İngiltere Kralı 3. Charles annesi Kraliçe 2. Elizabeth’in izinden gitme sözü verdi

Kraliçe Elizabeth’in cenazesi dün Edinburgh’daki St Giles Katedrali’ne götürüldü (AFP)
Kraliçe Elizabeth’in cenazesi dün Edinburgh’daki St Giles Katedrali’ne götürüldü (AFP)
TT

İngiltere Kralı 3. Charles annesi Kraliçe 2. Elizabeth’in izinden gitme sözü verdi

Kraliçe Elizabeth’in cenazesi dün Edinburgh’daki St Giles Katedrali’ne götürüldü (AFP)
Kraliçe Elizabeth’in cenazesi dün Edinburgh’daki St Giles Katedrali’ne götürüldü (AFP)

İngiltere Kralı 3. Charles, tahta geçmesinin ardından İngiliz parlamentosunda yaptığı ilk konuşmada, annesi Kraliçe 2. Elizabeth’in izinden gitmeye kararlı olduğunu söyledi.
Kraliçe, Perşembe günü 96 yaşında hayata gözlerini yumdu ve ülkede ulusal yas ilan edildi.
Kral Charles, Westminster Sarayı’ndaki her iki meclise hitaben yaptığı konuşmasında, annesinin ilkelerini koruma sözü verdi.
İngiltere Kralı, “Majesteleri çok gençken, ülkesine ve halkına hizmet etmeye ve ulusumuzun kalbinde yatan değerli anayasal hükümetin ilkelerini sürdürmeye söz verdi. Bu yemini eşsiz bir bağlılıkla tuttu. Tanrı’nın yardımıyla ve sizin tavsiyelerinizle sadakatle takip etmeye karar verdiğim özverili bir görev örneği verdi” dedi.
Kral, William Shakespeare’in Kraliçe I. Elizabeth için ‘yaşayan tüm Prensler için bir modeldi’ şeklindeki ifadesine atıfta bulunarak annesi için aynı ifadeyi kullandı.


Kral 3. Charles ve eşi Camilla, dün Avam Kamarası ve Lordlar Kamarası toplantısı sırasında Westminster Sarayı’nda (AFP)

İngiltere’nin anayasal monarşisi ve parlamenter demokrasisi, parlamentonun Orange Prensi William’ı Kral James’in yerine davet ettiği 1688’den beri yürürlükte.
‘Demokrasiyi yaşayan ve nefes alan aracı’ olarak nitelendiren Kral Charles, “Bizi çevreleyen ve her iki meclisin üyelerinin de hepimizin iyiliği için böylesine kişisel bir bağlılıkla kendini adadığı parlamenter gelenekleri hatırlatan tarihin ağırlığını hissetmekten kendimi alamıyorum” diye konuştu.
Charles parlamento toplantısına katıldıktan sonra Kraliçe 2. Elizabeth’in Balmoral Kalesi’ndeki tabutunu törenle İskoçya’nın başkenti Edinburgh’a götüren alaya katıldı.
Kraliçe’nin tabutu daha sonra Pazartesi günü gerçekleştirilecek cenaze töreni için Londra’ya getirilecek. 
Kraliçe’nin ölümü İskoçya’nın bağımsızlığı tartışmasını yeniden alevlendirdi
AFP’nin haberine göre, Kraliçe’nin ölümü İskoçya’nın bağımsızlığı konusundaki tartışmaları yeniden gündeme getirdi.
Anayasa Hukuku Profesörü Adam Tomkins, The Herald gazetesine verdiği demeçte, İskoçya’daki bağımsızlık hareketi son yıllarda ivme kazanırken, tacın geçişinin kırılgan bir aşamada gerçekleştiğini vurguladı.
Bağımsızlık çağrısı yapan ve İskoçya’da 2007’den beri iktidarda olan İskoç Ulusal Partisi’nin popülaritesi, Brexit’in ardından Avrupa Birliği (AB) referandumunda yüzde 62’lik kesimin AB üyeliğinin devamından yana oy kullanılmasıyla arttı.
İngiliz hükümetinin defalarca reddetmesine rağmen, İskoç Başbakanı Nicola Sturgeon 19 Ekim 2023’te yeni bir bağımsızlık referandumu düzenlemek istediğini açıkladı.
Bu konuda daha önce 2014 yılında bir referandum yapılmıştı ve İskoç seçmenlerin yüzde 55’i Birleşik Krallık’ta kalmayı tercih etmişti.
Ancak İskoç Ulusal Partisi, gerçeklerin değiştiğine ve sürekliliğin sembolü olan Kraliçe’nin ölümünün İskoçlara bağımsızlığı desteklemek için sebep sunabileceğine inanıyor.
İngiliz Milletler Topluluğu’na üye ülkelerden olan ve İngiltere Kraliçesi 2. Elizabeth’in devlet başkanı olarak tanındığı Yeni Zelanda’nın Başbakanı Jacinda Arder, “Yeni Zelanda’nın zamanla varacağı yerin cumhuriyet olduğuna inanıyorum” dedi.
Arder, dün gazetecilere verdiği demeçte, bu konunun aciliyetinin bulunmadığını da ekledi.
Kraliçe 2. Elizabeth’in ölümü, Yeni Zelanda’nın monarşiyle olan bağlarını kesme zamanının gelip gelmediği konusunda tartışmalara yol açtı.


(Soldan sağa) Kontes Sophie, Prens Edward, Prens Andrew, Kral Charles ve eşi Camilla, Prenses Anne ve kocası Timothy Laurence dün Edinburgh’daki St Giles Katedrali’nde Kraliçe Elizabeth için düzenlenen anma töreni sırasında (AP)


Polonya Başbakanı: Avrupa “savaş öncesi döneme” girdi

Polonya Başbakanı Donald Tusk (DPA)
Polonya Başbakanı Donald Tusk (DPA)
TT

Polonya Başbakanı: Avrupa “savaş öncesi döneme” girdi

Polonya Başbakanı Donald Tusk (DPA)
Polonya Başbakanı Donald Tusk (DPA)

Polonya Başbakanı Donald Tusk, Ukrayna'daki çatışmanın Avrupa için oluşturduğu tehdit konusunda uyarıda bulunarak, kıtanın İkinci Dünya Savaşı'nın sona ermesinden bu yana ilk kez "savaş öncesi döneme" girdiğini söyledi.

Tusk, Avrupa gazetelerinin en büyük ittifakını içeren “LENA” medya ağına verdiği röportajda şunları söyledi:

 “Savaş artık geçmişte kalan bir kavram değil. Bu gerçek ve iki yıldan fazla bir süre önce başladı. Şu anda en endişe verici olan şey, herhangi bir senaryonun mümkün olmasıdır. 1945'ten beri böyle bir durum görmedik."

Tusk sözlerini şöyle sürdürdü: “Bunun özellikle genç nesil için kulağa yıkıcı geldiğini biliyorum, ancak yeni bir dönemin başladığı gerçeğine alışmamız gerekiyor: savaş öncesi dönem. Abartmıyorum, bu, her geçen gün daha da netleşiyor."

Rusya'nın iki yıldan fazla bir süre önce Ukrayna'yı işgal etmesi Avrupalı ​​liderlerin savaş sonrasındaki istikrarlı barış duygusunu sarstı ve birçok Avrupa ülkesini Kiev'e ve güçleri için ihtiyaç duyduğu silahları sağlamak için üretimlerini hızlandırmaya yöneltti.

Ülkesi komşu Ukrayna'nın en önde gelen destekçilerinden biri olan eski Avrupa Konseyi başkanı Cuma günü, Kiev'in savaşı kaybetmesi halinde Avrupa'da kimsenin kendini güvende hissetmeyeceğini belirtti.

Kıtanın endişelerinin başında, eski ABD Başkanı Donald Trump'ın, özellikle NATO'ya yönelik bilinen şüpheci duruşunun ardından Beyaz Saray'a dönme olasılığı da etkili oluyor.

Tusk verdiği röportajda, "Misyonumuz, Amerikan başkanının kim olduğuna bakılmaksızın transatlantik ilişkilerini güçlendirmektir" ifadelerini kullandı.