’nın ölümünden sonra Simonyan, Telegram kanalında Rusya’nın Ukrayna’dan intikam alması ve ‘karar merkezlerini’ hedef alması gerektiğini söyledi.
ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Ocak ayında yayınladığı bir raporda, Rus hükümet yetkilileri ile RT arasındaki yakın bağların ana hatları çizildi ve RT’nin televizyon programlarında, Kremlin’i iyi ve düşmanlarını kötü gösteren dezenformasyon ve propagandanın teşvik edildiği sonucuna varıldı.
Simonyan, Kremlin’in Batılı güçlerle olan birçok tartışmasında önde yer aldı.
Simonyan 2018’de, İngiliz hükümeti tarafından eski Rus casusu Sergey Skripal ve kızının zehirlenmesinde şüpheli olarak tanımlanan iki kişiyle röportaj yaptı ve ikisi de sadece katedrali ve yükselen kulesini görmek için Salisbury’yi ziyaret ettiklerini iddia etti. Bu röportaj Batı’da alay konusu oldu.
Lautman, Simonyan’ın yönettiği medya imparatorluğunu, özellikle eski Sovyetler Birliği’ne yakınlık duyan yaşlı izleyicilere hitap etmede ‘çok etkili’ olarak nitelendirdi.
Simonyan, 2015 yılında Time dergisine yaptığı açıklamada, masasında ‘gizli şeyleri tartışmak için’ kurulan, Kremlin’e doğrudan hattı olan sarı bir telefon olduğunu söyledi. 
2012’de Rus gazetesi Kommersant’a verdiği demeçte ise, “Tarafsızlık yok. Rusya savaştayken, elbette biz de Rusya’nın yanındayız” dedi.
Bazıları tarafından ‘Putin'in kuklası’ olarak adlandırılan TV sunucusu olan Olga Skabeyeva da, Rus devlet televizyonundaki en etkili kadınlardan biri.

Skabeyeva, düzenli olarak Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırılarının artması ve tüm NATO’nun silahsızlandırılması çağrısında bulunuyor.
Sunucu, Avrupa’nın maruz kaldığı son sıcak hava dalgası sırasında, “Doğa bile Rusya’nın tarafında” dedi.
Haberde, Rus aktivist Maria Katasonova’nın Kremlin’i tanıtma ve daha genç yaş gruplarına ulaşmadaki rolü de vurgulandı.
Osadçuk, “Dariya Dugina ve Rusya’nın deformasyon makinesindeki diğer birçok kadın, çarpıcı biçimde farklı düzeylerde ve zıt alanlarda faaliyet gösterse de, bu konuda nasıl çalışabilecekleri konusunda birbirlerine bakıyorlar. Bu görevi farklı yapıyorlar ancak hepsi aynı vücudun farklı parçaları” dedi.



İsrailli yetkililer uyarıyor: İran hakkında medyada yer alan sızıntılar yeni bir savaşı tetikleyebilir

 İsrail hava savunma sistemleri, geçtiğimiz haziran ayında Tel Aviv üzerindeki İran füzelerini önledi. (AP)
İsrail hava savunma sistemleri, geçtiğimiz haziran ayında Tel Aviv üzerindeki İran füzelerini önledi. (AP)
TT

İsrailli yetkililer uyarıyor: İran hakkında medyada yer alan sızıntılar yeni bir savaşı tetikleyebilir

 İsrail hava savunma sistemleri, geçtiğimiz haziran ayında Tel Aviv üzerindeki İran füzelerini önledi. (AP)
İsrail hava savunma sistemleri, geçtiğimiz haziran ayında Tel Aviv üzerindeki İran füzelerini önledi. (AP)

İsrailli istihbarat yetkilileri, son günlerde İsrail’den sızan haberler ve basın brifinglerinin, İran ile olası çatışmaların yeniden başlamasına dair tartışmaların, Tahran tarafından düşüncesiz bir tepkiye yol açabileceği ve daha geniş çaplı bir savaşın çıkmasına neden olabileceği konusunda uyarıda bulundu.

İsrail'den sızan bilgiler gerçek bir savaşı tetikleyecek mi?

İsrail’in Yedioth Ahronoth gazetesinin internet sitesi Ynet, yetkililere dayandırdığı haberinde, “Bu sızdırmalar ve basın brifingleri, genellikle üst düzey bir diplomatik yetkiliye veya Batılı istihbarat kaynaklarına atfediliyor; İsrail’deki diğer önemli konulardan dikkatleri saptırmanın yanı sıra (bunlar arasında 7 Ekim saldırılarına yönelik hükümet soruşturması ve Gazze’de Hamas ile varılan ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasının gecikmesi de bulunuyor) gerçek bir savaş çıkarma riski taşıyor” ifadelerine yer verdi.

Yetkililer ayrıca, İran ile iletişimin yanlış yönetilmesinin, ‘her iki tarafın da şu an göğüslemeyi istemediği yıpratıcı bir çatışmanın fitilini ateşleyebileceği’ konusunda uyardı.

İsrail ordusundaki kıdemli subaylar, özellikle haziran ayında İsrail ile İran arasında patlak veren savaşın ardından, bu yıl defalarca uyarıda bulundu. Subaylar, İran meselesinin yanlış yönetilmesinin, iki ülke arasında düşmanlıkların yeniden başlamasının başlıca kıvılcımı olabileceğini belirtti.

İran'ın önleyici bir saldırı düzenleyebileceği uyarısı

Şu anda İran’ın tehdit değerlendirmeleri büyük ölçüde İsrail medyasına dayandırılıyor. İran istihbarat ajanları, İsrail içinde sahada faaliyet göstermekte giderek daha fazla zorluk yaşıyor. Savaşın başlangıcından bu yana, İsrail içinde 34 casusluk girişimi engellendi.

İsrailli üst düzey güvenlik yetkilileri, “Eğer İranlılar savaş rüzgârlarının tekrar buradan estiğini hissederse, önleyici bir saldırı düzenlemeyi düşünebilirler” uyarısında bulundu.

Yetkililer ayrıca, “Amaç, saldırıları yeniden başlatmak veya mevcut ateşkesi sürdürmekse, medyayı bu tür büyük haberlerle doldurmak yerine sessiz kalmak daha iyidir. Batılı istihbarat ajanslarının İran’da gözlemlediği olağandışı hareketler, kısmen İsrail Telegram kanallarında yayılan ve tırmanış hazırlıklarıyla ilgili temelsiz söylentilerden kaynaklanıyor olabilir” değerlendirmesinde bulundu.

Yetkililer, İran’ın toparlanmasının herhangi bir engelle karşılaşmadan devam ettiğini vurguladı.

Ayrıca, “Uluslararası bir uygulama mekanizması veya Tahran’ın etkisini sınırlayacak herhangi bir diplomatik düzenleme bulunmadığı için, İran güçleri yazın İsrail ile yaşanan tarihi çatışmanın hemen ardından füze kapasitesini yeniden inşa etmeye başladı. Son aylarda, ileri füze üretim teknikleri ve büyük finansal destek, Yemen’den Lübnan’a İran’ın vekil güçlerine düzenli olarak aktarıldı” denildi.

İsrail ordusundaki yetkililer, bu eğilim devam ederse İran ile yeni bir düşmanlık döneminin olası olduğunu belirtti. İsrail’in yalnızca Tahran belirli sınırları aştığında herhangi bir saldırı düzenlemesi tavsiye edildi.

Ordu, siyasi liderlerin açıklamalarını sorguluyor

Şu anda İsrailli askeri yetkililer, İran’ın belirlenen sınırları henüz aşmadığı görüşünde. İsrail ordusundaki kaynaklar dün, siyasi liderlikten gelen son dönemdeki açıklamalara karşı şüphelerini dile getirdi. Örneğin, bu ay yapılan İran askeri tatbikatlarının, İsrail’e yönelik yakın bir saldırı hazırlığına işaret etmediği kaydedildi.

İsrailli güvenlik yetkilileri, İran’ın bu aşamada İsrail’e karşı stratejik bir çıkarının bulunmadığını düşünüyor. Yetkililer, Tahran’ın ‘yaz dönemindeki başarısızlıklarından ders çıkararak askeri kapasitesini geliştirmeye, istihbarat yeteneklerini güçlendirmeye ve Hizbullah ile Husi güçlerini donatmaya odaklandığını’ belirtti. Ayrıca, İran rejiminin mevcut dönemde intikam arzusundan çok kendi varlığını koruma motivasyonunun öne çıktığı vurgulandı.


İsrail Savunma Bakanı: Gazze Şeridi’nden asla çekilmeyeceğiz

Filistinliler, İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği hava saldırılarının ardından kalan yıkımın ortasında yürüyor (AP)
Filistinliler, İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği hava saldırılarının ardından kalan yıkımın ortasında yürüyor (AP)
TT

İsrail Savunma Bakanı: Gazze Şeridi’nden asla çekilmeyeceğiz

Filistinliler, İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği hava saldırılarının ardından kalan yıkımın ortasında yürüyor (AP)
Filistinliler, İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği hava saldırılarının ardından kalan yıkımın ortasında yürüyor (AP)

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, bugün salı günü yaptığı açıklamada, İsrail’in “Gazze Şeridi’nden asla çekilmeyeceğini” söyledi. Katz, 2005 yılında İsrail’in Gazze’den çekilmesi kapsamında boşaltılan yerleşimlerin yerine, Gazze’nin kuzeyinde yeni askerî-tarımsal noktalar kurulacağını belirtti.

İsrail basınının aktardığına göre Katz, Beyt El’de düzenlenen bir törende yaptığı konuşmada, “Bunu doğru şekilde ve doğru zamanda yapacağız. Bazıları itiraz edebilir, ancak ipleri elinde tutan biziz” ifadelerini kullandı.

sdcds
İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz (DPA)

Katz’ın açıklamaları, Hamas ile varılan ateşkesin ardından İsrail’in Gazze’ye yönelik uzun vadeli planları hakkında artan spekülasyonların ortasında geldi. Açıklamalar, ABD Başkanı Donald Trump’ın kısa süre önce bu konudaki bir soruya yanıt verirken İsrail’in Batı Şeria’yı ilhak etme ihtimalini dışlamasıyla da aynı döneme denk geldi.

Bu konuya atıfta bulunan Katz, “Bu hükümet bir yerleşim hükümetidir. Egemenliği uygulamak mümkün olursa, bunu uygularız. Şu anda fiili bir egemenlik aşamasındayız. 7 Ekim’deki korkunç felaketin ardından İsrail’in ortaya koyduğu tutum ve güç sayesinde, uzun zamandır görmediğimiz fırsatlar önümüzde duruyor” dedi.

Katz’ın ardından konuşan Maliye Bakanı Bezalel Smotrich ise, son yıllarda Batı Şeria’da yürütülen “geniş çaplı yerleşim kampanyasıyla” övündü.


ABD'nin uyuşturucu kaçakçılığı şüphesiyle bir tekneye düzenlediği saldırıda bir kişi öldü

Pasifik Okyanusu'nda bir tekneyi hedef alan ABD güçlerine ait bir videodan (Arşiv- Reuters)
Pasifik Okyanusu'nda bir tekneyi hedef alan ABD güçlerine ait bir videodan (Arşiv- Reuters)
TT

ABD'nin uyuşturucu kaçakçılığı şüphesiyle bir tekneye düzenlediği saldırıda bir kişi öldü

Pasifik Okyanusu'nda bir tekneyi hedef alan ABD güçlerine ait bir videodan (Arşiv- Reuters)
Pasifik Okyanusu'nda bir tekneyi hedef alan ABD güçlerine ait bir videodan (Arşiv- Reuters)

ABD ordusu dün, Doğu Pasifik'te uyuşturucu kaçakçılığı için kullanıldığı bilinen rotada seyreden bir teknede şüpheli bir uyuşturucu kaçakçısını öldürdüğünü açıkladı.

Latin Amerika'daki Washington askeri operasyonlarını denetleyen ABD Güney Komutanlığı, X'te yayınlanan açıklamada, "Birleşik Müşterek Görev Gücü Güney Mızrağı, uluslararası sularda belirlenmiş terör örgütleri tarafından işletilen gemiye karşı ölümcül bir saldırı düzenledi" dedi. Açıklamada, hiçbir ABD askeri personelinin yaralanmadığı da belirtildi. Güney Komutanlığı, teknenin gerçekten uyuşturucu kaçakçılığıyla ilgili olduğuna dair kanıt sunmadı.

Güney Komutanlığı tarafından yayınlanan videoda, teknenin bir tarafına su püskürtüldüğü görülüyor. İkinci bir püskürtmenin ardından, teknenin arka kısmı alev alıyor, etrafı daha fazla su püskürtmesiyle çevrili ve alevler şiddetleniyor. Videonun son saniyesinde, teknenin yanında büyük bir alev topuyla sürüklendiği görülüyor.

Daha önceki ABD saldırılarında teknelere yönelik patlamaları gösteren videolarda, gemilerde ani patlamalar görülmüş ve bu da füze kullanımına işaret etmişti. Bazı kayıtlarda ise füze benzeri cisimlerin teknelere doğru düştüğü açıkça görülmüştü.

Trump yönetimi, saldırıların ABD'ye uyuşturucu akışını durdurmayı ve Venezuela Devlet Başkanı Nicolás Maduro üzerindeki baskıyı artırmayı amaçladığını belirtmişti.