İngiltere Kraliçesi 2. Elizabeth'in cenazesi St. George Şapeli'nde defnedildi

İngiltere Kraliçesi 2. Elizabeth'in naaşı, Windsor Kalesi'ndeki St. George Şapeli'ne gömüldü.

İngiliz askerleri, Windsor Kalesi'ne gelirken Kraliçe II. Elizabeth'in tabutunu Londra'dan taşıyan araca eşlik ediyor (AP)
İngiliz askerleri, Windsor Kalesi'ne gelirken Kraliçe II. Elizabeth'in tabutunu Londra'dan taşıyan araca eşlik ediyor (AP)
TT

İngiltere Kraliçesi 2. Elizabeth'in cenazesi St. George Şapeli'nde defnedildi

İngiliz askerleri, Windsor Kalesi'ne gelirken Kraliçe II. Elizabeth'in tabutunu Londra'dan taşıyan araca eşlik ediyor (AP)
İngiliz askerleri, Windsor Kalesi'ne gelirken Kraliçe II. Elizabeth'in tabutunu Londra'dan taşıyan araca eşlik ediyor (AP)

İngiltere Kraliçesi 2. Elizabeth'in naaşı, Windsor Kalesi'ndeki St. George Şapeli'ne gömüldü.
Kraliyet Ailesi internet sitesinde yapılan açıklamada, "Kraliçe, Edinburgh Dükünün (eşi Philip'in) yanına Kral 6. George Anıt Şapeli'ne defnedildi. " ifadesine yer verildi.
Kraliçe Elizabeth'in defin işlemi, özel aile töreniyle St. George Şapeli'nde yapıldı.
Tören, basına ve halka kapalı gerçekleştirildi.

Kraliyet ailesinin üyeleri, St George Bondsor Şapeli'ndeki Kraliçe II. Elizabeth'in tabutu başında (Reuters)
Kraliçe Elizabeth'in tabutu, TSİ 12.47'de askeri geçit töreniyle cenaze merasiminin yapılacağı başkent Londra'daki tarihi Westminster Abbey Kilisesi'ne taşındı.
Başkent Londra'daki Westminster Abbey Kilisesi'nde TSİ 13.00'te başlayan cenaze törenine, Kraliçe'nin çocukları İngiltere Kralı 3. Charles, Prenses Anne, Prens Andrew, Prens Edward'ın yanı sıra Kraliçe Camilla, Galler Prensi William ve eşi Galler Prensesi Kate, Sussex Dükü Prens Harry ve eşi Düşes Meghan Markle ile kraliyet ailesinin diğer üyeleri katıldı.
Yaklaşık 2000 bin davetlinin katılımıyla düzenlenen cenaze töreninde, ABD Başkanı Joe Biden ile eşi Jill Biden, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Avustralya Başbakanı Anthony Albanese, Kanada Başbakanı Justin Trudeau, Polonya Başbakanı Mateusz Morawiecki, İtalya Cumhurbaşkanı Sergio Mattarella, İrlanda Cumhurbaşkanı Michael Higgins, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy'in eşi Olena Zelenska başta olmak üzere 500'e yakın dünya lideri ve üst düzey isim yer aldı.
Eski İngiltere başbakanlarının da bulunduğu, ilahilerin okunduğu ve konuşmaların yapıldığı cenaze törenine, Türkiye'yi temsilen Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu katıldı.
İngiltere Başbakanı Liz Truss, törendeki kısa konuşmasında, İncil'den alıntı yaptı. Canterbury Başpiskoposu da konuşmasında, "dünyada çok az liderin, Kraliçe'ye duyulduğunu gördükleri sevgiyle karşılandığını" ifade etti.
Kraliçe 2. Elizabeth'in merhum eşi Prens Philip ile evlendiği yer de olan Westminster Abbey Kilisesi'ndeki törenin ardından ülke çapında 2 dakikalık saygı duruşunda bulunuldu.

Kraliçe 2. Elizabeth'in naaşı defnedileceği Windsor'a getirildi
İngiltere Kraliçesi 2. Elizabeth’in naaşı, tarihi Westminster Abbey Kilisesi’nde düzenlenen resmi cenaze töreninin ardından defnedileceği Windsor’a getirildi.
96 yaşından hayatını kaybeden Kraliçe Elizabeth’in tabutu, başkent Londra’daki Westminster Abbey Kilisesi’nde yapılan cenaze merasiminin ardından TSİ 17.00’de Windsor Kalesi önündeki Uzun Yürüyüş alanına getirildi.
Askeri geçit töreniyle nakledilen Kraliçe'nin tabutunun arkasında, İngiltere Kral 3. Charles ve diğer Kraliyet ailesi üyeleri yürüdü.
Kraliçe'nin naaşının geçeceği güzergahta dün geceden bu yana bekleyen binlerce kişi de geçit törenini izleme imkanı buldu.
Ayrıca, alana kurulan çok sayıda dev ekrandan da geçit töreni canlı izlendi.
Kraliçesi 2. Elizabeth, Windsor Kalesi'nde St. George Şapeli'ne nakledilecek ve defin işlemi, özel aile töreniyle burada yapılacak.
İngiltere Kraliçesi 2. Elizabeth'in resmi cenaze töreni, dünya genelinden çok sayıda üst düzey devlet yetkilisinin katılımıyla tarihi Westminster Abbey Kilisesi'nde düzenlenmişti.
Yaklaşık 2000 bin davetlinin katılımıyla düzenlenen cenaze töreninde, ABD Başkanı Joe Biden ile eşi Jill Biden, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Avustralya Başbakanı Anthony Albanese, Kanada Başbakanı Justin Trudeau, Polonya Başbakanı Mateusz Morawiecki, İtalya Cumhurbaşkanı Sergio Mattarella, İrlanda Cumhurbaşkanı Michael Higgins, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy'in eşi Olena Zelenska başta olmak üzere 500'e yakın dünya lideri ve üst düzey isim yer almıştı.
Eski İngiltere başbakanlarının da bulunduğu, ilahilerin okunduğu ve konuşmaların yapıldığı cenaze törenine, Türkiye'yi temsilen Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu katılmıştı.
İngiltere Başbakanı Liz Truss, törendeki kısa konuşmasında, İncil'den alıntı yapmış, Canterbury Başpiskoposu da konuşmasında, "dünyada çok az liderin, Kraliçe'ye duyulduğunu gördükleri sevgiyle karşılandığını" ifade etmişti.
Kraliçe 2. Elizabeth'in merhum eşi Prens Philip ile evlendiği yer de olan Westminster Abbey Kilisesi'ndeki törenin ardından ülke çapında 2 dakikalık saygı duruşunda bulunulmuştu.
İngiltere'nin en uzun süre tahtta kalan hükümdarı Kraliçe 2. Elizabeth, 8 Eylül'de yaz tatilini geçirdiği İskoçya'nın Aberdeenshire bölgesindeki Balmoral Kalesi'nde 96 yaşında hayatını kaybetmişti.

Kraliçe Elizabeth'in cenaze törenine Biden dışındaki liderler otobüsle taşındı
İngiltere Kraliçesi 2. Elizabeth'in tarihi Westminster Abbey Kilisesi’ndeki cenaze törenine ABD Başkanı Joe Biden dışındaki tüm liderler otobüsle taşındı.
Kraliçe 2. Elizabeth'in cenaze töreni, tarihi Westminster Abbey Kilisesi'nde yapıldı.
Törene zırhlı aracıyla katılan tek lider ABD Başkanı Biden olurken diğer liderler, tören alanına otobüsle getirildi.
Newsweek sitesinin haberine göre, sosyal medyada Afrikalı liderlerin törene otobüsle götürülürken çekilmiş fotoğrafları paylaşıldı.
Yeni Zelanda Başbakanı Jacinda Ardern, otobüs kullanmakta bir "sıkıntı" görmediğini belirtirken Kanada Başbakanı Justin Trudeau da "otobüste çok güzel sohbet" ettiklerini söyledi.
Kraliyet'in liderler için otobüsle katılım kararı eleştirilmişti.
Yaklaşık 2 bin davetlinin katılımıyla düzenlenen cenaze töreninde ABD Başkanı Joe Biden ile eşi Jill Biden, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Avustralya Başbakanı Anthony Albanese, Kanada Başbakanı Justin Trudeau, Polonya Başbakanı Mateusz Morawiecki, İtalya Cumhurbaşkanı Sergio Mattarella, İrlanda Cumhurbaşkanı Michael Higgins, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy'in eşi Olena Zelenska başta olmak üzere 500'e yakın dünya lideri ve üst düzey isim yer aldı.



AB’nin “iki devletli çözüm” yol haritası büyük engellerle karşı karşıya

AB Dışişleri Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ve Filistin Dışişleri Bakanı Riyad el Maliki (EPA)
AB Dışişleri Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ve Filistin Dışişleri Bakanı Riyad el Maliki (EPA)
TT

AB’nin “iki devletli çözüm” yol haritası büyük engellerle karşı karşıya

AB Dışişleri Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ve Filistin Dışişleri Bakanı Riyad el Maliki (EPA)
AB Dışişleri Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ve Filistin Dışişleri Bakanı Riyad el Maliki (EPA)

Avrupa Birliği (AB), Gazze Savaşı'nın üzerinden 109 gün geçmesine rağmen, üyeleri arasında derinleşen anlaşmazlıklar ve kendi içinde her biri büyük ölçüde bağımsız bir çizgiyi takip eden üç bloğun oluşması nedeniyle ateşkes çağrısı yapan tek bir toplu bildiri yayınlamayı başaramadı.

Ancak Pazartesi günü geçekleştirilen Dışişleri Bakanları toplantısında Suudi Arabistan, Mısır ve Ürdün Dışişleri Bakanları ile Arap Birliği Genel Sekreteri’nin yanı sıra Filistin ve İsrail ve AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell tarafından Gazze savaşındaki gelişmeleri “ertesi gün” olarak adlandırılan gün konusunda bir paradoks görüldü. Buradaki ironi, Avrupalıların bölünmelerine rağmen AB, Mısır, Ürdün, Suudi Arabistan ve Arap Birliği'nin düzenlediği "barışa hazırlık konferansı düzenlenmesi" çağrısına dayanan bir plan üzerinde anlaşması oldu. Filistinli ve İsrailli tarafların yokluğunda düzenlenebilecek konferansa ABD ve Birleşmiş Milletler (BM) de davet edildi. Amaç, “iki devletli çözümü” sahada gerçeğe dönüştürmek.

Avrupa planı, "barış için yol haritası" olarak adlandırılabilir. AB Ortadoğu Barış Süreci Özel Temsilcisi Sven Koopmans tarafından hazırlanan plan, Pazartesi günkü toplantıdan önce AB’nin 27 üyesine dağıtıldı. Hollanda, Danimarka ve Baltık Denizi ülkelerinin yanı sıra Almanya, Avusturya ve Çek Cumhuriyeti ağırlıklı olmak üzere AB içinde İsrail'e en yakın grubun buna karşı çıkmadı.

Onayın ana sinyali, bugüne kadar sadece diplomatik ve siyasi olarak değil, özellikle Alman ordusunun sahip olduğu en son silah ve teknolojileri sağlayarak kesinlikle İsrail'in yanında olmayı taahhüt eden Almanya'dan geldi. Berlin'in yaptığı son şey, Uluslararası Adalet Divanı önünde İsrail'e verdiği desteği teyit etmek ve İsrail'in Gazze'de “soykırım” yapmadığını tekrar tekrar iddia etmek oldu.

Paris'teki siyasi kaynaklar, Avrupalıların, yönelimleri ne olursa olsun, "Bugün Gazze savaşının İsrail'in sorunlarını çözmeyeceği ve bu başarılsa bile Hamas'ın ortadan kaldırılacağı kanaatine vardıklarını" ancak Hamas’ın yerini başka nesillerin alacağını ve bunun son olmayacağını söylüyor. Bu kaynaklar, Avrupalıların bugün İsrail'i kendisinden daha doğrusu onun yetkililerinden kurtarmaları gerektiğini düşündüklerini ve bunu başarmanın yolunun da İsrail'den geçtiğini aktarıyor.

srftbn
Netanyahu 18 Ocak'ta Tel Aviv'de basına konuşuyor (DPA)

Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock yaptığı açıklamada, “Böyle bir çözüm duymak istemediklerini söyleyenler başka bir alternatif de sunmadı” diyerek, barışın bölgenin tüm sakinlerini kapsamadığı sürece sağlanamayacağını ifade etti. Borrell, "Akıllarında başka hangi çözümler var? Tüm Filistinlilerin ayrılmasını sağlamak mı? Ya da hepsini öldürmek mi? Amacın, Hamas'ı ortadan kaldırmak olduğunu söylemek tek taraflı. Çünkü bu, Hamas'ın ne zaman yeterince zayıf olduğuna karar vermenin İsrail'e bağlı olacağı anlamına geliyor. Bu şekilde çalışmaya devam edemeyiz” dedi.

Gerçek şu ki, Avrupalıların ortaya attığı şey yeni bir şey değil, çünkü “barışın belirleyicileri” yıllardır biliniyor ve iki devletli çözüm, John Kirby'nin başarısız olduğu 2014'ten bu yana tartışılmıyor. Eski ABD Başkanı Barack Obama’nın danışmanı olan Kirby, İsraillileri Batı Şeria'daki yerleşim hızını azaltmaya ikna edemedi. Ancak bugün yeni olan şey, AB’nin farklılıklarını ve bölünmelerini bir kenara bırakmayı başarması.

AB’nin 7 Ekim'den bu yana sağladığı sınırsız desteğe rağmen AB’nin yayınladığı her açıklamaya İsrail’de büyük şüpheyle bakılıyor. Bunun son kanıtı, Fransız gazetesi Le Monde'un, İsrail Dışişleri Bakanı Israel Katz'ın Avrupa Birliği dışişleri bakanlarıyla yaptığı toplantıda aktardığı haber. Haberde Katz, İsrail’in tek müttefiki olduğunu bunun da ABD olduğunu ifade etti. Bu da Tel Aviv’in Brüksel’in değil yalnızca Washington’un planını kabul edeceği anlamına geliyor. Katz planı tartışmayı reddetti ve bunun yerine iki video kaset yayınladı. Birincisi İsrail'in Gazze Şeridi'ne liman olarak istediği yapay adayı, diğeri ise İsrail'i Hindistan'a bağlayan tren hattının güzergahını gösteriyor.

sdcevr
ABD Başkanı Joe Biden, 19 Ocak'ta ABD belediye başkanlarının toplantısı vesilesiyle Beyaz Saray’da konuşuyor (Reuters)

Avrupa Birliği'nin aradığı çözümün, İsrail'i tüm uluslararası forumlarda savunan, ona silah, teçhizat ve her türlü desteği sağlayan ABD tarafından benimsenmeden gün ışığına çıkamayacağına dair köklü bir kanaat var. Dolayısıyla onları etkileyebilecek ve bu tür bir çözümü kabul etmeye itebilecek olan taraf da AB. Geçtiğimiz hafta ABD Başkanı Joe Biden ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu arasında geçtiğimiz Pazar günü gerçekleşen son telefon görüşmesi, Netanyahu'nun reddettiği iki devletli çözüm konusunda aralarındaki derin anlaşmazlığı kamuoyuna ortaya çıkardı.

Pek çok analist, Netanyahu'nun cesaretini ve Biden'ı kızdırma isteğini iki devletli çözümü reddetmesini iki ana faktörle tekrarlayarak açıklıyor: Bunlardan biri, aşırı sağla olan siyasi ittifaka esir olması, iki devletli çözüme açılması durumunda bu ittifakın sürekli çökmesi ve Knesset'te sahip olduğu küçük çoğunluğu kaybetmesi tehdidi, ikinci ise Biden, başkanlık mücadelesinde İsrail'i desteklemek için Yahudi seslerine ve ABD'de İsrail adına çalışan dernek ve kuruluşların etkisine yöneldi. Ayrıca, Biden  İsrail Avrupalıların, Arapların ve dünya ülkeleri ve halklarının ezici çoğunluğunun istediği barışçıl çözümü kabul etmesi için İsrail'e ciddi baskı uygulayabilecek bir konumda.

Netanyahu iki devletli çözüme her zaman karşı çıktı ve bunu yalnızca bir kez ve gönülsüzce kabul etti. Burada, Avrupa'nın Washington'un tutumunun değişeceği yönündeki iddiası muhtemelen kaybedilecek ve eski Başkan Donald Trump'ın önümüzdeki Kasım ayında başkanlığı kazanması durumunda boşa çıkacak.

Soru şu, Avrupalıların elinde ne var? İsrail'in planlarına uymayı reddederek onlarla yüzleşmesi durumunda ellerindeki baskı araçlarına başvurmaya hazırlar mı? Bu soruları cevaplamak zor. Ancak bunun tersine, Tel Aviv'in geleneksel olarak Brüksel'de sahip olduğu siyasi ilişkiler ve diplomatik desteğe paralel olarak İsrail'in Birlik ile yakın ekonomik, ticari, bilimsel ve yatırım ilişkilerinin olduğu ve bu nedenle Avrupalıların İsrail üzerinde ciddi baskı kartlarının olduğu doğrulanabilir. Ancak İsrail'le daha önceki birleşme deneyimlerinden yararlanmak cesaret verici değil ve dolayısıyla buna güvenmek de garanti değil.