Faysal bin Ferhan’dan İran’a nükleer programında şeffaflık çağrısı

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan cuma günü New York’ta THINK Araştırma Vakfı tarafından düzenlenen foruma katıldı. (Think Research and Advisory)
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan cuma günü New York’ta THINK Araştırma Vakfı tarafından düzenlenen foruma katıldı. (Think Research and Advisory)
TT

Faysal bin Ferhan’dan İran’a nükleer programında şeffaflık çağrısı

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan cuma günü New York’ta THINK Araştırma Vakfı tarafından düzenlenen foruma katıldı. (Think Research and Advisory)
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan cuma günü New York’ta THINK Araştırma Vakfı tarafından düzenlenen foruma katıldı. (Think Research and Advisory)

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, ülkesinin İran’ın nükleer silah edinmesi konusundaki endişelerini dile getirirken bölgeye ve uluslararası güvenliğe yönelik tehlikeleri konusunda uyarıda bulundu.
Prens Faysal bin Ferhan, New York’ta düzenlenen Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun oturum aralarında yaptığı konuşmada şunları söyledi:
“İran’ın nükleer programından endişe duyuyoruz. İran’ın nükleer silah edinmesinin son derece tehlikeli bir mesele olduğu konusunda netiz. Sadece bölgedeki güvenlik için değil, aynı zamanda uluslararası güvenlik için de tehlikeli. İranlılardan, nükleer programlarının sivil amaçlı olduğuna yönelik ifadeler duyuyoruz ve bunun doğru olmasını umut ediyoruz. Ancak eğer durum buysa, nükleer programlarına yönelik şeffaflığın olmamasını anlamıyorum. Bizim de bir nükleer programımız var ve birçok bir şeffaflık standardına bağlıyız ve programın içeriğini herkesin tam olarak görebilmesi için uluslararası ortaklarımızla birlikte çalışıyoruz. Dolayısıyla, İranlıların herkese güven vermek için şeffaflık yaklaşımını benimsemelerini umuyoruz. Bu yapmazlarsa, niyetleri hakkında birçok soru gündeme gelecektir.”
İran ve Husiler
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı, Suudi Arabistan Araştırma ve Medya Grubu’na (SRMG) bağlı THINK’in Ortadoğu Enstitüsü ile iş birliği içerisinde düzenlediği forumda, İran’ın Husilere sürekli bir biçimde insansız hava araçları sağladığını söyledi. Faysal bin Ferhan, ülkesinin İran tarafından üretilen insansız hava araçları saldırılarının yaklaşık yüzde 94’ünü engellemeyi başardığını belirtirken bu tehditlere karşı bölge ülkeleri arasındaki iş birliğinin önemini vurguladı. “Birlikte daha iyi çalışabileceğimiz yolları ve sistemlerimizi bölgedeki tehditlerle mücadele etmemizi sağlayacak yönde nasıl hızla geliştirebileceğimizi araştırıyoruz” dedi. Prens Faysal bin Ferhan, insansız hava aracı teknolojisinin gelecekteki savaşlarda önemli bir faktör haline geldiğine dikkat çekerek “Maalesef İran’ın Yemen’deki Husilere ileri teknolojiyle donatılmış insansız hava araçları sağlaması nedeniyle Krallık’taki bizler de çok deneyim kazandık” ifadesini kullandı.
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan’ın gündeminde Yemen’deki ateşkes de vardı:
“Husilerin ateşkesin uzatılmasını muhtemelen kabul etmeyeceklerine dair işaretler görüyoruz. Bu çok üzücü bir gelişme olur. Zira ateşkes Yemen halkı için şimdiden bazı şeyleri gerçekleştirdi. Husiler Yemen halkı için en iyisinin ne olduğuyla ilgileniyorlarsa, ateşkesi uzatmayı ve kalıcı bir ateşkes anlaşması yapmayı kabul ederler diye düşünüyorum. Şu an yaptıkları tek şey, Yemen hükümetinin karşılayamayacağını çok net bir şekilde bildikleri sonsuz taleplerde bulunmak. Ayrıca mevcut ateşkeste verdikleri taahhütleri de uygulamıyorlar.”
Faysal bin Ferhan ayrıca İran’dan Husilere silah akışının devam ettiğini vurguladı.
Irak
Prens Faysal bin Ferhan, Irak ile ilgili de şu açıklamalarda bulundu:
“Krallık, Suudi şirketlerini Irak’a yatırım yapmaya teşvik ediyor. Zira Irak halkı umutlanıp, işlerin ve fırsatların olduğu kalkınmış bir gelecek görürse, bu Irak’taki durumu istikrara kavuşturmaya ve Irak halkının çıkarlarını umursamayan kişilerin etkisini sınırlayarak siyasi ve ideolojik gündemlerinde ilerleme kaydetmelerini sağlayacaktır. Ülkedeki durumun şu an zor olduğunu biliyoruz. Ancak Irak’ın çıkarları ve ekonomisinin inşası için değişim çağrısı yapan sesler de var. Irak’ın birçok vasfı bulunuyor.”
İsrail ve Filistin
Prens Fausal bin Ferhan, İsrail ile ilişkiler konusunda Krallığın ‘barışla ilgilendiğini’, bununla birlikte istikrarlı bir bölge için tek yolun Filistin krizini çözmek olduğunu ve çözümün ise ‘ancak başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin devletinin kurulması ile olacağını’ belirtti. Dışişleri Bakanı, bu konuda ilerleme kaydetmek için İsrailliler ve Filistinliler arasında müzakerelere ihtiyaç olduğunu belirterek bu yöndeki her türlü çabayı desteklediğini vurguladığı açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Bu gerçekleştirilene kadar, atılan herhangi bir ek adım sürdürülebilir olmayacaktır. Sürdürülebilir barışa ihtiyacımız var ve bunu gerçekleştirmenin tek yolu da bir çözüme ulaşmaktan geçiyor.”
Rusya ve Ukrayna
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı, Rusya-Ukrayna krizi hakkında yaptığı yorumda, çatışmanın sona erdirilmesi için müzakereler gerçekleştirilmesi gerektiğini söyledi. “Bu konuda herkes hemfikir. ABD’den bunu duyduk. Ukrayna’dan da böyle duyduk. O yüzden şimdi diyalogu kurma yolunu bulmamız gerekiyor” dedi. Prens Ferhan, Krallığın krizin başlangıcından bu yana arabuluculuk yapmaya hazır olduğunu gösterdiğini belirttiği sözlerini şöyle sürdürdü:
“Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, krizin başlamasının hemen ardından hem Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin hem de Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’i arayarak yardım teklifinde bulundu.”
Veliaht Prens’in esir alınan kişilerin serbest bırakılmasını sağlamak için çalıştığını belirten Bakan, “İki gün önce, Krallığa varmalarının ardından eve dönüş yolunda olduklarını duyurmaktan mutluluk duyuyorum” ifadelerini kullandı.
Çin
Prens Faysal bin Ferhan, Çin’in Krallık ve ABD için en büyük ticaret ortağı olduğunu vurguladığı açıklamasında şunları söyledi:
“Dünyanın en büyük ikinci ekonomisi olan Çin ile çalışmak hepimizin çıkarına. Bu nedenle diyalogun devam etmesi önemli. Marjinalleştirme siyasetinde bir artış görüyoruz. Dünyadaki birçok ülke, adil bir şekilde temsil edilmediğini ve çıkarlarının gözetilmediğini düşünüyor. Bu çok tehlikeli ve marjinalleştirme artarsa ​​küresel ekonominin ve uluslararası güvenlik yapısının bozulacağından korkuyoruz. Biz Krallık’ta, halkımız için sürdürülebilir kalkınma ve refaha giden bir yola odaklanmaya karar verdik. Siyasetin dikkatimizi dağıtmasını istemiyoruz. Yatırım, iş birliği ve ilerleme hakkında görüşmek istiyoruz ve uluslararası ortaklarımızın da bunlara odaklanacağını umuyoruz.”



İmran Han'ın partisi: Pakistanlı yetkililer Han’ı daha iyi bir cezaevine nakledecek

Han sömürge döneminden kalma mütevazı bir hapishanede tutuluyordu (Reuters)
Han sömürge döneminden kalma mütevazı bir hapishanede tutuluyordu (Reuters)
TT

İmran Han'ın partisi: Pakistanlı yetkililer Han’ı daha iyi bir cezaevine nakledecek

Han sömürge döneminden kalma mütevazı bir hapishanede tutuluyordu (Reuters)
Han sömürge döneminden kalma mütevazı bir hapishanede tutuluyordu (Reuters)

Pakistan eski Başbakanı İmran Han'ın partisi Pazartesi günü, yetkililerin mahkeme kararının ardından Han'ı başkent İslamabad yakınlarında daha iyi imkanlara sahip bir cezaevine nakletmeye hazırlandıklarını duyurdu.

Partinin hukuk ekibi, Han'ın eski bir başbakan için daha uygun olduğunu söyledikleri Rawalpindi kentindeki Adiala cezaevine nakledilmesi için çeşitli mahkemelere dilekçe verdi.

Han'ın yardımcısı Zulfi Bukhari gazetecilere gönderdiği mesajda, Han'ın avukatı Naeem Pangota'nın başkentteki yüksek mahkemenin Han'ın nakline karar verdiğini söylemesinin ardından eski başbakanın nakli için yapılan hazırlıklara atıfta bulunarak “Düzenlemeler yapılıyor” dedi.

Pangota daha sonra X platformundan (eski adıyla Twitter) yaptığı açıklamada, Han'ın yeni bir cezaevine nakledildiğini yazdı ancak daha sonra gönderiyi sildi.

Han, ülkenin kuzeybatısındaki Attock bölgesinde sömürge döneminden kalma bir hapishanede tutuluyordu. Alıkonulduğu yerde hücreye bağlı bir banyo ya da televizyon gibi imkanlar bulunmuyor ve ailesi ile arkadaşlarının kendisini ziyaret etmesi, gazete, kitap ve yiyecek göndermesi kolay olmuyor.

Eski başbakan yolsuzluk suçlamalarından hüküm giydikten sonra Ağustos başından beri bu cezaevinde tutuluyor.

Bir mahkeme üç yıllık hapis cezasını erteledi, ancak yetkililerin devlet sırlarını sızdırmakla ilgili başka bir davada kendisine karşı suçlamalarda bulunmasının ardından kefaletle serbest bırakılma talebi ertelendi.

Han, suçlamaların gelecek yılın başlarında yapılması planlanan seçimlerde aday olmasını engellemeyi amaçladığını ifade ederken, yetkililer ise tüm bu iddiaları reddediyor.


Rusya atıldığı BM İnsan Hakları Konseyi'ne dönmek istiyor

2011'de BMİHK'den çıkarılan Libya, Rusya'nın üyeliğinin sonlandırılması için lehte oy kullanmıştı (Reuters)
2011'de BMİHK'den çıkarılan Libya, Rusya'nın üyeliğinin sonlandırılması için lehte oy kullanmıştı (Reuters)
TT

Rusya atıldığı BM İnsan Hakları Konseyi'ne dönmek istiyor

2011'de BMİHK'den çıkarılan Libya, Rusya'nın üyeliğinin sonlandırılması için lehte oy kullanmıştı (Reuters)
2011'de BMİHK'den çıkarılan Libya, Rusya'nın üyeliğinin sonlandırılması için lehte oy kullanmıştı (Reuters)

Rusya'nın, Ukrayna savaşı nedeniyle geçen yıl çıkarıldığı Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi'ne (BMİHK) yeniden katılmak istediği bildirildi.

Birleşik Krallık'ın kamu yayıncısı BBC, Rus diplomatların kaleme aldığı ve BM yetkililerine gönderilen bir belgeyi inceledi.

Belgede, Kremlin yönetiminin "insan hakları sorunlarına uygun çözümler bulmak amacıyla konseyde işbirliğinin teşvik edilmesini ve karşılıklı saygıya dayalı yapıcı diyaloğun güçlendirilmesini" istediği belirtildi. 

Rusya'nın tekrar birliğe katılması halinde, üyeliğini "BMİHK'nın bir grup ülkenin siyasi iradesine hizmet eden bir araca dönüştürülmesini önlemek için kullanacağı" da ifade edildi. 

Merkezi İsviçre'nin Cenevre şehrinde yer alan BMİHK'da 47 ülke var. ABD'nin New York şehrindeki BM Genel Kurulu'nda (BMGK) üç yılda bir yapılan seçimlerle ülkelerin üyeliklerinin devamına ya da durdurulmasına karar veriliyor. 

BMGK'ye üye 193 ülkenin katılacağı 10 Ekim'deki oylamada Rusya, Orta ve Doğu Avrupa ülkelerine ayrılan iki koltuktan birini kazanabilmek için Bulgaristan ve Arnavutluk'la mücadele edecek. 

Kimliğini paylaşmayan BM diplomatları, Rusya'nın seçimler öncesinde yoğun kampanya yürüttüğünü, bazı ülkelere oy karşılığı tahıl ve silah vermeyi teklif ettiğini öne sürdü. Rusya'nın BMİHK'ya dönmesinin ihtimal dışı olmadığını savunan diplomatlar, söz konusu ülkelere veya tekliflere dair detay paylaşmadı. 

Ukrayna savaşı, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in geçen yıl 24 Şubat'ta verdiği emirle başlamıştı. Aynı yıl nisanda BMGK'da düzenlenen oylamada 93 lehte, 24 aleyhte ve 58 çekimser oyla Rusya'nın BMİHK'dan çıkarılmasına karar verilmişti. Haberde, Moskova'nın söz konusu karardan "ABD ve müttefiklerini sorumlu tuttuğu" yazıldı.

BM Özel Raportörü Mariana Katzarova'nın geçen hafta yayımladığı raporda, insan hakları durumunun ciddi şekilde kötüleştiği Rusya'nın BMİHK'ya tekrar katılmaya hazır olmadığı savunulmuştu. ABD merkezli İnsan Hakları Vakfı, Raoul Wallenberg Enstitüsü İnsan Hakları Merkezi ve BM'nin bu ay yayımladığı ortak raporda da benzer bir sonuca varıldığı bildirilmişti.  

BBC, Rusya'nın BM misyonundan yetkililerin yorum talebine yanıt vermediğini aktardı. 

Independent Türkçe


ABD, İran Dışişleri Bakanı'nın Washington'u ziyaret etme talebini reddetti

İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan (AFP)
İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan (AFP)
TT

ABD, İran Dışişleri Bakanı'nın Washington'u ziyaret etme talebini reddetti

İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan (AFP)
İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan (AFP)

ABD dün, İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan’ın geçtiğimiz hafta Washington'u ziyaret etme talebini, ‘ABD vatandaşlarının tutuklanması da dahil olmak üzere İran'ın siciline’ ilişkin endişeleri gerekçe göstererek reddetti.

Açıklamada, Abdullahiyan’ın New York'taki Birleşmiş Milletler Genel Kurulu sonrasında İran Konsolosluğunun İlgi Alanları Bölümünü ziyaret etmek istediği bildirildi.

ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Matthew Miller, İran tarafının bu talebi yaptığını ancak Dışişleri Bakanlığı'nın bunu reddettiğini söyledi. Miller, “İranlı ve diğer yabancı hükümet yetkililerinin BM ile ilgili işler için New York'a seyahat etmelerine izin vermek zorundayız. Ancak onların Washington DC'ye seyahat etmelerine izin verme yükümlülüğümüz yok. İran'ın ABD vatandaşlarını haksız yere gözaltına alması ve terörizme devlet desteği vermesi göz önüne alındığında, bu talebin kabul edilmesinin ne uygun ne de gerekli olduğuna inanmadık” ifadelerini kullandı.

Geçtiğimiz hafta İran, ABD ile imzalanan ve aynı zamanda Washington'un müttefiki Güney Kore tarafından dondurulan 6 milyar dolar değerindeki varlıkların serbest bırakılmasını da öngören mahkum takası anlaşmasının bir parçası olarak ABD’li beş mahkumu serbest bıraktı.

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, takas anlaşmasının, 2015 yılında büyük güçler ile Tahran arasında İran nükleer programıyla ilgili olarak imzalanan anlaşmaya ilişkin müzakerelerin yeniden başlamasına benzer şekilde daha geniş bir diplomatik harekete yol açacağı yönündeki açıklamaları reddetti.

Amwaj Media haber sitesi, Abdullahiyan'ın Washington'a gitmek istediğini bildiren ilk site oldu ve İran Dışişleri Bakanı’nın ABD başkentine son ziyaretinin 14 yıl önce gerçekleştiğine dikkati çekti.

Haberde adı açıklanmayan kaynakların Abdullahiyan'ın konsolosluk çalışmalarını bizzat görmek istediğini ancak amacının aynı zamanda ‘olumlu haberler’ vermek olabileceğini söylediği aktarıldı.

Batı yanlısı Şah'ı deviren devrimin ardından İslam Devrimini destekleyenlerin Tahran'daki ABD büyükelçiliğini ele geçirmesi ve diplomatlarını 444 gün boyunca rehin alınması üzerine iki ülke arasındaki ilişkiler kesildi.

Anlaşmaya göre, Birleşmiş Milletler'e ev sahipliği yapan ABD tüm üye devletlerin temsilcilerinin ülkeye girişine izin veriyor, ancak New York’ta ‘düşman olarak gördüğü ülkelerden yetkililerin hareketlerini’ kısıtlıyor.

ABD eski Başkanı Donald Trump yönetimi, İranlı yetkililere hareketlerini New York'taki belirli mahallelerle sınırlama yönünde baskı yapmıştı. New Yorker gazetesine göre, 2019'da Cumhuriyetçi milyarder, dönemin İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif'i Beyaz Saray'a davet etmeye çalıştı ancak bu çabası başarısız oldu.


Kolombiya'da Cumhurbaşkanı'nın oğlu, kara para soruşturması nedeniyle mahkemeye çıkacak

Kolombiya Cumhurbaşkanı Gustavo Petro (AA)
Kolombiya Cumhurbaşkanı Gustavo Petro (AA)
TT

Kolombiya'da Cumhurbaşkanı'nın oğlu, kara para soruşturması nedeniyle mahkemeye çıkacak

Kolombiya Cumhurbaşkanı Gustavo Petro (AA)
Kolombiya Cumhurbaşkanı Gustavo Petro (AA)

Savcılıktan yapılan açıklamada, Petro'nun kara para aklama ve yasa dışı zenginleşme suçlamaları nedeniyle mahkemeye çıkarılacağı belirtilerek, "Başsavcılık, ilgili davaya ilişkin elindeki tüm delilleri hakimin huzuruna sunacak ve alınması düşünülen diğer hukuki önlemleri de vakitlice kamuoyuyla paylaşacak" ifadesine yer verildi.

Yerel basında çıkan haberde ise adaletle işbirliği yapması şartıyla 29 Temmuz'da mahkeme tarafından şartlı salıverilen Petro'nun vadettiği taahhüdü yerine getirmediği öne sürüldü.

Söz konusu soruşturma, mart ayında Nicolas Petro'nun eski eşi Daysuris del Carmen Vasquez'in iddiaları ardından başlatılmıştı.

Vasquez, eski kocası Nicolas Petro'nun uyuşturucu kaçakçılarından 150 bin dolardan fazla bağış aldığını iddia etmişti.

Ne olmuştu?

Kolombiya polisi, Nicolas Petro'nun geçen yılki başkanlık seçimi kampanyası sırasında ABD'de uyuşturucu kaçakçılığından hüküm giymiş bir siyasetçiden aldığı iddia edilen fonlara yönelik "kara para aklama" soruşturması başlatmıştı.

Petro, Semana dergisine verdiği röportajda, seçim kampanyası parasından babası Cumhurbaşkanı Petro'nun haberinin olmadığını söylemişti.

Vasquez de aynı şekilde eski kocasının kampanya için para topladığından Cumhurbaşkanı Petro'nun haberi olmadığını vurgulamıştı.


Hindistan'da Müslümanlar 250'den fazla "nefret söylemi mitingi"nin hedefi oldu

(Arşiv-AA)
(Arşiv-AA)
TT

Hindistan'da Müslümanlar 250'den fazla "nefret söylemi mitingi"nin hedefi oldu

(Arşiv-AA)
(Arşiv-AA)

"2023 Yarıyıl Raporu: Hindistan Müslüman Karşıtı Nefret Söylemi Mitingleri" başlığıyla pazar günü yayımlanan rapora göre, bu yılın ilk yarısında 17 eyalette Müslümanları hedef alan 250'den fazla nefret kışkırtıcılığı yapan miting düzenlendi.

Raporda, Müslümanları hedef alan tehlikeli komplo teorilerinin yayıldığı, şiddet, silahlanma ve sosyo-ekonomik boykot çağrılarının yapıldığı bu mitinglerin, milliyetçi Bharatiya Janata Partisi'nin (BJP) 2014'te iktidara gelmesiyle artma eğilimi gösterdiği, birçok hükümet üyesinin benzer söylemlerde bulunduğu ifade edildi.

Mitinglerin yüzde 80'inin BJP'nin yönetimde olduğu eyaletler ve birlik topraklarında yapıldığı aktarılan raporda, özellikle Maharashtra, Karnataka, Madhya Pradesh, Rajasthan ve Gujarat eyaletlerinin bu konuda başı çektiği kaydedildi.

Raporda, özellikle Hint Ram Navami festivalinin kutlandığı mart ayında nefret olaylarının arttığı, olaylarda 1 kişinin öldüğü, dükkanlar ve camilere saldırıldığına değinildi.

Narendra Modi'nin 2014'te Hindistan Başbakanı olmasının ardından, insan hakları kuruluşları azınlık gruplarına yönelik ihlallerde artış yaşandığını kaydetmişti.

ABD Uluslararası Dini Özgürlük Komisyonu, ülkeyi 2020'den bu yana dini özgürlüklere karşı sistematik, devamlı ve kötü ihlali nedeniyle "endişe kaynağı bir ülke" olarak niteliyor.


ABD, 10 yıl içerisinde nükleer füzyon tesisini kurmayı planlıyor

(AA)
(AA)
TT

ABD, 10 yıl içerisinde nükleer füzyon tesisini kurmayı planlıyor

(AA)
(AA)

ABD Enerji Bakanı Jennifer Granholm, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) 67’inci Genel Kurul Toplantısı için bulunduğu Avusturya'nın başkenti Viyana'da, Assosicated Press'e (AP) röportaj verdi.

ABD hükümetinin temiz enerjiye geçiş sürecinde nükleer füzyon teknolojisinden yararlanmak istediğini dile getiren Granholm, 10 yıl içerisinde ülkede bir nükleer füzyon tesisi kurmayı istediklerini ifade etti.

Washington'ın ticari nükleer füzyon vizyonuna ulaşmanın ihtimal dahilinde olduğunu belirten Granholm, diğer yandan halihazırdaki nükleer fisyon (parçalanma) tesislerinde açığa çıkan radyoaktif atıkların depolanması konusunda hükümetin, ülke çapında geçici depolama alanlarına ev sahipliği yapmayı kabul edebilecek topluluklar belirleme çalışmaları başlattığını aktardı.

ABD Enerji Bakanı, Joe Biden yönetiminin ekim ayında 8 milyar dolarlık bir hidrojen merkezi programına dair detayları açıklayabileceğini dile getirerek, temiz hidrojenin kilosunu 10 yıl içerisinde 1 dolara düşürmeyi amaçladıklarını söyledi.

İngiltere'nin benzinli ve dizel otomobillerin satışına yönelik yasağı 2030'dan 2035'e erteleme kararı için "İngiltere'nin bu yaz yaşadığı sıcak dalgalarını düşünürsek, hızlanmamız gerektiği çok açık" ifadesini kullandı. Granholm, temiz enerjiye geçiş için herkesin mümkün olduğunca hızlı ilerlemesinden yana olduklarını kaydetti.

Nükleer füzyon

Hali hazırdaki nükleer reaktörler, nükleer fisyon denilen ve ağır bir elementin atomlarının parçalanarak hafif elementlere dönüştürülmesinde açığa çıkan enerjiyle çalışıyor.

Bilim insanları 1950’den bu yana, güneşte her an gerçekleşen, iki hafif elementin (hidrojen) kaynaşarak daha ağır bir elemente (helyum) dönüşmesi ve muazzam derece yüksek enerji açığa çıkarması şeklinde tanımlanan nükleer füzyon üzerinde çalışma yürütüyor.

Karbon salımı yapmadığı ve radyasyon açığa çıkarmadığı için sonsuz temiz enerji kaynağı olarak görülen nükleer füzyonun gerçekleşebilmesi için yüksek ısı, enerji ve yoğunluk ortamının oluşması gerekiyor.

Güneşin merkezinde, yüksek yer çekimi basıncı füzyonun 10 milyon santigrat derecede gerçekleşmesine imkan tanırken, dünyada basıncın düşüklüğü nedeniyle en az 100 milyon santigrat derecede füzyon mümkün olabiliyor.

ABD'nin California eyaletindeki Lawrence Livermore Ulusal Laboratuvarı'nda geçen aralık ayında bilim insanları, 2,05 megajul enerji vererek füzyon eşiğini aşmış ve 3,15 megajul füzyon enerjisi çıkışı sağlayarak, füzyon ateşlemesini başarmıştı.

 


Nijerya'da kolera salgınında ölenlerin sayısı 94'e çıktı

(AA)
(AA)
TT

Nijerya'da kolera salgınında ölenlerin sayısı 94'e çıktı

(AA)
(AA)

Nijerya Hastalık Kontrol Merkezinden (NCDC) yapılan açıklamada, ülkenin 23 eyaletinde son bir ayda 201 kolera vakasının kaydedildiği belirtildi.

Açıklamada, ocak ayından bu yana ülkede 2 bin 860 kolera vakasının görüldüğü, salgın nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısının 94'e çıktığı belirtildi.

"Vibrio" bakterisinin neden olduğu, gıda ve su yoluyla bulaşan kolera, ishale sebep olup, vücutta su kaybına yol açıyor.

Hastalık tedavi edilmediği takdirde ölümcül olabiliyor.

Nijerya'da temiz su yetersizliği yanında tıbbi müdahalenin etkin yapılamaması da hastalık ve ölüm riskini artırıyor.

Ülkede sıtma, çocuk felci, tifo ve maymun çiçeği virüsü gibi salgın hastalıklara da sıklıkla rastlanıyor.


İran'da kaynağı belirlenemeyen şiddetli ses ile sarsıntı meydana geldi

(AA)
(AA)
TT

İran'da kaynağı belirlenemeyen şiddetli ses ile sarsıntı meydana geldi

(AA)
(AA)

İran'ın Loristan eyaletine bağlı Hürremabad kentinde kaynağı henüz belirlenemeyen şiddetli bir sesin eşlik ettiği güçlü bir sarsıntının meydana geldiği bildirildi.

İran devlet televizyonuna göre, Hürremabad kentinde güçlü sarsıntıyla birlikte şiddetli bir ses duyuldu.

Tahran Üniversitesi Jeofizik Enstitüsünün bölgede herhangi bir deprem kaydetmediği aktarıldı.

Loristan eyaleti Kriz Yönetimi Genel Müdürü Mehdi Pazuki, bölgede deprem veya patlama rapor edilmediğini, sarsıntı ve sesin kaynağının henüz tespit edilemediğini belirtti.

İranlı yetkili, patlama olasılığının uzak olmadığını, konuyla ilgili araştırmaların sürdüğünü ve kamuoyunu bilgilendireceklerini ifade etti.

Yarı resmi Tesnim Haber Ajansı ise şiddetli sarsıntı ve ses nedeniyle kentte bazı vatandaşların sokağa çıktığını duyurdu.

Ülkenin orta kesimlerindeki Hürremabad kenti, Devrim Muhafızları Ordusuna ait bir füze üssüne ev sahipliği yapıyor.


Azerbaycan'ın stratejik öneme sahip özerk bölgesi Nahçıvan hakkında bilinenler

Dağlık Karabağ ile Ermenistan arasındaki tek kara bağlantısı (AFP)
Dağlık Karabağ ile Ermenistan arasındaki tek kara bağlantısı (AFP)
TT

Azerbaycan'ın stratejik öneme sahip özerk bölgesi Nahçıvan hakkında bilinenler

Dağlık Karabağ ile Ermenistan arasındaki tek kara bağlantısı (AFP)
Dağlık Karabağ ile Ermenistan arasındaki tek kara bağlantısı (AFP)

Ermenistan, Türkiye ve İran arasında, dört yanı karayla çevrili özerk bir bölge olan Nahçıvan, 1923 yılından bu yana bağlı olduğu Azerbaycan’la coğrafi olarak hiçbir bağlantısı yok.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile görüşmek üzere Nahçıvan’ı ziyaret etti.

Bazı uzmanlar, Azerbaycan ordusunun Dağlık Karabağ’daki Ermeni ayrılıkçılara yönelik başlattığı antiterör operasyonun yol açabileceği sonuçları değerlendirdi. İran sınırındaki Ermenilerin kontrolünde olan Zengezur (Nahçıvan) koridorunun da bu sayede ilhak edilebileceğini savundu. Uzmanlar, Cumhurbaşkanı Aliyev'in bu sayede koridoru önce Nahçıvan’a, ardından Azerbaycan’ın müttefiki Türkiye'ye kadar uzatabileceğine dikkati çekti.

Nahçıvan’da şu an 5 bin 500 kilometrekarelik bir alanda (2009 yılında yapılan nüfus sayımına göre) yaklaşık 400 bin kişi yaşıyor. Dağlık Karabağ'ın aksine içlerinde neredeyse hiç Ermeni’nin olmadığı nüfusun çoğunluğunu Azeri Türkleri oluşturuyor.

Doğu Ermenistan 1921 yılında Sovyetler Birliği'ne katıldığında Stalin, yarı çöl dağlık bir bölge olan Nahçıvan’ı Azerbaycan’a ilhak ederek ona özerklik statüsü vermeye karar verdi. Şubat 1924’te Türkiye ile bölgenin özerk bir Sovyet sosyalist cumhuriyeti olmasını öngören anlaşma imzalandı.

Ermeniler, 1980’li yılların sonlarında Dağlık Karabağ'daki şiddet olayları sırasında sayıları azalınca buradan kaçtı. Daha sonra Ermeni kiliseleri ve Orta Çağ'dan kalma Culfa Ermeni Mezarlığı’ndaki mezarları yıkılarak, buradaki varlıkları sistematik olarak ortadan kaldırıldı.

Artık Hristiyan olan Ermeniler ile Müslüman olan Azeri Türklerinin bir arada yaşaması zorlaşmıştı.

Nahçıvan özerk bölgesi, 20 Ocak 1990 tarihinde ‘tam’ bağımsızlığını ilan ederek, Sovyetler Birliği güçlerinden bölgeyi terk etmesini istedi. Nahçıvan, daha sonraki yıllarda Bakü'nün Erivan'a uyguladığı enerji ablukasına karşılık Ermenistan'ın ekonomik ambargosunun kurbanı oldu.

Azerbaycan ordusunun Dağlık Karabağ'da aldığı yenilgi sonrası patlak veren siyasi krizler, Haydar Aliyev ve destekçilerinin 1993’te yeniden iktidara gelmesinin önünü açtı. Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti, Azerbaycan'ın ayrılmaz bir parçası olarak görülse de Azerbaycan’ın 1995 tarihli anayasası uyarınca, kendisine iç politika konularında bazı yetkiler veren anayasasına 1998’de kavuştu.

Aliyev ailesiyle evlilik yoluyla akrabalığı olan Vasif Talibov, 1995 yılından 2022 yılına kadar Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti Meclis Başkanı olarak görev yaptı. Nahçıvan’da otoriter bir rejim kuran Talibov, basını ve muhalefeti şiddetle bastırmanın yanı sıra yolsuzlukla suçlandı. Talibov, Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) tarafından 2011 yılında 'Basın özgürlüğü düşmanı liderler' listesine dahil edildi.


İsveç'te bir camide yangın çıktı: "Kundaklama olduğuna eminiz"

(AA)
(AA)
TT

İsveç'te bir camide yangın çıktı: "Kundaklama olduğuna eminiz"

(AA)
(AA)

İsveç devlet radyosu SR'ye açıklamada bulunan Arby Camisi İletişim Başkanı Anas Deneche, yangının kundaklama sonucu çıktığını belirtti.

Caminin yakınında oturan bir aileden 1 senedir tehdit aldıklarını vurgulayan Deneche, "Aile tarafından 1 sene boyunca tehdit ve fiziksel saldırılara maruz kaldığımız polis raporlarında mevcut. Bu yangının kundaklama sonucu çıktığından eminiz" ifadelerini kullandı.

Arby polisinden yapılan yazılı açıklamada, yangın sonrası caminin tamamen kullanılamaz hale geldiği ve yangınla ilgili soruşturma başlatıldığı kaydedildi.