Tunus: Said yanlısı partiler seçim yasasının hazırlanmasına katılmak istiyor

Tunus’ta Aralık ayında yapılacak seçimleri boykot edecek siyasi ittifak  genişledi

Temmuz ayındaki anayasa referandumunda yapılan oylamadan bir arşiv fotoğrafı (DPA)
Temmuz ayındaki anayasa referandumunda yapılan oylamadan bir arşiv fotoğrafı (DPA)
TT

Tunus: Said yanlısı partiler seçim yasasının hazırlanmasına katılmak istiyor

Temmuz ayındaki anayasa referandumunda yapılan oylamadan bir arşiv fotoğrafı (DPA)
Temmuz ayındaki anayasa referandumunda yapılan oylamadan bir arşiv fotoğrafı (DPA)

Tunus’ta bir grup siyasi parti, siyaset sahnesini şekillendirecek yeni seçimlere yönelik yasanın hazırlanma aşamasına katılmalarının engellenmesi halinde, 17 Aralık’ta yapılması planlanan parlamento seçimlerini boykot etmekle tehdidinde bulundu. Diğer bir grup ise bu yasa çıkmadan önce tüm süreci etme boykot kararı aldı.
Ülkenin bu yılın başında tanık olduğu elektronik istişareye ve yeni Tunus anayasasına ilişkin referanduma benzer şekilde, yıllardır siyaset sahnesine yön veren partilerin çoğu, yaklaşan parlamento seçimleriyle ilgilenmiyor ve yeni yasa çıkmadan önce boykotlarını ilan ediyor. Söz Konusu partiler, Abir Musa liderliğindeki Hür Anayasa Partisi’ni, Nahda Hareketi tarafından yönetilen Ulusal Kurtuluş Cephesi, Ahmed Necib eş-Şabbi liderliğindeki Emel Partisi, Eski Tunus Cumhurbaşkanı Munsif el-Merzuki'nin liderliğindeki Tunus İrade Hareketi, Seyfettin Mahluf liderliğindeki Onur Koalisyonu, Nebil el-Karvi başkanlığındaki Tunus’un Kalbi Hareketi ve Cevher bin Mübarek Darbeye Karşı Vatandaşlar Hareketi’ni içeriyor.
Şarku’l Avsat’ın Tunus basınından derlediği habere göre bu bağlamda, Emel Partisi lideri Necib eş-Şabbi birkaç gün önce seçimleri boykot etmek üzere düzenlediği basın toplantısında, seçimlere katılımın “eski Cumhurbaşkanı Zeynel Abidin Bin Ali döneminde olan seçimlere katılmaktan farklı bir şey olmayacağını” söyledi. Seçim komisyonunu ‘adaletsiz, taraflı olduğunu ayrıca kendisini kuran otoriteye sadık olduğunu ve sonuçların şeffaf olmayacağını” belirtti.
Yeni anayasa için geçen yıl 25 Temmuz’da yapılan referandumda, seçim kampanyasına 24 siyasi parti katıldı. Bunlar, 27 dernek veya kuruluşa ek olarak, Tunus siyaset sahnesinde çok az etkisi olan küçük partilerdi. En bariz katılım gerçek kişilerdendi ve sayıları yaklaşık 110 olana ulaşıyordu. Bu durum, partilerin ve sivil toplum bileşenlerinin referandumu boykot etmesi ve sonuçlarının tanınmamasının bir sonucu olarak gerçekleşmişti.
Boykot tutumu, önceki siyasi sahneye öncülük eden siyasi partilerle sınırlı kalmadı İşçi Partisi’nin başkanı Hamma Hammami liderliğindeki sosyal partilerin koordinasyonunu da içeriyor. Bu partiler, sol eğilimli partiler olan Demokratik Akım, Cumhuriyetçi Parti, Tekettul Partisi ve Kutup Parti’lerini içeriyor.
Bu sahne, Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said liderliğindeki 25 Temmuz 2021 sürecini destekleyen ve yeni seçim yasasının hazırlanmasına katılma zorunluluğunu talep eden ayrıca 2022 anayasasında olduğu gibi seçim yasasının Tunus siyaset sahnesine direkt getirilmesini reddeden partileri içerecek şekilde gelişti.
Cumhurbaşkanı Said’in aldığı 25 Temmuz kararlarını destekleyen ve seçim yasası hazırlama aşamasına dahil olmak isteyen en önemli partiler arasında, Halk Hareketi Lideri Zuhey el-Muğzavi ve İleri Tunus Partisi Lideri Ubeyd el-Beriki yer alıyor. Bu konuda, Beriki seçim yasasının hazırlanması için ayrılan zamanın kısıtlı olmasının “Cumhurbaşkanı Kays Said’i sivil toplumun bileşenleri arasında bir diyalog başlatmaya ve yeni kuruluş süreci temsilcilerinin sunacağı gözlem ve önerileri dikkate almaya zorunda bıraktığını” söyledi. Ubeyd el-Beriki, siyasi partileri çalışmalara dahil etme ve onları gelecekteki herhangi bir seçim hazırlık sürecinden dışlamama çağrısında bulundu.
Halk Hareketi Lideri Zuhey el-Muğzavi ise, seçim yasasının hazırlanmasında siyasi parti ve kuruluşların yer almamasını önererek “Bununla birlikte, Hareket her halükarda önümüzdeki seçimlere iki nedenden dolayı katılacak. Bunlardan birincisi, istisnai tedbirler aşamasının sona erdirilmesi ve Tunus'ta siyasi hayatın normal seyrine dönmesinin sağlanması ikincisi ise, siyasal İslam yaklaşımını sonlandırmaktır” dedi.
Gözlemciler, Tunus cumhurbaşkanlığına uygulanan baskıların politikacıların ve insan hakları örgütlerinin temsilcilerinin açıklamaları yoluyla sadece içeriden gelmediğini, onlar aracılığıyla temsil edilen yurtdışından özellikle de ABD yönetiminden baskıların olduğunu düşünüyor. Zira ABD demokratik sürece geri dönüşün en önemli koşullarından biri olan yeni seçim yasası hazırlanırken siyaset sahnesinin çeşitli bileşenleri arasında diyalog açılması ve katılımcı bir düzen oluşturulması çağrısında bulunmuştu.



ABD, göçmenleri askeri uçaklarla Libya'ya göndermeyi planlıyor

Libyalılar 28 Nisan 2025'te Trablus'un Şehitler Meydanı'nda yürüyor. Trump yönetimi bölünmüş ülkeye göçmen göndermeyi planlıyor (AFP)
Libyalılar 28 Nisan 2025'te Trablus'un Şehitler Meydanı'nda yürüyor. Trump yönetimi bölünmüş ülkeye göçmen göndermeyi planlıyor (AFP)
TT

ABD, göçmenleri askeri uçaklarla Libya'ya göndermeyi planlıyor

Libyalılar 28 Nisan 2025'te Trablus'un Şehitler Meydanı'nda yürüyor. Trump yönetimi bölünmüş ülkeye göçmen göndermeyi planlıyor (AFP)
Libyalılar 28 Nisan 2025'te Trablus'un Şehitler Meydanı'nda yürüyor. Trump yönetimi bölünmüş ülkeye göçmen göndermeyi planlıyor (AFP)

Reuters'ın haberine göre Trump yönetimi, göçmenleri askeri uçakla Libya'daki gözaltı merkezlerine göndermeyi planlıyor.

The New York Times'a konuşan yetkililer, uçağın çarşamba günü kadar erken kalkabileceğini söyledi. Uçuşta yer alacak kişilerin uyrukları henüz belli değil.

Libya'da şiddetli çatışmalar var ve insan hakları grupları, ülkedeki göçmen gözaltı merkezlerini "korkunç" ve "içler acısı" diye niteliyor.

Bu girişim, Trump yönetiminin göçmenleri ABD'ye girmekten caydırmaya ve ülkede yasadışı olarak bulunanlara, zor koşullara sahip ülkelere gönderilebilecekleri mesajını vermeye çalıştığı dönemde geldi.

Yine de uçuş, yasal, lojistik ya da diplomatik kısıtlamalar nedeniyle gerçekleşmeyebilir. Yönetim daha önce de bir grup Venezuelalıyı El Salvador'a gönderdiği için sert tepkiyle karşılaşmıştı. Bu kişiler teröristlere ayrılmış bir hapishanede tutuluyor.

Dışişleri Bakanlığı, "suç, terörizm, patlamamış kara mayınları, iç karışıklık, insan kaçırma ve silahlı çatışmalar" nedeniyle Amerikan halkına Libya'ya gitmemeyi tavsiye ediyor.

Ülke, uzun yıllar diktatörlük yapan Muammer Kaddafi'nin 2011'de devrilmesinden bu yana yıllardır süren iç savaşla karşı karşıya ve hâlâ bölünmüş durumda. Birleşmiş Milletler'in tanıdığı hükümet Libya'nın batısını Trablus'tan yönetiyor. Aynı zamanda doğu, ülkenin petrol sahalarının çoğunu kontrol eden savaş lordu Halife Hafter liderliğindeki hükümet tarafından yönetiliyor.

ABD'nin Trablus'taki hükümetle sadece resmi ilişkisi var ama bu Hafter'in oğlu Saddam'ın geçen hafta Washington'ı ziyaret etmesini ve birkaç Trump yetkilisiyle görüşmesini engellemedi. Trump'ın Beyaz Saray'daki ilk döneminde Hafter'le dostane bir ilişkisi vardı.

Libya, Avrupa'ya gitmeye çalışan göçmenler için merkez niteliğinde. Ülkede mülteciler ve göçmenler için çok sayıda gözaltı tesisi var. Uluslararası Af Örgütü, 2021 tarihli raporunda bu tesislerin "erkeklere, kadınlara ve çocuklara yönelik cinsel şiddet" kanıtlarıyla "korkunç" bir "cehennem manzarası" oluşturduğunu belirtmişti.

Öte yandan Küresel Gözaltı Projesi, Libya'da tutulan göçmenlerin "fiziksel kötü muamele ve işkencenin" yanı sıra zorla çalıştırma ve köleliğe maruz kalabileceğini açıklamıştı.

Dışişleri Bakanlığı geçen sene yıllık raporunda ülkedeki gözaltı merkezlerindeki "sert ve hayati tehlike oluşturan" koşullara işaret etmişti. Raporda göçmenlerin "göçmenlik mahkemelerine ya da yasal süreçlere erişimlerinin olmadığı" belirtilmişti.

Carnegie Endowment for International Peace'de Libya uzmanı olan Frederic Wehrey, The Times'a şunları söyledi:

Bu göçmen hapishanelerinde bulundum ve burası göçmenler için uygun bir yer değil. Savunmasız birini atmak için korkunç bir yer.

Independent Türkçe