Aşırı sıcaklıklar Suriye’nin güneyindeki insani krizi arttırıyor

Suriye’nin güneyindeki insanlar, sıcaklık ile su ve elektrik kesintileri sebebiyle sıkıntı yaşıyor

Dera’da hava sıcaklığı (Şarku’l Avsat)
Dera’da hava sıcaklığı (Şarku’l Avsat)
TT

Aşırı sıcaklıklar Suriye’nin güneyindeki insani krizi arttırıyor

Dera’da hava sıcaklığı (Şarku’l Avsat)
Dera’da hava sıcaklığı (Şarku’l Avsat)

Suriye’nin güneyindeki halk, gün boyu elektrik kesintileri, su kesintileri ve çoğu hizmetin sağlanmamasının yanı sıra, bu günlerde 46 dereceyi aşan yüksek sıcaklıklar nedeniyle de sıkıntı çekiyor.
Dera kırsalından Fazıl, Suriyelilerin bu yılki yazının farklı olduğunu zira sıcaklıkların rekor seviyelere ulaştığını söylüyor. Şarku’l Avsat’a konuşan Fazıl’a göre, sıkıntılar ikiye katlandı. Hayatın en temel ihtiyacı olan su ve elektrik bulunmuyor ve bir bardak soğuk su birçoğu için bir hayal haline geldi. Suriye’de buzdolapları yerine ‘nemliye’ dolapları kullanılır oldu. Bunlar, eskiden gıda ürünlerini böceklerden ve hayvanlardan korunmak için kullanılan ahşaptan dolaplardı. Şiddetli sıcak hava dalgası karşısında, evlerde akülerin ürettiği enerji kullanımı arttı. Suriyeliler aydınlatma ve fanları çalıştırmak için elektrik kullanamıyor zira tüm bölgelere bir saati geçmeyen bir süre ile temin edilirken, bu az miktar bir şeyleri yeniden soğutmak veya aküleri yeniden doldurmak için yeterli olmuyor. Durumu daha da zor bir hale getiren ise, suyu soğutmak için bez torbalarla kaplı bir çömleğin kullanılması oluyor. Çömlek kullanımı buz küplerinin çok pahalı bir hale gelmesinden kaynaklandı. Bir buz küpü 3 bin Suriye lirasına ulaştı ve insanlar genellikle günlük iki ya da üç buz küpüne ihtiyaç duyuyor ancak düşük gelirli ailelerin çoğunun, bunun için günlük 6 bin Suriye Lirası ayıracak durumu bulunmuyor.
Dera’nın doğu kırsalından başka biri, “Şu anki en büyük sorun, ana şebekelerden su sağlanmaması. Tüm kasaba veya şehirdeki evlere sadece iki veya üç haftada bir, birkaç saatliğine su geliyor” dedi. Sıcaklığın artması ile su tüketimi de artıyor. Birçok kişi, suyu özel kuyulardan tanklarla fahiş fiyatlardan satın alarak yaşıyor. 25 varillik su içeren bir tankın fiyatı 45 bin Suriye lirasına ulaşıyor ve böylesine sıcak günlerde, bir aile her iki günde bir, bir tank suya ihtiyaç duyuyor. Dolayısıyla, su temini varlıklı ailelerin tekeline geçti. Düşük gelirli aileler ise karneleme ve su mevcudiyeti sebebiyle sıkıntı yaşıyor. Birçoğu, içme ve diğer kullanımlar için paralarını birleştirip su tanklarının satın alıyor. Dera kırsalındaki çiftlik sahiplerinden biri “Suriye'de hükümet çözümleri bitti ve işimiz Allah’a kaldı” dedi.
Fiyat artışı sebze ve meyveleri kapsıyor. Sıcaklıklardaki artışa, karaborsadaki akaryakıt fiyatlarındaki artış da eşlik etti. Bir litre mazotun fiyatı 6 bin Suriye lirasına, benzinin fiyatı ise 4 bin Suriye lirasına ulaştı. Bu durum, özel kuyulardan su çıkarma ve nakletme fiyatlarını ikiye katladı. Ayrıca çoğu ailenin elektrik jeneratörü çalıştıramamasına neden oldu.
Tıbbi açıdan ise, bir sağlık çalışanı, sıcak hava dalgasının çocuklar ve yaşlılar arasında hastalıkların yayılmasına yol açtığını söylüyor. Çok sayıda kişinin, çocuk klinikleri ve halk sağlığı merkezlerini ziyaret ettiğini ve çoğunun cilt hastalıklarından ve vücudun yüksek sıcaklıklara maruz kalmasından kaynaklanan kırmızı alerjilerden mustarip olduğunu belirten sağlık çalışanı, ateş, dehidrasyon, yorgunluk ve denge kaybı gibi belirtilerin eşlik ettiği sıcak çarpması yaşayanların sayısı da arttığını belirtti. Ayrıca bu kişilerin çoğunun, tarım veya inşaat sektöründe çalışan serbest meslek sahipleri, yaşlılar, kronik hastalıkları ve basınç ile ilgi hastaları olanlar ve solunum alerjisi olan kişilerden oluştuğunu söyledi.
Bir Suriye vatandaşı, Suriyelilerin bu günlerini “Yavaş bir ölüme benziyor. Savaşta ölmeyen, savaşın güvenlik, ekonomi ve yaşam açısından arkasında bıraktıkları yüzünden ölecek” ifadeleri ile tanımladı. Ayrıca “21. yüzyıldayız, bir insanın isteklerinin bir bardak soğuk su, klimanın altında oturmak, hatta vantilatör olması mantıklı mı? Suriye’deki zorlu durum karşısında birçok uluslararası ve bölgesel medya içeriği var, ancak mevcut durumu açıklamakta yetersiz kalıyorlar” ifadelerini sözlerine ekledi.



Lübnanlı yetkililer, Aley'de Hamas ve Cemaat-i İslami’ye ait bir eğitim kampı keşfetti

Beyrut şehir merkezine konuşlandırılan Lübnan askerleri (Arşiv – EPA)
Beyrut şehir merkezine konuşlandırılan Lübnan askerleri (Arşiv – EPA)
TT

Lübnanlı yetkililer, Aley'de Hamas ve Cemaat-i İslami’ye ait bir eğitim kampı keşfetti

Beyrut şehir merkezine konuşlandırılan Lübnan askerleri (Arşiv – EPA)
Beyrut şehir merkezine konuşlandırılan Lübnan askerleri (Arşiv – EPA)

Lübnan'da her hafta, DEAŞ örgütüyle bağlantılı bir ağın, ibadethaneleri ve halk toplantılarını hedef alan bombalı saldırılar planladığına dair bir açıklama yapılıyor. Son olarak Lübnan ordusu, ‘askeri kurumu hedef alan terör eylemleri planlayan bir hücreyi durdurduğunu’ duyurdu. Öte yandan Lübnanlı bir yargı kaynağı, Şarku'l Avsat'a, Aley bölgesinde Hamas ve Cemaat-i İslami’ye ait bir eğitim kampının dağıtıldığını açıkladı.

Hamas ve Cemaat-i İslami

Lübnan Dağı’nda yer alan Aley kentindeki Tebiyat kasabası yakınlarında silahlı bir grubun gözaltına alınmasının üzerinden üç hafta geçmesine rağmen, askeri yargı henüz bu kişilere karşı dava açma kararı almadı. Yargı kaynağı, ‘bu olayla ilgili gelişmeleri takip etmeye’ çağırdı.

Kaynak, Lübnan ordusunun ‘Lübnanlı ve diğer uyruklardan silahlı kişileri eğitmek için özel olarak kurulmuş ve silah ve teçhizatla donatılmış bir kampı dağıtmayı başardığını’ açıkladı. Yargı kaynağı, “Bu eğitim kampında Hamas Hareketi ve Lübnan'daki Cemaat-i İslami’nin askeri kanadı Fecr Kuvvetleri'nden silahlı kişiler bulunuyor, bu da onların askeri yaklaşımlarında ısrarcı olduklarını ve savaşma yeteneklerini yeniden geliştirmeye devam ettiklerini gösteriyor” dedi. Kaynak, ‘10'dan fazla kişinin tutuklandığını ve bunların çoğunun Beyrutlu olduğunu, ayrıca Ürdün vatandaşı arkadaşlarının da bulunduğunu’ belirtti. Tutuklananları ‘önemli kişiler’ olarak nitelendiren kaynak, özellikle de bazılarının babalarının güney cephesinde savaşırken son savaşta İsrail tarafından öldürüldüğünü ifade etti.

DEAŞ'dan tutuklamalar

Lübnan Ordu Komutanlığı tarafından yapılan açıklamada, “Terör örgütlerinin izlenmesi ve takip edilmesi kapsamında, istihbarat müdürlüğü bir dizi güvenlik operasyonu düzenledi ve sonuç olarak DEAŞ terör örgütünü destekleyen bir hücre kurdukları gerekçesiyle üç vatandaşı tutukladı” denildi. Açıklamada, “İlk soruşturmalarda, hücrenin ülke dışındaki örgüt liderlerinin talimatıyla orduya karşı güvenlik operasyonları planladığı ortaya çıktı. Hücrenin geri kalan üyelerinin tutuklanması için çalışmalar devam ediyor ve tutuklananlar hakkında yetkili yargı makamlarının gözetiminde soruşturma başlatıldı” ifadeleri yer aldı.

Yeni endişeler

Lübnan sokaklarında, özellikle Suriye'de son zamanlarda yaşanan olayların ardından, aşırılıkçı grupların ülkeye sızdığına dair endişeler yeniden güçlendi. Ancak konuyla ilgili bilgi sahibi bir kaynak bu endişeleri hafifleten açıklamalarda bulundu. Bazı medya kuruluşlarının, Lübnan Genel Güvenlik Teşkilatı'nın, üyelerinden birinin Beyrut'un güney banliyölerinde intihar saldırısı planladığı bir terör şebekesini durdurduğunu sızdırması, Lübnan'ın, 2013 ila 2015 yılları arasında yaşadığı bombalı saldırı kabusunun geri döndüğünü düşündürdü.

Şarku'l Avsat'a konuşan kaynak, “Lübnan yargı ve güvenlik kurumları, uyuyan ya da aktif olan güvenlik hücreleriyle sürekli bir mücadele içinde. Son gelişmeler, Suriye uyruklu iki gencin (Halid ez-Zubi ve Muhammed el-Acluni) tutuklandığını ortaya çıkardı. Bu iki genç, Beşşar Esed rejiminin düşüşünün ardından gizlice Lübnan'a girmiş ve Güney Lübnan'ın Sayda kentinde bir akrabalarının yanında kalarak, banliyöde kalabalık bir alanda motosiklet bombalamak gibi operasyonlar hazırlamak için harekete geçmiştir” ifadelerini kullandı.

Kontrol noktasında bir aracı arayan Lübnan ordusu mensupları (Lübnan Ordu Komutanlığı)Kontrol noktasında bir aracı arayan Lübnan ordusu mensupları (Lübnan Ordu Komutanlığı)

Kaynak, ‘tutuklananların çoğunun aşırıcı eğilimleri olduğunu, ancak Lübnan'da güvenlik operasyonu planları olmadığını ve gerekli imkanlara sahip olmadıklarını’ gizlemedi. “Lübnan güvenlik güçlerinin son yıllarda terör hücrelerini takip ederken edindiği deneyim, DEAŞ'ın hedef bankası belirlemediği ve bu görevler için silah ve patlayıcı sağlamadığı sürece kişileri veya grupları örgüte dahil etmediğini gösteriyor” diyen kaynak, ‘son zamanlarda dolaşan bilgilerin, özellikle Suriye'nin Suveyda vilayetinde yaşanan olayların ardından, bu aşamada istismar edilip kullanılmak üzere abartıldığını’ vurguladı.

DEAŞ ile bağlantısı olmayan tutuklular

Güvenlik güçleri, birkaç hafta önce güney banliyösündeki Burc el-Baracna bölgesinde ve Bekaa Vadisi'ndeki Şemstar kasabasında DEAŞ mensubu olduğundan şüphelenilen iki grup Suriyeliyi gözaltına aldı. Ancak bir güvenlik kaynağı, ‘bu kişilerin DEAŞ veya herhangi bir terör örgütüyle ilgisi olmadığını’ kesin bir dille ifade etti. Güvenlik kaynağı, Burc el-Baracna'da gözaltına alınanların Suriyelileri iş bulmak için Lübnan'a kaçak olarak sokan bir grup olduğunu ve sözde Şemstar hücresinin herhangi bir faaliyet yürütmediğini, sadece kimlik belgeleri olmadığı için şüpheli görülen işçiler olduğunu belirtti. Güvenlik kaynağı, “Bu aşamada ihtiyatlı olmak anlaşılabilir ve haklıdır; ancak bu, insanları korkutmak için bir araç olarak kullanılmamalıdır” dedi.