Kate Middleton neden diğer Kraliyet üyeleriyle birlikte Kraliçe'nin yanına gitmedi?

Günlerdir Britanya'da olup Kraliçe'yi ziyaret etmeyen Harry, ölüm haberini uçakta aldı

Kraliyet uzmanları Sussex ve Cambridge çiftinin arasının son zamanlarda pek iyi olmadığını söylüyordu (Reuters)
Kraliyet uzmanları Sussex ve Cambridge çiftinin arasının son zamanlarda pek iyi olmadığını söylüyordu (Reuters)
TT

Kate Middleton neden diğer Kraliyet üyeleriyle birlikte Kraliçe'nin yanına gitmedi?

Kraliyet uzmanları Sussex ve Cambridge çiftinin arasının son zamanlarda pek iyi olmadığını söylüyordu (Reuters)
Kraliyet uzmanları Sussex ve Cambridge çiftinin arasının son zamanlarda pek iyi olmadığını söylüyordu (Reuters)

Dün (8 Eylül) II. Elizabeth'in sağlık durumunun kötüye gittiğinin duyurulmasının ardından Kraliyet mensupları, Kraliçe'nin tıbbi gözetim altına alındığı İskoçya'daki Balmoral Kalesi'ne doğru yola çıktı.
Kraliçe'nin gelini Kate Middleton'ın, eşi Prens William'la İskoçya'ya gitmemesiyse dikkatleri çekti.
Cambridge Düşesi'nin, çocuklarının okuldaki ilk günü olduğu için Windsor'da kaldığı belirtildi.
Cambridge Dükü ve Düşesi, çocukları 9 yaşındaki Prens George, 7 yaşındaki Prenses Charlotte ve 4 yaşındaki Prens Louis, Windsor'daki bir okula başlayacağı için Londra'dan taşınmıştı.

Prens Harry, Kraliçe'nin son anlarına yetişemedi
Kraliyet görevlerinden istifa ettikten sonra ABD'ye taşınan Prens Harry ve Meghan Markle çifti, bağlantıları olan hayır kurumlarının etkinliklerine katılmak için 5 Eylül'de Britanya'ya gitmişti.
Çift, ülkede geçirdikleri 4 gün boyunca hiçbir Kraliyet üyesini ziyaret etmedi.
Kraliçe'nin durumunun kötüye gittiği duyurulduğu sırada Londra'da olan Prens Harry, İskoçya'daki Aberdeen Havaalanı'na doğru uçakla yola çıktı.
Fakat uçuş verilerine göre Prens Harry, Kraliçe'nin ölüm haberi verildikten 15 dakika sonra havaalanına iniş yaptı.
Yerel saatle 19.52'de Balmoral Kalesi'ne varan Prens Harry'nin arabanın içinde hüzünlü olduğu görüldü.

Meghan Markle ise Prens Harry'ye eşlik etmeyerek Londra'da kaldı fakat katılması planlanan WellChild Vakfı'nın ödül törenine gitmedi.
Independent Türkçe, People, Daily Mail



Yanlış bilgileri çürüten gazetecilere güvenin azaldığı tespit edildi

Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)
Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)
TT

Yanlış bilgileri çürüten gazetecilere güvenin azaldığı tespit edildi

Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)
Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)

Yanlış bilgileri çürüten gazetecilere daha az güvenildiği ortaya kondu. Hatta okuyucu bilginin yanlış olduğundan şüphelense bile, gerçeği ortaya çıkaran gazeteciye pek güvenmiyor. 

Medyaya güven azalırken dezenformasyonun arttığı bir dönemde hatalı bilgileri düzeltmek de zorlaşıyor.

Yayın kuruluşları ve gazetecilerin taraflı olduğu düşüncesiyle insanlar okudukları haberlere temkinli yaklaşıyor. Daha önceki çalışmalarda veri doğrulamanın yarattığı etkiyle ilgili çelişkili sonuçlar çıkmıştı. 

Yanlış haberleri çürütmenin ne kadar işe yaradığı ve neden etki yaratmadığını öğrenmek isteyen araştırmacılar bir çalışma yürüttü.

Communication Research adlı hakemli dergide yayımlanan çalışmada 691 katılımcıya siyasi ve ekonomik haberler okutuldu. Bu haberlerde evsizlik oranlarından fentanilin aşırı doz ölümlerindeki etkisine kadar çeşitli iddialar yer alıyordu.

Bunların doğruluğuna ne kadar inandığını belirten katılımcılar daha sonra bu iddiaları onaylayan veya çürüten doğrulamayı okudu. Ardından bu doğrulamayı yapan gazeteciye ne kadar güvendikleri soruldu. 

Daha sonra bazı ürünlerle ilgili bilgiler içeren yazılarla aynı çalışma yürütüldü. Bu sefer verilen doğrulamalara "doğruluk kontrolü" işareti konmadı. Araştırmacılar bu sayede duyulan güvenin bu etiketten etkilenip etkilenmediğini anlamaya çalıştı.

İki çalışmanın sonucunda da yanlış bilgileri çürüten gazetecilere duyulan güven kayda değer derecede daha azdı. Katılımcılar inandıkları düşünceyi doğrulayanlara daha çok güvenirken, diğerlerinde daha fazla kanıt talep ediyordu. 

Çalışmanın yazarlarından Randy B. Stein, PsyPost'a yaptığı açıklamada "Halk genel olarak gazetecilere güveniyor ve doğrulayıcı makalelere duyulan güven epey yüksek" diyerek ekliyor: 

Yani klişe düşüncenin aksine, halkın doğruluk kontrollerine ve gazetecilere hiç güvenmediği doğru değil ancak düzelten/çürüten makalelere yönelik daha fazla şüphe var.

Araştırmacılar buradaki düzeltmenin, yayın kuruluşlarının haberlerindeki hataları düzeltmek için yayımladığı tekzip metinleri olmadığını ekliyor.   

Bilim insanları ilginç bir sonuçla da karşılaştı: Katılımcılar bir bilginin doğruluğundan şüphe etse bile bunu çürüten gazetecilere güvenmiyordu. 

Araştırmacılar bir haberin çürütülmesinin şaşkınlık yaratması, insanların onaylamaya kıyasla daha çok kanıt araması ve gazetecilerin taraflı davrandığından şüphelenmesinin buna yol açtığını düşünüyor. 

Şaşırtıcı bir diğer bulguysa, haberin çürütülmesi katılımcıların iddiayla ilgili düşüncesini değiştirmesine karşın gazeteciye güvenleri yine de sarsılıyordu. 

Stein, "Yanlış bilgileri düzeltmeye çalışan gazetecilerin (ya da herhangi birinin) aleyhine bir durum var" diyor. 

Araştırmacılar, halkın yanlış bilgileri çürüten haberlere nasıl ve neden güvenip güvenmediği üzerine daha fazla araştırma yapılması gerektiğini belirtiyor.

Makalenin yazarları, Conversation için kaleme aldıkları yazıda şu ifadeleri kullanıyor:

Gazetecilerin önündeki zorluk, bilgiyi çürüten biri gibi görünmeden bunu nasıl çürüteceklerini bulmak olabilir.

Independent Türkçe, PsyPost, Conversation, Communication Research