3. Charles resmen Kral ilan edildi ve göreve başladı

Kral 3. Charles (Reuters)
Kral 3. Charles (Reuters)
TT

3. Charles resmen Kral ilan edildi ve göreve başladı

Kral 3. Charles (Reuters)
Kral 3. Charles (Reuters)

İngiltere Kralı 3. Charles, tarihi bir törenle dün resmen Birleşik Krallık Kralı ilan edildi ve annesi Kraliçe 2. Elizabeth’in ölümünden bir gün önce kurulan Liz Truss başkanlığındaki hükümet üyeleri ve muhalefet liderleriyle görüşerek göreve başladı.
Londra’da St. James Sarayı’nda düzenlenen tören ilk kez televizyonlardan canlı olarak yayınlandı.
Charles, kendisine intikal eden ağır görev ve sorumlulukların bilincinde olarak, annesinin tahtta 70 yıl üstlendiği mirası devraldı.
Söz konusu törene, Kraliyet Danışma Meclisi Üyeleri, Prens William, Charles’ın eşi Camilla, ülkenin eski Başbakanları David Cameron, Gordon Brown ve Tony Blair katıldı.
Charles törende yaptığı konuşmada, “Bu büyük mirasın ve egemenliğin bana intikal eden görev ve ağır sorumluluklarının derinden farkındayım. Kraliçe 2. Elizabeth tarafından Anayasal hükümeti desteklemek için ortaya konan ilham verici örneği takip etmeye çalışacağım” dedi.
Charles, Birleşik Krallık’ın yanı sıra Commonwealth bölgesi üyesi Avustralya, Kanada, Yeni Zelanda ve Papua Yeni Gine dahil 14 ülkenin daha devlet başkanı oldu.


Kral 3. Charles dün Buckingham Sarayı’nda muhalefet liderleriyle bir araya geldi (AFP)

73 yaşındaki Charles, annesinin ölümünden sonra varis olarak yerine geçti, ancak Tahta Geçiş Konseyi dün resmi göreve başladığını duyurmak için toplandı.
Oğlu ve varisi William, eşi Camilla, yeni Başbakan Liz Truss ve İskoçya Başbakanı Nicola Sturgeon Charles’ın yeminine tanık oldu.
Charles konuşmasının ilk bölümünü annesini onurlandırmaya adayarak şu ifadeleri dile getirdi;
“Sevgili annem Kraliçe'nin ölümünü size duyurmak benim en acı görevimdir. Sizin, tüm ulusun ve sanırım tüm dünyanın ne kadar derinden acı çektiğimizi biliyorum, telafisi mümkün olmayan kayıpta bana sevgi duyuyorsunuz. Bu kadar çok kişinin kız kardeşime ve erkek kardeşlerime gösterdiği sempatiyi ve bu kadar büyük bir sevgi ve desteğin tüm ailemize iletilmesi gerektiğini bilmek benim için en büyük teselli.”
Charles, Konsort Kraliçe (Kral’ın eşi olarak Kraliçelere verilen unvan) ismi alan eşi Camilla’ya övgüde bulunmayı da unutmadı ve “Sevgili eşimin devam eden desteği beni derinden cesaretlendiriyor” dedi.
Bu unvanı alan son kişi, 2002 yılında 101 yaşında hayatını kaybeden 2. Elizabeth'in annesi ‘ana Kraliçe’ oldu.


Kral dün Buckingham Sarayı’nda Liz Truss ve bakanları kabul etti (AFP)

Yeni kral, annesinin ölümünden sonra ulusa ilk hitabında Cuma günü ülkesine sadakat, saygı ve sevgi ile hizmet etme sözü verdi.
Ayrıca 40 yaşındaki en büyük oğlu William’a, Kral Charles’ın 50 yıldan fazla bir süredir elinde tuttuğu ve geleneksel olarak tahtın varislerine verilen bir unvan olan Galler Prensi unvanını verdiğini duyurdu.
96 yaşındaki Kraliçe Elizabeth’in ölümü Perşembe günü açıklandı.
ABD Başkanı Joe Biden ve Japonya İmparatoru Naruhito da dahil olmak üzere çok sayıda liderin katılımının beklendiği cenaze töreni için uzun zaman önce ayrıntılı planlar hazırlanmıştı.
Ülkede ilan edilen ulusal yas Kraliçe 2. Elizabeth’in devlet töreni ile gömüleceği günün akşamına kadar sürecek. 
Cenazeden sonra, Kraliyet ailesi yedi günlük bir yas dönemine başlayacak ve Charles’ın kral olarak taç giyme töreninin ne zaman yapılacağı henüz net değil ve bu aylar sürebilir.

Siyasi istişareler
Kraliyet Danışma Meclisi üyeleri Başbakan Lizz Truss’ın da aralarında olduğu 670 üst düzey politikacıdan oluşuyor.
Londra Belediye Başkanı ve hükümdarın devlet başkanı olduğu diğer 14 bölgedeki üst düzey bürokratlar da konseyde yer alıyor.
Seçilmiş temsilcilerin yanı sıra Lordlar Kamarası üyeleri ve Canterbury Başpiskoposu da dahil olmak üzere İngiltere Kilisesi piskoposları da katılıyor.
Meclis Norman döneminden beri krallara danışmanlık yapıyor.
Danışmanların çoğu açılışa davet edilirken, açılış salonundaki sınırlı alan nedeniyle törene hepsi katılamadı.
Birleşik Krallık son yıllarda hızlı bir hükümet başkanı değişikliğine tanık olduğu için, halen hayatta olan altı eski başbakan açılış törenine katıldı.
Eski başbakanlar John Major, Gordon Brown, Tony Blair, David Cameron, Theresa May, Boris Johnson ve diğer katılımcılar Charles’ın Kral ilan edilmesinin ardından “Tanrı Kralı korusun” diye bağırdı.
Jartiyer Baş Silah Kralı David White, geleneksel kıyafetleriyle Charles’ın İngiltere’nin yeni Kralı olarak resmi ilanını okudu.


Eski hükümet bakanları dün St James Sarayı’ndaki açılış törenine katıldı (Reuters)

Törenin ardından, ana muhalefet partisi İşçi Partisi’nin lideri Keir Starmer de dahil olmak üzere üst düzey siyasiler, olağanüstü bir oturumda yeni Krala bağlılık yemini etmek için Avam Kamarası’na gitti.
Charles resmen Kraliyet görevlerini üstlenirken, Buckingham Sarayı’nda başbakan Truss ve hükümet üyeleriyle bir araya geldi.

Taç giyme töreni
Charles resmen kral ilan edildi ancak taç giyme töreni aylar sonra gerçekleşebilir.
Kralın, yas süresine saygı nedeniyle, selefinin ölümü üzerine hemen taç giymemesi ve törenin düzenlenmesi için zaman tanınması gelenek gereği.
Babasının öldüğü 6 Şubat 1952 tarihinde Kraliçe olan 2. Elizabeth, 15 ay sonra 2 Haziran 1953’te Westminster Abbey’de sekiz binden fazla kişinin huzurunda taç giydi.
AFP’nin haberine göre Birleşik Krallık, taç giyme törenleri sırasında hala kraliyet kostümleri ve özellikleri kullanan Avrupa’daki tek monarşi.



Şili'de aşırı sağcı aday başkanlık seçimini kazandı

Jose Antonio Kast, cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turunda oyunu kullandıktan sonra bir seçim merkezinin dışında konuşuyor (AFP)
Jose Antonio Kast, cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turunda oyunu kullandıktan sonra bir seçim merkezinin dışında konuşuyor (AFP)
TT

Şili'de aşırı sağcı aday başkanlık seçimini kazandı

Jose Antonio Kast, cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turunda oyunu kullandıktan sonra bir seçim merkezinin dışında konuşuyor (AFP)
Jose Antonio Kast, cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turunda oyunu kullandıktan sonra bir seçim merkezinin dışında konuşuyor (AFP)

Şilililer dün, Augusto Pinochet'nin diktatörlüğünün sona ermesinden 35 yıl sonra, en sağcı cumhurbaşkanını seçti. Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turunun resmi sonuçlarına göre Jose Antonio Kast oyların yüzde 58'ini alırken, rakibi yenilgiyi kabul etti.

10 milyondan fazla oy sayıldıktan sonra, toplam oyların yaklaşık yüzde 70'ini temsil eden sonuçlarla, Kast, geniş bir sol koalisyonun başında bulunan Komünist Parti üyesi Janet Jara'ya karşı açık bir üstünlük sağladı.

51 yaşındaki Jara, yenilgiyi kabul ederek sosyal medya paylaşımında seçmenlerin yüksek sesle ve açıkça konuştuğunu ve cumhurbaşkanı seçilen kişiye tebriklerini ve en iyi dileklerini ilettiğini söyledi.

Muhafazakâr Katolik Cast, kampanyasını Şili'deki suçlarla mücadeleye odakladı ve çoğu Venezuelalı olmak üzere yaklaşık 340 bin belgesiz göçmeni sınır dışı edeceğine söz verdi.

Şarku'l Avsat'ın edindiği nilgiye göre Kast, askeri diktatörlüğün açık bir destekçisi ve Pinochet hayatta olsaydı ona oy vereceğini söylemişti.

16 Kasım'da yapılan ilk turda, her iki aday da oyların dörtte birini aldı ve sol kanat az bir farkla öndeydi. Ancak, tüm sağcı adaylar birlikte oyların yüzde 70'ini topladı.


Dünya liderleri, Avustralya’daki Bondi sahili saldırısını kınadı

14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)
14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)
TT

Dünya liderleri, Avustralya’daki Bondi sahili saldırısını kınadı

14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)
14 Aralık 2025'te Avustralya'nın Bondi plajındaki silahlı saldırı olay yerinde bir polis aracı duruyor (Reuters)

Dünya liderleri, Pazar günü Sydney’in Bondi Sahili’nde düzenlenen Yahudi kutlamasına yönelik saldırıyı şiddetle kınadı. Saldırıda en az 12 kişi hayatını kaybetti, onlarca kişi yaralandı.

Avustralya Başbakanı Anthony Albanese, olayı “Avustralya’daki Yahudilere yönelik bir saldırı. Hanuka Bayramı’nın ilk günü, normalde sevinç ve inançla kutlanması gereken bir gün…” sözleriyle değerlendirdi ve polis ile güvenlik güçlerinin olaya karışanları tespit etmek için çalıştığını söyledi.

frgt
Avustralya Güvenlik İstihbarat Teşkilatı (ASIO) Güvenlik Genel Direktörü Mike Burgess, Sidney'deki Bondi Plajı saldırısının ardından 14 Aralık 2025'te Canberra'daki Parlamento Binası'nda düzenlenen basın toplantısında konuşuyor (EPA)

Avustralya muhalefet partisi Liberal Parti lideri Susan Lee, “Avustralyalılar bu akşam derin bir yas içinde. Şiddet ve nefret, toplumumuzun kalbini vurdu… Hepimizin bildiği ve sevdiği Bondi’de” ifadelerini kullandı.

frgt
Avustralya Federal Polisi'nde ulusal güvenlikten sorumlu geçici komiser yardımcısı Nigel Ryan (EPA)

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, “Bu dünyada antisemitizme yer yok. Kalplerimiz bu korkunç saldırının kurbanları, Yahudi toplumu ve Avustralya halkı ile birlikte” dedi.

Saldırıya ilişkin tepkilerini dile getiren dünya liderleri arasında İngiltere Başbakanı Keir Starmer, olayın “son derece üzücü haberler” olduğunu söyledi. Yeni Zelanda Başbakanı Christopher Luxon ise, Avustralya ve Yeni Zelanda’nın bir aile gibi olduğunu belirterek, Bondi’deki saldırının kurbanlarıyla dayanışma içinde olduklarını ifade etti.

sd
Avustralya polisi ve acil durum ekipleri, 14 Aralık 2025'te Bondi Plajı'ndaki silahlı saldırı olayının yaşandığı yere yakın bir bölgede çalışıyor (EPA)

İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Sa’ar, saldırının “Yahudi topluluğuna yönelik antisemitizmin bir sonucu” olduğunu ifade etti. Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, “Avustralya ve Yahudilerle dayanışma içindeyiz. Şiddet, nefret ve antisemitizme karşı birleşiyoruz” açıklamasında bulundu.

İspanya Dışişleri Bakanı José Manuel Albares, Norveç Başbakanı Jonas Gahr Støre ve İsveç Başbakanı Ulf Kristersson da benzer şekilde saldırıyı kınayarak, kurbanlar ve ailelerine başsağlığı dileklerini iletti.

ABD ve Kanada yetkilileri de saldırıyı terör eylemi olarak nitelendirerek, kurbanlara ve Avustralya halkına destek mesajı verdi. Almanya’daki Yahudi Derneği ise yaptığı açıklamada, “Derin bir şok içindeyiz. Antisemitizm öldürür” ifadelerini kullandı.

New South Wales Başbakanı Chris Minns, “Hanuka’nın ilk günü kutlanan bir bayram, ne yazık ki bu korkunç saldırı nedeniyle kabusa dönüştü. En az 12 kişi hayatını kaybetti, saldırganlardan biri de öldü” dedi.


Avustralya, silahlı saldırganı durduran Ahmed el Ahmed'i konuşuyor

Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)
Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)
TT

Avustralya, silahlı saldırganı durduran Ahmed el Ahmed'i konuşuyor

Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)
Ahmed'in silahlı saldırganla karşı karşıya geldiği anı ve vurulduktan sonra tedavi edildiği anı gösteren bir videodan alınan birleşik görüntü (Dolaşımda)

Bondi Plajı’nda düzenlenen Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında yaşanan ve en az 12 kişinin yaşamını yitirdiği saldırıya dair ortaya çıkan görüntülerde, bir sivilin saldırgana müdahale ederek silahını elinden aldığı görüldü. Söz konusu davranış, kamuoyunda geniş yankı uyandırırken, çok sayıda kişinin hayatının kurtarılmış olabileceği değerlendirildi.

Görüntülerde, otoparkta beyaz tişört giymiş bir kişinin, tüfek taşıyan koyu renkli tişörtlü saldırgana hızla yaklaştığı, arkasından saldırarak silahı ele geçirdiği ve ardından silahı saldırgana doğrulttuğu görülüyor. Saldırganın dengesini kaybederek geriye doğru çekildiği ve köprüye doğru yöneldiği, kahraman vatandaşın silahı daha sonra yere bıraktığı anlar videoda net şekilde yer alıyor.

Olay anına ait görüntüler kısa sürede sosyal medyada yayılırken, çok sayıda kullanıcı müdahalede bulunan kişinin cesaretini övdü ve bu davranışın birçok insanın hayatını kurtarmış olabileceğini dile getirdi. Avustralya merkezli News.com.au sitesi, kahraman olarak anılan kişinin Sidney’de yaşayan ve Sutherland’da bir manav işleten 43 yaşındaki Ahmed el-Ahmed olduğunu duyurdu.

İki çocuk babası olan Ahmed’in, bu müdahalesi sırasında iki kurşunla yaralandığı, kuzeninin 7News kanalına yaptığı açıklamayla doğrulandı. Duygusal görüntülerde, 43 yaşındaki manavın saldırganlardan birinin silahını zorla aldığı anlar dikkat çekti.

h
Viral videodan bir görüntü (ABC Avustralya Haber Ağı)

Reuters, güvenilir görüntüler üzerinden videonun doğruluğunu teyit etti. Ajans ayrıca, söz konusu görüntülerdeki saldırganların, daha sonra polis tarafından çevrelendiği doğrulanan kişilerle aynı kişiler olduğunu, kıyafetlerinden yola çıkarak belirlediğini aktardı. Şüpheli saldırganlardan birinin öldürüldüğü, diğerinin ise ağır yaralı olarak hastaneye kaldırıldığı bildirildi.

“Nefreti körüklüyor” açıklaması

Saldırıdan saatler sonra açıklama yapan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ağustos ayında Avustralya Başbakanı Anthony Albanese’ye bir mektup gönderdiğini ve Canberra yönetimini “antisemitizm ateşini körüklemekle” suçladığını söyledi.

Albanese hükümetinin Filistin devletini tanımayı da içeren politikalarının, Yahudi karşıtlığını teşvik ettiğini ve sokaklarda yayılmasına neden olduğunu savunan Netanyahu “Antisemitizm bir kanserdir. Liderler sessiz kaldığında yayılır. Zayıflığın yerini eylem almalıdır” ifadelerini kullandı.

Saldırıyı “dehşet verici” olarak nitelendiren Netanyahu, “Bu soğukkanlı bir cinayettir. Ne yazık ki her dakika kurbanların sayısı artıyor. En uç kötülüğü gördük. Aynı zamanda Yahudi kahramanlığının zirvesine de tanık olduk” dedi. Netanyahu, kendisinin Yahudi olduğunu söyleyen ve saldırganlardan birinin silahını alan bir sivile atıfta bulundu.

Netanyahu açıklamasında, “Küresel antisemitizme karşı bir mücadele içindeyiz. Bununla mücadele etmenin tek yolu onu açıkça kınamak ve kararlılıkla karşı durmaktır. İsrail’de yaptığımız da budur. Ordumuz, güvenlik güçlerimiz, hükümetimiz ve halkımızla birlikte bunu sürdürmeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Avustralya hükümetine dolaylı eleştirilerde bulunan Netanyahu, “Kınamayan, hatta teşvik edenleri kınamayı sürdüreceğiz. Özgür ülkelerin liderlerinden beklenen adımları atmaları için baskı yapmaya devam edeceğiz. Teslim olmayacağız, eğilmeyeceğiz ve atalarımızın yaptığı gibi mücadeleyi sürdüreceğiz” dedi.