NASA astronotlarının yıllar önce Ay'da çektiği 35 bin fotoğraf yenilendi

1969 tarihli Apollo 9 görevinde Russell Schweickart, komuta modülündeki David Scott'un fotoğrafını çekmişti (NASA/Andy Saunders)
1969 tarihli Apollo 9 görevinde Russell Schweickart, komuta modülündeki David Scott'un fotoğrafını çekmişti (NASA/Andy Saunders)
TT

NASA astronotlarının yıllar önce Ay'da çektiği 35 bin fotoğraf yenilendi

1969 tarihli Apollo 9 görevinde Russell Schweickart, komuta modülündeki David Scott'un fotoğrafını çekmişti (NASA/Andy Saunders)
1969 tarihli Apollo 9 görevinde Russell Schweickart, komuta modülündeki David Scott'un fotoğrafını çekmişti (NASA/Andy Saunders)

Görüntü uzmanı Andy Saunders, NASA'nın Apollo görevlerinde çekilen 35 bin fotoğrafı son derece detaylı ve kaliteli şekilde yeniden düzenlendi.
Aynı zamanda yazar olan Saunders'ın fotoğraflarla hazırladığı kitabı Apollo Remastered, 1 Eylül'de raflardaki yerini aldı.
Apollo görevleri, 1968'den 1972'ye kadar sürmüştü. Astronotların yakaladığı binlerce fotoğraf, ABD'nin Teksas eyaletine bağlı Houston'daki Johnson Uzay Merkezi'nde soğutucuda kilit altındaydı.

Ay modülündeyken görüntülenen astronot Fred Haise, uyumaya çalışıyor (NASA/Andy Saunders)

48 yaşındaki Saunders, 10 yıl süren çalışmasını tamamlayabilmek için işini, gayrimenkul geliştirme uzmanlığını bıraktı.
Dijital arkeolog, fotoğrafların mümkün olan en net ve canlı hale getirmek için modern düzenleme ve geliştirme teknikleri kullandı.

David Scott, 2 Ağustos 1971'de ABD bayrağının yanında selam durdu (NASA/Andy Saunders)

Bazı metotları kendisi geliştiren ve orijinal filmin yüksek çözünürlüklü taramalarından yararlanan Saunders aynı zamanda astronotlarla konuşarak ve ses kayıtlarını dinleyerek ışık ve renklerle ilgili ayrıntıları öğrendi. Böylece fotoğrafların daha gerçekçi hale gelmesi sağlandı.
Astronotların o dönemdeki en iyi kameraları, lensleri ve filmleri kullandığını belirten Saunders, insanlığın görselleri mümkün olan en kaliteli şekilde görmesi gerektiğini savundu.

James McDivitt, 1965'te Ed White'ı uzay aracından ayrılırken görüntüledi (NASA/Andy Saunders)

Avrupa Uzay Ajansı astronotu Tim Peake de fotoğraflar hakkında şöyle konuştu:
"Apollo görevlerinin yeniden düzenlemiş görüntülerine baktığımda, uzayda geçirdiğim 6 ay boyunca yaşadıklarımı hatırladım."
1972'deki Apollo 16'da görev yapan astronot Charlie Duke, kitap için kaleme aldığı yazıda "Görüntüler o kadar net ve gerçek ki orada olmaktan sonraki en iyi şey bunlar" ifadesini kullandı.
Independent Türkçe, Daily Mail, Penguin Books



Dinozorlar Çağı'ndaki kuşların Arktika'da yuva yaptığı ortaya çıktı

Araştırmacılar 73 milyon yıl önceki Prince Creek ekosisteminin, yaz mevsiminde yaklaşık 6 ay boyunca kesintisiz gün ışığına maruz kaldığını düşünüyor (Gabriel Ugueto)
Araştırmacılar 73 milyon yıl önceki Prince Creek ekosisteminin, yaz mevsiminde yaklaşık 6 ay boyunca kesintisiz gün ışığına maruz kaldığını düşünüyor (Gabriel Ugueto)
TT

Dinozorlar Çağı'ndaki kuşların Arktika'da yuva yaptığı ortaya çıktı

Araştırmacılar 73 milyon yıl önceki Prince Creek ekosisteminin, yaz mevsiminde yaklaşık 6 ay boyunca kesintisiz gün ışığına maruz kaldığını düşünüyor (Gabriel Ugueto)
Araştırmacılar 73 milyon yıl önceki Prince Creek ekosisteminin, yaz mevsiminde yaklaşık 6 ay boyunca kesintisiz gün ışığına maruz kaldığını düşünüyor (Gabriel Ugueto)

Bilim insanları, kuşların kutup bölgelerine en azından 73 milyon yıldır yuva yaptığını keşfetti. 

Günümüzde Arktika'da yuva yapan 200'den fazla kuş türü var. Bilim insanları bu hayvanların ekosistemin önemli üyeleri olduğunu, polenleşme ve tohum dağılımı gibi temel görevlere katkı sağladığını söylüyor.

Daha önce yapılan araştırmalarda bu davranışın yeni olmadığı görülmüştü. Princeton Üniversitesi'nden Lauren Wilson "Kutup bölgelerinde yuva yapmaya dair en eski kanıt, Antarktika'nın Eosen dönemine ait yaklaşık 46,5 milyon yıl önce yaşamış bir penguen kolonisiydi" diyor.

Wilson liderliğindeki ekibin yeni araştırmasıysa bu tarihi yaklaşık 25 milyon yıl daha geriye çekti. 

Bilim insanları Alaska'nın kuzeyindeki Prince Creek formasyonunda yaptıkları kazılarda aralarında embriyo ve yavru kalıntıları da olan 50'den fazla kuş fosili ortaya çıkardı. Çoğunun boyu 2 milimetreden daha kısa olan bu fosiller, kuşların kutup bölgelerinde yuva yaptığına dair en eski kanıtı sunuyor. 

Bulguları hakemli dergi Science'ta yayımlanan çalışmanın ortak yazarı Patrick Druckenmiller, "Bu yeni fosiller, kuşların evrimi hakkındaki bilgilerimizde önemli bir boşluğu dolduruyor" diyerek ekliyor:

Bu çalışmadan önce, birkaç ayak izi dışında Alaska'da kuş fosilleri bulunmamıştı.

Araştırmacılar yaklaşık 73 milyon yıl önce Arktika'da yuva yapan bu kuşların en azından üç ayrı gruptan geldiğini saptadı. Fosillerin bir kısmı martıya benzeyen Ichthyornithes ve dalgıç kuşuna benzeyen Hesperornithes gruplarına aitti. Artık soyu tükenen bu gruplar dişli kuşları içeriyordu.

Ancak kalıntıların çoğu ördeklere benzeyen dişsiz kuşlara aitti. Araştırmacılar dişsizliğin, bugün yaşayan bütün kuşları içeren grubun belirleyici özelliği olduğunu ifade ediyor. Bu nedenle bulgular, milyonlarca yıl önce Arktika'da yuva yapan kuşların, modern kuşların yakın akrabaları olduğuna işaret ediyor.

Ekip, bölgenin o dönemde bugüne kıyasla daha sıcak olduğunu ve muhtemelen 6 ay boyunca kesintisiz gün ışığı aldığını söylüyor. Ancak bu durum kuşların dondurucu soğuklara maruz kalmadıkları anlamına gelmiyor.

Druckenmiller "Kışlar bugünkü kadar sert olmasa da yıl boyunca burada yaşayan hayvanlar dondurucu soğuklara, ara sıra yağan kara ve yaklaşık 4 ay süren kış karanlığına katlanmak zorundaydı" diye açıklıyor.

Ancak bölgede o zaman yuva yapan kuşların tek sorunu sıcaklıklar değildi. Araştırmacılar bazılarının uzunluğu 5 metreye ve ağırlığı 2 tona çıkan yaklaşık 12-13 dinozor türüyle beraber yaşadıklarını söylüyor. 

Druckenmiller, Troodon gibi etçil dinozorların, "bu sevimli küçük kuşları akşam yemeğinde seve seve yiyeceğini" söylüyor. 

Edinburgh Üniversitesi'nden paleontolog Steve Brusatte, yer almadığı çalışmanın bulgularını şöyle değerlendiriyor:

Bu fosiller, kuşların onlarca milyon yıl önce bu yüksek enlemlerdeki toplulukların ayrılmaz bir parçası olduğunu ve bu toplulukların modern zamanlardaki ekolojik bir yenilik değil, Dünya tarihinin uzun vadeli bir normu olduğunu gösteriyor.

Independent Türkçe, Guardian, Live Science, Science